Agat oluşumunda en etkin düşünce düşük P-T koşulları altında, hidrotermal sirkülasyonun varlığındaki silis sistemidir. Agat minerali, kripto-kristalin silis dokusu ile simgelenen ve başlıca kalsedon içeren bantlardan ibaret bir yapıya sahip kalsedon türüdür. Silisin pekleşmesindeki sıra göz önüne alındığında (silis jeli, opal-CT, kalsedon, kuvars), agatın yeri opal ve kuvarsı da içerisinde barındıran, amorf ve kristalin arası (kripto-kristalin) bölgedir ( Hatipoğlu,1998).
EskiÅŸehir-Dereyalak Köyü K-KB dolaylarında yataklanmış olan dendritli (Yosunlu) agat ve opaller, volkanojenik çakıltaşı olarak tanımlanan birimler içinde düzensiz ve dağınık olarak yataklanmıştır. Yapılan jeolojik, mineralojik, petrografik çalışmalarda; dendritli agatların oluÅŸum mekanizması ile ilgili sonuçlara varılmıştır. Yapılan çalışmalara göre bahsi geçen agatların, manyezitleÅŸmiÅŸ sepiyolitlerin silisle ornatılması ile oluÅŸtuÄŸu düşünülmektedir. Bölgedeki agat ve opallerde ayrıca MnO’li dendritleri mevcuttur. Bu dendritler agatların, halk arasında “yosunlu agat” olarak adlandırılmasına da neden olmuÅŸtur.
AraÅŸtırmacının çalışmalarına göre Ankara Çubuk agatları ÅŸekilsiz küçük yumrular olarak gözenek boÅŸluklarını ya da çatlak boÅŸluklarını doldurmuÅŸ katmansı kütleler halinde ve dış kabuksuz olarak bulunmaktadır. Bu agatlarda gözlenen yaygın renk mavi, sarı yada kahverengimsi kırmızıdır. Bir çok örnek eÅŸ merkezli konsantrik, bir kısmı da yatay paralel tabakalı bantlanmalar içerir. ÇoÄŸunluÄŸu ışınsal, çubuksu ya da yosunumsu-dentritli kapanımlara sahiptir. Bu nedenle Ankara-Çubuk agatları özel olarak “Çubuklu Agat” terimiyle adlandırılmıştır.
Aynı araçtırmacının çalışmalarına göre, Ankara Çubuk agatları, andezit ve riyolit içersindeki çatlak ve gözeneklerde hidrotermal alterasyonu izleyen evrede, hidrotermal silisli çözeltilerdeki kolloidal silisin, 100-200oC sıcaklıkta, yüzey koÅŸullarına yakın basınçta ve 9’un altındaki pH (alkalin) ortamda çökelimiyle oluÅŸmuÅŸlardır. Konsantrik bant yapıları SiO2 çözeltisinin SiO2 jeline dönüşümünden oluÅŸmasına karşın, yatay-paralel bant yapıları iri boyutlu SiO2 kolloidlerinin yer çekiminden dolayı yatay çökelimiyle meydana gelmiÅŸlerdir.
Agat oluşumunda en etkin düşünce düşük P-T koşulları altında, hidrotermal sirkülasyonun varlığındaki silis sistemidir. Agat minerali, kripto-kristalin silis dokusu ile simgelenen ve başlıca kalsedon içeren bantlardan ibaret bir yapıya sahip kalsedon türüdür. Silisin pekleşmesindeki sıra göz önüne alındığında (silis jeli, opal-CT, kalsedon, kuvars), agatın yeri opal ve kuvarsı da içerisinde barındıran, amorf ve kristalin arası (kripto-kristalin) bölgedir ( Hatipoğlu,1998).
EskiÅŸehir-Dereyalak Köyü K-KB dolaylarında yataklanmış olan dendritli (Yosunlu) agat ve opaller, volkanojenik çakıltaşı olarak tanımlanan birimler içinde düzensiz ve dağınık olarak yataklanmıştır. Yapılan jeolojik, mineralojik, petrografik çalışmalarda; dendritli agatların oluÅŸum mekanizması ile ilgili sonuçlara varılmıştır. Yapılan çalışmalara göre bahsi geçen agatların, manyezitleÅŸmiÅŸ sepiyolitlerin silisle ornatılması ile oluÅŸtuÄŸu düşünülmektedir. Bölgedeki agat ve opallerde ayrıca MnO’li dendritleri mevcuttur. Bu dendritler agatların, halk arasında “yosunlu agat” olarak adlandırılmasına da neden olmuÅŸtur.
AraÅŸtırmacının çalışmalarına göre Ankara Çubuk agatları ÅŸekilsiz küçük yumrular olarak gözenek boÅŸluklarını ya da çatlak boÅŸluklarını doldurmuÅŸ katmansı kütleler halinde ve dış kabuksuz olarak bulunmaktadır. Bu agatlarda gözlenen yaygın renk mavi, sarı yada kahverengimsi kırmızıdır. Bir çok örnek eÅŸ merkezli konsantrik, bir kısmı da yatay paralel tabakalı bantlanmalar içerir. ÇoÄŸunluÄŸu ışınsal, çubuksu ya da yosunumsu-dentritli kapanımlara sahiptir. Bu nedenle Ankara-Çubuk agatları özel olarak “Çubuklu Agat” terimiyle adlandırılmıştır.
Aynı araçtırmacının çalışmalarına göre, Ankara Çubuk agatları, andezit ve riyolit içersindeki çatlak ve gözeneklerde hidrotermal alterasyonu izleyen evrede, hidrotermal silisli çözeltilerdeki kolloidal silisin, 100-200oC sıcaklıkta, yüzey koÅŸullarına yakın basınçta ve 9’un altındaki pH (alkalin) ortamda çökelimiyle oluÅŸmuÅŸlardır. Konsantrik bant yapıları SiO2 çözeltisinin SiO2 jeline dönüşümünden oluÅŸmasına karşın, yatay-paralel bant yapıları iri boyutlu SiO2 kolloidlerinin yer çekiminden dolayı yatay çökelimiyle meydana gelmiÅŸlerdir.