OTANT�K TA�

Yakut Taşı Tabiatı

V MAKALELER
YAKUT TAŞI
Fiyatı      :      TL
[dpsc_display_product]
Ürünün Özellikleri
  • MAKALE
  • yakut taşı tabiatı

Yakut Taşı Tabiatı

Yakut, korindon adlı alüminyum oksitin bir mineral biçiminden oluşur. Kırmızı renkli olması, krom atomlarının taşın kristal yapısındaki alüminyum atomlarının bir kısmının yerine geçmesindendir. Yakutun ışığı kırma gücü de yüksektir. Yoğun bir
sıcaklığa maruz kaldığında taş yeşilleşir, soğuduğunda ise eski rengine döner .

Ş eyh’e göre yakut, sıcaklık ve kurulukta çeşitleriyle uyumludur. Fakat kızıl yakutun sıcaklığı ve kuruluğu diğerlerinden çoktur. Sarı yakutun tabiatı sıcaklık ve kurulukta kızıl yakuta yakındır. Ezrak ve âsumâncûnî yakutun hareket ile yübuseti sarı yakuttan azdır. Beyaz yakutun tabiatı diğer yakutlardan daha soğuk, daha yumuşak ve rutubetlidir133.
Ş irvânî’ye göre, yakutun cevherîler katında bilinen ve meşhur olan yedi özelliği vardır134:
Ana Britannica, “Yakut”, C. 32, Hürriyet Gazetesi Yay., İstanbul, 1990, s. 72. Ş irvânî, age, s. 102-121. Ş irvânî, age, s. 102-121.
Birincisi, yakutu elmâstan başka hiçbir taş delemez ve kesemez. Yakut elmâstan ve akîkten başka taşları deler ve keser. Yakut matkabın ucuna biraz sağlamlaştırılırsa, o zaman elmâstan ve akîkten başka taşların hepsini keser. Nitekim demir ağaçları deler.
İkincisi, yakut özellikle kızıl behremânî veya remmânî ise kızıl la’lden başka hiçbir taşın pırıltısı, nuru, suyu yakutunki gibi olmaz.
Üçüncüsü, kızıl yakut ataşe girdiğinde rengini değiştirmez, harap olmaz, bazen rengi ve güzelliği bile artar. Eğer kızıl yakutta kızıl benekler varsa, o yakut ateşte çok durduğunda beneklerin kızıllığı yakutun cismine yayılır. Hepsinin rengi bir derece güzel, arı, sulu ve ışıltılı olur. Bu ateşe giren kızıl yakutun benekleri siyah olursa, ateş o kara benekleri giderir ve rengini arı, sulu, nurlu yapar.
Dördüncüsü, kızıl yakut ateşe girdiğinde rengi döner, beyazlaşır. Ateşten çıkınca yine rengine gelir. Hatta güzelliği, taraveti ve parlaklığı artabilir. Eğer kızıl yakut ateşe girdikten sonra güzelliği ve nuru artmazsa cevherîler talep etmez.
Beşincisi, yakut ateşten çıktıktan sonra diğer taşlardan daha çabuk soğur, özellikle de behremânî kızıl yakut…
Altıncısı, yakut ağırlıkta diğer cevherlerden daha ağırdır. Miktarı ve kalıbı aynıysa âsumâncûnî yakuttur.
Yedinci özelliğe de, yakutu ağza bıraksalar, soğukluğu bir müddet ağızdan gitmez. Sonra ısınmaya başlar, özellikle behremânî ve remmânîde böyledir. Bu özellikler diğer cevherlerde yoktur. Hoca Nasîrüddîn-i Tûsî, kerkend, kevser, bîcâde ve la’lin kızıl yakuta benzediğini, fakat kerkend ve kevserin ateşe dayanamadığını, yakutun dayandığını, la’lin egelendiğini, yakutun egelenmediğini, bîcâdenin ateşe dayandığını, eğelenmediğini ancak tartıda hafif geldiğini söyler135.Yakut, cisminin çizilip, bozulmaması için pamuk içerisinde saklanır: Bî-penbe nümâyân idelüm dâg-ı derûnı
Ol kıt’a-i yâkût-ı semen-pûş görinsün

Dostum gayra kıyâs itme derûnum âteşin
Eyliye belki lebün yâkûtına bir gün ziyân (Hâletî/Kaya, 2003: 248)

(Mezâkî/Mermer, 1991: 485)

Yakut Taşı Tabiatı

V MAKALELER
YAKUT TAŞI
Fiyatı      :      TL
Ürünün Özellikleri
  • MAKALE
  • yakut taşı tabiatı
[dpsc_display_product]
Ürün Açıklaması Video Tanıtım Yorumlar

Yakut Taşı Tabiatı

Yakut, korindon adlı alüminyum oksitin bir mineral biçiminden oluşur. Kırmızı renkli olması, krom atomlarının taşın kristal yapısındaki alüminyum atomlarının bir kısmının yerine geçmesindendir. Yakutun ışığı kırma gücü de yüksektir. Yoğun bir
sıcaklığa maruz kaldığında taş yeşilleşir, soğuduğunda ise eski rengine döner .

Ş eyh’e göre yakut, sıcaklık ve kurulukta çeşitleriyle uyumludur. Fakat kızıl yakutun sıcaklığı ve kuruluğu diğerlerinden çoktur. Sarı yakutun tabiatı sıcaklık ve kurulukta kızıl yakuta yakındır. Ezrak ve âsumâncûnî yakutun hareket ile yübuseti sarı yakuttan azdır. Beyaz yakutun tabiatı diğer yakutlardan daha soğuk, daha yumuşak ve rutubetlidir133.
Ş irvânî’ye göre, yakutun cevherîler katında bilinen ve meşhur olan yedi özelliği vardır134:
Ana Britannica, “Yakut”, C. 32, Hürriyet Gazetesi Yay., İstanbul, 1990, s. 72. Ş irvânî, age, s. 102-121. Ş irvânî, age, s. 102-121.
Birincisi, yakutu elmâstan başka hiçbir taş delemez ve kesemez. Yakut elmâstan ve akîkten başka taşları deler ve keser. Yakut matkabın ucuna biraz sağlamlaştırılırsa, o zaman elmâstan ve akîkten başka taşların hepsini keser. Nitekim demir ağaçları deler.
İkincisi, yakut özellikle kızıl behremânî veya remmânî ise kızıl la’lden başka hiçbir taşın pırıltısı, nuru, suyu yakutunki gibi olmaz.
Üçüncüsü, kızıl yakut ataşe girdiğinde rengini değiştirmez, harap olmaz, bazen rengi ve güzelliği bile artar. Eğer kızıl yakutta kızıl benekler varsa, o yakut ateşte çok durduğunda beneklerin kızıllığı yakutun cismine yayılır. Hepsinin rengi bir derece güzel, arı, sulu ve ışıltılı olur. Bu ateşe giren kızıl yakutun benekleri siyah olursa, ateş o kara benekleri giderir ve rengini arı, sulu, nurlu yapar.
Dördüncüsü, kızıl yakut ateşe girdiğinde rengi döner, beyazlaşır. Ateşten çıkınca yine rengine gelir. Hatta güzelliği, taraveti ve parlaklığı artabilir. Eğer kızıl yakut ateşe girdikten sonra güzelliği ve nuru artmazsa cevherîler talep etmez.
Beşincisi, yakut ateşten çıktıktan sonra diğer taşlardan daha çabuk soğur, özellikle de behremânî kızıl yakut…
Altıncısı, yakut ağırlıkta diğer cevherlerden daha ağırdır. Miktarı ve kalıbı aynıysa âsumâncûnî yakuttur.
Yedinci özelliğe de, yakutu ağza bıraksalar, soğukluğu bir müddet ağızdan gitmez. Sonra ısınmaya başlar, özellikle behremânî ve remmânîde böyledir. Bu özellikler diğer cevherlerde yoktur. Hoca Nasîrüddîn-i Tûsî, kerkend, kevser, bîcâde ve la’lin kızıl yakuta benzediğini, fakat kerkend ve kevserin ateşe dayanamadığını, yakutun dayandığını, la’lin egelendiğini, yakutun egelenmediğini, bîcâdenin ateşe dayandığını, eğelenmediğini ancak tartıda hafif geldiğini söyler135.Yakut, cisminin çizilip, bozulmaması için pamuk içerisinde saklanır: Bî-penbe nümâyân idelüm dâg-ı derûnı
Ol kıt’a-i yâkût-ı semen-pûş görinsün

Dostum gayra kıyâs itme derûnum âteşin
Eyliye belki lebün yâkûtına bir gün ziyân (Hâletî/Kaya, 2003: 248)

(Mezâkî/Mermer, 1991: 485)