Hoca Nasîrüddîn-i Tûsî’ye göre Lalin dört çeÅŸidi vardır. Biri kızıl, biri sarı, biri zeberceddir ve zümrüt rengine benzer bir yeÅŸildir. DiÄŸeri benefÅŸ rengindedir. Ama kızıl Lal on bir sınıf üzeredir. ‘Akrebî, birinci sınıftır. Anlamı ateÅŸ renginde Lal demektir. Çünkü cevherîler ateÅŸe ‘akreb derler. Acemler bu sınıfa Lal-i âteşî der. Bu kızıl, ÅŸeffaf, taravetli, sulu ve berraktır. AteÅŸ gibi ışığı her yana düşer. Yıldırım gibi her an ışığı çıkar, yeniden batar. Elinde çok tutanlara ateÅŸ ellerini ısırıyor gibi gelir. Bir zararı yoktur ve kızıl Lalin bu sınıfı diÄŸer sınıflardan iyidir ve deÄŸerlidir. Pîyâzî, ikinci sınıftır. Tîgâşî ve Åžemseddin-i Belhî bu sınıfın rengi kızıl soÄŸan rengine benzediÄŸi için pîyâzî dendiÄŸini söylerler. Bu Lali kaplayan kabuk soÄŸan gibi kat kat olduÄŸu için bu sınıfa pîyâzî derler. Ve bu sınıf kızıl, nurlu, ÅŸeffaf, sulu Laldir, bakana hoÅŸ gelir, baktıkça bakası gelir. Bu sınıf Lal ‘akrebîden sonra diÄŸer sınıfların iyisi ve deÄŸerlisidir. Bu sınıfın alâsına cûşî derler. Üçüncü sınıfa ‘ateşî’ derler. Kızıllığı, tarâveti, suyu, letafeti, deÄŸeri, pîyâzîden kötüdür.
Dördüncü sınıfa enârî derler. Bu sınıf renkte, letafette, nurda, suda, berraklıkta nar tanesine benzer. İyilikte ve kıymette ‘ateşîden’ kötüdür. BeÅŸinci sınıfa sârekî derler. Kızıllığı, berraklığı, nuru, suyu, deÄŸeri enârîden aÅŸağıdır. Altıncı sınıfa unnâbî derler, rengi unnâb rengine benzer, kıymette sârekîden aÅŸağıdır. Yedinci sınıfa bakamî derler, rengi bakam (kızılaÄŸaç) rengindedir. Sekizinci sınıfa lahmî derler, rengi taze et rengindedir. Renkte, letafette, parıltıda, kıymette diÄŸer sınıflardan kötüdür. Dokuzuncu sınıfa idrisî derler. Bu isim, bu Lali, madeninden çıkarana aittir. Onuncu sınıfa bibi sâre derler. Bu bir kadın adıdır. Bu Lali önce madeninden o çıkarmış. On birinci sınıfa ekheb derler. Bu donuk renkli kızıl bir Lalin adıdır. DiÄŸer sınıflardan kötüdür. Sarı Lalin rengi sarı yakut rengine ve mînâ rengine benzer; fakat cismi sarı yakutun cisminden yumuÅŸaktır ve yeÅŸil Lalin rengi zümrüt rengine benzer. Belki ÅŸeffaflıkta ve renginin bir seviye olmasında zümrütten iyidir196.
Hoca Nasîrüddîn-i Tûsî’ye göre becâdî kızıl Lale benzermiÅŸ, sarı yakut, sarı mînâ, sarı Lal ile çok karıştırılırmış. Bunları ayırt etmenin yolu Lalin cismi yumuÅŸak olduÄŸu için salâye denilen taÅŸta ezilirmiÅŸ, diÄŸerleri salâyede ezilmez veya geç ezilirmiÅŸ. Zümrüt de sarı Lalden ayırt edilmezmiÅŸ. Fakat zümrüdün rengi sürekli deÄŸiÅŸirmiÅŸ ve donukmuÅŸ.
Yeşil Lalin rengi bir seviyede olup şeffafmış. Bazen billur boyanıp kızıl Lal diye satılırmış. Bunun işareti taşın rengi bir seviyede olmazmış, güneşe tutup bakılınca birazı beyaz, birazı kızıl görünürmüş ve ortasında beyaz yollar bulunurmuş. Ezilince,
197
egelenince, ateşe bırakılınca, suda kaynatılınca billur ağarır, rengini dökermiş .
Nef’î’nin bir kasîdesinde Lal çeÅŸidi olan bakamînin kullanıldığı görülmektedir: Tutalım olmuÅŸ anın dahi edâsı rengîn
Reng-i yâkûta berâber mi olur reng-i bakam
Hoca Nasîrüddîn-i Tûsî’ye göre Lalin dört çeÅŸidi vardır. Biri kızıl, biri sarı, biri zeberceddir ve zümrüt rengine benzer bir yeÅŸildir. DiÄŸeri benefÅŸ rengindedir. Ama kızıl Lal on bir sınıf üzeredir. ‘Akrebî, birinci sınıftır. Anlamı ateÅŸ renginde Lal demektir. Çünkü cevherîler ateÅŸe ‘akreb derler. Acemler bu sınıfa Lal-i âteşî der. Bu kızıl, ÅŸeffaf, taravetli, sulu ve berraktır. AteÅŸ gibi ışığı her yana düşer. Yıldırım gibi her an ışığı çıkar, yeniden batar. Elinde çok tutanlara ateÅŸ ellerini ısırıyor gibi gelir. Bir zararı yoktur ve kızıl Lalin bu sınıfı diÄŸer sınıflardan iyidir ve deÄŸerlidir. Pîyâzî, ikinci sınıftır. Tîgâşî ve Åžemseddin-i Belhî bu sınıfın rengi kızıl soÄŸan rengine benzediÄŸi için pîyâzî dendiÄŸini söylerler. Bu Lali kaplayan kabuk soÄŸan gibi kat kat olduÄŸu için bu sınıfa pîyâzî derler. Ve bu sınıf kızıl, nurlu, ÅŸeffaf, sulu Laldir, bakana hoÅŸ gelir, baktıkça bakası gelir. Bu sınıf Lal ‘akrebîden sonra diÄŸer sınıfların iyisi ve deÄŸerlisidir. Bu sınıfın alâsına cûşî derler. Üçüncü sınıfa ‘ateşî’ derler. Kızıllığı, tarâveti, suyu, letafeti, deÄŸeri, pîyâzîden kötüdür.
Dördüncü sınıfa enârî derler. Bu sınıf renkte, letafette, nurda, suda, berraklıkta nar tanesine benzer. İyilikte ve kıymette ‘ateşîden’ kötüdür. BeÅŸinci sınıfa sârekî derler. Kızıllığı, berraklığı, nuru, suyu, deÄŸeri enârîden aÅŸağıdır. Altıncı sınıfa unnâbî derler, rengi unnâb rengine benzer, kıymette sârekîden aÅŸağıdır. Yedinci sınıfa bakamî derler, rengi bakam (kızılaÄŸaç) rengindedir. Sekizinci sınıfa lahmî derler, rengi taze et rengindedir. Renkte, letafette, parıltıda, kıymette diÄŸer sınıflardan kötüdür. Dokuzuncu sınıfa idrisî derler. Bu isim, bu Lali, madeninden çıkarana aittir. Onuncu sınıfa bibi sâre derler. Bu bir kadın adıdır. Bu Lali önce madeninden o çıkarmış. On birinci sınıfa ekheb derler. Bu donuk renkli kızıl bir Lalin adıdır. DiÄŸer sınıflardan kötüdür. Sarı Lalin rengi sarı yakut rengine ve mînâ rengine benzer; fakat cismi sarı yakutun cisminden yumuÅŸaktır ve yeÅŸil Lalin rengi zümrüt rengine benzer. Belki ÅŸeffaflıkta ve renginin bir seviye olmasında zümrütten iyidir196.
Hoca Nasîrüddîn-i Tûsî’ye göre becâdî kızıl Lale benzermiÅŸ, sarı yakut, sarı mînâ, sarı Lal ile çok karıştırılırmış. Bunları ayırt etmenin yolu Lalin cismi yumuÅŸak olduÄŸu için salâye denilen taÅŸta ezilirmiÅŸ, diÄŸerleri salâyede ezilmez veya geç ezilirmiÅŸ. Zümrüt de sarı Lalden ayırt edilmezmiÅŸ. Fakat zümrüdün rengi sürekli deÄŸiÅŸirmiÅŸ ve donukmuÅŸ.
Yeşil Lalin rengi bir seviyede olup şeffafmış. Bazen billur boyanıp kızıl Lal diye satılırmış. Bunun işareti taşın rengi bir seviyede olmazmış, güneşe tutup bakılınca birazı beyaz, birazı kızıl görünürmüş ve ortasında beyaz yollar bulunurmuş. Ezilince,
197
egelenince, ateşe bırakılınca, suda kaynatılınca billur ağarır, rengini dökermiş .
Nef’î’nin bir kasîdesinde Lal çeÅŸidi olan bakamînin kullanıldığı görülmektedir: Tutalım olmuÅŸ anın dahi edâsı rengîn
Reng-i yâkûta berâber mi olur reng-i bakam