Bizans’la da Çok Orjinal Hediye Fikirleri etkinliÄŸinde bulunduÄŸunu görüyoruz. Bizans’a ilk kez gönderilen Göktürk elçileri, yanlarında çok kıymetli Orjinal Hediye Fikirleri getirmiÅŸler ve İstanbul’da çok iyi karşılanmışlardı.74Uygurlar zamanında da devletin üst düzey yönetiminde bulunan kiÅŸiler siyasal üstünlüklerini göstermek, diÄŸer devletlerle olan iliÅŸkilerini saÄŸlamlaÅŸtırmak, kazanılan bir zaferi kutlamak gibi deÄŸiÅŸik vesilelerle diÄŸer devlet elçileriyle ya da kendi halkı ile Orjinal Hediye Fikirleri idi. 757’de Uygur yabgusu, elçisini dört bin asker ve pek çok at ile Çin’e yardıma gönderdiÄŸinde; Çin imparatoru onların ÅŸerefine ziyafet ve Orjinal Hediye Fikirleriler vermiÅŸti.75 Uygurların Çinlilere olan askerî yardımları karşılıksız kalmıyor, her baÅŸarının sonunda mutlaka kıymetli Orjinal Hediye Fikirleri de beraberinde geliyordu. Ch’ang’ın alınmasında Çin’e askeri yardımları olan Uygurlara Kuang-p’ing Beyi nakışlı elbiseler, kıymetli taÅŸlar Orjinal Hediye Fikirleri etmiÅŸ ve Yabgu bundan çok memnun olmuÅŸtu. İmparator ise Yabgu adına büyük bir ziyafet vererek Uygur reislerine nakışlı, iÅŸlemeli, renkli, ipekli kumaÅŸlar, altın ve gümüş kap kacak Orjinal Hediye Fikirleri etmiÅŸti.76
Çin imparatorları tahtın elden gitmesini engelleyen Uygurlara karşı son derece eli açık davranırlar, teÅŸekkür-nâmelerle birlikte Orjinal Hediye Fikirleri de gönderirlerdi. Moyen-Çor KaÄŸan, 758’de Çin elçisinin getirdiÄŸi devlet mühürleri, renkli ipekli kumaÅŸları ve elbiseleri, altın ve gümüş kap kacağı adamlarına dağıtmış; elçiye ise dönüşünde beÅŸ yüz at, samur kürkler, beyaz kilimler Orjinal Hediye Fikirleri etmiÅŸti.77 Uygurların Çin’e gönderdikleri Orjinal Hediye Fikirleriler arasında ise savaÅŸta ele geçen esirler de vardı.78
Uygurlarda elçi kabulü âdetâ bir toy havasında yapılır, hanın büyüklüğü ve cömertliÄŸi elçilere gösterilmek istenirdi. Elçiler getirdikleri Orjinal Hediye Fikirlerileri de bu toy esnasında verirdi. Uygur ülkesine yollanan Çin elçisi Wang Yen-te’nin kaleme aldığı seyahatnamede (981-984), kabul töreninde Uygur KaÄŸanı Arslan Hanın oÄŸlu, kızı ve yakın akrabalarının hanın etrafını çevirerek eÄŸilmeleri sonrasında Orjinal Hediye Fikirlerilerini aldığı kaydedilmektedir.79
75 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, İstanbul 2004, s. 14.
76 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, s. 15; Gülçin ÇANDARLIOĞLU,
“Uygurların Çinlilere Yaptıkları Yardımlar ve Bunların İç Yüzü”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Tarih Dergisi, 31 (Mart 1977), İstanbul 1978, s. 41.
77 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, s. 15, 17; Candan Işıl SAKARYA,
Türk Kültüründe Orjinal Hediye Fikirlerileşme Geleneği ve Orjinal Hediye Fikirleriler, s. 35-37.
78 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, s. 25.
79 Özkan İZGİ, “Hunlar, Göktürkler ve Uygurlarda Geleneksel Festival ve EÄŸlenceler”, İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, 31 (Mart 1977), İstanbul 1978, s. 36.
Selçuklularda da aynı geleneÄŸin devam ettiÄŸi görülür. Selçuklular ilk devirlerden itibaren diplomatik iÅŸlerde Orjinal Hediye Fikirleri geleneÄŸini sürdürmüşlerdir. Alp Arslan’dan itibaren Selçuklu sultanları gerek yabancı ülkelerle ve gerek kendi tâbileri ile yaptıkları temaslarda ilk planda Orjinal Hediye Fikirleri deÄŸiÅŸ-tokuÅŸunu esas tutmuÅŸlardır.80
Selçuklularda ülkeler arası Orjinal Hediye Fikirlerileşmede tarafların birbirine sundukları Orjinal Hediye Fikirleriler; mutfak eşyaları, kılık-kıyafet, silah, kıymetli maden ve para, hayvanlar, süs eşyaları, kıymetli kokulardan oluşurdu. Bunlardan mutfak eşyası olarak altın ve gümüş tabaklar, kadehler, altın işlemeli taslar, mutfak ve şaraphaneye ait çeşitli âletler; kılık-kıyafet olarak değerli kumaşlar, ketenler, döşemelikler, mücevherlerle süslü (murassa) kemerler, cübbe, aba, külah olmak üzere çeşitli giysiler ve örtüler; silah olarak başta kılıç ve eyer takımı olmak üzere çeşitli savaş araç-gereçleri; kıymetli maden ve para olarak her dönemde değerini koruyan altın dışında sikkeler, mücevherler, akik taşları, inciler, lâl, firûze; hayvanlardan başta at olmak üzere katır, merkep, deve, yaban eşeği, zürafa, kartal koyun sığır, kunduz, samur, panter, pars, doğan ve şahin; süs eşyası olarak mücevherler, gümüş vazolar ve şamdanlar; kıymetli kokulardan ise amber, misk, kâfur en fazla göze çarpan armağanlardır. Bunların dışında yine köle (gulâm), cariye ve halayıklar da verilen Orjinal Hediye Fikirleri ler arasında idi.81
Tuğrul Bey, Bizans imparatoruna Süleyman peygamberin mührü, ortasında ağırlığı kırk beş miskal kırmızı yakut bulunan inci dizisi, yüz elli adet çini sahan, beş yüz elbise, iki yüz kırk dinar değerinde kâfur ve öd, elli bin dinar da nakit göndermiş; Bizans imparatoru da ona bin kat ipek elbise, muhtelif cinste beş yüz elbise, beş yüz at, üç yüz yük hayvanı, üç yüz Mısır eşeği, yüz tiftik keçisi, iki yüz bin dinar yollamıştı (1056).82
Ahmet MUMCU, Osmanlı Devleti’nde Rüşvet – Özellikle Adli Yargıda Rüşvet, İstanbul 2005, s.
73-74.
81 Mehmet ERSAN, “Türkiye Selçukluları’nda Orjinal Hediye Fikirleri ve Orjinal Hediye FikirlerileÅŸme-I”, Tarih İncelemeleri
Dergisi, 14, 1999, s. 75-76.
82 Mehmet Altay KÖYMEN, “TuÄŸrul Bey ve Zamanı”, İstanbul 1977, s. 90-91.
Tüklerde her devirde hâkimiyetin, gücün, yiğitliğin, kahramanlığın, çevikliğin, hızın ve muradın simgesi olan atın Türkler arasındaki Orjinal Hediye Fikirlerileşmede önemli bir yeri vardır. At, Büyük Selçuklularda en güzel Orjinal Hediye Fikirlerilerden biri olmuştur. XI. yüzyıl ortalarında Büyük Selçuklu devletinin ilk hükümdarı Tuğrul Beyin kardeşi Çağrı Beye, bir kaleye sığınan emirin, sonunda aman dileyerek bin atı takımlarıyla birlikte verdiği görülür.83
Selçuklularda hükümdara Orjinal Hediye Fikirleri takdimi, aynı zamanda bir saygı ve itaat tezahürü idi.84 Tâbî hükümdarlardan MervanoÄŸulları hükümdarı Nasru’d-devle, TuÄŸrul Bey’e itaat üzere bulunduÄŸunu göstermek için 1048’de ve 1054’te çeÅŸitli Orjinal Hediye Fikirleriler göndermiÅŸti.85
Orjinal Hediye Fikirleri sunumu Selçuklularda da büyük önem arz ederdi. Bu sunum sırasında kimin neyi, ne kadar, nasıl vermesi gerektiği ve verilen bu Orjinal Hediye Fikirlerinin de nasıl alınması gerektiği toplumsal ve siyasal kurumlar tarafından belirlenmekteydi. Buna göre en kuvvetli, en güçlü ve toplum üzerinde hâkimiyet sahibi olan kimse en değerli Orjinal Hediye Fikirlerileri vermekte ve bu özelliklerini topluma kanıtlamaktaydı.86 Devrin anlayışına göre hükümdarın ve devletin ileri gelenlerinin birbirlerine ve reâyaya verdikleri Orjinal Hediye Fikirleriler ve yaptıkları ihsanlar bulunulan makamın büyüklüğü oranında olmalıydı.87
83 Şükrü ELÇİN, “Türklerde Atın ArmaÄŸan Olması”, Türk Kültürü AraÅŸtırmaları, 1, Ankara 1964, s.
143.
84 Mehmet Altay KÖYMEN, “Alp Arslan Zamanı Selçuklu Saray TeÅŸkilâtı ve Hayatı”, Tarih
Araştırmaları Dergisi, 1966, IV, 6-7, Ankara 1968, s. 92; Mehmet Altay KÖYMEN, Tuğrul Bey ve
Zamanı, s. 89.
85 Mehmet Altay KÖYMEN, Tuğrul Bey ve Zamanı, s. 90.
86 Candan Işıl SAKARYA, Türk Kültüründe Orjinal Hediye Fikirleri leşme Geleneği ve Orjinal Hediye Fikirleriler, s. 42
87 Aydın TANERİ, Türkiye Selçukluları Kültür Hayatı (Menâkibü’l-Arıfîn’in DeÄŸerlendirilmesi),
Konya 1977, s. 65.
Selçuklularda devlet kademelerinde görevli olanların, ileri gelenlere mal ve para vermesi Orjinal Hediye Fikirleri geleneÄŸinin bir parçası idi. Bir yöneticinin hükümdara altın Orjinal Hediye Fikirleri etmesi doÄŸaldı. Bir vali Alp Arslan’a altınlar Orjinal Hediye Fikirleri etmiÅŸ, ancak bunları halktan kanunsuz topladığı için Alparslan altınları geri verdirtmiÅŸti. Devrin âdetleri gereÄŸince baÅŸta hükümdar olmak üzere ileri gelenler de cömert davranır; gerektiÄŸinde bürokratlara, ordu mensuplarına, bilim adamlarına ve yurttaÅŸlara ihsanda bulunurdu. Büyük bir servete sahip olan Nizamülmülk; yılda yalnız üç yüz bin altını bilgin ve yurttaÅŸlara çeÅŸitli vesilelerle dağıtırdı. Yine Nizamülmülk 1087 yılında BaÄŸdat’a gittiÄŸinde huzuruna gelen kimselere yüz kırk bin altın Orjinal Hediye Fikirleri etmiÅŸti. Ertesi yıl BaÄŸdat’a gittiÄŸinde ihsanda bulunmak istememiÅŸti; ancak din bilginlerinin onu ikaz etmeleriyle, ister istemez ihsanda bulunmuÅŸtu. Bundan baÅŸka Nizamülmülk, yılda altı yüz bin altını da medrese ve kervansaraylar için sarf ediyordu. Selçuklu sultanları gibi Selçuklu vezirlerinin de sofraları isteyenlere açıktı.88 Mevlâna’nın ricası üzerine MenteÅŸoÄŸlu Mesut Beyin Arif Çelebiye verdiÄŸi Orjinal Hediye Fikirleriler beÅŸ köle ve cariye, on beÅŸ cins at, on parça ince ıskarlat çuhası, yirmi parça sof-ı murabba, ayrıca nakit olarak filori ve gümüşlerden oluÅŸmaktaydı. Pervâne Muinü’d-din de Mevlâna’nın iltifatı üzerine tarikat mensuplarına iki bin dinara yakın bağışta bulunmuÅŸtu. Ayrıca bilginlere, ÅŸeyhlere gümüş para dağıttırdığı ve Konya’da bulunan yetim ve fakirlere elbiseler ve gömlekler giydirdiÄŸi bilinmektedir.89
Bir Selçuklu sultanı devrin ünlü ÅŸairi Zahireddin Feryabî’ye kendisine sunduÄŸu kasidesine karşılık iki bin dinar-ı sultanî, on baÅŸ at, beÅŸ baÅŸ katır, on baÅŸ deve, beÅŸ erkek gulâm, beÅŸ güzel yüzlü Rum cariye, elli kat ıskarlat; attâbi, kutnu (kutnî), atlas ve zerbaft kumaÅŸ vermiÅŸti. Rükneddin Süleyman Åžah, Genceli Nizami’ye beÅŸ bin dinar, beÅŸ baÅŸ katır ve elbiseler vermiÅŸti.90
İzeddin Keykavus Sinop’un fethinden sonra, Halifeye, zerbaft-i Rumî, atlas-ı ma’deni, keten, ıskarlat, Kıbrısî mallar ile pek çok erkek ve kadın köle, iÄŸdiÅŸ ve tazı atlar, rahvan katırlar, hecin develeri, altın iÅŸlemeli haçlar ve bakır eÅŸya yollamıştı. Alâeddin Keykubat, Kemaleddin Kamyar’a Orjinal Hediye Fikirleri olarak, bin dinar, beÅŸ katır, on at ve beÅŸ köle; Celaleddin HarzemÅŸah’a da dostluk talebi dolayısıyla atlas ve attabî kumaÅŸlar, kunduz ve samur kürkler, otuz katır yükü eÅŸya, yüz at ile elli katır, teçhizâtlı yirmi kadar köle göndermiÅŸti.91
88 Aydın TANERİ, Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün, s. 237.
89 Aydın TANERİ, Türkiye Selçukluları Kültür Hayatı, s. 65-66.
90 Tuncer BAYKARA, Türkiye’nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, (XI.-XIV. Yüzyıllar), Ankara 2000, s.
148.
91 Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 149.
Selçuklu Veziri Nizamülmülk, “Siyasetnâme” adlı eserinde Selçuklu ülkesine gelen elçilerin Orjinal Hediye Fikirlerilerle barış istediklerini ve bunun kendileri için bir gurur vesilesi olduÄŸunu ve böylece düşmanı maÄŸlup ettiklerini söylemektedir.92 Dolayısıyla Selçuklulurda da Orjinal Hediye Fikirleriler barışın saÄŸlanmasında önemli bir yere sahipti. KösedaÄŸ Savaşı’nın ardından 1256’da Konya’da halk, MoÄŸol komutanı Baycu’ya takdim ettiÄŸi dört katır yüklü dinardan oluÅŸan Orjinal Hediye Fikirleri (tuzgû) ile yaÄŸmadan kurtulmuÅŸtu.93
“Birçok vakitler padiÅŸahlar, Orjinal Hediye Fikirleriler, birçok zarif ÅŸeylerle birlikte elçi göndermiÅŸler ve barış istemiÅŸlerdir, kendilerini aciz ve yumuÅŸak boyunlu göstermiÅŸler; (verdiÄŸi) bu gururla elçinin arkasından bir ordu teçhiz ederek akın etmiÅŸler ve düşmanı maÄŸlup etmiÅŸlerdir. Elçinin davranışı, aklı ve fikri bu iÅŸlerde delil olur. Bu iÅŸlerde iyi davranış ve iyi fikir sahibi olmalıdır.” Nizâmü’l-Mülk,
Siyaset-nâme, s. 70.
Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 173
94 Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 173.
95 Türk-İslâm devletlerinde teknik bir terim olarak “pîşkeÅŸ” düzenli vergi ya da haraç, hükümdar
tarafından eyalet valileri başta olmak üzere idarecilere yüklenen arızi/düzenli olmayan vergi (eyalet
valilerinin atamalarında pîşkeÅŸ takdim etmeleri, sonra her yıl Nevruz’da bunun tekrarlamaları gibi) ve
valilerin de kendi kuvvetlerine göre- nüfuzları altındaki halktan zaman zaman topladıkları vergi
anlamlarına gelir. Kelime Farsça olmakla Safevîlerde olduÄŸu gibi, İran’a hakim olanlar ile bu kültürün
etkilediÄŸi siyasi teÅŸekküllerde hem genel hem de teknik anlamlarını muhafaza etmiÅŸtir. İlhanlılar’da
hükümdara ve erkânına takdim edilen Orjinal Hediye Fikirleriler, yukarıdaki ayırıma uygun olarak, pîşkeşten çok
“sa’uri” ve “tuzgû” olarak tanımlanırken Timurlular ve Türkmen hanedanlar idaresinde “pîşkeÅŸ”
terimi daha yaygındır. Keza tasnifi göstermek üzere pîşkeş-i müstemerri (düzenli vergi), pîşkeş-i
cem’î (bölge halkının tamamına yüklenen vergi), pîşkeÅŸ-i gayr-i cem’î (ÅŸahsa mahsus vergi) gibi
tabirler kullanılmıştır. Safevîlerde Pîşkeş-nüvis maliye dairesinde çalışan Orjinal Hediye Fikirleri kâtibi olarak her çeşit
pîşkeşin adedini ve kıymetini kaydetmektedir. İlgili kalem bu şekliyle XIX. yüzyılın ikinci yarısına
kadar varlığını muhafaza etmiÅŸtir. A. Nezihi TURAN, “Bir PîşkeÅŸ Defteri İçin”, OTAM, 13, Ankara
2002, s. 61; Ann K. S. LAMBTON, “Pishkash”, Encyclopedia ofİslam, VIII, Leiden 1993, s. 312.
96 A. Nezihi TURAN, “Bir PîşkeÅŸ Defteri İçin”, s. 61; Mustafa AKDAÄž, Türkiye’nin İktisadî ve
İçtimaî Tarihi, II, Ankara 1999, s. 186-187.
Selçuklularda “hakk-ı kudüm”, “resm-i kudüm” ya da “kudümiye”, bir çeÅŸit ayak-bastı parası veya hoÅŸ geldin Orjinal Hediye Fikirlerisi gibi de kabul edilebilecek vergilerdendi ve sultanlardan baÅŸlayarak kademe kademe aÅŸağı görevlilere kadar verilirdi.94 Buna göre yeni hükümdar, devlet merkezi olan Konya’ya geldiÄŸi zaman kendisine “pîşkeÅŸ”95 denilen Orjinal Hediye Fikirleriler takdim edilmesi kanundu. Ya da bir devlet büyüğü ÅŸehri ziyaret ettiÄŸinde; hatta diÄŸer memurlara misafirliklerinde ya da baÅŸka suretle halk ile görüştüklerinde, ona, bir çeÅŸit vergi alma usûlü olarak, hane başına dağıtılıp toplanan pîşkeÅŸler verilirdi. Bu iÅŸten kadı adına görev yürüten mahalle baÅŸları sorumlu idi. Hükümdar ailesinden gelen valiler (melikler), “uç ümerâsı” ve ileri gelenler de sultan vilayetlerinin arazisinden geçtiÄŸinde, saltanat deÄŸiÅŸimi olup atanma belgelerini (menÅŸur) yeniletmek mecburiyetinde kaldıklarında pîşkeÅŸ takdim ederlerdi.96 ÖrneÄŸin; İzeddin Keykavus’a 1211’de verilen resm-i-kudüm yüz bin dirhem, beÅŸ bin altın, yüz zerbaft elbise, yüz elli kat atlas elbise, otuz baÅŸ at, yirmi baÅŸ katır ve elli baÅŸ deveden oluÅŸuyordu.97 Gıyaseddin Keyhüsrev’e Ahlat’ta yüz bin dirhem, otuz bin altın, beÅŸ bin dinar, on kat zerbaft elbise, on katır, yüz elli parça atlas elbise, otuz baÅŸ at, yirmi baÅŸ katır, elli baÅŸ deve, yirmi köle ve on cariye verilmiÅŸti. Keza Alaüddin Keykubat’a da pîşkeÅŸ verilmiÅŸti.98 Selçuklu idaresi altında iken, ErtuÄŸrul Beyin Sultanöyüğü’nde Gıyaseddin Keyhüsrev’le buluÅŸarak ona pîşkeÅŸ çektiÄŸi ve oÄŸlu Osman Beyi ona mülazım ettiÄŸi bilinmektedir.99 Selçuklu sultanları için “pîşkeÅŸ” büyük bir gelir kaynağı idi ve en büyük deÄŸerde olanlarını da vezirler ve öteki ricâl
sunardı.100
Selçuklularda resm-i kudüme benzer bir vergi de “nal bahâ” idi. 1196’da Gıyaseddin Keyhüsrev ile yaptığı mücadele sonrasında Konya’ya giren Rükneddin Süleyman Åžaha Konya halkı, sefer masraflarına karşılık, nal-baha vergisi olarak beÅŸ yüz bin nakit para, üç yüz elbiselik İstanbul atlası, iki yüz kat elbiselik zerbaft, üç bin arşın çuha, on bin arşın keten, iki yüz baÅŸ katır, üç yüz baÅŸ at, iki bin baÅŸ sığır, on bin baÅŸ koyun vermiÅŸti.101
Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 147.
98 Tuncer BAYKARA, Türkiye’nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 148-149; İsmail Hakkı
UZUNÇARŞILI, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal, Ankara 1998, s. 66.
99 Rûhî Çelebi, “Rûhî Tarihi”, (Çeviri ve deÄŸerlendirme: Halil ErdoÄŸan Cengiz – YaÅŸar Yücel),
Belgeler, XIV, 18, Ankara 1992, s. 378.
100 Mustafa AKDAÄž, Türkiye ‘nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi, II, s. 186-187.
101 ÇeÅŸitli tanımlamaları yapılan “Nal-baha”, resm-i kudüm ile aynı olabilecek ise de aralarındaki
iliÅŸki tam olarak aydınlatılamamıştır. Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s.
147-172; ErdoÄŸan MERÇİL, “Na’l-baha ve Kullanılışına Dair Örnekler”, Belleten, LX, 227, Ankara
1996, s. 21-32.
102 Ahmet MUMCU, Osmanlı Devleti’ndeRüşvet, s. 67-68.
MoÄŸollarda Orjinal Hediye Fikirleriler, daha ilk devirlerden itibaren önemli bir yere sahipti. Han, kendisine yapılan iyiliklere karşı Orjinal Hediye Fikirleri verirdi. Fakat gerek han gerekse diÄŸer devlet büyükleri genellikle Orjinal Hediye Fikirleri isterlerdi. Cengiz Han, kızını evlendirmek için önemli miktarda Orjinal Hediye Fikirleri almıştı. KomÅŸu hükümdarlar Cengiz’in önüne Orjinal Hediye Fikirlerisiz çıkamazlardı. DiÄŸer MoÄŸol devletlerinde olduÄŸu gibi, Altınordu’da da yabancı elçiler yalnız hana deÄŸil onun ailesi efradına ve önemli memurlara Orjinal Hediye Fikirleri verirdi.102
1259’da İran’da kurulan İlhanlılarda da bu gelenek devam etmiÅŸtir. Anadolu Selçuklularının İlhanlılara vergi olarak gönderdiÄŸi Orjinal Hediye Fikirleriler birçok elbise, altın para, at, kısrak, deve, sığır ve koyun gibi mallardan oluÅŸuyordu.103
ÇaÄŸatay hanlarının âdetlerine göre, hükümdarlara dokuz çeÅŸit Orjinal Hediye Fikirleri sunulurken yanında dokuz tane de köle Orjinal Hediye Fikirleri edilirdi. Buna göre Orjinal Hediye Fikirleri sayısının önemli olduÄŸu görülmektedir. Nitekim ÅžirvanÅŸahlar 1386’da Timur’a tâbi olduklarını göstermek için sekiz çeÅŸit Orjinal Hediye Fikirleri yollayınca, Timur bunun niçin eksik olduÄŸunu sert bir ÅŸekilde sormuÅŸtu. Buna mukabil ÅžirvanÅŸah İbrahim, “Dokuzuncu benim.’ cevabını vererek Timur’un gönlünü almıştı. 104
103 Tuncer BAYKARA, Türkiye’nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 150.
104 Kazım PAYDAÅž, “Timurlu ve Türkmenlerin ÅžirvanÅŸahlarla Olan Münasebetleri”, Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, XXV, 40, Ankara 2006, s. 117.
Osmanlıların çaÄŸdaşı olan diÄŸer devletlerde de, Orjinal Hediye Fikirleri geleneÄŸi benzer ÅŸekillerde devam etmiÅŸtir. Memlûklar da Bizans, Altınordu, HabeÅŸistan, Yemen, Sicilya, İspanya ve Osmanlı Devletleri ile barış halini ve dostâne iliÅŸkileri devam ettirmek, iyi niyeti ispatlamak, zaferi veya cülûsu tebrik etmek, güç göstermek, anlaÅŸmaları saÄŸlamak ve bazı isteklerde bulunmak gibi çeÅŸitli vesilelerle Orjinal Hediye Fikirleri alış-veriÅŸinde bulunurdu. Memlûk sultanlarına bu ülkelerin hükümdarlarından gelen Orjinal Hediye Fikirleriler arasında örneÄŸin; Kızıldeniz ticareti açısından iliÅŸkilerini kuvvetlendirmek isteyen Yemen hükümdarından atlar, panterler, filler, ayılar, gergedanlar, yaban eÅŸekleri, kuÅŸlar, abanoz, mızraklar, kumaÅŸlar, köleler ve cariyeler bulunmaktaydı. HabeÅŸistan Kralı, kendi Hristiyan vatandaÅŸlarının; Memlûk Devleti’nde bulunan Kudüs’e emniyet içinde hac yapmaları için siyah arslanlar, yarış atları, panterler, filler, zürafalar, inekler, cariyeler ve iÄŸdiÅŸler yollayarak isteÄŸinin karşılığı olarak ülkesindeki Müslümanları da koruyacağına söz vermiÅŸti. Memlûklar ise bu ülkelere zürafa, fildiÅŸi, içi doldurulmuÅŸ timsah, maymun, yaban eÅŸeÄŸi, deve, nadide kumaÅŸlar, giysiler, gümüş ÅŸamdan, altın kemer, ÅŸeker gönderiyordu. Bizans ile Memlûklar arasındaki Orjinal Hediye FikirlerileÅŸme, her iki tarafın iliÅŸkilerini saÄŸlamlaÅŸtırmak amacıyla gerçekleÅŸirdi. Bizans imparatorları Memlûk sultanlarına ipekli ve atlas kumaÅŸlar, halılar ve ÅŸahinler gönderirler; Memlûk sultanları da onlara deÄŸerli Orjinal Hediye Fikirlerilerin yanısıra, deÄŸerli halılar, seccadeler, hasırlar, altın kaplı kandiller ve buhur yollarlardı.105
Memlûklar ile Osmanlı Devleti’nin arasındaki dostâne iliÅŸkiler, ikisinin Orta DoÄŸu’daki hâkimiyet mücadelesi nedeniyle deÄŸiÅŸim göstererek ve Sultan Selim’in Mısır’ı ele geçirmesine kadar olan döneme kadar sürmüştür. Genç Osmanlı padiÅŸahları bazen güçlerini ve prestijlerini artıran büyük zaferlerinin haberlerini Orjinal Hediye Fikirleriler eÅŸliÄŸinde gönderirlerdi. ÖrneÄŸin, NiÄŸbolu ile Varna zaferlerinde ve İstanbul’un fethinde bu amaçla gönderilen Orjinal Hediye Fikirlerilerin arasında zırhlı ve atlı esirler, köleler, cariyeler, av kuÅŸları, deÄŸerli kumaÅŸlar, elbiseler, silahlar ve mücevherler bulunuyordu. Memlûk sultanları ise tebrik için hil’atler, silahlar, zırhlar, at örtüleri, yular takımları, develer, atlar, filler, zebralar, zürafalar, katırlar gönderiyorlardı. 106
Esas olarak askerî bir karakteri olan Memlûklardaki hiyerararÅŸik düzende Memluk sultanının mutlak hâkimiyeti söz konusuydu. Bir Memlûk emîri, sultan olduÄŸunda onun maiyetinde bulunan ve onunla iÅŸbirliÄŸi yapan umerâ ve memlûk adı verilen askerler de onunla birlikte yükselirdi. Merkezî konumda bulunan sultan kendisine itaat eden bu kiÅŸilere hil’at, at, para, konut, yiyecek vb. dağıtmak suretiyle inâm ve ihsanda bulunurdu.107
Bizans’la da Çok Orjinal Hediye Fikirleri etkinliÄŸinde bulunduÄŸunu görüyoruz. Bizans’a ilk kez gönderilen Göktürk elçileri, yanlarında çok kıymetli Orjinal Hediye Fikirleri getirmiÅŸler ve İstanbul’da çok iyi karşılanmışlardı.74Uygurlar zamanında da devletin üst düzey yönetiminde bulunan kiÅŸiler siyasal üstünlüklerini göstermek, diÄŸer devletlerle olan iliÅŸkilerini saÄŸlamlaÅŸtırmak, kazanılan bir zaferi kutlamak gibi deÄŸiÅŸik vesilelerle diÄŸer devlet elçileriyle ya da kendi halkı ile Orjinal Hediye Fikirleri idi. 757’de Uygur yabgusu, elçisini dört bin asker ve pek çok at ile Çin’e yardıma gönderdiÄŸinde; Çin imparatoru onların ÅŸerefine ziyafet ve Orjinal Hediye Fikirleriler vermiÅŸti.75 Uygurların Çinlilere olan askerî yardımları karşılıksız kalmıyor, her baÅŸarının sonunda mutlaka kıymetli Orjinal Hediye Fikirleri de beraberinde geliyordu. Ch’ang’ın alınmasında Çin’e askeri yardımları olan Uygurlara Kuang-p’ing Beyi nakışlı elbiseler, kıymetli taÅŸlar Orjinal Hediye Fikirleri etmiÅŸ ve Yabgu bundan çok memnun olmuÅŸtu. İmparator ise Yabgu adına büyük bir ziyafet vererek Uygur reislerine nakışlı, iÅŸlemeli, renkli, ipekli kumaÅŸlar, altın ve gümüş kap kacak Orjinal Hediye Fikirleri etmiÅŸti.76
Çin imparatorları tahtın elden gitmesini engelleyen Uygurlara karşı son derece eli açık davranırlar, teÅŸekkür-nâmelerle birlikte Orjinal Hediye Fikirleri de gönderirlerdi. Moyen-Çor KaÄŸan, 758’de Çin elçisinin getirdiÄŸi devlet mühürleri, renkli ipekli kumaÅŸları ve elbiseleri, altın ve gümüş kap kacağı adamlarına dağıtmış; elçiye ise dönüşünde beÅŸ yüz at, samur kürkler, beyaz kilimler Orjinal Hediye Fikirleri etmiÅŸti.77 Uygurların Çin’e gönderdikleri Orjinal Hediye Fikirleriler arasında ise savaÅŸta ele geçen esirler de vardı.78
Uygurlarda elçi kabulü âdetâ bir toy havasında yapılır, hanın büyüklüğü ve cömertliÄŸi elçilere gösterilmek istenirdi. Elçiler getirdikleri Orjinal Hediye Fikirlerileri de bu toy esnasında verirdi. Uygur ülkesine yollanan Çin elçisi Wang Yen-te’nin kaleme aldığı seyahatnamede (981-984), kabul töreninde Uygur KaÄŸanı Arslan Hanın oÄŸlu, kızı ve yakın akrabalarının hanın etrafını çevirerek eÄŸilmeleri sonrasında Orjinal Hediye Fikirlerilerini aldığı kaydedilmektedir.79
75 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, İstanbul 2004, s. 14.
76 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, s. 15; Gülçin ÇANDARLIOĞLU,
“Uygurların Çinlilere Yaptıkları Yardımlar ve Bunların İç Yüzü”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Tarih Dergisi, 31 (Mart 1977), İstanbul 1978, s. 41.
77 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, s. 15, 17; Candan Işıl SAKARYA,
Türk Kültüründe Orjinal Hediye Fikirlerileşme Geleneği ve Orjinal Hediye Fikirleriler, s. 35-37.
78 Gülçin ÇANDARLIOĞLU, Uygur Devletleri Tarihi ve Kültürü, s. 25.
79 Özkan İZGİ, “Hunlar, Göktürkler ve Uygurlarda Geleneksel Festival ve EÄŸlenceler”, İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, 31 (Mart 1977), İstanbul 1978, s. 36.
Selçuklularda da aynı geleneÄŸin devam ettiÄŸi görülür. Selçuklular ilk devirlerden itibaren diplomatik iÅŸlerde Orjinal Hediye Fikirleri geleneÄŸini sürdürmüşlerdir. Alp Arslan’dan itibaren Selçuklu sultanları gerek yabancı ülkelerle ve gerek kendi tâbileri ile yaptıkları temaslarda ilk planda Orjinal Hediye Fikirleri deÄŸiÅŸ-tokuÅŸunu esas tutmuÅŸlardır.80
Selçuklularda ülkeler arası Orjinal Hediye Fikirlerileşmede tarafların birbirine sundukları Orjinal Hediye Fikirleriler; mutfak eşyaları, kılık-kıyafet, silah, kıymetli maden ve para, hayvanlar, süs eşyaları, kıymetli kokulardan oluşurdu. Bunlardan mutfak eşyası olarak altın ve gümüş tabaklar, kadehler, altın işlemeli taslar, mutfak ve şaraphaneye ait çeşitli âletler; kılık-kıyafet olarak değerli kumaşlar, ketenler, döşemelikler, mücevherlerle süslü (murassa) kemerler, cübbe, aba, külah olmak üzere çeşitli giysiler ve örtüler; silah olarak başta kılıç ve eyer takımı olmak üzere çeşitli savaş araç-gereçleri; kıymetli maden ve para olarak her dönemde değerini koruyan altın dışında sikkeler, mücevherler, akik taşları, inciler, lâl, firûze; hayvanlardan başta at olmak üzere katır, merkep, deve, yaban eşeği, zürafa, kartal koyun sığır, kunduz, samur, panter, pars, doğan ve şahin; süs eşyası olarak mücevherler, gümüş vazolar ve şamdanlar; kıymetli kokulardan ise amber, misk, kâfur en fazla göze çarpan armağanlardır. Bunların dışında yine köle (gulâm), cariye ve halayıklar da verilen Orjinal Hediye Fikirleri ler arasında idi.81
Tuğrul Bey, Bizans imparatoruna Süleyman peygamberin mührü, ortasında ağırlığı kırk beş miskal kırmızı yakut bulunan inci dizisi, yüz elli adet çini sahan, beş yüz elbise, iki yüz kırk dinar değerinde kâfur ve öd, elli bin dinar da nakit göndermiş; Bizans imparatoru da ona bin kat ipek elbise, muhtelif cinste beş yüz elbise, beş yüz at, üç yüz yük hayvanı, üç yüz Mısır eşeği, yüz tiftik keçisi, iki yüz bin dinar yollamıştı (1056).82
Ahmet MUMCU, Osmanlı Devleti’nde Rüşvet – Özellikle Adli Yargıda Rüşvet, İstanbul 2005, s.
73-74.
81 Mehmet ERSAN, “Türkiye Selçukluları’nda Orjinal Hediye Fikirleri ve Orjinal Hediye FikirlerileÅŸme-I”, Tarih İncelemeleri
Dergisi, 14, 1999, s. 75-76.
82 Mehmet Altay KÖYMEN, “TuÄŸrul Bey ve Zamanı”, İstanbul 1977, s. 90-91.
Tüklerde her devirde hâkimiyetin, gücün, yiğitliğin, kahramanlığın, çevikliğin, hızın ve muradın simgesi olan atın Türkler arasındaki Orjinal Hediye Fikirlerileşmede önemli bir yeri vardır. At, Büyük Selçuklularda en güzel Orjinal Hediye Fikirlerilerden biri olmuştur. XI. yüzyıl ortalarında Büyük Selçuklu devletinin ilk hükümdarı Tuğrul Beyin kardeşi Çağrı Beye, bir kaleye sığınan emirin, sonunda aman dileyerek bin atı takımlarıyla birlikte verdiği görülür.83
Selçuklularda hükümdara Orjinal Hediye Fikirleri takdimi, aynı zamanda bir saygı ve itaat tezahürü idi.84 Tâbî hükümdarlardan MervanoÄŸulları hükümdarı Nasru’d-devle, TuÄŸrul Bey’e itaat üzere bulunduÄŸunu göstermek için 1048’de ve 1054’te çeÅŸitli Orjinal Hediye Fikirleriler göndermiÅŸti.85
Orjinal Hediye Fikirleri sunumu Selçuklularda da büyük önem arz ederdi. Bu sunum sırasında kimin neyi, ne kadar, nasıl vermesi gerektiği ve verilen bu Orjinal Hediye Fikirlerinin de nasıl alınması gerektiği toplumsal ve siyasal kurumlar tarafından belirlenmekteydi. Buna göre en kuvvetli, en güçlü ve toplum üzerinde hâkimiyet sahibi olan kimse en değerli Orjinal Hediye Fikirlerileri vermekte ve bu özelliklerini topluma kanıtlamaktaydı.86 Devrin anlayışına göre hükümdarın ve devletin ileri gelenlerinin birbirlerine ve reâyaya verdikleri Orjinal Hediye Fikirleriler ve yaptıkları ihsanlar bulunulan makamın büyüklüğü oranında olmalıydı.87
83 Şükrü ELÇİN, “Türklerde Atın ArmaÄŸan Olması”, Türk Kültürü AraÅŸtırmaları, 1, Ankara 1964, s.
143.
84 Mehmet Altay KÖYMEN, “Alp Arslan Zamanı Selçuklu Saray TeÅŸkilâtı ve Hayatı”, Tarih
Araştırmaları Dergisi, 1966, IV, 6-7, Ankara 1968, s. 92; Mehmet Altay KÖYMEN, Tuğrul Bey ve
Zamanı, s. 89.
85 Mehmet Altay KÖYMEN, Tuğrul Bey ve Zamanı, s. 90.
86 Candan Işıl SAKARYA, Türk Kültüründe Orjinal Hediye Fikirleri leşme Geleneği ve Orjinal Hediye Fikirleriler, s. 42
87 Aydın TANERİ, Türkiye Selçukluları Kültür Hayatı (Menâkibü’l-Arıfîn’in DeÄŸerlendirilmesi),
Konya 1977, s. 65.
Selçuklularda devlet kademelerinde görevli olanların, ileri gelenlere mal ve para vermesi Orjinal Hediye Fikirleri geleneÄŸinin bir parçası idi. Bir yöneticinin hükümdara altın Orjinal Hediye Fikirleri etmesi doÄŸaldı. Bir vali Alp Arslan’a altınlar Orjinal Hediye Fikirleri etmiÅŸ, ancak bunları halktan kanunsuz topladığı için Alparslan altınları geri verdirtmiÅŸti. Devrin âdetleri gereÄŸince baÅŸta hükümdar olmak üzere ileri gelenler de cömert davranır; gerektiÄŸinde bürokratlara, ordu mensuplarına, bilim adamlarına ve yurttaÅŸlara ihsanda bulunurdu. Büyük bir servete sahip olan Nizamülmülk; yılda yalnız üç yüz bin altını bilgin ve yurttaÅŸlara çeÅŸitli vesilelerle dağıtırdı. Yine Nizamülmülk 1087 yılında BaÄŸdat’a gittiÄŸinde huzuruna gelen kimselere yüz kırk bin altın Orjinal Hediye Fikirleri etmiÅŸti. Ertesi yıl BaÄŸdat’a gittiÄŸinde ihsanda bulunmak istememiÅŸti; ancak din bilginlerinin onu ikaz etmeleriyle, ister istemez ihsanda bulunmuÅŸtu. Bundan baÅŸka Nizamülmülk, yılda altı yüz bin altını da medrese ve kervansaraylar için sarf ediyordu. Selçuklu sultanları gibi Selçuklu vezirlerinin de sofraları isteyenlere açıktı.88 Mevlâna’nın ricası üzerine MenteÅŸoÄŸlu Mesut Beyin Arif Çelebiye verdiÄŸi Orjinal Hediye Fikirleriler beÅŸ köle ve cariye, on beÅŸ cins at, on parça ince ıskarlat çuhası, yirmi parça sof-ı murabba, ayrıca nakit olarak filori ve gümüşlerden oluÅŸmaktaydı. Pervâne Muinü’d-din de Mevlâna’nın iltifatı üzerine tarikat mensuplarına iki bin dinara yakın bağışta bulunmuÅŸtu. Ayrıca bilginlere, ÅŸeyhlere gümüş para dağıttırdığı ve Konya’da bulunan yetim ve fakirlere elbiseler ve gömlekler giydirdiÄŸi bilinmektedir.89
Bir Selçuklu sultanı devrin ünlü ÅŸairi Zahireddin Feryabî’ye kendisine sunduÄŸu kasidesine karşılık iki bin dinar-ı sultanî, on baÅŸ at, beÅŸ baÅŸ katır, on baÅŸ deve, beÅŸ erkek gulâm, beÅŸ güzel yüzlü Rum cariye, elli kat ıskarlat; attâbi, kutnu (kutnî), atlas ve zerbaft kumaÅŸ vermiÅŸti. Rükneddin Süleyman Åžah, Genceli Nizami’ye beÅŸ bin dinar, beÅŸ baÅŸ katır ve elbiseler vermiÅŸti.90
İzeddin Keykavus Sinop’un fethinden sonra, Halifeye, zerbaft-i Rumî, atlas-ı ma’deni, keten, ıskarlat, Kıbrısî mallar ile pek çok erkek ve kadın köle, iÄŸdiÅŸ ve tazı atlar, rahvan katırlar, hecin develeri, altın iÅŸlemeli haçlar ve bakır eÅŸya yollamıştı. Alâeddin Keykubat, Kemaleddin Kamyar’a Orjinal Hediye Fikirleri olarak, bin dinar, beÅŸ katır, on at ve beÅŸ köle; Celaleddin HarzemÅŸah’a da dostluk talebi dolayısıyla atlas ve attabî kumaÅŸlar, kunduz ve samur kürkler, otuz katır yükü eÅŸya, yüz at ile elli katır, teçhizâtlı yirmi kadar köle göndermiÅŸti.91
88 Aydın TANERİ, Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün, s. 237.
89 Aydın TANERİ, Türkiye Selçukluları Kültür Hayatı, s. 65-66.
90 Tuncer BAYKARA, Türkiye’nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, (XI.-XIV. Yüzyıllar), Ankara 2000, s.
148.
91 Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 149.
Selçuklu Veziri Nizamülmülk, “Siyasetnâme” adlı eserinde Selçuklu ülkesine gelen elçilerin Orjinal Hediye Fikirlerilerle barış istediklerini ve bunun kendileri için bir gurur vesilesi olduÄŸunu ve böylece düşmanı maÄŸlup ettiklerini söylemektedir.92 Dolayısıyla Selçuklulurda da Orjinal Hediye Fikirleriler barışın saÄŸlanmasında önemli bir yere sahipti. KösedaÄŸ Savaşı’nın ardından 1256’da Konya’da halk, MoÄŸol komutanı Baycu’ya takdim ettiÄŸi dört katır yüklü dinardan oluÅŸan Orjinal Hediye Fikirleri (tuzgû) ile yaÄŸmadan kurtulmuÅŸtu.93
“Birçok vakitler padiÅŸahlar, Orjinal Hediye Fikirleriler, birçok zarif ÅŸeylerle birlikte elçi göndermiÅŸler ve barış istemiÅŸlerdir, kendilerini aciz ve yumuÅŸak boyunlu göstermiÅŸler; (verdiÄŸi) bu gururla elçinin arkasından bir ordu teçhiz ederek akın etmiÅŸler ve düşmanı maÄŸlup etmiÅŸlerdir. Elçinin davranışı, aklı ve fikri bu iÅŸlerde delil olur. Bu iÅŸlerde iyi davranış ve iyi fikir sahibi olmalıdır.” Nizâmü’l-Mülk,
Siyaset-nâme, s. 70.
Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 173
94 Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 173.
95 Türk-İslâm devletlerinde teknik bir terim olarak “pîşkeÅŸ” düzenli vergi ya da haraç, hükümdar
tarafından eyalet valileri başta olmak üzere idarecilere yüklenen arızi/düzenli olmayan vergi (eyalet
valilerinin atamalarında pîşkeÅŸ takdim etmeleri, sonra her yıl Nevruz’da bunun tekrarlamaları gibi) ve
valilerin de kendi kuvvetlerine göre- nüfuzları altındaki halktan zaman zaman topladıkları vergi
anlamlarına gelir. Kelime Farsça olmakla Safevîlerde olduÄŸu gibi, İran’a hakim olanlar ile bu kültürün
etkilediÄŸi siyasi teÅŸekküllerde hem genel hem de teknik anlamlarını muhafaza etmiÅŸtir. İlhanlılar’da
hükümdara ve erkânına takdim edilen Orjinal Hediye Fikirleriler, yukarıdaki ayırıma uygun olarak, pîşkeşten çok
“sa’uri” ve “tuzgû” olarak tanımlanırken Timurlular ve Türkmen hanedanlar idaresinde “pîşkeÅŸ”
terimi daha yaygındır. Keza tasnifi göstermek üzere pîşkeş-i müstemerri (düzenli vergi), pîşkeş-i
cem’î (bölge halkının tamamına yüklenen vergi), pîşkeÅŸ-i gayr-i cem’î (ÅŸahsa mahsus vergi) gibi
tabirler kullanılmıştır. Safevîlerde Pîşkeş-nüvis maliye dairesinde çalışan Orjinal Hediye Fikirleri kâtibi olarak her çeşit
pîşkeşin adedini ve kıymetini kaydetmektedir. İlgili kalem bu şekliyle XIX. yüzyılın ikinci yarısına
kadar varlığını muhafaza etmiÅŸtir. A. Nezihi TURAN, “Bir PîşkeÅŸ Defteri İçin”, OTAM, 13, Ankara
2002, s. 61; Ann K. S. LAMBTON, “Pishkash”, Encyclopedia ofİslam, VIII, Leiden 1993, s. 312.
96 A. Nezihi TURAN, “Bir PîşkeÅŸ Defteri İçin”, s. 61; Mustafa AKDAÄž, Türkiye’nin İktisadî ve
İçtimaî Tarihi, II, Ankara 1999, s. 186-187.
Selçuklularda “hakk-ı kudüm”, “resm-i kudüm” ya da “kudümiye”, bir çeÅŸit ayak-bastı parası veya hoÅŸ geldin Orjinal Hediye Fikirlerisi gibi de kabul edilebilecek vergilerdendi ve sultanlardan baÅŸlayarak kademe kademe aÅŸağı görevlilere kadar verilirdi.94 Buna göre yeni hükümdar, devlet merkezi olan Konya’ya geldiÄŸi zaman kendisine “pîşkeÅŸ”95 denilen Orjinal Hediye Fikirleriler takdim edilmesi kanundu. Ya da bir devlet büyüğü ÅŸehri ziyaret ettiÄŸinde; hatta diÄŸer memurlara misafirliklerinde ya da baÅŸka suretle halk ile görüştüklerinde, ona, bir çeÅŸit vergi alma usûlü olarak, hane başına dağıtılıp toplanan pîşkeÅŸler verilirdi. Bu iÅŸten kadı adına görev yürüten mahalle baÅŸları sorumlu idi. Hükümdar ailesinden gelen valiler (melikler), “uç ümerâsı” ve ileri gelenler de sultan vilayetlerinin arazisinden geçtiÄŸinde, saltanat deÄŸiÅŸimi olup atanma belgelerini (menÅŸur) yeniletmek mecburiyetinde kaldıklarında pîşkeÅŸ takdim ederlerdi.96 ÖrneÄŸin; İzeddin Keykavus’a 1211’de verilen resm-i-kudüm yüz bin dirhem, beÅŸ bin altın, yüz zerbaft elbise, yüz elli kat atlas elbise, otuz baÅŸ at, yirmi baÅŸ katır ve elli baÅŸ deveden oluÅŸuyordu.97 Gıyaseddin Keyhüsrev’e Ahlat’ta yüz bin dirhem, otuz bin altın, beÅŸ bin dinar, on kat zerbaft elbise, on katır, yüz elli parça atlas elbise, otuz baÅŸ at, yirmi baÅŸ katır, elli baÅŸ deve, yirmi köle ve on cariye verilmiÅŸti. Keza Alaüddin Keykubat’a da pîşkeÅŸ verilmiÅŸti.98 Selçuklu idaresi altında iken, ErtuÄŸrul Beyin Sultanöyüğü’nde Gıyaseddin Keyhüsrev’le buluÅŸarak ona pîşkeÅŸ çektiÄŸi ve oÄŸlu Osman Beyi ona mülazım ettiÄŸi bilinmektedir.99 Selçuklu sultanları için “pîşkeÅŸ” büyük bir gelir kaynağı idi ve en büyük deÄŸerde olanlarını da vezirler ve öteki ricâl
sunardı.100
Selçuklularda resm-i kudüme benzer bir vergi de “nal bahâ” idi. 1196’da Gıyaseddin Keyhüsrev ile yaptığı mücadele sonrasında Konya’ya giren Rükneddin Süleyman Åžaha Konya halkı, sefer masraflarına karşılık, nal-baha vergisi olarak beÅŸ yüz bin nakit para, üç yüz elbiselik İstanbul atlası, iki yüz kat elbiselik zerbaft, üç bin arşın çuha, on bin arşın keten, iki yüz baÅŸ katır, üç yüz baÅŸ at, iki bin baÅŸ sığır, on bin baÅŸ koyun vermiÅŸti.101
Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 147.
98 Tuncer BAYKARA, Türkiye’nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 148-149; İsmail Hakkı
UZUNÇARŞILI, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal, Ankara 1998, s. 66.
99 Rûhî Çelebi, “Rûhî Tarihi”, (Çeviri ve deÄŸerlendirme: Halil ErdoÄŸan Cengiz – YaÅŸar Yücel),
Belgeler, XIV, 18, Ankara 1992, s. 378.
100 Mustafa AKDAÄž, Türkiye ‘nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi, II, s. 186-187.
101 ÇeÅŸitli tanımlamaları yapılan “Nal-baha”, resm-i kudüm ile aynı olabilecek ise de aralarındaki
iliÅŸki tam olarak aydınlatılamamıştır. Tuncer BAYKARA, Türkiye ‘nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s.
147-172; ErdoÄŸan MERÇİL, “Na’l-baha ve Kullanılışına Dair Örnekler”, Belleten, LX, 227, Ankara
1996, s. 21-32.
102 Ahmet MUMCU, Osmanlı Devleti’ndeRüşvet, s. 67-68.
MoÄŸollarda Orjinal Hediye Fikirleriler, daha ilk devirlerden itibaren önemli bir yere sahipti. Han, kendisine yapılan iyiliklere karşı Orjinal Hediye Fikirleri verirdi. Fakat gerek han gerekse diÄŸer devlet büyükleri genellikle Orjinal Hediye Fikirleri isterlerdi. Cengiz Han, kızını evlendirmek için önemli miktarda Orjinal Hediye Fikirleri almıştı. KomÅŸu hükümdarlar Cengiz’in önüne Orjinal Hediye Fikirlerisiz çıkamazlardı. DiÄŸer MoÄŸol devletlerinde olduÄŸu gibi, Altınordu’da da yabancı elçiler yalnız hana deÄŸil onun ailesi efradına ve önemli memurlara Orjinal Hediye Fikirleri verirdi.102
1259’da İran’da kurulan İlhanlılarda da bu gelenek devam etmiÅŸtir. Anadolu Selçuklularının İlhanlılara vergi olarak gönderdiÄŸi Orjinal Hediye Fikirleriler birçok elbise, altın para, at, kısrak, deve, sığır ve koyun gibi mallardan oluÅŸuyordu.103
ÇaÄŸatay hanlarının âdetlerine göre, hükümdarlara dokuz çeÅŸit Orjinal Hediye Fikirleri sunulurken yanında dokuz tane de köle Orjinal Hediye Fikirleri edilirdi. Buna göre Orjinal Hediye Fikirleri sayısının önemli olduÄŸu görülmektedir. Nitekim ÅžirvanÅŸahlar 1386’da Timur’a tâbi olduklarını göstermek için sekiz çeÅŸit Orjinal Hediye Fikirleri yollayınca, Timur bunun niçin eksik olduÄŸunu sert bir ÅŸekilde sormuÅŸtu. Buna mukabil ÅžirvanÅŸah İbrahim, “Dokuzuncu benim.’ cevabını vererek Timur’un gönlünü almıştı. 104
103 Tuncer BAYKARA, Türkiye’nin Sosyal ve İktisadi Tarihi, s. 150.
104 Kazım PAYDAÅž, “Timurlu ve Türkmenlerin ÅžirvanÅŸahlarla Olan Münasebetleri”, Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, XXV, 40, Ankara 2006, s. 117.
Osmanlıların çaÄŸdaşı olan diÄŸer devletlerde de, Orjinal Hediye Fikirleri geleneÄŸi benzer ÅŸekillerde devam etmiÅŸtir. Memlûklar da Bizans, Altınordu, HabeÅŸistan, Yemen, Sicilya, İspanya ve Osmanlı Devletleri ile barış halini ve dostâne iliÅŸkileri devam ettirmek, iyi niyeti ispatlamak, zaferi veya cülûsu tebrik etmek, güç göstermek, anlaÅŸmaları saÄŸlamak ve bazı isteklerde bulunmak gibi çeÅŸitli vesilelerle Orjinal Hediye Fikirleri alış-veriÅŸinde bulunurdu. Memlûk sultanlarına bu ülkelerin hükümdarlarından gelen Orjinal Hediye Fikirleriler arasında örneÄŸin; Kızıldeniz ticareti açısından iliÅŸkilerini kuvvetlendirmek isteyen Yemen hükümdarından atlar, panterler, filler, ayılar, gergedanlar, yaban eÅŸekleri, kuÅŸlar, abanoz, mızraklar, kumaÅŸlar, köleler ve cariyeler bulunmaktaydı. HabeÅŸistan Kralı, kendi Hristiyan vatandaÅŸlarının; Memlûk Devleti’nde bulunan Kudüs’e emniyet içinde hac yapmaları için siyah arslanlar, yarış atları, panterler, filler, zürafalar, inekler, cariyeler ve iÄŸdiÅŸler yollayarak isteÄŸinin karşılığı olarak ülkesindeki Müslümanları da koruyacağına söz vermiÅŸti. Memlûklar ise bu ülkelere zürafa, fildiÅŸi, içi doldurulmuÅŸ timsah, maymun, yaban eÅŸeÄŸi, deve, nadide kumaÅŸlar, giysiler, gümüş ÅŸamdan, altın kemer, ÅŸeker gönderiyordu. Bizans ile Memlûklar arasındaki Orjinal Hediye FikirlerileÅŸme, her iki tarafın iliÅŸkilerini saÄŸlamlaÅŸtırmak amacıyla gerçekleÅŸirdi. Bizans imparatorları Memlûk sultanlarına ipekli ve atlas kumaÅŸlar, halılar ve ÅŸahinler gönderirler; Memlûk sultanları da onlara deÄŸerli Orjinal Hediye Fikirlerilerin yanısıra, deÄŸerli halılar, seccadeler, hasırlar, altın kaplı kandiller ve buhur yollarlardı.105
Memlûklar ile Osmanlı Devleti’nin arasındaki dostâne iliÅŸkiler, ikisinin Orta DoÄŸu’daki hâkimiyet mücadelesi nedeniyle deÄŸiÅŸim göstererek ve Sultan Selim’in Mısır’ı ele geçirmesine kadar olan döneme kadar sürmüştür. Genç Osmanlı padiÅŸahları bazen güçlerini ve prestijlerini artıran büyük zaferlerinin haberlerini Orjinal Hediye Fikirleriler eÅŸliÄŸinde gönderirlerdi. ÖrneÄŸin, NiÄŸbolu ile Varna zaferlerinde ve İstanbul’un fethinde bu amaçla gönderilen Orjinal Hediye Fikirlerilerin arasında zırhlı ve atlı esirler, köleler, cariyeler, av kuÅŸları, deÄŸerli kumaÅŸlar, elbiseler, silahlar ve mücevherler bulunuyordu. Memlûk sultanları ise tebrik için hil’atler, silahlar, zırhlar, at örtüleri, yular takımları, develer, atlar, filler, zebralar, zürafalar, katırlar gönderiyorlardı. 106
Esas olarak askerî bir karakteri olan Memlûklardaki hiyerararÅŸik düzende Memluk sultanının mutlak hâkimiyeti söz konusuydu. Bir Memlûk emîri, sultan olduÄŸunda onun maiyetinde bulunan ve onunla iÅŸbirliÄŸi yapan umerâ ve memlûk adı verilen askerler de onunla birlikte yükselirdi. Merkezî konumda bulunan sultan kendisine itaat eden bu kiÅŸilere hil’at, at, para, konut, yiyecek vb. dağıtmak suretiyle inâm ve ihsanda bulunurdu.107