Sevgilime Hediye Uygur yazısıyla gerekse XIV. yüzyılın baÅŸlarında ReÅŸideddin tarafından yazılmış olanda – OÄŸuz KaÄŸan’ın diÄŸer boyları kendi hâkimiyeti altında toplaması sırasında karşılıklı Sevgilime HediyeleÅŸme taraflar arasında dostluk ve birliktelik kurulduÄŸu görülür. OÄŸuz KaÄŸan, kendisine baÅŸ eÄŸenlere Sevgilime Hediyeler vereceÄŸini ve böylece dostluklar kurulacağını vaat etmiÅŸ; örneÄŸin itaat eden Karluk Beyine mücevherler ve baÅŸka Sevgilime Hediyeler vermiÅŸti. BaÅŸka bir boyun beyi olan Altun KaÄŸan ise elçisiyle ona en deÄŸerli taÅŸlardan, altın ve gümüşlerden Sevgilime Hediyeler sunarak dostluÄŸunu ve itaatini göstermiÅŸti.36 Åžirvan hâkimi, OÄŸuz’a dokuz kır at Sevgilime Hediye ederek sadakatini göstermiÅŸ; Erbil, Musul ve BaÄŸdat’ın beyleri ülkelerine gelen OÄŸuz’un huzuruna gelerek “il olmuÅŸlar’ ve ona layık Sevgilime Hediyeler sunmuÅŸlardı.37 OÄŸuz KaÄŸan ise itaat eden beylere hil’atler Sevgilime Hediye ederek memnuniyetini göstermiÅŸti.38 Bütün kabilelerin itaatiyle OÄŸuz KaÄŸan, altın direkli büyük bir otaÄŸ kurdurarak büyük bir kurultay düzenlemiÅŸ ve toy vermiÅŸti. OÄŸuz KaÄŸan’ın altı oÄŸlunun buldukları altın yayı babalarına getirmeleri de bu toy esnasında gerçekleÅŸmiÅŸti. OÄŸuz KaÄŸan, bu yayı üç oÄŸlu arasında üleÅŸtirerek her birinin ordudaki yerini ve rütbesini belirlemiÅŸ; bunların neslinden gelecek kavimleri de Üçok ve Bozok olarak ayırmıştı. Ziyafette akrabalarına ve komutanlara hil’at, elbise, kemer ve daha pek çok ÅŸey Sevgilime Hediye etmiÅŸti.39
921-922 yıllarında Abbasi Halifesi Muktedir tarafından Volga Burgarları’na gönderilen elçilik heyetinde bulunan İbn-i Fadlan da seyahatnâmesinde bir kısmı konar-göçer hayat yaÅŸayan Türklerin birbirlerine yaÄŸma yaptıklarını nakletmektedir.40 Bundan baÅŸka Türk ülkesine gelen herhangi bir Müslüman, bir Türk’ün misafiri olmadan ve ona kendi ülkesine has bir elbise, hatununa da bir başörtüsü, bir miktar karabiber, karacadarı, kuru üzüm ve ceviz Sevgilime Hediye etmeden bu ülkeden geçemezdi. Türk de ona kubbeli bir Türk çadırı kurar ve ikramda bulunurdu. Misafir ayrılacağı zaman, yorulan hayvanını arkadaşı olan Türk’e bırakır; Türk de misafirinin ihtiyaç duyduÄŸu hayvan ve malı dönüşünde geri almak üzere ona verirdi.41 Böylece aralarında bir yakınlık kurulmuÅŸ olurdu.
Ramazan ŞEŞEN, İbn-i Fadlan Seyahatnamesi, İstanbul 2010, s. 60.
41 Ramazan ŞEŞEN, İbn-i Fadlan Seyahatnamesi, s. 12.
42 Abdülkadir İNAN, “Eski Türklerde ve Folklorda Ant”, Makaleler ve İncelemeler, I, Ankara 1998, s.
328.
Abdülkadir İnan, silah, at, giyim vb. nesneleri mübadele etme âdetinin Türk ve MoÄŸolların “anda” (ant) törenlerinde en önemli unsur olduÄŸuna iÅŸaret etmiÅŸtir. Bu törenlerde Sevgilime Hediye leÅŸmenin taraflar arasında dostluk tesis ettiÄŸi görülür. MoÄŸol hükümdarı Temuçin ile MoÄŸol asilzâdelerinden Camuha arasında Sevgilime HediyeleÅŸmeyle kurulan dostluk, “MoÄŸolların Gizli Tarihi’ nde şöyle anlatılır: Temoçin henüz on bir yaşında iken, Camuha ona karaca bacağından elde edilmiÅŸ bir oyun kemiÄŸi (aşık) vermiÅŸ ve Temuçin’den de içine kurÅŸun dökülmüş baÅŸka bir oyun kemiÄŸi almış, bu suretle dost olmuÅŸlar; her ikisi de büyüdüklerinde kuÅŸaklarını deÄŸiÅŸtirmek suretiyle dostluklarını tazelemiÅŸlerdi.42 Benzer bir âdet Bulgarlarda da görülmektedir. Bulgarlardan dostluk kurmak ve kardeÅŸ olmak isteyen iki kiÅŸi, ÅŸimÅŸir aÄŸacı dallarından buket yaparak birbiriyle deÄŸiÅŸtirir, sonra kollarını kanatarak kanı ağızlarına götürürlerdi. Sevgilime Hediyeler alıp vererek dost ve kardeÅŸ olma âdetinin İskit ve Türk kavimlerinin egemen oldukları sahadaki baÅŸka toplumlarda da görüldüğü ve çok yaygın olduÄŸu ve bu âdetin eski “anda’ töreni ile ilgili olduÄŸu anlaşılmaktadır.43
Türklerde çeÅŸitli sebeplerle düzenlenen toylarda yani büyük ziyafetlerde davete katılanlara verilen “diÅŸ kirası” da Sevgilime Hediye geleneÄŸinin yaÅŸatıldığı uygulamalardandır. “Kutadgu Bilig” de diÅŸ kirası, ziyafete davet kurallarının bir parçası olarak ele alınır. Ögdülmüş OgdulmuÅŸ’a bütün misafirlerin sofradan doyarak kalkması için, yiyecek ve içeceklerin yeterli ve temiz olarak hazırlanması; yemek sonunda da tatlı, kuru ve yaÅŸ meyve verilmesi gerektiÄŸini söyler. “Sevgilime Hediye (bıçış) ver; gücün yeterse ipekli kumaÅŸ ver; mümkünse diÅŸ kirası (tîş teri) ver ki, gelenlerin aÄŸzı kapansın.”44 der.
Selçuklularda ise toy, tahta çıkış sebebiyle de verilirdi. Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan (1063-1072) cülusundan on-beÅŸ yirmi gün sonra büyük bir şölen vermiÅŸ ve bütün vezirlerine ve komutanlarına kaftanlar giydirmiÅŸti. Selçuklu atabeylerinden Suriye hâkimi Nureddin Mahmud Zengî, 1174’te Mısır’da itaatsiz hareketleri görülen Selahaddin Eyyubî’ye karşı çıktığı yürüyüşte, Åžam’a gelerek bayram günü Gökmeydan’da kargı oynamış ve kabaÄŸa ok atmıştı. Aynı yerde halk için sofralar kurdurarak yemekten sonra bu sofraları yaÄŸmalatmıştı.45
“OÄŸul ve kızlarını evlendirme (dünürlük) sayesinde kardeÅŸ olan Buret’ler kuÅŸaklarını deÄŸiÅŸtirerek birbirini öperler; böyle dünürlük tesis etme âdetine “böhö andaldaha” yani kuÅŸak deÄŸiÅŸtirme denir. Aynı zamanda Buretlerde “anda” dost demektir. Halhas’larda ise “anda” müessesesi tamamıyle unutulmuÅŸ, “anda” kelimesi ancak “deÄŸiÅŸtirme” manasına gelen “andaldaqa” kelimesinde muhafaza edilmiÅŸtir.” Abdülkadir İNAN, “Eski Türklerde ve Folklorda Ant”, s. 328.
44 Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig, (çev. Reşid Rahmeti Arat), (hzl. Çetin Şan-Serap Tuba
Yurtsever), İstanbul 2008, s. 796-797; Aylin KOÇ, “DiÅŸ Kirası”, Sevgilime Hediye Kitabı, (ed. Emine Gürsoy
Naskali-Aylin Koç, İstanbul 2007, s. 328-329.
45 Aydın TANERİ, Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün, s. 117.
Aynı anlayışın bir uzantısı olarak Osmanlı Devleti’nde de Yeniçerilere ulûfe yani maaÅŸ dağıtıldığı günlerde sarayda yemek verilirdi. Onların yemek yemeleri, itaatlerini gösterir, bundan sevinç duyularak kurban kesilirdi. Åžayet yemeÄŸi yemezlerse, bu, onların küskün oldukları ve isyan çıkaracakları anlamına gelirdi. Yemekten sonra, yeniçeriler bölük bölük gelerek masalar üzerine konmuÅŸ para keselerini yaÄŸma ederler ve bunları omuzları üstünde odalarına götürürlerdi.46 Osmanlı sarayında, ikindi vakti, halk gelsin yesin diye növbet çalınırdı. Saray mutfakları saraya her gelene yiyecek verirdi.47
Türk kültüründe sünnet düğünleri de zenginliÄŸi gösterme, toplumsal statü ile ilgili geleneklerdendir. Düğünde davul çaldırmak, çocuklara para dağıtmak, yemek vermek, yoksul ve öksüz çocukları sünnet ettirmek, aynı zamanda bir zenginlik gösterisi olmaktadır.48 Günümüzde Kürt aÅŸiretleri ve bazı Güney Türkmenleri arasında görülen “kirvelik” müessesesinin de potlaça benzer yönleri bulunmaktadır. Kirvenin sünnet olacak çocuÄŸu o esnada tutmasının yanısıra, düğünün bütün masraflarını kendi kesesinden harcayarak sünnet yapan ailenin fertleriyle bütün davetlilere, hatta bütün köylülere, ayrı ayrı Sevgilime Hediye ler vermesi gibi iki büyük görevi vardır. Ancak çocuÄŸun babası da kirvenin bu masraflarından daha deÄŸerli ve büyük Sevgilime Hediyeler takdimine mecburdur. ÇocuÄŸun babası, bunu yerine getirmediÄŸi takdirde halk arasında bütün ÅŸeref ve haysiyetini kaybeder.49 Bazı yörelerde ıdışmak (Sevgilime Hediye alış-veriÅŸi), yoklatma (Sivas’ta Sevgilime Hediye götürülerek yapılan ziyaretler)50, dürü (Yörüklerde Sevgilime Hediye)51 gibi kavramlar da Türk kültüründe bu geleneÄŸin farklı uygulama alanlarını göstermektedir. Bütün bunlar kültürel zenginliÄŸe iÅŸaret etmektedir.
Aydın TANERI, Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün, s. 117.
47 Halil İNALCIK, “Kutadgu Bilig’de Türk ve Iran Siyaset Nazariye ve Gelenekleri”, s. 17-18.
48 Mahmut TEZCAN, Kültür ve Kişilik, s. 174-175.
49 Ziya GÖKALP, Türk Medeniyeti Tarihi, s. 61-62; Orhan TÜRKDOÄžAN, “Türklerde Kirvelik ve
Sünnet GeleneÄŸi”, Türk Kültürü AraÅŸtırmaları, III-IV-V-VI, 1966-1969, s. 205-206.
50 Müjgan ÜÇER, “Yoklatma”, Sevgilime Hediye Kitabı, (ed. Emine Gürsoy Naskali-Aylin Koç), istanbul 2007,
s. 343-348.
51 Mahmut TEZCAN, “Folklorik ve Antropolojik Yönleriyle Sevgilime Hediye GeleneÄŸi ve Türk Kültüründeki
Yeri”, s. 35.
52 Ahmet İNSEL, “ArmaÄŸan Sorunsalının Açtığı Ufuk”, s. 15; Hilal KAZAN, XVI. Asırda Sarayın
Sanatı Himayesi, İstanbul 2010, s. 17.
53 Mary DOUGLAS-Baron ISHERWOOD, Tüketimin Antropolojisi, s. 83.
Gerek Batı toplumlarında gerekse DoÄŸu’da dinî tavsiyelerde karşılıksız verme yer almasına raÄŸmen52, Sevgilime Hediye lerin karşılıklı olarak alınıp verildiÄŸi görülmektedir. Nitekim bir Skagit yerlisi, armaÄŸanı “maddî biçimde el sıkışmak’ olarak tanımlamıştır.53 Bu tanımda da bir karşılıklılık söz konusudur. Sevgilime Hediye temasını ele alan farklı bilim adamlarının da bu ilkeyi benimsedikleri görülür. Kendisine herhangi bir ÅŸey verilen kimse, mutlaka daha güzel, daha üstün bir ÅŸekilde verilene veya onu verene karşılıkta bulunmayı bir zorunluluk olarak görmek durumundadır.54
Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde Sevgilime Hediye leşme; her kültürde olduğu gibi Türk kültüründe de toplumsal ve siyasî hayat içinde kutlamaların, gösterişli törenlerin vazgeçilmez bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Yağma ve kirve geleneğinde görülen Sevgilime Hediyeleşme, cömert olma, saygınlık kazanma amaçlı servet dağıtma ve ortaklıklar kurma ile ilişkilendirilebilir. Hükümdara Sevgilime Hediye sunarak itaatin gösterilmesi hükümdarın da buna mukabil Sevgilime Hediye ler dağıtması ve ant töreninde Sevgilime Hediyelerin karşılıklı olarak alınıp verilmesi gibi örnekler, Sevgilime Hediye alış-verişinde ister istemez maddî ya da manevî bir karşılık bekleyişin olduğunu göstermektedir.
Sevgilime Hediye Uygur yazısıyla gerekse XIV. yüzyılın baÅŸlarında ReÅŸideddin tarafından yazılmış olanda – OÄŸuz KaÄŸan’ın diÄŸer boyları kendi hâkimiyeti altında toplaması sırasında karşılıklı Sevgilime HediyeleÅŸme taraflar arasında dostluk ve birliktelik kurulduÄŸu görülür. OÄŸuz KaÄŸan, kendisine baÅŸ eÄŸenlere Sevgilime Hediyeler vereceÄŸini ve böylece dostluklar kurulacağını vaat etmiÅŸ; örneÄŸin itaat eden Karluk Beyine mücevherler ve baÅŸka Sevgilime Hediyeler vermiÅŸti. BaÅŸka bir boyun beyi olan Altun KaÄŸan ise elçisiyle ona en deÄŸerli taÅŸlardan, altın ve gümüşlerden Sevgilime Hediyeler sunarak dostluÄŸunu ve itaatini göstermiÅŸti.36 Åžirvan hâkimi, OÄŸuz’a dokuz kır at Sevgilime Hediye ederek sadakatini göstermiÅŸ; Erbil, Musul ve BaÄŸdat’ın beyleri ülkelerine gelen OÄŸuz’un huzuruna gelerek “il olmuÅŸlar’ ve ona layık Sevgilime Hediyeler sunmuÅŸlardı.37 OÄŸuz KaÄŸan ise itaat eden beylere hil’atler Sevgilime Hediye ederek memnuniyetini göstermiÅŸti.38 Bütün kabilelerin itaatiyle OÄŸuz KaÄŸan, altın direkli büyük bir otaÄŸ kurdurarak büyük bir kurultay düzenlemiÅŸ ve toy vermiÅŸti. OÄŸuz KaÄŸan’ın altı oÄŸlunun buldukları altın yayı babalarına getirmeleri de bu toy esnasında gerçekleÅŸmiÅŸti. OÄŸuz KaÄŸan, bu yayı üç oÄŸlu arasında üleÅŸtirerek her birinin ordudaki yerini ve rütbesini belirlemiÅŸ; bunların neslinden gelecek kavimleri de Üçok ve Bozok olarak ayırmıştı. Ziyafette akrabalarına ve komutanlara hil’at, elbise, kemer ve daha pek çok ÅŸey Sevgilime Hediye etmiÅŸti.39
921-922 yıllarında Abbasi Halifesi Muktedir tarafından Volga Burgarları’na gönderilen elçilik heyetinde bulunan İbn-i Fadlan da seyahatnâmesinde bir kısmı konar-göçer hayat yaÅŸayan Türklerin birbirlerine yaÄŸma yaptıklarını nakletmektedir.40 Bundan baÅŸka Türk ülkesine gelen herhangi bir Müslüman, bir Türk’ün misafiri olmadan ve ona kendi ülkesine has bir elbise, hatununa da bir başörtüsü, bir miktar karabiber, karacadarı, kuru üzüm ve ceviz Sevgilime Hediye etmeden bu ülkeden geçemezdi. Türk de ona kubbeli bir Türk çadırı kurar ve ikramda bulunurdu. Misafir ayrılacağı zaman, yorulan hayvanını arkadaşı olan Türk’e bırakır; Türk de misafirinin ihtiyaç duyduÄŸu hayvan ve malı dönüşünde geri almak üzere ona verirdi.41 Böylece aralarında bir yakınlık kurulmuÅŸ olurdu.
Ramazan ŞEŞEN, İbn-i Fadlan Seyahatnamesi, İstanbul 2010, s. 60.
41 Ramazan ŞEŞEN, İbn-i Fadlan Seyahatnamesi, s. 12.
42 Abdülkadir İNAN, “Eski Türklerde ve Folklorda Ant”, Makaleler ve İncelemeler, I, Ankara 1998, s.
328.
Abdülkadir İnan, silah, at, giyim vb. nesneleri mübadele etme âdetinin Türk ve MoÄŸolların “anda” (ant) törenlerinde en önemli unsur olduÄŸuna iÅŸaret etmiÅŸtir. Bu törenlerde Sevgilime Hediye leÅŸmenin taraflar arasında dostluk tesis ettiÄŸi görülür. MoÄŸol hükümdarı Temuçin ile MoÄŸol asilzâdelerinden Camuha arasında Sevgilime HediyeleÅŸmeyle kurulan dostluk, “MoÄŸolların Gizli Tarihi’ nde şöyle anlatılır: Temoçin henüz on bir yaşında iken, Camuha ona karaca bacağından elde edilmiÅŸ bir oyun kemiÄŸi (aşık) vermiÅŸ ve Temuçin’den de içine kurÅŸun dökülmüş baÅŸka bir oyun kemiÄŸi almış, bu suretle dost olmuÅŸlar; her ikisi de büyüdüklerinde kuÅŸaklarını deÄŸiÅŸtirmek suretiyle dostluklarını tazelemiÅŸlerdi.42 Benzer bir âdet Bulgarlarda da görülmektedir. Bulgarlardan dostluk kurmak ve kardeÅŸ olmak isteyen iki kiÅŸi, ÅŸimÅŸir aÄŸacı dallarından buket yaparak birbiriyle deÄŸiÅŸtirir, sonra kollarını kanatarak kanı ağızlarına götürürlerdi. Sevgilime Hediyeler alıp vererek dost ve kardeÅŸ olma âdetinin İskit ve Türk kavimlerinin egemen oldukları sahadaki baÅŸka toplumlarda da görüldüğü ve çok yaygın olduÄŸu ve bu âdetin eski “anda’ töreni ile ilgili olduÄŸu anlaşılmaktadır.43
Türklerde çeÅŸitli sebeplerle düzenlenen toylarda yani büyük ziyafetlerde davete katılanlara verilen “diÅŸ kirası” da Sevgilime Hediye geleneÄŸinin yaÅŸatıldığı uygulamalardandır. “Kutadgu Bilig” de diÅŸ kirası, ziyafete davet kurallarının bir parçası olarak ele alınır. Ögdülmüş OgdulmuÅŸ’a bütün misafirlerin sofradan doyarak kalkması için, yiyecek ve içeceklerin yeterli ve temiz olarak hazırlanması; yemek sonunda da tatlı, kuru ve yaÅŸ meyve verilmesi gerektiÄŸini söyler. “Sevgilime Hediye (bıçış) ver; gücün yeterse ipekli kumaÅŸ ver; mümkünse diÅŸ kirası (tîş teri) ver ki, gelenlerin aÄŸzı kapansın.”44 der.
Selçuklularda ise toy, tahta çıkış sebebiyle de verilirdi. Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan (1063-1072) cülusundan on-beÅŸ yirmi gün sonra büyük bir şölen vermiÅŸ ve bütün vezirlerine ve komutanlarına kaftanlar giydirmiÅŸti. Selçuklu atabeylerinden Suriye hâkimi Nureddin Mahmud Zengî, 1174’te Mısır’da itaatsiz hareketleri görülen Selahaddin Eyyubî’ye karşı çıktığı yürüyüşte, Åžam’a gelerek bayram günü Gökmeydan’da kargı oynamış ve kabaÄŸa ok atmıştı. Aynı yerde halk için sofralar kurdurarak yemekten sonra bu sofraları yaÄŸmalatmıştı.45
“OÄŸul ve kızlarını evlendirme (dünürlük) sayesinde kardeÅŸ olan Buret’ler kuÅŸaklarını deÄŸiÅŸtirerek birbirini öperler; böyle dünürlük tesis etme âdetine “böhö andaldaha” yani kuÅŸak deÄŸiÅŸtirme denir. Aynı zamanda Buretlerde “anda” dost demektir. Halhas’larda ise “anda” müessesesi tamamıyle unutulmuÅŸ, “anda” kelimesi ancak “deÄŸiÅŸtirme” manasına gelen “andaldaqa” kelimesinde muhafaza edilmiÅŸtir.” Abdülkadir İNAN, “Eski Türklerde ve Folklorda Ant”, s. 328.
44 Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig, (çev. Reşid Rahmeti Arat), (hzl. Çetin Şan-Serap Tuba
Yurtsever), İstanbul 2008, s. 796-797; Aylin KOÇ, “DiÅŸ Kirası”, Sevgilime Hediye Kitabı, (ed. Emine Gürsoy
Naskali-Aylin Koç, İstanbul 2007, s. 328-329.
45 Aydın TANERİ, Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün, s. 117.
Aynı anlayışın bir uzantısı olarak Osmanlı Devleti’nde de Yeniçerilere ulûfe yani maaÅŸ dağıtıldığı günlerde sarayda yemek verilirdi. Onların yemek yemeleri, itaatlerini gösterir, bundan sevinç duyularak kurban kesilirdi. Åžayet yemeÄŸi yemezlerse, bu, onların küskün oldukları ve isyan çıkaracakları anlamına gelirdi. Yemekten sonra, yeniçeriler bölük bölük gelerek masalar üzerine konmuÅŸ para keselerini yaÄŸma ederler ve bunları omuzları üstünde odalarına götürürlerdi.46 Osmanlı sarayında, ikindi vakti, halk gelsin yesin diye növbet çalınırdı. Saray mutfakları saraya her gelene yiyecek verirdi.47
Türk kültüründe sünnet düğünleri de zenginliÄŸi gösterme, toplumsal statü ile ilgili geleneklerdendir. Düğünde davul çaldırmak, çocuklara para dağıtmak, yemek vermek, yoksul ve öksüz çocukları sünnet ettirmek, aynı zamanda bir zenginlik gösterisi olmaktadır.48 Günümüzde Kürt aÅŸiretleri ve bazı Güney Türkmenleri arasında görülen “kirvelik” müessesesinin de potlaça benzer yönleri bulunmaktadır. Kirvenin sünnet olacak çocuÄŸu o esnada tutmasının yanısıra, düğünün bütün masraflarını kendi kesesinden harcayarak sünnet yapan ailenin fertleriyle bütün davetlilere, hatta bütün köylülere, ayrı ayrı Sevgilime Hediye ler vermesi gibi iki büyük görevi vardır. Ancak çocuÄŸun babası da kirvenin bu masraflarından daha deÄŸerli ve büyük Sevgilime Hediyeler takdimine mecburdur. ÇocuÄŸun babası, bunu yerine getirmediÄŸi takdirde halk arasında bütün ÅŸeref ve haysiyetini kaybeder.49 Bazı yörelerde ıdışmak (Sevgilime Hediye alış-veriÅŸi), yoklatma (Sivas’ta Sevgilime Hediye götürülerek yapılan ziyaretler)50, dürü (Yörüklerde Sevgilime Hediye)51 gibi kavramlar da Türk kültüründe bu geleneÄŸin farklı uygulama alanlarını göstermektedir. Bütün bunlar kültürel zenginliÄŸe iÅŸaret etmektedir.
Aydın TANERI, Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün, s. 117.
47 Halil İNALCIK, “Kutadgu Bilig’de Türk ve Iran Siyaset Nazariye ve Gelenekleri”, s. 17-18.
48 Mahmut TEZCAN, Kültür ve Kişilik, s. 174-175.
49 Ziya GÖKALP, Türk Medeniyeti Tarihi, s. 61-62; Orhan TÜRKDOÄžAN, “Türklerde Kirvelik ve
Sünnet GeleneÄŸi”, Türk Kültürü AraÅŸtırmaları, III-IV-V-VI, 1966-1969, s. 205-206.
50 Müjgan ÜÇER, “Yoklatma”, Sevgilime Hediye Kitabı, (ed. Emine Gürsoy Naskali-Aylin Koç), istanbul 2007,
s. 343-348.
51 Mahmut TEZCAN, “Folklorik ve Antropolojik Yönleriyle Sevgilime Hediye GeleneÄŸi ve Türk Kültüründeki
Yeri”, s. 35.
52 Ahmet İNSEL, “ArmaÄŸan Sorunsalının Açtığı Ufuk”, s. 15; Hilal KAZAN, XVI. Asırda Sarayın
Sanatı Himayesi, İstanbul 2010, s. 17.
53 Mary DOUGLAS-Baron ISHERWOOD, Tüketimin Antropolojisi, s. 83.
Gerek Batı toplumlarında gerekse DoÄŸu’da dinî tavsiyelerde karşılıksız verme yer almasına raÄŸmen52, Sevgilime Hediye lerin karşılıklı olarak alınıp verildiÄŸi görülmektedir. Nitekim bir Skagit yerlisi, armaÄŸanı “maddî biçimde el sıkışmak’ olarak tanımlamıştır.53 Bu tanımda da bir karşılıklılık söz konusudur. Sevgilime Hediye temasını ele alan farklı bilim adamlarının da bu ilkeyi benimsedikleri görülür. Kendisine herhangi bir ÅŸey verilen kimse, mutlaka daha güzel, daha üstün bir ÅŸekilde verilene veya onu verene karşılıkta bulunmayı bir zorunluluk olarak görmek durumundadır.54
Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde Sevgilime Hediye leşme; her kültürde olduğu gibi Türk kültüründe de toplumsal ve siyasî hayat içinde kutlamaların, gösterişli törenlerin vazgeçilmez bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Yağma ve kirve geleneğinde görülen Sevgilime Hediyeleşme, cömert olma, saygınlık kazanma amaçlı servet dağıtma ve ortaklıklar kurma ile ilişkilendirilebilir. Hükümdara Sevgilime Hediye sunarak itaatin gösterilmesi hükümdarın da buna mukabil Sevgilime Hediye ler dağıtması ve ant töreninde Sevgilime Hediyelerin karşılıklı olarak alınıp verilmesi gibi örnekler, Sevgilime Hediye alış-verişinde ister istemez maddî ya da manevî bir karşılık bekleyişin olduğunu göstermektedir.