OTANT�K TA�

Değerli Taş ve Mücevherat Sektörü

V MAKALELER
Değerli Taş ve Mücevharat
Fiyatı      :      TL
[dpsc_display_product]
Ürünün Özellikleri
  • BİLGİ
  • mücevharat

Değerli Taş ve Mücevherat Sektörü

Değer, nesnelerin çeşitli alanlarda sınıflandırılmasından oluşan, karşılığı para olarak tespit edilen ölçüdür

Taş; kimyası ve fizik durumu değişiklik gösteren, rengini içindeki maden, tuz, oksit ve

Değerli Taş ve Mücevharat

Değerli Taş ve Mücevharat

elementlerden alan sert ve katı maddedir (Kuşoğlu, 2006, s.219).

Toprağın kayalaşmış şeklidir ve kayaların küçük halde olanlarına taş denir. Doğada birbirinden farklı görünüme ve özelliğe sahip taş çeşidi bulunmaktadır.

Değerli taş mevcudu az, görünüşü güzel, sertliği oldukça fazla olan mineral ve kristallerin ortak adıdır. Değerli taşlar değerli ve yarı değerli taşlar olarak sınıflandırılırlar. Taşların değerleri doğadaki mevcutları ve sertliklerine göre değerlendirilir (Kuşoğlu, 2006, s.133).

Taşların değerleri, sertlik ve optik özelliklerine göre değişmektedir. Renkleri ise bileşimindeki maden oksitlere bağlıdır. Bu renk bazen taşın ışığı geçirmesi veya yansıtması şeklindedir (Özbağı, 1989, s.10).

Sertlik bir mineralin biçimini bozmak için dışarıdan uygulanan kuvvete karşı gösterdiği dirençtir. Bu direnci ölçmek için “Mohs Sertlik Cetveli” kullanılır. Bu cetvelde 1’den 10’a kadar rakamlar bulunmaktadır. Bu cetvele göre 10 numara en sert olan elmastır (Kuşoğlu, 2006, s.201).

Yarı değerli taşların kuyumculukta iki ana işlevi vardır. Bunlardan birisi altın ve gümüş takılarda yüzük taşı ve taş kakma olarak kullanılmasıdır. Diğer işlevi ise mücevherden ayrı olarak boncuk, gerdanlık, sarkaçları, mühür, yüzük ve bazen de bilezik yapılmasıdır. Yarı değerli taşların süsleyici unsurları yanında her taşın sihirli oluşu ve kendine özgü gücü olduğu inancı da yaygındır (Meriçboyu, 2001, s.19).
Cevher, mücevher, kıymetli taş anlamı içerir.

Mücevher elmas, inci, pırlanta, yakut, zümrüt gibi değerli taş ve altın, gümüş gibi madenlerle yapılan sanat eserleridir. Eskiden değerli taşlara da mücevher denirdi. Bu değerli taşlarla yapılmış sanatlı işçilikler çoğunlukla mıhlama tekniği ile yapılmıştır. Minarelerden kimileri doğada az bulunur ve daha önemlisi ışık kırma, parıltı, renk, saydamlık, sertlik, yoğunluk gibi fizik özelliklerine göre, halk arasında mücevher taşı ile anılarak değerlendirilirler (Kuşoğlu, 2006, s.160).

 

2.1.4.1. Değerli ve Yarı Değerli Taş Çeşitleri ve Özellikleri

Mücevher üretiminde kullanılan taşlar değerli ve yarı değerli taşlar olarak iki gruba ayrılır. Değerli ve yarı değerli taşlar şunlardır;

Akik; çok sert kısmen saydam kalseduan/kalsedon çeşidi. Genellikle çeşitli renklerde eş merkezli ya da dalgalı şeritlere bölünmüştür. Şerit sayısı az, iyice belirgin ve düz, renkleri beyaz ve siyahın tonları olan akik, oniks/balgamtaşı adıyla bilinir (Türe, 2000, s.75).
Akuamarin; yeşile çalan mavi, sarımsı ve mavi tonlarda olup şeffaftır. Aranılan bir mücevher taşıdır. Beril kristali olduğu için yüksek ısıda hem renk hem de şekil değiştirir. Kıymetli taşlar arasındadır (Kuşoğlu, 2006, s.19).

Resim 3 – Akuamarin Taşlı Yüzük Resim 4 – Akuamarin Taşlı Küpe

Ametist; eflatun renkli yarı kıymetli bir taş türüdür. Mor ve menekşe renginde olanları da vardır. Türkçesi göz boncuğu anlamına gelir. Strese, migrene, akciğer hastalıklarına iyi geldiği söylenir (Kuşoğlu, 2006, s.24).

Resim 5 – Ametist Taşlı Yüzük Resim 6 – Ametist Taşlı Kolye

Ay Taşı; mavimsi boz renkli ve güzel parlatılabilen bir taş olup özellikle İsviçre’de ve Seylan adasında bulunur (Kuşoğlu, 2006, s.29).

Resim 8 – Elmas Taşlı Kolye
Elmas; saf kömürdür. Sertliği 10, özgül ağırlığı 3.52’dir. Bütün minarelerden daha serttir ve onları çizer. Renksiz, saydam, sarı, kül rengi, kırmızı, mavi, kara renklerde bulunur. Ağırlık ölçüsü karattır. İşlenmemiş ve ham elmas adı verilen iri elmaslar özel atölyelerde ve kendi tozları ile maksatlarına göre yontularak ışıldamaları yükseltilir ki bu yontulmuş, bilenmiş ve güzel görünüşte biçim verilmiş parıltılı elmaslara pırlanta adı verilir. Elmas çok çeşitli renklerde olabilir, ancak en değerlisi saydam, renksiz olanıdır. (Kuşoğlu, 2006, s.75).
Resim 9 – Elmas Taşlı Takı Seti

İnci; istiridye, midye türü deniz yumuşakçaları su içindeki mikroorganizmaları yemek için kapaklarını açtıklarında kum ve benzeri tanecikler su ile birlikte içlerine girerler. Hayvan bunları dışarı atamaz, ancak kendisine zarar vermemesi için bir salgı salgılar. İşte bu salgı zaman içinde büyür ve adına inci denilen değerli cisim ortaya çıkar. İnci denizden çıktığında portakal çekirdeği sertliğindedir. Sudan çıkarılınca havadaki oksijen ile temasa geçerek sertleşir. (Kuşoğlu, 2006, s.110).

Resim 10 – İncili Broş Resim 11 – İnci Kolye

İskender Taşı; Ural dağlarından çıkan, kristalleri altı köşeli, krizoberil taştır. Sertliği 8,5 özgül ağırlığı 3,7’dir. Zümrüt yeşili, boz ya da sarımsı renklerdedir. Asitlerden etkilenmez. Ziynet taşı olarak kullanılır. Bu taşın önemli özelliği gün ışığında yeşil, mum, lamba ve elektrik ışığında ise kızıl bir renkte görülmesidir (Kuşoğlu, 2006, s.111).

Kalsedon/Kalseduan; mikrokristalli bir silis türü. Adını İstanbul’un Kadıköy ilçesinin antikçağdaki adından (Kalkhedon) alan Kalsedon, kuvars ve opal liflerine sahip, maviden beyaza giden çeşitli tonlarda bir silis yumrusudur. Yarı değerli bir süs taşı olarak kullanılır (Türe, 2000, s.77).

Kehribar; sarmaşık taşı olarak da bilinir. Çam gibi reçineli ağaçların reçinelerinin toprakta yüzlerce yıl basınç altında kalmasıyla oluşmuştur. Sertliği 2¬2,5, özgül ağırlığı 1-1,5’tur. Taşlaşmış sakız olan bu taş sarı, yeşil ya da esmer renklerde bulunur. İçinde kimi ufak sinek ya da böcek gibi eski çağlarda yaşayan hayvanları (fosil) bulunduran bu taş en çok Baltık kıyısında ve Könisberg şehri dolaylarında çakıl olarak bulunmaktadır (Kuşoğlu, 2006, s.127).

Kuvars; saydam ve renksiz kaya kristalidir. Necef taşı ya da camsı kuvars ta denir. (Türe, Savaşçın, 2000, s.77).

Sertliği 7, özgül ağırlığı 2,6’dır. Püskürük, tortul ve metamorfik taşların bileşiminde önemli yer tutar.
Lapislazuli; özellikle Afganistan ve Şili’de bulunan, gece mavisinden laciverde kadar değişik tınları olan ve bünyesinde altınımsı parıltılar veren pirit kristalleri bulunan süs taşı (Türe, 2000, s.77).

Lal (Grena); parlak kırmızı renkte ve saydam bir taştır. Sertliği 7,5’tir. (Meriçboyu, 2001, s.19).

Malakit/Malahit; yeşilin değişik tonlarını bir arada bulunduran, süs taşı olarak kullanılan doğal bakır karbonat kristali (Türe, 2000, s.77).

Resim 12 – Malahit Taşı

Yarı değerli bir taştır. Bakır cevheri (koyu zümrüt yeşili) rengindedir. Kristalleri iğne veya kıl şeklindedir (Kuşoğlu, 2006, s.151).

Mercan; deniz dibindeki kayalıklarda oluşan, kalker yapılı ağaç gibi dallı budaklı görünüşlü taşlaşmış hayvan fosilleridir. Kırmızı, pembe ve siyah renkleri vardır. Türk mıhlamacılığında akik sonra en çok kullanılan mercandır (Kuşoğlu, 2006, s.155).

Resim 13 – Mercan Taşlı Takı Seti

Necef; dağ kristalidir. Renksiz, saydam, ya da saf bir kuvarstır. Camsı kuvars da denir. Sertlik derecesi 7, kuvarsın en saf türüdür. Camdan çok sert olduğu için
kolay çizilmez. Türkler Necef’ten özellikle tespih ve mühür yapmışlardır (Kuşoğlu, 2006, s.167).

Opal; silikat ve silikatlı taşların, sıcak suyun tesiriyle değişmesinden meydana gelen kristobalit’in mikrokristal yapılı türü. Değişik renklerde yağsı ve camsı görünümlü, kıymetli bir süs taşı (Türe, 2000, s.78).

Resim 14 – Opal Taşlı Yüzük Resim 15 – Opal Taşlı Broş

Safir; Açık maviden, çivit rengine, yeşile, yeşilimsi sarıya kadar değişen renk tonlarında olan, bazen de menekşe renk kazanan korindon kristali. Saydam, yarı saydam arası görünüme sahiptir (Türe, 2000, s.78).

Resim 16- Safir Taşlı Yüzük Resim 17 – Safir Taşlı Yüzük

Seylan Taşı; adını çıktığı yöreden almaktadır. Şarap kırmızısı, kahverengi ve eflatun renklerinde olanları vardır. Diğer adı “almadin”dir. Şeffaf, vişne kırmızısı rengindedir. Yarı kıymetli taşlardan olup daha çok yüzük taşı olarak kullanılmıştır(Kuşoğlu, 2006, s.201).
Topaz; bileşiminde fluorlu alüminyum silikat bulunan, kristalli, saydam ya da yarı saydam değerli bir taştır. Saman sarısı, beyaz, soluk mavi, soluk yeşil ve soluk kırmızı renkleri bulunan topazın sertliği 8’dir (Türe, 2000, s.79).

Resim 18 -Topaz Taşlı Kolye Ucu

Turmalin; erguvan renkte saydam bir taştır. Boron silikatı ve alüminyum kompleksinden oluşmuştur. Siyah gölgeleri vardır. Isındığı zaman kırmızımsı erguvan renk alır (Meriçboyu, 2001, s.21).

Resim 19 – Turmalin Taşı Kesiti

Türkuaz; Osmanlıcada firuze olarak adlandırılan süs taşının (eski Fransızcada Türk’ten anlamında) Türkçeleşmiş Fransızca adıdır. Hidratlı doğal alüminyum ve bakır fosfat içeren ve saydam olmayan bu süs taşı, gök mavisi veya camgöbeği yeşil rengi nedeniyle bereket büyüsü özelliği taşır (Türe, 2000, s.77).
Yakut; korindon’un (billurlaşmış alümin) kromlu bir türü. Çok değerli ve nadir bulunan bir taş olan yakuta (Rubin) parlak kırmızı rengini veren bünyesine giren krom oksittir (Türe, 2000, s.79).

Resim 21 -Yakut Taşlı Yüzük Resim 22 – Yakut ve Pırlanta Taşlı Broş

Yeşim Taşı; Kaş taşı; Ak taş, Yada taşı olarak da adlandırılmaktadır. Firuzeden daha katıdır. Sertliği 5-5,5, özgül ağırlığı 2,8-3,3’tür. (Kuşoğlu, 2006,
s.248).

Zümrüt; Yeşil rengini bileşimindeki krom oksitten alan saydam, camsı parlaklıkta, doğal alüminyum-berilyum silikat kristali (Türe, 2000, s.77).

Sertliği 7,5 yoğunluğu 2,67- 2,75’tir. Başlangıçta yakut iken madeninde çok durmaktan ve üzerine güneş ısısıyla kuruluk gelip dış yüzü değişerek yeşil renk alan değerli bir cevherdir. Çok özellikli bir taştır (Kuşoğlu, 2006, s.257).
2.1.4.2. Değerli Madenler ve Özellikleri

Maden, doğadaki filizlerinden elde edildikten sonra eritilip dökülmeye, istenilen biçimlerde kesilmeye, dövülmeye, her türlü biçimlendirmeye müsait ve üzerine çeşitli nakış ve desen yapmaya elverişli maddeler ve minerallerin ortak adıdır (Kuşoğlu, 2006, s.150).

Mücevher yapımında kullanılan değerli madenler aşağıda verilmiştir;

Altın’ın; doğadaki en önemli kaynağı, yaşlı kayalar arasına girmiş altın içerikli kuvars damarlarıdır. Bu damarların yüzeye yakın olanları, çok uzun bir süre içinde jeolojik hareketler ve doğal koşullar nedeniyle ayrışır. Bu ayrışma sonucu açığa çıkan altın tanecikleri akarsular boyunca düzlüklere taşınır. Altın tanecikleri ağır oldukları için akıntının ve suyun taşıma gücünün azaldığı dönemeçlerde birikip sedimanter altın yataklarını oluştururlar. Böylece akarsu yataklarında veya eski birer akarsu yatağı olan vadilerde ikincil altın madenleri ortaya çıkar (Türe, 2000, s.11).

Altın, işleme kolaylığı ve güzelliği yönünden diğer madenlere göre daha üstündür. Bilinen bütün tekniklerde ve çok farklı türde eşya ve sanat eseri yapılmıştır. Bu bakımdan kuyumculuk denildiğinde ilk akla gelen altın olmuştur. Altın kuyum sözcüğüyle bütünleşmiştir (Kuşoğlu, 2006, s.22).

Gümüş; ilk kullanılan gümüş, doğal-gümüş olmuştur. Bu maden de altın gibi dere yataklarından toplanır veya bazı kayaların içinde damar halinde bulunur. Doğal gümüşün, M.Ö. 4. binin başlarından itibaren süs eşyalarının yapımında kullanıldığı görülmektedir (Erginsoy, 1978, s.10).

Paladyum; doğada filizler halinde bulunur. Çok sert ve parlaktır. Kuyumculukta beyaz altın yapımında katkı olarak kullanılır.

Platin; ilk bulunduğunda gümüş zannedilmiştir. Doğada saf olarak bulunmaktadır. Mücevher yapımında kullanıldığı gibi sanayide de kullanılmaktadır. Okside olmaz, kolayca tel ve levha haline gelebilir. Yoğunluğu 21,45,ergime noktası1778°, kaynama noktası 4050°’dir.
Elektron/Elektrum; altın ve gümüşten oluşan doğal alaşımdır. Yüzde 40 altın, yüzde 60 gümüş karışımdır. Beyaz altın da denir (Türe, 2002, s.135).

 

Değerli Taş ve Mücevherat Sektörü

V MAKALELER
Değerli Taş ve Mücevharat
Fiyatı      :      TL
Ürünün Özellikleri
  • BİLGİ
  • mücevharat
[dpsc_display_product]
Ürün Açıklaması Video Tanıtım Yorumlar

Değerli Taş ve Mücevherat Sektörü

Değer, nesnelerin çeşitli alanlarda sınıflandırılmasından oluşan, karşılığı para olarak tespit edilen ölçüdür

Taş; kimyası ve fizik durumu değişiklik gösteren, rengini içindeki maden, tuz, oksit ve

Değerli Taş ve Mücevharat

Değerli Taş ve Mücevharat

elementlerden alan sert ve katı maddedir (Kuşoğlu, 2006, s.219).

Toprağın kayalaşmış şeklidir ve kayaların küçük halde olanlarına taş denir. Doğada birbirinden farklı görünüme ve özelliğe sahip taş çeşidi bulunmaktadır.

Değerli taş mevcudu az, görünüşü güzel, sertliği oldukça fazla olan mineral ve kristallerin ortak adıdır. Değerli taşlar değerli ve yarı değerli taşlar olarak sınıflandırılırlar. Taşların değerleri doğadaki mevcutları ve sertliklerine göre değerlendirilir (Kuşoğlu, 2006, s.133).

Taşların değerleri, sertlik ve optik özelliklerine göre değişmektedir. Renkleri ise bileşimindeki maden oksitlere bağlıdır. Bu renk bazen taşın ışığı geçirmesi veya yansıtması şeklindedir (Özbağı, 1989, s.10).

Sertlik bir mineralin biçimini bozmak için dışarıdan uygulanan kuvvete karşı gösterdiği dirençtir. Bu direnci ölçmek için “Mohs Sertlik Cetveli” kullanılır. Bu cetvelde 1’den 10’a kadar rakamlar bulunmaktadır. Bu cetvele göre 10 numara en sert olan elmastır (Kuşoğlu, 2006, s.201).

Yarı değerli taşların kuyumculukta iki ana işlevi vardır. Bunlardan birisi altın ve gümüş takılarda yüzük taşı ve taş kakma olarak kullanılmasıdır. Diğer işlevi ise mücevherden ayrı olarak boncuk, gerdanlık, sarkaçları, mühür, yüzük ve bazen de bilezik yapılmasıdır. Yarı değerli taşların süsleyici unsurları yanında her taşın sihirli oluşu ve kendine özgü gücü olduğu inancı da yaygındır (Meriçboyu, 2001, s.19).
Cevher, mücevher, kıymetli taş anlamı içerir.

Mücevher elmas, inci, pırlanta, yakut, zümrüt gibi değerli taş ve altın, gümüş gibi madenlerle yapılan sanat eserleridir. Eskiden değerli taşlara da mücevher denirdi. Bu değerli taşlarla yapılmış sanatlı işçilikler çoğunlukla mıhlama tekniği ile yapılmıştır. Minarelerden kimileri doğada az bulunur ve daha önemlisi ışık kırma, parıltı, renk, saydamlık, sertlik, yoğunluk gibi fizik özelliklerine göre, halk arasında mücevher taşı ile anılarak değerlendirilirler (Kuşoğlu, 2006, s.160).

 

2.1.4.1. Değerli ve Yarı Değerli Taş Çeşitleri ve Özellikleri

Mücevher üretiminde kullanılan taşlar değerli ve yarı değerli taşlar olarak iki gruba ayrılır. Değerli ve yarı değerli taşlar şunlardır;

Akik; çok sert kısmen saydam kalseduan/kalsedon çeşidi. Genellikle çeşitli renklerde eş merkezli ya da dalgalı şeritlere bölünmüştür. Şerit sayısı az, iyice belirgin ve düz, renkleri beyaz ve siyahın tonları olan akik, oniks/balgamtaşı adıyla bilinir (Türe, 2000, s.75).
Akuamarin; yeşile çalan mavi, sarımsı ve mavi tonlarda olup şeffaftır. Aranılan bir mücevher taşıdır. Beril kristali olduğu için yüksek ısıda hem renk hem de şekil değiştirir. Kıymetli taşlar arasındadır (Kuşoğlu, 2006, s.19).

Resim 3 – Akuamarin Taşlı Yüzük Resim 4 – Akuamarin Taşlı Küpe

Ametist; eflatun renkli yarı kıymetli bir taş türüdür. Mor ve menekşe renginde olanları da vardır. Türkçesi göz boncuğu anlamına gelir. Strese, migrene, akciğer hastalıklarına iyi geldiği söylenir (Kuşoğlu, 2006, s.24).

Resim 5 – Ametist Taşlı Yüzük Resim 6 – Ametist Taşlı Kolye

Ay Taşı; mavimsi boz renkli ve güzel parlatılabilen bir taş olup özellikle İsviçre’de ve Seylan adasında bulunur (Kuşoğlu, 2006, s.29).

Resim 8 – Elmas Taşlı Kolye
Elmas; saf kömürdür. Sertliği 10, özgül ağırlığı 3.52’dir. Bütün minarelerden daha serttir ve onları çizer. Renksiz, saydam, sarı, kül rengi, kırmızı, mavi, kara renklerde bulunur. Ağırlık ölçüsü karattır. İşlenmemiş ve ham elmas adı verilen iri elmaslar özel atölyelerde ve kendi tozları ile maksatlarına göre yontularak ışıldamaları yükseltilir ki bu yontulmuş, bilenmiş ve güzel görünüşte biçim verilmiş parıltılı elmaslara pırlanta adı verilir. Elmas çok çeşitli renklerde olabilir, ancak en değerlisi saydam, renksiz olanıdır. (Kuşoğlu, 2006, s.75).
Resim 9 – Elmas Taşlı Takı Seti

İnci; istiridye, midye türü deniz yumuşakçaları su içindeki mikroorganizmaları yemek için kapaklarını açtıklarında kum ve benzeri tanecikler su ile birlikte içlerine girerler. Hayvan bunları dışarı atamaz, ancak kendisine zarar vermemesi için bir salgı salgılar. İşte bu salgı zaman içinde büyür ve adına inci denilen değerli cisim ortaya çıkar. İnci denizden çıktığında portakal çekirdeği sertliğindedir. Sudan çıkarılınca havadaki oksijen ile temasa geçerek sertleşir. (Kuşoğlu, 2006, s.110).

Resim 10 – İncili Broş Resim 11 – İnci Kolye

İskender Taşı; Ural dağlarından çıkan, kristalleri altı köşeli, krizoberil taştır. Sertliği 8,5 özgül ağırlığı 3,7’dir. Zümrüt yeşili, boz ya da sarımsı renklerdedir. Asitlerden etkilenmez. Ziynet taşı olarak kullanılır. Bu taşın önemli özelliği gün ışığında yeşil, mum, lamba ve elektrik ışığında ise kızıl bir renkte görülmesidir (Kuşoğlu, 2006, s.111).

Kalsedon/Kalseduan; mikrokristalli bir silis türü. Adını İstanbul’un Kadıköy ilçesinin antikçağdaki adından (Kalkhedon) alan Kalsedon, kuvars ve opal liflerine sahip, maviden beyaza giden çeşitli tonlarda bir silis yumrusudur. Yarı değerli bir süs taşı olarak kullanılır (Türe, 2000, s.77).

Kehribar; sarmaşık taşı olarak da bilinir. Çam gibi reçineli ağaçların reçinelerinin toprakta yüzlerce yıl basınç altında kalmasıyla oluşmuştur. Sertliği 2¬2,5, özgül ağırlığı 1-1,5’tur. Taşlaşmış sakız olan bu taş sarı, yeşil ya da esmer renklerde bulunur. İçinde kimi ufak sinek ya da böcek gibi eski çağlarda yaşayan hayvanları (fosil) bulunduran bu taş en çok Baltık kıyısında ve Könisberg şehri dolaylarında çakıl olarak bulunmaktadır (Kuşoğlu, 2006, s.127).

Kuvars; saydam ve renksiz kaya kristalidir. Necef taşı ya da camsı kuvars ta denir. (Türe, Savaşçın, 2000, s.77).

Sertliği 7, özgül ağırlığı 2,6’dır. Püskürük, tortul ve metamorfik taşların bileşiminde önemli yer tutar.
Lapislazuli; özellikle Afganistan ve Şili’de bulunan, gece mavisinden laciverde kadar değişik tınları olan ve bünyesinde altınımsı parıltılar veren pirit kristalleri bulunan süs taşı (Türe, 2000, s.77).

Lal (Grena); parlak kırmızı renkte ve saydam bir taştır. Sertliği 7,5’tir. (Meriçboyu, 2001, s.19).

Malakit/Malahit; yeşilin değişik tonlarını bir arada bulunduran, süs taşı olarak kullanılan doğal bakır karbonat kristali (Türe, 2000, s.77).

Resim 12 – Malahit Taşı

Yarı değerli bir taştır. Bakır cevheri (koyu zümrüt yeşili) rengindedir. Kristalleri iğne veya kıl şeklindedir (Kuşoğlu, 2006, s.151).

Mercan; deniz dibindeki kayalıklarda oluşan, kalker yapılı ağaç gibi dallı budaklı görünüşlü taşlaşmış hayvan fosilleridir. Kırmızı, pembe ve siyah renkleri vardır. Türk mıhlamacılığında akik sonra en çok kullanılan mercandır (Kuşoğlu, 2006, s.155).

Resim 13 – Mercan Taşlı Takı Seti

Necef; dağ kristalidir. Renksiz, saydam, ya da saf bir kuvarstır. Camsı kuvars da denir. Sertlik derecesi 7, kuvarsın en saf türüdür. Camdan çok sert olduğu için
kolay çizilmez. Türkler Necef’ten özellikle tespih ve mühür yapmışlardır (Kuşoğlu, 2006, s.167).

Opal; silikat ve silikatlı taşların, sıcak suyun tesiriyle değişmesinden meydana gelen kristobalit’in mikrokristal yapılı türü. Değişik renklerde yağsı ve camsı görünümlü, kıymetli bir süs taşı (Türe, 2000, s.78).

Resim 14 – Opal Taşlı Yüzük Resim 15 – Opal Taşlı Broş

Safir; Açık maviden, çivit rengine, yeşile, yeşilimsi sarıya kadar değişen renk tonlarında olan, bazen de menekşe renk kazanan korindon kristali. Saydam, yarı saydam arası görünüme sahiptir (Türe, 2000, s.78).

Resim 16- Safir Taşlı Yüzük Resim 17 – Safir Taşlı Yüzük

Seylan Taşı; adını çıktığı yöreden almaktadır. Şarap kırmızısı, kahverengi ve eflatun renklerinde olanları vardır. Diğer adı “almadin”dir. Şeffaf, vişne kırmızısı rengindedir. Yarı kıymetli taşlardan olup daha çok yüzük taşı olarak kullanılmıştır(Kuşoğlu, 2006, s.201).
Topaz; bileşiminde fluorlu alüminyum silikat bulunan, kristalli, saydam ya da yarı saydam değerli bir taştır. Saman sarısı, beyaz, soluk mavi, soluk yeşil ve soluk kırmızı renkleri bulunan topazın sertliği 8’dir (Türe, 2000, s.79).

Resim 18 -Topaz Taşlı Kolye Ucu

Turmalin; erguvan renkte saydam bir taştır. Boron silikatı ve alüminyum kompleksinden oluşmuştur. Siyah gölgeleri vardır. Isındığı zaman kırmızımsı erguvan renk alır (Meriçboyu, 2001, s.21).

Resim 19 – Turmalin Taşı Kesiti

Türkuaz; Osmanlıcada firuze olarak adlandırılan süs taşının (eski Fransızcada Türk’ten anlamında) Türkçeleşmiş Fransızca adıdır. Hidratlı doğal alüminyum ve bakır fosfat içeren ve saydam olmayan bu süs taşı, gök mavisi veya camgöbeği yeşil rengi nedeniyle bereket büyüsü özelliği taşır (Türe, 2000, s.77).
Yakut; korindon’un (billurlaşmış alümin) kromlu bir türü. Çok değerli ve nadir bulunan bir taş olan yakuta (Rubin) parlak kırmızı rengini veren bünyesine giren krom oksittir (Türe, 2000, s.79).

Resim 21 -Yakut Taşlı Yüzük Resim 22 – Yakut ve Pırlanta Taşlı Broş

Yeşim Taşı; Kaş taşı; Ak taş, Yada taşı olarak da adlandırılmaktadır. Firuzeden daha katıdır. Sertliği 5-5,5, özgül ağırlığı 2,8-3,3’tür. (Kuşoğlu, 2006,
s.248).

Zümrüt; Yeşil rengini bileşimindeki krom oksitten alan saydam, camsı parlaklıkta, doğal alüminyum-berilyum silikat kristali (Türe, 2000, s.77).

Sertliği 7,5 yoğunluğu 2,67- 2,75’tir. Başlangıçta yakut iken madeninde çok durmaktan ve üzerine güneş ısısıyla kuruluk gelip dış yüzü değişerek yeşil renk alan değerli bir cevherdir. Çok özellikli bir taştır (Kuşoğlu, 2006, s.257).
2.1.4.2. Değerli Madenler ve Özellikleri

Maden, doğadaki filizlerinden elde edildikten sonra eritilip dökülmeye, istenilen biçimlerde kesilmeye, dövülmeye, her türlü biçimlendirmeye müsait ve üzerine çeşitli nakış ve desen yapmaya elverişli maddeler ve minerallerin ortak adıdır (Kuşoğlu, 2006, s.150).

Mücevher yapımında kullanılan değerli madenler aşağıda verilmiştir;

Altın’ın; doğadaki en önemli kaynağı, yaşlı kayalar arasına girmiş altın içerikli kuvars damarlarıdır. Bu damarların yüzeye yakın olanları, çok uzun bir süre içinde jeolojik hareketler ve doğal koşullar nedeniyle ayrışır. Bu ayrışma sonucu açığa çıkan altın tanecikleri akarsular boyunca düzlüklere taşınır. Altın tanecikleri ağır oldukları için akıntının ve suyun taşıma gücünün azaldığı dönemeçlerde birikip sedimanter altın yataklarını oluştururlar. Böylece akarsu yataklarında veya eski birer akarsu yatağı olan vadilerde ikincil altın madenleri ortaya çıkar (Türe, 2000, s.11).

Altın, işleme kolaylığı ve güzelliği yönünden diğer madenlere göre daha üstündür. Bilinen bütün tekniklerde ve çok farklı türde eşya ve sanat eseri yapılmıştır. Bu bakımdan kuyumculuk denildiğinde ilk akla gelen altın olmuştur. Altın kuyum sözcüğüyle bütünleşmiştir (Kuşoğlu, 2006, s.22).

Gümüş; ilk kullanılan gümüş, doğal-gümüş olmuştur. Bu maden de altın gibi dere yataklarından toplanır veya bazı kayaların içinde damar halinde bulunur. Doğal gümüşün, M.Ö. 4. binin başlarından itibaren süs eşyalarının yapımında kullanıldığı görülmektedir (Erginsoy, 1978, s.10).

Paladyum; doğada filizler halinde bulunur. Çok sert ve parlaktır. Kuyumculukta beyaz altın yapımında katkı olarak kullanılır.

Platin; ilk bulunduğunda gümüş zannedilmiştir. Doğada saf olarak bulunmaktadır. Mücevher yapımında kullanıldığı gibi sanayide de kullanılmaktadır. Okside olmaz, kolayca tel ve levha haline gelebilir. Yoğunluğu 21,45,ergime noktası1778°, kaynama noktası 4050°’dir.
Elektron/Elektrum; altın ve gümüşten oluşan doğal alaşımdır. Yüzde 40 altın, yüzde 60 gümüş karışımdır. Beyaz altın da denir (Türe, 2002, s.135).