İncinin meydana geliÅŸi hakkında, pek çok kaynakta benzeri anlatımlarla karşılaşılır.Bunlardan biri “Tuhfe-i Murâdf’de geçer: Deniz diplerinde Arastorus adlı bir deniz hayvanı yaÅŸarmış ve hiç hareket etmezmiÅŸ. Bu hayvan Sedeften mürekkepmiÅŸ.Sedeflerinin birazına et yapışmış. DiÄŸer kısımları köpük, su, kan gibi nesnelerden
oluşmuş. Kış günlerinde, sabah ve gece vakitlerinde, kuzey yelleri çok estiğinde denizdalgalı olurmuş. O dalgalar birbirine çarptığında deniz suyundan latif damlalar yavaşça havaya karışırmış. Arastorus, o vakit deniz dibinden hareket edip su yüzüne çıkar,havaya karışmış latif damlaları, deniz suyuna karışmadan nasibi olduğunca kapıpyutarmış
. Sonra yine deniz dibine iner, kuytu yerlerde dururmuş. Başka vakitlerde, diğeryeller estiğinde ve hava ısısında hareket etmez, deniz yüzüne çıkmazmış. Durduğu
32
yerde, bitmiÅŸ aÄŸaca benzermiÅŸ. BoÄŸazında yavaÅŸ yavaÅŸ toplanan sular yoÄŸunlaÅŸmaya baÅŸlayınca, indiÄŸi yere Sedefini saÄŸlamlaÅŸtırırmış. Bu toplanan sular o an sakinleÅŸir, durduÄŸu yere göre kat kat sertleÅŸip, inci olurmuÅŸ ve bu yüzden inci soÄŸan gibi kat kat olurmuÅŸ. Kat kat olmayan inci olmazmış, olursa o inci sahteymiÅŸ. Dolayısıyla Sedefin durduÄŸu yer düz, derin ve arı olursa, Sedefi kaplayan su ÅŸeffaf ve temizse, bulanıklıklardan, pis kokulardan uzaksa, Sedefteki inci saf, ÅŸeffaf, yuvarlak ve parlak olurmuÅŸ. Ancak Sedefin durduÄŸu yer ve su, denildiÄŸi gibi olmazsa inci bahsedildiÄŸi gibi olmazmış. Bir baÅŸka görüşe göre, çok derin olan yerlerin Sedeflerinin incisi donuk olurmuÅŸ. Çünkü güneÅŸten ona yeteri kadar ışık eriÅŸmezmiÅŸ. Çok sığ yerlerde bulunan Sedeflerin incisi güneÅŸ ısısından sarı; derinliÄŸi ve sığlığı uygun olan yerlerin Sedeflerinin incisi ise parlak, ÅŸeffaf, temiz ve latif olurmuÅŸ63. Mahmud-ı Åžirvânî, Belinas’ın bu görüşünün diÄŸer hekimlerin görüşlerine ters düştüğünü söyler. Aristo, inci Sedefin kursağında aÄŸaçtaki yemiÅŸe benzer, vaktinden önce alınırsa rengi, parlaklığı ve suyu olmaz, vaktinde alınırsa temiz, ÅŸeffaf, parlak, latif ve revaçta olur, vakti geçirilirse çürür, harap olur, hiç parlaklığı ve tazeliÄŸi kalmaz, der64.
Muhammed b. Mahmûd-ı Şirvânî, Tuhfe-i Murâdî, (Hzl. Mustafa Argunşah), TDK Yay., Ankara, 1999, s. 77-101.
Şirvânî, age, s. 77-101.
Sedef, beÅŸ yaşına gelince, güneÅŸ Hamel burcunun baÅŸlarında iken sahile çıkarmış. Midyeye benzer yapısıyla kapakçığını açıp, deniz üzerine yaÄŸan yaÄŸmur damlalarını yutarmış ve denizin dibine inermiÅŸ. Sonra güneÅŸ ikizler burcunun başına geldiÄŸi zaman bir kez daha su yüzeyine gelip yüzünü güneÅŸe doÄŸru çevirirmiÅŸ. GüneÅŸ hangi yöne geçerse Sedef de yüzünü o tarafa döndürürmüş. GüneÅŸ batınca Sedef denizin dibine gider ve seretân burcunun baÅŸlarına kadar orada kalırmış. Daha sonra yaÄŸmur tanesi hayvana acı vermeye baÅŸlayınca Sedef bunun acısından kurtulmak için bir sıvı salgılarmış. Bir müddet sonra tekrar sıvı salgılarmış. Bu sıvılar katılaÅŸarak birbiri üzerine yapışır ve böylece inciyi oluÅŸtururmuÅŸ. EÄŸer Sedef iki veya daha çok yaÄŸmur tanesi yuttuysa inciler küçük olurmuÅŸ. Ancak bu inciler deÄŸerli olmazmış. En deÄŸerlisi tek inciymiÅŸ. Bazı incilerde görülen sarılık ve bulanıklık ise Sedefin, vakti gelmeden su üzerine çıkarak mizacının bozulmasından meydana gelirmiÅŸ. Sedef, sudan yükselen buharları kendine çekerken hararet mizacına uygunsa inci “tohm-i şîrîn” ve “ÅŸeffâf”, hararet fazla gelirse bulanık ve kötü renkli, hararet düşükse “ÅŸem’i” ve “kâhî” olurmuÅŸ. Bunlar inci, Sedef karnında donmadan meydana gelirmiÅŸ65.
Felek tab’ım gibi gevher getirmez her zaman dehre
Nice yılda eder hâsıl Sedef bir dürr-i yektâyı (Nef’î/AkkuÅŸ, 1993: 136)
İncinin meydana geliÅŸi hakkında, pek çok kaynakta benzeri anlatımlarla karşılaşılır.Bunlardan biri “Tuhfe-i Murâdf’de geçer: Deniz diplerinde Arastorus adlı bir deniz hayvanı yaÅŸarmış ve hiç hareket etmezmiÅŸ. Bu hayvan Sedeften mürekkepmiÅŸ.Sedeflerinin birazına et yapışmış. DiÄŸer kısımları köpük, su, kan gibi nesnelerden
oluşmuş. Kış günlerinde, sabah ve gece vakitlerinde, kuzey yelleri çok estiğinde denizdalgalı olurmuş. O dalgalar birbirine çarptığında deniz suyundan latif damlalar yavaşça havaya karışırmış. Arastorus, o vakit deniz dibinden hareket edip su yüzüne çıkar,havaya karışmış latif damlaları, deniz suyuna karışmadan nasibi olduğunca kapıpyutarmış
. Sonra yine deniz dibine iner, kuytu yerlerde dururmuş. Başka vakitlerde, diğeryeller estiğinde ve hava ısısında hareket etmez, deniz yüzüne çıkmazmış. Durduğu
32
yerde, bitmiÅŸ aÄŸaca benzermiÅŸ. BoÄŸazında yavaÅŸ yavaÅŸ toplanan sular yoÄŸunlaÅŸmaya baÅŸlayınca, indiÄŸi yere Sedefini saÄŸlamlaÅŸtırırmış. Bu toplanan sular o an sakinleÅŸir, durduÄŸu yere göre kat kat sertleÅŸip, inci olurmuÅŸ ve bu yüzden inci soÄŸan gibi kat kat olurmuÅŸ. Kat kat olmayan inci olmazmış, olursa o inci sahteymiÅŸ. Dolayısıyla Sedefin durduÄŸu yer düz, derin ve arı olursa, Sedefi kaplayan su ÅŸeffaf ve temizse, bulanıklıklardan, pis kokulardan uzaksa, Sedefteki inci saf, ÅŸeffaf, yuvarlak ve parlak olurmuÅŸ. Ancak Sedefin durduÄŸu yer ve su, denildiÄŸi gibi olmazsa inci bahsedildiÄŸi gibi olmazmış. Bir baÅŸka görüşe göre, çok derin olan yerlerin Sedeflerinin incisi donuk olurmuÅŸ. Çünkü güneÅŸten ona yeteri kadar ışık eriÅŸmezmiÅŸ. Çok sığ yerlerde bulunan Sedeflerin incisi güneÅŸ ısısından sarı; derinliÄŸi ve sığlığı uygun olan yerlerin Sedeflerinin incisi ise parlak, ÅŸeffaf, temiz ve latif olurmuÅŸ63. Mahmud-ı Åžirvânî, Belinas’ın bu görüşünün diÄŸer hekimlerin görüşlerine ters düştüğünü söyler. Aristo, inci Sedefin kursağında aÄŸaçtaki yemiÅŸe benzer, vaktinden önce alınırsa rengi, parlaklığı ve suyu olmaz, vaktinde alınırsa temiz, ÅŸeffaf, parlak, latif ve revaçta olur, vakti geçirilirse çürür, harap olur, hiç parlaklığı ve tazeliÄŸi kalmaz, der64.
Muhammed b. Mahmûd-ı Şirvânî, Tuhfe-i Murâdî, (Hzl. Mustafa Argunşah), TDK Yay., Ankara, 1999, s. 77-101.
Şirvânî, age, s. 77-101.
Sedef, beÅŸ yaşına gelince, güneÅŸ Hamel burcunun baÅŸlarında iken sahile çıkarmış. Midyeye benzer yapısıyla kapakçığını açıp, deniz üzerine yaÄŸan yaÄŸmur damlalarını yutarmış ve denizin dibine inermiÅŸ. Sonra güneÅŸ ikizler burcunun başına geldiÄŸi zaman bir kez daha su yüzeyine gelip yüzünü güneÅŸe doÄŸru çevirirmiÅŸ. GüneÅŸ hangi yöne geçerse Sedef de yüzünü o tarafa döndürürmüş. GüneÅŸ batınca Sedef denizin dibine gider ve seretân burcunun baÅŸlarına kadar orada kalırmış. Daha sonra yaÄŸmur tanesi hayvana acı vermeye baÅŸlayınca Sedef bunun acısından kurtulmak için bir sıvı salgılarmış. Bir müddet sonra tekrar sıvı salgılarmış. Bu sıvılar katılaÅŸarak birbiri üzerine yapışır ve böylece inciyi oluÅŸtururmuÅŸ. EÄŸer Sedef iki veya daha çok yaÄŸmur tanesi yuttuysa inciler küçük olurmuÅŸ. Ancak bu inciler deÄŸerli olmazmış. En deÄŸerlisi tek inciymiÅŸ. Bazı incilerde görülen sarılık ve bulanıklık ise Sedefin, vakti gelmeden su üzerine çıkarak mizacının bozulmasından meydana gelirmiÅŸ. Sedef, sudan yükselen buharları kendine çekerken hararet mizacına uygunsa inci “tohm-i şîrîn” ve “ÅŸeffâf”, hararet fazla gelirse bulanık ve kötü renkli, hararet düşükse “ÅŸem’i” ve “kâhî” olurmuÅŸ. Bunlar inci, Sedef karnında donmadan meydana gelirmiÅŸ65.
Felek tab’ım gibi gevher getirmez her zaman dehre
Nice yılda eder hâsıl Sedef bir dürr-i yektâyı (Nef’î/AkkuÅŸ, 1993: 136)