OTANT�K TA�

Şifalı Dualar

ŞİFALI DUALAR

C-Ç D E F G H I-İ K-L M N O-Ö R S Ş T U-Ü V Y Z

F

 

FARZ NAMAZLARDA SAF TUTARKEN OKUNACAK DUALAR

“Sabah namazının farzından evvel bu istiğfarı üç defa okuyan kimsenin denizlerin köpüğü kadar günahı olsa Allah Teala affeder

Allâhümme âtini efdale mâ tü’tî ıbâdekes sâlihıyn.
Manası: Ey Allah’ım! Salih kullarına verdiğinin daha efdalini bana ver
Cemaattan birisi saf tutarken bu duayı okudu. Resulü Ekrem (s.a.v.) namazı bitirince: “Az önce dua okuyan kimdi?” buyurdu. O adam: “Benim, ya Resulellah” dedi. Bunun üzerine Resulü Ekrem (s.a.v.): “Atın süngülenecek, sen de Allah yolunda şehit olacaksın.” buyurdu.
——————————————————————————–

FARZ NAMAZLARINDAN EVVEL VE SONRA YAPILACAK ÇEŞİTLİ ZİKİRLER

“Resulü Ekrem (s.a.v.)’e hangi dua daha kabule şayandır?” diye soruldu: “Gecenin yarısından sonra ve farz namazların akabinde yapılan dualardır.” buyurdu.

Estağfirullâhellezî lâ ilahe illâ hüvel hayyel kay yum e ve etûbü ileyh.
Manası:
Zat-ı Ecelli Ala’sından başka ilah olmayan, Hayy ve Kayyûm olan Allah’tan mağfiret talep eder ve O’na tevbe ederim.
* Resulü Ekrem Efendimiz farz namazlarından sonra selam verince üç defa istiğfar ederdi.
“Kim bu istiğfarı farz namazlardan sonra okursa harpten kaçmış olsa bile affolunur.”
tiftik
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) istiğfardan sonra şöyle dua ederlerdi:
Allâhümme entes selâmü ve minkes selâm, tebârekte yâ zel celâli vel ikram.Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey “in kadiyr. Allâhümme lâ mania li mâ a’tayte ve lâ mu’tıye li mâ mena’te ve lâ yenfeu zel ceddi minkel ceddü.
Manası:
Bir Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O tektir. O’nun şeriki de yoktur. Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur ve O her şeye kadirdir. Ey Allah’ım! Senin verdiğine mani olabilecek, senin vermediğini verebilecek yoktur. Senin inayetin olmazsa servet sahibinin serveti ona fayda vermez.
* “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) farz namazlardan sonra selam verince (bu zikri) okurlardı.”
Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadiyr. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi lâ ilahe illallâhü ve lâ na’büdü illâ iyyâh, lehün nı’metü vel fadlü ve lehüs senâül hasenü lâ ilahe illallâhü muhlisıyne lehüd diyne ve lev kerihel kâfırûn.
Manası:
Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O tektir. Şeriki de yoktur. Mülk O’nundur. Hamd ona mahsustur ve o her şeye kadirdir. Kuvvet ve kudret ancak Allah’ındır. Allah’tan başka ilah yoktur. Biz ancak ona ibadet ederiz. Kendisinden başka hiçbir ilah yoktur. Kâfirler hoş görmeseler de biz Yüce Rabbimiz’i teşbih ederiz.
Fazileti:
“Peygamber Efendimiz (s.a.v.), her namazdan sonra selam verince (bu zikri) okurlardı.”
Muhacirlerin fakirleri Resulü Ekrem’e gelerek dediler ki: “Servet sahibi zenginler yüksek derece ve ebedi nimetleri kazanıp gittiler.”
Resulü Ekrem (s.a.v): “Onlar kimlerdir? ” buyurdu. Fakir muhacirler:
“Onlar bizim gibi namaz kılarlar, bizim gibi oruç tutarlar. Onlar sadaka verirler, biz veremiyoruz. Onlar (köle) azad ederler, biz edemiyoruz.” dediler. Bunun üzerine Resulü Ekrem (s.a.v.) onlara hitaben:
“Size bir şey öğreteyim mi? Bununla sizi geçmiş olanlara yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Sizin yaptıklarınızı yapmadıkça, hiçbir kimse sizden efdal olamaz. Ancak sizin yaptıklarınızı yapan müstesnadır.” buyurdu.
Fukara-i muhacirin:
“Evet, öğret ya Resulellah” dediler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her namazın arkasından otuz üçer defa Sübhânellah, elhamdü lillâh, Allâhü ekber deyiniz.”
“Farz namazlarından sonra söylenecek kelimeler vardır. Onları farz namazlarından sonra söyleyen kimse aldanmaz. Bunlar, otuz üç kere teşbih (Sübhânellah), otuz üç kere tahmîd (elhamdü lillâh), otuz üç kere tekbir (Allâhü ekber) demektir.”
“Kim her namazın akabinde otuz üç defa Sübhânellah, otuz üç defa Elhamdü lillâh, otuz üç defa Allâhü ekber ve yüzüncü defasında Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şerike leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadiyr, derse onun günahları denizin köpüğü kadar olsa bile affolunur.”sana sığınırın. Düşkün ihtiyarlıktan sana sığınırım. Dünyanın fitnelerinden sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım.”
“Resulü Ekrem (s.a.v.) Efendimiz namazların arkasından (bu duayı) okurlardı.”
Ukbe b. Amir (r.a.)’dan rivayet ediliyor: “Resulü Ekrem (s.a.v.) her namazın arkasında Muavvizeteynler’i okumamı bana emir buyurdular.”
Diğer rivayette “Muavvizeteynler’in içine Sure-i İhlas’ın da girdiği rivayet edilmiştir.
 
Allâhümme eınnî alâ zikrike ve şükrike ve husni ıbâdetik.
Manası:
Ey Allah’ım! Zat-ı Ecelli Ala’nı zikretmek, sana şükretmek ve sana güzel ibadet edebilmek için bana yardım et.
Muaz b. Cebel (r.a.) anlatıyor: “Resulü Ekrem (s.a.v.) elimi tuttu ve: “Ya Muaz! Vallahi ben seni seviyorum. Ve sana her namazın peşinde (bu duayı) okumanı tavsiye ediyorum.” buyurdu.
Eşhedü en lâ ilahe illallâhür rahmânür rahıym. Allâhümme ezhib annil hemme vel hazen.
Manası:
Rahman ve Rahıym olan Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet ederim. Ey Allah’ım, benden sıkıntı ve kederi gider.
“Resulü Ekrem (s.a.v.) namazı bitirince dua ettiği vakit sağ eli ile alnını mesh eder, sonra (bu duayı) okurlardı.”
Allâhümmağfir lî zünûbî ve hatâye küllehâ. Allâhümme en’ışnî vecburnî vehdinî li sâlihıl a’mâli vel ahlâk, innehû lâ yehdî li sâlihıhâ ve lâ yasrifü seyyiehâ illâ ente.
Manası:
Ey Allah’ım, günah ve hatalarımın hepsini mağfiret et. Ey Allah’ım, derecemi yükselt,beni ıslah eyle ve beni salih amel ve ahlaka hidayet kıl. Çünkü onun güzelini hidayet kılan, kötüsünü çeviren ancak sensin. (Resulü Ekrem’in bu şekilde dua etmesi ümmetine talim içindir.)
* Ebû Ümâme (r.a.) anlatıyor: “Farz ve nafile namazlardan sonra Resultillah’ın yanma yaklaştığımda (bu duayı) okuduklarım işitirdim.”
Allâhümmec’al hayra umrî âhırahû ve hayra amelî havâtimehû vec’al hayra eyyâmî yevme elkâke.
Manası:
Ömrümün en hayırlı anını sonunda, amelimin en hayırlısını son nefesimde kıl, Allah’ım. Günlerimin en hayırlısını sana kavuştuğum gün kıl, Allah’ım.
* “Resulü Ekrem (s.a.v.) namazdan döndükleri vakit (bu duayı) okurlardı.”
Allâhümme innî eûzü bike minel küfri vel fakri ve azabil kabr.
Manası: Ey Allah’ım! Küfürden, fakirlikten ve kabir azabından sana sığınırım. “Namazın sonunda Peygamber Efendimiz (s.a.v.) (bu duayı) okurlardı.”
Allah Resulü (s.a.v.) buyuruyor:
“Sizden birisi namazı kıldığı vakit Cenabı Ecelli Ala’ya hamd ü sena ettikten sonra üzerime salavat getirip, ondan sonra dilediği kadar dua etsin.”
——————————————————————————–

FARZ NEDİR?

S- Farz neye denir?
C- Kat’i delillerle işlenmesi gerekli olan, Cenabı Hakk’ın emirlerine farz denir.
S- Farz ne gibi şeylerdir?
C- Namaz kılmak, oruç tutmak, hac (ömür boyunca bir defa) yapmak, zekat vermek, baba ve anneye karşı asi olmamak, onlara “öf!” bile dememek, yabancı kadınlara ve harama bakmamak… gibi şeylerdir.
S- Farza inanmayan kimse ne olur?
C- islam dininden çıkar yani kafir olur. Karısı varsa dinen boş olur.
S- Farza inanıp da işlemeyen kimse ne olur?
C- Farzı yerine getirmeyen, günahkar olur. islam dininden çıkmaz, fakat cehennem azabına layık olur.

——————————————————————————–

FATİHA SURESİ’NİN FAZİLETİNE DAİR HADİSİ ŞERİFLER

Bismillahirrahmânirrahıym.
El hamdü lillâhi rabbil âlemiyn. Er rahmânir rahıym. Mâliki yevmid dîn. Iyyâke na’büdü ve iyyâke nesteıyn. İhdinas sırâtal müstekıym. Sırâtallezîne en’amte aleyhim. Ğayril mağdûbi aleyhim, velad dâlliyn.

Manası:
Hamd olsun alemlerin Rabbi, Rahman, Rahıym, Din gününün (tek) sahibi ve mutasarrıfı Allah’a. Yalnız Zât-ı Ecelli Ala’na kulluk, ibadet ederiz. Yalnız Sen’den yardım isteriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanlarınkine, sapıklarınkine değil.
Fazileti:
Resulü Ekrem (s.a.v.) bu sure-i celile hakkında:
“Fatiha-i Şerife terazinin bir kefesine, Kur’an-ı Kerim diğer bir kefesine konsa, Fatiha-i Şerife yedi misli ağır gelirdi.”
“Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Sure-i Fatiha’nın misli gibi bir sure, ne Tevrat’ta, ne İncil’de, ne Zebur’da ve ne Kur’an’da inmemiştir.”
“Yatağa girince, Fatiha ve İhlas suresini okursan, ölümden başka bütün serler ve kötülüklerden korunmuş olursun.”
“Cenabı Ecelli Alâ bir kavim için hak ettikleri azabı onlara göndereceği anda, onların sabilerinden bir çocuk mektepte “El hamdü lillâhi rabbil âlemiyn” suresini okuyunca Allah Teala onlardan kırk yıl azabı kaldırdı.”
“Fatiha-i Şerifeyi okumak insanı Cenab-ı Ecelli Ala’nın gazabından muhafaza eder.”
“Fatiha-i Şerife ölümden başka her şeye şifadır.”
* “Sana Kur’ân’ın en faziletli olan suresini haber vereyim mi?”
“Haber ver, yâ Resulellâh.” dedim. Resulü Ekrem:
“El hamdü lillâhi rabbil âlemiyn, diye okudu.”
* “Evinde Fatiha ve Ayet’el Kürsi’yi okuyan kimseye o gün içinde şeytan ve cinninin hiç bir zararı dokunmaz.”
* “Şeytan dört defa acı, acı bağırmıştır: Lanet olunduğu vakit, cennetten çıkarıldığı vakit, Muhammed (a.s.) gönderildiği vakit, Fatiha Suresi indirildiği vakit.”
“Cenabı Ecelli Alâ kuluna bir şey ihsan ettiği vakit o kul “El hamdü lillâh” derse, o nimetin şükrünü eda etmiş olur. İkinci defa, “El hamdü lillâh” derse, Allah Teala onun sevabını yeniler. Üçüncü defa “El hamdü lillâh” derse, bütün küçük günahları affedilir.”
* Muhyiddin-i Arabi Hazretleri Fatiha-i Şerife’nin esrarı hakkında:
“Mühim bir ihtiyacı olan kimse Fatiha-i Şerife’yi akşam namazının farzından sonra kırk defa okusun ve Cenab-ı Ecelli Alâ’dan ne muradı varsa istesin, muhakkak muradı hasıl olacaktır. Biz tecrübe ettik, sahih olduğunu müşahede ettik.” buyurmuşlardır.
* Fatiha-i Şerife şifa niyeti ile yedi defa okunursa tesirini gösterir.
Resulü Ekrem:
“Her kim yatarken evvela Fatiha’yı, ondan sonra İhlas’ı okur da yatarsa, o gece ölümden başka her şeyden emin olur.” buyurmuşlardır.
* Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
“Bir kimse evine gelince önce Fatiha Suresini, daha sonra İhlas Suresini okursa, Allah Teala o evden fakirliği giderir, yerine huzur ve bereket ihsan eder.”
——————————————————————————–

FATİHA-İ ŞERİFE’NİN BAZI SIRLARI

* Fatiha-i Şerife’yi yatarken okuyan kimse ölümden başka her türlü kötülüklerden korunur.
* Kırk defa yazılarak suda silinerek içilir, hastanın yüzü ve elleri de aynı su ile silinirse, bi iznillah şifa bulur.
* Tehlike anlarında (10)’ar defa okunur.
* Cuma günü yazılarak taşınırsa cinlerin şerrinden korunur.
* Bu sure yazılır, yağmur suyu ile silinerek içilirse, kalb çarpıntısından ve korkudan şifaya kavuşur.
* Kim Fatiha Suresi’ni “İyyâke nesteıyn”e kadar, Sure-i İhlas’ı sonuna kadar okuduktan sonra “Allâhümmecma’ beynî ve beyne hâcetî kemâ cema’te beyne esmâike ve sıfâtike yâ zel celâli vel ikram” duasını üç kere okursa, Allah’ın izni ile dileği yerine gelir ve bu kişinin duası da makbuldür.
* Farz namazlardan sonra her gün Fatiha-i Şerife’yi (18) defa, yatsı namazından sonra ise (28) defa okuyanın rızkı çoğalır.
* Temiz bir tabağa yazılır. Yazı, gül suyu ile silinir, kulağa damlatılırsa kulak ağrısına şifadır.
* İki rekatlık namazın her rekatında yedişer Fatiha, üçer İhlâs okuyarak namaz kılan kimsenin dileği bi iznillah hasıl olur.

Şifalı Dualar Yukarı..

——————————————————————————–

FAZİLETİ ÇOK YÜCE AYETİ KERİMELER

Bismillâhirrahmânirrahıym.
El hamdü lillâhi rabbil âlemiyn. Er rahmânir rahıym. Mâliki yevmid diyn. İyyâke na’büdü ve iyyâke nesteıyn. İhdinas sırâtal müstekıym. Sırâtallezîne en’amte aleyhim ğayril mağdûbi aleyhim, velad dâlliyn. Allâhü lâ ilahe illâ hüvel hayyül kayyûm. Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fıs semâvâti ve mâ fil ard. Men zellezî yeşfeu mdehû illâ bi iznih. Ya’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm. Ve lâ yuhıytûne bi şey’in min ılmihî illâ bi mâ şâe vesia kürsiyyühüs semâvâti vel ard, ve lâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azıym. Şehidallâhü ennehû lâ ilahe illâ hüve vel melâiketü ve ülül ilmi kaimen bil kist, lâ ilahe illâ hüvel aziyzül hakiym. Kulillâhümme mâlikel mülki tü’til mülke men teşâü ve tenziul mülke mimmen teşâü ve tuızzü men teşâü ve tüzillü men teşâü bi yedi kel hayr, inneke alâ külli şey’in kadiyr. Tûlicül leyle fin nehâri ve tûlicün nehâra fil leyli ve tuhricül hayye minel meyyiti ve tuhricül meyyite minel hayyi ve terzuku men teşâü bi gayri hısâb.
Resulü Ekrem bu ayeti kerimelerin faziletini şöyle anlatıyorlar:
“Bu ayeti kerimeler nazil oldukları vakit Allah Teala ile aralarında hiç bir perde bulunmaksızın Arşı İlahiyyeye yapışarak: “Ya Rab, bizi dünyaya ve sana asi olanlara indiriyorsun.” dediler.
Allah Teala buyurdu ki:
“Ahdim olsun, sizi her namazın arkasından okuyan kimsenin kusurlarına bakmayarak makamını cennet kılarım. Onu hatiyratül kuds’te iskan ederim. Her gün kendisine yetmiş defa nazar edeceğim. Ve onun yetmiş tane hacetini yerine getiririm. Onların en küçüğü ise mağfirettir. Onu bütün düşmanlarından muhafaza edip hasedcilerin şerrinden koruyacağım.”
——————————————————————————–

FELAK SURESİ

Bismillâhirrahmânirrahıym.
Kul eûzü bi rabbil felak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğâsikın izâ vekab. Ve min şerrin neffâsâti fil ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.

Manası:
De ki: Sabahın Rabbine sığınırım, yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığın çöküp bastığı zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfüren nefeslerin şerrinden ve hased edenin, hasedini belli ettiği zaman, şerrinden.
——————————————————————————–

FELAK VE NAS SURELERİ HASTA ÜZERİNE OKUNURSA

Muavvizeteyn ve İhlas da dahil olmak üzere kırkbir gün kırk birer defa sabah namazından sonra hasta üzerine okunacaktır.

“Resulü Ekrem Efendimiz, cinden ve fena gözden Allah’a sığınırlardı. Nihayet Muavvizeteyn sureleri inince, bu iki sure ile Allah Teala’ya sığınmaya başladı, diğerlerini terk etti.”
“Ey Ukbe, bu gece indirilen ayetleri görmedin mi? Onların benzeri katiyyen görülmemiştir. Onlar da “Kul eûzü bi rabbil felak” ile “Kul eûzü bi rabbin nâs” sureleridir.”
Felak suresini çok okuyan kimseye, Cenabı Hakk kolay yollardan çok kazanma imkanı bahşeder. Ayrıca insanların hasedinden ve her türlü şer ve kötülüklerinden de muhafaza buyurur.
Nâs suresinin okunmasını vird haline getiren kimse daima sıhhat ve afiyette olur. Kendisine nazar değen kimse bu sureyi okursa, nazarın tesirinden kurtulur.
Herhangi bir hastalıktan dolayı hasta bulunan bir kimseye bu sürenini okunması şifa vesilesi olur.
Son nefesini alıp vermekte olan bir hastanın ruhunun bedenini rahatça terketmesi için Nas suresini okumak faydalıdır.
——————————————————————————–

FELAK VE NAS SURESİNİN FAZİLETİNE DAİR HADİSLER

Cenabı Peygamber Efendimiz (s.a.v.), İhlas ve Muavvizeteynleri okuyarak bu sureler ile kendilerine sihir yapan kadının şerrinden
Allah Teala’ya sığınırlardı. Bu sureleri ümmetine de okumaları için emrederlerdi.
Ukbe b. Amir diyor ki:
“Resulü Ekrem her namazın arkasından “Muavvizeteyn”i okumamı bana emir buyurdular.”
“Allah Teala misli hiç bir kitapta görülmemiş ayetleri bana indirdi. Bunlar “Kul eûzü bi rabbil felak” ve “Kul eûzü bi rabbin nâs” sureleridir.”
“Muavvizeteyn’leri okuyan, sanki Cenabı Ecelli Alâ’nın indirdiği bütün kitapları okumuş gibi ecre nail olur.”
“Muhakkak insanlar “Kul eûzü bi rabbil felak” ve “Kul eûzü bi rabbin nâs” ın misli gibi başka bir dua ile Cenabı Ecelli Alâ’ya sığınamazlar.”
“Resulü Ekrem Efendimiz bir rahatsızlık hissettiği zaman ve her gece yatağına yatacağı vakit bu üç sureyi okuyup mübarek ellerine üfleyerek elleri ile mübarek baş ve yüzlerinden başlayarak aşağıya doğru cesedi şeriflerini mesh eder ve bunu üç defa yaparlardı.”
“- Ya Ukbe sana insanların okuduğu en hayırlı iki sureyi haber vereyim mi?
Haber ver ya Resulellah, dedim. Bunun üzerine bana:
Kul eûzü bi rabbil felak ile Kul eûzü bi rabbin nâs surelerini okuttu ve:
-Yâ Ukbe, bunları yattığın ve kalktığın vakit oku, buyurdu.”
“Her kim Cuma namazından sonra sure-i Ihlas ve Muavvizeteyn’leri yedişer defa okursa, diğer cumaya kadar Cenabı Ecelli Alâ’nın muhafazası altındadır.”
“Bir kimse geceleyin Muavvizeteyn’i okursa bütün her şey: “Ey Allah’ım, onu şerrimizden koru” derler.”
“İki sureyi çokça okuyun, onlarla Allah Teala sizi dar-ı ahirette faydalandıracaktır. Muavvizeteyn kabri nurlandırır, şeytanı reddeder, sevapları ve dereceleri artırır. Mizanda ağır gelir ve sahibini cennete götürür. ” buyurmuşlardır.

——————————————————————————–

FETİH SURESİ

Bismillâhirrahmânirrahıym.
İnnâ fetahnâ leke fethan mübiynâ. Li yağfira lekellâhü mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara ve yütimme nı’metehû aleyke ve yehdiyeke sırâtan müstekıymâ. Ve yensurakellâhü nasran aziyzâ. Hüvellezî enzeles sekiynete fî kulûbil mü’miniyne li yezdâdû iymânen mea iymânihim, ve lillâhi cünûdüs semâvâti vel ard, ve kânellâhü aliymen hakiymâ. Li yüdhılel mü’miniyne vel mü’minâti cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidiyne fıyhâ ve yükeffıra anhüm seyyiâtihim, ve kâne zâlike ındellâhi fevzen azıymâ. Veyüazzibel münâfikıyne vel münâfikâti vel müşrikiyne vel müşrikâtiz zânniyne billahi zannes sev’, aleyhim dâiratüs sev’, ve ğadıballâhü aleyhim ve leanehüm ve eadde lehüm cehennem, ve sâet masıyrâ. Ve lillâhi cünûdüs semâvâti vel ard, ve kânellâhü aziyzen hakiymâ. İnnâ erselnâke sahiden ve mübeşşiran ve neziyrâ. Li tü’minû billahi ve rasûlihî ve tuazzirûhü ve tüvakkırûh, ve tüsebbihûhü bükraten ve asıyla* İnnelleziyne yübâyiûneke innemâ yübâyiûnellâh, yedüllâhi fevka eydiyhim, femen nekese fe innemâ yenküsü alâ nefsih, ve men evfâ bi mâ âhede aleyhüllâhe fe se yü’tiyhi ecran azıymâ. Se yekûlü lekel muhallefûne minel a’râbi şeğaletnâ emvâlünâ ve ehlûnâ festağfir lenâ, yekûlûne bi elsinetihim mâ leyse fî kulûbihim, kul fe men yemlikü leküm minellâhi şey’en in erâde biküm darran ev erâde biküm nef’â, bel kânellâhü bi mâ ta’melûne habiyrâ. Bel zanentüm en len yenkaliber rasûlü vel mü’minûne ilâ ehliyhim ebeden ve züyyine zâlike fî kulûbiküm ve zanentüm zannes sev’, ve küntüm kavmen bûrâ. Ve men lem yü’min billahi ve rasûlihî fe innâ a’tednâ lil kâfiriyne seıyrâ. Ve lillâhi mülküs semâvâti vel ard, yağfiru limen yeşâü ve yüazzibü men yeşâ’, ve kânellâhü ğafûran rahıymâ. Se yekûlül muhallefûne izentalaktüm ilâ meğânime li te’huzûhâ zerûnâ nettebı’küm, yüriydûne en yübeddilû kelâmellâh, kul len tettebiûnâ kezâliküm kâlellâhü min kabl, fe se yekûlûne bel tahsüdûnenâ, bel kânû lâ yefkahûne illâ kaliylâ* Kul lil muhallefiyne minel a’râbi se tüd’avne ilâ kavmin üliy be’sin şediydin tükâtilûnehüm ev yüslimûn, fe in tütıy’û yü’tikümüllâhü ecran hasenâ, ve in tetevellev kemâ tevelleytüm minkablü yüazzibküm azâben eliymâ. Leyse alel a’mâ haracün ve lâ alel a’raci haracün ve lâ alel meriydi haraç, ve men yutııllâhe ve rasûlehû yüdhılhü cennâtin tecrî min tahtihel enhâr, ve men yetevelle yüazzibhü azâben eliymâ. Le kad radıyallâhü anil mü’miniyne iz yübâyiûneke tahteş şecerati fe alime mâ fi kulûbihim fe enzeles sekiynete aleyhim ve esâbehüm fethan kariybâ. Ve meğânime kesiyraten ye’huzûnehâ, ve kânellâhü aziyzen hakiymâ. Veadekümüllâhü meğânime kesiyraten te’huzûnehâ fe accele leküm hâzihî ve keffe eydiyen nâsi anküm, ve li tekûne âyeten lil mü’miniyne ve yehdiyeküm sırâtan müstekıymâ. Ve ührâ lem takdirû aleyhâ kad ehâtallâhü bihâ, ve kânellâhü alâ külli şey’in kadiyrâ. Ve lev kâtelekümülleziyne keferû le vellevül edbâra sümme lâ yecidûne veliyyen ve lâ nasıyrâ. Sünnetellâhilletî kad halet min kabl, ve len tecide li sünnetiliâhi tebdiylâ* Ve hüvellezî keffe eydiyehüm anküm ve eydiyeküm anhüm bi batni mekkete min ba’di en azferaküm aleyhim, ve kânellâhü bi mâ ta’melûne basıyrâ. Hümülleziyne keferû ve saddûküm anil mescidil harami vel hedye ma’kûfen en yeblüğa mahılleh, ve lev lâ rıcâlün mü’minûne ve nisâün mü’minâtün lem ta’lemûhüm en tetaûhüm fe tusıybeküm minhüm maarratün bi gayri dm, li yüdhdellâhü fi rahmetini men yeşâ’, lev tezeyyelû le azzebnelleziyne keferû minhüm azâben eliymâ. İz cealelleziyne keferû fî kulûbihimül hamiyyete hamiyyetel câhiliyyeti fe enzelellâhü sekiynetehû alâ rasûlihî ve alel mü’miniyne ve elzemehüm kelimetet takva ve kânû ehakka bihâ ve ehlehâ, ve kânellâhü bi külli şey’in aliymâ. Le kad sadekallâhü rasûlehür ru’yâ bil hakk, le tedhulünnel mescidel harâme in şâellâhü âminiyne muhallikıyne ruûseküm ve mukassıriyne lâ tehâfûn, fe alime mâ lem ta’lemû fe ceale min dûni zâlike fethan kariybâ. Hüvellezî ersele rasûlehû bil hüdâ ve diynil hakkı li yuzhirahû aled diyni küllih, ve kefâ billahi şehiydâ* Muhammedün rasûlüllâh, velleziyne meahû eşiddâü alel küffâri ruhamâü beynehüm terâhüm rukkean sücceden yebteğûne fadlen minellâhi ve rıdvânâ, siymâhüm fî vücûhihim min eseris sücûd, zâlike meselühüm fit tevrâti ve meselühüm fil inciyi, ke zer’ın ahrace şat’ehû fe âzerahû festağleza festevâ alâ sûkıhî yu’cibüz zürrâa li yeğıyza bihimül küffâr, veadellâhülleziyne âmenû ve amilüs sâlihâti minhüm mağfiraten ve ecran azıymâ*

——————————————————————————–

FETİH SURESİNİ OKUNMANIN FAZİLETİNE DAİR HADİSLER

Bu sure-i celile hakkında Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyorlar:
“Bu gece bana bir sure nazil oldu. (innâ fetahnâ leke fethan mübiynâ…) Bana dünyadan ve içindekilerden daha hayırlıdır.”
İmam-ı Salebî’nin tahriç ettiği hadis-i şerife göre buyurulmuştur ki:
“Sure-i Feth’i okuyan kimse Mekke-i Mükerreme’nin fethinde şehit olan ashabın sevabı gibi sevap alır.”
* Mekke-i Mükerreme’nin fethinde hazır bulunan on iki bin ashabı kiram için, yedi kat semadaki, arş’daki ve Kürsi’deki melaike-i kiram’ın cümlesi Beyt-i Şerif feth edilip putlardan temizlenecek diye birbirlerini müjdeleyip Cenab-ı Ecelli Alâ’ya hamdü senalar, şükürler ettiler. Bu meleklerin cümlesi, Allah’a secde edip zikrolunan ashab için istiğfar ettiler. Derecelerinin yükselmesi için Hakk Teala’ya yalvardılar.
İşte İmam-ı Salebî tefsirinde buyuruyor ki: “Sure-i Feth’i okuyanların, meleklerin bu teşbihinden ve zikrinden nasibi vardır.”
* Bir kimse Sure-i Feth’in tamamını Ramazan ayının birinci gecesi baştan sona kadar okursa ve bu okuyuşunu sırf Allah rızası için yaparsa, gelecek aynı güne kadar bir sene müddetle Cenabı Hakk, o kulunu himayesine alır.
* Bir kimse büyük bir tehlike karşısında bu sureyi üzerinde bulundurursa veya bu surenin yazılmışını temiz bir su içerisine koyup aynı sudan içerse, bol kazanç elde etmesine, devletten yardım görmesine ve zelzele tehlikesinden korunmasına yardım ve vesile olur.

——————————————————————————–

FETİH SURESİNİN MANASI

Rahman ve Rahıym olan Allah adıyla..
*Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik.
*Ta ki Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın. Sana olan nimetini tamamlasın ve seni doğru yola eriştirsin.
*Ve çok şerefli bir zaferle Allah sana yardım edecektir.
*İnançlarının kat kat artması için mü’minlerin kalplerine huzur ve sükunet indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah her şeyi bilendir ve hikmet sahibidir.
*Bütün bu lütuflar mü’min erkeklerle mü’min kadınları, içerisinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan cennetlere koyması, onların günahlarını örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur.
*Bir de bunlar, Allah hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara azab etmesi içindir. Kötülük onların başlarına gelsin. Allah onlara gazab etmiş, lanetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Orası ne kötü bir yerdir.
*Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah aziyzdir, hakiymdir.
*Doğrusu biz seni şahid, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
*Ki sizler Allah’a ve Peygamberine iman edesiniz. O’na saygı ve O’na ta’zimde bulunasınız. Sabah akşam O’nu teşbih edesiniz.
* Muhakkak ki sana baş eğerek ellerini vermiş olanlar, ancak Allah’a baş eğerek ellerini vermiş sayılırlar. Allah’ın kudret ve rahmeti onların ellerininüzerindedir. Verdiği bu sözden dönen, ancak kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği sözü yerine getirene Allah büyük ecir verecektir.
*Bedevilerin savaştan geri kalmış olanları, sana: “Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu. Allah’tan bizim bağışlanmamızı dile.” diyecekler. *Onlar, kalplerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. De ki: “Allah size bir zarar gelmesini dilerse, yahut da bir fayda elde etmenizi isterse, *O’na karşı kimin gücü bir şeye yeter? Kaldı ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
*Aslında siz Peygamberin ve inananların ailelerine dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helak edilmeyi hak etmiş bir topluluk oldunuz.
*Kim Allah’a ve Rasulü’ne iman etmezse, şüphesiz biz, kafirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır.
*Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. O, dilediğini bağışlar ve dilediğini cezalandırır. Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
*Siz ganimetleri almak için gittiğinizde geri kalanlar: “Bırakın, biz de arkanıza düşelim.” diyeceklerdir. Onlar, Allah’ın sözünü değiştirmek isterler. De ki: “Siz bizimle gelemeyeceksiniz. Allah daha önce böyle buyurmuştur. Onlar size: “Hayır, bizi kıskanıyorsunuz.” diyeceklerdir. Bilakis onlar pek az anlayan kimselerdir.
* Geride bırakılan o bedevilere de ki: “Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağrılacaksınız. Onlarla ya dövüşürsünüz, ya da onlar müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükafat verir. Ama daha önce döndüğünüz gibi, yine dönecek olursanız, sizi çok şiddetli bir azab ile cezalandırır.”
*Gözleri görmeyen kimse savaşa gelmezse ona bir sorumluluk yoktur. Topala ve hastaya da sorumluluk yoktur. Kim Allah’a ve Peygamber’ine itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennete koyar. Kim de geri kalırsa, onu can yakıcı bir azaba uğratır.
*Andolsun ki, Hudeybiye de, ağacın altında sana biat ederlerken, Allah o mü’minlerden razı olmuştur. Onların kalplerindeki sadakati bildi de üzerlerine huzur ve sükunet indirdi ve kendilerine yakın bir fetih ihsan etti.
*Allah, onları elde edecekleri bir çok ganimetlerle de mükafatlandırdı. Allah üstündür, hikmet sahibidir.
*Allah, size elde edeceğiniz bir çok ganimetler vaad etti. Bunu size çabucak verdi. İnsanların ellerini sizden çekti ki, bu inananlara bir ibret olsun ve sizi dosdoğru yola iletsin.
* Bundan başka sizin güç yetiremediğiniz, ama Allah’ın sizin için kuşattığı ganimetler de vardır. Allah her şeye kadirdir.
*İnkar edenler sizinle savaşsalardı yüzgeri döneceklerdi. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamayacaklardı.
*Allah’ın önceden gelip geçmişlere uyguladığı kanunu budur. Allah’ın kanununda değişme bulamazsın.
*O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, Mekke’nin ortasında, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı görendir.
*Onlar, inkar eden ve sizin Mescid-i Haram’ı ziyaretinizi ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını men edenlerdir. Eğer Mekke’de kendilerini henüz tanımadığınız mü’min erkeklerle mü’min kadınları bilmeyerek ezmek suretiyle üzüntüye kapılmanız ihtimali olmasaydı, *Allah savaşı önlemezdi. Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı, elbette onlardan inkar edenleri elemli bir azaba çarptırırdık.
*O zaman inkar edenler, kalplerine taassubu, cahiliyet taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükunet ve güvenini indirdi, onların takva sözünü tutmalarını sağladı. Zaten onlar buna layık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.
*Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verildi.
* Bütün dinlerden üstün kılmak üzere,Peygamber’ini hidayet ve hak din ile gönderen O’dur.Şahit olarak Allah yeter.
* Muhammed, Allah’ın elçisidir. Beraberindebulunanlar da kafirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükû ve secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Onlar,yüzlerindeki secde izlerinden tanınırlar. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir;Onlar, filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu güçlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzer ki, bu ziraatçıların da hoşuna gider.Allah böylece onları çoğaltıp güçlendirmekle kafirleri öfkelendirir. Allah, inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükafat vaad etmiştir.

Şifalı Dualar

ŞİFALI DUALAR

C-Ç D E F G H I-İ K-L M N O-Ö R S Ş T U-Ü V Y Z

F

 

FARZ NAMAZLARDA SAF TUTARKEN OKUNACAK DUALAR

“Sabah namazının farzından evvel bu istiğfarı üç defa okuyan kimsenin denizlerin köpüğü kadar günahı olsa Allah Teala affeder

Allâhümme âtini efdale mâ tü’tî ıbâdekes sâlihıyn.
Manası: Ey Allah’ım! Salih kullarına verdiğinin daha efdalini bana ver
Cemaattan birisi saf tutarken bu duayı okudu. Resulü Ekrem (s.a.v.) namazı bitirince: “Az önce dua okuyan kimdi?” buyurdu. O adam: “Benim, ya Resulellah” dedi. Bunun üzerine Resulü Ekrem (s.a.v.): “Atın süngülenecek, sen de Allah yolunda şehit olacaksın.” buyurdu.
——————————————————————————–

FARZ NAMAZLARINDAN EVVEL VE SONRA YAPILACAK ÇEŞİTLİ ZİKİRLER

“Resulü Ekrem (s.a.v.)’e hangi dua daha kabule şayandır?” diye soruldu: “Gecenin yarısından sonra ve farz namazların akabinde yapılan dualardır.” buyurdu.

Estağfirullâhellezî lâ ilahe illâ hüvel hayyel kay yum e ve etûbü ileyh.
Manası:
Zat-ı Ecelli Ala’sından başka ilah olmayan, Hayy ve Kayyûm olan Allah’tan mağfiret talep eder ve O’na tevbe ederim.
* Resulü Ekrem Efendimiz farz namazlarından sonra selam verince üç defa istiğfar ederdi.
“Kim bu istiğfarı farz namazlardan sonra okursa harpten kaçmış olsa bile affolunur.”
tiftik
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) istiğfardan sonra şöyle dua ederlerdi:
Allâhümme entes selâmü ve minkes selâm, tebârekte yâ zel celâli vel ikram.Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey “in kadiyr. Allâhümme lâ mania li mâ a’tayte ve lâ mu’tıye li mâ mena’te ve lâ yenfeu zel ceddi minkel ceddü.
Manası:
Bir Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O tektir. O’nun şeriki de yoktur. Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur ve O her şeye kadirdir. Ey Allah’ım! Senin verdiğine mani olabilecek, senin vermediğini verebilecek yoktur. Senin inayetin olmazsa servet sahibinin serveti ona fayda vermez.
* “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) farz namazlardan sonra selam verince (bu zikri) okurlardı.”
Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadiyr. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi lâ ilahe illallâhü ve lâ na’büdü illâ iyyâh, lehün nı’metü vel fadlü ve lehüs senâül hasenü lâ ilahe illallâhü muhlisıyne lehüd diyne ve lev kerihel kâfırûn.
Manası:
Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O tektir. Şeriki de yoktur. Mülk O’nundur. Hamd ona mahsustur ve o her şeye kadirdir. Kuvvet ve kudret ancak Allah’ındır. Allah’tan başka ilah yoktur. Biz ancak ona ibadet ederiz. Kendisinden başka hiçbir ilah yoktur. Kâfirler hoş görmeseler de biz Yüce Rabbimiz’i teşbih ederiz.
Fazileti:
“Peygamber Efendimiz (s.a.v.), her namazdan sonra selam verince (bu zikri) okurlardı.”
Muhacirlerin fakirleri Resulü Ekrem’e gelerek dediler ki: “Servet sahibi zenginler yüksek derece ve ebedi nimetleri kazanıp gittiler.”
Resulü Ekrem (s.a.v): “Onlar kimlerdir? ” buyurdu. Fakir muhacirler:
“Onlar bizim gibi namaz kılarlar, bizim gibi oruç tutarlar. Onlar sadaka verirler, biz veremiyoruz. Onlar (köle) azad ederler, biz edemiyoruz.” dediler. Bunun üzerine Resulü Ekrem (s.a.v.) onlara hitaben:
“Size bir şey öğreteyim mi? Bununla sizi geçmiş olanlara yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Sizin yaptıklarınızı yapmadıkça, hiçbir kimse sizden efdal olamaz. Ancak sizin yaptıklarınızı yapan müstesnadır.” buyurdu.
Fukara-i muhacirin:
“Evet, öğret ya Resulellah” dediler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her namazın arkasından otuz üçer defa Sübhânellah, elhamdü lillâh, Allâhü ekber deyiniz.”
“Farz namazlarından sonra söylenecek kelimeler vardır. Onları farz namazlarından sonra söyleyen kimse aldanmaz. Bunlar, otuz üç kere teşbih (Sübhânellah), otuz üç kere tahmîd (elhamdü lillâh), otuz üç kere tekbir (Allâhü ekber) demektir.”
“Kim her namazın akabinde otuz üç defa Sübhânellah, otuz üç defa Elhamdü lillâh, otuz üç defa Allâhü ekber ve yüzüncü defasında Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şerike leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadiyr, derse onun günahları denizin köpüğü kadar olsa bile affolunur.”sana sığınırın. Düşkün ihtiyarlıktan sana sığınırım. Dünyanın fitnelerinden sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım.”
“Resulü Ekrem (s.a.v.) Efendimiz namazların arkasından (bu duayı) okurlardı.”
Ukbe b. Amir (r.a.)’dan rivayet ediliyor: “Resulü Ekrem (s.a.v.) her namazın arkasında Muavvizeteynler’i okumamı bana emir buyurdular.”
Diğer rivayette “Muavvizeteynler’in içine Sure-i İhlas’ın da girdiği rivayet edilmiştir.
 
Allâhümme eınnî alâ zikrike ve şükrike ve husni ıbâdetik.
Manası:
Ey Allah’ım! Zat-ı Ecelli Ala’nı zikretmek, sana şükretmek ve sana güzel ibadet edebilmek için bana yardım et.
Muaz b. Cebel (r.a.) anlatıyor: “Resulü Ekrem (s.a.v.) elimi tuttu ve: “Ya Muaz! Vallahi ben seni seviyorum. Ve sana her namazın peşinde (bu duayı) okumanı tavsiye ediyorum.” buyurdu.
Eşhedü en lâ ilahe illallâhür rahmânür rahıym. Allâhümme ezhib annil hemme vel hazen.
Manası:
Rahman ve Rahıym olan Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet ederim. Ey Allah’ım, benden sıkıntı ve kederi gider.
“Resulü Ekrem (s.a.v.) namazı bitirince dua ettiği vakit sağ eli ile alnını mesh eder, sonra (bu duayı) okurlardı.”
Allâhümmağfir lî zünûbî ve hatâye küllehâ. Allâhümme en’ışnî vecburnî vehdinî li sâlihıl a’mâli vel ahlâk, innehû lâ yehdî li sâlihıhâ ve lâ yasrifü seyyiehâ illâ ente.
Manası:
Ey Allah’ım, günah ve hatalarımın hepsini mağfiret et. Ey Allah’ım, derecemi yükselt,beni ıslah eyle ve beni salih amel ve ahlaka hidayet kıl. Çünkü onun güzelini hidayet kılan, kötüsünü çeviren ancak sensin. (Resulü Ekrem’in bu şekilde dua etmesi ümmetine talim içindir.)
* Ebû Ümâme (r.a.) anlatıyor: “Farz ve nafile namazlardan sonra Resultillah’ın yanma yaklaştığımda (bu duayı) okuduklarım işitirdim.”
Allâhümmec’al hayra umrî âhırahû ve hayra amelî havâtimehû vec’al hayra eyyâmî yevme elkâke.
Manası:
Ömrümün en hayırlı anını sonunda, amelimin en hayırlısını son nefesimde kıl, Allah’ım. Günlerimin en hayırlısını sana kavuştuğum gün kıl, Allah’ım.
* “Resulü Ekrem (s.a.v.) namazdan döndükleri vakit (bu duayı) okurlardı.”
Allâhümme innî eûzü bike minel küfri vel fakri ve azabil kabr.
Manası: Ey Allah’ım! Küfürden, fakirlikten ve kabir azabından sana sığınırım. “Namazın sonunda Peygamber Efendimiz (s.a.v.) (bu duayı) okurlardı.”
Allah Resulü (s.a.v.) buyuruyor:
“Sizden birisi namazı kıldığı vakit Cenabı Ecelli Ala’ya hamd ü sena ettikten sonra üzerime salavat getirip, ondan sonra dilediği kadar dua etsin.”
——————————————————————————–

FARZ NEDİR?

S- Farz neye denir?
C- Kat’i delillerle işlenmesi gerekli olan, Cenabı Hakk’ın emirlerine farz denir.
S- Farz ne gibi şeylerdir?
C- Namaz kılmak, oruç tutmak, hac (ömür boyunca bir defa) yapmak, zekat vermek, baba ve anneye karşı asi olmamak, onlara “öf!” bile dememek, yabancı kadınlara ve harama bakmamak… gibi şeylerdir.
S- Farza inanmayan kimse ne olur?
C- islam dininden çıkar yani kafir olur. Karısı varsa dinen boş olur.
S- Farza inanıp da işlemeyen kimse ne olur?
C- Farzı yerine getirmeyen, günahkar olur. islam dininden çıkmaz, fakat cehennem azabına layık olur.

——————————————————————————–

FATİHA SURESİ’NİN FAZİLETİNE DAİR HADİSİ ŞERİFLER

Bismillahirrahmânirrahıym.
El hamdü lillâhi rabbil âlemiyn. Er rahmânir rahıym. Mâliki yevmid dîn. Iyyâke na’büdü ve iyyâke nesteıyn. İhdinas sırâtal müstekıym. Sırâtallezîne en’amte aleyhim. Ğayril mağdûbi aleyhim, velad dâlliyn.

Manası:
Hamd olsun alemlerin Rabbi, Rahman, Rahıym, Din gününün (tek) sahibi ve mutasarrıfı Allah’a. Yalnız Zât-ı Ecelli Ala’na kulluk, ibadet ederiz. Yalnız Sen’den yardım isteriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanlarınkine, sapıklarınkine değil.
Fazileti:
Resulü Ekrem (s.a.v.) bu sure-i celile hakkında:
“Fatiha-i Şerife terazinin bir kefesine, Kur’an-ı Kerim diğer bir kefesine konsa, Fatiha-i Şerife yedi misli ağır gelirdi.”
“Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Sure-i Fatiha’nın misli gibi bir sure, ne Tevrat’ta, ne İncil’de, ne Zebur’da ve ne Kur’an’da inmemiştir.”
“Yatağa girince, Fatiha ve İhlas suresini okursan, ölümden başka bütün serler ve kötülüklerden korunmuş olursun.”
“Cenabı Ecelli Alâ bir kavim için hak ettikleri azabı onlara göndereceği anda, onların sabilerinden bir çocuk mektepte “El hamdü lillâhi rabbil âlemiyn” suresini okuyunca Allah Teala onlardan kırk yıl azabı kaldırdı.”
“Fatiha-i Şerifeyi okumak insanı Cenab-ı Ecelli Ala’nın gazabından muhafaza eder.”
“Fatiha-i Şerife ölümden başka her şeye şifadır.”
* “Sana Kur’ân’ın en faziletli olan suresini haber vereyim mi?”
“Haber ver, yâ Resulellâh.” dedim. Resulü Ekrem:
“El hamdü lillâhi rabbil âlemiyn, diye okudu.”
* “Evinde Fatiha ve Ayet’el Kürsi’yi okuyan kimseye o gün içinde şeytan ve cinninin hiç bir zararı dokunmaz.”
* “Şeytan dört defa acı, acı bağırmıştır: Lanet olunduğu vakit, cennetten çıkarıldığı vakit, Muhammed (a.s.) gönderildiği vakit, Fatiha Suresi indirildiği vakit.”
“Cenabı Ecelli Alâ kuluna bir şey ihsan ettiği vakit o kul “El hamdü lillâh” derse, o nimetin şükrünü eda etmiş olur. İkinci defa, “El hamdü lillâh” derse, Allah Teala onun sevabını yeniler. Üçüncü defa “El hamdü lillâh” derse, bütün küçük günahları affedilir.”
* Muhyiddin-i Arabi Hazretleri Fatiha-i Şerife’nin esrarı hakkında:
“Mühim bir ihtiyacı olan kimse Fatiha-i Şerife’yi akşam namazının farzından sonra kırk defa okusun ve Cenab-ı Ecelli Alâ’dan ne muradı varsa istesin, muhakkak muradı hasıl olacaktır. Biz tecrübe ettik, sahih olduğunu müşahede ettik.” buyurmuşlardır.
* Fatiha-i Şerife şifa niyeti ile yedi defa okunursa tesirini gösterir.
Resulü Ekrem:
“Her kim yatarken evvela Fatiha’yı, ondan sonra İhlas’ı okur da yatarsa, o gece ölümden başka her şeyden emin olur.” buyurmuşlardır.
* Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
“Bir kimse evine gelince önce Fatiha Suresini, daha sonra İhlas Suresini okursa, Allah Teala o evden fakirliği giderir, yerine huzur ve bereket ihsan eder.”
——————————————————————————–

FATİHA-İ ŞERİFE’NİN BAZI SIRLARI

* Fatiha-i Şerife’yi yatarken okuyan kimse ölümden başka her türlü kötülüklerden korunur.
* Kırk defa yazılarak suda silinerek içilir, hastanın yüzü ve elleri de aynı su ile silinirse, bi iznillah şifa bulur.
* Tehlike anlarında (10)’ar defa okunur.
* Cuma günü yazılarak taşınırsa cinlerin şerrinden korunur.
* Bu sure yazılır, yağmur suyu ile silinerek içilirse, kalb çarpıntısından ve korkudan şifaya kavuşur.
* Kim Fatiha Suresi’ni “İyyâke nesteıyn”e kadar, Sure-i İhlas’ı sonuna kadar okuduktan sonra “Allâhümmecma’ beynî ve beyne hâcetî kemâ cema’te beyne esmâike ve sıfâtike yâ zel celâli vel ikram” duasını üç kere okursa, Allah’ın izni ile dileği yerine gelir ve bu kişinin duası da makbuldür.
* Farz namazlardan sonra her gün Fatiha-i Şerife’yi (18) defa, yatsı namazından sonra ise (28) defa okuyanın rızkı çoğalır.
* Temiz bir tabağa yazılır. Yazı, gül suyu ile silinir, kulağa damlatılırsa kulak ağrısına şifadır.
* İki rekatlık namazın her rekatında yedişer Fatiha, üçer İhlâs okuyarak namaz kılan kimsenin dileği bi iznillah hasıl olur.

Şifalı Dualar Yukarı..

——————————————————————————–

FAZİLETİ ÇOK YÜCE AYETİ KERİMELER

Bismillâhirrahmânirrahıym.
El hamdü lillâhi rabbil âlemiyn. Er rahmânir rahıym. Mâliki yevmid diyn. İyyâke na’büdü ve iyyâke nesteıyn. İhdinas sırâtal müstekıym. Sırâtallezîne en’amte aleyhim ğayril mağdûbi aleyhim, velad dâlliyn. Allâhü lâ ilahe illâ hüvel hayyül kayyûm. Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fıs semâvâti ve mâ fil ard. Men zellezî yeşfeu mdehû illâ bi iznih. Ya’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm. Ve lâ yuhıytûne bi şey’in min ılmihî illâ bi mâ şâe vesia kürsiyyühüs semâvâti vel ard, ve lâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azıym. Şehidallâhü ennehû lâ ilahe illâ hüve vel melâiketü ve ülül ilmi kaimen bil kist, lâ ilahe illâ hüvel aziyzül hakiym. Kulillâhümme mâlikel mülki tü’til mülke men teşâü ve tenziul mülke mimmen teşâü ve tuızzü men teşâü ve tüzillü men teşâü bi yedi kel hayr, inneke alâ külli şey’in kadiyr. Tûlicül leyle fin nehâri ve tûlicün nehâra fil leyli ve tuhricül hayye minel meyyiti ve tuhricül meyyite minel hayyi ve terzuku men teşâü bi gayri hısâb.
Resulü Ekrem bu ayeti kerimelerin faziletini şöyle anlatıyorlar:
“Bu ayeti kerimeler nazil oldukları vakit Allah Teala ile aralarında hiç bir perde bulunmaksızın Arşı İlahiyyeye yapışarak: “Ya Rab, bizi dünyaya ve sana asi olanlara indiriyorsun.” dediler.
Allah Teala buyurdu ki:
“Ahdim olsun, sizi her namazın arkasından okuyan kimsenin kusurlarına bakmayarak makamını cennet kılarım. Onu hatiyratül kuds’te iskan ederim. Her gün kendisine yetmiş defa nazar edeceğim. Ve onun yetmiş tane hacetini yerine getiririm. Onların en küçüğü ise mağfirettir. Onu bütün düşmanlarından muhafaza edip hasedcilerin şerrinden koruyacağım.”
——————————————————————————–

FELAK SURESİ

Bismillâhirrahmânirrahıym.
Kul eûzü bi rabbil felak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğâsikın izâ vekab. Ve min şerrin neffâsâti fil ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.

Manası:
De ki: Sabahın Rabbine sığınırım, yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığın çöküp bastığı zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfüren nefeslerin şerrinden ve hased edenin, hasedini belli ettiği zaman, şerrinden.
——————————————————————————–

FELAK VE NAS SURELERİ HASTA ÜZERİNE OKUNURSA

Muavvizeteyn ve İhlas da dahil olmak üzere kırkbir gün kırk birer defa sabah namazından sonra hasta üzerine okunacaktır.

“Resulü Ekrem Efendimiz, cinden ve fena gözden Allah’a sığınırlardı. Nihayet Muavvizeteyn sureleri inince, bu iki sure ile Allah Teala’ya sığınmaya başladı, diğerlerini terk etti.”
“Ey Ukbe, bu gece indirilen ayetleri görmedin mi? Onların benzeri katiyyen görülmemiştir. Onlar da “Kul eûzü bi rabbil felak” ile “Kul eûzü bi rabbin nâs” sureleridir.”
Felak suresini çok okuyan kimseye, Cenabı Hakk kolay yollardan çok kazanma imkanı bahşeder. Ayrıca insanların hasedinden ve her türlü şer ve kötülüklerinden de muhafaza buyurur.
Nâs suresinin okunmasını vird haline getiren kimse daima sıhhat ve afiyette olur. Kendisine nazar değen kimse bu sureyi okursa, nazarın tesirinden kurtulur.
Herhangi bir hastalıktan dolayı hasta bulunan bir kimseye bu sürenini okunması şifa vesilesi olur.
Son nefesini alıp vermekte olan bir hastanın ruhunun bedenini rahatça terketmesi için Nas suresini okumak faydalıdır.
——————————————————————————–

FELAK VE NAS SURESİNİN FAZİLETİNE DAİR HADİSLER

Cenabı Peygamber Efendimiz (s.a.v.), İhlas ve Muavvizeteynleri okuyarak bu sureler ile kendilerine sihir yapan kadının şerrinden
Allah Teala’ya sığınırlardı. Bu sureleri ümmetine de okumaları için emrederlerdi.
Ukbe b. Amir diyor ki:
“Resulü Ekrem her namazın arkasından “Muavvizeteyn”i okumamı bana emir buyurdular.”
“Allah Teala misli hiç bir kitapta görülmemiş ayetleri bana indirdi. Bunlar “Kul eûzü bi rabbil felak” ve “Kul eûzü bi rabbin nâs” sureleridir.”
“Muavvizeteyn’leri okuyan, sanki Cenabı Ecelli Alâ’nın indirdiği bütün kitapları okumuş gibi ecre nail olur.”
“Muhakkak insanlar “Kul eûzü bi rabbil felak” ve “Kul eûzü bi rabbin nâs” ın misli gibi başka bir dua ile Cenabı Ecelli Alâ’ya sığınamazlar.”
“Resulü Ekrem Efendimiz bir rahatsızlık hissettiği zaman ve her gece yatağına yatacağı vakit bu üç sureyi okuyup mübarek ellerine üfleyerek elleri ile mübarek baş ve yüzlerinden başlayarak aşağıya doğru cesedi şeriflerini mesh eder ve bunu üç defa yaparlardı.”
“- Ya Ukbe sana insanların okuduğu en hayırlı iki sureyi haber vereyim mi?
Haber ver ya Resulellah, dedim. Bunun üzerine bana:
Kul eûzü bi rabbil felak ile Kul eûzü bi rabbin nâs surelerini okuttu ve:
-Yâ Ukbe, bunları yattığın ve kalktığın vakit oku, buyurdu.”
“Her kim Cuma namazından sonra sure-i Ihlas ve Muavvizeteyn’leri yedişer defa okursa, diğer cumaya kadar Cenabı Ecelli Alâ’nın muhafazası altındadır.”
“Bir kimse geceleyin Muavvizeteyn’i okursa bütün her şey: “Ey Allah’ım, onu şerrimizden koru” derler.”
“İki sureyi çokça okuyun, onlarla Allah Teala sizi dar-ı ahirette faydalandıracaktır. Muavvizeteyn kabri nurlandırır, şeytanı reddeder, sevapları ve dereceleri artırır. Mizanda ağır gelir ve sahibini cennete götürür. ” buyurmuşlardır.

——————————————————————————–

FETİH SURESİ

Bismillâhirrahmânirrahıym.
İnnâ fetahnâ leke fethan mübiynâ. Li yağfira lekellâhü mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara ve yütimme nı’metehû aleyke ve yehdiyeke sırâtan müstekıymâ. Ve yensurakellâhü nasran aziyzâ. Hüvellezî enzeles sekiynete fî kulûbil mü’miniyne li yezdâdû iymânen mea iymânihim, ve lillâhi cünûdüs semâvâti vel ard, ve kânellâhü aliymen hakiymâ. Li yüdhılel mü’miniyne vel mü’minâti cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidiyne fıyhâ ve yükeffıra anhüm seyyiâtihim, ve kâne zâlike ındellâhi fevzen azıymâ. Veyüazzibel münâfikıyne vel münâfikâti vel müşrikiyne vel müşrikâtiz zânniyne billahi zannes sev’, aleyhim dâiratüs sev’, ve ğadıballâhü aleyhim ve leanehüm ve eadde lehüm cehennem, ve sâet masıyrâ. Ve lillâhi cünûdüs semâvâti vel ard, ve kânellâhü aziyzen hakiymâ. İnnâ erselnâke sahiden ve mübeşşiran ve neziyrâ. Li tü’minû billahi ve rasûlihî ve tuazzirûhü ve tüvakkırûh, ve tüsebbihûhü bükraten ve asıyla* İnnelleziyne yübâyiûneke innemâ yübâyiûnellâh, yedüllâhi fevka eydiyhim, femen nekese fe innemâ yenküsü alâ nefsih, ve men evfâ bi mâ âhede aleyhüllâhe fe se yü’tiyhi ecran azıymâ. Se yekûlü lekel muhallefûne minel a’râbi şeğaletnâ emvâlünâ ve ehlûnâ festağfir lenâ, yekûlûne bi elsinetihim mâ leyse fî kulûbihim, kul fe men yemlikü leküm minellâhi şey’en in erâde biküm darran ev erâde biküm nef’â, bel kânellâhü bi mâ ta’melûne habiyrâ. Bel zanentüm en len yenkaliber rasûlü vel mü’minûne ilâ ehliyhim ebeden ve züyyine zâlike fî kulûbiküm ve zanentüm zannes sev’, ve küntüm kavmen bûrâ. Ve men lem yü’min billahi ve rasûlihî fe innâ a’tednâ lil kâfiriyne seıyrâ. Ve lillâhi mülküs semâvâti vel ard, yağfiru limen yeşâü ve yüazzibü men yeşâ’, ve kânellâhü ğafûran rahıymâ. Se yekûlül muhallefûne izentalaktüm ilâ meğânime li te’huzûhâ zerûnâ nettebı’küm, yüriydûne en yübeddilû kelâmellâh, kul len tettebiûnâ kezâliküm kâlellâhü min kabl, fe se yekûlûne bel tahsüdûnenâ, bel kânû lâ yefkahûne illâ kaliylâ* Kul lil muhallefiyne minel a’râbi se tüd’avne ilâ kavmin üliy be’sin şediydin tükâtilûnehüm ev yüslimûn, fe in tütıy’û yü’tikümüllâhü ecran hasenâ, ve in tetevellev kemâ tevelleytüm minkablü yüazzibküm azâben eliymâ. Leyse alel a’mâ haracün ve lâ alel a’raci haracün ve lâ alel meriydi haraç, ve men yutııllâhe ve rasûlehû yüdhılhü cennâtin tecrî min tahtihel enhâr, ve men yetevelle yüazzibhü azâben eliymâ. Le kad radıyallâhü anil mü’miniyne iz yübâyiûneke tahteş şecerati fe alime mâ fi kulûbihim fe enzeles sekiynete aleyhim ve esâbehüm fethan kariybâ. Ve meğânime kesiyraten ye’huzûnehâ, ve kânellâhü aziyzen hakiymâ. Veadekümüllâhü meğânime kesiyraten te’huzûnehâ fe accele leküm hâzihî ve keffe eydiyen nâsi anküm, ve li tekûne âyeten lil mü’miniyne ve yehdiyeküm sırâtan müstekıymâ. Ve ührâ lem takdirû aleyhâ kad ehâtallâhü bihâ, ve kânellâhü alâ külli şey’in kadiyrâ. Ve lev kâtelekümülleziyne keferû le vellevül edbâra sümme lâ yecidûne veliyyen ve lâ nasıyrâ. Sünnetellâhilletî kad halet min kabl, ve len tecide li sünnetiliâhi tebdiylâ* Ve hüvellezî keffe eydiyehüm anküm ve eydiyeküm anhüm bi batni mekkete min ba’di en azferaküm aleyhim, ve kânellâhü bi mâ ta’melûne basıyrâ. Hümülleziyne keferû ve saddûküm anil mescidil harami vel hedye ma’kûfen en yeblüğa mahılleh, ve lev lâ rıcâlün mü’minûne ve nisâün mü’minâtün lem ta’lemûhüm en tetaûhüm fe tusıybeküm minhüm maarratün bi gayri dm, li yüdhdellâhü fi rahmetini men yeşâ’, lev tezeyyelû le azzebnelleziyne keferû minhüm azâben eliymâ. İz cealelleziyne keferû fî kulûbihimül hamiyyete hamiyyetel câhiliyyeti fe enzelellâhü sekiynetehû alâ rasûlihî ve alel mü’miniyne ve elzemehüm kelimetet takva ve kânû ehakka bihâ ve ehlehâ, ve kânellâhü bi külli şey’in aliymâ. Le kad sadekallâhü rasûlehür ru’yâ bil hakk, le tedhulünnel mescidel harâme in şâellâhü âminiyne muhallikıyne ruûseküm ve mukassıriyne lâ tehâfûn, fe alime mâ lem ta’lemû fe ceale min dûni zâlike fethan kariybâ. Hüvellezî ersele rasûlehû bil hüdâ ve diynil hakkı li yuzhirahû aled diyni küllih, ve kefâ billahi şehiydâ* Muhammedün rasûlüllâh, velleziyne meahû eşiddâü alel küffâri ruhamâü beynehüm terâhüm rukkean sücceden yebteğûne fadlen minellâhi ve rıdvânâ, siymâhüm fî vücûhihim min eseris sücûd, zâlike meselühüm fit tevrâti ve meselühüm fil inciyi, ke zer’ın ahrace şat’ehû fe âzerahû festağleza festevâ alâ sûkıhî yu’cibüz zürrâa li yeğıyza bihimül küffâr, veadellâhülleziyne âmenû ve amilüs sâlihâti minhüm mağfiraten ve ecran azıymâ*

——————————————————————————–

FETİH SURESİNİ OKUNMANIN FAZİLETİNE DAİR HADİSLER

Bu sure-i celile hakkında Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyorlar:
“Bu gece bana bir sure nazil oldu. (innâ fetahnâ leke fethan mübiynâ…) Bana dünyadan ve içindekilerden daha hayırlıdır.”
İmam-ı Salebî’nin tahriç ettiği hadis-i şerife göre buyurulmuştur ki:
“Sure-i Feth’i okuyan kimse Mekke-i Mükerreme’nin fethinde şehit olan ashabın sevabı gibi sevap alır.”
* Mekke-i Mükerreme’nin fethinde hazır bulunan on iki bin ashabı kiram için, yedi kat semadaki, arş’daki ve Kürsi’deki melaike-i kiram’ın cümlesi Beyt-i Şerif feth edilip putlardan temizlenecek diye birbirlerini müjdeleyip Cenab-ı Ecelli Alâ’ya hamdü senalar, şükürler ettiler. Bu meleklerin cümlesi, Allah’a secde edip zikrolunan ashab için istiğfar ettiler. Derecelerinin yükselmesi için Hakk Teala’ya yalvardılar.
İşte İmam-ı Salebî tefsirinde buyuruyor ki: “Sure-i Feth’i okuyanların, meleklerin bu teşbihinden ve zikrinden nasibi vardır.”
* Bir kimse Sure-i Feth’in tamamını Ramazan ayının birinci gecesi baştan sona kadar okursa ve bu okuyuşunu sırf Allah rızası için yaparsa, gelecek aynı güne kadar bir sene müddetle Cenabı Hakk, o kulunu himayesine alır.
* Bir kimse büyük bir tehlike karşısında bu sureyi üzerinde bulundurursa veya bu surenin yazılmışını temiz bir su içerisine koyup aynı sudan içerse, bol kazanç elde etmesine, devletten yardım görmesine ve zelzele tehlikesinden korunmasına yardım ve vesile olur.

——————————————————————————–

FETİH SURESİNİN MANASI

Rahman ve Rahıym olan Allah adıyla..
*Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik.
*Ta ki Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın. Sana olan nimetini tamamlasın ve seni doğru yola eriştirsin.
*Ve çok şerefli bir zaferle Allah sana yardım edecektir.
*İnançlarının kat kat artması için mü’minlerin kalplerine huzur ve sükunet indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah her şeyi bilendir ve hikmet sahibidir.
*Bütün bu lütuflar mü’min erkeklerle mü’min kadınları, içerisinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan cennetlere koyması, onların günahlarını örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur.
*Bir de bunlar, Allah hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara azab etmesi içindir. Kötülük onların başlarına gelsin. Allah onlara gazab etmiş, lanetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Orası ne kötü bir yerdir.
*Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah aziyzdir, hakiymdir.
*Doğrusu biz seni şahid, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
*Ki sizler Allah’a ve Peygamberine iman edesiniz. O’na saygı ve O’na ta’zimde bulunasınız. Sabah akşam O’nu teşbih edesiniz.
* Muhakkak ki sana baş eğerek ellerini vermiş olanlar, ancak Allah’a baş eğerek ellerini vermiş sayılırlar. Allah’ın kudret ve rahmeti onların ellerininüzerindedir. Verdiği bu sözden dönen, ancak kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği sözü yerine getirene Allah büyük ecir verecektir.
*Bedevilerin savaştan geri kalmış olanları, sana: “Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu. Allah’tan bizim bağışlanmamızı dile.” diyecekler. *Onlar, kalplerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. De ki: “Allah size bir zarar gelmesini dilerse, yahut da bir fayda elde etmenizi isterse, *O’na karşı kimin gücü bir şeye yeter? Kaldı ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
*Aslında siz Peygamberin ve inananların ailelerine dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helak edilmeyi hak etmiş bir topluluk oldunuz.
*Kim Allah’a ve Rasulü’ne iman etmezse, şüphesiz biz, kafirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır.
*Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. O, dilediğini bağışlar ve dilediğini cezalandırır. Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
*Siz ganimetleri almak için gittiğinizde geri kalanlar: “Bırakın, biz de arkanıza düşelim.” diyeceklerdir. Onlar, Allah’ın sözünü değiştirmek isterler. De ki: “Siz bizimle gelemeyeceksiniz. Allah daha önce böyle buyurmuştur. Onlar size: “Hayır, bizi kıskanıyorsunuz.” diyeceklerdir. Bilakis onlar pek az anlayan kimselerdir.
* Geride bırakılan o bedevilere de ki: “Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağrılacaksınız. Onlarla ya dövüşürsünüz, ya da onlar müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükafat verir. Ama daha önce döndüğünüz gibi, yine dönecek olursanız, sizi çok şiddetli bir azab ile cezalandırır.”
*Gözleri görmeyen kimse savaşa gelmezse ona bir sorumluluk yoktur. Topala ve hastaya da sorumluluk yoktur. Kim Allah’a ve Peygamber’ine itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennete koyar. Kim de geri kalırsa, onu can yakıcı bir azaba uğratır.
*Andolsun ki, Hudeybiye de, ağacın altında sana biat ederlerken, Allah o mü’minlerden razı olmuştur. Onların kalplerindeki sadakati bildi de üzerlerine huzur ve sükunet indirdi ve kendilerine yakın bir fetih ihsan etti.
*Allah, onları elde edecekleri bir çok ganimetlerle de mükafatlandırdı. Allah üstündür, hikmet sahibidir.
*Allah, size elde edeceğiniz bir çok ganimetler vaad etti. Bunu size çabucak verdi. İnsanların ellerini sizden çekti ki, bu inananlara bir ibret olsun ve sizi dosdoğru yola iletsin.
* Bundan başka sizin güç yetiremediğiniz, ama Allah’ın sizin için kuşattığı ganimetler de vardır. Allah her şeye kadirdir.
*İnkar edenler sizinle savaşsalardı yüzgeri döneceklerdi. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamayacaklardı.
*Allah’ın önceden gelip geçmişlere uyguladığı kanunu budur. Allah’ın kanununda değişme bulamazsın.
*O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, Mekke’nin ortasında, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı görendir.
*Onlar, inkar eden ve sizin Mescid-i Haram’ı ziyaretinizi ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını men edenlerdir. Eğer Mekke’de kendilerini henüz tanımadığınız mü’min erkeklerle mü’min kadınları bilmeyerek ezmek suretiyle üzüntüye kapılmanız ihtimali olmasaydı, *Allah savaşı önlemezdi. Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı, elbette onlardan inkar edenleri elemli bir azaba çarptırırdık.
*O zaman inkar edenler, kalplerine taassubu, cahiliyet taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükunet ve güvenini indirdi, onların takva sözünü tutmalarını sağladı. Zaten onlar buna layık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.
*Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verildi.
* Bütün dinlerden üstün kılmak üzere,Peygamber’ini hidayet ve hak din ile gönderen O’dur.Şahit olarak Allah yeter.
* Muhammed, Allah’ın elçisidir. Beraberindebulunanlar da kafirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükû ve secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Onlar,yüzlerindeki secde izlerinden tanınırlar. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir;Onlar, filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu güçlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzer ki, bu ziraatçıların da hoşuna gider.Allah böylece onları çoğaltıp güçlendirmekle kafirleri öfkelendirir. Allah, inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükafat vaad etmiştir.