OTANT�K TA�

En İlginç Doğum Günü Hediyesi

V MAKALELER
DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ
Fiyatı      :      TL
[dpsc_display_product]
Ürünün Özellikleri
  • en ilginç doğum günü hediyesi

En İlginç Doğum Günü Hediyesi  Günümüzde bayram ziyaretleri yerine tatile çıkmak daha çok tercih edilir olmuştur. Geleneksel bayramlaşmalara kentlerde çok nadir rastlanılmakta hatta bayram günü insanlarda sadece tatil olgusunu çağrıştırır duruma gelmektedir. Tüm bunların nedeni olarak gelenekselliğin çoözüldüğü kent ortamının yarattığı zorlu iş yşamı ve uzun çalışma saatlerim sayacak olursak günümüz bayramlannda En İlginç Doğum Günü Hediyesi leşme âdetinin neden yavaş yavaş kalkmakta olduğu ortaya çıkmaktadır.
2. Ritfiel Kökenli Mevsimlik Bayramlarda En İlginç Doğum Günü Hediyesi leşme Geleneği

Johan Huizinga’mn Homo Ludens (Oyuncu İnsan) düşüncesine göre oyun, kültürden öncedir. Çeşitli kültürlerden çıkma ya da bir rastlantı sonucu değil, tersine çeşitli kültür biçimlerinin doğuşunda başlıca etkendir (And 1974:13)
Oyun kavramının Türkçe’de çok çeşitli anlamlan bulunmaktadır. Türkçe’deki oyun anlamlanndan bazdan şunlardır:
■ Vakit geçirmeye yarayan eğlence: Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale gibi…
■ Kumar.
■ Şaşkınlık uyandırıcı hüner: Hokkabaz ve cambaz oyunlan gibi…
■ Tiyatro ve sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi.
■ Müzik eşliğinde yapılan hareketlerin bütünü: Zeybek oyunu gibi…
■ Sahne veya mikrofonda oynamak için hazırlanmış eser, temsil, piyes.
B Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma: Olimpiyat oyunlan, Akdeniz oyunlan gibi…
9 Hile, düzen, desise, entrika (TDK Sözlüğü, 1998:1709-1710) Huizinga’ya göre oyun kavramının önemli niteliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

■ Oyun her şeyden önce isteğe bağlı, gönüllü bir eylemdir. Zorlama oyun olmaz, bu nedenle de oyun boş zamanlarda yapılır.
a Oyun bir ritüel veya bir tören olduğu zaman ödev kavramıyla birleşir. Bu bakımdan oyun özgür bir nitelik taşımaktadır.
■ Oyun, gerçek ve günlük yaşamdan değişiktir. Oyun oynayan kimse oynarken gerçeğin dışında olduğunu bilir bu nedenle de oyun çıkarcılıktan arınıktır.
■ Oyun, günlük yasanım içinde bir dinlenme noktası, günlük yaşama bir ara veriştir. Bu bakımdan da oyun, günlük yaşamın süsü niteliğindedir.
■ Oyun, günlük yaşamdan yer ve süre bakımından aynlmıştır. Kendine özü yer ve süreyle sınırlanmıştır.
■ Oyunda en önemli olan “saygınlık ve onurudur. Kazanmak, bunlara göre ikinci planda kalmaktadır (And 1974:14)
Bu tanımlardan ve açıklamalardan hareketle ‘oyun’u; “Küçüklerin ve büyüklerin, kısacası her yaştan nisanın, günlük hayatın sıkıntılarından ve baskısından kurtulmak için, kendine özgü kuralları olan, ancak çok da katı kurallar içermeyen, gönüllü olarak yapılan faaliyetler” olarak tanımlayabiliriz.

Oyunlarda iki önemli nitelik bulurımaktadır. Bunlar gerilim ve sonucun belli olmayışıdır. (And 1974: 18)
“Ritüeller, doğanın bilinmeyen yönlerinin simgeleridir. Her ritüel bir sembolden oluşur. Rimellerde büyük dinler öncesi eski dinlere, inanışlara ait izler bulmak mümkündür. Ritüeller bu dünyayla ölüm sonrasındaki dünyanın ilişkisine dayanır. İnsanlar doğayı tehlikeli, anlaşılmaz, ürkütücü, kendini de doğa karşısında güçsüz buluyordu. Büyü, sihir ve törenle doğayla uyumu sağlamayı. amaçlıyordu. Rimellerde doğa, totemizm kültü, ölmüş ulu kişilere saygının simgesi olari atalar kültü iç içedir. Bu tür törenlerdeki taklit, eylem ve toplu kaülma doğadan insanoğluna karşı gelebilecek kötülük ve olumsuzluklara karşı büyüyle korunma çabasıdır.Ritüellerde taklitle canlandırma öğesi dramı oluşturur. Dramatik nitelikli ritüeller kültik özlüdür ve dinsel alana girerler.” (Artun 1996: 92-93)

“Ritüel, bir ömek üzerine kalıplaşmış davranış ve töreler bütünüdür.” (And 1975:1)

“Ritüeller genellikle toplumun kaygı verici bir durumunda kendiliğinden ortaya çıkan bir karşılık, bir tepkidir.” (And 1975:3)

Fransız toplumbilimcisi Emile Durkheim’e göre ritüllerin dört toplumsal işlevi bulunmaktadır. Bunlar:

Ritüel, bireyi toplumda yaşamak için toplumun gerektirdiği düzen bağının sıkılığına, acı çekmeye hazırlar, bu yolla onu eğitir.

Ritüel, bireyleri bir araya getirir, bireyler arasındaki toplumsal bağlan güçlendirir, ortaklığı pekiştirir.

Rimelin toplumda, canlandıncı bir işlevi vardır. Toplumun ilişkilerini kalıtlannm bilincine vardırır, geleneklerin sürmesi, tazelenmesi, değer yargılarının, törelerin kökleşmesine yardım ederek toplumu canlı bir biçimde ayakta tutar.
Mutluluk verici işlevi: Toplumun bir üyesi olmanın mutluluk duygusunu verir, özellikle toplumun bunalımlı dönemlerinde, kişilerin coşku ve duygularını bir arada dile getirmelerine olanak tanıyarak bozulan dengeyi düzeltir (And 1975: 1-2)

“Bugün bile, ilkbahar ve güz şenliklerinde genç erkek ve kızlar arasında şarkı, oyun yarışmaları yapılır. Aslında bütün bunların kökeninde rimeller bulunmaktadır. Bu oyunlar, mevsimlerin aksamadan dönüşümü, tarım ürünlerinin olgunlaşması, yıla bolluk ve mutluluk getirmeye yöneliktir.” (And 1974: 19)
“Her milletin ilk devirlerinde ayini temsiller bulunmaktadır ve bu temsiller yüzyıllar boyu nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaşmaktadırlar. Türklerde de ayini temsiller ilk devirlerde oluşmuş ve günümüze kadar süregelmiştir. Köprülü’ye göre Ergenekon menkıbesinin hatırasını kutlamak amacıyla yapılan ayin tamamıyla temsili bir nitelik taşımaktadır. Bu ayinde Türkleri Ergenekon’dan çıkaran demirci’yi taklit ederek, Hakan’ın ateşte kızdırılan demir parçasını örs üzerine koyup çekiçle vurması, sonra büyüklerin onu sırasıyla taklit etmeleri, bu ayinin temsili niteliğini göstermektedir.” (Köprülü 1999: 129-130)

Ritüel kökenli Türk halk oyunlarında alma, verme, karşılığında verme olarak nitelendirdiğimiz En İlginç Doğum Günü Hediyesileşme motifine sıkça rastlamaktayız. Buna göre her oyunun akışı içerisinde ya da oyun sonunda genellikle En İlginç Doğum Günü Hediyesileşme mevcuttur. Buradaki En İlginç Doğum Günü Hediyesileşme genellikle alma ve verme şeMindedir. Karşılığında verme ise genellikle somut En İlginç Doğum Günü Hediyesiler olarak değil, soyut En İlginç Doğum Günü Hediyesiler şeklinde verilmektedir. Örneğin “Çiğdem gezmesi” oyununda eğer çocuklar oyunun sonunda gezdikleri evlerden En İlginç Doğum Günü Hediyesi alırlarsa karşılığım övgü dolu sözleri kafiyeli ve ezgili bir şekilde söyleyerek verirler. Ancak eğer gezilen evlerden bir En İlginç Doğum Günü Hediyesi alamazlarsa da yerici sözlerle karşılığım vermektedirler. Burada önemli olan bolluk ve bereketin temsil edildiği bu oyunları oynayan oyunculara yine bolluk ve bereketi temsil eden En İlginç Doğum Günü Hediyesileri verebilmektir. Bu sayede yapılan Ritüel oyun tam anlamıyla amacına ulaşmış olur ve bolluk ve bereketin geleceğine inamlu.

Yılın değişmesiyle ilgili oyunlara örnek olan Köse-gelin oyunu Doğu Beyazıt’ta oynanmaktadır. Oyun, yılın bitiş tarihi olan 7 Şubat’ta oynanır. Eski yılı birinci güvey simgeler’ve adı “Köse”dir. Yaşlı ve kamburdur. Bir de takma sakalı vardır. Yeni yıh ikinci güvey simgeler ve o diğerinin aksine gençtir. Köse ile gelin evlenirler; ancak gelin, hiç konuşmadan somurtur. Oyun sırasında gelin ve güvey Köse’yi sanki büyüler ve Köse düşüp bayılır. Köse’yi bir türlü ayıltamazlar, o ölmüştür. Bunun üzerine gelini genç güveyle yeni yılla evlendirirler. Gelinin yüzünü açması için armağanlar toplanır. Anlaşıldığı üzere yıl bitimini Köse oyununun simgelenmesi açık olarak ifade etmektedir (And 1983:47)

Yılın değişimi ile ilgili törensel oyunların yanı sıra doğaya sıkı sıkıya bağlı olan yörelerde doğa ile yandaş ve barışık olmak için “Güneşi Karşılama”, “Bahan Karşılama” (Hıdrellez, Nevruz vb.), “Yağmur Yağdırma”, “Kışyansı”, “Yeni Yıl” törenleri de yapılmaktadır (Karadağ 1995: 66)
Şekil 14 Nevruz kutlamaları sırasında ateşin üzerinden atlayan insanlardan bir görünüm.

“Yenigün” anlamına gelen Nevruz yılbaşının ilk günü sayılmaktadır. Bugün baharın gelmesiyle birlikte doğa yeniden canlanır. Doğanın bu uyanışını kutlamak amacıyla düzenlenen Nevruz Bayramı ise değişik şekillerde kutlamlagelmiştir.

Sakaoğlu ve Alptekin Nevruz Bayramının Türkiye’deki tarihsel gelişiminden “Türk Dünyası Nevruz Ansiklopedisi”nde şu şekilde bahsetmektedir:

“…1991 yılma kadar geleneksel bir şekilde, daha çok köy ve küçük yerleşim birimlerinde kutlanan Nevruz Bayramı, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bütün Türk dünyasında daha gösterişli törenlerle ve resmî bayram olarak kutlanmaya başlanmıştır. Aslında Türk cumhuriyetleri ve Türkiye’de 1924 yılma kadar büyük etkinliklerle kutlanan bayram daha sonraları çeşitli sebeplerden dolayı ya unutulmuş, ya da başka bayramlarla karıştınlmıştır.bu unutulma ve karıştırılma teknolojideki baş döndürücü gelişmeler de eklenince Nevruz Bayramı kendi kimliğinden yavaş yavaş aynimaya başlamıştır. Türk sahasında, Nevruz, Sultan Nevruz, Sultan Navnz, Navrız, Novruz, Yılsırtı, Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Kış Bitti Bayramı, Gün Dönümü gibi adlarla bilinen Nevruz, Farsça bir kelime olup, “yeni gün” anlamına gelmektedir. (Sakaoğlu ve Alptekin 2004: 379)

Nevruz, birleştirici ve kaynaştncı bir olay olarak görülmektedir.
“İslâmiyet öncesi Nevruz, İslâmiyet sonrası ise Hıdırellez tamamıyla Orta Asya kökenli bir Türk kültürünü yansıtan, özelliklerini sürürden birleştirici ve kaynaştırıcı bir olay olarak benimsenmiştir.” (Akçora 2006:32-33)

Karakalpak Türklerinde Nevruz bayramı üç gün sürer ve 19, 10, 21 mart günlerinde kutlanır. 20 Mart’ı 21 Mart’a bağlayan gece “baca-baca” âdeti görülür. Gençler, pencere veya bacalardan mendillerim sallandırır ve armağanlarım alırlar. (Akça 2002:44)

Dobruca bölgesinde yaşayan Kırım Türkleri 21 Mart gününü “Navrez” olarak adlandırırlar ve bu günü bayram olarak kutlarlar. Bir hafta boyunca kutlanan Nevruz bayramı sırasında Kırım TürUerinin gençleri ve çocukları büyük bir dal parçasını nevruz çiçekleri ile süslerler ve üçerli gurup oluşturarak evîeri dolaşırlar. Nevruzla ilgili türküler söylerler ve ev saMplerine Nevruz çiçeği armağan ederler. Bu En İlginç Doğum Günü Hediyesinin karşılığı ev sahipleri de yumurta, para gibi En İlginç Doğum Günü Hediyesiler verirler, dala da çal, çerpenti, mendil gibi En İlginç Doğum Günü Hediyesileri bağlarlar. Bu armağanlar guruplar arasında paylaşılır. Kazanlarda yumurtalar kaynatılarak çeşitli renklere boyanır ve bayram kutlamaya gelen çocuklara armağan olarak verilir. (Akça 2002:45-46)

Dağıstan Türkleri Nevruz bayramım 21-22 Mart tarihlerinde kutlarlar. Dağıstan’ın Buyınanski yöresinde ise çocuklar bir ağacın en büyük dalım keserler ve her dalma mendil, bez gibi farklı En İlginç Doğum Günü Hediyesiler takarlar. Bir ellerinde En İlginç Doğum Günü Hediyesilerle süslü ağaç dalı bir ellerinde de bayrak ile ev ev dolaşırlar ve genellikle ev kadınlarına yönelik şanları söyleyerek karşılığında da En İlginç Doğum Günü Hediyesi alırlar. (Akça 2002:52)

Başkurdistan Türklerinin yaptığı Nevruz kutlamaları mart ayı içerisinde yapılmaktadır. Nevruz bayramı kutlamalarında şiir ve mani okuyarak evleri dolaşmakta ve karşılığında da bayram En İlginç Doğum Günü Hediyesileri almaktadırlar. (Akça 2002:56):

“Ey düş, güzelim, düş güzelim,
Düşüp, başmak (çarık) giy, güzelim Nevruz hakkını ver, güzelim.
Bîr tin versen, az olur İki tin versen, çok olur…
Nevruz hakkı-beş altın Versen, olur iki altın…
Olmasa akçeniz,

En İlginç Doğum Günü Hediyesi

V MAKALELER
DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ
Fiyatı      :      TL
Ürünün Özellikleri
  • en ilginç doğum günü hediyesi
[dpsc_display_product]
Ürün Açıklaması Video Tanıtım Yorumlar

En İlginç Doğum Günü Hediyesi  Günümüzde bayram ziyaretleri yerine tatile çıkmak daha çok tercih edilir olmuştur. Geleneksel bayramlaşmalara kentlerde çok nadir rastlanılmakta hatta bayram günü insanlarda sadece tatil olgusunu çağrıştırır duruma gelmektedir. Tüm bunların nedeni olarak gelenekselliğin çoözüldüğü kent ortamının yarattığı zorlu iş yşamı ve uzun çalışma saatlerim sayacak olursak günümüz bayramlannda En İlginç Doğum Günü Hediyesi leşme âdetinin neden yavaş yavaş kalkmakta olduğu ortaya çıkmaktadır.
2. Ritfiel Kökenli Mevsimlik Bayramlarda En İlginç Doğum Günü Hediyesi leşme Geleneği

Johan Huizinga’mn Homo Ludens (Oyuncu İnsan) düşüncesine göre oyun, kültürden öncedir. Çeşitli kültürlerden çıkma ya da bir rastlantı sonucu değil, tersine çeşitli kültür biçimlerinin doğuşunda başlıca etkendir (And 1974:13)
Oyun kavramının Türkçe’de çok çeşitli anlamlan bulunmaktadır. Türkçe’deki oyun anlamlanndan bazdan şunlardır:
■ Vakit geçirmeye yarayan eğlence: Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale gibi…
■ Kumar.
■ Şaşkınlık uyandırıcı hüner: Hokkabaz ve cambaz oyunlan gibi…
■ Tiyatro ve sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi.
■ Müzik eşliğinde yapılan hareketlerin bütünü: Zeybek oyunu gibi…
■ Sahne veya mikrofonda oynamak için hazırlanmış eser, temsil, piyes.
B Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma: Olimpiyat oyunlan, Akdeniz oyunlan gibi…
9 Hile, düzen, desise, entrika (TDK Sözlüğü, 1998:1709-1710) Huizinga’ya göre oyun kavramının önemli niteliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

■ Oyun her şeyden önce isteğe bağlı, gönüllü bir eylemdir. Zorlama oyun olmaz, bu nedenle de oyun boş zamanlarda yapılır.
a Oyun bir ritüel veya bir tören olduğu zaman ödev kavramıyla birleşir. Bu bakımdan oyun özgür bir nitelik taşımaktadır.
■ Oyun, gerçek ve günlük yaşamdan değişiktir. Oyun oynayan kimse oynarken gerçeğin dışında olduğunu bilir bu nedenle de oyun çıkarcılıktan arınıktır.
■ Oyun, günlük yasanım içinde bir dinlenme noktası, günlük yaşama bir ara veriştir. Bu bakımdan da oyun, günlük yaşamın süsü niteliğindedir.
■ Oyun, günlük yaşamdan yer ve süre bakımından aynlmıştır. Kendine özü yer ve süreyle sınırlanmıştır.
■ Oyunda en önemli olan “saygınlık ve onurudur. Kazanmak, bunlara göre ikinci planda kalmaktadır (And 1974:14)
Bu tanımlardan ve açıklamalardan hareketle ‘oyun’u; “Küçüklerin ve büyüklerin, kısacası her yaştan nisanın, günlük hayatın sıkıntılarından ve baskısından kurtulmak için, kendine özgü kuralları olan, ancak çok da katı kurallar içermeyen, gönüllü olarak yapılan faaliyetler” olarak tanımlayabiliriz.

Oyunlarda iki önemli nitelik bulurımaktadır. Bunlar gerilim ve sonucun belli olmayışıdır. (And 1974: 18)
“Ritüeller, doğanın bilinmeyen yönlerinin simgeleridir. Her ritüel bir sembolden oluşur. Rimellerde büyük dinler öncesi eski dinlere, inanışlara ait izler bulmak mümkündür. Ritüeller bu dünyayla ölüm sonrasındaki dünyanın ilişkisine dayanır. İnsanlar doğayı tehlikeli, anlaşılmaz, ürkütücü, kendini de doğa karşısında güçsüz buluyordu. Büyü, sihir ve törenle doğayla uyumu sağlamayı. amaçlıyordu. Rimellerde doğa, totemizm kültü, ölmüş ulu kişilere saygının simgesi olari atalar kültü iç içedir. Bu tür törenlerdeki taklit, eylem ve toplu kaülma doğadan insanoğluna karşı gelebilecek kötülük ve olumsuzluklara karşı büyüyle korunma çabasıdır.Ritüellerde taklitle canlandırma öğesi dramı oluşturur. Dramatik nitelikli ritüeller kültik özlüdür ve dinsel alana girerler.” (Artun 1996: 92-93)

“Ritüel, bir ömek üzerine kalıplaşmış davranış ve töreler bütünüdür.” (And 1975:1)

“Ritüeller genellikle toplumun kaygı verici bir durumunda kendiliğinden ortaya çıkan bir karşılık, bir tepkidir.” (And 1975:3)

Fransız toplumbilimcisi Emile Durkheim’e göre ritüllerin dört toplumsal işlevi bulunmaktadır. Bunlar:

Ritüel, bireyi toplumda yaşamak için toplumun gerektirdiği düzen bağının sıkılığına, acı çekmeye hazırlar, bu yolla onu eğitir.

Ritüel, bireyleri bir araya getirir, bireyler arasındaki toplumsal bağlan güçlendirir, ortaklığı pekiştirir.

Rimelin toplumda, canlandıncı bir işlevi vardır. Toplumun ilişkilerini kalıtlannm bilincine vardırır, geleneklerin sürmesi, tazelenmesi, değer yargılarının, törelerin kökleşmesine yardım ederek toplumu canlı bir biçimde ayakta tutar.
Mutluluk verici işlevi: Toplumun bir üyesi olmanın mutluluk duygusunu verir, özellikle toplumun bunalımlı dönemlerinde, kişilerin coşku ve duygularını bir arada dile getirmelerine olanak tanıyarak bozulan dengeyi düzeltir (And 1975: 1-2)

“Bugün bile, ilkbahar ve güz şenliklerinde genç erkek ve kızlar arasında şarkı, oyun yarışmaları yapılır. Aslında bütün bunların kökeninde rimeller bulunmaktadır. Bu oyunlar, mevsimlerin aksamadan dönüşümü, tarım ürünlerinin olgunlaşması, yıla bolluk ve mutluluk getirmeye yöneliktir.” (And 1974: 19)
“Her milletin ilk devirlerinde ayini temsiller bulunmaktadır ve bu temsiller yüzyıllar boyu nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaşmaktadırlar. Türklerde de ayini temsiller ilk devirlerde oluşmuş ve günümüze kadar süregelmiştir. Köprülü’ye göre Ergenekon menkıbesinin hatırasını kutlamak amacıyla yapılan ayin tamamıyla temsili bir nitelik taşımaktadır. Bu ayinde Türkleri Ergenekon’dan çıkaran demirci’yi taklit ederek, Hakan’ın ateşte kızdırılan demir parçasını örs üzerine koyup çekiçle vurması, sonra büyüklerin onu sırasıyla taklit etmeleri, bu ayinin temsili niteliğini göstermektedir.” (Köprülü 1999: 129-130)

Ritüel kökenli Türk halk oyunlarında alma, verme, karşılığında verme olarak nitelendirdiğimiz En İlginç Doğum Günü Hediyesileşme motifine sıkça rastlamaktayız. Buna göre her oyunun akışı içerisinde ya da oyun sonunda genellikle En İlginç Doğum Günü Hediyesileşme mevcuttur. Buradaki En İlginç Doğum Günü Hediyesileşme genellikle alma ve verme şeMindedir. Karşılığında verme ise genellikle somut En İlginç Doğum Günü Hediyesiler olarak değil, soyut En İlginç Doğum Günü Hediyesiler şeklinde verilmektedir. Örneğin “Çiğdem gezmesi” oyununda eğer çocuklar oyunun sonunda gezdikleri evlerden En İlginç Doğum Günü Hediyesi alırlarsa karşılığım övgü dolu sözleri kafiyeli ve ezgili bir şekilde söyleyerek verirler. Ancak eğer gezilen evlerden bir En İlginç Doğum Günü Hediyesi alamazlarsa da yerici sözlerle karşılığım vermektedirler. Burada önemli olan bolluk ve bereketin temsil edildiği bu oyunları oynayan oyunculara yine bolluk ve bereketi temsil eden En İlginç Doğum Günü Hediyesileri verebilmektir. Bu sayede yapılan Ritüel oyun tam anlamıyla amacına ulaşmış olur ve bolluk ve bereketin geleceğine inamlu.

Yılın değişmesiyle ilgili oyunlara örnek olan Köse-gelin oyunu Doğu Beyazıt’ta oynanmaktadır. Oyun, yılın bitiş tarihi olan 7 Şubat’ta oynanır. Eski yılı birinci güvey simgeler’ve adı “Köse”dir. Yaşlı ve kamburdur. Bir de takma sakalı vardır. Yeni yıh ikinci güvey simgeler ve o diğerinin aksine gençtir. Köse ile gelin evlenirler; ancak gelin, hiç konuşmadan somurtur. Oyun sırasında gelin ve güvey Köse’yi sanki büyüler ve Köse düşüp bayılır. Köse’yi bir türlü ayıltamazlar, o ölmüştür. Bunun üzerine gelini genç güveyle yeni yılla evlendirirler. Gelinin yüzünü açması için armağanlar toplanır. Anlaşıldığı üzere yıl bitimini Köse oyununun simgelenmesi açık olarak ifade etmektedir (And 1983:47)

Yılın değişimi ile ilgili törensel oyunların yanı sıra doğaya sıkı sıkıya bağlı olan yörelerde doğa ile yandaş ve barışık olmak için “Güneşi Karşılama”, “Bahan Karşılama” (Hıdrellez, Nevruz vb.), “Yağmur Yağdırma”, “Kışyansı”, “Yeni Yıl” törenleri de yapılmaktadır (Karadağ 1995: 66)
Şekil 14 Nevruz kutlamaları sırasında ateşin üzerinden atlayan insanlardan bir görünüm.

“Yenigün” anlamına gelen Nevruz yılbaşının ilk günü sayılmaktadır. Bugün baharın gelmesiyle birlikte doğa yeniden canlanır. Doğanın bu uyanışını kutlamak amacıyla düzenlenen Nevruz Bayramı ise değişik şekillerde kutlamlagelmiştir.

Sakaoğlu ve Alptekin Nevruz Bayramının Türkiye’deki tarihsel gelişiminden “Türk Dünyası Nevruz Ansiklopedisi”nde şu şekilde bahsetmektedir:

“…1991 yılma kadar geleneksel bir şekilde, daha çok köy ve küçük yerleşim birimlerinde kutlanan Nevruz Bayramı, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bütün Türk dünyasında daha gösterişli törenlerle ve resmî bayram olarak kutlanmaya başlanmıştır. Aslında Türk cumhuriyetleri ve Türkiye’de 1924 yılma kadar büyük etkinliklerle kutlanan bayram daha sonraları çeşitli sebeplerden dolayı ya unutulmuş, ya da başka bayramlarla karıştınlmıştır.bu unutulma ve karıştırılma teknolojideki baş döndürücü gelişmeler de eklenince Nevruz Bayramı kendi kimliğinden yavaş yavaş aynimaya başlamıştır. Türk sahasında, Nevruz, Sultan Nevruz, Sultan Navnz, Navrız, Novruz, Yılsırtı, Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Kış Bitti Bayramı, Gün Dönümü gibi adlarla bilinen Nevruz, Farsça bir kelime olup, “yeni gün” anlamına gelmektedir. (Sakaoğlu ve Alptekin 2004: 379)

Nevruz, birleştirici ve kaynaştncı bir olay olarak görülmektedir.
“İslâmiyet öncesi Nevruz, İslâmiyet sonrası ise Hıdırellez tamamıyla Orta Asya kökenli bir Türk kültürünü yansıtan, özelliklerini sürürden birleştirici ve kaynaştırıcı bir olay olarak benimsenmiştir.” (Akçora 2006:32-33)

Karakalpak Türklerinde Nevruz bayramı üç gün sürer ve 19, 10, 21 mart günlerinde kutlanır. 20 Mart’ı 21 Mart’a bağlayan gece “baca-baca” âdeti görülür. Gençler, pencere veya bacalardan mendillerim sallandırır ve armağanlarım alırlar. (Akça 2002:44)

Dobruca bölgesinde yaşayan Kırım Türkleri 21 Mart gününü “Navrez” olarak adlandırırlar ve bu günü bayram olarak kutlarlar. Bir hafta boyunca kutlanan Nevruz bayramı sırasında Kırım TürUerinin gençleri ve çocukları büyük bir dal parçasını nevruz çiçekleri ile süslerler ve üçerli gurup oluşturarak evîeri dolaşırlar. Nevruzla ilgili türküler söylerler ve ev saMplerine Nevruz çiçeği armağan ederler. Bu En İlginç Doğum Günü Hediyesinin karşılığı ev sahipleri de yumurta, para gibi En İlginç Doğum Günü Hediyesiler verirler, dala da çal, çerpenti, mendil gibi En İlginç Doğum Günü Hediyesileri bağlarlar. Bu armağanlar guruplar arasında paylaşılır. Kazanlarda yumurtalar kaynatılarak çeşitli renklere boyanır ve bayram kutlamaya gelen çocuklara armağan olarak verilir. (Akça 2002:45-46)

Dağıstan Türkleri Nevruz bayramım 21-22 Mart tarihlerinde kutlarlar. Dağıstan’ın Buyınanski yöresinde ise çocuklar bir ağacın en büyük dalım keserler ve her dalma mendil, bez gibi farklı En İlginç Doğum Günü Hediyesiler takarlar. Bir ellerinde En İlginç Doğum Günü Hediyesilerle süslü ağaç dalı bir ellerinde de bayrak ile ev ev dolaşırlar ve genellikle ev kadınlarına yönelik şanları söyleyerek karşılığında da En İlginç Doğum Günü Hediyesi alırlar. (Akça 2002:52)

Başkurdistan Türklerinin yaptığı Nevruz kutlamaları mart ayı içerisinde yapılmaktadır. Nevruz bayramı kutlamalarında şiir ve mani okuyarak evleri dolaşmakta ve karşılığında da bayram En İlginç Doğum Günü Hediyesileri almaktadırlar. (Akça 2002:56):

“Ey düş, güzelim, düş güzelim,
Düşüp, başmak (çarık) giy, güzelim Nevruz hakkını ver, güzelim.
Bîr tin versen, az olur İki tin versen, çok olur…
Nevruz hakkı-beş altın Versen, olur iki altın…
Olmasa akçeniz,