Kur’an-ı Kerim’de geçen anne sütü ile ilgili ayetlerden biri şöyledir: “İnsana, anne baÂbasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur.”144
Bir baÅŸka ayette ise; “Anneler, çocuklarını-emzirmeyi tamamlamak isteyen kimse için-tam iki yıl emzirirler”145 ifadesi yer almaktadır. Bu ayet-i kerimelerde Allah Teala, tam emÂzirmenin süresinin iki yıl olduÄŸunu bildirmiÅŸtir. Fakat “Emzirmeyi tamamlamak isteyen kimÂse için” ifadesinden de anlaşılacağı üzere iki yıl süt emzirmek vacip deÄŸildir. ÇocuÄŸunu tam emzirmek isteyen kimse, iki yıl emzirir, demektir. Ayetin devamında ise, “EÄŸer (ana-baba), anlaşıp danışarak sütten kesmek isterlerse kendilerine günah yoktur” cümlesinin hükmüne göre ana-baba, danışıp anlaÅŸmak suretiyle çocuklarını, iki yıl dolmadan sütten kesebilirler. Ancak ikisi, birbirine danışarak çocuÄŸun saÄŸlığına bir zararı olmayacağına kanaat getirdikten sonra bu iÅŸi yapabilirler.146 Emzirme, iki tam yıl veya bebekler için yeterli geleceÄŸine inandıÂğımız buna yakın bir süre devam etmelidir. Çocuk, iki yılı annesinin kucağında geçirip göğÂsünden beslenecek; anne sıcaklığını ve ÅŸefkatini hissedecek. Bu iki yılı, annesinin yaÅŸadığı sevinç ve üzüntüler arasında gidip gelmekle geçirecek, sinirlerinin sakin ve gergin olduÄŸu anları tadıp hissedecektir. Çocuk bu iki yıl zarfında annesinin kucağında evin içinde ve dışınÂda dolaşıp gezecek, öğrenecek ve yeni ÅŸeyler keÅŸfedecektir. Bu iki yıl içinde hayat tecrübesi kazanacak ve zorluklarını görecektir.147
Ayrıca çocuÄŸu iki yıl emzirme, çocuÄŸun saÄŸlığı açısından da son derece önemlidir. Zira; karaciÄŸer, kan yapması dolayısıyla çok yüklüdür ve bu yüzden süte zorunlu olarak ihtiyacı vardır. Bu süre karaciÄŸerin kan yapımında geri plana çekilmesi için iki tam yıl kadardır. Bu nedenle emzirme iki yıl sürmelidir. GeliÅŸmenin en önemli safhası gerçek biyolojik maddelere olan ihtiyaç süresi yine iki yıldır. Çünkü tıp, bebeÄŸin ilk iki yılda yapacağı geliÅŸmenin en önemli devre olduÄŸunu kesinlikle kabul etmektedir. Yine çocuklarda ruh hastalıkları ile ilgili yapılan çalışmalardan anlaşılmıştır ki, bir insanın ruh saÄŸlığının saÄŸlam olması için annesini iki yıl emmesi ÅŸattır. Bütün dünyada bu konuda yapılan bir araÅŸtırmada Endonezya ve Filipin-ler’de hiçbir çocukta ruh saÄŸlığı sorununa rastlanmamış ve bilim heyeti bu müthiÅŸ gerçeÄŸin nedenini, çocukların iki yıl anne sütü almalarına baÄŸlamıştır.[1]
O halde, bebeÄŸin, saÄŸlıklı geliÅŸimi için, anne sütüyle beslenmesi zorunludur. Buna göre anne sütü, bebeÄŸin geliÅŸiminin istikrarı için gereklidir. Her ÅŸeyden önce anne sütü, bakterilere karşı koruyucu güçlü bir aşıdır. Bunun yanında, pastörize sütlerde ve mamalarda pek bulunÂmayan; ama bebeÄŸin ihtiyaç duyduÄŸu tuz ve mineraller ihtiva eder. Bu konuda yapılan moÂdern bilimsel araÅŸtırmalar, bebeÄŸin annesinden emdiÄŸi ilk sütün, onun bağışıklık sistemini güçlendirdiÄŸini ve sadece bir cm3’ünde on milyonlarca antikor (vücudu mikroplara karşı koÂruyan) hücresi bulunduÄŸunu tespit etmiÅŸtir. Ayrıca doÄŸumdan sonra göğüsten gelen ilk anne sütü, yüksek oranda çinko ve sodyum maddeleri içerir. Anne sütünün ihtiva ettiÄŸi temel besin maddelerinin oranları şöyledir: % 87 su % 4 yaÄŸ, % 1 protein, % 1 tuz ve mineraller. Dikkat edilirse anne sütünde glikoz/ ÅŸeker bulunmamaktadır.[2]
Dr. Abdulhamit Diyab ve Dr. Ahmet Karkızun’un dedikleri gibi ilim ÅŸunu keÅŸfetmiÅŸtir: Anne sütü-ki el-Leben veya es-Serap diye adlandırılır-hazm edici unsurları ihtiva ettiÄŸi için hazmı kolaylaÅŸtırır ki bunlar midenin hazmettirici unsurlarına yardımcı olur. Bir buçuk saat gibi az bir sürede muhtevasını boÅŸaltabilir. Gelecek herhangi bir mikrobu öldürebilecek müÂnasip bir mide asidi kalır. Anne sütü ayrıca, bebeÄŸin muhtelif hastalıklara karşı direncini arttıÂran çeÅŸitli zıt cisimleri içermektedir.[3]
Anne sütü, önemli bir protein kaynağı olduÄŸu için, vücudun temel yapısına önemli katÂkıda bulunur. Protein eksikliÄŸi ile kwashiorker, marasmus gibi hastalıklar süt ve bunun gibi proteinli gıdalarla düzelir. Siroz, nefrotik sendrom (böbrek hastalığı) gibi hastalıklarda da süt önemli bir fayda saÄŸlar. Sütte bol A vitamini vardır. Vitamin A, büyüme için gereklidir. Avitamini yetersizliÄŸinde gece körlüğü, kemiklerde önemli bozukluklar olur. Anne sütünde D vitamini ve kalsiyum fazlaca bulunur. Kalsiyum ve D vitamini kemik ve diÅŸlerin sertleÅŸmesi için gereklidir. D vitamini eksikliÄŸinde RaÅŸitizm ve Osteomalasia gibi hastalıklar görülmekteÂdir. Anne sütü aynı zamanda lizozim denen ve bakterilerin zararsız hale getirilmesinde rol oynayan bir enzimi de yüksek oranda ihtiva eder.[4]
İnsanın, beslenmesi açısından muhtaç olduÄŸu besinlerin tümü anne sütünde mevcuttur. Ancak sütün önemli özelliÄŸi, bu maddeleri çok ahenkli bir nisbet ve ölçü çerçevesinde bir araya getirmesidir. En mühim yapı sırrı da yaÄŸ moleküllerinin çok ince ve küçük parçacıklar halinde süte dağılmış olmasındadır. Anne vücudunun yapısı ne olursa olsun anne sütü bir milÂyarderin sofrasından daha zengin hazırlanmıştır. Özellikle altı aylığa kadar bebeÄŸin tüm vitaÂmin ihtiyacı fazlasıyla anne sütünde mevcuttur. BebeÄŸin özellikle ilk altı ayda yalnız sütle beslenmesi gereÄŸi biyolojik bir zorunluluktur. Zira normal sindirim faaliyetinin merkezi olan karaciÄŸer, bebeklerde büyük ölçüde kan yapmakla meÅŸguldür. Ayrıca bebek, besinleri enerji amacından ziyade, büyüme-geliÅŸme amacıyla kullanır. Bu yüzden gerekli besin türlerini ve vitaminleri seçmek imkânsız gibidir. Bu nedenle de bebeÄŸin geliÅŸme ve büyümesi ilahi kudret tarafından sütle garanti altına alınmıştır.[5]
Anne sütünün, bebeğin sağlığına, yukarıda sayılanlar dışında şu faydaları vardır:
1- Sütün sıcaklık derecesi bebeğin sağlığına zarar vermez.
2- Anne sütündeki asitlerin dağılması ve varlık oranı bebeklerin ihtiyaçlarına göre yaraÂtılmıştır.
3- Anne sütündeki canlı kimyasal maddeler, inek sütüyle karşılaştırıldığında; anne sütü, bebek sağlığı açısından daha uygundur.
4- Anne sütü; iltihap ve mikroplara karşı savaşan faal maddeleri içerir. Bu maddelerin bir kısmı mantarlara karşıdır.[6]
ÇocuÄŸun anne sütünü göğüsten emmesi, annenin saÄŸlığı açısından da büyük önem taşıÂmaktadır. BebeÄŸin aÄŸzının annenin memesiyle oynaması, doÄŸumdan sonra anne rahminin normal hale dönmesini çabuklaÅŸtırarak, doÄŸum sonrası kanama miktarını azaltır. Çağımız insanı bu konuda henüz bir ilaç geliÅŸtirmeden çok önce, yüce yaratıcı bu ilacı kullarına bağışÂlamıştır. Modern tıp biliminin yaptığı araÅŸtırmalar sonucunda ulaÅŸtığı ÅŸu tespit dikkat çekiciÂdir: Bebeklerini göğüslerinden emziren anneler, bebeklerini biberonla emziren annelerden daha az göğüs kanserine yakalanmaktadırlar. BebeÄŸin aÄŸzı, annesinin göğüslerini baÅŸta habis kanser hastalığı olmak üzere çeÅŸitli hastalıklardan koruyan bir ÅŸifa kaynağıdır.[7] Buna ilaveÂten; bebeÄŸin aÄŸzı, tabii bir ÅŸekilde hayız döneminin kesilmesine yardım eder ve kadını, hamiÂleliÄŸi geciktirmek için tevessül ettiÄŸi koruyucu haplar-ki bu ilaçların çoÄŸu sonra doÄŸacak beÂbeklerde yaratılış bozukluklarına neden olur-vb. tehlikelerden korur.[8]
Süt veren annede karaciÄŸer tam kapasite ile çalışır. Bu sayede anne vücudunun bütün kimyasal sorunları elden geçmiÅŸ olur. Bunun dışında annenin kan yapısında tüm gerekli madÂdeler karışmak zorunda olduÄŸundan, annenin hücreleri emzirme sırasında eksikliklerini gideÂrir. Yine anne, emzirme sırasında hipofiz bezi salgılamasının tam kontrolünde olduÄŸundan, genel hormon yapısı ahenkli çalışır. Emziren annenin, bu hormonal denge sayesinde rahim ve yumurtalıkları da bir süre istirahat eder. Annenin süt vermekle elde ettiÄŸi bunca avantajı tam randımanla elde tutması için emzirme süresinin yine iki yıl olması en ideal süredir. Emziren anne saÄŸlıklı, emen bebek ömür boyu saÄŸlıklıdır. Bu nimetler de büyük bir Kur’an mucizesi-dir.[9]
Kur’an-ı Kerim’de geçen anne sütü ile ilgili ayetlerden biri şöyledir: “İnsana, anne baÂbasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur.”144
Bir baÅŸka ayette ise; “Anneler, çocuklarını-emzirmeyi tamamlamak isteyen kimse için-tam iki yıl emzirirler”145 ifadesi yer almaktadır. Bu ayet-i kerimelerde Allah Teala, tam emÂzirmenin süresinin iki yıl olduÄŸunu bildirmiÅŸtir. Fakat “Emzirmeyi tamamlamak isteyen kimÂse için” ifadesinden de anlaşılacağı üzere iki yıl süt emzirmek vacip deÄŸildir. ÇocuÄŸunu tam emzirmek isteyen kimse, iki yıl emzirir, demektir. Ayetin devamında ise, “EÄŸer (ana-baba), anlaşıp danışarak sütten kesmek isterlerse kendilerine günah yoktur” cümlesinin hükmüne göre ana-baba, danışıp anlaÅŸmak suretiyle çocuklarını, iki yıl dolmadan sütten kesebilirler. Ancak ikisi, birbirine danışarak çocuÄŸun saÄŸlığına bir zararı olmayacağına kanaat getirdikten sonra bu iÅŸi yapabilirler.146 Emzirme, iki tam yıl veya bebekler için yeterli geleceÄŸine inandıÂğımız buna yakın bir süre devam etmelidir. Çocuk, iki yılı annesinin kucağında geçirip göğÂsünden beslenecek; anne sıcaklığını ve ÅŸefkatini hissedecek. Bu iki yılı, annesinin yaÅŸadığı sevinç ve üzüntüler arasında gidip gelmekle geçirecek, sinirlerinin sakin ve gergin olduÄŸu anları tadıp hissedecektir. Çocuk bu iki yıl zarfında annesinin kucağında evin içinde ve dışınÂda dolaşıp gezecek, öğrenecek ve yeni ÅŸeyler keÅŸfedecektir. Bu iki yıl içinde hayat tecrübesi kazanacak ve zorluklarını görecektir.147
Ayrıca çocuÄŸu iki yıl emzirme, çocuÄŸun saÄŸlığı açısından da son derece önemlidir. Zira; karaciÄŸer, kan yapması dolayısıyla çok yüklüdür ve bu yüzden süte zorunlu olarak ihtiyacı vardır. Bu süre karaciÄŸerin kan yapımında geri plana çekilmesi için iki tam yıl kadardır. Bu nedenle emzirme iki yıl sürmelidir. GeliÅŸmenin en önemli safhası gerçek biyolojik maddelere olan ihtiyaç süresi yine iki yıldır. Çünkü tıp, bebeÄŸin ilk iki yılda yapacağı geliÅŸmenin en önemli devre olduÄŸunu kesinlikle kabul etmektedir. Yine çocuklarda ruh hastalıkları ile ilgili yapılan çalışmalardan anlaşılmıştır ki, bir insanın ruh saÄŸlığının saÄŸlam olması için annesini iki yıl emmesi ÅŸattır. Bütün dünyada bu konuda yapılan bir araÅŸtırmada Endonezya ve Filipin-ler’de hiçbir çocukta ruh saÄŸlığı sorununa rastlanmamış ve bilim heyeti bu müthiÅŸ gerçeÄŸin nedenini, çocukların iki yıl anne sütü almalarına baÄŸlamıştır.[1]
O halde, bebeÄŸin, saÄŸlıklı geliÅŸimi için, anne sütüyle beslenmesi zorunludur. Buna göre anne sütü, bebeÄŸin geliÅŸiminin istikrarı için gereklidir. Her ÅŸeyden önce anne sütü, bakterilere karşı koruyucu güçlü bir aşıdır. Bunun yanında, pastörize sütlerde ve mamalarda pek bulunÂmayan; ama bebeÄŸin ihtiyaç duyduÄŸu tuz ve mineraller ihtiva eder. Bu konuda yapılan moÂdern bilimsel araÅŸtırmalar, bebeÄŸin annesinden emdiÄŸi ilk sütün, onun bağışıklık sistemini güçlendirdiÄŸini ve sadece bir cm3’ünde on milyonlarca antikor (vücudu mikroplara karşı koÂruyan) hücresi bulunduÄŸunu tespit etmiÅŸtir. Ayrıca doÄŸumdan sonra göğüsten gelen ilk anne sütü, yüksek oranda çinko ve sodyum maddeleri içerir. Anne sütünün ihtiva ettiÄŸi temel besin maddelerinin oranları şöyledir: % 87 su % 4 yaÄŸ, % 1 protein, % 1 tuz ve mineraller. Dikkat edilirse anne sütünde glikoz/ ÅŸeker bulunmamaktadır.[2]
Dr. Abdulhamit Diyab ve Dr. Ahmet Karkızun’un dedikleri gibi ilim ÅŸunu keÅŸfetmiÅŸtir: Anne sütü-ki el-Leben veya es-Serap diye adlandırılır-hazm edici unsurları ihtiva ettiÄŸi için hazmı kolaylaÅŸtırır ki bunlar midenin hazmettirici unsurlarına yardımcı olur. Bir buçuk saat gibi az bir sürede muhtevasını boÅŸaltabilir. Gelecek herhangi bir mikrobu öldürebilecek müÂnasip bir mide asidi kalır. Anne sütü ayrıca, bebeÄŸin muhtelif hastalıklara karşı direncini arttıÂran çeÅŸitli zıt cisimleri içermektedir.[3]
Anne sütü, önemli bir protein kaynağı olduÄŸu için, vücudun temel yapısına önemli katÂkıda bulunur. Protein eksikliÄŸi ile kwashiorker, marasmus gibi hastalıklar süt ve bunun gibi proteinli gıdalarla düzelir. Siroz, nefrotik sendrom (böbrek hastalığı) gibi hastalıklarda da süt önemli bir fayda saÄŸlar. Sütte bol A vitamini vardır. Vitamin A, büyüme için gereklidir. Avitamini yetersizliÄŸinde gece körlüğü, kemiklerde önemli bozukluklar olur. Anne sütünde D vitamini ve kalsiyum fazlaca bulunur. Kalsiyum ve D vitamini kemik ve diÅŸlerin sertleÅŸmesi için gereklidir. D vitamini eksikliÄŸinde RaÅŸitizm ve Osteomalasia gibi hastalıklar görülmekteÂdir. Anne sütü aynı zamanda lizozim denen ve bakterilerin zararsız hale getirilmesinde rol oynayan bir enzimi de yüksek oranda ihtiva eder.[4]
İnsanın, beslenmesi açısından muhtaç olduÄŸu besinlerin tümü anne sütünde mevcuttur. Ancak sütün önemli özelliÄŸi, bu maddeleri çok ahenkli bir nisbet ve ölçü çerçevesinde bir araya getirmesidir. En mühim yapı sırrı da yaÄŸ moleküllerinin çok ince ve küçük parçacıklar halinde süte dağılmış olmasındadır. Anne vücudunun yapısı ne olursa olsun anne sütü bir milÂyarderin sofrasından daha zengin hazırlanmıştır. Özellikle altı aylığa kadar bebeÄŸin tüm vitaÂmin ihtiyacı fazlasıyla anne sütünde mevcuttur. BebeÄŸin özellikle ilk altı ayda yalnız sütle beslenmesi gereÄŸi biyolojik bir zorunluluktur. Zira normal sindirim faaliyetinin merkezi olan karaciÄŸer, bebeklerde büyük ölçüde kan yapmakla meÅŸguldür. Ayrıca bebek, besinleri enerji amacından ziyade, büyüme-geliÅŸme amacıyla kullanır. Bu yüzden gerekli besin türlerini ve vitaminleri seçmek imkânsız gibidir. Bu nedenle de bebeÄŸin geliÅŸme ve büyümesi ilahi kudret tarafından sütle garanti altına alınmıştır.[5]
Anne sütünün, bebeğin sağlığına, yukarıda sayılanlar dışında şu faydaları vardır:
1- Sütün sıcaklık derecesi bebeğin sağlığına zarar vermez.
2- Anne sütündeki asitlerin dağılması ve varlık oranı bebeklerin ihtiyaçlarına göre yaraÂtılmıştır.
3- Anne sütündeki canlı kimyasal maddeler, inek sütüyle karşılaştırıldığında; anne sütü, bebek sağlığı açısından daha uygundur.
4- Anne sütü; iltihap ve mikroplara karşı savaşan faal maddeleri içerir. Bu maddelerin bir kısmı mantarlara karşıdır.[6]
ÇocuÄŸun anne sütünü göğüsten emmesi, annenin saÄŸlığı açısından da büyük önem taşıÂmaktadır. BebeÄŸin aÄŸzının annenin memesiyle oynaması, doÄŸumdan sonra anne rahminin normal hale dönmesini çabuklaÅŸtırarak, doÄŸum sonrası kanama miktarını azaltır. Çağımız insanı bu konuda henüz bir ilaç geliÅŸtirmeden çok önce, yüce yaratıcı bu ilacı kullarına bağışÂlamıştır. Modern tıp biliminin yaptığı araÅŸtırmalar sonucunda ulaÅŸtığı ÅŸu tespit dikkat çekiciÂdir: Bebeklerini göğüslerinden emziren anneler, bebeklerini biberonla emziren annelerden daha az göğüs kanserine yakalanmaktadırlar. BebeÄŸin aÄŸzı, annesinin göğüslerini baÅŸta habis kanser hastalığı olmak üzere çeÅŸitli hastalıklardan koruyan bir ÅŸifa kaynağıdır.[7] Buna ilaveÂten; bebeÄŸin aÄŸzı, tabii bir ÅŸekilde hayız döneminin kesilmesine yardım eder ve kadını, hamiÂleliÄŸi geciktirmek için tevessül ettiÄŸi koruyucu haplar-ki bu ilaçların çoÄŸu sonra doÄŸacak beÂbeklerde yaratılış bozukluklarına neden olur-vb. tehlikelerden korur.[8]
Süt veren annede karaciÄŸer tam kapasite ile çalışır. Bu sayede anne vücudunun bütün kimyasal sorunları elden geçmiÅŸ olur. Bunun dışında annenin kan yapısında tüm gerekli madÂdeler karışmak zorunda olduÄŸundan, annenin hücreleri emzirme sırasında eksikliklerini gideÂrir. Yine anne, emzirme sırasında hipofiz bezi salgılamasının tam kontrolünde olduÄŸundan, genel hormon yapısı ahenkli çalışır. Emziren annenin, bu hormonal denge sayesinde rahim ve yumurtalıkları da bir süre istirahat eder. Annenin süt vermekle elde ettiÄŸi bunca avantajı tam randımanla elde tutması için emzirme süresinin yine iki yıl olması en ideal süredir. Emziren anne saÄŸlıklı, emen bebek ömür boyu saÄŸlıklıdır. Bu nimetler de büyük bir Kur’an mucizesi-dir.[9]