OTANT�K TA�

KEHRİBAR TAŞI KALİNGRAD YÜZÜK

OTANTİK YÜZÜKLER
KEHRİBAR TAŞI YÜZÜK
Fiyatı      :      SATILDI TL
[dpsc_display_product]
Ürünün Özellikleri
  • 1.KALİTE RUSYA/KALİNGRAD
  • 11.28 GR
  • 18.5 KARAT VVS
  • 925 AYAR GÜMÜŞ EL İŞÇİLİĞİ
  • AYNI GÜN KARGO
  • EŞİ YOK
  • KDV DAHİL
  • ÖZEL KUTUSUNDA

Kehribar Milyonlarca sene önce, Dünyanın değişik yerlerinde, farklı Jeolojik Dönemlerde, iklimin tropik veya yarı tropik olduğu yerlerde, çok yoğun ve çeşitli flora ve faunanın bulunduğu çok büyük alanlar kaplayan ormanlaryeralmaktaydı. Yüksek boylu ağaçlar gittikçe yükselen sıcaklıklarında etkisiyle, reçine salgılamaları gereken durumlarda bol bol salgılama yaptılar.

KEHRİBAR ERKEK YÜZÜK

KEHRİBAR ERKEK YÜZÜK

Üstüste gelen reçine salgılamalarıyla oluşan irili ufaklı reçine topakları yerçekimi etkisiyle ağaçlardan yere, orman tabanına düştüler ve şiddetli yağışların oluşturduğu sellerle, akarsuların denize ulaştığı yerlerde meydana gelen deltaların veya lagünlerin sığ sularına killi, siltli, kumlu tortulların

KOLAY YANDAN AYARLIYARAK İSTEDİĞİNİZ PARMAĞINIZDA KULLANABİLİRSİNİZ.
OTANTİK TAŞ FARKI İLE 925 AYAR GÜMÜŞ EL İŞÇİLİĞİ 1.KALİTE RUSYA KALİNGRAD AMBERİ IŞILTILI VVS KALİTE 18.5 KARAT ÜRÜNÜMÜZ TEK PARÇA OLUP SATILDIĞINDA REYONUZMUZDAN KALKAR.SEVDİKLERİNİZE ÇEKİNMEDEN HEDİYE EDEBİLİRSİNİZ
(sediments) içine taşınarak, gömüldüler. Milyonlarca yıllık süreçte çöken deniz tabanı (epirojenez) ile derinleşen denizler veya oluşan lagünlerde de bu ortamlara taşınan sedimanlarla birlikte reçine parçaları da tortullar içinde yerini aldı. Yerin hareketleri sonucu zaman içinde ormanlık alanlarında, sularla kaplanarak gölsel ortamlara dönüşmesi söz konusu oldu. Kehribarın özgül ağırlığı tuzlu suyunkine yakın olduğu için kehribar topakları kısmen yüzerek veya sürüklenerek biraraya gelerek konsantrasyon oluşturdular. Bu ortamlara, akarsularla veya sellenmelerle, milyonlarca yıl boyunca taşınan çökel malzeme, ağaçlarla birlikte reçine topaklarını da örtmüştür. Yüzlerce bazen binlerce metre kalınlıkta sedimanın altında geçen milyonlarca yıl boyunca, artan basınç ve sıcaklığın yarattığı fiziko-kimyasal koşullarda (diyajenez), sedimanlar kayaca, reçine ise sertleşip taşlaşarak kehribara dönüşür. Yine koşullar uygunsa ormana ait ağaçlar kömür oluşumuna yol açabilir. Bu durumda, çok yatakta olduğu gibi, linyit seviyeleri içinde kehribar oluşumları gözlenebilir. Basınç etkisiyle ıslak kil, silt, şeyl ve kumtaşı içinde oksijen bulundurmadığı için kehribarı iyi muhafaza ederler
Gene milyonlarca sene alan süreçte, orojenik (dağ oluşumu) hareketler sonucu, yeraltında kehribarın içinde bulunduğu formasyon yeryüzüne veya yeryüzüne yakın yerlere yerleşir. Erozyon sonucu kehribarin mostra vermesiyle, kehribar madenciliği yapanlar onun izini bulmuş olurlar.
Kehribar primer veya sekonder oluşumlu olarak bulunabilir. Primer oluşumlu kehribar, ilk yerleştiği tortulların oluşturduğu kayaçların içinde bulunur. Sekonder oluşumlu kehribar ise, akarsularla, denizin gelgit hareketleri ve dalgalarıyla, buzulların ve buzulların erimesiyle oluşan sularla, rüzgarla primer kehribarın uzaklara, bazen çok uzaklara taşınıp terkedildiği yerlerde bulunan kehribardır.

KEHRİBAR YÜZÜK

KEHRİBAR YÜZÜK

Dünyanın her yanındaki yataklar gözönüne alındığında, Karboniferden Pleistosene kadar geniş bir yaş aralığı gözlenir, ancak en yaygın olarak Kretase ile Tersiyer döneminde ve çoğunlukla linyit seviyeleri içinde rastlanırlar.
KEHRİBAR ÇEŞİTLERİ
Kehribarın çeşitli özellikleri öne çıkarılarak sınıflandırılmaya çalışılmıştır.
Renk ve saydamlık derecesi baz alınarak sınıflandırma yapılmıştır. Sarı, turuncu, kırmızı, kahverengi, beyaz, mavi, yeşil ve siyah (diğer renklerin en koyu hali siyah gözükmektedir) en yaygın renklerdir. Saydamlık ise, tam saydam (transparent), yarı saydam (translucent), bulutlu (cloudy), dumanlı (smoky), opak (opaque) gibi terimlerle derecelendirilir. Saydamlık kehribarın içindeki mikroskopik hava kabarcıklarıyla doğrudan ilgilidir. Normal olarak reçine saydamdır ancak içinde çok sayıda hava kabarcığı bulunuyorsa ışık kehribarı katederken bu kabarcıklara çarparak yansır ve interference uğrayarak yarı saydam veya opak görüntü verir. Saydam (tranparent) kehribarda neredeyse hiç hava kabarcığı bulunmaz. Yarı saydam (translucent) da, bulutlu görünüm yaratan çok sayıda kabarcık bulunur. Opak (opaque) ta, 1 mm. 2 de 25 000 kadar hava kabarcığı bulunur ve renk skalası genelde sarı ve bejin tonlarıdır. Beyaz opak (white opaque) da ise, 1 mm. 2 de 900 000 kadar hava kabarcığı vardır ve renk çeşiti beyazdan maviye doğru uzanır.
(Sol üstte saydam, sağ üstte yarı saydam ve solda opak kehribar örnekleri)
Kehribar denizde veya karadan elde edilmesine göre sınıflandırılabilinir. Taş devrinden, 1850 lerden sonraya kadar insanlar onu denizin içinden veya kıyısından topladılar. Jeoloji bilimi ve madencilik gelişince genellikle açık ocaklardan (open pit) , buzulların taşıdığı kırıntılı malzemeden veya alüvyonlar içinden madencilik yöntemleriyle kehribarı elde ettiler. Denizden toplanan kehribar, su ve kum etkisiyle yüzeyi parlatılmış durumda bulunmasına karşılık, karadan elde edilenler içini göstermeyen kalınca bir kabukla kaplıdır.
Kehribar Erkek Yüzük
Kehribar Erkek Yüzük
Reçinenin yaralanan ve kırılan ağaç gövdesinin dışına veya büyümenin yarattığı tansiyon sonucu oluşan gövde içi çatlak ve yarıklara yani gövdenin içine salgılanıp birikmesine göre sınıflandırma yapılmaktadır. Dışarı salgılanan reçine kesitinde genellikle konsantrik, farklı zamanlarda salgılanma halkaları bulunabilir. Dahili salgılar konsantrik yapı göstermedikleri gibi fosil kapanımları da bulundurmazlar.
Kimyasal kompozisyona göre yapılan sınıflandırmada, reçinenin içinde succinite asit veya retinite asit bulunması dikkate alınır. Baltık yöresi ve çoğu avrupa ülkesi kehribarları %3-8 oranında succinic asit bulundururlar ki bu nedenle Baltık Kehribarı succinite olarak adlandırılır. Bu çeşit kehribarda fosil kapsamı yaygın değildir. Bol fosilli daha saydam görünümlü Karayip adaları kehribarları ise biraz daha yumuşaktırlar ve retinite asit bulundururlar.

KEHRİBAR YÜZÜK

KEHRİBAR YÜZÜK

KEHRİBARDA SAKLI MİLYONLARCA YILLIK HİKAYELER
Milyonlarca yıl öncesinin ormanlarında yaşayan böcek ve örümcekler ve diğer canlılar yapışkan reçinenin tuzağına düştüler. Bugün, fosilleşerek kehribara dönüşen bu reçine parçaları, saydam gövdeleriyle geçmişin donup kalmış öykülerine açılan birer pencere gibidirler.
Bazı kapanımlarda (inclusions), bu canlıların yaşamlarından enstantaneler üç boyutlu olarak korunmuşlardır. Çiftleşmekte olan bir çift (couple), avcı böcek ile kurbanı (predators and victims), parazit veya kene ile beslendikleri canlı, ağını kullanarak avlanan örümcek veya kavga eden karıncalar bu donmuş dramalara örneklerdir. 20-50 milyon yıllık bu kehribar parçaları, böceklerin geçmişteki hayat ve davranışlarının bugünkü yaşamlarına çok benzediğini ortaya koymaktadır.
Dünyanın en büyük kehribar rezervleri Baltık denizi ve çevresindeki ülkelerdedir. Bu bölgede kehribar 11.000 yıldır kullanımdadır.
Günümüzden 40-50 milyon yıl önce, bugünkü iskandinavya, Baltık denizinin olduğu çok geniş alanlar ve bu denizin bugünkü güneyinde bulunan ülkeler çok yoğun ve gelişkin çam ormanlarıyla kaplıydı. Yarı tropik iklimin hakim olduğu bu ormanlarda yaygın olarak bulunan bir conifer (kozalaklı) cinsi olan ” Pinus Succinifera” Baltık Kehribarinin oluşumunda başrolü oynamıştır. Başlangıçta yalnızca bu cins ağaçların salgıladığı reçinenin, kehribara dönüştüğü düşünülmekteydi, ancak sonraki araştırmalar bu ormanlarda bulunan diğer çam (conifer) türlerininde, Dünyanın diğer bölgelerinde bulunan çiçekli ağaç reçinelerininde kehribar oluşumuna yol açtıkları anlaşılmıştır.

Baltık Kehribarında, %3-8 oranında succinic asit bulunur. Latince kehribar, succinum olarak isimlendirilmiştir. Bu nedenle, reçinesinden kehribar oluşan çam cinsi Pinus Succinifera olarak adlandırılmış, mineraloglarda kehribarı succinite olarak tanımlamışlardır.
Baltık bölgesinde, iklimin değişimi ve sıcaklıkların gittikçe artması, çam ağaçlarının büyük miktarlarda reçine üretmesine yol açtı. Gövdelerinde oluşan küçük kırık ve çatlamalar bile yoğun reçine salgılanmasına sebep oldu. Bu karaktere sahip ağaçlar günümüzde yeryüzünde bulunmamaktadır. Orman tabanına dökülen şekilsiz reçine topakları, sellenmeler ve akarsular vasıtasıyla durgun sularla kaplı bölgelere taşındı ve delta sedimentleri içine gömüldüler.
Blue Earth adı verilen ve mavi-yeşil renkli, Alt Oligosen ( 30 milyon yıl) yaşlı glokonili ( glauconite ) kumtaşından oluşan bu formasyon içinde düzensiz yumrular (nodül) şeklinde yoğun birikimler oluşturdular. Bu formasyonun, 1 m3 kayacı içinde 0.5-2.5 kg. kehribar yeralmaktadır. Samland (Sambiya-Kaliningrad) yarımadasının batısında bu formasyon içinde yüzbinlerce ton kehribar bulunduğu düşünülmektedir. Üstteki haritada açık mavi renkli, aşağı doğru oklarla işaret edilen ve şu anda büyük çoğunluğu denizin altında kalan bu alan kehribar birikimlerinin yoğun olduğu Blue Earth formasyonunun bulunduğu yerlerdir.

KEHRİBAR ERKEK YÜZÜK

KEHRİBAR ERKEK YÜZÜK

Ormandan taşınarak tortullar (sedimentler-çökeller) içine gömülen reçine milyonlarca sene boyunca, epirojenik hareketler sonucu alçalan bölgede oluşan denizel ortamda üzerine taşınan metrelerce kalınlıktaki sedimanların altında korundu. Bu çok uzun süreç boyunca, üstteki yüzlerce metre kalınlığındaki formasyonların ağırlığının yarattığı basınç ve gömüldükçe artan sıcaklıkla reçine, polimerizasyona ve oksidasyona uğrayarak, yavaş yavaş kehribara dönüşmeye başlamıştır. Milyonlarca sene sonra yerin orojenik hareketleri sonucu bu sefer bölge yükselmiş ve erozyonla (aşınma) üzerindeki formasyonların yok olup gitmesiyle Blue Earth formasyonu yeryüzünde mostra vermiş ve onunda yavaş yavaş erozyona uğramasıyla artık kehribara dönüşen reçine nodüllerinin Baltık yöresi insanı ile tanışma dönemi başlamıştır.
Baltık Kehribarının çoğu, Samland yarımadasının yüzeyden 25-40 metre arasındaki tabakalarından elde edilir. Baltık sahilleri için tipik jeolojik kesit yüzeyden derine doğru şöyledir.:
1 metreden az alüvyon
4 metre Pleistosen kum ve marnı
17 metre Tersiyer kumtaşı ve lignitkömürü
1-3 metre Tersiyer lignit kömürü
17-20 metre Tersiyer glokonili kumtaşı (Alt Oligosen)
5-6 metre Tersiyer Blue Earth Kehribar bulunduran formasyon
En altta Kretase yaşlı gri-yeşil kiltaşı (kehribar bulundurmaz)
Yüzbinlerce sene önce erozyon sonucu, kehribar parçaları yeryüzüne yayılmıştır. Buzul çağında ise, buzulların taşıması ile ikincil (sekonder) oluşumlu olarak Polonyanın her tarafına dağılmışlardır.
Ayrıca , Baltık denizi tabanında yüzeyleyen Blue Earth formasyonunun aşınmasıyla ortada kalan kehribar parçalarının özgül ağırlığı deniz suyundan azıcık fazla olduğundan suyun dibindeki sabun gibi sürüklenerek akıntı ve dalgalarla sahile, sığ sulara, Güney Baltık denizine sahili olan tüm ülkelerin kıyılarına taşınmıştır. Sahilde bulunan nodüller, su ve kumun sürtünmesiyle genellikle opak kabuklarından kurtulmuşlardır.
Baltık bölgesinde yaşayan insanlar taş devrinden (Stone Age-Mesolithic) bu yana, kehribarı farketmişler, parçalarını önce deniz kıyısından toplayarak, sonra plaj kumlarından, alüvyonlardan çıkararak değerli taş olarak çeşitli amaçlar için kullanmışlardır (alttaki resimler).

Amber Taşı Yüzük

Amber Taşı Yüzük

Günümüzde de özellikle sonbahar fırtınalarından sonra, bölge halkları plajlara Kuzeyin Altınını (Gold of The North) toplamaya koşar. Artık, çakıl büyüklüğünde taneler yaygındır, 1 kg.ı aşan parçalar çok enderdir.
Baltık Kehribarinin doğal renkleri, sarı, turuncu, kahverengi, kırmızı, siyahımsı, yeşil, mavi ve en yaygın olarak da bal rengidir. Nadiren, içindeki mikroskopik gaz kabarcıkları nedeniyle kemik beyazına rastlanabilir.

KEHRİBAR VE BİLİM DÜNYASI
İnsanoğlunun yaşamına 13.000 yıl önce giren kehribar, eşsiz özellikleri nedeniyle Bilim Dünyasının çeşitli disiplinlerinin de ilgi odağı olmuştur.
Yerbilimciler ve Paleontologlar ; kehribarın bulunduğu ve bulunabileceği katmanların konumunu jeolojik haritalar hazırlayarak ortaya koyarlar. Zaten kehribar kendisi bir fosil olduğu için ve kapanımlarında (inclusion) milyonlarca yıl önceki yaşamın izlerini taşıdığı için ilgi alanlarına girer.
(Kehribardeki kapanımların varlığı, bilim insanlarının19. yüzyıldan bu yana kehribar ormanlarındaki fauna ve flora üzerinde dikkatle çalışmalarına sebepolmuştur. Yapılan bu çalışmalar günümüz bilim insanlarına çok yardımcı olmuştur.)
Botanikçiler ve Entomologlar (böcekbilimciler) ; Kehribarın kaynaklandığı reçineyi salgılayan geçmiş orman ekosistemlerini tanımak için Kehribarın sunduğu açık pencere ve içinde alıkonan böcek ve diğer minik canlılar üzerinde çalışırlar. Entomologlar için böcek ve örümceklerin jeolojik geçmişlerini incelemek çok zordur. Çünkü, bu hayvanların gövdeleri yumuşak ve dayanıksız olduğundan ölür ölmez bozulup dağılmaya başlar ve fosil olarak günümüze taşınamazlar. Fakat bu canlıların yapışkan reçine vasıtasıyla Kehribar içinde katılaşarak korunması, bilim insanlarının bu nazik canlıların geçmişte yaşamış türlerinin varlığını ve yaşam biçimlerini tanımalarını sağlar.
Organik Kimyacılar ; Fiziksel ve kimyasal özellikleri açısından kehribarı araştırırlar.
Arkeologlar ; Eski kehribar ticaret yolları, kehribarın geçmiş insan toplulukları açısından önemi ve yaşamlarındaki yeri, bir takas ürünü olarak kullanılması açısından ilgilenirler.

Kalingrad Kehribar Yüzük

Kalingrad Kehribar Yüzük

Gemolog ve mücevher üreticileri ; Onun güzelliği ve kendine has özellikleri nedeniyle onu kullanarak görkemini insanlara yansıtmaya çalışırlar.
Şairler, Yazarlar ve Sanatçılar ; kehribarın ışıltılı, sıcak dünyası üzerine çok eserler vermişlerdir.
Müzeciler ve Koleksiyoncularda ; kehribarı toplar, sınıflandırır, arşivler ve sergilerler.

KEHRİBAR ÜLKELERİ
Dünyanın kutup bölgeleri hariç, tüm kıtalarına dağılmış, farklı özelliklere sahip kehribar oluşumları bilinmektedir. Bu yatakların çoğu Tersiyer (20-50 mil.yıl) döneminde oluşmuşsa da, Alt Karbonifer de (280 mil. yıl üzeri) oluşmuş kehribarlarda bulunmaktadır.
Yeryüzünün en büyük rezervli kehribar yatakları Baltık denizi çevresindeki ülkelerdedir ki bu bölgelerde kehribar 11.000 yıldır kullanılmaktadır.
Baltık kıyısında, Rusya ya bağlı Yantarny-Kaliningrad da Dünya kehribar rezervlerinin %90 ını oluşturan en büyük Güneştaşı “Sun Stone” yatağı bulunmaktadır. Buradan yılda 500-700 ton üretim yapılmaktadır. Bu da yıllık kehribar üretiminin %90 kadarını oluşturmaktadır. Kaliningrad daki kehribarın 180.000 ton rezervinin olduğu tahmin edilmektedir ki, günümüz Dünya tüketimi gözönüne alındığında bu yatak daha 300 yıl üretime devam edebilecektir.
Kehribar yataklarının bulunduğu başlıca ülkelerin arasında ; Rusya (Kaliningrad, Sibirya, Taimyr, Chekarda River, Ural Mountains), USA (Kansas, Arkansas, California, Montana, New jersey, N. Carolina, New Mexico, Texas, Wyoming), Kanada, Polonya, Estonya, Litvanya, Letonya, Norveç, İsveç, İsviçre, Ukrayna, Dominik, Venezüella, Fransa, Almanya, İngiltere, Romanya, Avusturya, Macaristan, Sicilya, Meksika, Burma, Lübnan, Japonya, Borneo, Brezilya, Nijerya, Sumatra, Yeni Zelanda, Filipinler, İsrail sayılabilirler.
Baltık denizi ve Dominik teki yataklardan elde edilen kehribar, mücevherat imalatı ve ticaretinde en gözde olanlardır.
Kehribar oluşumlarına hemen her kıtada rastlanmasına rağmen, Dünyada ancak 20 kadar yatakta kehribar, maden olarak işletilecek birikime sahiptir.

KEHRİBAR TAŞI KALİNGRAD YÜZÜK

OTANTİK YÜZÜKLER
KEHRİBAR TAŞI YÜZÜK
Fiyatı      :      SATILDI TL
Ürünün Özellikleri
  • 1.KALİTE RUSYA/KALİNGRAD
  • 11.28 GR
  • 18.5 KARAT VVS
  • 925 AYAR GÜMÜŞ EL İŞÇİLİĞİ
  • AYNI GÜN KARGO
  • EŞİ YOK
  • KDV DAHİL
  • ÖZEL KUTUSUNDA
[dpsc_display_product]
Ürün Açıklaması Video Tanıtım Yorumlar

Kehribar Milyonlarca sene önce, Dünyanın değişik yerlerinde, farklı Jeolojik Dönemlerde, iklimin tropik veya yarı tropik olduğu yerlerde, çok yoğun ve çeşitli flora ve faunanın bulunduğu çok büyük alanlar kaplayan ormanlaryeralmaktaydı. Yüksek boylu ağaçlar gittikçe yükselen sıcaklıklarında etkisiyle, reçine salgılamaları gereken durumlarda bol bol salgılama yaptılar.

KEHRİBAR ERKEK YÜZÜK

KEHRİBAR ERKEK YÜZÜK

Üstüste gelen reçine salgılamalarıyla oluşan irili ufaklı reçine topakları yerçekimi etkisiyle ağaçlardan yere, orman tabanına düştüler ve şiddetli yağışların oluşturduğu sellerle, akarsuların denize ulaştığı yerlerde meydana gelen deltaların veya lagünlerin sığ sularına killi, siltli, kumlu tortulların

KOLAY YANDAN AYARLIYARAK İSTEDİĞİNİZ PARMAĞINIZDA KULLANABİLİRSİNİZ.
OTANTİK TAŞ FARKI İLE 925 AYAR GÜMÜŞ EL İŞÇİLİĞİ 1.KALİTE RUSYA KALİNGRAD AMBERİ IŞILTILI VVS KALİTE 18.5 KARAT ÜRÜNÜMÜZ TEK PARÇA OLUP SATILDIĞINDA REYONUZMUZDAN KALKAR.SEVDİKLERİNİZE ÇEKİNMEDEN HEDİYE EDEBİLİRSİNİZ
(sediments) içine taşınarak, gömüldüler. Milyonlarca yıllık süreçte çöken deniz tabanı (epirojenez) ile derinleşen denizler veya oluşan lagünlerde de bu ortamlara taşınan sedimanlarla birlikte reçine parçaları da tortullar içinde yerini aldı. Yerin hareketleri sonucu zaman içinde ormanlık alanlarında, sularla kaplanarak gölsel ortamlara dönüşmesi söz konusu oldu. Kehribarın özgül ağırlığı tuzlu suyunkine yakın olduğu için kehribar topakları kısmen yüzerek veya sürüklenerek biraraya gelerek konsantrasyon oluşturdular. Bu ortamlara, akarsularla veya sellenmelerle, milyonlarca yıl boyunca taşınan çökel malzeme, ağaçlarla birlikte reçine topaklarını da örtmüştür. Yüzlerce bazen binlerce metre kalınlıkta sedimanın altında geçen milyonlarca yıl boyunca, artan basınç ve sıcaklığın yarattığı fiziko-kimyasal koşullarda (diyajenez), sedimanlar kayaca, reçine ise sertleşip taşlaşarak kehribara dönüşür. Yine koşullar uygunsa ormana ait ağaçlar kömür oluşumuna yol açabilir. Bu durumda, çok yatakta olduğu gibi, linyit seviyeleri içinde kehribar oluşumları gözlenebilir. Basınç etkisiyle ıslak kil, silt, şeyl ve kumtaşı içinde oksijen bulundurmadığı için kehribarı iyi muhafaza ederler
Gene milyonlarca sene alan süreçte, orojenik (dağ oluşumu) hareketler sonucu, yeraltında kehribarın içinde bulunduğu formasyon yeryüzüne veya yeryüzüne yakın yerlere yerleşir. Erozyon sonucu kehribarin mostra vermesiyle, kehribar madenciliği yapanlar onun izini bulmuş olurlar.
Kehribar primer veya sekonder oluşumlu olarak bulunabilir. Primer oluşumlu kehribar, ilk yerleştiği tortulların oluşturduğu kayaçların içinde bulunur. Sekonder oluşumlu kehribar ise, akarsularla, denizin gelgit hareketleri ve dalgalarıyla, buzulların ve buzulların erimesiyle oluşan sularla, rüzgarla primer kehribarın uzaklara, bazen çok uzaklara taşınıp terkedildiği yerlerde bulunan kehribardır.

KEHRİBAR YÜZÜK

KEHRİBAR YÜZÜK

Dünyanın her yanındaki yataklar gözönüne alındığında, Karboniferden Pleistosene kadar geniş bir yaş aralığı gözlenir, ancak en yaygın olarak Kretase ile Tersiyer döneminde ve çoğunlukla linyit seviyeleri içinde rastlanırlar.
KEHRİBAR ÇEŞİTLERİ
Kehribarın çeşitli özellikleri öne çıkarılarak sınıflandırılmaya çalışılmıştır.
Renk ve saydamlık derecesi baz alınarak sınıflandırma yapılmıştır. Sarı, turuncu, kırmızı, kahverengi, beyaz, mavi, yeşil ve siyah (diğer renklerin en koyu hali siyah gözükmektedir) en yaygın renklerdir. Saydamlık ise, tam saydam (transparent), yarı saydam (translucent), bulutlu (cloudy), dumanlı (smoky), opak (opaque) gibi terimlerle derecelendirilir. Saydamlık kehribarın içindeki mikroskopik hava kabarcıklarıyla doğrudan ilgilidir. Normal olarak reçine saydamdır ancak içinde çok sayıda hava kabarcığı bulunuyorsa ışık kehribarı katederken bu kabarcıklara çarparak yansır ve interference uğrayarak yarı saydam veya opak görüntü verir. Saydam (tranparent) kehribarda neredeyse hiç hava kabarcığı bulunmaz. Yarı saydam (translucent) da, bulutlu görünüm yaratan çok sayıda kabarcık bulunur. Opak (opaque) ta, 1 mm. 2 de 25 000 kadar hava kabarcığı bulunur ve renk skalası genelde sarı ve bejin tonlarıdır. Beyaz opak (white opaque) da ise, 1 mm. 2 de 900 000 kadar hava kabarcığı vardır ve renk çeşiti beyazdan maviye doğru uzanır.
(Sol üstte saydam, sağ üstte yarı saydam ve solda opak kehribar örnekleri)
Kehribar denizde veya karadan elde edilmesine göre sınıflandırılabilinir. Taş devrinden, 1850 lerden sonraya kadar insanlar onu denizin içinden veya kıyısından topladılar. Jeoloji bilimi ve madencilik gelişince genellikle açık ocaklardan (open pit) , buzulların taşıdığı kırıntılı malzemeden veya alüvyonlar içinden madencilik yöntemleriyle kehribarı elde ettiler. Denizden toplanan kehribar, su ve kum etkisiyle yüzeyi parlatılmış durumda bulunmasına karşılık, karadan elde edilenler içini göstermeyen kalınca bir kabukla kaplıdır.
Kehribar Erkek Yüzük
Kehribar Erkek Yüzük
Reçinenin yaralanan ve kırılan ağaç gövdesinin dışına veya büyümenin yarattığı tansiyon sonucu oluşan gövde içi çatlak ve yarıklara yani gövdenin içine salgılanıp birikmesine göre sınıflandırma yapılmaktadır. Dışarı salgılanan reçine kesitinde genellikle konsantrik, farklı zamanlarda salgılanma halkaları bulunabilir. Dahili salgılar konsantrik yapı göstermedikleri gibi fosil kapanımları da bulundurmazlar.
Kimyasal kompozisyona göre yapılan sınıflandırmada, reçinenin içinde succinite asit veya retinite asit bulunması dikkate alınır. Baltık yöresi ve çoğu avrupa ülkesi kehribarları %3-8 oranında succinic asit bulundururlar ki bu nedenle Baltık Kehribarı succinite olarak adlandırılır. Bu çeşit kehribarda fosil kapsamı yaygın değildir. Bol fosilli daha saydam görünümlü Karayip adaları kehribarları ise biraz daha yumuşaktırlar ve retinite asit bulundururlar.

KEHRİBAR YÜZÜK

KEHRİBAR YÜZÜK

KEHRİBARDA SAKLI MİLYONLARCA YILLIK HİKAYELER
Milyonlarca yıl öncesinin ormanlarında yaşayan böcek ve örümcekler ve diğer canlılar yapışkan reçinenin tuzağına düştüler. Bugün, fosilleşerek kehribara dönüşen bu reçine parçaları, saydam gövdeleriyle geçmişin donup kalmış öykülerine açılan birer pencere gibidirler.
Bazı kapanımlarda (inclusions), bu canlıların yaşamlarından enstantaneler üç boyutlu olarak korunmuşlardır. Çiftleşmekte olan bir çift (couple), avcı böcek ile kurbanı (predators and victims), parazit veya kene ile beslendikleri canlı, ağını kullanarak avlanan örümcek veya kavga eden karıncalar bu donmuş dramalara örneklerdir. 20-50 milyon yıllık bu kehribar parçaları, böceklerin geçmişteki hayat ve davranışlarının bugünkü yaşamlarına çok benzediğini ortaya koymaktadır.
Dünyanın en büyük kehribar rezervleri Baltık denizi ve çevresindeki ülkelerdedir. Bu bölgede kehribar 11.000 yıldır kullanımdadır.
Günümüzden 40-50 milyon yıl önce, bugünkü iskandinavya, Baltık denizinin olduğu çok geniş alanlar ve bu denizin bugünkü güneyinde bulunan ülkeler çok yoğun ve gelişkin çam ormanlarıyla kaplıydı. Yarı tropik iklimin hakim olduğu bu ormanlarda yaygın olarak bulunan bir conifer (kozalaklı) cinsi olan ” Pinus Succinifera” Baltık Kehribarinin oluşumunda başrolü oynamıştır. Başlangıçta yalnızca bu cins ağaçların salgıladığı reçinenin, kehribara dönüştüğü düşünülmekteydi, ancak sonraki araştırmalar bu ormanlarda bulunan diğer çam (conifer) türlerininde, Dünyanın diğer bölgelerinde bulunan çiçekli ağaç reçinelerininde kehribar oluşumuna yol açtıkları anlaşılmıştır.

Baltık Kehribarında, %3-8 oranında succinic asit bulunur. Latince kehribar, succinum olarak isimlendirilmiştir. Bu nedenle, reçinesinden kehribar oluşan çam cinsi Pinus Succinifera olarak adlandırılmış, mineraloglarda kehribarı succinite olarak tanımlamışlardır.
Baltık bölgesinde, iklimin değişimi ve sıcaklıkların gittikçe artması, çam ağaçlarının büyük miktarlarda reçine üretmesine yol açtı. Gövdelerinde oluşan küçük kırık ve çatlamalar bile yoğun reçine salgılanmasına sebep oldu. Bu karaktere sahip ağaçlar günümüzde yeryüzünde bulunmamaktadır. Orman tabanına dökülen şekilsiz reçine topakları, sellenmeler ve akarsular vasıtasıyla durgun sularla kaplı bölgelere taşındı ve delta sedimentleri içine gömüldüler.
Blue Earth adı verilen ve mavi-yeşil renkli, Alt Oligosen ( 30 milyon yıl) yaşlı glokonili ( glauconite ) kumtaşından oluşan bu formasyon içinde düzensiz yumrular (nodül) şeklinde yoğun birikimler oluşturdular. Bu formasyonun, 1 m3 kayacı içinde 0.5-2.5 kg. kehribar yeralmaktadır. Samland (Sambiya-Kaliningrad) yarımadasının batısında bu formasyon içinde yüzbinlerce ton kehribar bulunduğu düşünülmektedir. Üstteki haritada açık mavi renkli, aşağı doğru oklarla işaret edilen ve şu anda büyük çoğunluğu denizin altında kalan bu alan kehribar birikimlerinin yoğun olduğu Blue Earth formasyonunun bulunduğu yerlerdir.

KEHRİBAR ERKEK YÜZÜK

KEHRİBAR ERKEK YÜZÜK

Ormandan taşınarak tortullar (sedimentler-çökeller) içine gömülen reçine milyonlarca sene boyunca, epirojenik hareketler sonucu alçalan bölgede oluşan denizel ortamda üzerine taşınan metrelerce kalınlıktaki sedimanların altında korundu. Bu çok uzun süreç boyunca, üstteki yüzlerce metre kalınlığındaki formasyonların ağırlığının yarattığı basınç ve gömüldükçe artan sıcaklıkla reçine, polimerizasyona ve oksidasyona uğrayarak, yavaş yavaş kehribara dönüşmeye başlamıştır. Milyonlarca sene sonra yerin orojenik hareketleri sonucu bu sefer bölge yükselmiş ve erozyonla (aşınma) üzerindeki formasyonların yok olup gitmesiyle Blue Earth formasyonu yeryüzünde mostra vermiş ve onunda yavaş yavaş erozyona uğramasıyla artık kehribara dönüşen reçine nodüllerinin Baltık yöresi insanı ile tanışma dönemi başlamıştır.
Baltık Kehribarının çoğu, Samland yarımadasının yüzeyden 25-40 metre arasındaki tabakalarından elde edilir. Baltık sahilleri için tipik jeolojik kesit yüzeyden derine doğru şöyledir.:
1 metreden az alüvyon
4 metre Pleistosen kum ve marnı
17 metre Tersiyer kumtaşı ve lignitkömürü
1-3 metre Tersiyer lignit kömürü
17-20 metre Tersiyer glokonili kumtaşı (Alt Oligosen)
5-6 metre Tersiyer Blue Earth Kehribar bulunduran formasyon
En altta Kretase yaşlı gri-yeşil kiltaşı (kehribar bulundurmaz)
Yüzbinlerce sene önce erozyon sonucu, kehribar parçaları yeryüzüne yayılmıştır. Buzul çağında ise, buzulların taşıması ile ikincil (sekonder) oluşumlu olarak Polonyanın her tarafına dağılmışlardır.
Ayrıca , Baltık denizi tabanında yüzeyleyen Blue Earth formasyonunun aşınmasıyla ortada kalan kehribar parçalarının özgül ağırlığı deniz suyundan azıcık fazla olduğundan suyun dibindeki sabun gibi sürüklenerek akıntı ve dalgalarla sahile, sığ sulara, Güney Baltık denizine sahili olan tüm ülkelerin kıyılarına taşınmıştır. Sahilde bulunan nodüller, su ve kumun sürtünmesiyle genellikle opak kabuklarından kurtulmuşlardır.
Baltık bölgesinde yaşayan insanlar taş devrinden (Stone Age-Mesolithic) bu yana, kehribarı farketmişler, parçalarını önce deniz kıyısından toplayarak, sonra plaj kumlarından, alüvyonlardan çıkararak değerli taş olarak çeşitli amaçlar için kullanmışlardır (alttaki resimler).

Amber Taşı Yüzük

Amber Taşı Yüzük

Günümüzde de özellikle sonbahar fırtınalarından sonra, bölge halkları plajlara Kuzeyin Altınını (Gold of The North) toplamaya koşar. Artık, çakıl büyüklüğünde taneler yaygındır, 1 kg.ı aşan parçalar çok enderdir.
Baltık Kehribarinin doğal renkleri, sarı, turuncu, kahverengi, kırmızı, siyahımsı, yeşil, mavi ve en yaygın olarak da bal rengidir. Nadiren, içindeki mikroskopik gaz kabarcıkları nedeniyle kemik beyazına rastlanabilir.

KEHRİBAR VE BİLİM DÜNYASI
İnsanoğlunun yaşamına 13.000 yıl önce giren kehribar, eşsiz özellikleri nedeniyle Bilim Dünyasının çeşitli disiplinlerinin de ilgi odağı olmuştur.
Yerbilimciler ve Paleontologlar ; kehribarın bulunduğu ve bulunabileceği katmanların konumunu jeolojik haritalar hazırlayarak ortaya koyarlar. Zaten kehribar kendisi bir fosil olduğu için ve kapanımlarında (inclusion) milyonlarca yıl önceki yaşamın izlerini taşıdığı için ilgi alanlarına girer.
(Kehribardeki kapanımların varlığı, bilim insanlarının19. yüzyıldan bu yana kehribar ormanlarındaki fauna ve flora üzerinde dikkatle çalışmalarına sebepolmuştur. Yapılan bu çalışmalar günümüz bilim insanlarına çok yardımcı olmuştur.)
Botanikçiler ve Entomologlar (böcekbilimciler) ; Kehribarın kaynaklandığı reçineyi salgılayan geçmiş orman ekosistemlerini tanımak için Kehribarın sunduğu açık pencere ve içinde alıkonan böcek ve diğer minik canlılar üzerinde çalışırlar. Entomologlar için böcek ve örümceklerin jeolojik geçmişlerini incelemek çok zordur. Çünkü, bu hayvanların gövdeleri yumuşak ve dayanıksız olduğundan ölür ölmez bozulup dağılmaya başlar ve fosil olarak günümüze taşınamazlar. Fakat bu canlıların yapışkan reçine vasıtasıyla Kehribar içinde katılaşarak korunması, bilim insanlarının bu nazik canlıların geçmişte yaşamış türlerinin varlığını ve yaşam biçimlerini tanımalarını sağlar.
Organik Kimyacılar ; Fiziksel ve kimyasal özellikleri açısından kehribarı araştırırlar.
Arkeologlar ; Eski kehribar ticaret yolları, kehribarın geçmiş insan toplulukları açısından önemi ve yaşamlarındaki yeri, bir takas ürünü olarak kullanılması açısından ilgilenirler.

Kalingrad Kehribar Yüzük

Kalingrad Kehribar Yüzük

Gemolog ve mücevher üreticileri ; Onun güzelliği ve kendine has özellikleri nedeniyle onu kullanarak görkemini insanlara yansıtmaya çalışırlar.
Şairler, Yazarlar ve Sanatçılar ; kehribarın ışıltılı, sıcak dünyası üzerine çok eserler vermişlerdir.
Müzeciler ve Koleksiyoncularda ; kehribarı toplar, sınıflandırır, arşivler ve sergilerler.

KEHRİBAR ÜLKELERİ
Dünyanın kutup bölgeleri hariç, tüm kıtalarına dağılmış, farklı özelliklere sahip kehribar oluşumları bilinmektedir. Bu yatakların çoğu Tersiyer (20-50 mil.yıl) döneminde oluşmuşsa da, Alt Karbonifer de (280 mil. yıl üzeri) oluşmuş kehribarlarda bulunmaktadır.
Yeryüzünün en büyük rezervli kehribar yatakları Baltık denizi çevresindeki ülkelerdedir ki bu bölgelerde kehribar 11.000 yıldır kullanılmaktadır.
Baltık kıyısında, Rusya ya bağlı Yantarny-Kaliningrad da Dünya kehribar rezervlerinin %90 ını oluşturan en büyük Güneştaşı “Sun Stone” yatağı bulunmaktadır. Buradan yılda 500-700 ton üretim yapılmaktadır. Bu da yıllık kehribar üretiminin %90 kadarını oluşturmaktadır. Kaliningrad daki kehribarın 180.000 ton rezervinin olduğu tahmin edilmektedir ki, günümüz Dünya tüketimi gözönüne alındığında bu yatak daha 300 yıl üretime devam edebilecektir.
Kehribar yataklarının bulunduğu başlıca ülkelerin arasında ; Rusya (Kaliningrad, Sibirya, Taimyr, Chekarda River, Ural Mountains), USA (Kansas, Arkansas, California, Montana, New jersey, N. Carolina, New Mexico, Texas, Wyoming), Kanada, Polonya, Estonya, Litvanya, Letonya, Norveç, İsveç, İsviçre, Ukrayna, Dominik, Venezüella, Fransa, Almanya, İngiltere, Romanya, Avusturya, Macaristan, Sicilya, Meksika, Burma, Lübnan, Japonya, Borneo, Brezilya, Nijerya, Sumatra, Yeni Zelanda, Filipinler, İsrail sayılabilirler.
Baltık denizi ve Dominik teki yataklardan elde edilen kehribar, mücevherat imalatı ve ticaretinde en gözde olanlardır.
Kehribar oluşumlarına hemen her kıtada rastlanmasına rağmen, Dünyada ancak 20 kadar yatakta kehribar, maden olarak işletilecek birikime sahiptir.