Bafa Gölü’nün güneyinde, asfalt yolla göl arasında yer alan ve çalışmamızda Latmos Bölgesi olarak adlandırdığımız yöredeki Büyükasar Tepe ve Zeytin Dağı ile gölün güneydoÄŸusundaki Oyuk Tepe’de, antik çaÄŸda iÅŸletilmiÅŸ mermer ocakları yer almaktadır (Lev. XXVI, Res. 2). Yapılan analizlere göre, bu ocaklardaki mermer, ince-orta, orta-iri taneli, eÅŸ boyutlu taneli, belirgin grift dokulu, agregaları köşeli-az köşeli, beyaz renklidir (Lev. XXVII, Res. 1-2; Lev. XXVIII, Res. 1-2). Dolayısıyla, burada bulunan mermerin iyi kalitede olduÄŸunu söylemek mümkündür.
Büyükasar Tepe ile Zeytin Dağı’nda yer alan ocaklarda, çeÅŸitli aÅŸamalarda iÅŸlenmesi yarım kalmış sütun kasnağı ve mimari elemanların yoÄŸunluÄŸu dikkat çeker. Bu parçaların ölçüleri, Latmos’a yakın mesafede ye r alan Didyma Apollon Tapınağı’nın mimari elemanlarıyla yakınlık göstermektedir. Bu nedenle ocakların, Apollon Tapınağı’nın inÅŸasında kaynak olarak kullanıldığı düşünülebilir. Bu durumun en önemli kanıtı, Didyma Apollon Tapınağı’nın yapımı sırasında, inÅŸaat iÅŸlerinin kaydının tutulduÄŸu tapınak yapı belgeleridir. Belgeler, tapınak hakkında önemli bilgiler vermektedir. Buna göre, tapınağın yapımını Miletoslular üstlenmiÅŸ ve Herakleia yakınlarındaki, Miletos’a baÄŸlı ocaklardan yararlanılmıştır1. Yazıtlar Hellenistik Dönem’e tarihlenmiÅŸtir2. Yazılı kaynakların yanı sıra, ocakta bulunan mimari bir blok üzerindeki ametist taşı fiyatçı iÅŸareti, tapınağın cella duvarındaki ametist taşı fiyatçı iÅŸaretleriyle örtüşmektedir3.
T.Wiegand, Didyma, Zweiter Teil: Die Inschriften, Berlin, Verlag Gebr. Mann, 1958, s.53.; W.Voigtländer, Der Jüngste Apollontempel von Didyma, Almanya, Verlag Ernst Varmuth Tübingeni 1975, s.76.
2 A.Peschlow-Bindokat, “Latmos ve Grion’daki Antik Dönem Mermer Ocakları”, Herakleia: Åžehir ve Çevresi, Çev. Fikret Özcan, İstanbul, Homer Kitabevi, 2005, s. 154-155
3 Bkz.: 3.Bölüm, s.32.
4 A.e., s.152.
5 A.y.
Hellenistik Dönem’de yapımı bitmeyen tapınağın inÅŸaatına, Roma döneminde de devam edilmiÅŸtir. Kabul gören düşünceye göre MS.262 yılındaki Got İstilası nedeniyle, tapınağın inÅŸası tamamlanmadan bırakılmış, ocaktaki iÅŸler ve buluntular da iÅŸ durduÄŸu zamanki gibi kalmıştır4. Bu nedenle, buluntular Roma Dönemi’ne tarihlenmiÅŸ5, ocakta yürütülen iÅŸlerin niteliÄŸinde belirgin bir deÄŸiÅŸiklik olmaması, genel bir işçilikten bahsetmeyi mümkün kılmıştır. Tüm bunlara dayanarak,
Latmos’un güneyindeki ocakları, Miletos kentine ait ocaklar olarak deÄŸerlendirmek mümkündür.
Gölün güneydoÄŸusunda yer alan Oyuk Tepe’deki diÄŸer ocaklar incelendiÄŸinde, çevrelerinde biriken atıklardan, bu kısmın da yoÄŸun bir ÅŸekilde iÅŸletildiÄŸi anlaşılmaktadır. Miletos kentine ait ocakların aksine, bu ocaklarda yarı iÅŸli parçalar sınırlı sayıdadır. Bunun dışında, ocağın sahip olduÄŸu mermer kapasitesi, neredeyse tüketilmiÅŸtir6.
Antik kaynaklar da Latmos Herakleiası’nın sahip olduÄŸu mermer kaynaklarından bahseder. Vitruvius’un bildirdiÄŸine göre (X, II, 15), Hellenistik Dönem’de yandıktan sonra Artemis Tapınağı’nı tekrar inÅŸa etmeye karar veren Ephesoslular, hangi kentten mermer alınacağına dair fikir birliÄŸine varamamışlardır. Ephesosluların mermer almayı düşündüğü kentler arasında Herakleia’nın da adı geçmektedir7. Ayrıca Roma İmparatoru Diokletianus’un MS. 301 tarihinde, imparatorlukta fiyatların hiç görülmemiÅŸ bir seviyeye ulaÅŸması üzerine düzenlediÄŸi yeni fiyat listesinde de Herakleia mermeri, iyi kalite mermer olarak geçmektedir8. Tüm bunlara dayanarak, Herakleia kenti tarafından iÅŸletilen ocaklardan söz etmek mümkündür. Zeytin Dağı ile Büyükasar Tepe’deki ocaklarla karşılaÅŸtırıldığında görülen farklılıklardan dolayı, Oyuk Tepe’nin Latmos Herakleiası tarafından kullanıldığı sonucu çıkarılabilir.
3.1.Büyükasar Tepe, Zeytin Dağı ve Tahtacı Tepe’deki Ocaklar
Peschlow-Bindokat, Herakleia: Şehir ve Çevresi, s. 148.
Vitruvius, Mimarlık Üzerine 10 Kitap, Çev.S.Güven, İstanbul, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı, 2005, s.210. Peschlow-Bindokat, Herakleia: Şehir ve Çevresi, s.149-150.
Yukarıda da anıldığı gibi, Bafa Gölü’nün güneyinde, asfalt yol ile göl arasındaki tepelerde (Büyükasar T., Zeytin Dağı ve Tahtacı T.) mermer ocakları yer almaktadır. Bunun yanında, asfalt yolun güneyinde kalan Karacabafa Tepesi’nde de az sayıda çalışma izi görülebilmektedir. Ancak en yoÄŸun çalışma izi ve buluntulara Büyükasar Tepe ile daha batıdaki Zeytin Dağı’nda rastlanmaktadır (Lev. XXIX, Res. 1). Bu alanda saptanmış olan ocaklar, yukarıda da anıldığı gibi, Miletos kentine ait olmalıdır. Günümüzde, her iki tepedeki ocaklar iÅŸletilmemekte, ocakların bulunduÄŸu alan, yerli halk tarafından zeytinlik olarak kullanılmaktadır. Bu sayede, antik çaÄŸdaki izler ve buluntular, çok zarar görmeden ve deÄŸiÅŸime uÄŸramadan günümüze kadar ulaÅŸmışlardır. İyi derecede korunmuÅŸ konumlarından yararlanarak, burada yürütülen iÅŸi takip etmek ve saptamak mümkündür.
Miletos kentine ait ocaklar içinde en yoÄŸun ocak mamülüne Büyükasar Tepe’de rastlanır (Lev. XXX, Res. 1). Tepenin her yanında ametist taşı fiyat alma çalışmaları sürdürülmüştür. Ancak özellikle tepenin zirvesi, buluntuların yoÄŸunlaÅŸtığı yerdir (Bkz., Tablo 1). Zirvenin kuzeybatısında, tepenin en büyük ocağı yer alır (Lev. XXX, Res. 2). Bu alanın kuzeydoÄŸu ve güneybatısından ametist taşı fiyat alınmış, bunun sonucu 100m. uzunluÄŸunda ve en çok 30m. geniÅŸliÄŸinde yapay bir vadi oluÅŸmuÅŸtur9 (Lev. XXXI, Res. 1). ametist taşı fiyat alınan duvarların yüksekliÄŸi 5m.’dir. Ocağın üç tane çıkışı vardır. Bunların ikisi kuzeydoÄŸu duvarında diÄŸeri de kuzeybatıda yer almaktadır. Bu alanda yürütülen çalışmanın büyüklüğü, ocak atıklarından da anlaşılmaktadır. Bu alanda atıklar, çıkış yollarından aÅŸağı dökülmek suretiyle çalışma alanından temizlenmiÅŸ, böylece çıkış yollarının altında yapay tepecikler oluÅŸmuÅŸtur (Lev. XXXII, Res. 1).
Tepenin batısında (Lev. XXXII, Res. 2; Lev. XXXIII, Res. 1-2; Lev. XXXIV, Res. 1-2; Lev. XXXV, Res. 1-2) ve kuzeyinde de (Lev. XXXVI, Res. 1-2) çalışılmıştır. Bu alanlar kuzeye doÄŸru bir hat ÅŸeklinde ilerler. Batıdaki çalışma alanları, tepenin yamaçlarında kalır ve zirveye göre nispeten daha küçüktür. Ancak, ocak duvarları, yamaçta yer alması nedeniyle, zirveye göre daha yüksektir. Kimi yerlerde bu yükseklik yaklaşık 6-7m.’yi bulmaktadır. Burada yürütülen çalışmanın atıkları da tepeden aÅŸağı dökülmek suretiyle temizlenmiÅŸtir (Lev. XXXVII, Res. 1). Tepenin kuzeyinde yer alan alanlarda da kasnak ve bloklara rastlanır.
Büyükasar Tepe’nin batısındaki Tahtacı Tepe, çalışmaların yoÄŸunlaÅŸtığı diÄŸer bir tepedir. Çalışma alanları, Tahtacı Tepe’nin doÄŸusundan baÅŸlayarak güneydoÄŸuya doÄŸru bir hat ÅŸeklinde uzanmaktadır. Buradaki alanlar, Büyükasar Tepe’ye göre daha büyük olsa da daha az buluntuya rastlanır.
A.Peschlow-Bindokat, “Steinbrüche von Milet und Herakleia am Latmos”, Jahrbuch des Deutschen Archäologischen Instituts, 96, 1981, s.171.
Miletos kenti ocaklarındaki çalışmalar, Zeytin Dağı’nda da sürmüştür. Burası, Büyükasar Tepe’ye göre daha yüksek ve daha diktir. Dağın kuzey etekleri göl kıyısına, güneyi ise asfalt yola kadar uzanır. Buradaki çalışma, Büyükasar Tepe’ye oranla daha az azdır. Bunun nedeni kaliteli mermerin Zeytin Dağı’nda daha alt seviyelerde yer almasıdır10. Kaliteli mermere ulaÅŸmanın zorluÄŸuyla birlikte, Zeytin Dağı’nın, Büyükasar Tepe’ye göre daha yüksek olması, blokların nakliyesini de zorlaÅŸtırmış olmalıdır. Burada yer alan çalışma alanları, tepeye dağınık bir ÅŸekilde yayılmıştır. Bu alanlardan bir tanesi, tepenin kuzeyinde yer alır. 4-5m. yüksekliÄŸinde, 8m. uzunluÄŸundaki11 ocak duvarında çalışma izleri, günümüzde görülebilir durumdadır (Lev. XXXVII, Res. 2). Bu alanın batısında yer alan baÅŸka bir çalışma alanı daha vardır. Arazinin oldukça dik olduÄŸu bu alanda, herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır, ancak, yürütülen iÅŸlemin izleri takip edilebilmektedir (Lev. XXXVIII, Res. 1). Kalan izlere göre, bu alandan 176x129x36cm. ölçülerinde blok alınmıştır. Aynı ÅŸekilde dağın güneyinde de benzer çalışma izleri görülmektedir (Lev. XXXVIII, Res. 2; Lev. XXXIX, Res. 1). Çalışmanın atıkları, Büyükasar Tepe’de olduÄŸu gibi bayırdan aÅŸağıya dökülmüştür. Bu durum, yine çıplak gözle izlenebilir niteliktedir
(Lev. XXXIX, Res. 2).
Çalışmaların yoÄŸunlaÅŸtığı söz konusu tepeler dışında, daha küçük çalışma alanları da vardır. ÖrneÄŸin, Zeytin Dağı’nın batısında, göl kıyısında da ametist taşı fiyat çıkarılan alanlar görülmektedir. Günümüzde Club Natura Olivia iÅŸletmesinin üstüne kurulduÄŸu alanlarda, ocak yüzündeki külünk izleri tespit edilebilmektedir (Lev. XL, Res. 1). Yaklaşık 4-5m. yüksekliÄŸindeki ocak duvarlarının üstünde, iÅŸletmenin lokantası yer alır. Bir baÅŸka duvarda ise, kaliteli mermerin, daha alt seviyelerde yer alması nedeniyle, ametist taşı fiyat alma iÅŸlemi, alttan oyarak ilerlemiÅŸtir (Lev. XL, Res. 2). Bunun dışında, asfalt yolun kenarında da alet izleri görülür. ÖrneÄŸin, göl ile yol arasında kalan bir kaya kütlesi üzerinde de alet izleri tespit edilmektedir (Lev. XLI, Res. 1). Ancak asfalt yolun yapımında bu alan tahrip olmuÅŸtur.
Bafa Gölü’nün güneyinde, asfalt yolla göl arasında yer alan ve çalışmamızda Latmos Bölgesi olarak adlandırdığımız yöredeki Büyükasar Tepe ve Zeytin Dağı ile gölün güneydoÄŸusundaki Oyuk Tepe’de, antik çaÄŸda iÅŸletilmiÅŸ mermer ocakları yer almaktadır (Lev. XXVI, Res. 2). Yapılan analizlere göre, bu ocaklardaki mermer, ince-orta, orta-iri taneli, eÅŸ boyutlu taneli, belirgin grift dokulu, agregaları köşeli-az köşeli, beyaz renklidir (Lev. XXVII, Res. 1-2; Lev. XXVIII, Res. 1-2). Dolayısıyla, burada bulunan mermerin iyi kalitede olduÄŸunu söylemek mümkündür.
Büyükasar Tepe ile Zeytin Dağı’nda yer alan ocaklarda, çeÅŸitli aÅŸamalarda iÅŸlenmesi yarım kalmış sütun kasnağı ve mimari elemanların yoÄŸunluÄŸu dikkat çeker. Bu parçaların ölçüleri, Latmos’a yakın mesafede ye r alan Didyma Apollon Tapınağı’nın mimari elemanlarıyla yakınlık göstermektedir. Bu nedenle ocakların, Apollon Tapınağı’nın inÅŸasında kaynak olarak kullanıldığı düşünülebilir. Bu durumun en önemli kanıtı, Didyma Apollon Tapınağı’nın yapımı sırasında, inÅŸaat iÅŸlerinin kaydının tutulduÄŸu tapınak yapı belgeleridir. Belgeler, tapınak hakkında önemli bilgiler vermektedir. Buna göre, tapınağın yapımını Miletoslular üstlenmiÅŸ ve Herakleia yakınlarındaki, Miletos’a baÄŸlı ocaklardan yararlanılmıştır1. Yazıtlar Hellenistik Dönem’e tarihlenmiÅŸtir2. Yazılı kaynakların yanı sıra, ocakta bulunan mimari bir blok üzerindeki ametist taşı fiyatçı iÅŸareti, tapınağın cella duvarındaki ametist taşı fiyatçı iÅŸaretleriyle örtüşmektedir3.
T.Wiegand, Didyma, Zweiter Teil: Die Inschriften, Berlin, Verlag Gebr. Mann, 1958, s.53.; W.Voigtländer, Der Jüngste Apollontempel von Didyma, Almanya, Verlag Ernst Varmuth Tübingeni 1975, s.76.
2 A.Peschlow-Bindokat, “Latmos ve Grion’daki Antik Dönem Mermer Ocakları”, Herakleia: Åžehir ve Çevresi, Çev. Fikret Özcan, İstanbul, Homer Kitabevi, 2005, s. 154-155
3 Bkz.: 3.Bölüm, s.32.
4 A.e., s.152.
5 A.y.
Hellenistik Dönem’de yapımı bitmeyen tapınağın inÅŸaatına, Roma döneminde de devam edilmiÅŸtir. Kabul gören düşünceye göre MS.262 yılındaki Got İstilası nedeniyle, tapınağın inÅŸası tamamlanmadan bırakılmış, ocaktaki iÅŸler ve buluntular da iÅŸ durduÄŸu zamanki gibi kalmıştır4. Bu nedenle, buluntular Roma Dönemi’ne tarihlenmiÅŸ5, ocakta yürütülen iÅŸlerin niteliÄŸinde belirgin bir deÄŸiÅŸiklik olmaması, genel bir işçilikten bahsetmeyi mümkün kılmıştır. Tüm bunlara dayanarak,
Latmos’un güneyindeki ocakları, Miletos kentine ait ocaklar olarak deÄŸerlendirmek mümkündür.
Gölün güneydoÄŸusunda yer alan Oyuk Tepe’deki diÄŸer ocaklar incelendiÄŸinde, çevrelerinde biriken atıklardan, bu kısmın da yoÄŸun bir ÅŸekilde iÅŸletildiÄŸi anlaşılmaktadır. Miletos kentine ait ocakların aksine, bu ocaklarda yarı iÅŸli parçalar sınırlı sayıdadır. Bunun dışında, ocağın sahip olduÄŸu mermer kapasitesi, neredeyse tüketilmiÅŸtir6.
Antik kaynaklar da Latmos Herakleiası’nın sahip olduÄŸu mermer kaynaklarından bahseder. Vitruvius’un bildirdiÄŸine göre (X, II, 15), Hellenistik Dönem’de yandıktan sonra Artemis Tapınağı’nı tekrar inÅŸa etmeye karar veren Ephesoslular, hangi kentten mermer alınacağına dair fikir birliÄŸine varamamışlardır. Ephesosluların mermer almayı düşündüğü kentler arasında Herakleia’nın da adı geçmektedir7. Ayrıca Roma İmparatoru Diokletianus’un MS. 301 tarihinde, imparatorlukta fiyatların hiç görülmemiÅŸ bir seviyeye ulaÅŸması üzerine düzenlediÄŸi yeni fiyat listesinde de Herakleia mermeri, iyi kalite mermer olarak geçmektedir8. Tüm bunlara dayanarak, Herakleia kenti tarafından iÅŸletilen ocaklardan söz etmek mümkündür. Zeytin Dağı ile Büyükasar Tepe’deki ocaklarla karşılaÅŸtırıldığında görülen farklılıklardan dolayı, Oyuk Tepe’nin Latmos Herakleiası tarafından kullanıldığı sonucu çıkarılabilir.
3.1.Büyükasar Tepe, Zeytin Dağı ve Tahtacı Tepe’deki Ocaklar
Peschlow-Bindokat, Herakleia: Şehir ve Çevresi, s. 148.
Vitruvius, Mimarlık Üzerine 10 Kitap, Çev.S.Güven, İstanbul, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı, 2005, s.210. Peschlow-Bindokat, Herakleia: Şehir ve Çevresi, s.149-150.
Yukarıda da anıldığı gibi, Bafa Gölü’nün güneyinde, asfalt yol ile göl arasındaki tepelerde (Büyükasar T., Zeytin Dağı ve Tahtacı T.) mermer ocakları yer almaktadır. Bunun yanında, asfalt yolun güneyinde kalan Karacabafa Tepesi’nde de az sayıda çalışma izi görülebilmektedir. Ancak en yoÄŸun çalışma izi ve buluntulara Büyükasar Tepe ile daha batıdaki Zeytin Dağı’nda rastlanmaktadır (Lev. XXIX, Res. 1). Bu alanda saptanmış olan ocaklar, yukarıda da anıldığı gibi, Miletos kentine ait olmalıdır. Günümüzde, her iki tepedeki ocaklar iÅŸletilmemekte, ocakların bulunduÄŸu alan, yerli halk tarafından zeytinlik olarak kullanılmaktadır. Bu sayede, antik çaÄŸdaki izler ve buluntular, çok zarar görmeden ve deÄŸiÅŸime uÄŸramadan günümüze kadar ulaÅŸmışlardır. İyi derecede korunmuÅŸ konumlarından yararlanarak, burada yürütülen iÅŸi takip etmek ve saptamak mümkündür.
Miletos kentine ait ocaklar içinde en yoÄŸun ocak mamülüne Büyükasar Tepe’de rastlanır (Lev. XXX, Res. 1). Tepenin her yanında ametist taşı fiyat alma çalışmaları sürdürülmüştür. Ancak özellikle tepenin zirvesi, buluntuların yoÄŸunlaÅŸtığı yerdir (Bkz., Tablo 1). Zirvenin kuzeybatısında, tepenin en büyük ocağı yer alır (Lev. XXX, Res. 2). Bu alanın kuzeydoÄŸu ve güneybatısından ametist taşı fiyat alınmış, bunun sonucu 100m. uzunluÄŸunda ve en çok 30m. geniÅŸliÄŸinde yapay bir vadi oluÅŸmuÅŸtur9 (Lev. XXXI, Res. 1). ametist taşı fiyat alınan duvarların yüksekliÄŸi 5m.’dir. Ocağın üç tane çıkışı vardır. Bunların ikisi kuzeydoÄŸu duvarında diÄŸeri de kuzeybatıda yer almaktadır. Bu alanda yürütülen çalışmanın büyüklüğü, ocak atıklarından da anlaşılmaktadır. Bu alanda atıklar, çıkış yollarından aÅŸağı dökülmek suretiyle çalışma alanından temizlenmiÅŸ, böylece çıkış yollarının altında yapay tepecikler oluÅŸmuÅŸtur (Lev. XXXII, Res. 1).
Tepenin batısında (Lev. XXXII, Res. 2; Lev. XXXIII, Res. 1-2; Lev. XXXIV, Res. 1-2; Lev. XXXV, Res. 1-2) ve kuzeyinde de (Lev. XXXVI, Res. 1-2) çalışılmıştır. Bu alanlar kuzeye doÄŸru bir hat ÅŸeklinde ilerler. Batıdaki çalışma alanları, tepenin yamaçlarında kalır ve zirveye göre nispeten daha küçüktür. Ancak, ocak duvarları, yamaçta yer alması nedeniyle, zirveye göre daha yüksektir. Kimi yerlerde bu yükseklik yaklaşık 6-7m.’yi bulmaktadır. Burada yürütülen çalışmanın atıkları da tepeden aÅŸağı dökülmek suretiyle temizlenmiÅŸtir (Lev. XXXVII, Res. 1). Tepenin kuzeyinde yer alan alanlarda da kasnak ve bloklara rastlanır.
Büyükasar Tepe’nin batısındaki Tahtacı Tepe, çalışmaların yoÄŸunlaÅŸtığı diÄŸer bir tepedir. Çalışma alanları, Tahtacı Tepe’nin doÄŸusundan baÅŸlayarak güneydoÄŸuya doÄŸru bir hat ÅŸeklinde uzanmaktadır. Buradaki alanlar, Büyükasar Tepe’ye göre daha büyük olsa da daha az buluntuya rastlanır.
A.Peschlow-Bindokat, “Steinbrüche von Milet und Herakleia am Latmos”, Jahrbuch des Deutschen Archäologischen Instituts, 96, 1981, s.171.
Miletos kenti ocaklarındaki çalışmalar, Zeytin Dağı’nda da sürmüştür. Burası, Büyükasar Tepe’ye göre daha yüksek ve daha diktir. Dağın kuzey etekleri göl kıyısına, güneyi ise asfalt yola kadar uzanır. Buradaki çalışma, Büyükasar Tepe’ye oranla daha az azdır. Bunun nedeni kaliteli mermerin Zeytin Dağı’nda daha alt seviyelerde yer almasıdır10. Kaliteli mermere ulaÅŸmanın zorluÄŸuyla birlikte, Zeytin Dağı’nın, Büyükasar Tepe’ye göre daha yüksek olması, blokların nakliyesini de zorlaÅŸtırmış olmalıdır. Burada yer alan çalışma alanları, tepeye dağınık bir ÅŸekilde yayılmıştır. Bu alanlardan bir tanesi, tepenin kuzeyinde yer alır. 4-5m. yüksekliÄŸinde, 8m. uzunluÄŸundaki11 ocak duvarında çalışma izleri, günümüzde görülebilir durumdadır (Lev. XXXVII, Res. 2). Bu alanın batısında yer alan baÅŸka bir çalışma alanı daha vardır. Arazinin oldukça dik olduÄŸu bu alanda, herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır, ancak, yürütülen iÅŸlemin izleri takip edilebilmektedir (Lev. XXXVIII, Res. 1). Kalan izlere göre, bu alandan 176x129x36cm. ölçülerinde blok alınmıştır. Aynı ÅŸekilde dağın güneyinde de benzer çalışma izleri görülmektedir (Lev. XXXVIII, Res. 2; Lev. XXXIX, Res. 1). Çalışmanın atıkları, Büyükasar Tepe’de olduÄŸu gibi bayırdan aÅŸağıya dökülmüştür. Bu durum, yine çıplak gözle izlenebilir niteliktedir
(Lev. XXXIX, Res. 2).
Çalışmaların yoÄŸunlaÅŸtığı söz konusu tepeler dışında, daha küçük çalışma alanları da vardır. ÖrneÄŸin, Zeytin Dağı’nın batısında, göl kıyısında da ametist taşı fiyat çıkarılan alanlar görülmektedir. Günümüzde Club Natura Olivia iÅŸletmesinin üstüne kurulduÄŸu alanlarda, ocak yüzündeki külünk izleri tespit edilebilmektedir (Lev. XL, Res. 1). Yaklaşık 4-5m. yüksekliÄŸindeki ocak duvarlarının üstünde, iÅŸletmenin lokantası yer alır. Bir baÅŸka duvarda ise, kaliteli mermerin, daha alt seviyelerde yer alması nedeniyle, ametist taşı fiyat alma iÅŸlemi, alttan oyarak ilerlemiÅŸtir (Lev. XL, Res. 2). Bunun dışında, asfalt yolun kenarında da alet izleri görülür. ÖrneÄŸin, göl ile yol arasında kalan bir kaya kütlesi üzerinde de alet izleri tespit edilmektedir (Lev. XLI, Res. 1). Ancak asfalt yolun yapımında bu alan tahrip olmuÅŸtur.