OTANT�K TA�

İstanbul Beşiktaş Doğal Taşlar

V MAKALELER
İstanbul Beşiktaş Doğal Taşlar
Fiyatı      :      TL
[dpsc_display_product]
Ürünün Özellikleri
  • Beşiktaş Doğal Taşlar
  • MAKALE

İstanbul Beşiktaş Doğal taşlar, insanlar tarafından bilinen ve kullanılan en eski inşaat malzemelerindendir. Ticaret amacıyla tabiattan kırılarak çıkartılan, blok ve parçalara da taş ismi verilmektedir. Doğal taş geçmişten bugüne değerini ve anlamını yitirmeyen malzemelerdendir. Çoğu zaman insanlara ev sahipliği yapmıştır. Hastalıklardan ve kötülüklerden koruduğuna inanılmış, ayrıca işlenerek araç-gereç haline getirilmiştir. Günümüz teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak farklı özelliklerinin keşfedilmesiyle daha fazla önem kazanmıştır.

İstanbul Beşiktaş Doğal Taşlar

İstanbul Beşiktaş Doğal Taşlar

İnsanın varoluşunun temel altyapısı olan doğa ile ilişkisi önemli bir unsurdur. Doğa olayları yaşam biçimlerini her zaman etkilemiştir. İnsanın diğer canlılara göre ortaya çıkışının çok yeni olmasına karşın, doğa üzerinde onun kadar etkili olan, onun kadar doğayı değiştirme çabasında olan başka bir canlı yoktur. İnsanın taşla buluşması ve gelişimi insanın varoluşu ile ilgili önemli bir noktadır. Taşlara kazandırdığı çok farklı kimlikler bunun en somut göstergelerinden biri sayılabilir (Ergun, 2009:14, Pekdemir, 2002:10-13).
Beşiktaş doğal taş insan hayatına girmesi binlerce yıl öncesine dayanır. Yazılı olmayan tarih sayfalarından bugüne insan yaşamında önemli yer edinen doğal taş, ilk kez ilkel insanlar tarafından doğal yapısı değiştirilmeden günlük eşya ya da silah olarak kullanılmıştır (Akman, 2003:32).

Yontma veya Eski taş çağı olarak da bilinen Paleolitik Çağ, ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimiyle insanlaşma sürecinin başlamasını kapsayan, tarihin gelişimi içinde önemli bir dönemdir. Doğanın sınırlayıcı ve belirleyici baskısı altında yaşayan Paleolitik Çağ insanları mağara ve kaya altı sığınaklarında barınarak, avcı ve toplayıcı toplulukları temsil etmektedirler. Günümüzden yaklaşık 400000 yıl önce başlamış ve yaklaşık M.Ö. 12.000’li yıllara kadar devam etmiştir. Taş, bu dönemin en önemli malzemesini oluşturmaktadır.
İlk insanlar; vahşi hayvanlardan korunmak, beslenmek, avlanmak için ve zaman zaman da kendi aralarındaki mücadelelerde kullanmak üzere taş aletler yapmışlardır. Doğanın kendilerine sunduğu taşları, ya daha sert olan başka taşlarla yontarak işlemişler, ya da doğal halde çevrelerinde bulunan ve çok az bir rötuşla alet haline gelebilen parçaları kullanmışlardır. Taş aletlerden elde edilen çıkarsamalar ile yaşam stratejilerine ait bilgilerin anlaşılması sağlanmış ve bu sonuçlar kültürel kazanımların göstergesi olmuştur. Ayrıca arkeolojik çalışmaların gelişmesi ve kavranmasında etkin unsurlardandır. Taş aletlerin haricinde, taşların süs eşyaların yapımında kullanıldığı da görülmektedir (Anadolu Medeniyetler Müzesi, 1993:13¬14).

Beşiktaş Doğal Taşlar

Beşiktaş Doğal Taşlar

Alet yapımı, insanlarda grup dinamiğinin gelişmesini, bireyler arasında koordinasyonu ve birlikte çalışmayı doğurmuştur (Cameron ve Groves, 2004). Taş aletler, insanların geçmiş kültürleriyle ilgili bugüne kalabilen kalıntılardır (Arsebük, 1995).

Resim 3.: Taş ve Boncuklarla Yapılmış Süs Eşyaları, Resim 4.: Taş Aletler, (Anadolu
(Anadolu Medeniyetler Müzesi, 1993:24) Medeniyetler Müzesi, 1993:17)

Resim 5.: İlk Taş Alet Örnekleri, Kesiciler, Kazıyıcılar ve Birçok Keskin Yongadan Oluşan Aletler Volkanik Çakıl Taşlarından Yontulmuştur.

(Lewin, Özüaydın, 2000:39)
Taş aletlerin yapımında farklı yöntemler kullanılmıştır. Bu yöntemlere göre yapıldığı dönem, coğrafi ve yaşam koşulları, aletlerin kullanım alanları hakkında bilgiler elde edilmiştir. İnsanlar olumsuz doğa şartlarından ve yırtıcı hayvanlardan korunmak için yaşadıkları mekânların duvarlarına hayatlarına dair her türlü olayı ve dinsel temaları aktarmışlardır. Resim içeren mağaraların en yoğun olarak bulunduğu bölgeler; son buzul çağının güney eteklerinde yer alan Orta ve Kuzey İspanya, Güney Fransa, Kuzey İtalya, Ural Dağları, Doğu Avrupa ve Anadolu’dur (Tanyol, 2000:131).

Anadolu ve Trakya için ise, bugüne kadar bilinen 212 Paleolitik yerleşme arasında İstanbul ve Karain-Antalya mağaraları, bu çağı en iyi yansıtan yerleşmelerdir. Avrupa’da 200’den fazla resimli mağara ortaya çıkartılmıştır. Resimlerdeki boyutsallık, hareketlilik insan evrimi açısından insan topluluğunun nerelerde olduğunu göstermektedir (Lewin, 2004:180-184).
İnsan yerine hayvanlarla oluşturulan sahneler, insanın doğayı sosyal terimlerle düşündüğüne kanıt oluşturabilir (Mithen, 1999:190).

Bazı araştırmacılar; mağaraların insanların tüm zamanlarını geçirdikleri, kült ve ritüel özellikler taşıyan dinsel aktivitelerini yürüttükleri mekânlar olduğunu ileri sürmektedirler. Clottes; bu aktiviteleri şaman ve şamanın görevleri ile toplum arasındaki ilişkiye bağlıyor. “Şamanın bazen iyileşmek isteyen hastalar, başarı peşinde koşan avcılar, bazen de ruhlar dünyasıyla ilişkiye girmeye çabalayan kişilerle bu mekânlara geldiği düşünülebilir (Clottes, 2006:86).

Beşiktaş Doğal Taş

Beşiktaş Doğal Taş

Mekânlardaki resimler ve heykeller onları, doğal güçler kadar gerçek olan öteki güçlere karşıda korurlar. Bir başka deyişle resimler ve heykeller, büyüsel amaçla kullanılırlar (Gombrıch, 1986:20).

Eski taş (paleolitik) çağında av için yapılan bu büyüler, yeni taş(neolitik) çağında (M.Ö.6000-3000) yerini yağmur, güneş ve bereket tanrılarına bırakmıştır (Turani, 2013:36).

Beşiktaş Doğal Taş  sert hava koşullarına dayanıklı olması, taşıyıcı gücünün fazla olması ve doğada bol miktarda bulunması, yüzyıllar boyunca mimarinin en soylu yapı malzemesi olarak kullanılmasını sağlamıştır. Hiçbir bağlantıya gerek duyulmaksızın sağlam yapılar inşa etmeye olanak tanıması, doğal taşı diğer malzemelerden üstün kılan en önemli özelliktir. Zarafeti, dayanımı ve potansiyel zenginliği ile asırlardan beri insanoğlunun vazgeçilmez sanat kollarından birini ve yapı elemanlarını oluşturan doğal taşı birçok medeniyet günümüze kadar gelen çağlarına ışık tutan heykellerinde ve yapılarında kullanmışlardır. Bu medeniyetler; tarih öncesi çağlar, Hititler, eski Mısırlılar, Frigyalılar, Mezopotamya Medeniyeti, Persler, Lidyalılar, Eski Yunanlılar, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar olarak ifade edilebilir (Ulu, 2009:3-7).

Yeni taş çağı gerçek insan aklının daha büyük, daha mantıklı ve yaratıcı olduğunu göstermektedir. O dönemden bugüne kalmış olan odalar, yaşayanlar için değil ölüler için inşa edilmiştir. Ölüler için yapılan sandukalar taştan oyularak yapılmıştır. Bu sandukalara “sakofaj” veya “lahit” denilmektedir. Lahitler daha sonra oda halini almıştır. İri taşlardan ve tek parça bir çatı taşından yapılan bu mezar odalarına dolmen denilmektedir. Dolmenlerin üzerine toprak örterek mağara görünümü verilmiş ve ölüleri korumak amaçlı zor mezarlar yapma düşüncesi, mimariyi anıtsal yönde gitmeye zorlamıştır (Turani, 2013:36).

Taş; ustanın elinde şekil almaya başladığında sadece bir taş değil, bir heykel, tabak, vazo ve yapıda kullanılacak mimari eleman yani bir sanat eseri olma sürecine girmiştir (Bingöl, 2004:11).

Doğal taşlar tarih boyunca değişik medeniyetler tarafından özellikle anıtlarda ve görkemli yapılarda kullanılmıştır.

İstanbul Beşiktaş Doğal Taş  (M.Ö.12000) dünyanın bilinen en eski dini yapılar topluluğu olarak kabul edilmiştir. Tapınma amaçlı törensel alanlara ait mimari kalıntılar, dikili taşlar ve en büyük tapınma merkezi bulunmaktadır. Taşların üzerine ilk kez insan, hayvan ve bitki figürlerinin kabartma yöntemi kullanılarak yapıldığı tespit edilmiştir. Yaklaşık 9000-7000 yıllarında yuvarlak yapı ile Aslan payeli yapı’daki payeler 3m’yi aşkın yükseklikleriyle, dikilmiş en erken örnekleri oluştururlar. Madenin ve tekerleğin olmadığı bir dönemde bu taşların nasıl dikildiği merak konusu olmuştur (Bingöl, 2004:12).

İstanbul Beşiktaş Doğal Taşlar

V MAKALELER
İstanbul Beşiktaş Doğal Taşlar
Fiyatı      :      TL
Ürünün Özellikleri
  • Beşiktaş Doğal Taşlar
  • MAKALE
[dpsc_display_product]
Ürün Açıklaması Video Tanıtım Yorumlar

İstanbul Beşiktaş Doğal taşlar, insanlar tarafından bilinen ve kullanılan en eski inşaat malzemelerindendir. Ticaret amacıyla tabiattan kırılarak çıkartılan, blok ve parçalara da taş ismi verilmektedir. Doğal taş geçmişten bugüne değerini ve anlamını yitirmeyen malzemelerdendir. Çoğu zaman insanlara ev sahipliği yapmıştır. Hastalıklardan ve kötülüklerden koruduğuna inanılmış, ayrıca işlenerek araç-gereç haline getirilmiştir. Günümüz teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak farklı özelliklerinin keşfedilmesiyle daha fazla önem kazanmıştır.

İstanbul Beşiktaş Doğal Taşlar

İstanbul Beşiktaş Doğal Taşlar

İnsanın varoluşunun temel altyapısı olan doğa ile ilişkisi önemli bir unsurdur. Doğa olayları yaşam biçimlerini her zaman etkilemiştir. İnsanın diğer canlılara göre ortaya çıkışının çok yeni olmasına karşın, doğa üzerinde onun kadar etkili olan, onun kadar doğayı değiştirme çabasında olan başka bir canlı yoktur. İnsanın taşla buluşması ve gelişimi insanın varoluşu ile ilgili önemli bir noktadır. Taşlara kazandırdığı çok farklı kimlikler bunun en somut göstergelerinden biri sayılabilir (Ergun, 2009:14, Pekdemir, 2002:10-13).
Beşiktaş doğal taş insan hayatına girmesi binlerce yıl öncesine dayanır. Yazılı olmayan tarih sayfalarından bugüne insan yaşamında önemli yer edinen doğal taş, ilk kez ilkel insanlar tarafından doğal yapısı değiştirilmeden günlük eşya ya da silah olarak kullanılmıştır (Akman, 2003:32).

Yontma veya Eski taş çağı olarak da bilinen Paleolitik Çağ, ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimiyle insanlaşma sürecinin başlamasını kapsayan, tarihin gelişimi içinde önemli bir dönemdir. Doğanın sınırlayıcı ve belirleyici baskısı altında yaşayan Paleolitik Çağ insanları mağara ve kaya altı sığınaklarında barınarak, avcı ve toplayıcı toplulukları temsil etmektedirler. Günümüzden yaklaşık 400000 yıl önce başlamış ve yaklaşık M.Ö. 12.000’li yıllara kadar devam etmiştir. Taş, bu dönemin en önemli malzemesini oluşturmaktadır.
İlk insanlar; vahşi hayvanlardan korunmak, beslenmek, avlanmak için ve zaman zaman da kendi aralarındaki mücadelelerde kullanmak üzere taş aletler yapmışlardır. Doğanın kendilerine sunduğu taşları, ya daha sert olan başka taşlarla yontarak işlemişler, ya da doğal halde çevrelerinde bulunan ve çok az bir rötuşla alet haline gelebilen parçaları kullanmışlardır. Taş aletlerden elde edilen çıkarsamalar ile yaşam stratejilerine ait bilgilerin anlaşılması sağlanmış ve bu sonuçlar kültürel kazanımların göstergesi olmuştur. Ayrıca arkeolojik çalışmaların gelişmesi ve kavranmasında etkin unsurlardandır. Taş aletlerin haricinde, taşların süs eşyaların yapımında kullanıldığı da görülmektedir (Anadolu Medeniyetler Müzesi, 1993:13¬14).

Beşiktaş Doğal Taşlar

Beşiktaş Doğal Taşlar

Alet yapımı, insanlarda grup dinamiğinin gelişmesini, bireyler arasında koordinasyonu ve birlikte çalışmayı doğurmuştur (Cameron ve Groves, 2004). Taş aletler, insanların geçmiş kültürleriyle ilgili bugüne kalabilen kalıntılardır (Arsebük, 1995).

Resim 3.: Taş ve Boncuklarla Yapılmış Süs Eşyaları, Resim 4.: Taş Aletler, (Anadolu
(Anadolu Medeniyetler Müzesi, 1993:24) Medeniyetler Müzesi, 1993:17)

Resim 5.: İlk Taş Alet Örnekleri, Kesiciler, Kazıyıcılar ve Birçok Keskin Yongadan Oluşan Aletler Volkanik Çakıl Taşlarından Yontulmuştur.

(Lewin, Özüaydın, 2000:39)
Taş aletlerin yapımında farklı yöntemler kullanılmıştır. Bu yöntemlere göre yapıldığı dönem, coğrafi ve yaşam koşulları, aletlerin kullanım alanları hakkında bilgiler elde edilmiştir. İnsanlar olumsuz doğa şartlarından ve yırtıcı hayvanlardan korunmak için yaşadıkları mekânların duvarlarına hayatlarına dair her türlü olayı ve dinsel temaları aktarmışlardır. Resim içeren mağaraların en yoğun olarak bulunduğu bölgeler; son buzul çağının güney eteklerinde yer alan Orta ve Kuzey İspanya, Güney Fransa, Kuzey İtalya, Ural Dağları, Doğu Avrupa ve Anadolu’dur (Tanyol, 2000:131).

Anadolu ve Trakya için ise, bugüne kadar bilinen 212 Paleolitik yerleşme arasında İstanbul ve Karain-Antalya mağaraları, bu çağı en iyi yansıtan yerleşmelerdir. Avrupa’da 200’den fazla resimli mağara ortaya çıkartılmıştır. Resimlerdeki boyutsallık, hareketlilik insan evrimi açısından insan topluluğunun nerelerde olduğunu göstermektedir (Lewin, 2004:180-184).
İnsan yerine hayvanlarla oluşturulan sahneler, insanın doğayı sosyal terimlerle düşündüğüne kanıt oluşturabilir (Mithen, 1999:190).

Bazı araştırmacılar; mağaraların insanların tüm zamanlarını geçirdikleri, kült ve ritüel özellikler taşıyan dinsel aktivitelerini yürüttükleri mekânlar olduğunu ileri sürmektedirler. Clottes; bu aktiviteleri şaman ve şamanın görevleri ile toplum arasındaki ilişkiye bağlıyor. “Şamanın bazen iyileşmek isteyen hastalar, başarı peşinde koşan avcılar, bazen de ruhlar dünyasıyla ilişkiye girmeye çabalayan kişilerle bu mekânlara geldiği düşünülebilir (Clottes, 2006:86).

Beşiktaş Doğal Taş

Beşiktaş Doğal Taş

Mekânlardaki resimler ve heykeller onları, doğal güçler kadar gerçek olan öteki güçlere karşıda korurlar. Bir başka deyişle resimler ve heykeller, büyüsel amaçla kullanılırlar (Gombrıch, 1986:20).

Eski taş (paleolitik) çağında av için yapılan bu büyüler, yeni taş(neolitik) çağında (M.Ö.6000-3000) yerini yağmur, güneş ve bereket tanrılarına bırakmıştır (Turani, 2013:36).

Beşiktaş Doğal Taş  sert hava koşullarına dayanıklı olması, taşıyıcı gücünün fazla olması ve doğada bol miktarda bulunması, yüzyıllar boyunca mimarinin en soylu yapı malzemesi olarak kullanılmasını sağlamıştır. Hiçbir bağlantıya gerek duyulmaksızın sağlam yapılar inşa etmeye olanak tanıması, doğal taşı diğer malzemelerden üstün kılan en önemli özelliktir. Zarafeti, dayanımı ve potansiyel zenginliği ile asırlardan beri insanoğlunun vazgeçilmez sanat kollarından birini ve yapı elemanlarını oluşturan doğal taşı birçok medeniyet günümüze kadar gelen çağlarına ışık tutan heykellerinde ve yapılarında kullanmışlardır. Bu medeniyetler; tarih öncesi çağlar, Hititler, eski Mısırlılar, Frigyalılar, Mezopotamya Medeniyeti, Persler, Lidyalılar, Eski Yunanlılar, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar olarak ifade edilebilir (Ulu, 2009:3-7).

Yeni taş çağı gerçek insan aklının daha büyük, daha mantıklı ve yaratıcı olduğunu göstermektedir. O dönemden bugüne kalmış olan odalar, yaşayanlar için değil ölüler için inşa edilmiştir. Ölüler için yapılan sandukalar taştan oyularak yapılmıştır. Bu sandukalara “sakofaj” veya “lahit” denilmektedir. Lahitler daha sonra oda halini almıştır. İri taşlardan ve tek parça bir çatı taşından yapılan bu mezar odalarına dolmen denilmektedir. Dolmenlerin üzerine toprak örterek mağara görünümü verilmiş ve ölüleri korumak amaçlı zor mezarlar yapma düşüncesi, mimariyi anıtsal yönde gitmeye zorlamıştır (Turani, 2013:36).

Taş; ustanın elinde şekil almaya başladığında sadece bir taş değil, bir heykel, tabak, vazo ve yapıda kullanılacak mimari eleman yani bir sanat eseri olma sürecine girmiştir (Bingöl, 2004:11).

Doğal taşlar tarih boyunca değişik medeniyetler tarafından özellikle anıtlarda ve görkemli yapılarda kullanılmıştır.

İstanbul Beşiktaş Doğal Taş  (M.Ö.12000) dünyanın bilinen en eski dini yapılar topluluğu olarak kabul edilmiştir. Tapınma amaçlı törensel alanlara ait mimari kalıntılar, dikili taşlar ve en büyük tapınma merkezi bulunmaktadır. Taşların üzerine ilk kez insan, hayvan ve bitki figürlerinin kabartma yöntemi kullanılarak yapıldığı tespit edilmiştir. Yaklaşık 9000-7000 yıllarında yuvarlak yapı ile Aslan payeli yapı’daki payeler 3m’yi aşkın yükseklikleriyle, dikilmiş en erken örnekleri oluştururlar. Madenin ve tekerleğin olmadığı bir dönemde bu taşların nasıl dikildiği merak konusu olmuştur (Bingöl, 2004:12).