OTANT�K TA�

Takı Tarihinde Kehribar Taşı Yeri

V MAKALELER
Kehribar
Fiyatı      :      TL
Ürünün Özellikleri
  • Takı Tarihinde Kehribar Taşı Yeri

Takı Tarihinde Kehribar Taşı Yeri

St. Petersburg’ta restore edilen Kehribar -Odasının heyecan verici resimlerinden sonra, tıpkı köpükle taçlandırılmış Venüs gibi denizden yükselen bu mükemmel takı materyaline olan ilgi artmıştır.
Fotoğraf 74
Küçük oda dolabı, Danzig 1724
Schmuck Magazin Dergisi, sayı 4, Aralık 2005-Ocak 2006, sayfa 62

18. Yüzyıl’ın sonlarına kadar “denizin altını” olarak büyük değer biçilen bu fosil reçinenin kaynağına ilişkin birçok efsane vardır. Kehribar sadece birçok medeniyetin takı ihtiyacını karşılamakla kalmıyor, Kehribar nazarlıkların insanları karanlık güçler ve hastalıklardan koruduğuna inanılıyordu. Kötülükleri uzak tutabilen bu taşın sihirli gücüne olan inanç, gladyatörlerin arenaya giderken yanlarına, şans getirmesi için Kehribar parçaları almalarına neden olmuştur. Günümüzde de ezoterik alanında Kehribar ın sihirli olmasa bile en azından pozitif güçleri olduğu düşünülmekte ve birçok bebek ve küçük çocuk, hastalıklardan korunmak için narin Kehribar kolyeler takmaktadırlar.

Fotoğraf 75
Altı kenarlı, kulplu kase, Königsberg 1600 civarı
HÖGL Helga, Schmuck Magazin Dergisi, sayı 4, Aralık 2005-Ocak 2006, sayfa 63

Romalılar Kehribar a şifalı etkisi nedeniyle de önem vermekteydiler ve ince Kehribar tozu ilaç olarak kullanılmaktaydı. Kehribar caddesinin ne zamandan beri var olduğu bilgimiz dışındadır, fakat Romalılardan çok önce, Baltık bölgesi, Orta Avrupa ve İtalya arasındaki eski ulaşım yolu boyunca ticareti yapılmaktaydı. Kehribar ın en popüler olduğu zaman Roma İmparatorluğu zamanı ve özellikle de M.S. 1. ve 2. yüzyıllardır. Büyük miktarlarda Kehribar Akvilya’ya gitmekteydi, oradaki sanatçılar da gerçek mucizeler yaratmaktaydı ve zamanla bu Kuzey İtalyan şehri Kehribar işlemeciliğinin merkezi haline gelmiştir.

Fotoğraf 76
Yelkenli gemi, Königsberg, 17. yüzyılın başları
HÖGL Helga, Schmuck Magazin Dergisi, sayı 4, Aralık 2005-Ocak 2006, sayfa 63

Fakat Roma İmparatorluğunun sonlanmasından sonra meydana gelen Kavimlerin Göçü ile birçok kültürel kazanımlar kaybolmuş ve Kehribar ancak Ortaçağ’da yine tanınmış ve değer görmüştür. Baltık Denizi bölgesinde geleneksel olarak icra edilen Kehribar işlemeciliği kıyıda yeniden canlanmış ve özellikle Danzig, üretimde başlıca bir rol oynamaya başlamıştır. Barok’un zenginliğe ve gösterişe olan eğilimi, değişik materyallerin kombinasyonunda ve renksel karşıtlıklarda tam olarak ifade şekli bulmuştur. Kehribar plakaların altına bir de altın folyo yerleştirildiğinde daha da parlak bir etki elde edilmekteydi. Mücevher kutuları, kutsal emanet dolapları, yemek takımları, küçük sunaklar, satranç oyunları ve kupalar gibi Kehribar sanatının harika eserleri çarlara, imparatorlara ve krallara hediye edilmek üzere Danzig ve Königsberg’ten ayrılmaktaydılar.94

Fotoğraf 77
Tahtta oturan Meryem Ana, Kuzeydoğu Almanya, 1400 civarı
HÖGL Helga, Schmuck Magazin Dergisi, sayı 4, Aralık 2005-Ocak 2006, sayfa 64
Bu değerli şeyler saraylarda sergilenmekte ve sanat odalarında saklanmaktaydılar. Politik araç olarak onur hediyeleri çoktan antik ve orta çağlar’da -özellikle de Bizans saraylarında çok yaygındı, ve burada hediyenin değeri genellikle hediyenin verileceği kişinin mevkine göre değişmekteydi. Prusya hediye diplomasisinde, Kehribar sanat eserlerine verilen önemin büyüklüğüne, Viyana Sanat
Tarihi Müzesi’ndeki “Taht ve Sunak için Kehribar ” adlı serginin temel direkleri olan iki çalışma örnek gösterilebilir: Kehribar kaplamalı taht ve İmparatorluk hazinesinden neredeyse iki metre yüksekliğindeki Kehribar sunak, Habsburg İmparatoru 1. Leopold’a verilen, zekice seçilmiş hediyeler olarak başarıya ulaşmıştır.

Fotoğraf 78
Viktorian tarzı Kehribar broş
Scarisbrick, Ogren, Lightbown, Hinks, Bayer, Becker, Craven, Jewellery Makers-Motifs-History-Tecniques, Thames and Hudson Limited, London, 1989, sayfa 91
Bu objelerin meydana gelme tarihi orta çağ’dan 18. yüzyıla kadar değişmektedir ve objeler seçkin kalite ve kökenlere sahiptirler. Koleksiyon parçalarının aşırı narinliği ve Avrupa’nın önemli sanat odalarında bulunan Kehribar nesnelerin zamanın akışı sırasında zaten çok yıpranmış olmaları, 13. yüzyıldan beri çok değer verilen bu objelerin ortaya çıkarılmasını engellemiş olamalıdır.95
Fotoğraf 79
On kenarlı kase, Königsberg, 1620 civarı
HÖGL Helga, Schmuck Magazin Dergisi, sayı 4, Aralık 2005-Ocak 2006, sayfa 64
Üzerinde tarih ve imza bulunan, Kehribar dan oluşan iki kapaklı küçük oda dolabı özellikle ön plana çıkartılmalıdır. Usta Johann George Zernebach 1724’te Danzig’te bu

seçkin mobilyayı üretmiştir. Tahminen Prusya sarayının bir siparişiydi, muhtemelen 1. Friedrich Wilhelm içindi ve mutlaka bir diplomasi hediyesi olarak düşünülmüştü. Üzerinde ağrılı Meryem Ana bulunan küçük sunak da yine Danzig’ten gelmektedir ve burada zahmetli bir şekilde işlenmiş olan Kehribar , fildişi ile kombine edilmiştir. İnce Kehribar plakalarının ne kadar ışık geçirici olabileceği altı kenarlı, kulplu kasede görülmektedir. Burada değerli altın kaplarla karşılaştırma yapmaktan çekinilmemelidir. Bu kasenin her yani kesilmiş süslerle bezenmiştir ve bu yüzden bu kasenin büyük elektör Friedrich Wilhelm tarafından Viyana sarayına diplomatik bir hediye olarak verildiği tahmin edilmektedir. 17. yüzyıldan kalma ve alışılmışın üzerinde bir büyüklükte olan kase Königsberg’ten gelmektedir. Burada yeni bir teknik görülmektedir; ince kesilmiş Kehribar plakalarına ısı etkisiyle şekil verilmekte ve bu plakalar kertik ve yay tekniği ile birleştirilmektedir. Bu yüzden artık ışık geçirici objeleri o ana kadar hiç yapılmamış büyüklükte üretebilmek, onları ele almak, çevirmek ve ışığa karşı tutmak ve böylece materyalin güzelliğinin ve ustalıklı işlemesinin tadını çıkarmak mümkündü.

Bugün Kehribar , yapılan mücevherat tasarımlarının büyük çoğunluğunu kaplayan en değerli taş olarak görülmekte ve mücevherat, giysi ve vücut dekorasyonunda kullanılan, ender rastlanan materyallerden, değerli metallerden ve eşi benzeri bulunmayan taşlardan yapılan sıra dışı bir kültürel olguyu anlatmaktadır.

Bu ziynetler çoğunlukla sahibinin mevkisini, dini statüsünü, durumunu, zerafetini ve entelektüel düzeyini göstermektedir. Ayrıca uğursuzluğa karşı korumak amacıyla sihirli nazarlıklar olarak, ya da uğur getirdiğine inanılan nazarlıklarda da kullanılmaktaydı.

Çeşitli renk ve güzellikteki Kehribar türleri dönemin usta sanatçıları tarafından kullanıldı ve çok sayıda insan bu mücevheratı üretmeye başladı. Bazı çalışmalarda ise külçe altının güzelliğini çağrıştırması sağlandı. Yetenekli, zarif ve yaratıcı sanatçılar tarafından ortaya konulan eserler, sürekli olarak rağbet gördü. Orijinal tasarımları, ustaca zanaatkarlıkları ve eşsizlikleriyle dikkat çekmeyi başardılar.

Belki de en mükemmel olanı, Kehribar in sadece korunduğunun ve doğallığını bozmamaya gayret edildiğinin gösterilmesi değil; aynı zamanda doğaya sıra dışı bir yaklaşımın da altının çizilmesidir.
Bu tür maddelerle Kehribar ve dekor birbirini bütünlemekte; hayranlık ve istek uyandıran sıra dışı bir eser ortaya çıkmaktadır. Diğer tüm mücevheratlara benzer olarak, orijinal Kehribar taşı ile tasarlanan mücevherler, modadan oldukça etkilenmektedir. Hoş modeller üzerinde bu tür kreasyonların sergilenmesi; Paris’ten ya da ünlü bir mücevher mağazasından yapılan bir televizyon yayını bile halkı etkilemeye yetmekte, benzer ürünlerin her yerde bulunması talep edilmektedir. Ancak, Kehribar yapımı bu eserler,eşsiz, seçkin ürünlerdir.

Bu, Kehribar in çeşitli renklerde ve şekillerde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Her bir taş tektir. Bu tür mücevherler, doğal güzelliğe duyarlı olan, bu özel eseri ortaya çıkaranın hedefini takdir eden, günün modasını göz ardı ederek, ayrışan Kehribar kabuklarını dahi bozmadan bırakan ve taşı tahrip olmaktan koruyan kişilere hitap etmektedir.

Böyle kişiler sahip oldukları Kehribar i broştan kolye uçlarına, şapka ya da çanta dekorasyonuna kadar çeşitli amaçlarla kendi zevklerine göre de kullanabilme olanağına sahiptirler.

Kehribar , çok zor bir sanat olan değerli taş oymacılığı için oldukça uygun bir materyaldir. Bu yüzden de genellikle dönemin seçkin sanatçıları tarafından kullanılmaktadır. Değerli taş oymacılığı,birinci ve ikinci derecede değerli taşlar üzerinde oymacılık ve işleme yapmak anlamına gelir ve aynı zamanda antika olarak da bilinir. Bu yolla ortaya çıkarılan eserler ise gravürler ve kabartmalı değerli taşlar olarak bilinirler
Gravür örneği
Gravürler, içinde resim olan çalışmalardır; Kehribar deki gravür ve oymalar, saydam lens ve levhalar aracılığıyla yapılmaktadır. Kabartmalı taşlar ise daha kabarık bir tasarımla oluşturulur. Gravürlerin ve kabartmalı taşların çoğu bir portreyi, bir hayvanın resmini, mitolojik bir görüntü ya da türü içermektedirler.

Kabartmalı taşlar, Kehribar türleri arasında sıkça rastlanan iki renkli taşlar ile yapılmaktadır. Bu türde materyaller kullanarak sanatçı, koyu bir zemin üzerinde açık,
Hassas ve kolaylıkla kırılabilen bir materyal olan Kehribar den kabartma taş yapımı için, detaylı bir yapı bilgisine, yetenekli ve duyarlı bir alet kullanımına ve en önemlisi de hatasız bir işlem için kusursuz bir göze ihtiyaç vardır. En önemli kullanım alanları ise kökü en eski geleneklere dayanan ürünler tarafından oluşturulmuştur: Kehribar yapımı kolye ve gerdanlıklar, bilezikler gibi. Mücevherat standardı, mücevher endüstrisi sürekli olarak gelişme gösterdiğinden, artmaktadır. Kolyelerdeki güzelliğin kusursuz yüzey, renk bütünlüğü, şekil ya da tabakalı görünümü ve Kehribar ışığından kaynaklandığı söylenebilir. Kolyelerdeki güzelliğin ayrıca, içerisinde sergilenen çeşitli türlerdeki Kehribar den kaynaklandığı da söylenebilir.

Kehribar yapımı eserleri mücevheratın kalitesini arttırmayı hedefleyerek üreten imalatçılar, çalışmalarının detayları ve hassasiyeti konusunda oldukça dikkatlidirler ve tasarımlarını modaya da ayak uydurarak sürdürürler. Doğal Kehribar den parçaları ayırmakta tereddüt etmeden, taşı diğer organik materyallerle birleştirerek daha yeni, ilginç kompozisyonlar elde etmektedirler. Dünya piyasasında başarılı bir şekilde rekabet edebilmekte ve ürünlerinin satışlarını sürekli olarak artırmaktadırlar.

Dönemin Kehribar yapımı ürünleri, çok eski zamanlara dayanan geleneksel büyük dekoratif şekiller halini almıştır. Bu eğilimin en muhteşem örneklerine Gdansk’taki St Bridgid kilisesinde bulunan kilise mihrabı ve Tsarskoye Selo’da yeniden inşa edilen Kehribar Odası’nda rastlanmaktadır.
Gdansk’ta yapılan kilise mihrabının öncüleri, Polonya’daki kalıntılardan doğal Kehribar elde etme düşüncesindeydiler. Hayat Ağacı şeklinde eşsiz güzellikteki Kehribar damlaları kullanılarak Kutsal Bakire ve Bebek İsa resmi, tek türdeki beyaz Kehribar den yapılmıştır. Giysideki oymalar resim çerçevesinin dışına taşmıştır ve papaz evini dolduran üç boyutlu bir kompozisyon oluşturmuştur.

Gdansk Tarih Müzesi’nde LucJan Myrta’nın atölyesinde yapılan, dönemin en gözde Kehribar koleksiyonu sergilenmektedir. Şekilleri, ölçüleri ve zanaatkarlığı eskiden yapılan sanatı ifade etmektedir. Atölye çalışanları şuanda Kraliçe Marie Antoinette’e ait bir giysi dolabı örnek alınarak yapılacak olan Kehribar Hazinesi üzerine çalışmaktadırlar. Bu dünya tarihinde Kehribar den yapılan en büyük eşya olacaktır.

İçerden ve dışarıdan rölyeflerle dekore edilecek ve 500 kg’dan daha fazla ağırlığa sahip olacaktır. Kehribar zanaatının uğradığı en büyük gelişmenin yaşandığı dönemlerde Gdansk’ta eğitim gören usta zanaatkarlar Prusya Kralı 1. Frederick’in Berlin’deki ofisi için bütün bir Kehribar tasarımı yapmışlardır. Bitmek üzereyken ise bu çalışma, kurucunun oğlu 1. Tsar Peter’e armağan edilmiştir. 30 yıl sonra, Avrupa’daki seçkin sanatçıların çalışmaları sayesinde artan ve zenginleşen yapısı ile Tsarkoye Selo’da bulunan Catherine Sarayı’nın Kehribar Odası’nda eşi benzeri bulunmayan bir eser haline gelmiştir.

Son dünya savaşında kaybolunca, Rus usta zanaatkarlar tarafından yeniden inşa edilmiştir.

Gösterişli bir mimari ölçü ile sergilenen Kehribar in güzelliği, onu görme şansını yakalayabilen herkesi büyüler.

Kehribar Odasının zamanında yeniden yapılandırılmasını sağlayabilmek için gereken hız olduğu kadar Baltık Kehribar inin renklendirilme ve basılma işlemlerinde ulaşılan büyük teknolojik ilerlemenin, bazı çalışmalarda renkli ve baskılı Kehribar parçalarının kullanımını kaçınılmaz kıldığına şüphe yoktur.

Yeşil Kehribar in mücevheratlarda kullanılma modası, Kehribar i renklendirmenin ardında yatan sebeplerden birisidir. Ancak, doğal Kehribar in güzelliğine en son renklendirme ve baskı teknikleriyle dahi ulaşmak mümkün değildir. Renklendirme, Kehribar i sertleştiren ve rengini değiştiren termal bir arındırma işlemidir. Küçük Kehribar granüllerinin ve hatta Kehribar tozunun daha büyük parçalar elde etmek üzere bir araya getirilmesiyle teknolojik süreç esnasında baskı yer almaktadır.

“Kehribar , karakteristik özelliklerini (şekli dışında) yitirmediğinden yenilenebilmektedir.” (M.Ganzelewski)

“Kehribar in izgesel eğiminin kızılötesi olduğunun belirlenmesi yöntemi, doğal ve basılmış Kehribar deki işlevsel grupların benzer olduğunu göstermektedir.” (B. Kosmowska-Ceranowicz)

Yapılan araştırmalar basılan Kehribar in özellikleri ile doğal Kehribar in özelliklerinin birbirleriyle çok benzedikleri ortaya konmuştur. Doğal Kehribar de var olan tüm tür ve renkleri baskılı Kehribar de de elde etmek, günümüzde teknolojik olarak mümkündür.

Doğal bir Baltık Kehribar inin güzelliğini fark etmemek ve ya Kehribar kullanılarak tasarlanmış bir mücevheratın çekiciliğine kapılmamak mümkün değildir. Ancak, Kehribar yerine kullanılan maddelerde ve taklit ürünlerde bu durum söz konusu değildir. Birçok insanın düşündüğü gibi ‘gerçeğinden çok gerçek görünümü’ olması yeterli olduğundan, daha ucuz olan baskılı Kehribar yapımı ürünler daha çok tercih edilecektir.

Ancak müşteriler seçimlerini yaparken bilinçli olmalıdırlar. Kehribar in değerini koruyabilmesi için piyasada güvenilir biçimde tercih edilmesi, Kehribar uzmanları tarafından oluşturulan Dünya Kuyumculuk Konfederasyonu kuralları çerçevesinde üretilmesi gerekmektedir. 97

“Büyük sırrın sadece doğal Baltık Kehribar inde bulunduğu çok açıktır. Kehribar in maruz kaldığı değişimler izlendiğinde, çok rahatlıkla doğal Kehribar in hala ‘yaşadığını’ ve eşsizliğin, gizemin ve güzelliğin kaynağı olduğunu görmek mümkündür. ” (Gabriela Gierlowska

Takı Tarihinde Kehribar Taşı Yeri

V MAKALELER
Kehribar
Fiyatı      :      TL
Ürünün Özellikleri
  • Takı Tarihinde Kehribar Taşı Yeri
Ürün Açıklaması Video Tanıtım Yorumlar

Takı Tarihinde Kehribar Taşı Yeri

St. Petersburg’ta restore edilen Kehribar -Odasının heyecan verici resimlerinden sonra, tıpkı köpükle taçlandırılmış Venüs gibi denizden yükselen bu mükemmel takı materyaline olan ilgi artmıştır.
Fotoğraf 74
Küçük oda dolabı, Danzig 1724
Schmuck Magazin Dergisi, sayı 4, Aralık 2005-Ocak 2006, sayfa 62

18. Yüzyıl’ın sonlarına kadar “denizin altını” olarak büyük değer biçilen bu fosil reçinenin kaynağına ilişkin birçok efsane vardır. Kehribar sadece birçok medeniyetin takı ihtiyacını karşılamakla kalmıyor, Kehribar nazarlıkların insanları karanlık güçler ve hastalıklardan koruduğuna inanılıyordu. Kötülükleri uzak tutabilen bu taşın sihirli gücüne olan inanç, gladyatörlerin arenaya giderken yanlarına, şans getirmesi için Kehribar parçaları almalarına neden olmuştur. Günümüzde de ezoterik alanında Kehribar ın sihirli olmasa bile en azından pozitif güçleri olduğu düşünülmekte ve birçok bebek ve küçük çocuk, hastalıklardan korunmak için narin Kehribar kolyeler takmaktadırlar.

Fotoğraf 75
Altı kenarlı, kulplu kase, Königsberg 1600 civarı
HÖGL Helga, Schmuck Magazin Dergisi, sayı 4, Aralık 2005-Ocak 2006, sayfa 63

Romalılar Kehribar a şifalı etkisi nedeniyle de önem vermekteydiler ve ince Kehribar tozu ilaç olarak kullanılmaktaydı. Kehribar caddesinin ne zamandan beri var olduğu bilgimiz dışındadır, fakat Romalılardan çok önce, Baltık bölgesi, Orta Avrupa ve İtalya arasındaki eski ulaşım yolu boyunca ticareti yapılmaktaydı. Kehribar ın en popüler olduğu zaman Roma İmparatorluğu zamanı ve özellikle de M.S. 1. ve 2. yüzyıllardır. Büyük miktarlarda Kehribar Akvilya’ya gitmekteydi, oradaki sanatçılar da gerçek mucizeler yaratmaktaydı ve zamanla bu Kuzey İtalyan şehri Kehribar işlemeciliğinin merkezi haline gelmiştir.

Fotoğraf 76
Yelkenli gemi, Königsberg, 17. yüzyılın başları
HÖGL Helga, Schmuck Magazin Dergisi, sayı 4, Aralık 2005-Ocak 2006, sayfa 63

Fakat Roma İmparatorluğunun sonlanmasından sonra meydana gelen Kavimlerin Göçü ile birçok kültürel kazanımlar kaybolmuş ve Kehribar ancak Ortaçağ’da yine tanınmış ve değer görmüştür. Baltık Denizi bölgesinde geleneksel olarak icra edilen Kehribar işlemeciliği kıyıda yeniden canlanmış ve özellikle Danzig, üretimde başlıca bir rol oynamaya başlamıştır. Barok’un zenginliğe ve gösterişe olan eğilimi, değişik materyallerin kombinasyonunda ve renksel karşıtlıklarda tam olarak ifade şekli bulmuştur. Kehribar plakaların altına bir de altın folyo yerleştirildiğinde daha da parlak bir etki elde edilmekteydi. Mücevher kutuları, kutsal emanet dolapları, yemek takımları, küçük sunaklar, satranç oyunları ve kupalar gibi Kehribar sanatının harika eserleri çarlara, imparatorlara ve krallara hediye edilmek üzere Danzig ve Königsberg’ten ayrılmaktaydılar.94

Fotoğraf 77
Tahtta oturan Meryem Ana, Kuzeydoğu Almanya, 1400 civarı
HÖGL Helga, Schmuck Magazin Dergisi, sayı 4, Aralık 2005-Ocak 2006, sayfa 64
Bu değerli şeyler saraylarda sergilenmekte ve sanat odalarında saklanmaktaydılar. Politik araç olarak onur hediyeleri çoktan antik ve orta çağlar’da -özellikle de Bizans saraylarında çok yaygındı, ve burada hediyenin değeri genellikle hediyenin verileceği kişinin mevkine göre değişmekteydi. Prusya hediye diplomasisinde, Kehribar sanat eserlerine verilen önemin büyüklüğüne, Viyana Sanat
Tarihi Müzesi’ndeki “Taht ve Sunak için Kehribar ” adlı serginin temel direkleri olan iki çalışma örnek gösterilebilir: Kehribar kaplamalı taht ve İmparatorluk hazinesinden neredeyse iki metre yüksekliğindeki Kehribar sunak, Habsburg İmparatoru 1. Leopold’a verilen, zekice seçilmiş hediyeler olarak başarıya ulaşmıştır.

Fotoğraf 78
Viktorian tarzı Kehribar broş
Scarisbrick, Ogren, Lightbown, Hinks, Bayer, Becker, Craven, Jewellery Makers-Motifs-History-Tecniques, Thames and Hudson Limited, London, 1989, sayfa 91
Bu objelerin meydana gelme tarihi orta çağ’dan 18. yüzyıla kadar değişmektedir ve objeler seçkin kalite ve kökenlere sahiptirler. Koleksiyon parçalarının aşırı narinliği ve Avrupa’nın önemli sanat odalarında bulunan Kehribar nesnelerin zamanın akışı sırasında zaten çok yıpranmış olmaları, 13. yüzyıldan beri çok değer verilen bu objelerin ortaya çıkarılmasını engellemiş olamalıdır.95
Fotoğraf 79
On kenarlı kase, Königsberg, 1620 civarı
HÖGL Helga, Schmuck Magazin Dergisi, sayı 4, Aralık 2005-Ocak 2006, sayfa 64
Üzerinde tarih ve imza bulunan, Kehribar dan oluşan iki kapaklı küçük oda dolabı özellikle ön plana çıkartılmalıdır. Usta Johann George Zernebach 1724’te Danzig’te bu

seçkin mobilyayı üretmiştir. Tahminen Prusya sarayının bir siparişiydi, muhtemelen 1. Friedrich Wilhelm içindi ve mutlaka bir diplomasi hediyesi olarak düşünülmüştü. Üzerinde ağrılı Meryem Ana bulunan küçük sunak da yine Danzig’ten gelmektedir ve burada zahmetli bir şekilde işlenmiş olan Kehribar , fildişi ile kombine edilmiştir. İnce Kehribar plakalarının ne kadar ışık geçirici olabileceği altı kenarlı, kulplu kasede görülmektedir. Burada değerli altın kaplarla karşılaştırma yapmaktan çekinilmemelidir. Bu kasenin her yani kesilmiş süslerle bezenmiştir ve bu yüzden bu kasenin büyük elektör Friedrich Wilhelm tarafından Viyana sarayına diplomatik bir hediye olarak verildiği tahmin edilmektedir. 17. yüzyıldan kalma ve alışılmışın üzerinde bir büyüklükte olan kase Königsberg’ten gelmektedir. Burada yeni bir teknik görülmektedir; ince kesilmiş Kehribar plakalarına ısı etkisiyle şekil verilmekte ve bu plakalar kertik ve yay tekniği ile birleştirilmektedir. Bu yüzden artık ışık geçirici objeleri o ana kadar hiç yapılmamış büyüklükte üretebilmek, onları ele almak, çevirmek ve ışığa karşı tutmak ve böylece materyalin güzelliğinin ve ustalıklı işlemesinin tadını çıkarmak mümkündü.

Bugün Kehribar , yapılan mücevherat tasarımlarının büyük çoğunluğunu kaplayan en değerli taş olarak görülmekte ve mücevherat, giysi ve vücut dekorasyonunda kullanılan, ender rastlanan materyallerden, değerli metallerden ve eşi benzeri bulunmayan taşlardan yapılan sıra dışı bir kültürel olguyu anlatmaktadır.

Bu ziynetler çoğunlukla sahibinin mevkisini, dini statüsünü, durumunu, zerafetini ve entelektüel düzeyini göstermektedir. Ayrıca uğursuzluğa karşı korumak amacıyla sihirli nazarlıklar olarak, ya da uğur getirdiğine inanılan nazarlıklarda da kullanılmaktaydı.

Çeşitli renk ve güzellikteki Kehribar türleri dönemin usta sanatçıları tarafından kullanıldı ve çok sayıda insan bu mücevheratı üretmeye başladı. Bazı çalışmalarda ise külçe altının güzelliğini çağrıştırması sağlandı. Yetenekli, zarif ve yaratıcı sanatçılar tarafından ortaya konulan eserler, sürekli olarak rağbet gördü. Orijinal tasarımları, ustaca zanaatkarlıkları ve eşsizlikleriyle dikkat çekmeyi başardılar.

Belki de en mükemmel olanı, Kehribar in sadece korunduğunun ve doğallığını bozmamaya gayret edildiğinin gösterilmesi değil; aynı zamanda doğaya sıra dışı bir yaklaşımın da altının çizilmesidir.
Bu tür maddelerle Kehribar ve dekor birbirini bütünlemekte; hayranlık ve istek uyandıran sıra dışı bir eser ortaya çıkmaktadır. Diğer tüm mücevheratlara benzer olarak, orijinal Kehribar taşı ile tasarlanan mücevherler, modadan oldukça etkilenmektedir. Hoş modeller üzerinde bu tür kreasyonların sergilenmesi; Paris’ten ya da ünlü bir mücevher mağazasından yapılan bir televizyon yayını bile halkı etkilemeye yetmekte, benzer ürünlerin her yerde bulunması talep edilmektedir. Ancak, Kehribar yapımı bu eserler,eşsiz, seçkin ürünlerdir.

Bu, Kehribar in çeşitli renklerde ve şekillerde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Her bir taş tektir. Bu tür mücevherler, doğal güzelliğe duyarlı olan, bu özel eseri ortaya çıkaranın hedefini takdir eden, günün modasını göz ardı ederek, ayrışan Kehribar kabuklarını dahi bozmadan bırakan ve taşı tahrip olmaktan koruyan kişilere hitap etmektedir.

Böyle kişiler sahip oldukları Kehribar i broştan kolye uçlarına, şapka ya da çanta dekorasyonuna kadar çeşitli amaçlarla kendi zevklerine göre de kullanabilme olanağına sahiptirler.

Kehribar , çok zor bir sanat olan değerli taş oymacılığı için oldukça uygun bir materyaldir. Bu yüzden de genellikle dönemin seçkin sanatçıları tarafından kullanılmaktadır. Değerli taş oymacılığı,birinci ve ikinci derecede değerli taşlar üzerinde oymacılık ve işleme yapmak anlamına gelir ve aynı zamanda antika olarak da bilinir. Bu yolla ortaya çıkarılan eserler ise gravürler ve kabartmalı değerli taşlar olarak bilinirler
Gravür örneği
Gravürler, içinde resim olan çalışmalardır; Kehribar deki gravür ve oymalar, saydam lens ve levhalar aracılığıyla yapılmaktadır. Kabartmalı taşlar ise daha kabarık bir tasarımla oluşturulur. Gravürlerin ve kabartmalı taşların çoğu bir portreyi, bir hayvanın resmini, mitolojik bir görüntü ya da türü içermektedirler.

Kabartmalı taşlar, Kehribar türleri arasında sıkça rastlanan iki renkli taşlar ile yapılmaktadır. Bu türde materyaller kullanarak sanatçı, koyu bir zemin üzerinde açık,
Hassas ve kolaylıkla kırılabilen bir materyal olan Kehribar den kabartma taş yapımı için, detaylı bir yapı bilgisine, yetenekli ve duyarlı bir alet kullanımına ve en önemlisi de hatasız bir işlem için kusursuz bir göze ihtiyaç vardır. En önemli kullanım alanları ise kökü en eski geleneklere dayanan ürünler tarafından oluşturulmuştur: Kehribar yapımı kolye ve gerdanlıklar, bilezikler gibi. Mücevherat standardı, mücevher endüstrisi sürekli olarak gelişme gösterdiğinden, artmaktadır. Kolyelerdeki güzelliğin kusursuz yüzey, renk bütünlüğü, şekil ya da tabakalı görünümü ve Kehribar ışığından kaynaklandığı söylenebilir. Kolyelerdeki güzelliğin ayrıca, içerisinde sergilenen çeşitli türlerdeki Kehribar den kaynaklandığı da söylenebilir.

Kehribar yapımı eserleri mücevheratın kalitesini arttırmayı hedefleyerek üreten imalatçılar, çalışmalarının detayları ve hassasiyeti konusunda oldukça dikkatlidirler ve tasarımlarını modaya da ayak uydurarak sürdürürler. Doğal Kehribar den parçaları ayırmakta tereddüt etmeden, taşı diğer organik materyallerle birleştirerek daha yeni, ilginç kompozisyonlar elde etmektedirler. Dünya piyasasında başarılı bir şekilde rekabet edebilmekte ve ürünlerinin satışlarını sürekli olarak artırmaktadırlar.

Dönemin Kehribar yapımı ürünleri, çok eski zamanlara dayanan geleneksel büyük dekoratif şekiller halini almıştır. Bu eğilimin en muhteşem örneklerine Gdansk’taki St Bridgid kilisesinde bulunan kilise mihrabı ve Tsarskoye Selo’da yeniden inşa edilen Kehribar Odası’nda rastlanmaktadır.
Gdansk’ta yapılan kilise mihrabının öncüleri, Polonya’daki kalıntılardan doğal Kehribar elde etme düşüncesindeydiler. Hayat Ağacı şeklinde eşsiz güzellikteki Kehribar damlaları kullanılarak Kutsal Bakire ve Bebek İsa resmi, tek türdeki beyaz Kehribar den yapılmıştır. Giysideki oymalar resim çerçevesinin dışına taşmıştır ve papaz evini dolduran üç boyutlu bir kompozisyon oluşturmuştur.

Gdansk Tarih Müzesi’nde LucJan Myrta’nın atölyesinde yapılan, dönemin en gözde Kehribar koleksiyonu sergilenmektedir. Şekilleri, ölçüleri ve zanaatkarlığı eskiden yapılan sanatı ifade etmektedir. Atölye çalışanları şuanda Kraliçe Marie Antoinette’e ait bir giysi dolabı örnek alınarak yapılacak olan Kehribar Hazinesi üzerine çalışmaktadırlar. Bu dünya tarihinde Kehribar den yapılan en büyük eşya olacaktır.

İçerden ve dışarıdan rölyeflerle dekore edilecek ve 500 kg’dan daha fazla ağırlığa sahip olacaktır. Kehribar zanaatının uğradığı en büyük gelişmenin yaşandığı dönemlerde Gdansk’ta eğitim gören usta zanaatkarlar Prusya Kralı 1. Frederick’in Berlin’deki ofisi için bütün bir Kehribar tasarımı yapmışlardır. Bitmek üzereyken ise bu çalışma, kurucunun oğlu 1. Tsar Peter’e armağan edilmiştir. 30 yıl sonra, Avrupa’daki seçkin sanatçıların çalışmaları sayesinde artan ve zenginleşen yapısı ile Tsarkoye Selo’da bulunan Catherine Sarayı’nın Kehribar Odası’nda eşi benzeri bulunmayan bir eser haline gelmiştir.

Son dünya savaşında kaybolunca, Rus usta zanaatkarlar tarafından yeniden inşa edilmiştir.

Gösterişli bir mimari ölçü ile sergilenen Kehribar in güzelliği, onu görme şansını yakalayabilen herkesi büyüler.

Kehribar Odasının zamanında yeniden yapılandırılmasını sağlayabilmek için gereken hız olduğu kadar Baltık Kehribar inin renklendirilme ve basılma işlemlerinde ulaşılan büyük teknolojik ilerlemenin, bazı çalışmalarda renkli ve baskılı Kehribar parçalarının kullanımını kaçınılmaz kıldığına şüphe yoktur.

Yeşil Kehribar in mücevheratlarda kullanılma modası, Kehribar i renklendirmenin ardında yatan sebeplerden birisidir. Ancak, doğal Kehribar in güzelliğine en son renklendirme ve baskı teknikleriyle dahi ulaşmak mümkün değildir. Renklendirme, Kehribar i sertleştiren ve rengini değiştiren termal bir arındırma işlemidir. Küçük Kehribar granüllerinin ve hatta Kehribar tozunun daha büyük parçalar elde etmek üzere bir araya getirilmesiyle teknolojik süreç esnasında baskı yer almaktadır.

“Kehribar , karakteristik özelliklerini (şekli dışında) yitirmediğinden yenilenebilmektedir.” (M.Ganzelewski)

“Kehribar in izgesel eğiminin kızılötesi olduğunun belirlenmesi yöntemi, doğal ve basılmış Kehribar deki işlevsel grupların benzer olduğunu göstermektedir.” (B. Kosmowska-Ceranowicz)

Yapılan araştırmalar basılan Kehribar in özellikleri ile doğal Kehribar in özelliklerinin birbirleriyle çok benzedikleri ortaya konmuştur. Doğal Kehribar de var olan tüm tür ve renkleri baskılı Kehribar de de elde etmek, günümüzde teknolojik olarak mümkündür.

Doğal bir Baltık Kehribar inin güzelliğini fark etmemek ve ya Kehribar kullanılarak tasarlanmış bir mücevheratın çekiciliğine kapılmamak mümkün değildir. Ancak, Kehribar yerine kullanılan maddelerde ve taklit ürünlerde bu durum söz konusu değildir. Birçok insanın düşündüğü gibi ‘gerçeğinden çok gerçek görünümü’ olması yeterli olduğundan, daha ucuz olan baskılı Kehribar yapımı ürünler daha çok tercih edilecektir.

Ancak müşteriler seçimlerini yaparken bilinçli olmalıdırlar. Kehribar in değerini koruyabilmesi için piyasada güvenilir biçimde tercih edilmesi, Kehribar uzmanları tarafından oluşturulan Dünya Kuyumculuk Konfederasyonu kuralları çerçevesinde üretilmesi gerekmektedir. 97

“Büyük sırrın sadece doğal Baltık Kehribar inde bulunduğu çok açıktır. Kehribar in maruz kaldığı değişimler izlendiğinde, çok rahatlıkla doğal Kehribar in hala ‘yaşadığını’ ve eşsizliğin, gizemin ve güzelliğin kaynağı olduğunu görmek mümkündür. ” (Gabriela Gierlowska