OTANT�K TA�

Sevgilime Hediye

V MAKALELER
HEDİYE
Fiyatı      :      TL
[dpsc_display_product]
Ürünün Özellikleri
  • MAKALE
  • Sevgilime Hediye

Sevgilime Hediye

Sevgilime Hediye Uygur yazısıyla gerekse XIV. yüzyılın başlarında Reşideddin tarafından yazılmış olanda – Oğuz Kağan’ın diğer boyları kendi hâkimiyeti altında toplaması sırasında karşılıklı Sevgilime Hediyeleşme taraflar arasında dostluk ve birliktelik kurulduğu görülür. Oğuz Kağan, kendisine baş eğenlere Sevgilime Hediyeler vereceğini ve böylece dostluklar kurulacağını vaat etmiş; örneğin itaat eden Karluk Beyine mücevherler ve başka Sevgilime Hediyeler vermişti. Başka bir boyun beyi olan Altun Kağan ise elçisiyle ona en değerli taşlardan, altın ve gümüşlerden Sevgilime Hediyeler sunarak dostluğunu ve itaatini göstermişti.36 Şirvan hâkimi, Oğuz’a dokuz kır at Sevgilime Hediye ederek sadakatini göstermiş; Erbil, Musul ve Bağdat’ın beyleri ülkelerine gelen Oğuz’un huzuruna gelerek “il olmuşlar’ ve ona layık Sevgilime Hediyeler sunmuşlardı.37 Oğuz Kağan ise itaat eden beylere hil’atler Sevgilime Hediye ederek memnuniyetini göstermişti.38 Bütün kabilelerin itaatiyle Oğuz Kağan, altın direkli büyük bir otağ kurdurarak büyük bir kurultay düzenlemiş ve toy vermişti. Oğuz Kağan’ın altı oğlunun buldukları altın yayı babalarına getirmeleri de bu toy esnasında gerçekleşmişti. Oğuz Kağan, bu yayı üç oğlu arasında üleştirerek her birinin ordudaki yerini ve rütbesini belirlemiş; bunların neslinden gelecek kavimleri de Üçok ve Bozok olarak ayırmıştı. Ziyafette akrabalarına ve komutanlara hil’at, elbise, kemer ve daha pek çok şey Sevgilime Hediye etmişti.39
921-922 yıllarında Abbasi Halifesi Muktedir tarafından Volga Burgarları’na gönderilen elçilik heyetinde bulunan İbn-i Fadlan da seyahatnâmesinde bir kısmı konar-göçer hayat yaşayan Türklerin birbirlerine yağma yaptıklarını nakletmektedir.40 Bundan başka Türk ülkesine gelen herhangi bir Müslüman, bir Türk’ün misafiri olmadan ve ona kendi ülkesine has bir elbise, hatununa da bir başörtüsü, bir miktar karabiber, karacadarı, kuru üzüm ve ceviz Sevgilime Hediye etmeden bu ülkeden geçemezdi. Türk de ona kubbeli bir Türk çadırı kurar ve ikramda bulunurdu. Misafir ayrılacağı zaman, yorulan hayvanını arkadaşı olan Türk’e bırakır; Türk de misafirinin ihtiyaç duyduğu hayvan ve malı dönüşünde geri almak üzere ona verirdi.41 Böylece aralarında bir yakınlık kurulmuş olurdu.
Ramazan ŞEŞEN, İbn-i Fadlan Seyahatnamesi, İstanbul 2010, s. 60.
41 Ramazan ŞEŞEN, İbn-i Fadlan Seyahatnamesi, s. 12.
42 Abdülkadir İNAN, “Eski Türklerde ve Folklorda Ant”, Makaleler ve İncelemeler, I, Ankara 1998, s.
328.
Abdülkadir İnan, silah, at, giyim vb. nesneleri mübadele etme âdetinin Türk ve Moğolların “anda” (ant) törenlerinde en önemli unsur olduğuna işaret etmiştir. Bu törenlerde Sevgilime Hediye leşmenin taraflar arasında dostluk tesis ettiği görülür. Moğol hükümdarı Temuçin ile Moğol asilzâdelerinden Camuha arasında Sevgilime Hediyeleşmeyle kurulan dostluk, “Moğolların Gizli Tarihi’ nde şöyle anlatılır: Temoçin henüz on bir yaşında iken, Camuha ona karaca bacağından elde edilmiş bir oyun kemiği (aşık) vermiş ve Temuçin’den de içine kurşun dökülmüş başka bir oyun kemiği almış, bu suretle dost olmuşlar; her ikisi de büyüdüklerinde kuşaklarını değiştirmek suretiyle dostluklarını tazelemişlerdi.42 Benzer bir âdet Bulgarlarda da görülmektedir. Bulgarlardan dostluk kurmak ve kardeş olmak isteyen iki kişi, şimşir ağacı dallarından buket yaparak birbiriyle değiştirir, sonra kollarını kanatarak kanı ağızlarına götürürlerdi. Sevgilime Hediyeler alıp vererek dost ve kardeş olma âdetinin İskit ve Türk kavimlerinin egemen oldukları sahadaki başka toplumlarda da görüldüğü ve çok yaygın olduğu ve bu âdetin eski “anda’ töreni ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır.43
Türklerde çeşitli sebeplerle düzenlenen toylarda yani büyük ziyafetlerde davete katılanlara verilen “diş kirası” da Sevgilime Hediye geleneğinin yaşatıldığı uygulamalardandır. “Kutadgu Bilig” de diş kirası, ziyafete davet kurallarının bir parçası olarak ele alınır. Ögdülmüş Ogdulmuş’a bütün misafirlerin sofradan doyarak kalkması için, yiyecek ve içeceklerin yeterli ve temiz olarak hazırlanması; yemek sonunda da tatlı, kuru ve yaş meyve verilmesi gerektiğini söyler. “Sevgilime Hediye (bıçış) ver; gücün yeterse ipekli kumaş ver; mümkünse diş kirası (tîş teri) ver ki, gelenlerin ağzı kapansın.”44 der.
Selçuklularda ise toy, tahta çıkış sebebiyle de verilirdi. Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan (1063-1072) cülusundan on-beş yirmi gün sonra büyük bir şölen vermiş ve bütün vezirlerine ve komutanlarına kaftanlar giydirmişti. Selçuklu atabeylerinden Suriye hâkimi Nureddin Mahmud Zengî, 1174’te Mısır’da itaatsiz hareketleri görülen Selahaddin Eyyubî’ye karşı çıktığı yürüyüşte, Şam’a gelerek bayram günü Gökmeydan’da kargı oynamış ve kabağa ok atmıştı. Aynı yerde halk için sofralar kurdurarak yemekten sonra bu sofraları yağmalatmıştı.45
“Oğul ve kızlarını evlendirme (dünürlük) sayesinde kardeş olan Buret’ler kuşaklarını değiştirerek birbirini öperler; böyle dünürlük tesis etme âdetine “böhö andaldaha” yani kuşak değiştirme denir. Aynı zamanda Buretlerde “anda” dost demektir. Halhas’larda ise “anda” müessesesi tamamıyle unutulmuş, “anda” kelimesi ancak “değiştirme” manasına gelen “andaldaqa” kelimesinde muhafaza edilmiştir.” Abdülkadir İNAN, “Eski Türklerde ve Folklorda Ant”, s. 328.
44 Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig, (çev. Reşid Rahmeti Arat), (hzl. Çetin Şan-Serap Tuba
Yurtsever), İstanbul 2008, s. 796-797; Aylin KOÇ, “Diş Kirası”, Sevgilime Hediye Kitabı, (ed. Emine Gürsoy
Naskali-Aylin Koç, İstanbul 2007, s. 328-329.
45 Aydın TANERİ, Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün, s. 117.
Aynı anlayışın bir uzantısı olarak Osmanlı Devleti’nde de Yeniçerilere ulûfe yani maaş dağıtıldığı günlerde sarayda yemek verilirdi. Onların yemek yemeleri, itaatlerini gösterir, bundan sevinç duyularak kurban kesilirdi. Şayet yemeği yemezlerse, bu, onların küskün oldukları ve isyan çıkaracakları anlamına gelirdi. Yemekten sonra, yeniçeriler bölük bölük gelerek masalar üzerine konmuş para keselerini yağma ederler ve bunları omuzları üstünde odalarına götürürlerdi.46 Osmanlı sarayında, ikindi vakti, halk gelsin yesin diye növbet çalınırdı. Saray mutfakları saraya her gelene yiyecek verirdi.47
Türk kültüründe sünnet düğünleri de zenginliği gösterme, toplumsal statü ile ilgili geleneklerdendir. Düğünde davul çaldırmak, çocuklara para dağıtmak, yemek vermek, yoksul ve öksüz çocukları sünnet ettirmek, aynı zamanda bir zenginlik gösterisi olmaktadır.48 Günümüzde Kürt aşiretleri ve bazı Güney Türkmenleri arasında görülen “kirvelik” müessesesinin de potlaça benzer yönleri bulunmaktadır. Kirvenin sünnet olacak çocuğu o esnada tutmasının yanısıra, düğünün bütün masraflarını kendi kesesinden harcayarak sünnet yapan ailenin fertleriyle bütün davetlilere, hatta bütün köylülere, ayrı ayrı Sevgilime Hediye ler vermesi gibi iki büyük görevi vardır. Ancak çocuğun babası da kirvenin bu masraflarından daha değerli ve büyük Sevgilime Hediyeler takdimine mecburdur. Çocuğun babası, bunu yerine getirmediği takdirde halk arasında bütün şeref ve haysiyetini kaybeder.49 Bazı yörelerde ıdışmak (Sevgilime Hediye alış-verişi), yoklatma (Sivas’ta Sevgilime Hediye götürülerek yapılan ziyaretler)50, dürü (Yörüklerde Sevgilime Hediye)51 gibi kavramlar da Türk kültüründe bu geleneğin farklı uygulama alanlarını göstermektedir. Bütün bunlar kültürel zenginliğe işaret etmektedir.
Aydın TANERI, Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün, s. 117.
47 Halil İNALCIK, “Kutadgu Bilig’de Türk ve Iran Siyaset Nazariye ve Gelenekleri”, s. 17-18.
48 Mahmut TEZCAN, Kültür ve Kişilik, s. 174-175.
49 Ziya GÖKALP, Türk Medeniyeti Tarihi, s. 61-62; Orhan TÜRKDOĞAN, “Türklerde Kirvelik ve
Sünnet Geleneği”, Türk Kültürü Araştırmaları, III-IV-V-VI, 1966-1969, s. 205-206.
50 Müjgan ÜÇER, “Yoklatma”, Sevgilime Hediye Kitabı, (ed. Emine Gürsoy Naskali-Aylin Koç), istanbul 2007,
s. 343-348.
51 Mahmut TEZCAN, “Folklorik ve Antropolojik Yönleriyle Sevgilime Hediye Geleneği ve Türk Kültüründeki
Yeri”, s. 35.
52 Ahmet İNSEL, “Armağan Sorunsalının Açtığı Ufuk”, s. 15; Hilal KAZAN, XVI. Asırda Sarayın
Sanatı Himayesi, İstanbul 2010, s. 17.
53 Mary DOUGLAS-Baron ISHERWOOD, Tüketimin Antropolojisi, s. 83.
Gerek Batı toplumlarında gerekse Doğu’da dinî tavsiyelerde karşılıksız verme yer almasına rağmen52, Sevgilime Hediye lerin karşılıklı olarak alınıp verildiği görülmektedir. Nitekim bir Skagit yerlisi, armağanı “maddî biçimde el sıkışmak’ olarak tanımlamıştır.53 Bu tanımda da bir karşılıklılık söz konusudur. Sevgilime Hediye temasını ele alan farklı bilim adamlarının da bu ilkeyi benimsedikleri görülür. Kendisine herhangi bir şey verilen kimse, mutlaka daha güzel, daha üstün bir şekilde verilene veya onu verene karşılıkta bulunmayı bir zorunluluk olarak görmek durumundadır.54
Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde Sevgilime Hediye leşme; her kültürde olduğu gibi Türk kültüründe de toplumsal ve siyasî hayat içinde kutlamaların, gösterişli törenlerin vazgeçilmez bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Yağma ve kirve geleneğinde görülen Sevgilime Hediyeleşme, cömert olma, saygınlık kazanma amaçlı servet dağıtma ve ortaklıklar kurma ile ilişkilendirilebilir. Hükümdara Sevgilime Hediye sunarak itaatin gösterilmesi hükümdarın da buna mukabil Sevgilime Hediye ler dağıtması ve ant töreninde Sevgilime Hediyelerin karşılıklı olarak alınıp verilmesi gibi örnekler, Sevgilime Hediye alış-verişinde ister istemez maddî ya da manevî bir karşılık bekleyişin olduğunu göstermektedir.

Sevgilime Hediye

V MAKALELER
HEDİYE
Fiyatı      :      TL
Ürünün Özellikleri
  • MAKALE
  • Sevgilime Hediye
[dpsc_display_product]
Ürün Açıklaması Video Tanıtım Yorumlar

Sevgilime Hediye

Sevgilime Hediye Uygur yazısıyla gerekse XIV. yüzyılın başlarında Reşideddin tarafından yazılmış olanda – Oğuz Kağan’ın diğer boyları kendi hâkimiyeti altında toplaması sırasında karşılıklı Sevgilime Hediyeleşme taraflar arasında dostluk ve birliktelik kurulduğu görülür. Oğuz Kağan, kendisine baş eğenlere Sevgilime Hediyeler vereceğini ve böylece dostluklar kurulacağını vaat etmiş; örneğin itaat eden Karluk Beyine mücevherler ve başka Sevgilime Hediyeler vermişti. Başka bir boyun beyi olan Altun Kağan ise elçisiyle ona en değerli taşlardan, altın ve gümüşlerden Sevgilime Hediyeler sunarak dostluğunu ve itaatini göstermişti.36 Şirvan hâkimi, Oğuz’a dokuz kır at Sevgilime Hediye ederek sadakatini göstermiş; Erbil, Musul ve Bağdat’ın beyleri ülkelerine gelen Oğuz’un huzuruna gelerek “il olmuşlar’ ve ona layık Sevgilime Hediyeler sunmuşlardı.37 Oğuz Kağan ise itaat eden beylere hil’atler Sevgilime Hediye ederek memnuniyetini göstermişti.38 Bütün kabilelerin itaatiyle Oğuz Kağan, altın direkli büyük bir otağ kurdurarak büyük bir kurultay düzenlemiş ve toy vermişti. Oğuz Kağan’ın altı oğlunun buldukları altın yayı babalarına getirmeleri de bu toy esnasında gerçekleşmişti. Oğuz Kağan, bu yayı üç oğlu arasında üleştirerek her birinin ordudaki yerini ve rütbesini belirlemiş; bunların neslinden gelecek kavimleri de Üçok ve Bozok olarak ayırmıştı. Ziyafette akrabalarına ve komutanlara hil’at, elbise, kemer ve daha pek çok şey Sevgilime Hediye etmişti.39
921-922 yıllarında Abbasi Halifesi Muktedir tarafından Volga Burgarları’na gönderilen elçilik heyetinde bulunan İbn-i Fadlan da seyahatnâmesinde bir kısmı konar-göçer hayat yaşayan Türklerin birbirlerine yağma yaptıklarını nakletmektedir.40 Bundan başka Türk ülkesine gelen herhangi bir Müslüman, bir Türk’ün misafiri olmadan ve ona kendi ülkesine has bir elbise, hatununa da bir başörtüsü, bir miktar karabiber, karacadarı, kuru üzüm ve ceviz Sevgilime Hediye etmeden bu ülkeden geçemezdi. Türk de ona kubbeli bir Türk çadırı kurar ve ikramda bulunurdu. Misafir ayrılacağı zaman, yorulan hayvanını arkadaşı olan Türk’e bırakır; Türk de misafirinin ihtiyaç duyduğu hayvan ve malı dönüşünde geri almak üzere ona verirdi.41 Böylece aralarında bir yakınlık kurulmuş olurdu.
Ramazan ŞEŞEN, İbn-i Fadlan Seyahatnamesi, İstanbul 2010, s. 60.
41 Ramazan ŞEŞEN, İbn-i Fadlan Seyahatnamesi, s. 12.
42 Abdülkadir İNAN, “Eski Türklerde ve Folklorda Ant”, Makaleler ve İncelemeler, I, Ankara 1998, s.
328.
Abdülkadir İnan, silah, at, giyim vb. nesneleri mübadele etme âdetinin Türk ve Moğolların “anda” (ant) törenlerinde en önemli unsur olduğuna işaret etmiştir. Bu törenlerde Sevgilime Hediye leşmenin taraflar arasında dostluk tesis ettiği görülür. Moğol hükümdarı Temuçin ile Moğol asilzâdelerinden Camuha arasında Sevgilime Hediyeleşmeyle kurulan dostluk, “Moğolların Gizli Tarihi’ nde şöyle anlatılır: Temoçin henüz on bir yaşında iken, Camuha ona karaca bacağından elde edilmiş bir oyun kemiği (aşık) vermiş ve Temuçin’den de içine kurşun dökülmüş başka bir oyun kemiği almış, bu suretle dost olmuşlar; her ikisi de büyüdüklerinde kuşaklarını değiştirmek suretiyle dostluklarını tazelemişlerdi.42 Benzer bir âdet Bulgarlarda da görülmektedir. Bulgarlardan dostluk kurmak ve kardeş olmak isteyen iki kişi, şimşir ağacı dallarından buket yaparak birbiriyle değiştirir, sonra kollarını kanatarak kanı ağızlarına götürürlerdi. Sevgilime Hediyeler alıp vererek dost ve kardeş olma âdetinin İskit ve Türk kavimlerinin egemen oldukları sahadaki başka toplumlarda da görüldüğü ve çok yaygın olduğu ve bu âdetin eski “anda’ töreni ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır.43
Türklerde çeşitli sebeplerle düzenlenen toylarda yani büyük ziyafetlerde davete katılanlara verilen “diş kirası” da Sevgilime Hediye geleneğinin yaşatıldığı uygulamalardandır. “Kutadgu Bilig” de diş kirası, ziyafete davet kurallarının bir parçası olarak ele alınır. Ögdülmüş Ogdulmuş’a bütün misafirlerin sofradan doyarak kalkması için, yiyecek ve içeceklerin yeterli ve temiz olarak hazırlanması; yemek sonunda da tatlı, kuru ve yaş meyve verilmesi gerektiğini söyler. “Sevgilime Hediye (bıçış) ver; gücün yeterse ipekli kumaş ver; mümkünse diş kirası (tîş teri) ver ki, gelenlerin ağzı kapansın.”44 der.
Selçuklularda ise toy, tahta çıkış sebebiyle de verilirdi. Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan (1063-1072) cülusundan on-beş yirmi gün sonra büyük bir şölen vermiş ve bütün vezirlerine ve komutanlarına kaftanlar giydirmişti. Selçuklu atabeylerinden Suriye hâkimi Nureddin Mahmud Zengî, 1174’te Mısır’da itaatsiz hareketleri görülen Selahaddin Eyyubî’ye karşı çıktığı yürüyüşte, Şam’a gelerek bayram günü Gökmeydan’da kargı oynamış ve kabağa ok atmıştı. Aynı yerde halk için sofralar kurdurarak yemekten sonra bu sofraları yağmalatmıştı.45
“Oğul ve kızlarını evlendirme (dünürlük) sayesinde kardeş olan Buret’ler kuşaklarını değiştirerek birbirini öperler; böyle dünürlük tesis etme âdetine “böhö andaldaha” yani kuşak değiştirme denir. Aynı zamanda Buretlerde “anda” dost demektir. Halhas’larda ise “anda” müessesesi tamamıyle unutulmuş, “anda” kelimesi ancak “değiştirme” manasına gelen “andaldaqa” kelimesinde muhafaza edilmiştir.” Abdülkadir İNAN, “Eski Türklerde ve Folklorda Ant”, s. 328.
44 Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig, (çev. Reşid Rahmeti Arat), (hzl. Çetin Şan-Serap Tuba
Yurtsever), İstanbul 2008, s. 796-797; Aylin KOÇ, “Diş Kirası”, Sevgilime Hediye Kitabı, (ed. Emine Gürsoy
Naskali-Aylin Koç, İstanbul 2007, s. 328-329.
45 Aydın TANERİ, Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün, s. 117.
Aynı anlayışın bir uzantısı olarak Osmanlı Devleti’nde de Yeniçerilere ulûfe yani maaş dağıtıldığı günlerde sarayda yemek verilirdi. Onların yemek yemeleri, itaatlerini gösterir, bundan sevinç duyularak kurban kesilirdi. Şayet yemeği yemezlerse, bu, onların küskün oldukları ve isyan çıkaracakları anlamına gelirdi. Yemekten sonra, yeniçeriler bölük bölük gelerek masalar üzerine konmuş para keselerini yağma ederler ve bunları omuzları üstünde odalarına götürürlerdi.46 Osmanlı sarayında, ikindi vakti, halk gelsin yesin diye növbet çalınırdı. Saray mutfakları saraya her gelene yiyecek verirdi.47
Türk kültüründe sünnet düğünleri de zenginliği gösterme, toplumsal statü ile ilgili geleneklerdendir. Düğünde davul çaldırmak, çocuklara para dağıtmak, yemek vermek, yoksul ve öksüz çocukları sünnet ettirmek, aynı zamanda bir zenginlik gösterisi olmaktadır.48 Günümüzde Kürt aşiretleri ve bazı Güney Türkmenleri arasında görülen “kirvelik” müessesesinin de potlaça benzer yönleri bulunmaktadır. Kirvenin sünnet olacak çocuğu o esnada tutmasının yanısıra, düğünün bütün masraflarını kendi kesesinden harcayarak sünnet yapan ailenin fertleriyle bütün davetlilere, hatta bütün köylülere, ayrı ayrı Sevgilime Hediye ler vermesi gibi iki büyük görevi vardır. Ancak çocuğun babası da kirvenin bu masraflarından daha değerli ve büyük Sevgilime Hediyeler takdimine mecburdur. Çocuğun babası, bunu yerine getirmediği takdirde halk arasında bütün şeref ve haysiyetini kaybeder.49 Bazı yörelerde ıdışmak (Sevgilime Hediye alış-verişi), yoklatma (Sivas’ta Sevgilime Hediye götürülerek yapılan ziyaretler)50, dürü (Yörüklerde Sevgilime Hediye)51 gibi kavramlar da Türk kültüründe bu geleneğin farklı uygulama alanlarını göstermektedir. Bütün bunlar kültürel zenginliğe işaret etmektedir.
Aydın TANERI, Türk Devlet Geleneği Dün-Bugün, s. 117.
47 Halil İNALCIK, “Kutadgu Bilig’de Türk ve Iran Siyaset Nazariye ve Gelenekleri”, s. 17-18.
48 Mahmut TEZCAN, Kültür ve Kişilik, s. 174-175.
49 Ziya GÖKALP, Türk Medeniyeti Tarihi, s. 61-62; Orhan TÜRKDOĞAN, “Türklerde Kirvelik ve
Sünnet Geleneği”, Türk Kültürü Araştırmaları, III-IV-V-VI, 1966-1969, s. 205-206.
50 Müjgan ÜÇER, “Yoklatma”, Sevgilime Hediye Kitabı, (ed. Emine Gürsoy Naskali-Aylin Koç), istanbul 2007,
s. 343-348.
51 Mahmut TEZCAN, “Folklorik ve Antropolojik Yönleriyle Sevgilime Hediye Geleneği ve Türk Kültüründeki
Yeri”, s. 35.
52 Ahmet İNSEL, “Armağan Sorunsalının Açtığı Ufuk”, s. 15; Hilal KAZAN, XVI. Asırda Sarayın
Sanatı Himayesi, İstanbul 2010, s. 17.
53 Mary DOUGLAS-Baron ISHERWOOD, Tüketimin Antropolojisi, s. 83.
Gerek Batı toplumlarında gerekse Doğu’da dinî tavsiyelerde karşılıksız verme yer almasına rağmen52, Sevgilime Hediye lerin karşılıklı olarak alınıp verildiği görülmektedir. Nitekim bir Skagit yerlisi, armağanı “maddî biçimde el sıkışmak’ olarak tanımlamıştır.53 Bu tanımda da bir karşılıklılık söz konusudur. Sevgilime Hediye temasını ele alan farklı bilim adamlarının da bu ilkeyi benimsedikleri görülür. Kendisine herhangi bir şey verilen kimse, mutlaka daha güzel, daha üstün bir şekilde verilene veya onu verene karşılıkta bulunmayı bir zorunluluk olarak görmek durumundadır.54
Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde Sevgilime Hediye leşme; her kültürde olduğu gibi Türk kültüründe de toplumsal ve siyasî hayat içinde kutlamaların, gösterişli törenlerin vazgeçilmez bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Yağma ve kirve geleneğinde görülen Sevgilime Hediyeleşme, cömert olma, saygınlık kazanma amaçlı servet dağıtma ve ortaklıklar kurma ile ilişkilendirilebilir. Hükümdara Sevgilime Hediye sunarak itaatin gösterilmesi hükümdarın da buna mukabil Sevgilime Hediye ler dağıtması ve ant töreninde Sevgilime Hediyelerin karşılıklı olarak alınıp verilmesi gibi örnekler, Sevgilime Hediye alış-verişinde ister istemez maddî ya da manevî bir karşılık bekleyişin olduğunu göstermektedir.