OTANT�K TA�

Şifalı Dualar

ŞİFALI DUALAR

C-Ç D E F G H I-İ K-L M N O-Ö R S Ş T U-Ü V Y Z

P

PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V) ‘İN VEDA HUTBESİ

Ey insanlar!
Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.
Ey insanlar!
Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu beldeniz (Mekke) nasıl mukaddes bir belde ise, Rabbinize kavuşuncaya kadar canlarınız, mallarınız, ırzlarınız da öylece mukaddestir, birbirinize haramdır! Her türlü tecavüzden korunmuştur.
Ey ashabım!
Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizi öldürmeyiniz.
Ey ashabım!
Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Borç mutlaka yerine verilecektir. Kiralanan şey sahibine iade edilecektir. Hediyeler hediye ile karşılanır. Başkalarına kefil olanlar, kefaletin mes’uliyyetini de üzerine almış olur.
Cahiliyyet devrine ait faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Ayağımın altındadır. Lakin borcunuzun aslını vermek gerekir. Allah’ın kesin emriyle faizcilik haramdır. Cahiliyyetten kalma çirkin adetlerin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım faiz, Abdulmüttalib’in oğlu amcam Abbas’ın faizidir.
Ey ashabım!
Cahiliyyet devrinde güdülen kan davaları da ! kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası, Abdulmüttalib’in İ. (torunu) Rabiat el-Haris’in oğlu Amir’in kan davasıdır.
Ey insanlar!
Artık şeytan sizin şu topraklarınızda, kendisine tapılmaktan ümidini kesmiştir. Fakat tapıl maktan hariç basit gördüğünüz amellerinizde şeytana uymanız onu memnun edecektir.
Ey insanlar!
Haram ayların yerlerini değiştirip ertelemek inkarcılıkta gerçekte ileri gitmektir. Kafirler böylece sapıyorlar. Allah’ın haram kıldığı ayların sayısına uydurmak için onu bir yıl haram bir yıl helal sayıyorlar. Böylece Allah’ın haram kıldığını helal kılıyorlar.
Zaman, Allah (c.c.)’ın gökleri ve yeri yarattığı günden bu yana ayrılmıştır. Ancak Kabe’ye dair sidanet (hizmetçilik) ve hacca gelenlere şakilik yapma adetleri bakidir.
Ey insanlar!
Kadınlara iyi muamele etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Çünkü onlar emriniz altındadır. Siz kadınları Allah emaneti olarak aldınız ve onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz.
Şunu biliniz ki, sizin kadınlar üzerinde haklarınız olduğu gibi, kadınların da sizin üzerinizde hakları vardır.
Ey mü’minler!
Sözümü dinleyiniz, iyi anlayınız ve iyi muhafaza ediniz. Muhakkak ki, Rabbınız birdir. Babalarınız da birdir. Hepiniz Adem (a.s.)’dansınız. Adem (a.s.) da topraktan yaratılmıştır. Müslüman müslümanın kardeşidir. Böylece bütün müslümanlar da kardeştir. Allah katında en hayırlınız, Allah’tan en çok korkanınızdır.
Arab’ın Acem’e, Acem’in de Arab’a, sarı ırkın siyah ırka, siyah ırkın da sarı ırka üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.
Ey insanlar!
Allah’tan korkun. Başınıza, burnu, kulağı kesik bir köle dahi seçilmiş olsa, Allah’ın kitabıyla hükmettiği müddetçe onu dinleyin ve ona itaat edin.
Ey insanlar!
Her suçlu suçundan bizzat mes’uldür. Hiçbir babanın işlediği suçun cezasını evladı çekemez. Hiçbir evladın suçundan da babası mesul edilemez.
Ey insanlar!
Size çok yüce iki emanet bırakıyorum ki, onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız! Onlar: Allah’ın kitabı Kur’an ve Ehl-i Beytimdir.
Ey mü’minler!
Allah’tan korkun! Beş vakit namazınızı kılın! Ramazan ayındaki oruçlarınızı tutun! Mallarınızın zekatını verin! Sizden olan amirlerinize itaat edin ki, Rabbinizin cennetine giresiniz.
Ey insanlar!
Aşırı gitmekten sakının. Geçmiş ümmetlerin helak olmalarının sebebi, dinde aşırı gitmeleriydi. Hac usullerini benden öğrenin! Muhakkak olarak bilmiyorum, belki bu seneden sonra bir daha sizinle burada buluşamayacağım!
Ey insanlar!
Kıyamet günü beni sizden soracaklar. Ne diyeceksiniz? Risaletimi tebliğ ettim mi? İlahi vazifemi yaptım mı?
Bütün ashab-ı kiram:
“Evet, yemin ederiz, Allah’ın risaletini tebliğ ettin. Peygamberlik vazifeni yaptın. Bize vasiyyet ve nasihatta bulundun. Böylece şehadette bulunuruz.” dediler. Bunun üzerine Resulü Ekrem (s.a.v.) mübarek şehadet parmağını semaya kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek:
“Şahid ol ya Rabbi! Şahid ol ya Rabbi! Şahid ol ya Rabbi!
buyurdu.

——————————————————————————–

PEYGAMBER EFENDİMİZİN ÖĞRETTİĞİ TAHMİDLER

Elhamdü lillâhi rabbil âlemiyne hamden kesiyran tayyiben mübâraken fîhi alâ külli hâlin hamden yüvâfî niamehû ve yükâfî meziydeh.
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Her kim bu hamdi üç defa okursa hafaza melekleri: “Ey Rabbimiz, kulunun takdis ettiği hamdin künhüne vakıf değiliz. Ne yazacağımızı bilemiyoruz. Hayrette kaldık.” derler.
Allah Teala meleklere cevaben: “Kulumun söylediği gibi yazınız.” buyurur.”
Lekel hamdü kemâ yenbeğî li celâli vechike ve li azıymi sültânik.
Manası:
Hamd, Tat’ına nasıl layıksa Zat-ı Ecelli Alâ’nın saltanatına, büyüklüğüne hamd olsun.
Resulüllah (s.a.v.) buyurdu:
“Cenabı Ecelli Alâ’nın kullarından bir kul bu hamdi okudu. Hafaza melekleri ne yazacaklarını bilemeyip hayrette kaldılar ve: “Ey Rabbimiz, bu kulun bir söz söyledi. Ne yazacağımızı bilemedik.” dediler.
Allah Teala: “Kulumun söylediği gibi yazınız.” buyurdu.”
Elhamdü lillâhillezî tevâdaa küllü şey’in li azametih, vel hamdü lillâhillezî zelle küllü şey’in li ızzetih, vel hamdü lillâhillezî hadaa küllü şey’in li mülkin, vel hamdü lillâhillezistesleme küllü şey’in li kudratih.
Bu hamdin fazileti hakkında Resulü Ekrem: “Bu hamdi Allah Teala’nın rızasını isteyerek okuyan kimseye bin sevap yazılır, bin derecesi’ yükselir ve kıyamete kadar yetmiş bin melek de affedilmesi için istiğfar ederler.” buyurmuşlardır.
Cennete en evvel giren zümre hamd ve şükrü çok yapan zümre olacaktır.Zikirlerin en büyüğü lâ ilahe illallah, şükrün en büyüğü elhamdü lillâh’tır.Yemek yenildikten sonra bir defa “Elhamdü lillâh” denirse, yemeğin hakkı ödenmiş olur. Cenabı Hakk o yemeğin hesabını sormaz. Yenilen yemeğin şükrü kat kat yapılmış olur. İkinci defa “Elhamdü lillâh” denirse Cenabı Hakk fazla sevap ihsan eder. Üçüncü defa “Elhamdü lillâh” denirse Cenabı Hakk günahlarını affeder.Cenabı Hakkın vermiş olduğu nimete karşı bir kimse bir defacık olsun “Elhamdü lillâh” dememişse kıyamet günü melekler yakasına yapışacaktır.
Her mü’minin Allah’a çok hamd ve şükretmesi lazımdır. Şükür ağızla olduğu gibi, insanın azaları ile yaptığı ta’zim, itaat, namaz, oruç, sadaka ve diğer makul hayırların cümlesi şükür sayılır.
Cenabı Ecelli Alâ buyuruyor:
“Şükrederseniz elbette ziyade veririm. Küfran-ı nimet ve nankörlük ederseniz azab eder, aç bırakırım.”
“Cennete en evvel girenler Allah Teala’ya çok hamd edenlerdir.”
——————————————————————————–

PEYGAMBER EFENDİMİZİN ÖĞRETTİĞİ TESPİHLER

Sübhânellâhi ve bi hamdihî sübhânellâhil azıym.
Manası:
Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ve O’na hamd ederim. Şanı büyük olan Allah’ı teşbih ederim.
Bu teşbihin fazileti hakkında Peygamber (s.a.v.) Efendimiz:
“İki cümle vardır ki, Rahman olan Cenabı Ecelli Ala’ya sevgili, dile kolay ve mizanda sevabı ağırdır.”
buyurmuşlardır.
Sübhânellâhi ve bi hamdihî.
Manası:
Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ve O’na hamd
ederim.
Ebu Zerr (r.a.) anlatıyor. Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Allah’ın en çok sevdiği kelimeleri sana haber vereyim mi? Muhakkak Allah’ın en çok sevdiği bu zikirdir.”
Diğer hadisi şerifte buyuruluyor ki:
“Her kim günde yüz defa “sübhânellâhi ve bi hamdihî” derse günahları denizin köpüğü kadar olsa affolunur.”
Diğer rivayetlerde:
“Resulü Ekrem’e: “Allah katında en kıymetli kelam hangisidir?” diye soruldu. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: “Allah Teala’nın melekleri yahut kulları için seçtiği Sübhânellâhi ve bi hamdihî’dir.”buyurdu.
“Bu teşbihi bir defa okuyan için cennette bir hurma ağacı dikilir.”
“Allah yolunda altın ve gümüşten birer dağ infak etmekten bu teşbihi okumak O’na daha sevgilidir.”
Sübhânellâhi vel hamdü lillâhi ve lâ ilahe illallâhü vallâhü ekber.
Manası:
Allah Teala’yı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Hamd Allah’a mahsustur. Hiçbir ilah yoktur, ancak Allah vardır. Allah büyüklerin en büyüğüdür.
“Allah Teala’nın nezdinde en çok sevilen zikirler dörttür Onlar da bu zikirlerdir Bu zikirlerin hangisi ile başlarsan başla sana zarar vermez.”
Sübhânellâhi vel hamdü lillâh.
“Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdü lillâh’ın sevabı mizanı doldurur. Sübhânellâhi vel hamdü lillâhi cümlesinin yahut bir kelimesinin sevabı yerle gök arasını doldurur.”
Sübhânellâhi ve bi hamdihî adede halkıhî ve ndâe nefsihî ve zinete arşihî ve midâde keli mâtih.
Manası:
Yarattığı mahlukatının adedi ve Zatı’nın rızası ve arşının ağırlığı ve kelimetullâh’ın adedi kadar Allah Teala’yı noksan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamd ederim.
“Peygamber (s.a.v.) Efendimiz sabah namazını kıldıktan sonra mescitte teşbih ile meşgul olan zevcesi Cüveyriye’nin yanına çıktı, sonra kuşluk vaktinde yine onun yanına döndü. Cüveyriye’yi namazgahında oturmuş zikreder halde görünce, ona sordu:
“Seni burada bıraktığım gibi hala zikir ve teşbihe devam mı ediyorsun?”
Cüveyriye validemiz:
“Evet,” cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdular:
“Ben senden sonra dört kelimeyi üç defa söyledim ki, eğer senin bütün gün söylediğin zikirlerle tartılsaydı ecir ve sevapta onlara muadil olurdu.”
Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şerike leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadiyr.
Manası:
Allah’tan başka bir ilah yoktur. O’nun ortağı da yoktur. Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur. O her şeye kadirdir.
Resulü Ekrem bu zikrin fazileti hakkında:
“Kim bu zikri on defa söylerse İsmail (a.s.) evlatla nndan dört kimseyi hürriyete kavuşturmuş gibi ecre nail olur.”
“Her kim bu zikri günde yüz defa okursa, on köleyi hürriyete kavuşturmuş gibi ecre nail olur. Onun için yüz sevap yazılır, ondan yüz günahı silinir ve o gün akşama kadar şeytanın şerrinden korunmasına bir siper olur ve hiç bir kimse bu zikri çekenden daha faziletli bir zikir getiremez. Ancak bu zikri daha çok getiren kimse müstesnadır.”
“Bir kul bu zikri ruhu ile halisane, kalbi ile tasdîkâne, lisanı ile de nâtıkâne okursa, Cenabı Hakk aradaki bütün perdeleri kaldırır; yeryüzünde bu zikri okuyan kuluna rahmeti ile bakar. Cenabı Hakk’ın bir kuluna rahmeti ile bakması ise, kulunun bütün isteğini vermesidir.”
“Bu zikir kendisini okuyan kimsede günah bırakmaz ve hiçbir amel de bu zikri geçemez.”
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Nuh (a.s.)’ın oğluna öğrettiği zikri size haber vereyim mi? Nuh oğluna şöyle dedi:
“Ey oğlum! Lâ ilahe illallâhü vahdehû… zikrini söylemeni sana emrediyorum. Semalar ve yerler terazinin bir kefesine, bu zikir diğer kefesine konsa hu zikir ağır gelirdi. Ey oğlum, “Sübhânellâhi ve bi ha m d ihı” teşbihini söylemeni emrediyorum. Muhakkak bu teşbih mahlukatın namazı ve teşbihidir. Bu teşbih sebebiyle mahlukat rızıklanır.”
Sübhânellâhi vel hamdü lillâhi ve lâ ilahe illallâhü vallâhü ekber.
Manası:
Allah Teala’yı noksan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamd ederim. Hiçbir ilah yoktur. Ancak Allah vardır ve Allah Teala yücelerin en yücesidir.
Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor:
”Miraca çıkarıldığım gece yedinci kat semada Beytü’l-Ma’mur’da İbrahim (a.s.) ile karşılaştım. Buyurdu ki: “Ümmetine benden selam götür (ve aleyhisselam) ve onlara haber ver: “Muhakkak cennetin toprağı temiz, suyu tatlı, arazisi geniş ve düzdür. Oraya dikilecek ağaç bu teşbihtir.”
“Muhakkak bu teşbihi okumam bana üzerine güneş doğan yerlerden daha sevgilidir.”
Bismillâhillezî lâ yadurru measmihî şey’ün fil ardı ve lâ fis semâ’, ve hüves semiy’ul aliym.
Efendimiz (s.a.v.) buyurdu:
“Bu zikri günde üç defa okuyana ansızın bela gelmez.”
Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke lehû ehaden sameden lem yelid ve lem yûled vc lem yekün lehû küfüven ehad.
Bu zikrin fazileti hakkında Resulü Ekrem buyurdu:
“Kim bu zikri bir defa okursa Allah Teala onun için iki milyon sevap yazar.”
Eşhedü en lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke lehû ilahen vahiden ehaden sameden lem yettehız sâhıbeten ve lâ veleden ve lem yekûn lehû küfüven ehad.
Efendimiz (s.a.v.) buyurdu: “Bu zikri on defa okuyana kırk milyon sevap yazılır.”
Sübhânellâhi adede mâ haleka fis semâ’, ve sübhânellâhi adede mâ haleka fil ard, ve sübhânellâhi adede mâ beyne zâlike ve sübhânellâhi adede mâ hüve halikım vallâhü ekberu misle zâlik, vel hamdü lillâhi misle zâlike ve lâ ilahe illallâhü misle zâlik, ve lâ havle
ve lâ kuvvete illâ billahi misle zâlik.
Manası:
Göklerde yarattığı varlıkların adedi kadar Allah’ı teşbih ederim. Yeryüzünde yarattığı mahlukatın sayısı kadar Allah’ı teşbih ederim. Yerle gök arasındakilerin adedi kadar Allah Teala’yı teşbih ederim. Yaratıcısı bulunduğu mahlukatının adedi kadar Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. “Allâhü Ekber” de bunun misli kadar, “Elhamdü lillâh” da onun misli kadar. “Lâ ilahe illallah” ve “ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” da bu şekilde söylenecektir.
“Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.) Peygamber (s.a.v.) Efendimizle birlikte bir kadının yanına girdiler. Kadının önünde çekirdek yahut çakıl parçalan vardı. Onları sayarak teşbih ediyordu. Bu hali gören Peygamberimiz ona: “Sana bundan daha kolay ve daha faziletli bir teşbih haber vereyim mi?” buyurdu ve bu teşbihi okudu.”
Peygamberimiz (s.a.v.):
“Sizden biri sabahladığında azalarından her birine sadaka lazımdır. Her teşbih (Sübhânellâh) sadakadır. Her tahmid (Elhamdü lillâh) sadakadır. Her tehlil (Lâ ilahe illallah) sadakadır. Her tekbir (Allâhü ekber) sadakadır. İyilikle emretmek sadakadır. Kötülükten men etmek sadakadır. Kuşluk vaktinde kılman iki rekat namaz bunların hepsinin yerini tutar.” buyurmuşlardır.
Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke leh, allâhü ekberü kebiyran vel hamdü lillâhi kesiyran ve sübhânellâhi rabbil âlemiyne ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym.
“Bir arabi Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e gelip: “Bana bir zikir öğret, onunla zikredeyim.” dedi. Peygamber Efendimiz ona bu zikri öğrettiler. Bunun üzerine arabi Peygamber Efendimiz’e: “Bu zikirler Rabbim içindir. Kendim için ne duada bulunayım?” dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ona:
Allâhümmağfir lî verhamnî vehdinî verzuknî.
“Ey Allah’ım beni mağfiret et, bana rahmet et, beni doğru yola hidayet kıl, beni rızıklandır. ” diye dua et.” buyurdu.
Radıytü billahi rabben ve bil islâmi dînen ve bi muhammedin sallellâhü aleyhi ve selleme rasûlâ.
“Rabbimin Allah olduğuna, dinimin İslam olduğuna, Muhammed (s.a.v.)’in Resul olduğuna razı oldum. “
Resulüllah (s.a.v.) buyurdular ki:
“Kim bunu söylerse cennet ona vacip olur.”
Sübhânellâhi ve bi hamdihî.
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular:
“Ey Ebu Zerr! Allah Teala’nm en çok sevdiği teşbihi haber vereyim mi?” Ebu Zerr (r.a.): “Haber ver, ya Resulellah!” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz bu teşbihi öğrettiler.”
“Ey ashabım! Bu teşbihi günde yüz defa okuyunuz. Bir defa okuyana on, on defa okuyana yüz, yüz defa okuyana bin sevap verilir. Daha çok okuyan kimsenin ecrini Allah Teala artırır.”
“Bu teşbihi bin defa okuyan kimse, Cenabı Ecelli Ala’dan nefsini satın almış olur. Okuduğu günün akşamına kadar cehennemden azad olur.”
“Bu teşbihi güneş batmadan evvel yüz defa çekmek, yüz deve kurban etmekten faziletlidir.”
“Bu teşbihi bir defa okuyan kimse için cennette bin ağaç dikilir.”
“Allah Teala’nın nezdinde sözlerin en güzeli bu teşbihtir. Cenabı Hakk mukarrabun (Zat-ı Ecelli Ala’sına en yakın) meleklerine bu teşbihi seçmiştir. Bu teşbihle Cenabı Ecelli Alâ’yı zikrederler.”
“Bu teşbihi okuyan için yüz yirmi dört bin sevap yazılır. Ashab: “Ya Resulallah, öyle ise bizden kimse helak olmaz.” dediler. Resulü Kibriya: “Evet, söylediğiniz gibi kimse helak olmaz. Lakin sizden biri mahşere öyle sevapla gelecek ki, eğer sevabı dağ üzerine konsa ağır gelir. Fakat o kimsenin dünyada yiyip içmesi, yatıp kalkması ve sair nimetlerin cümlesi gelir ve şükürlerinin bedeli bütün sevaplarını alır. Artık o kimsenin sevabı kalmaz, hayretler içinde kalır. İşte o zaman rahmet-i ilahiyye ona yetişir ve cennete sokar.”
Sübhânellâhi ve bi hamdihî sübhânellâhil azıymi estağfirullâh.
Manası:
Cenabı Ecelli Alâ’yı noksan sıfatlardan tenzih ile O’nahamd ederim ve yine yücelerin yücesi Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih eder ve O’ndan mağfiret talep ederim.
Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Kim bu teşbihi okursa, okuduğu gibi yazılır ve Arş’a asılır. Bu teşbihi okuyan kimsenin, kıyamet günü Rabbine kavuşana kadar yapmış olduğu günah bu teşbihi Arş’tan gidermez.”
Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.) anlatıyor:
“Resulü Ekrem’in huzurunda bulunuyorduk. Resulü Ekrem: “Sizden biri her günde bin sevap yapmaktan aciz midir?” diye sordu. Orada oturan sııhnbilcrdcn birisi: “Ya Rcsulcllüh! İnsan bin sevap nasıl kazanabilir?” diye sordu. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz: “Yüz defa Sübhânellâh diyen kimse için bin sevap yazılır yahut ondan bin günah silinir.” buyurdu.”
Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.
Manası:
Günahtan korunmaya, Cenabı Ecelli Alâ’ya ibadet etmeye kuvvet ve, kudret ancak Allah Teala’nın tevfık ve yardımı iledir.
Ebu Musa el-Eş’arî (r.a.) anlatıyor: “Resulü Ekrem bana hitaben: “Sana cennet hazinelerinden bir hazineyi göstereyim mi?” buyurdu. Ben de: “Evet ya Resulellah!” dedim. Bunun üzerine lâ havle… de.” buyurdu.”
“Her kim günde yüz defa okursa fakirlik yüzü görmez.”
“Suyu tatlı, toprağı güzel olan cennete lâ havle…. derseniz çok ağaç dikmiş olursunuz.”
“Hiç bir melaike lâ havle demedikçe ne
semadan yere inebilir ve ne de yerden semaya çıkabilir.”
“Lâ havle cennet hazinelerindendir. Onu çok
söyleyiniz. Cenabı Ecelli Alâ onu çok getiren kimseye rahmeti ile bakar. O bir kuluna rahmeti ile nazar kıldı mı, o kul, dünyada ve ahirette hayır içinde kalır.”
“Sana cennet kapılarından birini göstereyim mi? Lâ havle … cennet kapılarından bir kapıdır.”
“Lâ havle sema sakinlerinin getirdikleri
teşbihtir.”
——————————————————————————–

PEYGAMBERİMİZİN ÖĞRETTİĞİ RAMAZAN DUASI

Estağfirullâhellezî lâ ilahe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyhi innehû hüvet tevvâbür rahıym. Allâhümme innî es’elükel cennete ve mâ karrabe ileyhâ min kavlin ve amel. Ve eûzü bike minen nâri ve mâ karrabe ileyhâ min kavlin ve amel. Ve es’elüke mâ kadayte lî kadâen en tec’ale âkıbetehû li ruşdâ. Allâhümme innî es’elükel cennete ve neıymehâ ve istebrakahâ ve eûzü bike minen nâri ve selâsilihâ ve ağlâlihâ. Yâ erhamer râhımiyn.
Fazileti:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadisi şeriflerinde işaret edilen bu duayı kim Ramazan-ı Şerifte okumaya devam ederse Allah’ın rahmet ve mağfiretine nail olur.
 

Şifalı Dualar

ŞİFALI DUALAR

C-Ç D E F G H I-İ K-L M N O-Ö R S Ş T U-Ü V Y Z

P

PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V) ‘İN VEDA HUTBESİ

Ey insanlar!
Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.
Ey insanlar!
Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu beldeniz (Mekke) nasıl mukaddes bir belde ise, Rabbinize kavuşuncaya kadar canlarınız, mallarınız, ırzlarınız da öylece mukaddestir, birbirinize haramdır! Her türlü tecavüzden korunmuştur.
Ey ashabım!
Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizi öldürmeyiniz.
Ey ashabım!
Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Borç mutlaka yerine verilecektir. Kiralanan şey sahibine iade edilecektir. Hediyeler hediye ile karşılanır. Başkalarına kefil olanlar, kefaletin mes’uliyyetini de üzerine almış olur.
Cahiliyyet devrine ait faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Ayağımın altındadır. Lakin borcunuzun aslını vermek gerekir. Allah’ın kesin emriyle faizcilik haramdır. Cahiliyyetten kalma çirkin adetlerin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım faiz, Abdulmüttalib’in oğlu amcam Abbas’ın faizidir.
Ey ashabım!
Cahiliyyet devrinde güdülen kan davaları da ! kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası, Abdulmüttalib’in İ. (torunu) Rabiat el-Haris’in oğlu Amir’in kan davasıdır.
Ey insanlar!
Artık şeytan sizin şu topraklarınızda, kendisine tapılmaktan ümidini kesmiştir. Fakat tapıl maktan hariç basit gördüğünüz amellerinizde şeytana uymanız onu memnun edecektir.
Ey insanlar!
Haram ayların yerlerini değiştirip ertelemek inkarcılıkta gerçekte ileri gitmektir. Kafirler böylece sapıyorlar. Allah’ın haram kıldığı ayların sayısına uydurmak için onu bir yıl haram bir yıl helal sayıyorlar. Böylece Allah’ın haram kıldığını helal kılıyorlar.
Zaman, Allah (c.c.)’ın gökleri ve yeri yarattığı günden bu yana ayrılmıştır. Ancak Kabe’ye dair sidanet (hizmetçilik) ve hacca gelenlere şakilik yapma adetleri bakidir.
Ey insanlar!
Kadınlara iyi muamele etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Çünkü onlar emriniz altındadır. Siz kadınları Allah emaneti olarak aldınız ve onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz.
Şunu biliniz ki, sizin kadınlar üzerinde haklarınız olduğu gibi, kadınların da sizin üzerinizde hakları vardır.
Ey mü’minler!
Sözümü dinleyiniz, iyi anlayınız ve iyi muhafaza ediniz. Muhakkak ki, Rabbınız birdir. Babalarınız da birdir. Hepiniz Adem (a.s.)’dansınız. Adem (a.s.) da topraktan yaratılmıştır. Müslüman müslümanın kardeşidir. Böylece bütün müslümanlar da kardeştir. Allah katında en hayırlınız, Allah’tan en çok korkanınızdır.
Arab’ın Acem’e, Acem’in de Arab’a, sarı ırkın siyah ırka, siyah ırkın da sarı ırka üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.
Ey insanlar!
Allah’tan korkun. Başınıza, burnu, kulağı kesik bir köle dahi seçilmiş olsa, Allah’ın kitabıyla hükmettiği müddetçe onu dinleyin ve ona itaat edin.
Ey insanlar!
Her suçlu suçundan bizzat mes’uldür. Hiçbir babanın işlediği suçun cezasını evladı çekemez. Hiçbir evladın suçundan da babası mesul edilemez.
Ey insanlar!
Size çok yüce iki emanet bırakıyorum ki, onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız! Onlar: Allah’ın kitabı Kur’an ve Ehl-i Beytimdir.
Ey mü’minler!
Allah’tan korkun! Beş vakit namazınızı kılın! Ramazan ayındaki oruçlarınızı tutun! Mallarınızın zekatını verin! Sizden olan amirlerinize itaat edin ki, Rabbinizin cennetine giresiniz.
Ey insanlar!
Aşırı gitmekten sakının. Geçmiş ümmetlerin helak olmalarının sebebi, dinde aşırı gitmeleriydi. Hac usullerini benden öğrenin! Muhakkak olarak bilmiyorum, belki bu seneden sonra bir daha sizinle burada buluşamayacağım!
Ey insanlar!
Kıyamet günü beni sizden soracaklar. Ne diyeceksiniz? Risaletimi tebliğ ettim mi? İlahi vazifemi yaptım mı?
Bütün ashab-ı kiram:
“Evet, yemin ederiz, Allah’ın risaletini tebliğ ettin. Peygamberlik vazifeni yaptın. Bize vasiyyet ve nasihatta bulundun. Böylece şehadette bulunuruz.” dediler. Bunun üzerine Resulü Ekrem (s.a.v.) mübarek şehadet parmağını semaya kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek:
“Şahid ol ya Rabbi! Şahid ol ya Rabbi! Şahid ol ya Rabbi!
buyurdu.

——————————————————————————–

PEYGAMBER EFENDİMİZİN ÖĞRETTİĞİ TAHMİDLER

Elhamdü lillâhi rabbil âlemiyne hamden kesiyran tayyiben mübâraken fîhi alâ külli hâlin hamden yüvâfî niamehû ve yükâfî meziydeh.
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Her kim bu hamdi üç defa okursa hafaza melekleri: “Ey Rabbimiz, kulunun takdis ettiği hamdin künhüne vakıf değiliz. Ne yazacağımızı bilemiyoruz. Hayrette kaldık.” derler.
Allah Teala meleklere cevaben: “Kulumun söylediği gibi yazınız.” buyurur.”
Lekel hamdü kemâ yenbeğî li celâli vechike ve li azıymi sültânik.
Manası:
Hamd, Tat’ına nasıl layıksa Zat-ı Ecelli Alâ’nın saltanatına, büyüklüğüne hamd olsun.
Resulüllah (s.a.v.) buyurdu:
“Cenabı Ecelli Alâ’nın kullarından bir kul bu hamdi okudu. Hafaza melekleri ne yazacaklarını bilemeyip hayrette kaldılar ve: “Ey Rabbimiz, bu kulun bir söz söyledi. Ne yazacağımızı bilemedik.” dediler.
Allah Teala: “Kulumun söylediği gibi yazınız.” buyurdu.”
Elhamdü lillâhillezî tevâdaa küllü şey’in li azametih, vel hamdü lillâhillezî zelle küllü şey’in li ızzetih, vel hamdü lillâhillezî hadaa küllü şey’in li mülkin, vel hamdü lillâhillezistesleme küllü şey’in li kudratih.
Bu hamdin fazileti hakkında Resulü Ekrem: “Bu hamdi Allah Teala’nın rızasını isteyerek okuyan kimseye bin sevap yazılır, bin derecesi’ yükselir ve kıyamete kadar yetmiş bin melek de affedilmesi için istiğfar ederler.” buyurmuşlardır.
Cennete en evvel giren zümre hamd ve şükrü çok yapan zümre olacaktır.Zikirlerin en büyüğü lâ ilahe illallah, şükrün en büyüğü elhamdü lillâh’tır.Yemek yenildikten sonra bir defa “Elhamdü lillâh” denirse, yemeğin hakkı ödenmiş olur. Cenabı Hakk o yemeğin hesabını sormaz. Yenilen yemeğin şükrü kat kat yapılmış olur. İkinci defa “Elhamdü lillâh” denirse Cenabı Hakk fazla sevap ihsan eder. Üçüncü defa “Elhamdü lillâh” denirse Cenabı Hakk günahlarını affeder.Cenabı Hakkın vermiş olduğu nimete karşı bir kimse bir defacık olsun “Elhamdü lillâh” dememişse kıyamet günü melekler yakasına yapışacaktır.
Her mü’minin Allah’a çok hamd ve şükretmesi lazımdır. Şükür ağızla olduğu gibi, insanın azaları ile yaptığı ta’zim, itaat, namaz, oruç, sadaka ve diğer makul hayırların cümlesi şükür sayılır.
Cenabı Ecelli Alâ buyuruyor:
“Şükrederseniz elbette ziyade veririm. Küfran-ı nimet ve nankörlük ederseniz azab eder, aç bırakırım.”
“Cennete en evvel girenler Allah Teala’ya çok hamd edenlerdir.”
——————————————————————————–

PEYGAMBER EFENDİMİZİN ÖĞRETTİĞİ TESPİHLER

Sübhânellâhi ve bi hamdihî sübhânellâhil azıym.
Manası:
Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ve O’na hamd ederim. Şanı büyük olan Allah’ı teşbih ederim.
Bu teşbihin fazileti hakkında Peygamber (s.a.v.) Efendimiz:
“İki cümle vardır ki, Rahman olan Cenabı Ecelli Ala’ya sevgili, dile kolay ve mizanda sevabı ağırdır.”
buyurmuşlardır.
Sübhânellâhi ve bi hamdihî.
Manası:
Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ve O’na hamd
ederim.
Ebu Zerr (r.a.) anlatıyor. Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Allah’ın en çok sevdiği kelimeleri sana haber vereyim mi? Muhakkak Allah’ın en çok sevdiği bu zikirdir.”
Diğer hadisi şerifte buyuruluyor ki:
“Her kim günde yüz defa “sübhânellâhi ve bi hamdihî” derse günahları denizin köpüğü kadar olsa affolunur.”
Diğer rivayetlerde:
“Resulü Ekrem’e: “Allah katında en kıymetli kelam hangisidir?” diye soruldu. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: “Allah Teala’nın melekleri yahut kulları için seçtiği Sübhânellâhi ve bi hamdihî’dir.”buyurdu.
“Bu teşbihi bir defa okuyan için cennette bir hurma ağacı dikilir.”
“Allah yolunda altın ve gümüşten birer dağ infak etmekten bu teşbihi okumak O’na daha sevgilidir.”
Sübhânellâhi vel hamdü lillâhi ve lâ ilahe illallâhü vallâhü ekber.
Manası:
Allah Teala’yı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Hamd Allah’a mahsustur. Hiçbir ilah yoktur, ancak Allah vardır. Allah büyüklerin en büyüğüdür.
“Allah Teala’nın nezdinde en çok sevilen zikirler dörttür Onlar da bu zikirlerdir Bu zikirlerin hangisi ile başlarsan başla sana zarar vermez.”
Sübhânellâhi vel hamdü lillâh.
“Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdü lillâh’ın sevabı mizanı doldurur. Sübhânellâhi vel hamdü lillâhi cümlesinin yahut bir kelimesinin sevabı yerle gök arasını doldurur.”
Sübhânellâhi ve bi hamdihî adede halkıhî ve ndâe nefsihî ve zinete arşihî ve midâde keli mâtih.
Manası:
Yarattığı mahlukatının adedi ve Zatı’nın rızası ve arşının ağırlığı ve kelimetullâh’ın adedi kadar Allah Teala’yı noksan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamd ederim.
“Peygamber (s.a.v.) Efendimiz sabah namazını kıldıktan sonra mescitte teşbih ile meşgul olan zevcesi Cüveyriye’nin yanına çıktı, sonra kuşluk vaktinde yine onun yanına döndü. Cüveyriye’yi namazgahında oturmuş zikreder halde görünce, ona sordu:
“Seni burada bıraktığım gibi hala zikir ve teşbihe devam mı ediyorsun?”
Cüveyriye validemiz:
“Evet,” cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdular:
“Ben senden sonra dört kelimeyi üç defa söyledim ki, eğer senin bütün gün söylediğin zikirlerle tartılsaydı ecir ve sevapta onlara muadil olurdu.”
Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şerike leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadiyr.
Manası:
Allah’tan başka bir ilah yoktur. O’nun ortağı da yoktur. Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur. O her şeye kadirdir.
Resulü Ekrem bu zikrin fazileti hakkında:
“Kim bu zikri on defa söylerse İsmail (a.s.) evlatla nndan dört kimseyi hürriyete kavuşturmuş gibi ecre nail olur.”
“Her kim bu zikri günde yüz defa okursa, on köleyi hürriyete kavuşturmuş gibi ecre nail olur. Onun için yüz sevap yazılır, ondan yüz günahı silinir ve o gün akşama kadar şeytanın şerrinden korunmasına bir siper olur ve hiç bir kimse bu zikri çekenden daha faziletli bir zikir getiremez. Ancak bu zikri daha çok getiren kimse müstesnadır.”
“Bir kul bu zikri ruhu ile halisane, kalbi ile tasdîkâne, lisanı ile de nâtıkâne okursa, Cenabı Hakk aradaki bütün perdeleri kaldırır; yeryüzünde bu zikri okuyan kuluna rahmeti ile bakar. Cenabı Hakk’ın bir kuluna rahmeti ile bakması ise, kulunun bütün isteğini vermesidir.”
“Bu zikir kendisini okuyan kimsede günah bırakmaz ve hiçbir amel de bu zikri geçemez.”
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Nuh (a.s.)’ın oğluna öğrettiği zikri size haber vereyim mi? Nuh oğluna şöyle dedi:
“Ey oğlum! Lâ ilahe illallâhü vahdehû… zikrini söylemeni sana emrediyorum. Semalar ve yerler terazinin bir kefesine, bu zikir diğer kefesine konsa hu zikir ağır gelirdi. Ey oğlum, “Sübhânellâhi ve bi ha m d ihı” teşbihini söylemeni emrediyorum. Muhakkak bu teşbih mahlukatın namazı ve teşbihidir. Bu teşbih sebebiyle mahlukat rızıklanır.”
Sübhânellâhi vel hamdü lillâhi ve lâ ilahe illallâhü vallâhü ekber.
Manası:
Allah Teala’yı noksan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamd ederim. Hiçbir ilah yoktur. Ancak Allah vardır ve Allah Teala yücelerin en yücesidir.
Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor:
”Miraca çıkarıldığım gece yedinci kat semada Beytü’l-Ma’mur’da İbrahim (a.s.) ile karşılaştım. Buyurdu ki: “Ümmetine benden selam götür (ve aleyhisselam) ve onlara haber ver: “Muhakkak cennetin toprağı temiz, suyu tatlı, arazisi geniş ve düzdür. Oraya dikilecek ağaç bu teşbihtir.”
“Muhakkak bu teşbihi okumam bana üzerine güneş doğan yerlerden daha sevgilidir.”
Bismillâhillezî lâ yadurru measmihî şey’ün fil ardı ve lâ fis semâ’, ve hüves semiy’ul aliym.
Efendimiz (s.a.v.) buyurdu:
“Bu zikri günde üç defa okuyana ansızın bela gelmez.”
Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke lehû ehaden sameden lem yelid ve lem yûled vc lem yekün lehû küfüven ehad.
Bu zikrin fazileti hakkında Resulü Ekrem buyurdu:
“Kim bu zikri bir defa okursa Allah Teala onun için iki milyon sevap yazar.”
Eşhedü en lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke lehû ilahen vahiden ehaden sameden lem yettehız sâhıbeten ve lâ veleden ve lem yekûn lehû küfüven ehad.
Efendimiz (s.a.v.) buyurdu: “Bu zikri on defa okuyana kırk milyon sevap yazılır.”
Sübhânellâhi adede mâ haleka fis semâ’, ve sübhânellâhi adede mâ haleka fil ard, ve sübhânellâhi adede mâ beyne zâlike ve sübhânellâhi adede mâ hüve halikım vallâhü ekberu misle zâlik, vel hamdü lillâhi misle zâlike ve lâ ilahe illallâhü misle zâlik, ve lâ havle
ve lâ kuvvete illâ billahi misle zâlik.
Manası:
Göklerde yarattığı varlıkların adedi kadar Allah’ı teşbih ederim. Yeryüzünde yarattığı mahlukatın sayısı kadar Allah’ı teşbih ederim. Yerle gök arasındakilerin adedi kadar Allah Teala’yı teşbih ederim. Yaratıcısı bulunduğu mahlukatının adedi kadar Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. “Allâhü Ekber” de bunun misli kadar, “Elhamdü lillâh” da onun misli kadar. “Lâ ilahe illallah” ve “ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” da bu şekilde söylenecektir.
“Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.) Peygamber (s.a.v.) Efendimizle birlikte bir kadının yanına girdiler. Kadının önünde çekirdek yahut çakıl parçalan vardı. Onları sayarak teşbih ediyordu. Bu hali gören Peygamberimiz ona: “Sana bundan daha kolay ve daha faziletli bir teşbih haber vereyim mi?” buyurdu ve bu teşbihi okudu.”
Peygamberimiz (s.a.v.):
“Sizden biri sabahladığında azalarından her birine sadaka lazımdır. Her teşbih (Sübhânellâh) sadakadır. Her tahmid (Elhamdü lillâh) sadakadır. Her tehlil (Lâ ilahe illallah) sadakadır. Her tekbir (Allâhü ekber) sadakadır. İyilikle emretmek sadakadır. Kötülükten men etmek sadakadır. Kuşluk vaktinde kılman iki rekat namaz bunların hepsinin yerini tutar.” buyurmuşlardır.
Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke leh, allâhü ekberü kebiyran vel hamdü lillâhi kesiyran ve sübhânellâhi rabbil âlemiyne ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym.
“Bir arabi Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e gelip: “Bana bir zikir öğret, onunla zikredeyim.” dedi. Peygamber Efendimiz ona bu zikri öğrettiler. Bunun üzerine arabi Peygamber Efendimiz’e: “Bu zikirler Rabbim içindir. Kendim için ne duada bulunayım?” dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ona:
Allâhümmağfir lî verhamnî vehdinî verzuknî.
“Ey Allah’ım beni mağfiret et, bana rahmet et, beni doğru yola hidayet kıl, beni rızıklandır. ” diye dua et.” buyurdu.
Radıytü billahi rabben ve bil islâmi dînen ve bi muhammedin sallellâhü aleyhi ve selleme rasûlâ.
“Rabbimin Allah olduğuna, dinimin İslam olduğuna, Muhammed (s.a.v.)’in Resul olduğuna razı oldum. “
Resulüllah (s.a.v.) buyurdular ki:
“Kim bunu söylerse cennet ona vacip olur.”
Sübhânellâhi ve bi hamdihî.
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular:
“Ey Ebu Zerr! Allah Teala’nm en çok sevdiği teşbihi haber vereyim mi?” Ebu Zerr (r.a.): “Haber ver, ya Resulellah!” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz bu teşbihi öğrettiler.”
“Ey ashabım! Bu teşbihi günde yüz defa okuyunuz. Bir defa okuyana on, on defa okuyana yüz, yüz defa okuyana bin sevap verilir. Daha çok okuyan kimsenin ecrini Allah Teala artırır.”
“Bu teşbihi bin defa okuyan kimse, Cenabı Ecelli Ala’dan nefsini satın almış olur. Okuduğu günün akşamına kadar cehennemden azad olur.”
“Bu teşbihi güneş batmadan evvel yüz defa çekmek, yüz deve kurban etmekten faziletlidir.”
“Bu teşbihi bir defa okuyan kimse için cennette bin ağaç dikilir.”
“Allah Teala’nın nezdinde sözlerin en güzeli bu teşbihtir. Cenabı Hakk mukarrabun (Zat-ı Ecelli Ala’sına en yakın) meleklerine bu teşbihi seçmiştir. Bu teşbihle Cenabı Ecelli Alâ’yı zikrederler.”
“Bu teşbihi okuyan için yüz yirmi dört bin sevap yazılır. Ashab: “Ya Resulallah, öyle ise bizden kimse helak olmaz.” dediler. Resulü Kibriya: “Evet, söylediğiniz gibi kimse helak olmaz. Lakin sizden biri mahşere öyle sevapla gelecek ki, eğer sevabı dağ üzerine konsa ağır gelir. Fakat o kimsenin dünyada yiyip içmesi, yatıp kalkması ve sair nimetlerin cümlesi gelir ve şükürlerinin bedeli bütün sevaplarını alır. Artık o kimsenin sevabı kalmaz, hayretler içinde kalır. İşte o zaman rahmet-i ilahiyye ona yetişir ve cennete sokar.”
Sübhânellâhi ve bi hamdihî sübhânellâhil azıymi estağfirullâh.
Manası:
Cenabı Ecelli Alâ’yı noksan sıfatlardan tenzih ile O’nahamd ederim ve yine yücelerin yücesi Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih eder ve O’ndan mağfiret talep ederim.
Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Kim bu teşbihi okursa, okuduğu gibi yazılır ve Arş’a asılır. Bu teşbihi okuyan kimsenin, kıyamet günü Rabbine kavuşana kadar yapmış olduğu günah bu teşbihi Arş’tan gidermez.”
Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.) anlatıyor:
“Resulü Ekrem’in huzurunda bulunuyorduk. Resulü Ekrem: “Sizden biri her günde bin sevap yapmaktan aciz midir?” diye sordu. Orada oturan sııhnbilcrdcn birisi: “Ya Rcsulcllüh! İnsan bin sevap nasıl kazanabilir?” diye sordu. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz: “Yüz defa Sübhânellâh diyen kimse için bin sevap yazılır yahut ondan bin günah silinir.” buyurdu.”
Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.
Manası:
Günahtan korunmaya, Cenabı Ecelli Alâ’ya ibadet etmeye kuvvet ve, kudret ancak Allah Teala’nın tevfık ve yardımı iledir.
Ebu Musa el-Eş’arî (r.a.) anlatıyor: “Resulü Ekrem bana hitaben: “Sana cennet hazinelerinden bir hazineyi göstereyim mi?” buyurdu. Ben de: “Evet ya Resulellah!” dedim. Bunun üzerine lâ havle… de.” buyurdu.”
“Her kim günde yüz defa okursa fakirlik yüzü görmez.”
“Suyu tatlı, toprağı güzel olan cennete lâ havle…. derseniz çok ağaç dikmiş olursunuz.”
“Hiç bir melaike lâ havle demedikçe ne
semadan yere inebilir ve ne de yerden semaya çıkabilir.”
“Lâ havle cennet hazinelerindendir. Onu çok
söyleyiniz. Cenabı Ecelli Alâ onu çok getiren kimseye rahmeti ile bakar. O bir kuluna rahmeti ile nazar kıldı mı, o kul, dünyada ve ahirette hayır içinde kalır.”
“Sana cennet kapılarından birini göstereyim mi? Lâ havle … cennet kapılarından bir kapıdır.”
“Lâ havle sema sakinlerinin getirdikleri
teşbihtir.”
——————————————————————————–

PEYGAMBERİMİZİN ÖĞRETTİĞİ RAMAZAN DUASI

Estağfirullâhellezî lâ ilahe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyhi innehû hüvet tevvâbür rahıym. Allâhümme innî es’elükel cennete ve mâ karrabe ileyhâ min kavlin ve amel. Ve eûzü bike minen nâri ve mâ karrabe ileyhâ min kavlin ve amel. Ve es’elüke mâ kadayte lî kadâen en tec’ale âkıbetehû li ruşdâ. Allâhümme innî es’elükel cennete ve neıymehâ ve istebrakahâ ve eûzü bike minen nâri ve selâsilihâ ve ağlâlihâ. Yâ erhamer râhımiyn.
Fazileti:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadisi şeriflerinde işaret edilen bu duayı kim Ramazan-ı Şerifte okumaya devam ederse Allah’ın rahmet ve mağfiretine nail olur.