H.OSMAN EFENDİNİN KURAN FAZİLETİ HAKKINDAKİ DERSLERİ
Allah Teala buyuruyor: ” Ey kullarım, yüksek makam isterseniz Kur’anı Kerim’in kıymetini bilin. Kur’an-ı Kerim sizi en güzel yola sevkeder, cennete götürür. Allah’a itaat eden müslümanlara da müjde verir, Allah Teala Kur’an-ı Kerim’in kıymetini bilen müslümanlara büyük bir makam vereceÄŸini; sevap vereceÄŸini vaad eder. Ahirete iman etmeyen kafirlerin de cehenneme gireceklerini haber verir.” Kur’an-ı Kerim gibi insanı Allah’a götürecek hiçbir ibadet yoktur. Ne kadar çok okursan, büyük bir ibadet yapmış ve Allah’a en çok yaklaÅŸmış olursun. Vakt-i Saadette Ashab-ı Kiram Kur’an-ı Kerim’i ezberlediler. Ellerinden geldiÄŸi kadar okudular ve okuttular. Onlardan sonra gelen ikinci asrın müslümanlarına gelince daha çok hafız yetiÅŸtirdiler. Bu kıyamete kadar böyle devam edecektir. Yeryüzünde en azından bir milyon hafız vardır. Halbuki hıristiyan ve yahudilerde kitaplarını ezberleyen yoktur. Bu ÅŸeref müslümanlara mahsustur. Çünkü Cenabı Ecelli ve Ala şöyle buyuruyor:
” Ey kullarım, bu Kur’an’ı okuyup ezberlemeyi kolay yaptım, yedi yaşındaki bir çocuk ezberliyor. Bunun Allah’ın kitabı olduÄŸuna şüphe eder misiniz? Bu kitabı küçük bir çocuk ezberlerse daha ne gibi bir isbat istersiniz.” Bazı memleketlerde kadınlar bile hafız oluyor. Bunu insan yapabilir mi? Cenabı Hakk muvaffak ediyor. İkinci asırda yedi tane kıraat imamı çıktı ve Kur’an-ı Kerim’i yedi türlü okumayı yazdılar, talebe yetiÅŸtirdiler. Bizim okuduÄŸumuz kıraata “Asım Kıraati” denir. Büyük bir zat Cenabı-ı Peygamber’den rivayet etmiÅŸtir. Cenabı Peygamber’den nasıl rivayet edildiyse öyle okudu. Elimizdeki mushaflar o ÅŸekilde yazılmıştır. Dünyanın hiçbir yerindeki Kur’an-ı Kerim’in bir harekesinde bile şüphe yoktur. Bunun Allah’ın kitabı olup olmadığında şüphe edilir mi? Dünyanın hiçbir tarafında kimsenin Kur’an-ı Kerim’in bir harekesinde yanlışlık vardır dediÄŸini göremezsin. Büyük kıraat imamlarından birisi de Hamza-i Zeyyad’dır. O, Cenabı Hakk’ın sevgili kullarındandır. Bir gün bu zatın yanına birisi gitmiÅŸ, bakmış ki aÄŸlıyor. Ona: – Neye aÄŸlıyorsun? – Bu gece rüyamda Cenabı Hakk’la dertleÅŸtim, önünde Kur’an okudum. Nasıl oldu, anlat. Cenabı Hakk bana: “Ya Hamza, sana öğrettiÄŸim gibi benim önümde bir hatim oku” buyurdu. Bunun üzerine ayaÄŸa kalktım. Cenabı Hakk bana: “Otur, otur. Ben Kur’an okuyanları severim, buyurdu. Ben de okudum. Kur’an-ı Kerim’in yarısına gelince (İnneke bil vâdil mukaddesi tuvev ve enahtartüke li mâ yûhâ) diye okudum. Cenabı Hakk geçmeme razı olmadı: “Dur, ya Hamza! (İnneke bil vâdil mukaddesi tuvâ) diye duracaksın, sonra (ve enahtartüke li mâ yûhâ) diyeceksin, buyurdu. Cenabı Hakk oku buyurdu, okudum. Yasin-i Åžerife geldim. (Tenziylül aziyzir rahıym) diye okudum. Cenabı Hakk buna da razı olmadı. (Tenziylel aziyzir rahıym) diye okuyacaksın. Ben bunu böyle gönderdim, ArÅŸ-ı A’zam’ı taşıyan melekler ve okuyanların hepsi de bu ayeti böyle okurlar, sakın bunu unutma, ya Hamza, buyurdu. Sonra Cenabı Hakk cennet bileziklerini getirdi, kollarıma taktı. Bu ikram, Kur’an okuduÄŸun içindir. Bir kemer getirdi, belime taktı. Bu da oruç tuttuÄŸun içindir. Sonra başıma bir taç koydu. Bu iltifatım da Kur’an öğrettiÄŸin içindir, buyurdu. – AÄŸlamayayım mı, ben kimim ki O yüce yaratıcının önünde hatim indirdim? dedi. Yine bir gün, bir kimse Hamza-i Zeyyad’ın yanına gitti. Baktı ki aÄŸlıyor, yüzünü topraÄŸa sürüyor. Yine ne oldu, neye aÄŸlıyorsun? Bu gece rüyamda yine Cenabı Hakk’la dertleÅŸtim. Anlat bakalım, nasıl oldu? Cenabı Hakk, Kur’an’ı ezberleyenleri, iyi okuyanları getirin, buyurdu. Kur’an-ı Kerim okuyanlar toplanınca Cenabı Hakk’dan ittika etmemiÅŸ olanları, Allah için okumayanları, menfaat temin etmek için okuyanları buradan çıkarın, buyurdu. Bunun üzerine korktum, oradan kaçmaya baÅŸladım. Adım ile çağırdılar: “Ya Hamza, gel” dediler. İçeriye girdim. Öyle bir saraya girdim ki, bütün hafızlar ve iyi kıraat yapanlar orada idiler. İçeriden bülbül sesi gibi sesler geliyordu. Titremeye baÅŸladım. Bana: “Korkma, sana bir ÅŸey yoktur; çık, Kur’an oku. En son ayette sana makam vereceÄŸiz.” dediler. Baktım ki, beyaz bir kürsü kurulmuÅŸ. Üzerine çıktım, okumaya baÅŸladım. Sure-i En’âm’a geldim:
“Ben 0 Allah’ım ki, kullarımı ölümle kahrettim. Onları ovucuma aldım, hiç kaçamıyorlar. Ecelleri gelince canlarını alıyorum.” mealindeki altmışıncı ayete gelince hala kimin huzurunda okuduÄŸumdan haberim yoktu. MeÄŸer Cenabı Hakk’ın huzurunda okuyormuÅŸum. Allahü Teala buyurdu ki: – Ya Hamza, Kahhâr deÄŸil miyim, hiç kimse ölümden kaçabiliyor mu? – Kahhâr’sın, ya Rabbi dedim. – Ya Hamza, oku buyurdu. Okudum, Sure-i Araf a geldim. Secde ayetine gelince secde etmek istedim. Cenabı Hakk buyurdu: – Ya Hamza! Yeter, yeter. Bu Kur’an’ı sana kim öğretti? – Ya Rabbi, Süleyman el-A’meÅŸ’den okudum. – Süleyman’a kim okuttu? – Hazreti Ali (r.a.) okuttu. – Ali’ye kim okuttu? – Cenabı Peygamber (a.s.) okuttu. – Peygamberim’i kim okuttu? – Cibril-i Emin okuttu. – Cibril’i kim okuttu, buyurunca: ” Yâ Rabbi! Sen okuttun” demeye dilim varmadı, korktum. Bunun üzerine Cenabı Hakk: – Sen öğrettin, Sen öğrettin, de ya Hamza, buyurdu. – Ya Rabbi, Sen öğrettin, Sen öğrettin, dedim. Allahü Teala: – DoÄŸru söyledin, ya Hamza. Kur’an-ı Kerim’in hakkı için onunla amel edenlere ve onu okuyanlara ikram edeceÄŸim. Kur’an-ı Kerim benim kelamımdır. Onu okuyanlan sevdiÄŸim gibi hiçbir kimseyi sevmedim, buyurdu. Cenabı Hakk’a vasıl olmanın en kestirme yolu Kur’an-ı Kerim’i çok okumaktır. Cenabı Peygamber (s.a.v.)’e vasıl olmanın en kestirme yolu ise salavatı ÅŸerifeyi çok getirmektir. Her müslümanın senede hiç olmazsa iki defa hatim yapması üzerine borçtur. Åžayet yapmayacak olursa Kur’an, kıyamet günü ondan davacı olacaktır. İnsan hiç okumasını bilmese bile Fatiha ve İhlâs surelerini okumalıdır. Sure-i Fâtiha’yı okumayı yedi, Sure-i Yâsîn’i on, Sûre-i İhlâs’ı üç defa okumayı bir hatim yerine sayarlar. Evinde bereket olmasını istiyorsan elinden geldiÄŸi kadar Kur’an-ı Kerim ‘i oku ve okut. Sonra Cenabı Hakk: “Ya Hamza, gel.” buyurdu. Ben de Huzur-u İlâhiyyesine gittim. Cenabı Ecelli ve Ala kudret elini güzel kokuların içine soktu. Başımdan aÅŸağıya kadar vücuduma sürdü ve buyurdu: – Ya Hamza! Bu ikramı yalnız sana yapmıyorum. Senden daha yüksek, senin gibi ve senden daha aÅŸağı okuyanlara da bu ikramı yapacağım. Benim rızam için okuyanlara da bu iltifat vardır. Sizin için hazırladığımız iltifat, itibar ahirette bundan daha fazladır. Ya Hamza! Benim rızam için Kur’an okuyanları ne kadar sevdiÄŸimi onlara haber ver, sevdiÄŸim en güzide kullarım ehl-i Kur’an olanlardır. * Cenabı Hakk bir beldeyi helak etmek için melekleri gönderdi. Sonra onları geriye çevirdi. Melekler: – Ya Rabbi, onları neden affettin, dediler. Cenabı Hakk buyurdular ki: “Onlar bir çocuÄŸa Besmele çektirdiler. Onun hürmetine Ben de onları affettim/’ Besmele-i Åžerife çektirmenin ve Kur’an okutmanın sevabını ve faziletini idrak etmelidir ki, memleketten ne kadar musibetleri kaldırıyor. Sonra Cenabı Hakk: – Ya Hamza! İzzetim ve Celalime yemin ederim ki, Benim için Kur’an okuyan dillere azab etmem. Onu anlayan kalb, iÅŸiten kulak ve gören gözlere azab etmem, buyurdu. – Sübhânek ya Rabb, dedim. – Ya Hamza! Kur’an’a bakanlar nerede? buyurdu. – Ya Rabbi, hafızları mı istiyorsun? Cenabı Hakk buyurdu ki: “Evet, kıyamet günü onlar bana kavuÅŸana kadar ben onlar içinimdir. Onlar bana kavuÅŸtukları vakit her bir ayetin mukabilinde onlara bir makam vereceÄŸim.” Cenabı Hakk “Kur’an okuyun, yükselin.” buyuracaktır. KiÅŸi, amel etmediÄŸi ayete gelince okuyamayacaktır. Zira amel etmek ÅŸarttır.
Â
——————————————————————————–
HAKKA SURESİNİN SIRLARI
el-Hâkka suresi baştan sona kadar yazılır ve hamile olan kadının boynuna takılırsa, karnında bulunan yavru her türlü tehlikeye karşı korunmuş olur. Bu surenin yazılıp temiz bir su içerisine bırakılması ve yeni doğan bir çocuğun ağzına bu sudan sürülmesi, ileride çocuğun zeki olmasına tesir eder. Ayrıca bu çocuk, çocukluk çağında her türlü tehlikelere karşı da korunmuş olur. Bir kimse bu surenin tamamını zeytinyağı üzerine okuyup küçük çocuğu bu yağ ile yağlarsa, hiç bir haşere kendisine zarar veremez.
Â
——————————————————————————–
HAŞR SURESİNİN SON ÜÇ AYETİNİ OKUMANIN FAZİLETİ
Manası: O, öyle Allah’tır ki, O’ndan baÅŸka hiç bir ilah yoktur. O gizliyi de bilir, aÅŸikarı da. O çok esirgeyen ve çok bağışlayandır. O, öyle Allah’tır ki, O’ndan baÅŸka hiç bir ilah yoktur. O, öyle melik (padiÅŸah) ki münezzehtir noksandan, salimdir, emin edendir. Gözcü ve hafızdır, gâlib ve kadirdir, büyüklükte eÅŸi olmayandır. Azamet sahibidir. Müşriklerin ÅŸirk koÅŸtukları ortaklardan münezzehtir. O, yaratan, yoktan var eden, varlıklara suret verendir. O’nun güzel isimleri, Esma-i Hüsna’sı vardır. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nu teÅŸbih ederler. O, galibi mutlaktır, hüküm sahibidir.
* Sevgili Peygamberimiz bu ayet-i celileler hakkında buyurmuÅŸlardır ki: “Her kim sabahladığında üç defa: “Eûzü billâhis semiy ‘ıl aliymi mineÅŸ ÅŸeytânir raciym.” der de Sure-i HaÅŸr’in son üç ayetini okursa, yetmiÅŸ bin melek akÅŸama kadar Cenab-ı Ecelli ve Alâ’dan o kimsenin affını isterler. AkÅŸam olmadan ölürse, ÅŸehit olarak ölür. AkÅŸam okursa fazilet ve ecri yine aynıdır.” DiÄŸer hadis-i ÅŸerifte ÅŸu fark vardır: “Melekler onu akÅŸama kadar muhafaza ederler.EÄŸer o gün içinde ölürse, ÅŸehit olarak ölür. AkÅŸam okursa yine aynı mükafat verilir.”
BaÅŸka bir rivayette: “Cenab-ı Ecelli ve Alâ o kimsenin cennete girmesini vacip kılar.” “Cenab-ı Ecelli Alâ, Sure-i HaÅŸr’in sonunu okuyan kimsenin geçmiÅŸ ve gelecek günahlarını affeder.” Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: “Sevgilim Resulü Ekrem’e İsm-i Azam’ı sordum. Şöyle buyurdu. “Sure-i HaÅŸr’in sonuna devam et, onu çokça oku.” Ben yine sordum. Bana aynı tavsiyeyi yaptı, yine sordum. Aynı tavsiyeyi yaptı.”
DiÄŸer hadis-i ÅŸerifte şöyle buyuruluyor: “Sure-i HaÅŸr’in son ayetlerini okuyan için cennet, cehennem, ArÅŸ-ı A’lâ, kürsî, hicaplar, semalar, yedi kat yerler, zehirli hayvanlar, kuÅŸlar, aÄŸaçlar, güneÅŸ, ay, melekler ve diÄŸer mahlukat istiÄŸfar eder; Cenab-ı Ecelli Ala’dan affolunması için niyaz ederler; o günün gündüzünde veya gecesinde ölürse, ÅŸehit olarak ölür.” ——————————————————————————–
HACI OSMAN EFENDİNİN MANEVİ DERSLERİ
Hacı Osman Efendi (rahmetüllâhi aleyh):
“Sure-i Kâfirûn’u her gün ikiÅŸer yüz defa okumaya devam edersen imanın kuvvetlenir, Hızır (a.s.) sana mürÅŸidlik eder.” buyururlardı. Bazılarına Ayet’el-Kürsi’yi elliÅŸer-yüzer defa okumasını bazılarına da: Sabah namazından sonra: EstaÄŸfirullâhel azıym 100 defa Salavât-ı ÅŸerife 100 defa Lafza-i Celâl 400 defa Rabıta-i Åžerife 20 dakika
Bu zikri talim buyururlardı. Zikrin yapılışını şöyle anlatırlardı: “Lafza-i Celal’de gözler yumulur, zikir ağızla deÄŸil kalp ile yapılır. Böyle yapılan zikre Cenabı Ecelli Ala’dan baÅŸkası vakıf olamaz.” “Zikrin ikmalinden sonra bir Fatiha-i Åžerife, üç ihlası ÅŸerif ve Muavvizeteynler okunarak Cenabı Peygamber’in (s.a.v.) ve diÄŸer peygamberlerin, ehl-i beytin, sahabe-i güzin efendilerimizin, NakÅŸibend Muhammed Bahaeddin Hazretlerinin, silsile-i sâdâtın
ruhlarına ve kendi ruhunuza da hediye edersiniz.” Talebelerinden birisi sordu: “Hocam, insan hayatta iken ruhuna okuyabilir mi?” “Evet, okuyabilir. İnsan, ruhu için okuduÄŸu vakit ruhu manevi olarak kuvvetlenir.”
Büyük mürÅŸid H.H.M.Osman Efendi gizli olarak hayal ile yapılan zikrin sebebini şöyle anlatırlardı: “NakÅŸibendi ÅŸeyhlerinden Abdülhâhk Gucdüvânî Hazretleri bir gün hocasından ders okurken ÅŸu ayeti kerimeye geliyor: “Cenabı Ecelli Ala’ma karşı dua ettiÄŸiniz vakit, gizli gizli yalvarm, dua edin. Her yerde meydana vermeyin.” Bu ayeti okuyan Abdülhâhk Gucdüvânî, hocasına: “Cenabı Ecelli Ala’nın murad ettiÄŸi gizlilik nasıl olabilir? AÅŸikâre yapsak insanlar görüyor. Åžeytan damarımızda istediÄŸi gibi geziyor, o da biliyor. Gizli yapsak melekler farkına varır. Gizli tarafı nasıl olabilir? Ben bunu anlayamadım.” dedi. Hocası ona şöyle dedi: “Ben bu yolları bilmem; bu ilmi ledünnidir. EÄŸer Allah Teala murad ederse sana gösterir ve öğrenirsin.”
Abdülhalık hocasının bu sözü üzerine beklemeye baÅŸladı. Günün birinde Hızır (a.s.) geldi, kendisini evladlığa kabul etti. NakÅŸilerin yolu olan gizli zikri hayal tariki ile Abdülhâlık’a verdi.
Lâ ilahe illallah Lâ ilâhe’yi kalpten alıyor, saÄŸ omuzun altından çeviriyor. İllallâh’ı kalbe vuruyor. Hızır (a.s.) ona bu ÅŸekilde zikretmesini, zikr-i hafiyi öğretti. Sonra mana aleminde bu zat büyüdü ki, Buhara’da ezanı iÅŸittiÄŸi vakit beÅŸ vakit namazı Kabe’de cemaatle kılardı. “Bu nasıl olabilir?” diye sordular. Cevaben dedi ki: “İnsanın ruhu elektrikten daha süratlidir. Elektrik bir saniyede küre-i arzı üç defa, insanın ruhu ise otuz üç defa dolaşır. Bu zatın aslı Araptı, sonra TürkleÅŸti. NakÅŸi tarikatını da meydâna çıkaran bu zattır.” Zikrin menafii hakkında alimlerden birisi şöyle diyor: “Tohum olacak bir habbenin kalbi yani içi delindiÄŸi zaman elbette sümbüllenip neÅŸv ü nema bulamaz; ölür gider. Tıpkı bu ÅŸekilde, ene ile tabir edilen enaniyetin kalbi, “Allah Allah” zikrinin ÅŸua ve harareti ile yanıp delinse, büyüyüp gaflet ile firavunlaÅŸmaz ve Hâlik-ı semavat ve arz’a isyan edemez. NakÅŸiler o zikr-i ilahi sayesinde enaniyet mikrobunu öldürmeye ve nefs-i emmârenin başını kırmaya muvaffak olmuÅŸlardır.” Yukarıda tarif edilen zikir tamamlandıktan sonra direkt olarak Cenabı Peygamber’e rabıta yapılacaktır. Rabıtanın en azından yirmi dakikadan aÅŸağı olmaması lazımdır. Rabıtayı ne kadar çok yaparsan o kadar terakki edersin. Rabıtanın ehemmiyeti çok büyüktür. Daima Cenabı Peygamber’in manevi huzurlarında bulunduÄŸunu tasavvur edebilirsin.”
Rabıta nasıl yapılır?
“Hocam rabıta nasıl yapılır?” “Dizlerinin üzerinde kıbleye karşı otur, bir Fatiha ve bir salavat-ı ÅŸerife okuduktan sonra gözlerini kapat, Cenabı Peygamber’in manevi huzurlarında bulunduÄŸunu ve onun mübarek alnından kalbine ilahi nurun aktığını hisseder gibi ol. Rabıtaya böyle devam ettiÄŸin müddetçe ilahi nurun devamlı olarak her gün biraz daha ziyadeleÅŸtiÄŸinin farkına varırsın.” “Hocam, siz doÄŸrudan vasıtasız olarak Cenabı Peygambere rabıta yapılacağını beyan ediyorsunuz. Halbuki İmam-ı Gazali, Muhyiddin-i Arabi, İmam-ı Åžaranî gibi alimler bir mürÅŸidin lazım geldiÄŸini beyan ediyorlar.”
Hoca Efendi: “OÄŸlum, onların zamanında bu iÅŸin ehli mürÅŸitler vardı. Cenabı Peygamber’e kavuÅŸtururlardı. Åžimdi ise bu iÅŸin ehli olmadığı için (çok az bulunduÄŸu için) kendilerine vasıtasız gideni Cenabı Peygamber (s.a.v.) kabul ediyor.” buyurmuÅŸlardır. Bu konuda H.476’da vefat eden Risale-i KuÅŸeyriyye’nin müellifi, İmam ebu’l-Kâsım Abdülkerim diyor ki: “Çadırlar muhakkak ki onların çadırlarına benziyor, halbuki kabilenin kadınlarının onların kadınları olmadığını görüyorum. Bu sofular taifesinin muhakkiklerinden çokları yok olup gitti. Zamanımızda o taifenin eserlerinden baÅŸkası kalmadı. Bu yolda bir duraklama baÅŸgösterdi. Hayır, belki de yol gerçekten kayboldu. Kendilerine uyularak hidayete ulaÅŸtıracak ÅŸeyhler geçip gitti.”
Sonra ÅŸu ÅŸekilde niyet edilir: “Ya Rabbi! Okuyacağım salavat-ı ÅŸerife hürmetine nin vücudunda ve gözlerinde bulunan rahatsızlığı ÅŸifaya kavuÅŸtur.” Yani ne için okunacaksa niyet, ona göre yapılır. Salavat-ı ÅŸerife “4444” defa okunur. Fazla veya noksan okunmamasına dikkat edilir. Bir seferde okunduÄŸu gibi bir kaç günde de okunabilir. ——————————————————————————–
HACI OSMAN EFENDİNİN SALAVATLAR HAKKINDAKİ DERSLERİ
Cenabı Ecelli Alâ buyuruyor: “Ey kullarım! Ben. Muhammed kuluma salat getiriyorum. Melaikelere de emrettim, onlar da getiriyorlar. Öyle ise siz de ey mûslümanlar! Cenabı Ecelli Ala’ya iktidâen Peygamberinize salat ü selam getiriniz!” Cenabı Peygamber’e hem salat hem de selam getireceksin. Yani:
Allâhümme salli alâ seyyidinâ muhammedin ve sellim. diyeceksin. Selam getirmeyi unutmayacağız. BeÅŸ on defa salavat-ı ÅŸerife getirdin mi, bir defa da selam getireceksin. Cenabı Peygamber, üzerine salavat getiren kimseyi unutmaz. Resulü Ekrem, Cenabı Hakk’ın “Åžekûr” ismi ÅŸerifine mazhar olmuÅŸtur. Kimden bir iyilik görürse onu ebediyyen unutmaz. İnsan kendini Cenabı Peygamber’e sevdirmelidir.
Cenabı Peygamber (s.a.v.) buyuruyor: “Bir adam bana bir defa salavat getirdi mi, Cenabı Ecelli Alâ ona on defa getirir. On defa getirirse yüz defa, yüz defa getirirse bin defa salavat getirir.” Yani Allah Teala ona rahmet eder. Salavatı ÅŸerife getireni Allah Teala karşılıyor. Bir insan Cenabı Peygamber’e günde yüz defa salavatı ÅŸerife getirirse Allah Teala alnının ortasına “Münafık deÄŸilsin, gavur deÄŸilsin, cennetliksin” diye yazdırıyor. İnsanın günde yüz defa salavatı ÅŸerife getirmesi ehli cennet olduÄŸunun alametidir. Ehl-i cennet olmasaydı Allah Teala yüz defa salavatı ÅŸerife getirmeye muvaffak etmezdi. Doksan dokuza kadar azdır. Yüz defa getiren, çok getiren zümreye dahil olur. Bununla beraber on tane, yirmi tane getirsen bu da seni kurtarır. Çok olsun dersen yüze çıkarırsın. Salavatı ÅŸerifeyi getirmek, bazı yerde farzdır. Bazı yerde vacip, bazı yerde sünnet, bazı yerde menduptur. Bunların yerlerini bilmelidir. İnsanın hayatı boyunca bir defa salavatı ÅŸerife getirmesi farzdır. Ölene kadar bir defa salavatı ÅŸerife getirmeyen, Allah muhafaza buyursun, azaba layık olur. Cenabı Peygamber’in ismi ÅŸerifi duyuldu mu salavatı ÅŸerife getirmek vaciptir.
Yani Cenabı Peygamber’in ismi anıldığı zaman salavatı ÅŸerife getirmeye mecbursun. EÄŸer Cenabı Peygamber’in bir mecliste ismi çok iÅŸitilirse, ulemanın çoÄŸu “bir defa getirirse mesuliyetten kurtulur.” dediler.
Bunu İmam-ı Tahâvî kabul etmiyor, diyor ki:
“Cenabı Peygamber’in her ismini iÅŸiten salavatı ÅŸerife getirmelidir, çünkü vaciptir. Namaz içerisindeki salavatı okumak sünnettir. Günde yüz defa getirmek ise müstehaptır. Ne kadar çok getirirsen o kadar makbuldür.
Â
——————————————————————————–
HACCA GİDENE HACDAN DÖNENE KARŞI YAPILACAK DUA
Zevvedeket takva ve vecceheke fil hayri ve kefâkel hemme.
Manası: Cenabı Ecelli Alâ seni takva ile azıklandırsın ve seni hayra yöneltsin ve senden sıkıntıyı gidersin. * “Bir delikanlı Cenabı Peygamber Efendimiz’e gelip: “Ya Resulüllah, ben hacca gitmek istiyorum.” dedi. Allah’ın Rasulü onunla yürüdü ve ona karşı bu duayı okuyarak duada bulundu.” Yâ ÄŸulâmü kabilellâhü hacceke ve ÄŸafera zenbeke ve ahlefe nefekatek.
Manası: Ey delikanlı! Allah haccını makbul, günahlarını maÄŸfur edip harcadığının bedelini versin. “O delikanlı hacdan dönünce huzuru peygambere gelerek selam verdi. Resulü Ekrem de ona bu dua ile duada bulundu.”
Allâhümmağfiril hâcce ve limenistağfera lehül hâccü.
Manası: Ey Allah’ım! Hacıları affet ve hacıların affedilmelerini istedikleri kimseleri de affet.Bu duayı Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bütün hacılara karşı yapmıştır. ——————————————————————————–
HACET DUALARI
Mukatil bin Süleyman’dan rivayet edilmiÅŸtir. Şöyle diyor: “Kim sabah namazını vaktinde kılar sonra aÅŸağıdaki duayı ikiyüz kere okursa duası bi iznillâh kabul olunur:
Dua şudur: Allâhümme yâ hayytt yâ kayyûmü yâ ferdü yâ vitru yâ samedü yâ senede menistenede ileyhi yâ men lem yelid ve lem yûled ve lem yekûn lehû küfüven ehad.
Mukatil diyor ki: BaÅŸka nüshada İmam Åžafii’nin ÅŸu sözünü gördüm: “Kim ki yüz kere: “Bismillâhirrahmânirrahıym. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym. Yâ kadiymü yâ dâimü yâ ferdü yâ vitru yâ ehadü yâ samedü yâ hayyü yâ kayyûm.” dedikten sonra secde ederek hacetini isterse istediÄŸi kendisine verilir.” Bazı alimler bu duanın sonunda “Yâ zel celâli vel ikram, salli alâ muhammedin ve âlihî.” der, sonra istediÄŸini ister, diyorlar.
Başka bir nüshada da şöyle gördüm. Yüz kere yahut üç gün okur:
Bismillâhirrahmânirrahıym. Min abdihiz zelil, ilâ rabbihil celîl, rabbi innî messeniyed durru ve ente erhamür râhımiyn.
Manası: “Rahman ve Rahıym olan Allah’ın adı ile. Zelil, hakir kulundan Celîl olan Rabbine. Ey Rabbim! Gerçekten bana bir musibet isabet etti. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.”
Fazileti: DileÄŸi olan kimse bu satırları bir kağıda yazarak akar suya bırakır. Sonra aÅŸağıdaki duayı da okumaya devam ederse Allah’ın izni ile dileÄŸi mutlaka hasıl olur: İlâhî bi muhammedin ve âlihit tayyibiyne ıkdı hâcetî. (Muhammed Aleyhisselam ve onun mübarek ehli beyti ve ashabı hürmetine dileÄŸimi ihsan et Allah’ım.)
BiÅŸr el-Hafî’nin tevbe edip tevbesinin kabul ediliÅŸine sebep olan kıssa ÅŸudur: Kendileri bir gün yolda giderken, üzerinde Cenabı Hakk’ın mübarek isminin yazılı bulunduÄŸu, fakat ayaklar altında ezilmiÅŸ bir kağıt parçası gördüler. Her tarafı çamur ve toz toprak olan bu kağıdı yerden alıp, güzelce temizleyip, ayak altına düşmeyecek bir ÅŸekilde duvar deliÄŸine koydular. O akÅŸam bir rüya gördü. Kendisine aynen şöyle sesleniliyordu:
Ey BiÅŸr! Sen benim ismimi yerden, ayak altından kaldırıp temizledin. Ben de senin ismini yüceliklerekaldırıyor ve bütün kirlerinden temizliyorum. Bundan böyle seni hem dünyada, hem de ahirette arındırmış olarak huzuruma alacağım. Ey gerçeÄŸin talibi olan kimse! BilmiÅŸ ol ki, nice zengin kimseler vardır ki her türlü dünya nimetine mazhardırlar ve hatta bir adım bile bir yerden diÄŸer bir yere yaya yürümeyecek kadar imkana sahiptirler. Böyle oldukları halde, ölmeleri ile birlikte isimleri de derhal unutulur. Halbuki BiÅŸr gibi bir fakir, Cenabı Hakk’ın ismini yerden alıp kaldırdığı ve emin bir yerde gizlediÄŸi için, Cenabı Hakk, ona asırlar boyu unutulmayacak bir isim olan Hafıyy adını veriyor. Asırlar boyunca hayır dualarla anılmasına onun bu asil hizmeti sebep oluyor. Bunun içindir ki, insan yaptığı iÅŸin neyi kazandıracağına veya neyi kaybettireceÄŸine dikkat etmelidir. Kimsenin yaptığı iyi bir hizmet elbetteki Allah Teala katında boÅŸa gitmez. * Allah Resulü (s.a.v.) buyuruyorlar ki: “Defterlerinize (kitaplarınıza) besmele-i ÅŸerifeyi yazınız. Her yazdığınızı besmeleyle baÅŸlayarak yazınız. KonuÅŸtuÄŸunuzu da yine besmeleyle baÅŸlayarak konuÅŸunuz.”
Â
——————————————————————————–
HACET NAMAZI VE DUASI
Lâ ilahe Ulallâhül haliymül keriym. Sübhânellâhi rabbil arÅŸil azıym. Elhamdü lillâhi rabbil âlemiyn. Es’elüke mûcibâti rahmetik. Ve azâime maÄŸfiratik. Vel ÄŸaniymete min külli binin. Ves selâmete min külli ismin lâ teda’ lî zenben illâ ÄŸafarteh. Ve lâ hemmen illâ ferracteh. Ve lâ hâceten hiye leke rıdan illâ kadaytehâ yâ erhamer râhımiyn.
Resulü Ekrem Efendimiz buyuruyorlar ki: “Kimin Allah Teala’ya veya ademoÄŸullanndan birine bir dileÄŸi olursa güzel bir abdest alsın. Sonra (rızayı bari için) iki rekat namaz kılsın. Selamdan sonra (bu duayı) okusun.”
“On iki rekat namaz vardır. Bu namaz geceleyin ve gündüzleyin de kılınabilir. (Yalnız diÄŸer namazlardan farklı olarak) namazın sonunda teÅŸehhüdden sonra Allah Teala’ya hamd ü sena, Resulüne salat ü selamdan sonra secdeye var ve:
Fatiha-i Åžerife (7) defa, Ayet’el-Kürsi (7) defa, Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ ÅŸeriyke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli ÅŸey’in kadiyr (10) defa, Allâhümme innî es’elüke bi mekâıdil ızzi min arÅŸike ve münteher rahmeti min kitâbike vesmikel a’zami ve ceddikel a’lâ ve kelimâtiket tâmmeh (1) defa oku. Sonra dileÄŸini iste ve başını secdeden kaldır, selam ver. Sakın bu namazı cahillere öğretmeyin, onlar da yaparlar ve duaları kabul olunur.” buyurdu.
Â
——————————————————————————–
HACET VE DİLEK SURESİ
Haceti veya bir dileği olan kimse, çarşamba, perşembe ve cuma günlerini oruçlu olarak geçirir. Yalnız cuma günü, cuma namazına gitmeden önce boy abdesti alarak cuma namazına iştirak eder. Yolda giderken de bir fakire sadaka verir. Cuma namazı sona erince, ellerini ilahi dergaha açarak şöyle duada bulunur:
Allâhümme innî es’elüke bismikel azıymi bismillâhirrahmânirrahıym, ellezî lâ ilahe illâ hû, âlimül ÄŸaybi veÅŸ ÅŸehâdeti hüver rahmânür rahıym, es’elüke bismikellezî melees semâvâti vel arda ve es’elüke bismike bismillâhirrahmânirrahıym, ellezî anet lehül vücûhü ve haÅŸeat lehül asvâtü ve veciletil kulübü min haÅŸyetihî en tüsalliye alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim ve en takdıye hâcetî…
Bu duayı okuyanlar bi iznillâh hacetlerine kavuÅŸurlar. İbni Mes’ud (r.a.), Peygamber Aleyhisselam’ın şöyle buyurduÄŸunu rivayet etmiÅŸtir: “On iki rekatlık bir namaz vardır. Gece veya gündüz her rekatında bir Fatiha ve bir de sure okunur. Her iki rekatta bir teÅŸehhüde oturup selam verilir. Ve son iki rekatta selam vermeden önce teÅŸehhüdde otururken, yediÅŸer defa Fatiha ile Ayet’el-Kürsi, on kere de:
“Allâhümme innî es’elüke bi mekâıdil ızzi min arÅŸike ve münteher rahmeti min kitâbike ve bismikel a’zami ve min ceddikel a’lâ ve kelimâtiket tâmmâti en takdiye haceti.” duası okunur. Sonra da hacet söylenir ve selam verilirse Allah onun hacetini yerine getirir.”
Sonra şöyle buyurdular: “Bunu art düşünceli beyinsizlere öğretmeyin. Çünkü bu müstecab olan bir duadır.” (Onlar da yapar, duaları kabul olunur.) ayının birinci gecesi baÅŸtan sona kadar okursa ve bu okuyuÅŸunu sırf Allah rızası için yaparsa, gelecek aynı güne kadar bir sene müddetle Cenabı Hakk, o kulunu himayesine alır.
* Bir kimse büyük bir tehlike karşısında bu sureyi üzerinde bulundurursa veya bu surenin yazılmışını temiz bir su içerisine koyup aynı sudan içerse, bol kazanç elde etmesine, devletten yardım görmesine ve zelzele tehlikesinden korunmasına yardım ve vesile olur. ——————————————————————————–
HADİD SURESİNİN SIRLARI
* İbni Abbas (r.a.) diyor ki: “İsm-i Azam dediÄŸimiz Cenabı Hakk’ın en yüce ismi, Hadid suresi içerisinde bulunan yedi ayetin içerisindedir.
Â
——————————————————————————–
HARAM NEDİR?
Haram neye denir? C- Allah Teala’nın iÅŸlenmesinin fena olduÄŸunu bize bildirdiÄŸi amellerdir. S- Ne gibi? C- İçki içmek, domuz eti yemek, anaya ve babaya saygısızlık yapmak, hırsızlık etmek, yalan söylemek, adam öldürmek baÅŸkalarının hakkına tecavüz etmek, gıybet etmek, laf taşımak, iftirada bulunmak, hayvanlara eziyyet etmek, zina yapmak, su-i zanda bulunmak, yalancı ÅŸahitlik yapmak, kadere inanmamak, baÅŸkalarının ayıbını araÅŸtırmak, hile yapmak, nimete şükretmemek, büyüklük taslamak gibi… S- Bir kimse gerek iÅŸlesin veya iÅŸlemesin, haramı helal diye itikad ederse ne olur? C- Müslümanlıktan çıkar, kafir olur. S- Bir kimse haramı haram itikad ederse yani fena olduÄŸunu bilerek iÅŸlerse ne olur? C- Müslümanlıktan çıkmaz. Öldüğü vakit namazı kılınır. Yalnız ahirette cehennem azabına layık olur.
Â
——————————————————————————–
HASTALARI ZİYARET ETMENİN FAZİLETİ
Resulü Ekrem Efendimiz buyurdu:. “Bir müslüman sabahleyin hasta bir kardeÅŸini ziyaret ederse, yetmiÅŸ bin melek akÅŸama kadar ona dua ederler. EÄŸer akÅŸamleyin ziyaret ederse yetmiÅŸ bin melek sabaha kadar onun için hayır duada bulunurlar. Aynı zamanda ziyareti, onun için cennette toplanmış meyveler olur.” ——————————————————————————–
HASTANIN VE HASTAYI ZİYARET EDENLERİN OKUYACAKLARI DUA
Manası: Ey insanların Rabbi! Åžiddeti gider, ÅŸifa ver. Sen ÅŸifa vericisin. Sen’in ÅŸifandan baÅŸka ÅŸifa yoktur. Ancak senin ÅŸifan vardır. O senin verdiÄŸin ÅŸifa asla hastalık bırakmaz.
* “Resulü Ekrem Efendimiz bir hastayı ziyaretegeldikleri vakit o hasta üzerine (bu duayı) okurlardı.”
Eûzü bi ızzetillâhi ve kudratihî min şerri mâ ecidü ve ühâziru.
Manası: Vücudumda hissettiÄŸim hastalığın ÅŸerrinden sakınır, Cenabı Ecelle Ala’nın izzet ve kudretine sığınırım. * “Osman b. Ebu As (r.a.) Resulü Ekrem’e vücudunda bulunan aÄŸrılardan ÅŸikayet etti. Resulü Ekrem (s.a.v.) ona: “Elini aÄŸrıyan yere koy, üç defa bismillah de, sonra (bu duayı) yedi defa oku, buyurdu.”
Es’clüllâhel azıyme rabbel arÅŸil azıymi en yeÅŸfîyek.
Manası: Büyüklerin büyüğü Allah’tan, büyük Arşın Rabbinden sana ÅŸifa ve afiyet vermesini diliyorum. Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu:
“Her kim eceli gelmeyen bir hastanın yanında getireceksin. Cenabı Peygamber, üzerine salavat getiren kimseyi unutmaz. Resulü Ekrem, Cenabı Hakk’ın “Åžekûr” ismi ÅŸerifine mazhar olmuÅŸtur. Kimden bir iyilik görürse onu ebediyyen unutmaz. İnsan kendini Cenabı Peygamber’e sevdirmelidir.
Cenabı Peygamber (s.a.v.) buyuruyor: “Bir adam bana bir defa salavat getirdi mi, Cenabı Ecelli Alâ ona on defa getirir. On defa getirirse yüz defa, yüz defa getirirse bin defa salavat getirir.”
Yani Allah Teala ona rahmet eder. Salavatı ÅŸerife getireni Allah Teala karşılıyor. Bir insan Cenabı Peygamber’e günde yüz defa salavatı ÅŸerife getirirse Allah Teala alnının ortasına “Münafık deÄŸilsin, gavur deÄŸilsin, cennetliksin” diye yazdırıyor. İnsanın günde yüz defa salavatı ÅŸerife getirmesi ehli cennet olduÄŸunun alametidir. Ehl-i cennet olmasaydı Allah Teala yüz defa salavatı ÅŸerife getirmeye muvaffak etmezdi. Doksan dokuza kadar azdır. Yüz defa getiren, çok getiren zümreye dahil olur. Bununla beraber on tane, yirmi tane getirsen bu da seni kurtarır. Çok olsun dersen yüze çıkarırsın.
Salavatı ÅŸerifeyi getirmek, bazı yerde farzdır. Bazı yerde vacip, bazı yerde sünnet, bazı yerde menduptur. Bunların yerlerini bilmelidir. İnsanın hayatı boyunca bir defa salavatı ÅŸerife getirmesi farzdır. Ölene kadar bir defa salavatı ÅŸerife getirmeyen, Allah muhafaza buyursun, azaba layık olur. Cenabı Peygamber’in ismi ÅŸerifi duyuldu mu salavatı ÅŸerife getirmek vaciptir.
Allâhümme eınnî alâ ğamerâtil mevti ve sekerâtil mevt.
Manası: Allah’ım, bana ölümün baygınlıkları anında yardım et. AiÅŸe (r.a.) anlatıyor: “Resulü Ekrem (s.a.v.)’in vefatı anında yanında bulunuyordum. Yanında bir bardak su vardı. Mübarek ellerini suya batınp yüzüne sürüyor ve sonra bu duayı okuyordu.”
Manası: Ey Allah’ın kulları! Onu tutun, yakalayın. Ey Allah’ın kulları! Onu tutun, yakalayın. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “Sizden birinin hayvanı bağından boÅŸanarak çölde kaybolsa bu duayı yüksek sesle okusun. Hiç şüphe yoktur ki, Allah Teala’nın muhafızları vardır. Onu mutlaka tutar.” ——————————————————————————–
HZ. ÖMER R.A AĞLAMASI
Hazreti Ömer (r.a.) Kur’an’dan bir ayet iÅŸittiÄŸi zaman baygınlık geçirir ve düşerdi. Bir gün eline bir saman çöpü aldı ve dedi ki: “Ne olaydı bir saman çöpü olsaydım da zikredilir bir ÅŸey olmasaydım.” O kadar çok aÄŸlardı ki, gözünden akan yaÅŸlar yüzünde iki siyah çizgi meydana getirirdi.
* Yine bir gün Hazreti Ömer (r.a.), devesinin üzerinde bir yerden geçerken birinin:
İnne azâbe rabbike le vâki’, mâ lehû min dâfi’.
“Hiç şüphe yoktur ki, Rabbinin azabı vaki olacaktır. Onu def edecek hiç bir ÅŸey yoktur. ” mealindeki ayeti okuduÄŸunu iÅŸitince baygınlık geçirerek devesinden düştü. Onu evine götürdüler. Bir ay evinden çıkmadı. * Ebu Ümame (r.a.)’den rivayet edilen bir hadiste Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Allah Teala Hazretleri, Kur’an-ı Kerim’e hizmetleri sebebiyle nice milletlerin ÅŸan ve ÅŸerefini yükseltirken, nice milletleri de ona ihanet ve saygısızlıkları sebebiyle maÄŸlup ve periÅŸan eder.” * “Bir araya toplanarak Allah’ın kitabını okuyan ve okutan kimseler, O’nun has misafirleridir.” * “Bir takım kimseler, Allahü Teala’nın rızasından baÅŸka maksadları olmadan, O’nu zikirle (Kur’an okumakla) meÅŸgul olurlarsa, o topluluÄŸu meydana getiren kimselere manevi bir sesleniÅŸle şöyle seslenilir: “Ey bu zikir ve ilim meclisinde bulunanlar! Allahü Teala’nın bağışladığı kimseler olarak kalkıp dağılabilirsiniz. Çünkü Rabbiniz sizin günahlarınızı sevaba tebdil etti.”
Â
——————————————————————————–
HZ.MERYEMİN VALİDESİNİN DUASI
İmran’ın zevcesi Allah Teala’ya şöyle niyazda bulunuyordu:
“Rabbim, karnımdakini azadlı bir kul olarak sana adadım. Benden olan bu adağı kabul et. Şüphesiz niyazımı hakkıyla iÅŸiten, niyetimi kemaliyle bilen sensin.”
Allah Teala, İmran’ın zevcesinin bu duası üzerine şöyle buyurdu:
“Bunun üzerine Rabbi, onu güzel bir kabul ile kabul buyurdu ve güzel bir ÅŸekilde yetiÅŸtirdi. Onu Zekeriyya’nın himayesine verdi. Zekeriyya ne zaman (Meryem’in yanına) mihraba girse, onun yanında yiyecek bulurdu. “Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor? ” dedi. Meryem: “O Allah tarafından geliyor. Şüphesiz ki Allah, dilediÄŸini hesapsız rızıklandırır. ” dedi.
Â
——————————————————————————–
HELADA KONUŞMANIN YASAKLANDIĞINA DAİR
Evde veya sahrada kaza-i hacet yaparken konuÅŸmak mekruhtur. Kaza-i hacet halinde hapşıran “elhamdü lillâh” diyemez. Hapşıran kimseye de “yerhamükellâh” diyemez. Selam verenin selamına müezzin, ezan okurken mukabele edemez. Bu halde konuÅŸmak kerahat-ı tenzihe ile mekruhtur. Bu halde hapşırdığı vakit kalbi ile “elhamdülillah” derse bunda bir beis yoktur.
“Küçük abdestini yaparken dahi yanından geçen birinin verdiÄŸi selama mukabele edilmeyeceÄŸi bildirilmiÅŸtir.” ——————————————————————————–
HELAYA GİDERKEN OKUNACAK DUA
Allâhümme innî eûzü bike minel hubsi vel habâis.
Manası: Ey Allah’ım, erkek ve diÅŸi ÅŸeytanlardan sana sığınırım. Resulü Ekrem helaya girerken bu duayı okurlardı. “AdemoÄŸlunun avret yeri ile cinnilerin gözleri arasındaki perde, ademoÄŸlunun helaya gireceÄŸi vakit bismillah demesidir.” buyurdular.
Â
——————————————————————————–
HER HASTALIĞIN MANEVİ İLACI
Resulü Ekrem (s.a.v.)’in şöyle buyurduÄŸu rivayet edilir: – Cebrail Aleyhisselam bana öyle bir ilaç öğretti ki, o varken ne baÅŸka bir ilaca ne de doktora muhtaç olurum. Hazreti Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali (r.anhüm): O ilaç nedir ey Allah’ın Resulü? Bizim ona ihtiyacımız vardır, derler. YaÄŸmur suyundan bir miktar su alınır. Üzerine Fatiha suresi, İhlas suresi, “Kul eûzü bi rabbil felak, Kul eûzü bi rabbin nâs sureleri ve Ayet’el-Kürsi her biri yetmiÅŸ defa olmak üzere okunur. AkÅŸam, sabah yedi gün o sudan içilir. Beni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim, bana Cebrail dedi ki: “Bu sudan kim içerse, Allahü Teala onun vücudundan her türlü hastalığı giderir, onu bütün hastalık ve sancılarından kurtarır. Kim o sudan hanımına içirip onunla cima ederse Allah’ın izni ile o kadın hamile kalır. Göz aÄŸrısını, sihri giderir. Balgamı keser, göğüs ve diÅŸ aÄŸrılarını ve çok yemek yemekten
meydana gelen ağırlığı, susuzluÄŸu, idrar tutukluÄŸunu giderir. O kimse kan aldırmaya muhtaç olmaz. Bunun faydaları saymakla bitmez. *** Rivayet edilir ki, adamın biri Peygamber Aleyhisselam’ın yanına gelip malının azlığından ÅŸikayet eder. Bunun üzerine Peygamber Aleyhisselam adama şöyle buyurur: – Sabah namazı ile güneÅŸin doÄŸuÅŸu arasında yüz kere “Sübhânellâhi ve bi hamdihî sübhânellâhil azıymi estaÄŸfirullâh.” duasını okursan istediÄŸin kadar dünya malına sahip olursun. *** Cuma namazından sonra kim: “Yâ ÄŸaniyyü yâ hamiydü yâ mübdiü yâ müıydü yâ rahıymü yâ vedûdü aÄŸninî bi halâlike an harâmike ve ekfinî bi fadlike ammen sivâk.” derse Allahü Teala borcunu ödemesini ona müyesser kılar ve onu hiçbir kimseye muhtaç kılmaz. Bazıları bu dua hakkında şöyle diyorlar: “Bunlara her farz namazından sonra devam edeni Allahü Teala zengin kılıp kimseye muhtaç etmez.” *** – Kim ki Cuma gecesi on defa: “AUâhümme yâ dâimel fadlı alel beriyyeh, yâ bâsıtel yedeyni bil atıyyeh, yâ sâhıbel mevahibis seniyyeh, salli alâ muhammedin hayril beriyyeh, vaÄŸfir lî yâ zel ulâ fi hâzihil aÅŸiyyeh.” diye okursa Allahü Teala ona yüzbinlerce sevap verip,yüzbinlerce günahını bağışlar, yüzbinlerce yüksek dereceye ulaÅŸtırır ve kıyamet günü İbrahim Aleyhisselam’ın yanında bulunup izdiham meydana getirir. *** Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor: “Kim ki Cuma namazından sonra yüz kere: “Kul hüvallâhü ehad” suresini okuyup bana yüz kere salat ü selam getirir ve sonra yetmiÅŸ kere: “Allâhümmekfînî bi halâlike an harâmike vaÄŸninî bi fadlike ammen sivâk.” diye okursa üzerinden iki Cuma geçmeden Allah onu zengin kılar.” Bir rivayette ise: “Allahü Teala onun otuz dünya ihtiyacı ve yetmiÅŸ ahiret ihtiyacı olmak üzere yüz ihtiyacını giderir.” DuyurulmuÅŸtur. *** Kim Cuma namazından sonra yüz kere: “Sübhânellâhil azıymi ve bi hamdihî.” derse Allahü Teala onun ve ana babasının yüzbinlerce günahlarını bağışlar. Hadiste varid olmuÅŸtur: Kim ki ömrünün uzun olmasını, düşmanına galebe çalmayı, rızkının geniÅŸ olmasını ve kötü ölümden korunmayı isterse, sabah-akÅŸam ÅŸu duayı okusun:
Ansızın ölmekten kurtulmak, rızkı geniÅŸ ve çok olmak, cehennemden azad olmak ve imanını korumak isteyen kimse dört rekat namaz kılar. Her rekatında Fatiha ve bir sure okur. Kur’an okunmasının akabinde yüz kere, rükuda yüz kere, rükudan kalktığında ve iki secde arasında yirmi kere (EstaÄŸfırullâh) der. Sonra Ettehıyyâtü ve diÄŸer duaları okuyup selam verir. ——————————————————————————–
HİDDETLENİNCE OKUNACAK DUA
Eüzü billahi mineş şeytanir raciym.
Resulu Ekrem hiddertlenince bu teavüzzü okurlardı.
Â
——————————————————————————–
HİKMET İLMİ NASIL ELDE EDİLİR?
Allâhümme yâ ğaniyyü yâ muğnî ağninî bi halâlike an harâmike ğınen lâ ehâfü minhü fakran vehdinî fe innî dâllün ve allimnî fe innî câhilün.
“Kim Duha suresini kırk gün okumayı vird haline getirir, sonunda da yukandaki duayı tam bir sadakatle okursa, Allah Teala rüya aleminde veya uyanıkken kendisine hikmet ilmini öğretecek bir üstad gönderir.”
Â
——————————————————————————–
HİZBÜ’N-NASR DUASININ OKUNUÅžU
Allâhümme bi satveti ceberûti kahrike ve bi sür’ati iğâseti nasrike ve bi ÄŸayretike lintihâki hurumâtike ve bi hımâyetike limenihtemâ bi âyâtike nes’elüke yâ Allâhü yâ Allâhü yâ Allâhü yâ Semîu yâ müciybü yâ kariybü yâ seriy’u yâ müntekımü yâ kahhâru yâ ÅŸedîdel batÅŸi yâ men lâ yu’cizühû kahrul cebâbirati ve lâ ya’zumü aleyhi helâkül mütemerrideti minel mülûkil ekâsirati en tec’ale keyde men kâdenâ fî nahrihî ve mekra men binâ âiden ileyhi ve hufrate men hafera lenâ vakıan hüve fîhâ ve men nasabe lenâ ÅŸebeketel hıdâı ic’alhü yâ seyyidî ileyhâ ve masıyden fîhâ ve esîran ledeyhâ. Allâhümme bi hakkı kef hâ yâ ayn sâd ikfinâ hemmelıdâ ve lekkıhimür radâ vec’alhüm li külli habîbin fidâ ve sellıt aleyhim acilen nikami fil yevmi ve ÄŸadâ. Allâhümme beddid ÅŸemlehüm Allâhümme ferrık cem’ahüm Allâhümme fulle haddehüm. Allâhümme kallil addehüm. Allâhümmec’alid dâirate aleyhim. Allâhümme ersilil azâbe ileyhim. Allâhümme ahrichüm min dâiratil hılmi vel lutfi veslübhüm müdüdel imhâli ve ÄŸulle yedeyhim ilâ a’nâkıhim verbut alâ kulûbihim ve lâ tübellığhümül âmâl. Allâhümme mezzıkhüm külle mümezzekın mezzaktehû intisâran li evliyâike ve enbiyâike ve rusülik. (3 defa okunacak.) Allâhümmentesır lenâ intisârake li ehıbbâike alâ a’dâik (3 defa okunacak.) Allâhümme lâ tümekkinil a’dâe fiynâ ve lâ minnâ ve lâ tüsellıt aleynâ bi zünûbinâ men lâ yerhamünâ. Hâ miym lâ yünsarûn (7 defa okunacak.) Hummel emru ve câen nasru fe aleynâ lâ yünsarûn. Allâhümme bi hakkı hâ miym ayn siyn kâf hımâyetünâ mimmâ nehâfü. Allâhümme kınel esvâe ve lâ tec’alnâ mehallen lil belvâ. Allâhümme a’tınâ emeler racâi ve fevkal emel, yâ men bi fadlihî li fadlihî nes’elüke ilâhî el acel el acel. İlâhî el icâbetel vez zeheli vel müğali vel evrâmi ved demil esvedi vel maÄŸdıl enkedi ver riyhıl ahmeri ved dâil ekberi ved demil asgari ve cemiy’ıl âfâti vel âhâti vel hümûmi vel maÄŸmûmi vel kürûbi ves sekteti ved dehÅŸeti ver ra’ÅŸeti vet tavÅŸeti vez zeyğı vel huzni ves sihri vel mekri vel kaderi vel fütûri vel vühûşi vel hevâmi ve müşâhanetil avâmi vel inhizâmi ve ÅŸerriÅŸ ÅŸeytani ves sultani vel hukkâmi vez zullâmi vel kahtı vel vebâi vel hebâi vel ÄŸalâi vel celâi vez zilzâli vel belâi ve hedmil binâi ve udâlid dâi ve haybetir racâi ve ÅŸemâtetil a’dâi ve ÅŸerril eÅŸrâri ve keydil füccâri vel inhizâmi ve mahtelefe aleyhil leylü ven nehâru min tavârikıl insi vel cânni illâ târikan yatruku bi hayrin yâ rahmânü ve min ÅŸerri külli ÅŸeytanin raciymin ve min ÅŸerri külli dâbbetin ente âhızün bi nâsıyetihâ, inne rabbî alâ sıratın müstekıym. Ente rabbî ve ılmüke hasbî aleyke tevekkeltü ve ileykeltece’tü yâ nı’mel mevlâ ve yâ nı’men nasıyru ve ente hasbî ve nı’mel vekiylü ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym, ve sallellâhü alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim.
Â
Â
——————————————————————————–
HİZBÜ’N-NASR DUASI Bu dua İslam memleketlerinden birinin üzerine, kafirlerin sulta kurmak istedikleri veya galebe ettikleri durumlarda, Cenabı Hakk’tan yardım talep etmek için okunur. Bu duayı, manevi bir iÅŸaret ile Åžeyh Ebu’l Hasan Åžazeli Hazretleri telif etmiÅŸlerdir. Bu mübarek duanın defalarca tesir ve faydası görülmüştür. İhlas ve huzur-u kalp ile okunduÄŸunda Allah’ın izni ile kafirler periÅŸan ve darmadağın olurlar. İslam orduları da onların üzerine galip gelir. Mü’min kardeÅŸ! Åžunu aklından çıkarma! Bu dua, kafir güruhu üzerine okunur. Mü’min, muvahhid ve: “Lâ ilahe illallah, muhammedün resûlüllâh” diyen bir kimse üzerine, her ne kadar zalim, fasık, azgın ve günahkar olsa da okumak caiz deÄŸildir. Belki ıslahı için dua edilir. BaÅŸka sebeplere baÅŸvurulur. Bu gibi insanların üzerine, bu duayı okumaktan kaçınmak bir vecibedir. Kim bu nasihati dinlemez de, kendi akıl ve hevasına kapılarak bir mü’min üzerine bu duayı okuyacak olursa, çok geçmeden ya canından, ya malından, ya evladından olur veya ailesi Allah tarafından bir bela ve azaba yakalanır. Bunu kendi nefsinde de açıkça görebilir. Hülasa olarak, bu dua yalnız din düşmanlarına, İslam düşmanlarına, kafirlerin ve müşriklerin aleyhine okunmak için tertip edilmiÅŸtir. Mü’min ve müslüman kimselerin aleyhine okunmadığı gibi, baÅŸka bir muradın meydana gelmesi için okumak da caiz deÄŸildir. Duanın sözleri ve kelimeleri de bunun birer ÅŸahididir. Yani bu dua, yalnız din düşmanlarının aleyhinde okunmalıdır. Dünya menfaati temin etmek için okumak haramdır. Bu duanın gayesi, i’lây-ı kelimetullâh olmalıdır. Allah’ın dininin yayılması için okunmalıdır.
Dua nasıl okunmalıdır? Evvela taze bir abdest alınmalıdır. Issız bir yere çekilip Allah rızası için iki rekat namaz kılınmalı, birinci rekatta zammı sure olarak Fil suresi, (Elem tera…) ikinci rekatta Nasr (İza câe nasrullâh…) suresi okunmalıdır. Selam verdikten sonra, bir Fatiha, üç İhlâs-ı Åžerif, yedi salavat-ı ÅŸerife okuyup sevabını bütün peygamberlerin, velilerin, ÅŸehidlerin, gazilerin, Åžazeli hazretlerinin ruhuna bağışladıktan sonra, Eûzü besmele çekilir. “İnnâ enzelnâhü fî leyletil kadr. Ve mâ edrâke mâ leyletül kadr. Leyletül kadri hayrun min elfi ÅŸehr, tenezzelül melâiketü ver ruhu fiyhâ bi izni rabbihim min külli emrin selâm” dedikten sonra sağına, soluna, önüne, arkasına, üstüne, altına eli ile birer kere iÅŸaret ederek selam verilir. “Hiye hattâ matleıl fecr” ayeti okunarak sure sona erer. Hemen akabinde ÅŸu dua okunur: “Tehassantü bi zil mülki vel melekût. Ve aksemtü bil ızzi vel ceberut. Ve tevekkeltü alel hayyil kayyûm. £1 haliymillezî lâ yenâmü ve lâ yemût. Dehaltü fî hırzillâh. Dehaltü fî hıfzıllâh. Dehaltü fî emânillâh. Bi ‘ hakkı kâf hâ yâ ayn sâd küfiytü. Ve hâ miym ayn siyn kâf humiytü. Bi lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym.”
Bu dua okunduktan sonra, beden ve eller üflenerek vücud sıvazlanır. KiÅŸi kendisini Allah’ın koruması altına alır. Sonra euzü besmeleden sonra ÅŸu ayet okunur: “Ellezîne kale lehümün nâsü innen nâse kad cemeû leküm fahÅŸevhüm fe zâdehüm imâna, ve kâlû hasbünallâhû ve m’mel vekiyl. Fenkalebû bi nı’metin minallâhi ve fadlin lem yemseshüm sûün vettebeû ndvânellâh, vallâhü zû fadlin azıym.”
Kafirlerin kahr ve periÅŸan olmalarını, ordularının ve diyarlarının periÅŸan olmalarını niyet ederek, besmele çekmeden, duaya ara vermeksizin üç, beÅŸ yahut yedi defa bu dua okunacaktır. Okumayı sona erdirdikten sonra, ellerin arkası semaya doÄŸru kaldırılır. Düşman ordusu hayal ile göz önüne getirilir. Cenabı Hakk’tan müslümanlara yardım ve imdad etmesi niyaz evlenir. Din düşmanlarının periÅŸan olmaları için, Cenabı Hakk’tan rica ve niyazdabulunurken eller kafirler üzerine, bir madde serper gibi serpilir. Elleri tu esnada yüz ve bedene sürmekten sakınmalıdır.
Bu ÅŸekilde, en az yedi gün okumalıdır. Lakin Allah’ın yardımı gelinceye kadar devam etmek daha iyidir. İstenirse, okuma, yedi adede bırakılmayıp onbir, yirmi bir defa okunabilir. Sıkıntılı zamanlarda da istenildiÄŸi kadar okunabilir.Allah Teala: “Bana dua ediniz, kabul edeyim. ” buyurmak sureti ile duanın önemini bizlere açıkça bildirmiÅŸlerdir. Bu dua, süfli arzu ve istekler için katiyyen okunmamalıdır.
Â
——————————————————————————–
HOROZ SESİ,MERKEP ANIRMASI İŞİTİLİRSE OKUNACAK DUA
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu: “Horoz sesi iÅŸitince Allah Teala’dan hacet isteyiniz. Çünkü o meleÄŸi görmüştür. Merkep anırması iÅŸitince Allah Teala’ya sığınınız. Çünkü onlar sizin göremediÄŸiniz ÅŸeyleri görmüşlerdir.” ——————————————————————————–
HUD SURESİNİN FAZİLETİ Sevgili Peygamberimiz buyuruyorlar ki: “Cuma günleri Sure-i Hud’u okuyunuz.” Ebu Bekr (r.a.), Resulü Ekrem’e: “Seni ne ihtiyarlattı?” diye sorunca, Resulü Ekrem: “Beni Hûd, Vakıa, Amme ve İzeÅŸ ÅŸemsü küvvirat sureleri ihtiyarlattı.” buyurmuÅŸlardır.
* Yezid b. Ebân diyor ki: “Bir gece Resulü Ekrem’i rüyada gördüm ve ona (Sure-i Hûd’u) okudum. Bitirince Resulü Ekrem bana: “Bu sureyi okudun, bunun aÄŸlaması nerede?” buyurdular.” Bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ, inne rabbî le gafurun rahıym. Manası: Allah Teala’nın adını anarak bindim. O gemi Allah’ın ismi ile yürür ve durur. Muhakkak Rabbim çok affedici ve acıyıcıdır.
Resulü Ekrem (s.a.v.) bu ayet hakkında: “Ümmetimin gemiye bindikleri vakit bu ayeti okumaları onların hayat emniyetleridir.” buyurmuÅŸlardır. * İbni Abbas (r.a.) arkadaÅŸlarına şöyle derdi: “Bir kimse herhangi bir vasıtaya bindiÄŸi zaman şöyle dua ederse kazadan, beladan emin olur:
Bismillâhil mülkü lillâhi ve mâ kaderullâhe hakka kadrihî vel ardu cemiy’an kabdatühû yevmel kıyameti ves semâvâtü matviyyâtün bi yemiynihî sübhânehû ve teâlâ amma yüşrikûn. Ve kâlerkebû fiyhâ bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ, inne rabbî le gafurun rahıym. Allâhümme elhimnî ilmen efkahü bihî evâmirake ve nevâhiyeke verzuknî fehmen a’lemü bihî keyfe ünâcîke yâ erhamer râhımiyn. AUâhümmerzuknî fehmen nebiyyîne ve hıfzal murselîne ve ilhâmel melâiketil mukarrabiyne bi rahmetike yâ erhamer râhımiyn. Allâhümme ekrimnî bi nûril fehmi ve ahncnî min zulümâtil vehmi veftah li ebvâbe rahmetike venÅŸur aleyye min hazâini ılmike yâ erhamer râhıym.
İbn-i Åžiblî diyor ki: “Bir gün sahile, limana inmiÅŸtim. Orada tam yirmi iki tane yolculuk için binmeye hazır gemi bulunmakta idi. Gerekli azığımı aldım ve bir tanesine yolculuk için bindim. Yukarıda İbn-i Abbas (r.a.) tarafından bahsedilen tertibi okudum. Nihayet gemi yol almaya baÅŸladı. DiÄŸer gemilerin de hepsi teker teker yolu koyuldular. Gemim ve diÄŸer gemiler uyumlu bir rüzgarla yol almaya baÅŸladılar. Bu normal yolculuk gece yarısı geçinceye kadar devam etti. Sabaha yakın ÅŸiddetli bir rüzgar esmeye baÅŸladı. KudurmuÅŸ dalgalar arasında denizle boÄŸuÅŸmaya baÅŸladık. Endülüs sahillerine vardığımız zaman benim içinde bulunduÄŸum gemiden baÅŸka hiçbir gemi kalmamış ve hepsi denizin derinliklerine gömülmüştü. OkuduÄŸum dua hürmetine Rabbim hem beni, hem de içinde bulunduÄŸum gemiyi korudu.
Â
——————————————————————————–
HZ.ALİ EFENDİMİZİN YAHUDİLERE SORULARI
Yahudi hahamları Hazreti Ali’ye (r.a.) dediler ki: – Bize ÅŸunlardan haber ver. Göklerden büyük, yeryüzünden geniÅŸ, ateÅŸten daha yakıcı, rüzgardan daha süratli, denizden zengin, taÅŸtan daha katı, bizim görüp Allah’ın görmek istemediÄŸi, yalnız Allah için olan ve yalnız bizim olan, bizimle Allah’ın arasında olan ÅŸey nedir?
-At kişnediğinde, deve, sığır bağırdığında, merkep anırdığında, koyun melediğinde, köpek havladığında, tilki bağırdığında, kedi miyavladığında, güvercin ötmesinde, kurbağanın bağırmasında, diğer kuşların ve horozun ötmesinde, tavuğun bağırmasında, ateşin kıvılcımlaşıp parlamasında, rüzgarın esmesinde, suyun akmasında, yerin yeşermesinde, göğün bulutlanmasında, denizin dalgalanmasında, güneşin ışık vermesinde, ayın parlak olmasında sebep nedir?
-Muhammed Aleyhisselam’ın kaç ismi olduÄŸunu, Kur’an’a niçin Kur’an dendiÄŸini, insan kıyafetinden çıkanların kaç tane olduklarını, niçin insan ÅŸeklinden hayvan suretine çevrildiklerini bize söyle.EÄŸer bunlara cevap verebilirsen, senin Hak din üzere olduÄŸunu ikrar ve itiraf ederiz. EÄŸer cevap veremezsen batıl üzere bulunduÄŸuna karar veririz. Hazreti Ali (r.a.) onlara şöyle der:
– Bende ilimden altmış kapı vardır. O kapıların her biri bin denk kağıda muhtaçtır. Bana istediklerinizi sorun. Cevabınızı alırsınız. Çünkü sizin sorularınıza cevap vermek benim için çok kolaydır. Ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym der ve şöyle cevap verir:
– Gökten büyük olan; Allahü Teala’ya karşı yalan söyleyip iftira etmektir. Yeryüzünden geniÅŸ olan; Hakk olandır. AteÅŸten daha fazla yakıcı olan;toplamaya haris olan kalbdir. Rüzgardan daha süratli olan; mazlumun bedduasıdır. Denizden daha zengin olan; kanaatkar kalbtir. TaÅŸtan daha katı olan; facir ve fasık kalptir. Bizim görüp Allah’ın görmek istemediÄŸi; kafirin yüzü ve amelidir. Yalnız Allah için olan, ruhdur. Yalnız bizim için olan ÅŸey de kendi amelimizdir. Bizimle Allah arasında olan ise, bizden dua, Allah’tan da kabul etmektir. Atlar: “Ey Rabbimiz, müslümanları aziz, kafirleri zelil kıl” derler. Deve: “YiyeceÄŸi olmayıp sükut eden nasıl sükut eder diye taaccüp ediyorum.” der. Sığır: “Ey gafil, meÅŸgul olman için sana ölüm yeter. Ey gafil, az bir zaman sonra gidicisin. Ey gafil, ahirete gönderdiÄŸin herÅŸey meydana konacaktır. Ey gafil, yapmış olduÄŸun her ÅŸeyle yarın karşılaÅŸacaksın.” der. Merkep: “Ey Allah’ım, noksan tartana ve onun kazancına lanet et.” der. Koyun: “Ey ölüm, ne kadar acı, ne kadar korkunç, ne kadar istenmez bir ÅŸeysin! Ey ademoÄŸlu, ne kadar gaflet içindesin, seni böyle gaflete düşüren nedir?” der. Köpek: “Ey Allah’ım, ben her ÅŸeyden mahrumum. Bana merhamet edene sen de merhamet et.” der. Tilki: “Ey nzıklan taksim eden, taksimde bana verdiÄŸine beni kanaatkar kıl.” der. Arslan: “Ey katı kayaların kendisine boyun eÄŸdiÄŸi yüce Allahım, beni gece gündüz sana isyan edenlere musallat kıl.” der. Kartal: “DilediÄŸin kadar yaÅŸa, çünkü sen muhakkak öleceksin. DilediÄŸin kadar mal topla, çünkü sen onu mutlaka terk edeceksin. DilediÄŸini sev. Çünkü sen ondan mutlaka ayrılacaksın.” der. Karga: “Ey ümmetler topluluÄŸu, nimetlerin zail olmasından sakının. Ey ümmetler topluluÄŸu, azabın gelmesinden korunun.” der. Hid’e adındaki kuÅŸ: “İnsanlardan uzak kalmak akıllı olan kimse için ünsiyettir.” der. Güvercin: “Sizi ziyaret etmeyenleri ziyaret ediniz. Size zulmedenleri affediniz, size birÅŸey vermeyene veriniz. Sizinle dargın olanla konuÅŸunuz ki, cennet sizin meskeniniz olsun.” der. KurbaÄŸa: “Denizde olanların kendisini teÅŸbih ettiÄŸi Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. DaÄŸ başında bulunanların kendisini teÅŸbih ettiÄŸi Allah’ı teÅŸbih ederim. Sahralarda bulunanların, dudak ve dil sahibi olanların teÅŸbih ettikleri Allah’ı teÅŸbih ederim.” der. Hüdhüd: “Ey Rabbim! Ben kendime zulmettim, beni bağışla. Çünkü günahları bağışlayan ancak sensin.” der. DiÄŸer kuÅŸlardan bazısı: “Rahman olan Allah ArÅŸ’ın üstünün sahibidir. Bütün mülk O’nundur.” derler. Bazısı ise: “Ecel yaklaÅŸtı, emel öldü.” der. Bazısı ise: “Ey Allah’ım, Hazreti Muhammed’e ve âli muhammede buÄŸzedene lanet et.” derler. Serçe şöyle der: “Ey gizli konuÅŸulanları bilen, hastalık ve belaların kaÅŸifi olan Allah’ım! Beni zekatını vermeyenlerin ekinlerine musallat kıl.” der. Bülbül: “Allah’ın nimetine şükrettim. Çünkü o bana dünyada bir hurmayı yeterli kıldı.” der. Horoz: Sübbûhun kuddûsün Rabbül melâiketi ver rûh. Ey gafiller, Allah’ı zikrediniz.” der. Tavuk : “Ey Allah’ım, sen haksin, senin va’din de haktır.” der. AteÅŸ: “Ey Allah’ım, cehennem ateÅŸinden sana sığınırım.” diye Allah’a niyazda bulunur.
H.OSMAN EFENDİNİN KURAN FAZİLETİ HAKKINDAKİ DERSLERİ
Allah Teala buyuruyor: ” Ey kullarım, yüksek makam isterseniz Kur’anı Kerim’in kıymetini bilin. Kur’an-ı Kerim sizi en güzel yola sevkeder, cennete götürür. Allah’a itaat eden müslümanlara da müjde verir, Allah Teala Kur’an-ı Kerim’in kıymetini bilen müslümanlara büyük bir makam vereceÄŸini; sevap vereceÄŸini vaad eder. Ahirete iman etmeyen kafirlerin de cehenneme gireceklerini haber verir.” Kur’an-ı Kerim gibi insanı Allah’a götürecek hiçbir ibadet yoktur. Ne kadar çok okursan, büyük bir ibadet yapmış ve Allah’a en çok yaklaÅŸmış olursun. Vakt-i Saadette Ashab-ı Kiram Kur’an-ı Kerim’i ezberlediler. Ellerinden geldiÄŸi kadar okudular ve okuttular. Onlardan sonra gelen ikinci asrın müslümanlarına gelince daha çok hafız yetiÅŸtirdiler. Bu kıyamete kadar böyle devam edecektir. Yeryüzünde en azından bir milyon hafız vardır. Halbuki hıristiyan ve yahudilerde kitaplarını ezberleyen yoktur. Bu ÅŸeref müslümanlara mahsustur. Çünkü Cenabı Ecelli ve Ala şöyle buyuruyor:
” Ey kullarım, bu Kur’an’ı okuyup ezberlemeyi kolay yaptım, yedi yaşındaki bir çocuk ezberliyor. Bunun Allah’ın kitabı olduÄŸuna şüphe eder misiniz? Bu kitabı küçük bir çocuk ezberlerse daha ne gibi bir isbat istersiniz.” Bazı memleketlerde kadınlar bile hafız oluyor. Bunu insan yapabilir mi? Cenabı Hakk muvaffak ediyor. İkinci asırda yedi tane kıraat imamı çıktı ve Kur’an-ı Kerim’i yedi türlü okumayı yazdılar, talebe yetiÅŸtirdiler. Bizim okuduÄŸumuz kıraata “Asım Kıraati” denir. Büyük bir zat Cenabı-ı Peygamber’den rivayet etmiÅŸtir. Cenabı Peygamber’den nasıl rivayet edildiyse öyle okudu. Elimizdeki mushaflar o ÅŸekilde yazılmıştır. Dünyanın hiçbir yerindeki Kur’an-ı Kerim’in bir harekesinde bile şüphe yoktur. Bunun Allah’ın kitabı olup olmadığında şüphe edilir mi? Dünyanın hiçbir tarafında kimsenin Kur’an-ı Kerim’in bir harekesinde yanlışlık vardır dediÄŸini göremezsin. Büyük kıraat imamlarından birisi de Hamza-i Zeyyad’dır. O, Cenabı Hakk’ın sevgili kullarındandır. Bir gün bu zatın yanına birisi gitmiÅŸ, bakmış ki aÄŸlıyor. Ona: – Neye aÄŸlıyorsun? – Bu gece rüyamda Cenabı Hakk’la dertleÅŸtim, önünde Kur’an okudum. Nasıl oldu, anlat. Cenabı Hakk bana: “Ya Hamza, sana öğrettiÄŸim gibi benim önümde bir hatim oku” buyurdu. Bunun üzerine ayaÄŸa kalktım. Cenabı Hakk bana: “Otur, otur. Ben Kur’an okuyanları severim, buyurdu. Ben de okudum. Kur’an-ı Kerim’in yarısına gelince (İnneke bil vâdil mukaddesi tuvev ve enahtartüke li mâ yûhâ) diye okudum. Cenabı Hakk geçmeme razı olmadı: “Dur, ya Hamza! (İnneke bil vâdil mukaddesi tuvâ) diye duracaksın, sonra (ve enahtartüke li mâ yûhâ) diyeceksin, buyurdu. Cenabı Hakk oku buyurdu, okudum. Yasin-i Åžerife geldim. (Tenziylül aziyzir rahıym) diye okudum. Cenabı Hakk buna da razı olmadı. (Tenziylel aziyzir rahıym) diye okuyacaksın. Ben bunu böyle gönderdim, ArÅŸ-ı A’zam’ı taşıyan melekler ve okuyanların hepsi de bu ayeti böyle okurlar, sakın bunu unutma, ya Hamza, buyurdu. Sonra Cenabı Hakk cennet bileziklerini getirdi, kollarıma taktı. Bu ikram, Kur’an okuduÄŸun içindir. Bir kemer getirdi, belime taktı. Bu da oruç tuttuÄŸun içindir. Sonra başıma bir taç koydu. Bu iltifatım da Kur’an öğrettiÄŸin içindir, buyurdu. – AÄŸlamayayım mı, ben kimim ki O yüce yaratıcının önünde hatim indirdim? dedi. Yine bir gün, bir kimse Hamza-i Zeyyad’ın yanına gitti. Baktı ki aÄŸlıyor, yüzünü topraÄŸa sürüyor. Yine ne oldu, neye aÄŸlıyorsun? Bu gece rüyamda yine Cenabı Hakk’la dertleÅŸtim. Anlat bakalım, nasıl oldu? Cenabı Hakk, Kur’an’ı ezberleyenleri, iyi okuyanları getirin, buyurdu. Kur’an-ı Kerim okuyanlar toplanınca Cenabı Hakk’dan ittika etmemiÅŸ olanları, Allah için okumayanları, menfaat temin etmek için okuyanları buradan çıkarın, buyurdu. Bunun üzerine korktum, oradan kaçmaya baÅŸladım. Adım ile çağırdılar: “Ya Hamza, gel” dediler. İçeriye girdim. Öyle bir saraya girdim ki, bütün hafızlar ve iyi kıraat yapanlar orada idiler. İçeriden bülbül sesi gibi sesler geliyordu. Titremeye baÅŸladım. Bana: “Korkma, sana bir ÅŸey yoktur; çık, Kur’an oku. En son ayette sana makam vereceÄŸiz.” dediler. Baktım ki, beyaz bir kürsü kurulmuÅŸ. Üzerine çıktım, okumaya baÅŸladım. Sure-i En’âm’a geldim:
“Ben 0 Allah’ım ki, kullarımı ölümle kahrettim. Onları ovucuma aldım, hiç kaçamıyorlar. Ecelleri gelince canlarını alıyorum.” mealindeki altmışıncı ayete gelince hala kimin huzurunda okuduÄŸumdan haberim yoktu. MeÄŸer Cenabı Hakk’ın huzurunda okuyormuÅŸum. Allahü Teala buyurdu ki: – Ya Hamza, Kahhâr deÄŸil miyim, hiç kimse ölümden kaçabiliyor mu? – Kahhâr’sın, ya Rabbi dedim. – Ya Hamza, oku buyurdu. Okudum, Sure-i Araf a geldim. Secde ayetine gelince secde etmek istedim. Cenabı Hakk buyurdu: – Ya Hamza! Yeter, yeter. Bu Kur’an’ı sana kim öğretti? – Ya Rabbi, Süleyman el-A’meÅŸ’den okudum. – Süleyman’a kim okuttu? – Hazreti Ali (r.a.) okuttu. – Ali’ye kim okuttu? – Cenabı Peygamber (a.s.) okuttu. – Peygamberim’i kim okuttu? – Cibril-i Emin okuttu. – Cibril’i kim okuttu, buyurunca: ” Yâ Rabbi! Sen okuttun” demeye dilim varmadı, korktum. Bunun üzerine Cenabı Hakk: – Sen öğrettin, Sen öğrettin, de ya Hamza, buyurdu. – Ya Rabbi, Sen öğrettin, Sen öğrettin, dedim. Allahü Teala: – DoÄŸru söyledin, ya Hamza. Kur’an-ı Kerim’in hakkı için onunla amel edenlere ve onu okuyanlara ikram edeceÄŸim. Kur’an-ı Kerim benim kelamımdır. Onu okuyanlan sevdiÄŸim gibi hiçbir kimseyi sevmedim, buyurdu. Cenabı Hakk’a vasıl olmanın en kestirme yolu Kur’an-ı Kerim’i çok okumaktır. Cenabı Peygamber (s.a.v.)’e vasıl olmanın en kestirme yolu ise salavatı ÅŸerifeyi çok getirmektir. Her müslümanın senede hiç olmazsa iki defa hatim yapması üzerine borçtur. Åžayet yapmayacak olursa Kur’an, kıyamet günü ondan davacı olacaktır. İnsan hiç okumasını bilmese bile Fatiha ve İhlâs surelerini okumalıdır. Sure-i Fâtiha’yı okumayı yedi, Sure-i Yâsîn’i on, Sûre-i İhlâs’ı üç defa okumayı bir hatim yerine sayarlar. Evinde bereket olmasını istiyorsan elinden geldiÄŸi kadar Kur’an-ı Kerim ‘i oku ve okut. Sonra Cenabı Hakk: “Ya Hamza, gel.” buyurdu. Ben de Huzur-u İlâhiyyesine gittim. Cenabı Ecelli ve Ala kudret elini güzel kokuların içine soktu. Başımdan aÅŸağıya kadar vücuduma sürdü ve buyurdu: – Ya Hamza! Bu ikramı yalnız sana yapmıyorum. Senden daha yüksek, senin gibi ve senden daha aÅŸağı okuyanlara da bu ikramı yapacağım. Benim rızam için okuyanlara da bu iltifat vardır. Sizin için hazırladığımız iltifat, itibar ahirette bundan daha fazladır. Ya Hamza! Benim rızam için Kur’an okuyanları ne kadar sevdiÄŸimi onlara haber ver, sevdiÄŸim en güzide kullarım ehl-i Kur’an olanlardır. * Cenabı Hakk bir beldeyi helak etmek için melekleri gönderdi. Sonra onları geriye çevirdi. Melekler: – Ya Rabbi, onları neden affettin, dediler. Cenabı Hakk buyurdular ki: “Onlar bir çocuÄŸa Besmele çektirdiler. Onun hürmetine Ben de onları affettim/’ Besmele-i Åžerife çektirmenin ve Kur’an okutmanın sevabını ve faziletini idrak etmelidir ki, memleketten ne kadar musibetleri kaldırıyor. Sonra Cenabı Hakk: – Ya Hamza! İzzetim ve Celalime yemin ederim ki, Benim için Kur’an okuyan dillere azab etmem. Onu anlayan kalb, iÅŸiten kulak ve gören gözlere azab etmem, buyurdu. – Sübhânek ya Rabb, dedim. – Ya Hamza! Kur’an’a bakanlar nerede? buyurdu. – Ya Rabbi, hafızları mı istiyorsun? Cenabı Hakk buyurdu ki: “Evet, kıyamet günü onlar bana kavuÅŸana kadar ben onlar içinimdir. Onlar bana kavuÅŸtukları vakit her bir ayetin mukabilinde onlara bir makam vereceÄŸim.” Cenabı Hakk “Kur’an okuyun, yükselin.” buyuracaktır. KiÅŸi, amel etmediÄŸi ayete gelince okuyamayacaktır. Zira amel etmek ÅŸarttır.
Â
——————————————————————————–
HAKKA SURESİNİN SIRLARI
el-Hâkka suresi baştan sona kadar yazılır ve hamile olan kadının boynuna takılırsa, karnında bulunan yavru her türlü tehlikeye karşı korunmuş olur. Bu surenin yazılıp temiz bir su içerisine bırakılması ve yeni doğan bir çocuğun ağzına bu sudan sürülmesi, ileride çocuğun zeki olmasına tesir eder. Ayrıca bu çocuk, çocukluk çağında her türlü tehlikelere karşı da korunmuş olur. Bir kimse bu surenin tamamını zeytinyağı üzerine okuyup küçük çocuğu bu yağ ile yağlarsa, hiç bir haşere kendisine zarar veremez.
Â
——————————————————————————–
HAŞR SURESİNİN SON ÜÇ AYETİNİ OKUMANIN FAZİLETİ
Manası: O, öyle Allah’tır ki, O’ndan baÅŸka hiç bir ilah yoktur. O gizliyi de bilir, aÅŸikarı da. O çok esirgeyen ve çok bağışlayandır. O, öyle Allah’tır ki, O’ndan baÅŸka hiç bir ilah yoktur. O, öyle melik (padiÅŸah) ki münezzehtir noksandan, salimdir, emin edendir. Gözcü ve hafızdır, gâlib ve kadirdir, büyüklükte eÅŸi olmayandır. Azamet sahibidir. Müşriklerin ÅŸirk koÅŸtukları ortaklardan münezzehtir. O, yaratan, yoktan var eden, varlıklara suret verendir. O’nun güzel isimleri, Esma-i Hüsna’sı vardır. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nu teÅŸbih ederler. O, galibi mutlaktır, hüküm sahibidir.
* Sevgili Peygamberimiz bu ayet-i celileler hakkında buyurmuÅŸlardır ki: “Her kim sabahladığında üç defa: “Eûzü billâhis semiy ‘ıl aliymi mineÅŸ ÅŸeytânir raciym.” der de Sure-i HaÅŸr’in son üç ayetini okursa, yetmiÅŸ bin melek akÅŸama kadar Cenab-ı Ecelli ve Alâ’dan o kimsenin affını isterler. AkÅŸam olmadan ölürse, ÅŸehit olarak ölür. AkÅŸam okursa fazilet ve ecri yine aynıdır.” DiÄŸer hadis-i ÅŸerifte ÅŸu fark vardır: “Melekler onu akÅŸama kadar muhafaza ederler.EÄŸer o gün içinde ölürse, ÅŸehit olarak ölür. AkÅŸam okursa yine aynı mükafat verilir.”
BaÅŸka bir rivayette: “Cenab-ı Ecelli ve Alâ o kimsenin cennete girmesini vacip kılar.” “Cenab-ı Ecelli Alâ, Sure-i HaÅŸr’in sonunu okuyan kimsenin geçmiÅŸ ve gelecek günahlarını affeder.” Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: “Sevgilim Resulü Ekrem’e İsm-i Azam’ı sordum. Şöyle buyurdu. “Sure-i HaÅŸr’in sonuna devam et, onu çokça oku.” Ben yine sordum. Bana aynı tavsiyeyi yaptı, yine sordum. Aynı tavsiyeyi yaptı.”
DiÄŸer hadis-i ÅŸerifte şöyle buyuruluyor: “Sure-i HaÅŸr’in son ayetlerini okuyan için cennet, cehennem, ArÅŸ-ı A’lâ, kürsî, hicaplar, semalar, yedi kat yerler, zehirli hayvanlar, kuÅŸlar, aÄŸaçlar, güneÅŸ, ay, melekler ve diÄŸer mahlukat istiÄŸfar eder; Cenab-ı Ecelli Ala’dan affolunması için niyaz ederler; o günün gündüzünde veya gecesinde ölürse, ÅŸehit olarak ölür.” ——————————————————————————–
HACI OSMAN EFENDİNİN MANEVİ DERSLERİ
Hacı Osman Efendi (rahmetüllâhi aleyh):
“Sure-i Kâfirûn’u her gün ikiÅŸer yüz defa okumaya devam edersen imanın kuvvetlenir, Hızır (a.s.) sana mürÅŸidlik eder.” buyururlardı. Bazılarına Ayet’el-Kürsi’yi elliÅŸer-yüzer defa okumasını bazılarına da: Sabah namazından sonra: EstaÄŸfirullâhel azıym 100 defa Salavât-ı ÅŸerife 100 defa Lafza-i Celâl 400 defa Rabıta-i Åžerife 20 dakika
Bu zikri talim buyururlardı. Zikrin yapılışını şöyle anlatırlardı: “Lafza-i Celal’de gözler yumulur, zikir ağızla deÄŸil kalp ile yapılır. Böyle yapılan zikre Cenabı Ecelli Ala’dan baÅŸkası vakıf olamaz.” “Zikrin ikmalinden sonra bir Fatiha-i Åžerife, üç ihlası ÅŸerif ve Muavvizeteynler okunarak Cenabı Peygamber’in (s.a.v.) ve diÄŸer peygamberlerin, ehl-i beytin, sahabe-i güzin efendilerimizin, NakÅŸibend Muhammed Bahaeddin Hazretlerinin, silsile-i sâdâtın
ruhlarına ve kendi ruhunuza da hediye edersiniz.” Talebelerinden birisi sordu: “Hocam, insan hayatta iken ruhuna okuyabilir mi?” “Evet, okuyabilir. İnsan, ruhu için okuduÄŸu vakit ruhu manevi olarak kuvvetlenir.”
Büyük mürÅŸid H.H.M.Osman Efendi gizli olarak hayal ile yapılan zikrin sebebini şöyle anlatırlardı: “NakÅŸibendi ÅŸeyhlerinden Abdülhâhk Gucdüvânî Hazretleri bir gün hocasından ders okurken ÅŸu ayeti kerimeye geliyor: “Cenabı Ecelli Ala’ma karşı dua ettiÄŸiniz vakit, gizli gizli yalvarm, dua edin. Her yerde meydana vermeyin.” Bu ayeti okuyan Abdülhâhk Gucdüvânî, hocasına: “Cenabı Ecelli Ala’nın murad ettiÄŸi gizlilik nasıl olabilir? AÅŸikâre yapsak insanlar görüyor. Åžeytan damarımızda istediÄŸi gibi geziyor, o da biliyor. Gizli yapsak melekler farkına varır. Gizli tarafı nasıl olabilir? Ben bunu anlayamadım.” dedi. Hocası ona şöyle dedi: “Ben bu yolları bilmem; bu ilmi ledünnidir. EÄŸer Allah Teala murad ederse sana gösterir ve öğrenirsin.”
Abdülhalık hocasının bu sözü üzerine beklemeye baÅŸladı. Günün birinde Hızır (a.s.) geldi, kendisini evladlığa kabul etti. NakÅŸilerin yolu olan gizli zikri hayal tariki ile Abdülhâlık’a verdi.
Lâ ilahe illallah Lâ ilâhe’yi kalpten alıyor, saÄŸ omuzun altından çeviriyor. İllallâh’ı kalbe vuruyor. Hızır (a.s.) ona bu ÅŸekilde zikretmesini, zikr-i hafiyi öğretti. Sonra mana aleminde bu zat büyüdü ki, Buhara’da ezanı iÅŸittiÄŸi vakit beÅŸ vakit namazı Kabe’de cemaatle kılardı. “Bu nasıl olabilir?” diye sordular. Cevaben dedi ki: “İnsanın ruhu elektrikten daha süratlidir. Elektrik bir saniyede küre-i arzı üç defa, insanın ruhu ise otuz üç defa dolaşır. Bu zatın aslı Araptı, sonra TürkleÅŸti. NakÅŸi tarikatını da meydâna çıkaran bu zattır.” Zikrin menafii hakkında alimlerden birisi şöyle diyor: “Tohum olacak bir habbenin kalbi yani içi delindiÄŸi zaman elbette sümbüllenip neÅŸv ü nema bulamaz; ölür gider. Tıpkı bu ÅŸekilde, ene ile tabir edilen enaniyetin kalbi, “Allah Allah” zikrinin ÅŸua ve harareti ile yanıp delinse, büyüyüp gaflet ile firavunlaÅŸmaz ve Hâlik-ı semavat ve arz’a isyan edemez. NakÅŸiler o zikr-i ilahi sayesinde enaniyet mikrobunu öldürmeye ve nefs-i emmârenin başını kırmaya muvaffak olmuÅŸlardır.” Yukarıda tarif edilen zikir tamamlandıktan sonra direkt olarak Cenabı Peygamber’e rabıta yapılacaktır. Rabıtanın en azından yirmi dakikadan aÅŸağı olmaması lazımdır. Rabıtayı ne kadar çok yaparsan o kadar terakki edersin. Rabıtanın ehemmiyeti çok büyüktür. Daima Cenabı Peygamber’in manevi huzurlarında bulunduÄŸunu tasavvur edebilirsin.”
Rabıta nasıl yapılır?
“Hocam rabıta nasıl yapılır?” “Dizlerinin üzerinde kıbleye karşı otur, bir Fatiha ve bir salavat-ı ÅŸerife okuduktan sonra gözlerini kapat, Cenabı Peygamber’in manevi huzurlarında bulunduÄŸunu ve onun mübarek alnından kalbine ilahi nurun aktığını hisseder gibi ol. Rabıtaya böyle devam ettiÄŸin müddetçe ilahi nurun devamlı olarak her gün biraz daha ziyadeleÅŸtiÄŸinin farkına varırsın.” “Hocam, siz doÄŸrudan vasıtasız olarak Cenabı Peygambere rabıta yapılacağını beyan ediyorsunuz. Halbuki İmam-ı Gazali, Muhyiddin-i Arabi, İmam-ı Åžaranî gibi alimler bir mürÅŸidin lazım geldiÄŸini beyan ediyorlar.”
Hoca Efendi: “OÄŸlum, onların zamanında bu iÅŸin ehli mürÅŸitler vardı. Cenabı Peygamber’e kavuÅŸtururlardı. Åžimdi ise bu iÅŸin ehli olmadığı için (çok az bulunduÄŸu için) kendilerine vasıtasız gideni Cenabı Peygamber (s.a.v.) kabul ediyor.” buyurmuÅŸlardır. Bu konuda H.476’da vefat eden Risale-i KuÅŸeyriyye’nin müellifi, İmam ebu’l-Kâsım Abdülkerim diyor ki: “Çadırlar muhakkak ki onların çadırlarına benziyor, halbuki kabilenin kadınlarının onların kadınları olmadığını görüyorum. Bu sofular taifesinin muhakkiklerinden çokları yok olup gitti. Zamanımızda o taifenin eserlerinden baÅŸkası kalmadı. Bu yolda bir duraklama baÅŸgösterdi. Hayır, belki de yol gerçekten kayboldu. Kendilerine uyularak hidayete ulaÅŸtıracak ÅŸeyhler geçip gitti.”
Sonra ÅŸu ÅŸekilde niyet edilir: “Ya Rabbi! Okuyacağım salavat-ı ÅŸerife hürmetine nin vücudunda ve gözlerinde bulunan rahatsızlığı ÅŸifaya kavuÅŸtur.” Yani ne için okunacaksa niyet, ona göre yapılır. Salavat-ı ÅŸerife “4444” defa okunur. Fazla veya noksan okunmamasına dikkat edilir. Bir seferde okunduÄŸu gibi bir kaç günde de okunabilir. ——————————————————————————–
HACI OSMAN EFENDİNİN SALAVATLAR HAKKINDAKİ DERSLERİ
Cenabı Ecelli Alâ buyuruyor: “Ey kullarım! Ben. Muhammed kuluma salat getiriyorum. Melaikelere de emrettim, onlar da getiriyorlar. Öyle ise siz de ey mûslümanlar! Cenabı Ecelli Ala’ya iktidâen Peygamberinize salat ü selam getiriniz!” Cenabı Peygamber’e hem salat hem de selam getireceksin. Yani:
Allâhümme salli alâ seyyidinâ muhammedin ve sellim. diyeceksin. Selam getirmeyi unutmayacağız. BeÅŸ on defa salavat-ı ÅŸerife getirdin mi, bir defa da selam getireceksin. Cenabı Peygamber, üzerine salavat getiren kimseyi unutmaz. Resulü Ekrem, Cenabı Hakk’ın “Åžekûr” ismi ÅŸerifine mazhar olmuÅŸtur. Kimden bir iyilik görürse onu ebediyyen unutmaz. İnsan kendini Cenabı Peygamber’e sevdirmelidir.
Cenabı Peygamber (s.a.v.) buyuruyor: “Bir adam bana bir defa salavat getirdi mi, Cenabı Ecelli Alâ ona on defa getirir. On defa getirirse yüz defa, yüz defa getirirse bin defa salavat getirir.” Yani Allah Teala ona rahmet eder. Salavatı ÅŸerife getireni Allah Teala karşılıyor. Bir insan Cenabı Peygamber’e günde yüz defa salavatı ÅŸerife getirirse Allah Teala alnının ortasına “Münafık deÄŸilsin, gavur deÄŸilsin, cennetliksin” diye yazdırıyor. İnsanın günde yüz defa salavatı ÅŸerife getirmesi ehli cennet olduÄŸunun alametidir. Ehl-i cennet olmasaydı Allah Teala yüz defa salavatı ÅŸerife getirmeye muvaffak etmezdi. Doksan dokuza kadar azdır. Yüz defa getiren, çok getiren zümreye dahil olur. Bununla beraber on tane, yirmi tane getirsen bu da seni kurtarır. Çok olsun dersen yüze çıkarırsın. Salavatı ÅŸerifeyi getirmek, bazı yerde farzdır. Bazı yerde vacip, bazı yerde sünnet, bazı yerde menduptur. Bunların yerlerini bilmelidir. İnsanın hayatı boyunca bir defa salavatı ÅŸerife getirmesi farzdır. Ölene kadar bir defa salavatı ÅŸerife getirmeyen, Allah muhafaza buyursun, azaba layık olur. Cenabı Peygamber’in ismi ÅŸerifi duyuldu mu salavatı ÅŸerife getirmek vaciptir.
Yani Cenabı Peygamber’in ismi anıldığı zaman salavatı ÅŸerife getirmeye mecbursun. EÄŸer Cenabı Peygamber’in bir mecliste ismi çok iÅŸitilirse, ulemanın çoÄŸu “bir defa getirirse mesuliyetten kurtulur.” dediler.
Bunu İmam-ı Tahâvî kabul etmiyor, diyor ki:
“Cenabı Peygamber’in her ismini iÅŸiten salavatı ÅŸerife getirmelidir, çünkü vaciptir. Namaz içerisindeki salavatı okumak sünnettir. Günde yüz defa getirmek ise müstehaptır. Ne kadar çok getirirsen o kadar makbuldür.
Â
——————————————————————————–
HACCA GİDENE HACDAN DÖNENE KARŞI YAPILACAK DUA
Zevvedeket takva ve vecceheke fil hayri ve kefâkel hemme.
Manası: Cenabı Ecelli Alâ seni takva ile azıklandırsın ve seni hayra yöneltsin ve senden sıkıntıyı gidersin. * “Bir delikanlı Cenabı Peygamber Efendimiz’e gelip: “Ya Resulüllah, ben hacca gitmek istiyorum.” dedi. Allah’ın Rasulü onunla yürüdü ve ona karşı bu duayı okuyarak duada bulundu.” Yâ ÄŸulâmü kabilellâhü hacceke ve ÄŸafera zenbeke ve ahlefe nefekatek.
Manası: Ey delikanlı! Allah haccını makbul, günahlarını maÄŸfur edip harcadığının bedelini versin. “O delikanlı hacdan dönünce huzuru peygambere gelerek selam verdi. Resulü Ekrem de ona bu dua ile duada bulundu.”
Allâhümmağfiril hâcce ve limenistağfera lehül hâccü.
Manası: Ey Allah’ım! Hacıları affet ve hacıların affedilmelerini istedikleri kimseleri de affet.Bu duayı Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bütün hacılara karşı yapmıştır. ——————————————————————————–
HACET DUALARI
Mukatil bin Süleyman’dan rivayet edilmiÅŸtir. Şöyle diyor: “Kim sabah namazını vaktinde kılar sonra aÅŸağıdaki duayı ikiyüz kere okursa duası bi iznillâh kabul olunur:
Dua şudur: Allâhümme yâ hayytt yâ kayyûmü yâ ferdü yâ vitru yâ samedü yâ senede menistenede ileyhi yâ men lem yelid ve lem yûled ve lem yekûn lehû küfüven ehad.
Mukatil diyor ki: BaÅŸka nüshada İmam Åžafii’nin ÅŸu sözünü gördüm: “Kim ki yüz kere: “Bismillâhirrahmânirrahıym. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym. Yâ kadiymü yâ dâimü yâ ferdü yâ vitru yâ ehadü yâ samedü yâ hayyü yâ kayyûm.” dedikten sonra secde ederek hacetini isterse istediÄŸi kendisine verilir.” Bazı alimler bu duanın sonunda “Yâ zel celâli vel ikram, salli alâ muhammedin ve âlihî.” der, sonra istediÄŸini ister, diyorlar.
Başka bir nüshada da şöyle gördüm. Yüz kere yahut üç gün okur:
Bismillâhirrahmânirrahıym. Min abdihiz zelil, ilâ rabbihil celîl, rabbi innî messeniyed durru ve ente erhamür râhımiyn.
Manası: “Rahman ve Rahıym olan Allah’ın adı ile. Zelil, hakir kulundan Celîl olan Rabbine. Ey Rabbim! Gerçekten bana bir musibet isabet etti. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.”
Fazileti: DileÄŸi olan kimse bu satırları bir kağıda yazarak akar suya bırakır. Sonra aÅŸağıdaki duayı da okumaya devam ederse Allah’ın izni ile dileÄŸi mutlaka hasıl olur: İlâhî bi muhammedin ve âlihit tayyibiyne ıkdı hâcetî. (Muhammed Aleyhisselam ve onun mübarek ehli beyti ve ashabı hürmetine dileÄŸimi ihsan et Allah’ım.)
BiÅŸr el-Hafî’nin tevbe edip tevbesinin kabul ediliÅŸine sebep olan kıssa ÅŸudur: Kendileri bir gün yolda giderken, üzerinde Cenabı Hakk’ın mübarek isminin yazılı bulunduÄŸu, fakat ayaklar altında ezilmiÅŸ bir kağıt parçası gördüler. Her tarafı çamur ve toz toprak olan bu kağıdı yerden alıp, güzelce temizleyip, ayak altına düşmeyecek bir ÅŸekilde duvar deliÄŸine koydular. O akÅŸam bir rüya gördü. Kendisine aynen şöyle sesleniliyordu:
Ey BiÅŸr! Sen benim ismimi yerden, ayak altından kaldırıp temizledin. Ben de senin ismini yüceliklerekaldırıyor ve bütün kirlerinden temizliyorum. Bundan böyle seni hem dünyada, hem de ahirette arındırmış olarak huzuruma alacağım. Ey gerçeÄŸin talibi olan kimse! BilmiÅŸ ol ki, nice zengin kimseler vardır ki her türlü dünya nimetine mazhardırlar ve hatta bir adım bile bir yerden diÄŸer bir yere yaya yürümeyecek kadar imkana sahiptirler. Böyle oldukları halde, ölmeleri ile birlikte isimleri de derhal unutulur. Halbuki BiÅŸr gibi bir fakir, Cenabı Hakk’ın ismini yerden alıp kaldırdığı ve emin bir yerde gizlediÄŸi için, Cenabı Hakk, ona asırlar boyu unutulmayacak bir isim olan Hafıyy adını veriyor. Asırlar boyunca hayır dualarla anılmasına onun bu asil hizmeti sebep oluyor. Bunun içindir ki, insan yaptığı iÅŸin neyi kazandıracağına veya neyi kaybettireceÄŸine dikkat etmelidir. Kimsenin yaptığı iyi bir hizmet elbetteki Allah Teala katında boÅŸa gitmez. * Allah Resulü (s.a.v.) buyuruyorlar ki: “Defterlerinize (kitaplarınıza) besmele-i ÅŸerifeyi yazınız. Her yazdığınızı besmeleyle baÅŸlayarak yazınız. KonuÅŸtuÄŸunuzu da yine besmeleyle baÅŸlayarak konuÅŸunuz.”
Â
——————————————————————————–
HACET NAMAZI VE DUASI
Lâ ilahe Ulallâhül haliymül keriym. Sübhânellâhi rabbil arÅŸil azıym. Elhamdü lillâhi rabbil âlemiyn. Es’elüke mûcibâti rahmetik. Ve azâime maÄŸfiratik. Vel ÄŸaniymete min külli binin. Ves selâmete min külli ismin lâ teda’ lî zenben illâ ÄŸafarteh. Ve lâ hemmen illâ ferracteh. Ve lâ hâceten hiye leke rıdan illâ kadaytehâ yâ erhamer râhımiyn.
Resulü Ekrem Efendimiz buyuruyorlar ki: “Kimin Allah Teala’ya veya ademoÄŸullanndan birine bir dileÄŸi olursa güzel bir abdest alsın. Sonra (rızayı bari için) iki rekat namaz kılsın. Selamdan sonra (bu duayı) okusun.”
“On iki rekat namaz vardır. Bu namaz geceleyin ve gündüzleyin de kılınabilir. (Yalnız diÄŸer namazlardan farklı olarak) namazın sonunda teÅŸehhüdden sonra Allah Teala’ya hamd ü sena, Resulüne salat ü selamdan sonra secdeye var ve:
Fatiha-i Åžerife (7) defa, Ayet’el-Kürsi (7) defa, Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ ÅŸeriyke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli ÅŸey’in kadiyr (10) defa, Allâhümme innî es’elüke bi mekâıdil ızzi min arÅŸike ve münteher rahmeti min kitâbike vesmikel a’zami ve ceddikel a’lâ ve kelimâtiket tâmmeh (1) defa oku. Sonra dileÄŸini iste ve başını secdeden kaldır, selam ver. Sakın bu namazı cahillere öğretmeyin, onlar da yaparlar ve duaları kabul olunur.” buyurdu.
Â
——————————————————————————–
HACET VE DİLEK SURESİ
Haceti veya bir dileği olan kimse, çarşamba, perşembe ve cuma günlerini oruçlu olarak geçirir. Yalnız cuma günü, cuma namazına gitmeden önce boy abdesti alarak cuma namazına iştirak eder. Yolda giderken de bir fakire sadaka verir. Cuma namazı sona erince, ellerini ilahi dergaha açarak şöyle duada bulunur:
Allâhümme innî es’elüke bismikel azıymi bismillâhirrahmânirrahıym, ellezî lâ ilahe illâ hû, âlimül ÄŸaybi veÅŸ ÅŸehâdeti hüver rahmânür rahıym, es’elüke bismikellezî melees semâvâti vel arda ve es’elüke bismike bismillâhirrahmânirrahıym, ellezî anet lehül vücûhü ve haÅŸeat lehül asvâtü ve veciletil kulübü min haÅŸyetihî en tüsalliye alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim ve en takdıye hâcetî…
Bu duayı okuyanlar bi iznillâh hacetlerine kavuÅŸurlar. İbni Mes’ud (r.a.), Peygamber Aleyhisselam’ın şöyle buyurduÄŸunu rivayet etmiÅŸtir: “On iki rekatlık bir namaz vardır. Gece veya gündüz her rekatında bir Fatiha ve bir de sure okunur. Her iki rekatta bir teÅŸehhüde oturup selam verilir. Ve son iki rekatta selam vermeden önce teÅŸehhüdde otururken, yediÅŸer defa Fatiha ile Ayet’el-Kürsi, on kere de:
“Allâhümme innî es’elüke bi mekâıdil ızzi min arÅŸike ve münteher rahmeti min kitâbike ve bismikel a’zami ve min ceddikel a’lâ ve kelimâtiket tâmmâti en takdiye haceti.” duası okunur. Sonra da hacet söylenir ve selam verilirse Allah onun hacetini yerine getirir.”
Sonra şöyle buyurdular: “Bunu art düşünceli beyinsizlere öğretmeyin. Çünkü bu müstecab olan bir duadır.” (Onlar da yapar, duaları kabul olunur.) ayının birinci gecesi baÅŸtan sona kadar okursa ve bu okuyuÅŸunu sırf Allah rızası için yaparsa, gelecek aynı güne kadar bir sene müddetle Cenabı Hakk, o kulunu himayesine alır.
* Bir kimse büyük bir tehlike karşısında bu sureyi üzerinde bulundurursa veya bu surenin yazılmışını temiz bir su içerisine koyup aynı sudan içerse, bol kazanç elde etmesine, devletten yardım görmesine ve zelzele tehlikesinden korunmasına yardım ve vesile olur. ——————————————————————————–
HADİD SURESİNİN SIRLARI
* İbni Abbas (r.a.) diyor ki: “İsm-i Azam dediÄŸimiz Cenabı Hakk’ın en yüce ismi, Hadid suresi içerisinde bulunan yedi ayetin içerisindedir.
Â
——————————————————————————–
HARAM NEDİR?
Haram neye denir? C- Allah Teala’nın iÅŸlenmesinin fena olduÄŸunu bize bildirdiÄŸi amellerdir. S- Ne gibi? C- İçki içmek, domuz eti yemek, anaya ve babaya saygısızlık yapmak, hırsızlık etmek, yalan söylemek, adam öldürmek baÅŸkalarının hakkına tecavüz etmek, gıybet etmek, laf taşımak, iftirada bulunmak, hayvanlara eziyyet etmek, zina yapmak, su-i zanda bulunmak, yalancı ÅŸahitlik yapmak, kadere inanmamak, baÅŸkalarının ayıbını araÅŸtırmak, hile yapmak, nimete şükretmemek, büyüklük taslamak gibi… S- Bir kimse gerek iÅŸlesin veya iÅŸlemesin, haramı helal diye itikad ederse ne olur? C- Müslümanlıktan çıkar, kafir olur. S- Bir kimse haramı haram itikad ederse yani fena olduÄŸunu bilerek iÅŸlerse ne olur? C- Müslümanlıktan çıkmaz. Öldüğü vakit namazı kılınır. Yalnız ahirette cehennem azabına layık olur.
Â
——————————————————————————–
HASTALARI ZİYARET ETMENİN FAZİLETİ
Resulü Ekrem Efendimiz buyurdu:. “Bir müslüman sabahleyin hasta bir kardeÅŸini ziyaret ederse, yetmiÅŸ bin melek akÅŸama kadar ona dua ederler. EÄŸer akÅŸamleyin ziyaret ederse yetmiÅŸ bin melek sabaha kadar onun için hayır duada bulunurlar. Aynı zamanda ziyareti, onun için cennette toplanmış meyveler olur.” ——————————————————————————–
HASTANIN VE HASTAYI ZİYARET EDENLERİN OKUYACAKLARI DUA
Manası: Ey insanların Rabbi! Åžiddeti gider, ÅŸifa ver. Sen ÅŸifa vericisin. Sen’in ÅŸifandan baÅŸka ÅŸifa yoktur. Ancak senin ÅŸifan vardır. O senin verdiÄŸin ÅŸifa asla hastalık bırakmaz.
* “Resulü Ekrem Efendimiz bir hastayı ziyaretegeldikleri vakit o hasta üzerine (bu duayı) okurlardı.”
Eûzü bi ızzetillâhi ve kudratihî min şerri mâ ecidü ve ühâziru.
Manası: Vücudumda hissettiÄŸim hastalığın ÅŸerrinden sakınır, Cenabı Ecelle Ala’nın izzet ve kudretine sığınırım. * “Osman b. Ebu As (r.a.) Resulü Ekrem’e vücudunda bulunan aÄŸrılardan ÅŸikayet etti. Resulü Ekrem (s.a.v.) ona: “Elini aÄŸrıyan yere koy, üç defa bismillah de, sonra (bu duayı) yedi defa oku, buyurdu.”
Es’clüllâhel azıyme rabbel arÅŸil azıymi en yeÅŸfîyek.
Manası: Büyüklerin büyüğü Allah’tan, büyük Arşın Rabbinden sana ÅŸifa ve afiyet vermesini diliyorum. Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu:
“Her kim eceli gelmeyen bir hastanın yanında getireceksin. Cenabı Peygamber, üzerine salavat getiren kimseyi unutmaz. Resulü Ekrem, Cenabı Hakk’ın “Åžekûr” ismi ÅŸerifine mazhar olmuÅŸtur. Kimden bir iyilik görürse onu ebediyyen unutmaz. İnsan kendini Cenabı Peygamber’e sevdirmelidir.
Cenabı Peygamber (s.a.v.) buyuruyor: “Bir adam bana bir defa salavat getirdi mi, Cenabı Ecelli Alâ ona on defa getirir. On defa getirirse yüz defa, yüz defa getirirse bin defa salavat getirir.”
Yani Allah Teala ona rahmet eder. Salavatı ÅŸerife getireni Allah Teala karşılıyor. Bir insan Cenabı Peygamber’e günde yüz defa salavatı ÅŸerife getirirse Allah Teala alnının ortasına “Münafık deÄŸilsin, gavur deÄŸilsin, cennetliksin” diye yazdırıyor. İnsanın günde yüz defa salavatı ÅŸerife getirmesi ehli cennet olduÄŸunun alametidir. Ehl-i cennet olmasaydı Allah Teala yüz defa salavatı ÅŸerife getirmeye muvaffak etmezdi. Doksan dokuza kadar azdır. Yüz defa getiren, çok getiren zümreye dahil olur. Bununla beraber on tane, yirmi tane getirsen bu da seni kurtarır. Çok olsun dersen yüze çıkarırsın.
Salavatı ÅŸerifeyi getirmek, bazı yerde farzdır. Bazı yerde vacip, bazı yerde sünnet, bazı yerde menduptur. Bunların yerlerini bilmelidir. İnsanın hayatı boyunca bir defa salavatı ÅŸerife getirmesi farzdır. Ölene kadar bir defa salavatı ÅŸerife getirmeyen, Allah muhafaza buyursun, azaba layık olur. Cenabı Peygamber’in ismi ÅŸerifi duyuldu mu salavatı ÅŸerife getirmek vaciptir.
Allâhümme eınnî alâ ğamerâtil mevti ve sekerâtil mevt.
Manası: Allah’ım, bana ölümün baygınlıkları anında yardım et. AiÅŸe (r.a.) anlatıyor: “Resulü Ekrem (s.a.v.)’in vefatı anında yanında bulunuyordum. Yanında bir bardak su vardı. Mübarek ellerini suya batınp yüzüne sürüyor ve sonra bu duayı okuyordu.”
Manası: Ey Allah’ın kulları! Onu tutun, yakalayın. Ey Allah’ın kulları! Onu tutun, yakalayın. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “Sizden birinin hayvanı bağından boÅŸanarak çölde kaybolsa bu duayı yüksek sesle okusun. Hiç şüphe yoktur ki, Allah Teala’nın muhafızları vardır. Onu mutlaka tutar.” ——————————————————————————–
HZ. ÖMER R.A AĞLAMASI
Hazreti Ömer (r.a.) Kur’an’dan bir ayet iÅŸittiÄŸi zaman baygınlık geçirir ve düşerdi. Bir gün eline bir saman çöpü aldı ve dedi ki: “Ne olaydı bir saman çöpü olsaydım da zikredilir bir ÅŸey olmasaydım.” O kadar çok aÄŸlardı ki, gözünden akan yaÅŸlar yüzünde iki siyah çizgi meydana getirirdi.
* Yine bir gün Hazreti Ömer (r.a.), devesinin üzerinde bir yerden geçerken birinin:
İnne azâbe rabbike le vâki’, mâ lehû min dâfi’.
“Hiç şüphe yoktur ki, Rabbinin azabı vaki olacaktır. Onu def edecek hiç bir ÅŸey yoktur. ” mealindeki ayeti okuduÄŸunu iÅŸitince baygınlık geçirerek devesinden düştü. Onu evine götürdüler. Bir ay evinden çıkmadı. * Ebu Ümame (r.a.)’den rivayet edilen bir hadiste Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Allah Teala Hazretleri, Kur’an-ı Kerim’e hizmetleri sebebiyle nice milletlerin ÅŸan ve ÅŸerefini yükseltirken, nice milletleri de ona ihanet ve saygısızlıkları sebebiyle maÄŸlup ve periÅŸan eder.” * “Bir araya toplanarak Allah’ın kitabını okuyan ve okutan kimseler, O’nun has misafirleridir.” * “Bir takım kimseler, Allahü Teala’nın rızasından baÅŸka maksadları olmadan, O’nu zikirle (Kur’an okumakla) meÅŸgul olurlarsa, o topluluÄŸu meydana getiren kimselere manevi bir sesleniÅŸle şöyle seslenilir: “Ey bu zikir ve ilim meclisinde bulunanlar! Allahü Teala’nın bağışladığı kimseler olarak kalkıp dağılabilirsiniz. Çünkü Rabbiniz sizin günahlarınızı sevaba tebdil etti.”
Â
——————————————————————————–
HZ.MERYEMİN VALİDESİNİN DUASI
İmran’ın zevcesi Allah Teala’ya şöyle niyazda bulunuyordu:
“Rabbim, karnımdakini azadlı bir kul olarak sana adadım. Benden olan bu adağı kabul et. Şüphesiz niyazımı hakkıyla iÅŸiten, niyetimi kemaliyle bilen sensin.”
Allah Teala, İmran’ın zevcesinin bu duası üzerine şöyle buyurdu:
“Bunun üzerine Rabbi, onu güzel bir kabul ile kabul buyurdu ve güzel bir ÅŸekilde yetiÅŸtirdi. Onu Zekeriyya’nın himayesine verdi. Zekeriyya ne zaman (Meryem’in yanına) mihraba girse, onun yanında yiyecek bulurdu. “Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor? ” dedi. Meryem: “O Allah tarafından geliyor. Şüphesiz ki Allah, dilediÄŸini hesapsız rızıklandırır. ” dedi.
Â
——————————————————————————–
HELADA KONUŞMANIN YASAKLANDIĞINA DAİR
Evde veya sahrada kaza-i hacet yaparken konuÅŸmak mekruhtur. Kaza-i hacet halinde hapşıran “elhamdü lillâh” diyemez. Hapşıran kimseye de “yerhamükellâh” diyemez. Selam verenin selamına müezzin, ezan okurken mukabele edemez. Bu halde konuÅŸmak kerahat-ı tenzihe ile mekruhtur. Bu halde hapşırdığı vakit kalbi ile “elhamdülillah” derse bunda bir beis yoktur.
“Küçük abdestini yaparken dahi yanından geçen birinin verdiÄŸi selama mukabele edilmeyeceÄŸi bildirilmiÅŸtir.” ——————————————————————————–
HELAYA GİDERKEN OKUNACAK DUA
Allâhümme innî eûzü bike minel hubsi vel habâis.
Manası: Ey Allah’ım, erkek ve diÅŸi ÅŸeytanlardan sana sığınırım. Resulü Ekrem helaya girerken bu duayı okurlardı. “AdemoÄŸlunun avret yeri ile cinnilerin gözleri arasındaki perde, ademoÄŸlunun helaya gireceÄŸi vakit bismillah demesidir.” buyurdular.
Â
——————————————————————————–
HER HASTALIĞIN MANEVİ İLACI
Resulü Ekrem (s.a.v.)’in şöyle buyurduÄŸu rivayet edilir: – Cebrail Aleyhisselam bana öyle bir ilaç öğretti ki, o varken ne baÅŸka bir ilaca ne de doktora muhtaç olurum. Hazreti Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali (r.anhüm): O ilaç nedir ey Allah’ın Resulü? Bizim ona ihtiyacımız vardır, derler. YaÄŸmur suyundan bir miktar su alınır. Üzerine Fatiha suresi, İhlas suresi, “Kul eûzü bi rabbil felak, Kul eûzü bi rabbin nâs sureleri ve Ayet’el-Kürsi her biri yetmiÅŸ defa olmak üzere okunur. AkÅŸam, sabah yedi gün o sudan içilir. Beni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim, bana Cebrail dedi ki: “Bu sudan kim içerse, Allahü Teala onun vücudundan her türlü hastalığı giderir, onu bütün hastalık ve sancılarından kurtarır. Kim o sudan hanımına içirip onunla cima ederse Allah’ın izni ile o kadın hamile kalır. Göz aÄŸrısını, sihri giderir. Balgamı keser, göğüs ve diÅŸ aÄŸrılarını ve çok yemek yemekten
meydana gelen ağırlığı, susuzluÄŸu, idrar tutukluÄŸunu giderir. O kimse kan aldırmaya muhtaç olmaz. Bunun faydaları saymakla bitmez. *** Rivayet edilir ki, adamın biri Peygamber Aleyhisselam’ın yanına gelip malının azlığından ÅŸikayet eder. Bunun üzerine Peygamber Aleyhisselam adama şöyle buyurur: – Sabah namazı ile güneÅŸin doÄŸuÅŸu arasında yüz kere “Sübhânellâhi ve bi hamdihî sübhânellâhil azıymi estaÄŸfirullâh.” duasını okursan istediÄŸin kadar dünya malına sahip olursun. *** Cuma namazından sonra kim: “Yâ ÄŸaniyyü yâ hamiydü yâ mübdiü yâ müıydü yâ rahıymü yâ vedûdü aÄŸninî bi halâlike an harâmike ve ekfinî bi fadlike ammen sivâk.” derse Allahü Teala borcunu ödemesini ona müyesser kılar ve onu hiçbir kimseye muhtaç kılmaz. Bazıları bu dua hakkında şöyle diyorlar: “Bunlara her farz namazından sonra devam edeni Allahü Teala zengin kılıp kimseye muhtaç etmez.” *** – Kim ki Cuma gecesi on defa: “AUâhümme yâ dâimel fadlı alel beriyyeh, yâ bâsıtel yedeyni bil atıyyeh, yâ sâhıbel mevahibis seniyyeh, salli alâ muhammedin hayril beriyyeh, vaÄŸfir lî yâ zel ulâ fi hâzihil aÅŸiyyeh.” diye okursa Allahü Teala ona yüzbinlerce sevap verip,yüzbinlerce günahını bağışlar, yüzbinlerce yüksek dereceye ulaÅŸtırır ve kıyamet günü İbrahim Aleyhisselam’ın yanında bulunup izdiham meydana getirir. *** Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor: “Kim ki Cuma namazından sonra yüz kere: “Kul hüvallâhü ehad” suresini okuyup bana yüz kere salat ü selam getirir ve sonra yetmiÅŸ kere: “Allâhümmekfînî bi halâlike an harâmike vaÄŸninî bi fadlike ammen sivâk.” diye okursa üzerinden iki Cuma geçmeden Allah onu zengin kılar.” Bir rivayette ise: “Allahü Teala onun otuz dünya ihtiyacı ve yetmiÅŸ ahiret ihtiyacı olmak üzere yüz ihtiyacını giderir.” DuyurulmuÅŸtur. *** Kim Cuma namazından sonra yüz kere: “Sübhânellâhil azıymi ve bi hamdihî.” derse Allahü Teala onun ve ana babasının yüzbinlerce günahlarını bağışlar. Hadiste varid olmuÅŸtur: Kim ki ömrünün uzun olmasını, düşmanına galebe çalmayı, rızkının geniÅŸ olmasını ve kötü ölümden korunmayı isterse, sabah-akÅŸam ÅŸu duayı okusun:
Ansızın ölmekten kurtulmak, rızkı geniÅŸ ve çok olmak, cehennemden azad olmak ve imanını korumak isteyen kimse dört rekat namaz kılar. Her rekatında Fatiha ve bir sure okur. Kur’an okunmasının akabinde yüz kere, rükuda yüz kere, rükudan kalktığında ve iki secde arasında yirmi kere (EstaÄŸfırullâh) der. Sonra Ettehıyyâtü ve diÄŸer duaları okuyup selam verir. ——————————————————————————–
HİDDETLENİNCE OKUNACAK DUA
Eüzü billahi mineş şeytanir raciym.
Resulu Ekrem hiddertlenince bu teavüzzü okurlardı.
Â
——————————————————————————–
HİKMET İLMİ NASIL ELDE EDİLİR?
Allâhümme yâ ğaniyyü yâ muğnî ağninî bi halâlike an harâmike ğınen lâ ehâfü minhü fakran vehdinî fe innî dâllün ve allimnî fe innî câhilün.
“Kim Duha suresini kırk gün okumayı vird haline getirir, sonunda da yukandaki duayı tam bir sadakatle okursa, Allah Teala rüya aleminde veya uyanıkken kendisine hikmet ilmini öğretecek bir üstad gönderir.”
Â
——————————————————————————–
HİZBÜ’N-NASR DUASININ OKUNUÅžU
Allâhümme bi satveti ceberûti kahrike ve bi sür’ati iğâseti nasrike ve bi ÄŸayretike lintihâki hurumâtike ve bi hımâyetike limenihtemâ bi âyâtike nes’elüke yâ Allâhü yâ Allâhü yâ Allâhü yâ Semîu yâ müciybü yâ kariybü yâ seriy’u yâ müntekımü yâ kahhâru yâ ÅŸedîdel batÅŸi yâ men lâ yu’cizühû kahrul cebâbirati ve lâ ya’zumü aleyhi helâkül mütemerrideti minel mülûkil ekâsirati en tec’ale keyde men kâdenâ fî nahrihî ve mekra men binâ âiden ileyhi ve hufrate men hafera lenâ vakıan hüve fîhâ ve men nasabe lenâ ÅŸebeketel hıdâı ic’alhü yâ seyyidî ileyhâ ve masıyden fîhâ ve esîran ledeyhâ. Allâhümme bi hakkı kef hâ yâ ayn sâd ikfinâ hemmelıdâ ve lekkıhimür radâ vec’alhüm li külli habîbin fidâ ve sellıt aleyhim acilen nikami fil yevmi ve ÄŸadâ. Allâhümme beddid ÅŸemlehüm Allâhümme ferrık cem’ahüm Allâhümme fulle haddehüm. Allâhümme kallil addehüm. Allâhümmec’alid dâirate aleyhim. Allâhümme ersilil azâbe ileyhim. Allâhümme ahrichüm min dâiratil hılmi vel lutfi veslübhüm müdüdel imhâli ve ÄŸulle yedeyhim ilâ a’nâkıhim verbut alâ kulûbihim ve lâ tübellığhümül âmâl. Allâhümme mezzıkhüm külle mümezzekın mezzaktehû intisâran li evliyâike ve enbiyâike ve rusülik. (3 defa okunacak.) Allâhümmentesır lenâ intisârake li ehıbbâike alâ a’dâik (3 defa okunacak.) Allâhümme lâ tümekkinil a’dâe fiynâ ve lâ minnâ ve lâ tüsellıt aleynâ bi zünûbinâ men lâ yerhamünâ. Hâ miym lâ yünsarûn (7 defa okunacak.) Hummel emru ve câen nasru fe aleynâ lâ yünsarûn. Allâhümme bi hakkı hâ miym ayn siyn kâf hımâyetünâ mimmâ nehâfü. Allâhümme kınel esvâe ve lâ tec’alnâ mehallen lil belvâ. Allâhümme a’tınâ emeler racâi ve fevkal emel, yâ men bi fadlihî li fadlihî nes’elüke ilâhî el acel el acel. İlâhî el icâbetel vez zeheli vel müğali vel evrâmi ved demil esvedi vel maÄŸdıl enkedi ver riyhıl ahmeri ved dâil ekberi ved demil asgari ve cemiy’ıl âfâti vel âhâti vel hümûmi vel maÄŸmûmi vel kürûbi ves sekteti ved dehÅŸeti ver ra’ÅŸeti vet tavÅŸeti vez zeyğı vel huzni ves sihri vel mekri vel kaderi vel fütûri vel vühûşi vel hevâmi ve müşâhanetil avâmi vel inhizâmi ve ÅŸerriÅŸ ÅŸeytani ves sultani vel hukkâmi vez zullâmi vel kahtı vel vebâi vel hebâi vel ÄŸalâi vel celâi vez zilzâli vel belâi ve hedmil binâi ve udâlid dâi ve haybetir racâi ve ÅŸemâtetil a’dâi ve ÅŸerril eÅŸrâri ve keydil füccâri vel inhizâmi ve mahtelefe aleyhil leylü ven nehâru min tavârikıl insi vel cânni illâ târikan yatruku bi hayrin yâ rahmânü ve min ÅŸerri külli ÅŸeytanin raciymin ve min ÅŸerri külli dâbbetin ente âhızün bi nâsıyetihâ, inne rabbî alâ sıratın müstekıym. Ente rabbî ve ılmüke hasbî aleyke tevekkeltü ve ileykeltece’tü yâ nı’mel mevlâ ve yâ nı’men nasıyru ve ente hasbî ve nı’mel vekiylü ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym, ve sallellâhü alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim.
Â
Â
——————————————————————————–
HİZBÜ’N-NASR DUASI Bu dua İslam memleketlerinden birinin üzerine, kafirlerin sulta kurmak istedikleri veya galebe ettikleri durumlarda, Cenabı Hakk’tan yardım talep etmek için okunur. Bu duayı, manevi bir iÅŸaret ile Åžeyh Ebu’l Hasan Åžazeli Hazretleri telif etmiÅŸlerdir. Bu mübarek duanın defalarca tesir ve faydası görülmüştür. İhlas ve huzur-u kalp ile okunduÄŸunda Allah’ın izni ile kafirler periÅŸan ve darmadağın olurlar. İslam orduları da onların üzerine galip gelir. Mü’min kardeÅŸ! Åžunu aklından çıkarma! Bu dua, kafir güruhu üzerine okunur. Mü’min, muvahhid ve: “Lâ ilahe illallah, muhammedün resûlüllâh” diyen bir kimse üzerine, her ne kadar zalim, fasık, azgın ve günahkar olsa da okumak caiz deÄŸildir. Belki ıslahı için dua edilir. BaÅŸka sebeplere baÅŸvurulur. Bu gibi insanların üzerine, bu duayı okumaktan kaçınmak bir vecibedir. Kim bu nasihati dinlemez de, kendi akıl ve hevasına kapılarak bir mü’min üzerine bu duayı okuyacak olursa, çok geçmeden ya canından, ya malından, ya evladından olur veya ailesi Allah tarafından bir bela ve azaba yakalanır. Bunu kendi nefsinde de açıkça görebilir. Hülasa olarak, bu dua yalnız din düşmanlarına, İslam düşmanlarına, kafirlerin ve müşriklerin aleyhine okunmak için tertip edilmiÅŸtir. Mü’min ve müslüman kimselerin aleyhine okunmadığı gibi, baÅŸka bir muradın meydana gelmesi için okumak da caiz deÄŸildir. Duanın sözleri ve kelimeleri de bunun birer ÅŸahididir. Yani bu dua, yalnız din düşmanlarının aleyhinde okunmalıdır. Dünya menfaati temin etmek için okumak haramdır. Bu duanın gayesi, i’lây-ı kelimetullâh olmalıdır. Allah’ın dininin yayılması için okunmalıdır.
Dua nasıl okunmalıdır? Evvela taze bir abdest alınmalıdır. Issız bir yere çekilip Allah rızası için iki rekat namaz kılınmalı, birinci rekatta zammı sure olarak Fil suresi, (Elem tera…) ikinci rekatta Nasr (İza câe nasrullâh…) suresi okunmalıdır. Selam verdikten sonra, bir Fatiha, üç İhlâs-ı Åžerif, yedi salavat-ı ÅŸerife okuyup sevabını bütün peygamberlerin, velilerin, ÅŸehidlerin, gazilerin, Åžazeli hazretlerinin ruhuna bağışladıktan sonra, Eûzü besmele çekilir. “İnnâ enzelnâhü fî leyletil kadr. Ve mâ edrâke mâ leyletül kadr. Leyletül kadri hayrun min elfi ÅŸehr, tenezzelül melâiketü ver ruhu fiyhâ bi izni rabbihim min külli emrin selâm” dedikten sonra sağına, soluna, önüne, arkasına, üstüne, altına eli ile birer kere iÅŸaret ederek selam verilir. “Hiye hattâ matleıl fecr” ayeti okunarak sure sona erer. Hemen akabinde ÅŸu dua okunur: “Tehassantü bi zil mülki vel melekût. Ve aksemtü bil ızzi vel ceberut. Ve tevekkeltü alel hayyil kayyûm. £1 haliymillezî lâ yenâmü ve lâ yemût. Dehaltü fî hırzillâh. Dehaltü fî hıfzıllâh. Dehaltü fî emânillâh. Bi ‘ hakkı kâf hâ yâ ayn sâd küfiytü. Ve hâ miym ayn siyn kâf humiytü. Bi lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym.”
Bu dua okunduktan sonra, beden ve eller üflenerek vücud sıvazlanır. KiÅŸi kendisini Allah’ın koruması altına alır. Sonra euzü besmeleden sonra ÅŸu ayet okunur: “Ellezîne kale lehümün nâsü innen nâse kad cemeû leküm fahÅŸevhüm fe zâdehüm imâna, ve kâlû hasbünallâhû ve m’mel vekiyl. Fenkalebû bi nı’metin minallâhi ve fadlin lem yemseshüm sûün vettebeû ndvânellâh, vallâhü zû fadlin azıym.”
Kafirlerin kahr ve periÅŸan olmalarını, ordularının ve diyarlarının periÅŸan olmalarını niyet ederek, besmele çekmeden, duaya ara vermeksizin üç, beÅŸ yahut yedi defa bu dua okunacaktır. Okumayı sona erdirdikten sonra, ellerin arkası semaya doÄŸru kaldırılır. Düşman ordusu hayal ile göz önüne getirilir. Cenabı Hakk’tan müslümanlara yardım ve imdad etmesi niyaz evlenir. Din düşmanlarının periÅŸan olmaları için, Cenabı Hakk’tan rica ve niyazdabulunurken eller kafirler üzerine, bir madde serper gibi serpilir. Elleri tu esnada yüz ve bedene sürmekten sakınmalıdır.
Bu ÅŸekilde, en az yedi gün okumalıdır. Lakin Allah’ın yardımı gelinceye kadar devam etmek daha iyidir. İstenirse, okuma, yedi adede bırakılmayıp onbir, yirmi bir defa okunabilir. Sıkıntılı zamanlarda da istenildiÄŸi kadar okunabilir.Allah Teala: “Bana dua ediniz, kabul edeyim. ” buyurmak sureti ile duanın önemini bizlere açıkça bildirmiÅŸlerdir. Bu dua, süfli arzu ve istekler için katiyyen okunmamalıdır.
Â
——————————————————————————–
HOROZ SESİ,MERKEP ANIRMASI İŞİTİLİRSE OKUNACAK DUA
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu: “Horoz sesi iÅŸitince Allah Teala’dan hacet isteyiniz. Çünkü o meleÄŸi görmüştür. Merkep anırması iÅŸitince Allah Teala’ya sığınınız. Çünkü onlar sizin göremediÄŸiniz ÅŸeyleri görmüşlerdir.” ——————————————————————————–
HUD SURESİNİN FAZİLETİ Sevgili Peygamberimiz buyuruyorlar ki: “Cuma günleri Sure-i Hud’u okuyunuz.” Ebu Bekr (r.a.), Resulü Ekrem’e: “Seni ne ihtiyarlattı?” diye sorunca, Resulü Ekrem: “Beni Hûd, Vakıa, Amme ve İzeÅŸ ÅŸemsü küvvirat sureleri ihtiyarlattı.” buyurmuÅŸlardır.
* Yezid b. Ebân diyor ki: “Bir gece Resulü Ekrem’i rüyada gördüm ve ona (Sure-i Hûd’u) okudum. Bitirince Resulü Ekrem bana: “Bu sureyi okudun, bunun aÄŸlaması nerede?” buyurdular.” Bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ, inne rabbî le gafurun rahıym. Manası: Allah Teala’nın adını anarak bindim. O gemi Allah’ın ismi ile yürür ve durur. Muhakkak Rabbim çok affedici ve acıyıcıdır.
Resulü Ekrem (s.a.v.) bu ayet hakkında: “Ümmetimin gemiye bindikleri vakit bu ayeti okumaları onların hayat emniyetleridir.” buyurmuÅŸlardır. * İbni Abbas (r.a.) arkadaÅŸlarına şöyle derdi: “Bir kimse herhangi bir vasıtaya bindiÄŸi zaman şöyle dua ederse kazadan, beladan emin olur:
Bismillâhil mülkü lillâhi ve mâ kaderullâhe hakka kadrihî vel ardu cemiy’an kabdatühû yevmel kıyameti ves semâvâtü matviyyâtün bi yemiynihî sübhânehû ve teâlâ amma yüşrikûn. Ve kâlerkebû fiyhâ bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ, inne rabbî le gafurun rahıym. Allâhümme elhimnî ilmen efkahü bihî evâmirake ve nevâhiyeke verzuknî fehmen a’lemü bihî keyfe ünâcîke yâ erhamer râhımiyn. AUâhümmerzuknî fehmen nebiyyîne ve hıfzal murselîne ve ilhâmel melâiketil mukarrabiyne bi rahmetike yâ erhamer râhımiyn. Allâhümme ekrimnî bi nûril fehmi ve ahncnî min zulümâtil vehmi veftah li ebvâbe rahmetike venÅŸur aleyye min hazâini ılmike yâ erhamer râhıym.
İbn-i Åžiblî diyor ki: “Bir gün sahile, limana inmiÅŸtim. Orada tam yirmi iki tane yolculuk için binmeye hazır gemi bulunmakta idi. Gerekli azığımı aldım ve bir tanesine yolculuk için bindim. Yukarıda İbn-i Abbas (r.a.) tarafından bahsedilen tertibi okudum. Nihayet gemi yol almaya baÅŸladı. DiÄŸer gemilerin de hepsi teker teker yolu koyuldular. Gemim ve diÄŸer gemiler uyumlu bir rüzgarla yol almaya baÅŸladılar. Bu normal yolculuk gece yarısı geçinceye kadar devam etti. Sabaha yakın ÅŸiddetli bir rüzgar esmeye baÅŸladı. KudurmuÅŸ dalgalar arasında denizle boÄŸuÅŸmaya baÅŸladık. Endülüs sahillerine vardığımız zaman benim içinde bulunduÄŸum gemiden baÅŸka hiçbir gemi kalmamış ve hepsi denizin derinliklerine gömülmüştü. OkuduÄŸum dua hürmetine Rabbim hem beni, hem de içinde bulunduÄŸum gemiyi korudu.
Â
——————————————————————————–
HZ.ALİ EFENDİMİZİN YAHUDİLERE SORULARI
Yahudi hahamları Hazreti Ali’ye (r.a.) dediler ki: – Bize ÅŸunlardan haber ver. Göklerden büyük, yeryüzünden geniÅŸ, ateÅŸten daha yakıcı, rüzgardan daha süratli, denizden zengin, taÅŸtan daha katı, bizim görüp Allah’ın görmek istemediÄŸi, yalnız Allah için olan ve yalnız bizim olan, bizimle Allah’ın arasında olan ÅŸey nedir?
-At kişnediğinde, deve, sığır bağırdığında, merkep anırdığında, koyun melediğinde, köpek havladığında, tilki bağırdığında, kedi miyavladığında, güvercin ötmesinde, kurbağanın bağırmasında, diğer kuşların ve horozun ötmesinde, tavuğun bağırmasında, ateşin kıvılcımlaşıp parlamasında, rüzgarın esmesinde, suyun akmasında, yerin yeşermesinde, göğün bulutlanmasında, denizin dalgalanmasında, güneşin ışık vermesinde, ayın parlak olmasında sebep nedir?
-Muhammed Aleyhisselam’ın kaç ismi olduÄŸunu, Kur’an’a niçin Kur’an dendiÄŸini, insan kıyafetinden çıkanların kaç tane olduklarını, niçin insan ÅŸeklinden hayvan suretine çevrildiklerini bize söyle.EÄŸer bunlara cevap verebilirsen, senin Hak din üzere olduÄŸunu ikrar ve itiraf ederiz. EÄŸer cevap veremezsen batıl üzere bulunduÄŸuna karar veririz. Hazreti Ali (r.a.) onlara şöyle der:
– Bende ilimden altmış kapı vardır. O kapıların her biri bin denk kağıda muhtaçtır. Bana istediklerinizi sorun. Cevabınızı alırsınız. Çünkü sizin sorularınıza cevap vermek benim için çok kolaydır. Ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym der ve şöyle cevap verir:
– Gökten büyük olan; Allahü Teala’ya karşı yalan söyleyip iftira etmektir. Yeryüzünden geniÅŸ olan; Hakk olandır. AteÅŸten daha fazla yakıcı olan;toplamaya haris olan kalbdir. Rüzgardan daha süratli olan; mazlumun bedduasıdır. Denizden daha zengin olan; kanaatkar kalbtir. TaÅŸtan daha katı olan; facir ve fasık kalptir. Bizim görüp Allah’ın görmek istemediÄŸi; kafirin yüzü ve amelidir. Yalnız Allah için olan, ruhdur. Yalnız bizim için olan ÅŸey de kendi amelimizdir. Bizimle Allah arasında olan ise, bizden dua, Allah’tan da kabul etmektir. Atlar: “Ey Rabbimiz, müslümanları aziz, kafirleri zelil kıl” derler. Deve: “YiyeceÄŸi olmayıp sükut eden nasıl sükut eder diye taaccüp ediyorum.” der. Sığır: “Ey gafil, meÅŸgul olman için sana ölüm yeter. Ey gafil, az bir zaman sonra gidicisin. Ey gafil, ahirete gönderdiÄŸin herÅŸey meydana konacaktır. Ey gafil, yapmış olduÄŸun her ÅŸeyle yarın karşılaÅŸacaksın.” der. Merkep: “Ey Allah’ım, noksan tartana ve onun kazancına lanet et.” der. Koyun: “Ey ölüm, ne kadar acı, ne kadar korkunç, ne kadar istenmez bir ÅŸeysin! Ey ademoÄŸlu, ne kadar gaflet içindesin, seni böyle gaflete düşüren nedir?” der. Köpek: “Ey Allah’ım, ben her ÅŸeyden mahrumum. Bana merhamet edene sen de merhamet et.” der. Tilki: “Ey nzıklan taksim eden, taksimde bana verdiÄŸine beni kanaatkar kıl.” der. Arslan: “Ey katı kayaların kendisine boyun eÄŸdiÄŸi yüce Allahım, beni gece gündüz sana isyan edenlere musallat kıl.” der. Kartal: “DilediÄŸin kadar yaÅŸa, çünkü sen muhakkak öleceksin. DilediÄŸin kadar mal topla, çünkü sen onu mutlaka terk edeceksin. DilediÄŸini sev. Çünkü sen ondan mutlaka ayrılacaksın.” der. Karga: “Ey ümmetler topluluÄŸu, nimetlerin zail olmasından sakının. Ey ümmetler topluluÄŸu, azabın gelmesinden korunun.” der. Hid’e adındaki kuÅŸ: “İnsanlardan uzak kalmak akıllı olan kimse için ünsiyettir.” der. Güvercin: “Sizi ziyaret etmeyenleri ziyaret ediniz. Size zulmedenleri affediniz, size birÅŸey vermeyene veriniz. Sizinle dargın olanla konuÅŸunuz ki, cennet sizin meskeniniz olsun.” der. KurbaÄŸa: “Denizde olanların kendisini teÅŸbih ettiÄŸi Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. DaÄŸ başında bulunanların kendisini teÅŸbih ettiÄŸi Allah’ı teÅŸbih ederim. Sahralarda bulunanların, dudak ve dil sahibi olanların teÅŸbih ettikleri Allah’ı teÅŸbih ederim.” der. Hüdhüd: “Ey Rabbim! Ben kendime zulmettim, beni bağışla. Çünkü günahları bağışlayan ancak sensin.” der. DiÄŸer kuÅŸlardan bazısı: “Rahman olan Allah ArÅŸ’ın üstünün sahibidir. Bütün mülk O’nundur.” derler. Bazısı ise: “Ecel yaklaÅŸtı, emel öldü.” der. Bazısı ise: “Ey Allah’ım, Hazreti Muhammed’e ve âli muhammede buÄŸzedene lanet et.” derler. Serçe şöyle der: “Ey gizli konuÅŸulanları bilen, hastalık ve belaların kaÅŸifi olan Allah’ım! Beni zekatını vermeyenlerin ekinlerine musallat kıl.” der. Bülbül: “Allah’ın nimetine şükrettim. Çünkü o bana dünyada bir hurmayı yeterli kıldı.” der. Horoz: Sübbûhun kuddûsün Rabbül melâiketi ver rûh. Ey gafiller, Allah’ı zikrediniz.” der. Tavuk : “Ey Allah’ım, sen haksin, senin va’din de haktır.” der. AteÅŸ: “Ey Allah’ım, cehennem ateÅŸinden sana sığınırım.” diye Allah’a niyazda bulunur.