Hanlara gönderilecek eÅŸyaların bir kısmı Hediye Sepeti hazineden tedarik edilir, eksik olanlar ise satın alınır ve bu durum deftere kaydedilirdi. Haziran/Temmuz 1690’da bir adet samur erkân kürkü ile Dış Hazine’den Defterdar Vekili Abullah Efendi ma’rifetiyle Veznedarbaşı Hüseyin Çelebi tarafından satın alınan altmış yedi elmaslı altın hançerin, hazineye teslim edildikten sonra 26 Eylül 1690’da Kırım Hanı Selim Giray’a ihsan edildiÄŸi görülmektedir.98 5 Eylül 1690’da yine Dış Hazine’den Defterdar vekili Abdullah Efendi ma’rifetiyle Hazinedârbaşı Vekili Hüseyin Çelebi tarafından yakutlu ve elmaslı bir altın kılıç, Enderûn Hazinesi’ne dâhil edildikten sonra, Kırım Hanı Selim Giray’a Hediye Sepeti edilmiÅŸti.99 12 Eylül 1695’te Selim Giray, Rikâb-ı Hümayûn’a yüz sürdüğünde Vezir Ali PaÅŸa muhallefâtından gelme elmas ile süslü iki top sorguç padiÅŸah huzurunda başına takılmıştı.100 31 Ekim 1695’te Darüssaade AÄŸası Ali AÄŸanın sefer dönüşünde padiÅŸaha Hediye Sepeti ettiÄŸi süslü hançer 1697/1698’de (H. 1109) Kırım Hanı Selim Giray’a ihsan edilmiÅŸti.101
BOA, MAD, nr. 7368, s. 26.
TSMA, D, nr. 22, s. 15/a. TSMA, D, nr. 22, s. 16/a.
0 TSMA, D, nr. 1110, s. 6/b.
1 TSMA, D, nr. 15, s. 3/b.
Sefer sırasında yol boyunca menzillerde padiÅŸaha çeÅŸitli Hediye Sepeti ler sunulurdu. ÖrneÄŸin, IV. Murat’ın Revan Seferi’ne gidiÅŸ ve seferden dönüşünde menzillerde gerek eÅŸraf ve vüzerâ gerekse bölge halkının paiÅŸdaha Hediye Sepeti ler sunduÄŸu görülmektedir. Sefer dönüşünde Van’a gelen IV. Murat’a Van Beylerbeyi Dilaver PaÅŸa, bir cins at Hediye Sepeti etmiÅŸ; dört bir taraftan da çeÅŸit çeÅŸit pîşkeÅŸler çekilmiÅŸti.102 BaÅŸka bir gün Defterdar Arslan Efendinin evinde geceleyen padiÅŸah, ev sahibine bin altın Hediye Sepeti etmiÅŸ; Defterdar Arslan Efendi de ona Üsküdârî Kâtib Hasan Çelebinin hattıyla yazılmış bir Kur’ân-ı Kerim takdim etmiÅŸ103; ErciÅŸ’e gelindiÄŸinde yine büyük pîşkeÅŸler çekilmiÅŸti.104 Van’a gelindiÄŸinde Tatvan Beyi padiÅŸaha iki bin kile arpa ve beÅŸ yüz kile un, balmumu ve baÅŸka zevat da pîşkeÅŸler vermiÅŸ, padiÅŸah da onlara kaftanlar giydirmiÅŸti. 105
Seferlerde, fethin gerçekleÅŸmesi ile düşman tarafın kale kumandanı, itaatinin nişânesi olarak padiÅŸaha ya da galibiyet kazanan komutana pîşkeÅŸ çekerdi. ÖrneÄŸin, Rodos Kalesi’nin fethinde Rodos Beyi memleketlerine dönmelerine izin verilmesini isteyip el öpmüş ve Peçevî’nin ifadesiyle “hazine-i amireye pîşkeÅŸ çekip”, o gece gemiyle memleketlerine gönderilmiÅŸlerdi.106 BaÄŸdat’ın fethi sırasında buranın hâkimi Emir RaÅŸit, Mani adlı oÄŸlunu vezir Mir Mehmet ve kazaskeri ile birlikte türlü cins atlar, renk renk kumaÅŸlar, sedef, inci ve mercanlardan, Kandeharî ve mermerÅŸahî sarıklar, çeÅŸitli tatlılar, ÅŸiÅŸe ÅŸiÅŸe kokular ve Hint peÅŸkirlerinden oluÅŸan Hediye Sepeti lerin yanısıra Basra kentinin anahtarlarını da padiÅŸaha göndererek, itaatini göstermiÅŸti. Basra vilayeti yine Emir RaÅŸit’e bırakılarak, kendisi berat, sancak ve pek çok Hediye Sepeti lerle ÅŸereflendirmiÅŸti.107
Yunus ZEYREK, IV. Sultan Murad’ın Revan ve Tebriz Seferi Ruz-namesi, Ankara 1999, s. 101.
103 Yunus ZEYREK, IV. Sultan Murad’ın Revan ve Tebriz Seferi Ruz-namesi, s. 103.
104 “25 Rebülahir Pazar: PadiÅŸah ErciÅŸ’e geldiÄŸinde kudüm-i meymunlarına toplar atılıp ÅŸenlikler
eylemişlerdir. Ve safa-yı kalb ile nüzul olundukda azim peşkeşler çekilmiştir ki olur değildir. Ve
kal’a-i mezbûr derya içinde olup kurudan bir yolu vardır.” Yunus ZEYREK, IV. Sultan Murad’ın
Revan ve Tebriz Seferi Ruz-namesi, s. 106.
Yunus ZEYREK, IV. Sultan Murad’ın Revan ve Tebriz Seferi Ruz-namesi, s. 111.
106 İbrahim Peçevî, Tarih-i Peçevî, I, s. 76.
107 İbrahim Peçevî, Tarih-i Peçevî, I, s. 207.
108 BOA, MAD, nr. 21489; BOA, DBÅžM, nr. 837; TSMA, D, nr. 29, s. 37/b; “Sipahilerinize ve yeniçeri
kullarınıza, her nefere biner akçe sefer bahÅŸiÅŸi ihsan buyurasınız.” Koçi Bey Risalesi, (sad. Zuhuri
Danışman), İstanbul 1997, s. 73; BOA, MAD, nr. 4174 nolu defter, 28 Muharrem-8 Safer 1107 (8
Eylül 11695-18 Eylül 1695) tarihli bahşiş ve inâm defteri olup, Lipova kalesi muharebesinde
yaralananların isimleri ve Halil Ağa tarafından dağıtılan bahşiş ve inâmların cins ve miktarını
Seferlerde askerleri cesaretlendirmek üzere para dağıtılır; ayrıca düşman tarafından dil (esir), baÅŸ ve haber getirenler ile yaralananlara bahÅŸiÅŸler vermek ve hil’at giydirmek suretiyle inâmda bulunulurdu.108
ÖrneÄŸin, 19 Temmuz 1648’de baÅŸ getirenlere Darüssaade AÄŸası tarafından dört kârhane kaftan giydirilmiÅŸti.109 Ocak/Åžubat 1684’te Yusuf AÄŸanın fetih müjdesiyle gelen gulâmına yüz guruÅŸ verilmiÅŸti.110 29 Eylül 1648’de Serdar Hüseyin PaÅŸa tarafından hayırlı haber ile gelenler Darüssaade AÄŸası tarafından sade serâser kaftan ve üç hil’atle ödüllendirilmiÅŸlerdi.11112 Ekim 1648’de Serdar Hüseyin PaÅŸadan Girit’ten hayırlı haber ile gelen adamlara dört serâser kaftan Darüssaade AÄŸası eliyle giydirilmiÅŸti.112 Hatta bazen bu kiÅŸiler, daha yüksek mevkilere getirilerek taltif edilirdi. 113 Seferlerde iyi hizmet görmüş olan vali vezirlere hükümdar tarafından mücevher çelenk, hil’at, mücevher sorguç, kılıç, hançer, otaÄŸ vb. gönderilirdi.114
içermektedir Bu tür defterlerde vücutlarının hangi bölgelerinden yaralandıkları ile ilgili “bir kolu kırıkdır”, “kulağından yaralıdır”, “gülle ile göğsünden ve kolundan yaralıdır”, “göğsünde kurÅŸun yarası” gibi bilgilere rastlanmaktadır;; BOA, D.BÅžM, nr. 837; BOA, D.BÅžM, nr. 877 gibi BaÅŸmuhasebe Kalemi’ne ait defterlerde de sefer-i hümayûnlarda askerlere yapılan inâmlarla ilgili kayıtlara rastlanmaktadır.
109 TSMA, D, nr. 1995, s. 7/b.
110 TSMA, D, nr. 9373.
111 TSMA, D, nr. 1995, s. 8/b.
112 TSMA, D, nr. 1995, s. 9/a.
113 1591-1596 yılları arasında, Avusturya imparatorunun elçilik heyetinde bulunan Siedel, ülkelerine
dönüşte sefere giden askere padişahın onları yüreklendirmek adına Hediye Sepetiler verdiğini söylemektedir:
“Bundan sonra Türk ordusu Macaristan’a doÄŸru yola çıktı, Tuna nehrini geçti ve büyük bir güçle,
düzen içinde Solnok üzerine yürüdü. Orada padişah, Türklerden ve Tatarlardan oluşan Türk ordusunu
biraraya topladı, piyadelere ve süvarilere maaşlarını ödettirdi, hatta maaşın dışında her askere bir de
armağan verdirdi ve böylece korkusu olanları da yüreklendirdi. Ayrıca padişah talihini deneyerek Eğri
kalesine saldırmak istediğini de ilan etti. Bu sebeple savaşçılarına mertçe ve kahramanca
dövüşmelerini tembihledi ve önemli bir kahramanlık gösterenlerin sadece onurlandırılmayacaklarını,
üstelik daha yüksek mevkilere getirileceklerini de ilave etti.” Friedrich SIEDEL, Sultanın Zindanında-
Osmanlı İmparatorluÄŸu’na Gönderilen Bir ElçilikHeyeti’nin İbret Verici Öyküsü (1591-1596), (çev.
Türkis Noyan), İstanbul 2010, s. 77.
114 İsmail Hakkı UZUNÇARÅžILI, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye TeÅŸkilâtı, s. 206; Solakzâde
Mehmed Hemdemî Çelebi, Solakzâde Tarihi, s. 659; Örneğin BAO D.BŞM nr. 982/A numaraları
defterde 7 Åževval 1112’de (17 Mart 1701) sefer münasebetiyle bazı kiÅŸilere giydirilen kürkler
kayıtlıdır. Maliyeden Müdevver defterlerde de bu tür kayıtlar bulunmaktadır: Örneğin 1685 Budin
muhasarasında “Vezir-i mükerrem saadetlü serasker Süleyman PaÅŸa hazretlerine serâsere kaplı post-ı
semmur, sevb, bir; Murassa kılıç, kabza bir; Şatır Mustafa Ağa ile (verilmiştir.) Özi iline mutasarrıf
vezir Hüseyin Paşa hazretlerine serâsere kaplı post-ı semmur, sevb, bir; Kamaniçe muhafızı vezir
Mustafa PaÅŸa hazretlerine serâsere kaplı post-ı semmur.” giydirilmiÅŸtir. Defterde baÅŸka bazı beylere,
Dergâh-ı Âli yeniçeri, cebeci ve topçularından da bazı kiÅŸilere de hil’at giydirildiÄŸi görülmektedir.
BOA, MAD, nr. 7368, s. 26.
Seferden dönüşte de, sefere çıkışta olduÄŸu gibi merasim yapılırdı. İstanbul’a girileceÄŸi gün büyük alay düzenlenir, bu törende de devlet erkânına hil’atler giydirilirdi.115 Sefer dönüşünde sadrazam, valide sultan, darüssaade aÄŸası gibi kiÅŸiler geleneksel olarak padiÅŸaha Hediye Sepetilerini takdim ederdi. Veziriazam Köprülüzâde Mustafa PaÅŸa, 31 Aralık 1690’da seferden döndüğünde padiÅŸaha elmas ve yakut ile bezenmiÅŸ gül resimli bir çengel kuÅŸak, bir tahta samur kürk, dört elbiselik kârhane ve iÅŸleme ÅŸal, iki adet arka ÅŸalı ve doksan sekiz miskal amber Hediye Sepeti etmiÅŸti. Bunlardan süslü çengel kuÅŸağın aynı gün haremde Fatma Kadına ihsan edildiÄŸi görülmektedir.116 31 Ekim 1695’te seferi dönüşünde Çölmek Köyü’ne gelindiÄŸinde padiÅŸaha validesi tarafından elmas ile süslü altın zincirli ve Frenk iÅŸi sorguç; Darüssade AÄŸası Ali AÄŸa tarafından da siyah ve beyaz ÅŸatranci (satrancî) minekârî elmas ile süslenmiÅŸ Selimî kabzalı bir hançer sunulmuÅŸtu. Sadrazam ise bir ay sonra bir tahta samur kürk Hediye Sepeti etmiÅŸti.117 Bunlardan Valide Sultan tarafından takdim edilen sorguç, aynı gün padiÅŸahın kullanımına ayrılarak Tülbent OÄŸlanı Mustafa AÄŸaya teslim edilmiÅŸ; ayrıca, bundan on iki sene sonra ise sorgucun tel uçlarındaki on iki adet zümrüt çıkarılarak, padiÅŸah için yeniden yaptırılan kuÅŸaÄŸa konulmuÅŸ ve sorguç daha sonra İfraz Hazinesi’ne alınarak Enderûn Hazinesi defterine durum kaydedilmiÅŸti. 1715’te ise sorgucun mevcut olduÄŸu aynı defter üzerine düşülen notta belirtilmiÅŸti. 118 Selimî kabzalı mücevherli hançer ise 1697/1698’de (1109) Kırım Hanına ihsan edilmiÅŸti. 119
Solakzâde Mehmed Hemdemî Çelebi, Solakzâde Tarihi, s. 659.
116 “Kırmızı ve yeÅŸil ve beyaz yazma minakarî vasat ve sagir ve hurde yüz on yedi elmas ve on dört
tamla yakut ile murassa gül resimli bir kıt’a çengel kuÅŸak Musahib Abdullah AÄŸa yediyle Fatma
Kadına ihsan olunmuÅŸdur. Fî 29 Rebiülevvel Sene 1102.” (31 Aralık 1690). TSMA, D, nr. 22, s. 16/a.
117 TSMA, D, nr. 15, s. 3/b.
118 “Bera-yı isti’mal-i hümayun Dülbend Gulâmı Mustafa AÄŸaya teslim olundu. Fî 22 Rebiülevvel
Sene 1107” (31 Ekim 1695). “Tel uçlarında olan on iki zümrüdü ihrâc olunup bera-yı isti’mal-i
hümayun müceddeden yapdırılan alay kuÅŸağı me’kulatı içün sarf şüd sene 1120.” (1708/1709). “İfraz.
Mevcuddur müşahede olundu. Fî sene 127.” (1715). TSMA, D, nr. 15, s. 3/b.
119 “Tatar Han Selim Giray Han hazretlerine ihsan şüd. Fî sene 1109 (1697/1698).” TSMA, D, nr. 15,
s. 3/b.
XVII. yüzyılda kaptan paÅŸalar için de, teÅŸrifât kâideleri gereÄŸi sefere çıkarken “biniÅŸ” denilen bir merasim ve sefer dönüşünde de aynı ÅŸekilde bir
120 Dündar ALİKILIÇ, Osmanlı ‘da Devlet Protokolü ve Törenler, s. 94; Zarif ORGUN, “Osmanlı
İmparatorluÄŸunda Kaptan PaÅŸalara ve Donanmaya Yapılan Merasim” Tarih Vesikaları, I, 1, 1941, s.
139, 140; I. M. D’Ohsson, “Harem-i Hümâyûn”, s. 30.
121 Orhan Åžaik GÖKYAY, “Osmanlı Donanması ve Kapudan-ı Derya İle İlgili TeÅŸrifât Hakkında
Belgeler”, Tarih Enstitüsü Dergisi, 12, Sene: 1981-1982, İstanbul 1982, s. 65.
122 Dündar ALİKILIÇ, Osmanlı’da Devlet Protokolü ve Törenler, s. 94-95; “Yalı Köşkü’nde ÅŸevketlü
padişah-ı alempenah hazretlerine veziriazam arz edüp Kapudan Paşaya samur kürklü serâser ve sair
beylere ve donanma aÄŸasına ve çorbacılara ve gemi kapudanlarına hil’atler giydirilüp ba’dehu
veiziriazam hazretleri ve Kapudan PaÅŸa üslub-ı sabık üzere baÅŸtardaya gelüp girerler.” Tevkîî
Abdurrahman PaÅŸa, “Tevkîî Abdurrahman PaÅŸa Kanûnnamesi (Osmanlı Kanûnnameleri)”, Milli
TetebbularMecmuası, I, 3, İstanbul 1331 (1913), s. 537.
123 Koçi Bey Risalesi, s. 99.
124 BOA, A.TÅžF, nr. 345, s. 4/a, 5/a, 8/b; İsmail Hakkı UZUNÇARÅžILI, Osmanlı Devleti’nin Merkez
ve Bahriye Teşkilâtı, s. 439.
125 İsmail Hakkı UZUNÇARÅžILI, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye TeÅŸkilâtı, s. 441.
126 TSMA, D, nr. 1995, s. 29/b.
127 TSMA, D, nr. 14, s. 8/b.
karşılama merasimi düzenlenirdi.120 Donanmanın Akdeniz’e çıkışı, Akdeniz’den dönüşü ve denize kalyon indirilmesi münasebetiyle Yalı Köşkü’nde yapılan merasimler sırasında Hediye SepetileÅŸmede bulunulurdu.121 Merasim için hazırlıklar tamamlandığında, padiÅŸah tarafından donanmanın çıkması için müsaade haberi verilir; vüzerâ, umerâ ve diÄŸer devlet erkânı kaptan paÅŸanın “bastarda” denilen harp gemisine gelerek donanma merasimine baÅŸlanırdı.122 Bu merasimde padiÅŸahın baÅŸtardaya binmesi ve baÅŸtardanın denize açılması gibi vesilelerle, kaptan paÅŸa padiÅŸaha Hediye Sepetilerini arz eder ve padiÅŸah da “Göreyim seni, UÄŸr-ı Hümayunumda ne derece çalışırsın. Bir hizmet meydana getirmek gerektir. Düşman ahvali ile sıkıca ilgilen. Canını ve başını esirgeme. İhmal ve aldırış etmezlikten sakın. Hayır, duam seninledir.”U3 diyerek darüssaade aÄŸası marifetiyle ve kapıcıbaşı eliyle kendisi ve diÄŸer donanma erkânına, tersane aÄŸasına, çorbacılara ve gemi kaptanlarına hil’atler giydirilirdi.124 Ayrıca hareket gününde padiÅŸah tarafından kaptan paÅŸaya ilaç ve tedavi parası verilirdi. 125 21 Nisan 1654’te baÅŸtarda denize açıldığında (suya indiÄŸinde) Kaptan Murat PaÅŸa padiÅŸaha pîşkeÅŸ sunmuÅŸ ve adamlarına üç serâser kaftan giydirilmiÅŸti.126 1 Mayıs 1681’de padiÅŸah baÅŸtardaya bindiÄŸinde Kaptan Silahdar Mustafa PaÅŸa, on beÅŸ elbiselik kumaÅŸ Hediye Sepeti etmiÅŸti.127 4 Haziran 1700’de Sultanın baÅŸtardaya binmesiyle Kaptan Hüseyin PaÅŸa, ortasında büyükçe bir elmas ve büyüklü küçüklü yüz adet elmasla süslenmiÅŸ altın kuÅŸak ile üç adet kırmızı Cezayir ihramı sunmuÅŸtu. Bu Hediye Sepetilerden altın kuÅŸağın, Emetullah Sultana ihsan edildiÄŸi görülmektedir.128 14 Haziran 1654’te Kaptan Murat PaÅŸa, kadırga ile gelip padiÅŸaha pîşkeÅŸ sunduÄŸunda kendisine ağır serâser kaftan; maiyetindekilere ise iki orta serâser ve on bir kârhane kaftan giydirilmiÅŸti.129
Kaptan PaÅŸalar sefer dönüşlerinde sadece padiÅŸaha deÄŸil, valide sultana ve kadın efendilere de Hediye Sepetiler verirlerdi. Kaptan paÅŸaların, sefere giderken ve sefer dönüşünde padiÅŸah huzuruna çıkışında, padiÅŸah hazinesine “döşeme baha’ adıyla yirmi bin guruÅŸ vermesi de usûldendi.130 Donanma denize açıldığında yeniçeri aÄŸası da padiÅŸaha at takdim ederdi.131
Seferden bol ganimetle dönüldüyse, padiÅŸaha sunulacak Hediye Sepetilerin deÄŸeri de o nispette olurdu. ÖrneÄŸin; II. Osman zamanında Kaptan-ı Derya İstanköylü Güzelce Ali PaÅŸa, denizlerde büyük ve parlak baÅŸarılar elde etmiÅŸ, Akdeniz seferinden dönüşünde düşman birliklerinden yakaladığı altı kalyon ile İstanbul’a gelerek, padiÅŸaha ganimet mallarından “mübalaÄŸa pîşkeÅŸ” çekmiÅŸ ve padiÅŸah kendisine lutûfta bulunmuÅŸtu. Güzelce Ali PaÅŸanın Hediye Sepetilerinin arasında her birinin omzunda birer kese (iki yüzer altın) bulunan iki yüz esir bulunmaktaydı.132
128 TSMA, D, nr. 15, s. 47/a.
129 TSMA, D, nr. 1995, s. 30/a.
130 İsmail Hakkı UZUNÇARÅžILI, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye TeÅŸkilâtı, s. 417. Sultan
İbrahim zamanında kaptan paÅŸaların sefer dönüşünde Rikâb-ı Hümayûn’a elli yük (elli bin) akçe
sundukları görülmektedir. Koçi Bey Risalesi, s. 98.
131 “Yeniçeri aÄŸasının donanma çıktığı gün (pîşkeÅŸ) verdiÄŸi kır bargir.” BOA, İE.SM, nr. 1732.
132 Naîmâ Mustafa Efendi, Tarih-i Nâ’îma, II, s 450; Kâtip Çelebi, Fezleketü’t-Tevarih, s.646;
Mustafa Nuri PaÅŸa, Netâyicü ‘l-Vukuât, I-II, s. 219.
133 Bu durum kroniklerde şöyle anlatılır: “PaÅŸa-yı kâm-kâr cezîre-i merkûmeye ‘ubûr u mürûr ideli
hünkâra hedâyâdan bir nesne göndermeyüp irsali lazım gelmekle bu def’a Hanya ve Kisamo
nahiyelerinde vaki karyeler veregeldiÄŸi mal-ı maktu’undan yirmi kîse guruÅŸ ve kendi malından elli
kîse ve yirmi yedi kîse vefat eden Yeniçeri Kethüdâsı İbrahim Ağa ve üç kîse Topçubaşı
muhallefâtından cem’an yüz kîse guruÅŸ irsal eyledi. Ve on kîse dahi sadrazama haslarından tahsil ve
Kaptan Hüseyin PaÅŸa, Girit’in fethi için görevlendirildikten sonra padiÅŸaha “hedâyâdan bir nesne göndermemiÅŸ” ve bunu telafi etmek için sonradan yüz kese guruÅŸ göndererek ilkbaharda Girit’e top ve mühimmât nakli için donanma ve zahire istemiÅŸti.133
Hanlara gönderilecek eÅŸyaların bir kısmı Hediye Sepeti hazineden tedarik edilir, eksik olanlar ise satın alınır ve bu durum deftere kaydedilirdi. Haziran/Temmuz 1690’da bir adet samur erkân kürkü ile Dış Hazine’den Defterdar Vekili Abullah Efendi ma’rifetiyle Veznedarbaşı Hüseyin Çelebi tarafından satın alınan altmış yedi elmaslı altın hançerin, hazineye teslim edildikten sonra 26 Eylül 1690’da Kırım Hanı Selim Giray’a ihsan edildiÄŸi görülmektedir.98 5 Eylül 1690’da yine Dış Hazine’den Defterdar vekili Abdullah Efendi ma’rifetiyle Hazinedârbaşı Vekili Hüseyin Çelebi tarafından yakutlu ve elmaslı bir altın kılıç, Enderûn Hazinesi’ne dâhil edildikten sonra, Kırım Hanı Selim Giray’a Hediye Sepeti edilmiÅŸti.99 12 Eylül 1695’te Selim Giray, Rikâb-ı Hümayûn’a yüz sürdüğünde Vezir Ali PaÅŸa muhallefâtından gelme elmas ile süslü iki top sorguç padiÅŸah huzurunda başına takılmıştı.100 31 Ekim 1695’te Darüssaade AÄŸası Ali AÄŸanın sefer dönüşünde padiÅŸaha Hediye Sepeti ettiÄŸi süslü hançer 1697/1698’de (H. 1109) Kırım Hanı Selim Giray’a ihsan edilmiÅŸti.101
BOA, MAD, nr. 7368, s. 26.
TSMA, D, nr. 22, s. 15/a. TSMA, D, nr. 22, s. 16/a.
0 TSMA, D, nr. 1110, s. 6/b.
1 TSMA, D, nr. 15, s. 3/b.
Sefer sırasında yol boyunca menzillerde padiÅŸaha çeÅŸitli Hediye Sepeti ler sunulurdu. ÖrneÄŸin, IV. Murat’ın Revan Seferi’ne gidiÅŸ ve seferden dönüşünde menzillerde gerek eÅŸraf ve vüzerâ gerekse bölge halkının paiÅŸdaha Hediye Sepeti ler sunduÄŸu görülmektedir. Sefer dönüşünde Van’a gelen IV. Murat’a Van Beylerbeyi Dilaver PaÅŸa, bir cins at Hediye Sepeti etmiÅŸ; dört bir taraftan da çeÅŸit çeÅŸit pîşkeÅŸler çekilmiÅŸti.102 BaÅŸka bir gün Defterdar Arslan Efendinin evinde geceleyen padiÅŸah, ev sahibine bin altın Hediye Sepeti etmiÅŸ; Defterdar Arslan Efendi de ona Üsküdârî Kâtib Hasan Çelebinin hattıyla yazılmış bir Kur’ân-ı Kerim takdim etmiÅŸ103; ErciÅŸ’e gelindiÄŸinde yine büyük pîşkeÅŸler çekilmiÅŸti.104 Van’a gelindiÄŸinde Tatvan Beyi padiÅŸaha iki bin kile arpa ve beÅŸ yüz kile un, balmumu ve baÅŸka zevat da pîşkeÅŸler vermiÅŸ, padiÅŸah da onlara kaftanlar giydirmiÅŸti. 105
Seferlerde, fethin gerçekleÅŸmesi ile düşman tarafın kale kumandanı, itaatinin nişânesi olarak padiÅŸaha ya da galibiyet kazanan komutana pîşkeÅŸ çekerdi. ÖrneÄŸin, Rodos Kalesi’nin fethinde Rodos Beyi memleketlerine dönmelerine izin verilmesini isteyip el öpmüş ve Peçevî’nin ifadesiyle “hazine-i amireye pîşkeÅŸ çekip”, o gece gemiyle memleketlerine gönderilmiÅŸlerdi.106 BaÄŸdat’ın fethi sırasında buranın hâkimi Emir RaÅŸit, Mani adlı oÄŸlunu vezir Mir Mehmet ve kazaskeri ile birlikte türlü cins atlar, renk renk kumaÅŸlar, sedef, inci ve mercanlardan, Kandeharî ve mermerÅŸahî sarıklar, çeÅŸitli tatlılar, ÅŸiÅŸe ÅŸiÅŸe kokular ve Hint peÅŸkirlerinden oluÅŸan Hediye Sepeti lerin yanısıra Basra kentinin anahtarlarını da padiÅŸaha göndererek, itaatini göstermiÅŸti. Basra vilayeti yine Emir RaÅŸit’e bırakılarak, kendisi berat, sancak ve pek çok Hediye Sepeti lerle ÅŸereflendirmiÅŸti.107
Yunus ZEYREK, IV. Sultan Murad’ın Revan ve Tebriz Seferi Ruz-namesi, Ankara 1999, s. 101.
103 Yunus ZEYREK, IV. Sultan Murad’ın Revan ve Tebriz Seferi Ruz-namesi, s. 103.
104 “25 Rebülahir Pazar: PadiÅŸah ErciÅŸ’e geldiÄŸinde kudüm-i meymunlarına toplar atılıp ÅŸenlikler
eylemişlerdir. Ve safa-yı kalb ile nüzul olundukda azim peşkeşler çekilmiştir ki olur değildir. Ve
kal’a-i mezbûr derya içinde olup kurudan bir yolu vardır.” Yunus ZEYREK, IV. Sultan Murad’ın
Revan ve Tebriz Seferi Ruz-namesi, s. 106.
Yunus ZEYREK, IV. Sultan Murad’ın Revan ve Tebriz Seferi Ruz-namesi, s. 111.
106 İbrahim Peçevî, Tarih-i Peçevî, I, s. 76.
107 İbrahim Peçevî, Tarih-i Peçevî, I, s. 207.
108 BOA, MAD, nr. 21489; BOA, DBÅžM, nr. 837; TSMA, D, nr. 29, s. 37/b; “Sipahilerinize ve yeniçeri
kullarınıza, her nefere biner akçe sefer bahÅŸiÅŸi ihsan buyurasınız.” Koçi Bey Risalesi, (sad. Zuhuri
Danışman), İstanbul 1997, s. 73; BOA, MAD, nr. 4174 nolu defter, 28 Muharrem-8 Safer 1107 (8
Eylül 11695-18 Eylül 1695) tarihli bahşiş ve inâm defteri olup, Lipova kalesi muharebesinde
yaralananların isimleri ve Halil Ağa tarafından dağıtılan bahşiş ve inâmların cins ve miktarını
Seferlerde askerleri cesaretlendirmek üzere para dağıtılır; ayrıca düşman tarafından dil (esir), baÅŸ ve haber getirenler ile yaralananlara bahÅŸiÅŸler vermek ve hil’at giydirmek suretiyle inâmda bulunulurdu.108
ÖrneÄŸin, 19 Temmuz 1648’de baÅŸ getirenlere Darüssaade AÄŸası tarafından dört kârhane kaftan giydirilmiÅŸti.109 Ocak/Åžubat 1684’te Yusuf AÄŸanın fetih müjdesiyle gelen gulâmına yüz guruÅŸ verilmiÅŸti.110 29 Eylül 1648’de Serdar Hüseyin PaÅŸa tarafından hayırlı haber ile gelenler Darüssaade AÄŸası tarafından sade serâser kaftan ve üç hil’atle ödüllendirilmiÅŸlerdi.11112 Ekim 1648’de Serdar Hüseyin PaÅŸadan Girit’ten hayırlı haber ile gelen adamlara dört serâser kaftan Darüssaade AÄŸası eliyle giydirilmiÅŸti.112 Hatta bazen bu kiÅŸiler, daha yüksek mevkilere getirilerek taltif edilirdi. 113 Seferlerde iyi hizmet görmüş olan vali vezirlere hükümdar tarafından mücevher çelenk, hil’at, mücevher sorguç, kılıç, hançer, otaÄŸ vb. gönderilirdi.114
içermektedir Bu tür defterlerde vücutlarının hangi bölgelerinden yaralandıkları ile ilgili “bir kolu kırıkdır”, “kulağından yaralıdır”, “gülle ile göğsünden ve kolundan yaralıdır”, “göğsünde kurÅŸun yarası” gibi bilgilere rastlanmaktadır;; BOA, D.BÅžM, nr. 837; BOA, D.BÅžM, nr. 877 gibi BaÅŸmuhasebe Kalemi’ne ait defterlerde de sefer-i hümayûnlarda askerlere yapılan inâmlarla ilgili kayıtlara rastlanmaktadır.
109 TSMA, D, nr. 1995, s. 7/b.
110 TSMA, D, nr. 9373.
111 TSMA, D, nr. 1995, s. 8/b.
112 TSMA, D, nr. 1995, s. 9/a.
113 1591-1596 yılları arasında, Avusturya imparatorunun elçilik heyetinde bulunan Siedel, ülkelerine
dönüşte sefere giden askere padişahın onları yüreklendirmek adına Hediye Sepetiler verdiğini söylemektedir:
“Bundan sonra Türk ordusu Macaristan’a doÄŸru yola çıktı, Tuna nehrini geçti ve büyük bir güçle,
düzen içinde Solnok üzerine yürüdü. Orada padişah, Türklerden ve Tatarlardan oluşan Türk ordusunu
biraraya topladı, piyadelere ve süvarilere maaşlarını ödettirdi, hatta maaşın dışında her askere bir de
armağan verdirdi ve böylece korkusu olanları da yüreklendirdi. Ayrıca padişah talihini deneyerek Eğri
kalesine saldırmak istediğini de ilan etti. Bu sebeple savaşçılarına mertçe ve kahramanca
dövüşmelerini tembihledi ve önemli bir kahramanlık gösterenlerin sadece onurlandırılmayacaklarını,
üstelik daha yüksek mevkilere getirileceklerini de ilave etti.” Friedrich SIEDEL, Sultanın Zindanında-
Osmanlı İmparatorluÄŸu’na Gönderilen Bir ElçilikHeyeti’nin İbret Verici Öyküsü (1591-1596), (çev.
Türkis Noyan), İstanbul 2010, s. 77.
114 İsmail Hakkı UZUNÇARÅžILI, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye TeÅŸkilâtı, s. 206; Solakzâde
Mehmed Hemdemî Çelebi, Solakzâde Tarihi, s. 659; Örneğin BAO D.BŞM nr. 982/A numaraları
defterde 7 Åževval 1112’de (17 Mart 1701) sefer münasebetiyle bazı kiÅŸilere giydirilen kürkler
kayıtlıdır. Maliyeden Müdevver defterlerde de bu tür kayıtlar bulunmaktadır: Örneğin 1685 Budin
muhasarasında “Vezir-i mükerrem saadetlü serasker Süleyman PaÅŸa hazretlerine serâsere kaplı post-ı
semmur, sevb, bir; Murassa kılıç, kabza bir; Şatır Mustafa Ağa ile (verilmiştir.) Özi iline mutasarrıf
vezir Hüseyin Paşa hazretlerine serâsere kaplı post-ı semmur, sevb, bir; Kamaniçe muhafızı vezir
Mustafa PaÅŸa hazretlerine serâsere kaplı post-ı semmur.” giydirilmiÅŸtir. Defterde baÅŸka bazı beylere,
Dergâh-ı Âli yeniçeri, cebeci ve topçularından da bazı kiÅŸilere de hil’at giydirildiÄŸi görülmektedir.
BOA, MAD, nr. 7368, s. 26.
Seferden dönüşte de, sefere çıkışta olduÄŸu gibi merasim yapılırdı. İstanbul’a girileceÄŸi gün büyük alay düzenlenir, bu törende de devlet erkânına hil’atler giydirilirdi.115 Sefer dönüşünde sadrazam, valide sultan, darüssaade aÄŸası gibi kiÅŸiler geleneksel olarak padiÅŸaha Hediye Sepetilerini takdim ederdi. Veziriazam Köprülüzâde Mustafa PaÅŸa, 31 Aralık 1690’da seferden döndüğünde padiÅŸaha elmas ve yakut ile bezenmiÅŸ gül resimli bir çengel kuÅŸak, bir tahta samur kürk, dört elbiselik kârhane ve iÅŸleme ÅŸal, iki adet arka ÅŸalı ve doksan sekiz miskal amber Hediye Sepeti etmiÅŸti. Bunlardan süslü çengel kuÅŸağın aynı gün haremde Fatma Kadına ihsan edildiÄŸi görülmektedir.116 31 Ekim 1695’te seferi dönüşünde Çölmek Köyü’ne gelindiÄŸinde padiÅŸaha validesi tarafından elmas ile süslü altın zincirli ve Frenk iÅŸi sorguç; Darüssade AÄŸası Ali AÄŸa tarafından da siyah ve beyaz ÅŸatranci (satrancî) minekârî elmas ile süslenmiÅŸ Selimî kabzalı bir hançer sunulmuÅŸtu. Sadrazam ise bir ay sonra bir tahta samur kürk Hediye Sepeti etmiÅŸti.117 Bunlardan Valide Sultan tarafından takdim edilen sorguç, aynı gün padiÅŸahın kullanımına ayrılarak Tülbent OÄŸlanı Mustafa AÄŸaya teslim edilmiÅŸ; ayrıca, bundan on iki sene sonra ise sorgucun tel uçlarındaki on iki adet zümrüt çıkarılarak, padiÅŸah için yeniden yaptırılan kuÅŸaÄŸa konulmuÅŸ ve sorguç daha sonra İfraz Hazinesi’ne alınarak Enderûn Hazinesi defterine durum kaydedilmiÅŸti. 1715’te ise sorgucun mevcut olduÄŸu aynı defter üzerine düşülen notta belirtilmiÅŸti. 118 Selimî kabzalı mücevherli hançer ise 1697/1698’de (1109) Kırım Hanına ihsan edilmiÅŸti. 119
Solakzâde Mehmed Hemdemî Çelebi, Solakzâde Tarihi, s. 659.
116 “Kırmızı ve yeÅŸil ve beyaz yazma minakarî vasat ve sagir ve hurde yüz on yedi elmas ve on dört
tamla yakut ile murassa gül resimli bir kıt’a çengel kuÅŸak Musahib Abdullah AÄŸa yediyle Fatma
Kadına ihsan olunmuÅŸdur. Fî 29 Rebiülevvel Sene 1102.” (31 Aralık 1690). TSMA, D, nr. 22, s. 16/a.
117 TSMA, D, nr. 15, s. 3/b.
118 “Bera-yı isti’mal-i hümayun Dülbend Gulâmı Mustafa AÄŸaya teslim olundu. Fî 22 Rebiülevvel
Sene 1107” (31 Ekim 1695). “Tel uçlarında olan on iki zümrüdü ihrâc olunup bera-yı isti’mal-i
hümayun müceddeden yapdırılan alay kuÅŸağı me’kulatı içün sarf şüd sene 1120.” (1708/1709). “İfraz.
Mevcuddur müşahede olundu. Fî sene 127.” (1715). TSMA, D, nr. 15, s. 3/b.
119 “Tatar Han Selim Giray Han hazretlerine ihsan şüd. Fî sene 1109 (1697/1698).” TSMA, D, nr. 15,
s. 3/b.
XVII. yüzyılda kaptan paÅŸalar için de, teÅŸrifât kâideleri gereÄŸi sefere çıkarken “biniÅŸ” denilen bir merasim ve sefer dönüşünde de aynı ÅŸekilde bir
120 Dündar ALİKILIÇ, Osmanlı ‘da Devlet Protokolü ve Törenler, s. 94; Zarif ORGUN, “Osmanlı
İmparatorluÄŸunda Kaptan PaÅŸalara ve Donanmaya Yapılan Merasim” Tarih Vesikaları, I, 1, 1941, s.
139, 140; I. M. D’Ohsson, “Harem-i Hümâyûn”, s. 30.
121 Orhan Åžaik GÖKYAY, “Osmanlı Donanması ve Kapudan-ı Derya İle İlgili TeÅŸrifât Hakkında
Belgeler”, Tarih Enstitüsü Dergisi, 12, Sene: 1981-1982, İstanbul 1982, s. 65.
122 Dündar ALİKILIÇ, Osmanlı’da Devlet Protokolü ve Törenler, s. 94-95; “Yalı Köşkü’nde ÅŸevketlü
padişah-ı alempenah hazretlerine veziriazam arz edüp Kapudan Paşaya samur kürklü serâser ve sair
beylere ve donanma aÄŸasına ve çorbacılara ve gemi kapudanlarına hil’atler giydirilüp ba’dehu
veiziriazam hazretleri ve Kapudan PaÅŸa üslub-ı sabık üzere baÅŸtardaya gelüp girerler.” Tevkîî
Abdurrahman PaÅŸa, “Tevkîî Abdurrahman PaÅŸa Kanûnnamesi (Osmanlı Kanûnnameleri)”, Milli
TetebbularMecmuası, I, 3, İstanbul 1331 (1913), s. 537.
123 Koçi Bey Risalesi, s. 99.
124 BOA, A.TÅžF, nr. 345, s. 4/a, 5/a, 8/b; İsmail Hakkı UZUNÇARÅžILI, Osmanlı Devleti’nin Merkez
ve Bahriye Teşkilâtı, s. 439.
125 İsmail Hakkı UZUNÇARÅžILI, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye TeÅŸkilâtı, s. 441.
126 TSMA, D, nr. 1995, s. 29/b.
127 TSMA, D, nr. 14, s. 8/b.
karşılama merasimi düzenlenirdi.120 Donanmanın Akdeniz’e çıkışı, Akdeniz’den dönüşü ve denize kalyon indirilmesi münasebetiyle Yalı Köşkü’nde yapılan merasimler sırasında Hediye SepetileÅŸmede bulunulurdu.121 Merasim için hazırlıklar tamamlandığında, padiÅŸah tarafından donanmanın çıkması için müsaade haberi verilir; vüzerâ, umerâ ve diÄŸer devlet erkânı kaptan paÅŸanın “bastarda” denilen harp gemisine gelerek donanma merasimine baÅŸlanırdı.122 Bu merasimde padiÅŸahın baÅŸtardaya binmesi ve baÅŸtardanın denize açılması gibi vesilelerle, kaptan paÅŸa padiÅŸaha Hediye Sepetilerini arz eder ve padiÅŸah da “Göreyim seni, UÄŸr-ı Hümayunumda ne derece çalışırsın. Bir hizmet meydana getirmek gerektir. Düşman ahvali ile sıkıca ilgilen. Canını ve başını esirgeme. İhmal ve aldırış etmezlikten sakın. Hayır, duam seninledir.”U3 diyerek darüssaade aÄŸası marifetiyle ve kapıcıbaşı eliyle kendisi ve diÄŸer donanma erkânına, tersane aÄŸasına, çorbacılara ve gemi kaptanlarına hil’atler giydirilirdi.124 Ayrıca hareket gününde padiÅŸah tarafından kaptan paÅŸaya ilaç ve tedavi parası verilirdi. 125 21 Nisan 1654’te baÅŸtarda denize açıldığında (suya indiÄŸinde) Kaptan Murat PaÅŸa padiÅŸaha pîşkeÅŸ sunmuÅŸ ve adamlarına üç serâser kaftan giydirilmiÅŸti.126 1 Mayıs 1681’de padiÅŸah baÅŸtardaya bindiÄŸinde Kaptan Silahdar Mustafa PaÅŸa, on beÅŸ elbiselik kumaÅŸ Hediye Sepeti etmiÅŸti.127 4 Haziran 1700’de Sultanın baÅŸtardaya binmesiyle Kaptan Hüseyin PaÅŸa, ortasında büyükçe bir elmas ve büyüklü küçüklü yüz adet elmasla süslenmiÅŸ altın kuÅŸak ile üç adet kırmızı Cezayir ihramı sunmuÅŸtu. Bu Hediye Sepetilerden altın kuÅŸağın, Emetullah Sultana ihsan edildiÄŸi görülmektedir.128 14 Haziran 1654’te Kaptan Murat PaÅŸa, kadırga ile gelip padiÅŸaha pîşkeÅŸ sunduÄŸunda kendisine ağır serâser kaftan; maiyetindekilere ise iki orta serâser ve on bir kârhane kaftan giydirilmiÅŸti.129
Kaptan PaÅŸalar sefer dönüşlerinde sadece padiÅŸaha deÄŸil, valide sultana ve kadın efendilere de Hediye Sepetiler verirlerdi. Kaptan paÅŸaların, sefere giderken ve sefer dönüşünde padiÅŸah huzuruna çıkışında, padiÅŸah hazinesine “döşeme baha’ adıyla yirmi bin guruÅŸ vermesi de usûldendi.130 Donanma denize açıldığında yeniçeri aÄŸası da padiÅŸaha at takdim ederdi.131
Seferden bol ganimetle dönüldüyse, padiÅŸaha sunulacak Hediye Sepetilerin deÄŸeri de o nispette olurdu. ÖrneÄŸin; II. Osman zamanında Kaptan-ı Derya İstanköylü Güzelce Ali PaÅŸa, denizlerde büyük ve parlak baÅŸarılar elde etmiÅŸ, Akdeniz seferinden dönüşünde düşman birliklerinden yakaladığı altı kalyon ile İstanbul’a gelerek, padiÅŸaha ganimet mallarından “mübalaÄŸa pîşkeÅŸ” çekmiÅŸ ve padiÅŸah kendisine lutûfta bulunmuÅŸtu. Güzelce Ali PaÅŸanın Hediye Sepetilerinin arasında her birinin omzunda birer kese (iki yüzer altın) bulunan iki yüz esir bulunmaktaydı.132
128 TSMA, D, nr. 15, s. 47/a.
129 TSMA, D, nr. 1995, s. 30/a.
130 İsmail Hakkı UZUNÇARÅžILI, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye TeÅŸkilâtı, s. 417. Sultan
İbrahim zamanında kaptan paÅŸaların sefer dönüşünde Rikâb-ı Hümayûn’a elli yük (elli bin) akçe
sundukları görülmektedir. Koçi Bey Risalesi, s. 98.
131 “Yeniçeri aÄŸasının donanma çıktığı gün (pîşkeÅŸ) verdiÄŸi kır bargir.” BOA, İE.SM, nr. 1732.
132 Naîmâ Mustafa Efendi, Tarih-i Nâ’îma, II, s 450; Kâtip Çelebi, Fezleketü’t-Tevarih, s.646;
Mustafa Nuri PaÅŸa, Netâyicü ‘l-Vukuât, I-II, s. 219.
133 Bu durum kroniklerde şöyle anlatılır: “PaÅŸa-yı kâm-kâr cezîre-i merkûmeye ‘ubûr u mürûr ideli
hünkâra hedâyâdan bir nesne göndermeyüp irsali lazım gelmekle bu def’a Hanya ve Kisamo
nahiyelerinde vaki karyeler veregeldiÄŸi mal-ı maktu’undan yirmi kîse guruÅŸ ve kendi malından elli
kîse ve yirmi yedi kîse vefat eden Yeniçeri Kethüdâsı İbrahim Ağa ve üç kîse Topçubaşı
muhallefâtından cem’an yüz kîse guruÅŸ irsal eyledi. Ve on kîse dahi sadrazama haslarından tahsil ve
Kaptan Hüseyin PaÅŸa, Girit’in fethi için görevlendirildikten sonra padiÅŸaha “hedâyâdan bir nesne göndermemiÅŸ” ve bunu telafi etmek için sonradan yüz kese guruÅŸ göndererek ilkbaharda Girit’e top ve mühimmât nakli için donanma ve zahire istemiÅŸti.133