Yıldızların konumlarından bahseden baÅŸka ayetlerde yıldızların oluÅŸturdukları burçlardan (takımyıldızlar) bahsedilmektedir. Burç kelimesi, Kur’an’da dört ayrı yerde ve hepsinde de “buruc” ÅŸeklinde çoÄŸul olarak kullanılmıştır.[1]
“Andolsun, gökte burçlar kıldık ve onu gözleyenler için süsledik.”[2] Bu ayetin tefsirinde Elmalılı “Gökte özel bir ÅŸekilde toplanmış bir takımyıldızların toptan görünüşlerine de burc denilmiÅŸtir ki, bu takımyıldızların meÅŸhurları on ikidir. Bulundukları yerlere “mıntakatü’l-bürûc” (burclar mıntıkası) denilir ki güneÅŸin bir yerden diÄŸer bir yere geçme noktalarını sınırlayan Yengeç Burcu yörüngesi ile OÄŸlak burcunun yörüngesi arasındaki kuÅŸaktır. Astronomi bilginlerinin teriminde burçlar denildiÄŸi zaman GüneÅŸ ve gezegenlerin yörüngeleri sayılan bu on iki burç anlaşılır. Birçok tefsirciler de bu on ikiyi söylemiÅŸlerdir. Fakat gökteki burçlar, yalnız bu on iki burçtan ibaret deÄŸil, sayıları pek çoktur. ÇoÄŸu bu on iki burcun içinde ise de Büyükayı kümesi, Küçükayı kümesi gibi kutuplar bölgesinde olanlar da vardır. Ve bu ayette, belirsiz çoÄŸul kipi ile genel olarak buyurulmuÅŸ olduÄŸundan dolayı, bunu on iki ile sınırlamak görünüşe aykırıdır. Öyle ise ayetteki güzel zevki tatmak için burc kelimesinin içerdiÄŸi manalara dikkat etmelidir. Burc denildiÄŸi zaman ilk önce yüksek bir köşk manası vardır. İkinci olarak bu köşkün maddesinde yıldızlar vardır Üçüncü olarak yıldız manasında ışık anlamı vardır. Bu ÅŸekilde buyuruluyor ki: “Baksanıza, biz gökte birçok burclar, yıldızlardan yapılmış, ışıklarla donanmış türlü türlü ÅŸekillerde yüksek yüksek köşkler yaptık. Yani tabiata kalsaydı bunlar olamazdı. Gök meydana gelmez, meydana gelseydi bile basit bir uzaklık olmaktan öteye geçemezdi. Yıldızlar veözellikle bunların deÄŸiÅŸik ÅŸekillerde teÅŸekkülleri olamaz, yıldız tabiatı ile miktarları, uzaklıkları farklı olamazdı, deÄŸiÅŸik manzaralara ayrılamaz, hepsi aynı ÅŸekilde, aynı vaziyette eÅŸit mesafelerde, bir boyda, bir tarzda olur, gök manzaralarında bu güzel burçlar bulunmazdı. Sanat ve kuvvetimizle biz bunları yaptık.”[3] ÅŸeklinde açıklamaktadır.
Yeryüzünden bakıldığında çok az hareket eder görünmeleri nedeniyle yıldızlar gökküresi üzerinde birbirlerine göre konumlarını çok uzun süreler boyunca koruyup ilginç ÅŸekiller oluÅŸturmaktadırlar. Dünyadan gökyüzüne bakıldığında grup halinde görülen yıldızlar topluluÄŸuna “takımyıldız” denir.
Yıldızlar eski çaÄŸlardan bugüne yeryüzünden görünüşleri itibariyle takımlar halinde gruplandırılıp her bir gruba biçimine göre bir ad verilmiÅŸtir. Takımyıldızlar bazı meteorolojik olguları ifade edecek dinsel ve mitolojik inançları simgeleyecek ÅŸekilde adlandırılmışlardır. Fakat en son haliyle takımyıldızların sınırları Uluslar arası Astronomi BirliÄŸi tarafından 1925’te belirlenmiÅŸ ve 88 takımyıldıza ayrılmıştır.[4]Dünya’nın GüneÅŸ etrafındaki bir yıllık dolanım hareketi; GüneÅŸin gökküresi üzerindeki bir yıllık hareketi gibi gözlenmektedir. Bu gözlenmedeki algılamaya göre güneÅŸ’in bir yılda tamamladığı, merkezinde Dünya bulunan bu yörünge bir daire yörünge olup yörüngenin içinde bulunduÄŸu düzlem, Tutulma Düzlemi anlamına gelen ekliptik düzlem adını almaktadır. GüneÅŸin yıl boyunca taradığı bu bölgeye burçlar (zodyak) kuÅŸağı, bu kuÅŸaktaki takımyıldızlara da burç (zodyak) takımyıldızları denir. Bu burçlar aslında 13 tanedir. Fakat 13. burç olan Yılancı takımyıldızının Akrep takımyıldızına dâhil edilmesiyle burç sayısı 12’ye indirilmiÅŸtir.
Burçlarla ilgili olarak tarih boyunca yani İslam öncesi ve sonrası çağlarda astrolojik yorumlar yapılmış ve yapılmaktadır. Tarihçe bölümünde astroloji konusu anlatılırken bu konulara yeterince yer verildiğinden burada bu konu anlatılmayacaktır. Yıldızlar incelendiğinde her bir yıldızın kendi kendine ışınım yayan bir gaz küresi
421
olduğu görülmektedir. Çekimsel etki nedeniyle bu küre bir arada bulunmaktadır. Teknoloji ilerleyip de yıldızların uzaklıkları ölçülmeye başlayana kadar insanlar, yıldızların birbirlerine komşu olduklarını düşünmekteydiler. Hâlbuki zamanımızda, birbirine komşu olduğu sanılan yıldızlar arasında ancak ışık yılı[5] ölçeğinde ifade edilebilen inanılmaz mesafeler bulunduğu artık tespit edilmiş bulunmaktadır. İki gök cismi arasındaki uzaklık arttıkça kütlelerine bağlı olarak da çekim kuvveti azalmaktadır. Kütleler ne kadar büyük olursa olsun yıldızlar dünyadan çok uzaklarda bulundukları için çekim kuvvetleri uzaklık sebebiyle sıfır olmaktadır. En yakın yıldız olan Proxima Centauri yıldızı dünyadan 4 ışık yılı uzakta yer almaktadır. Yukarıda takımyıldızların tanımını yapılırken de belirtildiği gibi takımyıldızlar, değişik uzaklıklarda yer alan yıldızların yeryüzünden bakıldığı zaman gök küre üzerinde oluşturdukları itibari görünümlere göre gruplandırılarak adlandırılmışlardır. Hâlbuki başka bir cepheden bakıldığında çoğu zaman bir takımyıldızında yer alan bazı yıldızların birbiriyle hiçbirilgisi bulunmamaktadır. Hatta bazı takımyıldızlarının dünyaya uzaklıklarının yanı sıra birbirlerine bile binlerce ışık yılı uzakta bulunan üyeleri bulunmaktadır. Örneğin Akrep takımyıldızının üyesi olan ve birbirine çok yakın görünen Antares (Alpha Scorpii) ve Sigma Scorpii yıldızları arasında en az 1277 ışık yılı mesafe bulunmaktadır. Bunlardan dünyaya en yakın olanı Antares, yalnızca 276 ışık yılı uzaklıkta bulunmaktadır! Görüldüğü gibi bu iki yıldızın birbirlerine olan uzaklıkları dünyaya olan uzaklıklarından 4 kat fazladır. Bu iki yıldızın aynı takımyıldızına dâhil edilmesinin sebebi, yeryüzünden bakıldığında birbirlerine yakın görünmeleridir. Dünyadan bakıldığında birbirlerine yakın olarak görünmeleri ve insanlar tarafından akrebe benzetilmeleri aynı
423
takımyıldızına dâhil edilmelerine yetmiştir. Işık hızının saniyede 300.000 km. olması dikkate alındığında, milyarlarca ışık yılı uzaklıkta bulunan yıldızların ışıkları dünyaya geldiğinde belki onlar ömürlerini tamamlamış olacaklar ve dünyadan görüldüklerinde ise onlar çoktan ölmüş olacaklardır.
Her ÅŸeyi bir ölçü ve dengede yaratan[6] yüce Allah yıldızları insanların emrine verirken hem onların psikolojilerini düşünmüş hem de ihtiyaçlarını gidermeyi düşünmüştür. Hiç şüphesiz doÄŸal güzellikler, bir daÄŸ, bir ova, bir yeÅŸillik, kuÅŸların ötüşü vs. insan psikolojisini nasıl etkilerse Cenabı Hakkın gökyüzünü doyumsuz güzellikler içerecek ÅŸekilde kendileriyle süslediÄŸi yıldızlar da elbette insan psikolojisi üzerinde etkili olacaktır. Bu kadar harika bir nizam ve manzara sergileyen gökyüzünün insan psikolojisi üzerinde etkisinin olmaması düşünülebilir mi? Nitekim “Andolsun, biz gökteburçlar yaptık ve onu, bakanlar için süsledik.” ayetinde buna iÅŸaret bulunmaktadır.
Yıldızların konumlarından bahseden baÅŸka ayetlerde yıldızların oluÅŸturdukları burçlardan (takımyıldızlar) bahsedilmektedir. Burç kelimesi, Kur’an’da dört ayrı yerde ve hepsinde de “buruc” ÅŸeklinde çoÄŸul olarak kullanılmıştır.[1]
“Andolsun, gökte burçlar kıldık ve onu gözleyenler için süsledik.”[2] Bu ayetin tefsirinde Elmalılı “Gökte özel bir ÅŸekilde toplanmış bir takımyıldızların toptan görünüşlerine de burc denilmiÅŸtir ki, bu takımyıldızların meÅŸhurları on ikidir. Bulundukları yerlere “mıntakatü’l-bürûc” (burclar mıntıkası) denilir ki güneÅŸin bir yerden diÄŸer bir yere geçme noktalarını sınırlayan Yengeç Burcu yörüngesi ile OÄŸlak burcunun yörüngesi arasındaki kuÅŸaktır. Astronomi bilginlerinin teriminde burçlar denildiÄŸi zaman GüneÅŸ ve gezegenlerin yörüngeleri sayılan bu on iki burç anlaşılır. Birçok tefsirciler de bu on ikiyi söylemiÅŸlerdir. Fakat gökteki burçlar, yalnız bu on iki burçtan ibaret deÄŸil, sayıları pek çoktur. ÇoÄŸu bu on iki burcun içinde ise de Büyükayı kümesi, Küçükayı kümesi gibi kutuplar bölgesinde olanlar da vardır. Ve bu ayette, belirsiz çoÄŸul kipi ile genel olarak buyurulmuÅŸ olduÄŸundan dolayı, bunu on iki ile sınırlamak görünüşe aykırıdır. Öyle ise ayetteki güzel zevki tatmak için burc kelimesinin içerdiÄŸi manalara dikkat etmelidir. Burc denildiÄŸi zaman ilk önce yüksek bir köşk manası vardır. İkinci olarak bu köşkün maddesinde yıldızlar vardır Üçüncü olarak yıldız manasında ışık anlamı vardır. Bu ÅŸekilde buyuruluyor ki: “Baksanıza, biz gökte birçok burclar, yıldızlardan yapılmış, ışıklarla donanmış türlü türlü ÅŸekillerde yüksek yüksek köşkler yaptık. Yani tabiata kalsaydı bunlar olamazdı. Gök meydana gelmez, meydana gelseydi bile basit bir uzaklık olmaktan öteye geçemezdi. Yıldızlar veözellikle bunların deÄŸiÅŸik ÅŸekillerde teÅŸekkülleri olamaz, yıldız tabiatı ile miktarları, uzaklıkları farklı olamazdı, deÄŸiÅŸik manzaralara ayrılamaz, hepsi aynı ÅŸekilde, aynı vaziyette eÅŸit mesafelerde, bir boyda, bir tarzda olur, gök manzaralarında bu güzel burçlar bulunmazdı. Sanat ve kuvvetimizle biz bunları yaptık.”[3] ÅŸeklinde açıklamaktadır.
Yeryüzünden bakıldığında çok az hareket eder görünmeleri nedeniyle yıldızlar gökküresi üzerinde birbirlerine göre konumlarını çok uzun süreler boyunca koruyup ilginç ÅŸekiller oluÅŸturmaktadırlar. Dünyadan gökyüzüne bakıldığında grup halinde görülen yıldızlar topluluÄŸuna “takımyıldız” denir.
Yıldızlar eski çaÄŸlardan bugüne yeryüzünden görünüşleri itibariyle takımlar halinde gruplandırılıp her bir gruba biçimine göre bir ad verilmiÅŸtir. Takımyıldızlar bazı meteorolojik olguları ifade edecek dinsel ve mitolojik inançları simgeleyecek ÅŸekilde adlandırılmışlardır. Fakat en son haliyle takımyıldızların sınırları Uluslar arası Astronomi BirliÄŸi tarafından 1925’te belirlenmiÅŸ ve 88 takımyıldıza ayrılmıştır.[4]Dünya’nın GüneÅŸ etrafındaki bir yıllık dolanım hareketi; GüneÅŸin gökküresi üzerindeki bir yıllık hareketi gibi gözlenmektedir. Bu gözlenmedeki algılamaya göre güneÅŸ’in bir yılda tamamladığı, merkezinde Dünya bulunan bu yörünge bir daire yörünge olup yörüngenin içinde bulunduÄŸu düzlem, Tutulma Düzlemi anlamına gelen ekliptik düzlem adını almaktadır. GüneÅŸin yıl boyunca taradığı bu bölgeye burçlar (zodyak) kuÅŸağı, bu kuÅŸaktaki takımyıldızlara da burç (zodyak) takımyıldızları denir. Bu burçlar aslında 13 tanedir. Fakat 13. burç olan Yılancı takımyıldızının Akrep takımyıldızına dâhil edilmesiyle burç sayısı 12’ye indirilmiÅŸtir.
Burçlarla ilgili olarak tarih boyunca yani İslam öncesi ve sonrası çağlarda astrolojik yorumlar yapılmış ve yapılmaktadır. Tarihçe bölümünde astroloji konusu anlatılırken bu konulara yeterince yer verildiğinden burada bu konu anlatılmayacaktır. Yıldızlar incelendiğinde her bir yıldızın kendi kendine ışınım yayan bir gaz küresi
421
olduğu görülmektedir. Çekimsel etki nedeniyle bu küre bir arada bulunmaktadır. Teknoloji ilerleyip de yıldızların uzaklıkları ölçülmeye başlayana kadar insanlar, yıldızların birbirlerine komşu olduklarını düşünmekteydiler. Hâlbuki zamanımızda, birbirine komşu olduğu sanılan yıldızlar arasında ancak ışık yılı[5] ölçeğinde ifade edilebilen inanılmaz mesafeler bulunduğu artık tespit edilmiş bulunmaktadır. İki gök cismi arasındaki uzaklık arttıkça kütlelerine bağlı olarak da çekim kuvveti azalmaktadır. Kütleler ne kadar büyük olursa olsun yıldızlar dünyadan çok uzaklarda bulundukları için çekim kuvvetleri uzaklık sebebiyle sıfır olmaktadır. En yakın yıldız olan Proxima Centauri yıldızı dünyadan 4 ışık yılı uzakta yer almaktadır. Yukarıda takımyıldızların tanımını yapılırken de belirtildiği gibi takımyıldızlar, değişik uzaklıklarda yer alan yıldızların yeryüzünden bakıldığı zaman gök küre üzerinde oluşturdukları itibari görünümlere göre gruplandırılarak adlandırılmışlardır. Hâlbuki başka bir cepheden bakıldığında çoğu zaman bir takımyıldızında yer alan bazı yıldızların birbiriyle hiçbirilgisi bulunmamaktadır. Hatta bazı takımyıldızlarının dünyaya uzaklıklarının yanı sıra birbirlerine bile binlerce ışık yılı uzakta bulunan üyeleri bulunmaktadır. Örneğin Akrep takımyıldızının üyesi olan ve birbirine çok yakın görünen Antares (Alpha Scorpii) ve Sigma Scorpii yıldızları arasında en az 1277 ışık yılı mesafe bulunmaktadır. Bunlardan dünyaya en yakın olanı Antares, yalnızca 276 ışık yılı uzaklıkta bulunmaktadır! Görüldüğü gibi bu iki yıldızın birbirlerine olan uzaklıkları dünyaya olan uzaklıklarından 4 kat fazladır. Bu iki yıldızın aynı takımyıldızına dâhil edilmesinin sebebi, yeryüzünden bakıldığında birbirlerine yakın görünmeleridir. Dünyadan bakıldığında birbirlerine yakın olarak görünmeleri ve insanlar tarafından akrebe benzetilmeleri aynı
423
takımyıldızına dâhil edilmelerine yetmiştir. Işık hızının saniyede 300.000 km. olması dikkate alındığında, milyarlarca ışık yılı uzaklıkta bulunan yıldızların ışıkları dünyaya geldiğinde belki onlar ömürlerini tamamlamış olacaklar ve dünyadan görüldüklerinde ise onlar çoktan ölmüş olacaklardır.
Her ÅŸeyi bir ölçü ve dengede yaratan[6] yüce Allah yıldızları insanların emrine verirken hem onların psikolojilerini düşünmüş hem de ihtiyaçlarını gidermeyi düşünmüştür. Hiç şüphesiz doÄŸal güzellikler, bir daÄŸ, bir ova, bir yeÅŸillik, kuÅŸların ötüşü vs. insan psikolojisini nasıl etkilerse Cenabı Hakkın gökyüzünü doyumsuz güzellikler içerecek ÅŸekilde kendileriyle süslediÄŸi yıldızlar da elbette insan psikolojisi üzerinde etkili olacaktır. Bu kadar harika bir nizam ve manzara sergileyen gökyüzünün insan psikolojisi üzerinde etkisinin olmaması düşünülebilir mi? Nitekim “Andolsun, biz gökteburçlar yaptık ve onu, bakanlar için süsledik.” ayetinde buna iÅŸaret bulunmaktadır.