OTANT�K TA�

Şifalı Dualar

ŞİFALI DUALAR

C-Ç D E F G H I-İ K-L M N O-Ö R S Ş T U-Ü V Y Z

H

H.OSMAN EFENDİNİN KURAN FAZİLETİ HAKKINDAKİ DERSLERİ
Allah Teala buyuruyor:
” Ey kullarım, yüksek makam isterseniz Kur’anı Kerim’in kıymetini bilin. Kur’an-ı Kerim sizi en güzel yola sevkeder, cennete götürür. Allah’a itaat eden müslümanlara da müjde verir, Allah Teala Kur’an-ı Kerim’in kıymetini bilen müslümanlara büyük bir makam vereceğini; sevap vereceğini vaad eder. Ahirete iman etmeyen kafirlerin de cehenneme gireceklerini haber verir.”
Kur’an-ı Kerim gibi insanı Allah’a götürecek hiçbir ibadet yoktur. Ne kadar çok okursan, büyük bir ibadet yapmış ve Allah’a en çok yaklaşmış olursun.
Vakt-i Saadette Ashab-ı Kiram Kur’an-ı Kerim’i ezberlediler. Ellerinden geldiği kadar okudular ve okuttular. Onlardan sonra gelen ikinci asrın müslümanlarına gelince daha çok hafız yetiştirdiler. Bu kıyamete kadar böyle devam edecektir. Yeryüzünde en azından bir milyon hafız vardır. Halbuki hıristiyan ve yahudilerde kitaplarını ezberleyen yoktur. Bu şeref müslümanlara mahsustur. Çünkü Cenabı Ecelli ve Ala şöyle buyuruyor:
” Ey kullarım, bu Kur’an’ı okuyup ezberlemeyi kolay yaptım, yedi yaşındaki bir çocuk ezberliyor. Bunun Allah’ın kitabı olduğuna şüphe eder misiniz? Bu kitabı küçük bir çocuk ezberlerse daha ne gibi bir isbat istersiniz.”
Bazı memleketlerde kadınlar bile hafız oluyor. Bunu insan yapabilir mi? Cenabı Hakk muvaffak ediyor.
İkinci asırda yedi tane kıraat imamı çıktı ve Kur’an-ı Kerim’i yedi türlü okumayı yazdılar, talebe yetiştirdiler. Bizim okuduğumuz kıraata “Asım Kıraati” denir. Büyük bir zat Cenabı-ı Peygamber’den rivayet etmiştir. Cenabı Peygamber’den nasıl rivayet edildiyse öyle okudu. Elimizdeki mushaflar o şekilde yazılmıştır. Dünyanın hiçbir yerindeki Kur’an-ı Kerim’in bir harekesinde bile şüphe yoktur. Bunun Allah’ın kitabı olup olmadığında şüphe edilir mi? Dünyanın hiçbir tarafında kimsenin Kur’an-ı Kerim’in bir harekesinde yanlışlık vardır dediğini göremezsin.
Büyük kıraat imamlarından birisi de Hamza-i Zeyyad’dır. O, Cenabı Hakk’ın sevgili kullarındandır. Bir gün bu zatın yanına birisi gitmiş, bakmış ki ağlıyor. Ona:
– Neye ağlıyorsun?
– Bu gece rüyamda Cenabı Hakk’la dertleştim, önünde Kur’an okudum.
Nasıl oldu, anlat.
Cenabı Hakk bana:
“Ya Hamza, sana öğrettiğim gibi benim önümde bir hatim oku” buyurdu. Bunun üzerine ayağa kalktım. Cenabı Hakk bana:
“Otur, otur. Ben Kur’an okuyanları severim, buyurdu.
Ben de okudum. Kur’an-ı Kerim’in yarısına gelince (İnneke bil vâdil mukaddesi tuvev ve enahtartüke li mâ yûhâ) diye okudum. Cenabı Hakk geçmeme razı olmadı: “Dur, ya Hamza! (İnneke bil vâdil mukaddesi tuvâ) diye duracaksın, sonra (ve enahtartüke li mâ yûhâ) diyeceksin, buyurdu. Cenabı Hakk oku buyurdu, okudum. Yasin-i Şerife geldim. (Tenziylül aziyzir rahıym) diye okudum. Cenabı Hakk buna da razı olmadı. (Tenziylel aziyzir rahıym) diye okuyacaksın. Ben bunu böyle gönderdim, Arş-ı A’zam’ı taşıyan melekler ve okuyanların hepsi de bu ayeti böyle okurlar, sakın bunu unutma, ya Hamza, buyurdu.
Sonra Cenabı Hakk cennet bileziklerini getirdi,
kollarıma taktı. Bu ikram, Kur’an okuduğun içindir. Bir kemer getirdi, belime taktı. Bu da oruç tuttuğun içindir. Sonra başıma bir taç koydu. Bu iltifatım da Kur’an öğrettiğin içindir, buyurdu.
– Ağlamayayım mı, ben kimim ki O yüce yaratıcının önünde hatim indirdim? dedi.
Yine bir gün, bir kimse Hamza-i Zeyyad’ın yanına gitti. Baktı ki ağlıyor, yüzünü toprağa sürüyor.
Yine ne oldu, neye ağlıyorsun?
Bu gece rüyamda yine Cenabı Hakk’la dertleştim.
Anlat bakalım, nasıl oldu?
Cenabı Hakk, Kur’an’ı ezberleyenleri, iyi okuyanları getirin, buyurdu.
Kur’an-ı Kerim okuyanlar toplanınca Cenabı Hakk’dan ittika etmemiş olanları, Allah için okumayanları, menfaat temin etmek için okuyanları buradan çıkarın, buyurdu. Bunun üzerine korktum, oradan kaçmaya başladım. Adım ile çağırdılar: “Ya Hamza, gel” dediler.
İçeriye girdim. Öyle bir saraya girdim ki, bütün hafızlar ve iyi kıraat yapanlar orada idiler. İçeriden bülbül sesi gibi sesler geliyordu. Titremeye başladım. Bana:
“Korkma, sana bir şey yoktur; çık, Kur’an oku. En son ayette sana makam vereceğiz.” dediler.
Baktım ki, beyaz bir kürsü kurulmuş. Üzerine çıktım, okumaya başladım. Sure-i En’âm’a geldim:
“Ben 0 Allah’ım ki, kullarımı ölümle kahrettim. Onları ovucuma aldım, hiç kaçamıyorlar. Ecelleri gelince canlarını alıyorum.” mealindeki altmışıncı ayete gelince hala kimin huzurunda okuduğumdan haberim yoktu. Meğer Cenabı Hakk’ın huzurunda okuyormuşum.
Allahü Teala buyurdu ki:
– Ya Hamza, Kahhâr değil miyim, hiç kimse ölümden kaçabiliyor mu?
– Kahhâr’sın, ya Rabbi dedim.
– Ya Hamza, oku buyurdu.
Okudum, Sure-i Araf a geldim. Secde ayetine gelince secde etmek istedim. Cenabı Hakk buyurdu:
– Ya Hamza! Yeter, yeter. Bu Kur’an’ı sana kim öğretti?
– Ya Rabbi, Süleyman el-A’meş’den okudum.
– Süleyman’a kim okuttu?
– Hazreti Ali (r.a.) okuttu.
– Ali’ye kim okuttu?
– Cenabı Peygamber (a.s.) okuttu.
– Peygamberim’i kim okuttu?
– Cibril-i Emin okuttu.
– Cibril’i kim okuttu, buyurunca:
” Yâ Rabbi! Sen okuttun” demeye dilim varmadı, korktum. Bunun üzerine Cenabı Hakk:
– Sen öğrettin, Sen öğrettin, de ya Hamza, buyurdu.
– Ya Rabbi, Sen öğrettin, Sen öğrettin, dedim. Allahü Teala:
– Doğru söyledin, ya Hamza. Kur’an-ı Kerim’in hakkı için onunla amel edenlere ve onu okuyanlara ikram edeceğim. Kur’an-ı Kerim benim kelamımdır. Onu okuyanlan sevdiğim gibi hiçbir kimseyi sevmedim, buyurdu.
Cenabı Hakk’a vasıl olmanın en kestirme yolu Kur’an-ı Kerim’i çok okumaktır. Cenabı Peygamber (s.a.v.)’e vasıl olmanın en kestirme yolu ise salavatı şerifeyi çok getirmektir.
Her müslümanın senede hiç olmazsa iki defa hatim yapması üzerine borçtur. Şayet yapmayacak olursa Kur’an, kıyamet günü ondan davacı olacaktır. İnsan hiç okumasını bilmese bile Fatiha ve İhlâs surelerini okumalıdır. Sure-i Fâtiha’yı okumayı yedi, Sure-i Yâsîn’i on, Sûre-i İhlâs’ı üç defa okumayı bir hatim yerine sayarlar. Evinde bereket olmasını istiyorsan elinden geldiği kadar Kur’an-ı Kerim ‘i oku ve okut.
Sonra Cenabı Hakk: “Ya Hamza, gel.” buyurdu.
Ben de Huzur-u İlâhiyyesine gittim. Cenabı Ecelli ve Ala kudret elini güzel kokuların içine soktu. Başımdan aşağıya kadar vücuduma sürdü ve buyurdu:
– Ya Hamza! Bu ikramı yalnız sana yapmıyorum. Senden daha yüksek, senin gibi ve senden daha aşağı okuyanlara da bu ikramı yapacağım. Benim rızam için okuyanlara da bu iltifat vardır. Sizin için hazırladığımız iltifat, itibar ahirette bundan daha fazladır. Ya Hamza! Benim rızam için Kur’an okuyanları ne kadar sevdiğimi onlara haber ver, sevdiğim en güzide kullarım ehl-i Kur’an olanlardır.
* Cenabı Hakk bir beldeyi helak etmek için melekleri gönderdi. Sonra onları geriye çevirdi. Melekler:
– Ya Rabbi, onları neden affettin, dediler. Cenabı Hakk buyurdular ki:
“Onlar bir çocuğa Besmele çektirdiler. Onun hürmetine Ben de onları affettim/’
Besmele-i Şerife çektirmenin ve Kur’an okutmanın sevabını ve faziletini idrak etmelidir ki, memleketten ne kadar musibetleri kaldırıyor. Sonra Cenabı Hakk:
– Ya Hamza! İzzetim ve Celalime yemin ederim ki, Benim için Kur’an okuyan dillere azab etmem. Onu anlayan kalb, işiten kulak ve gören gözlere azab etmem, buyurdu.
– Sübhânek ya Rabb, dedim.
– Ya Hamza! Kur’an’a bakanlar nerede? buyurdu.
– Ya Rabbi, hafızları mı istiyorsun?
Cenabı Hakk buyurdu ki:
“Evet, kıyamet günü onlar bana kavuşana kadar ben onlar içinimdir. Onlar bana kavuştukları vakit her bir ayetin mukabilinde onlara bir makam vereceğim.”
Cenabı Hakk “Kur’an okuyun, yükselin.” buyuracaktır. Kişi, amel etmediği ayete gelince okuyamayacaktır. Zira amel etmek şarttır.
 
——————————————————————————–
HAKKA SURESİNİN SIRLARI
el-Hâkka suresi baştan sona kadar yazılır ve hamile olan kadının boynuna takılırsa, karnında bulunan yavru her türlü tehlikeye karşı korunmuş olur. Bu surenin yazılıp temiz bir su içerisine bırakılması ve yeni doğan bir çocuğun ağzına bu sudan sürülmesi, ileride çocuğun zeki olmasına tesir eder. Ayrıca bu çocuk, çocukluk çağında her türlü tehlikelere karşı da korunmuş olur. Bir kimse bu surenin tamamını zeytinyağı üzerine okuyup küçük çocuğu bu yağ ile yağlarsa, hiç bir haşere kendisine zarar veremez.
 
——————————————————————————–
HAŞR SURESİNİN SON ÜÇ AYETİNİ OKUMANIN FAZİLETİ
Bismillâhirrahmânirrahıym.
Hüvallâhüllezî lâ ilahe illâ hû, âlimül ğaybi veş şehâdeh, hüver rahmânür rahıym. Hüvallâhüllezî lâ ilahe illâ hû, el melikül kuddûsüs selâmül mü’minül müheyminül aziyzül cebbârul mütekebbir, sübhânellâhi amma yüşrikûn. Hüvallâhül hâlikul bâriül musavviru lehül esmâül hüsnâ, yüsebbihu lehû mâ fıs semâvâti vel ard, ve hüvel aziyzül hakiym.
Manası:
O, öyle Allah’tır ki, O’ndan başka hiç bir ilah yoktur. O gizliyi de bilir, aşikarı da. O çok esirgeyen ve çok bağışlayandır. O, öyle Allah’tır ki, O’ndan başka hiç bir ilah yoktur. O, öyle melik (padişah) ki münezzehtir noksandan, salimdir, emin edendir. Gözcü ve hafızdır, gâlib ve kadirdir, büyüklükte eşi olmayandır. Azamet sahibidir. Müşriklerin şirk koştukları ortaklardan münezzehtir. O, yaratan, yoktan var eden, varlıklara suret verendir. O’nun güzel isimleri, Esma-i Hüsna’sı vardır. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nu teşbih ederler. O, galibi mutlaktır, hüküm sahibidir.
* Sevgili Peygamberimiz bu ayet-i celileler hakkında buyurmuşlardır ki:
“Her kim sabahladığında üç defa: “Eûzü billâhis semiy ‘ıl aliymi mineş şeytânir raciym.” der de Sure-i Haşr’in son üç ayetini okursa, yetmiş bin melek akşama kadar Cenab-ı Ecelli ve Alâ’dan o kimsenin affını isterler. Akşam olmadan ölürse, şehit olarak ölür. Akşam okursa fazilet ve ecri yine aynıdır.”
Diğer hadis-i şerifte şu fark vardır:
“Melekler onu akşama kadar muhafaza ederler.Eğer o gün içinde ölürse, şehit olarak ölür. Akşam okursa yine aynı mükafat verilir.”
Başka bir rivayette:
“Cenab-ı Ecelli ve Alâ o kimsenin cennete girmesini vacip kılar.”
“Cenab-ı Ecelli Alâ, Sure-i Haşr’in sonunu okuyan kimsenin geçmiş ve gelecek günahlarını affeder.”
Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor:
“Sevgilim Resulü Ekrem’e İsm-i Azam’ı sordum. Şöyle buyurdu.
“Sure-i Haşr’in sonuna devam et, onu çokça oku.” Ben yine sordum. Bana aynı tavsiyeyi yaptı, yine sordum. Aynı tavsiyeyi yaptı.”
Diğer hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor:
“Sure-i Haşr’in son ayetlerini okuyan için cennet, cehennem, Arş-ı A’lâ, kürsî, hicaplar, semalar, yedi kat yerler, zehirli hayvanlar, kuşlar, ağaçlar, güneş, ay, melekler ve diğer mahlukat istiğfar eder; Cenab-ı Ecelli Ala’dan affolunması için niyaz ederler; o günün gündüzünde veya gecesinde ölürse, şehit olarak ölür.”
——————————————————————————–
HACI OSMAN EFENDİNİN MANEVİ DERSLERİ
Hacı Osman Efendi (rahmetüllâhi aleyh):
“Sure-i Kâfirûn’u her gün ikişer yüz defa okumaya devam edersen imanın kuvvetlenir, Hızır (a.s.) sana mürşidlik eder.” buyururlardı. Bazılarına Ayet’el-Kürsi’yi ellişer-yüzer defa okumasını bazılarına da:
Sabah namazından sonra:
Estağfirullâhel azıym 100 defa
Salavât-ı şerife 100 defa
Lafza-i Celâl 400 defa
Rabıta-i Şerife 20 dakika
Bu zikri talim buyururlardı. Zikrin yapılışını şöyle anlatırlardı:
“Lafza-i Celal’de gözler yumulur, zikir ağızla değil kalp ile yapılır. Böyle yapılan zikre Cenabı Ecelli Ala’dan başkası vakıf olamaz.”
“Zikrin ikmalinden sonra bir Fatiha-i Şerife, üç ihlası şerif ve Muavvizeteynler okunarak Cenabı Peygamber’in (s.a.v.) ve diğer peygamberlerin, ehl-i beytin, sahabe-i güzin efendilerimizin, Nakşibend Muhammed Bahaeddin Hazretlerinin, silsile-i sâdâtın
ruhlarına ve kendi ruhunuza da hediye edersiniz.” Talebelerinden birisi sordu: “Hocam, insan hayatta iken ruhuna okuyabilir
mi?”
“Evet, okuyabilir. İnsan, ruhu için okuduğu vakit ruhu manevi olarak kuvvetlenir.”
Büyük mürşid H.H.M.Osman Efendi gizli olarak hayal ile yapılan zikrin sebebini şöyle anlatırlardı:
“Nakşibendi şeyhlerinden Abdülhâhk Gucdüvânî Hazretleri bir gün hocasından ders okurken şu ayeti kerimeye geliyor:
“Cenabı Ecelli Ala’ma karşı dua ettiğiniz vakit, gizli gizli yalvarm, dua edin. Her yerde meydana vermeyin.”
Bu ayeti okuyan Abdülhâhk Gucdüvânî, hocasına:
“Cenabı Ecelli Ala’nın murad ettiği gizlilik nasıl olabilir? Aşikâre yapsak insanlar görüyor. Şeytan damarımızda istediği gibi geziyor, o da biliyor. Gizli yapsak melekler farkına varır. Gizli tarafı nasıl olabilir? Ben bunu anlayamadım.” dedi.
Hocası ona şöyle dedi:
“Ben bu yolları bilmem; bu ilmi ledünnidir. Eğer Allah Teala murad ederse sana gösterir ve öğrenirsin.”
Abdülhalık hocasının bu sözü üzerine beklemeye başladı. Günün birinde Hızır (a.s.) geldi, kendisini evladlığa kabul etti. Nakşilerin yolu olan gizli zikri hayal tariki ile Abdülhâlık’a verdi.
Lâ ilahe illallah Lâ ilâhe’yi kalpten alıyor, sağ omuzun altından çeviriyor. İllallâh’ı kalbe vuruyor.
Hızır (a.s.) ona bu şekilde zikretmesini, zikr-i hafiyi öğretti. Sonra mana aleminde bu zat büyüdü ki, Buhara’da ezanı işittiği vakit beş vakit namazı Kabe’de cemaatle kılardı.
“Bu nasıl olabilir?” diye sordular. Cevaben dedi
ki:
“İnsanın ruhu elektrikten daha süratlidir. Elektrik bir saniyede küre-i arzı üç defa, insanın ruhu ise otuz üç defa dolaşır. Bu zatın aslı Araptı, sonra Türkleşti. Nakşi tarikatını da meydâna çıkaran bu zattır.”
Zikrin menafii hakkında alimlerden birisi şöyle diyor:
“Tohum olacak bir habbenin kalbi yani içi delindiği zaman elbette sümbüllenip neşv ü nema bulamaz; ölür gider. Tıpkı bu şekilde, ene ile tabir edilen enaniyetin kalbi, “Allah Allah” zikrinin şua ve harareti ile yanıp delinse, büyüyüp gaflet ile firavunlaşmaz ve Hâlik-ı semavat ve arz’a isyan edemez. Nakşiler o zikr-i ilahi sayesinde enaniyet mikrobunu öldürmeye ve nefs-i emmârenin başını kırmaya muvaffak olmuşlardır.”
Yukarıda tarif edilen zikir tamamlandıktan sonra direkt olarak Cenabı Peygamber’e rabıta yapılacaktır. Rabıtanın en azından yirmi dakikadan aşağı olmaması lazımdır. Rabıtayı ne kadar çok yaparsan o kadar terakki edersin. Rabıtanın ehemmiyeti çok büyüktür. Daima Cenabı Peygamber’in manevi huzurlarında bulunduğunu tasavvur edebilirsin.”
Rabıta nasıl yapılır?
“Hocam rabıta nasıl yapılır?”
“Dizlerinin üzerinde kıbleye karşı otur, bir Fatiha ve bir salavat-ı şerife okuduktan sonra gözlerini kapat, Cenabı Peygamber’in manevi huzurlarında bulunduğunu ve onun mübarek alnından kalbine ilahi nurun aktığını hisseder gibi ol. Rabıtaya böyle devam ettiğin müddetçe ilahi nurun devamlı olarak her gün biraz daha ziyadeleştiğinin farkına varırsın.”
“Hocam, siz doğrudan vasıtasız olarak Cenabı Peygambere rabıta yapılacağını beyan ediyorsunuz. Halbuki İmam-ı Gazali, Muhyiddin-i Arabi, İmam-ı Şaranî gibi alimler bir mürşidin lazım geldiğini beyan ediyorlar.”
Hoca Efendi:
“Oğlum, onların zamanında bu işin ehli mürşitler vardı. Cenabı Peygamber’e kavuştururlardı. Şimdi ise bu işin ehli olmadığı için (çok az bulunduğu için) kendilerine vasıtasız gideni Cenabı Peygamber (s.a.v.) kabul ediyor.” buyurmuşlardır.
Bu konuda H.476’da vefat eden Risale-i Kuşeyriyye’nin müellifi, İmam ebu’l-Kâsım Abdülkerim diyor ki:
“Çadırlar muhakkak ki onların çadırlarına benziyor, halbuki kabilenin kadınlarının onların kadınları olmadığını görüyorum. Bu sofular taifesinin muhakkiklerinden çokları yok olup gitti. Zamanımızda o taifenin eserlerinden başkası kalmadı. Bu yolda bir duraklama başgösterdi. Hayır, belki de yol gerçekten kayboldu. Kendilerine uyularak hidayete ulaştıracak şeyhler geçip gitti.”
Sonra şu şekilde niyet edilir:
“Ya Rabbi! Okuyacağım salavat-ı şerife
hürmetine nin vücudunda ve gözlerinde bulunan
rahatsızlığı şifaya kavuştur.” Yani ne için okunacaksa niyet, ona göre yapılır. Salavat-ı şerife “4444” defa okunur. Fazla veya noksan okunmamasına dikkat edilir. Bir seferde okunduğu gibi bir kaç günde de okunabilir.
——————————————————————————–
HACI OSMAN EFENDİNİN SALAVATLAR HAKKINDAKİ DERSLERİ
Cenabı Ecelli Alâ buyuruyor:
“Ey kullarım! Ben. Muhammed kuluma salat getiriyorum. Melaikelere de emrettim, onlar da getiriyorlar. Öyle ise siz de ey mûslümanlar! Cenabı Ecelli Ala’ya iktidâen Peygamberinize salat ü selam getiriniz!”
Cenabı Peygamber’e hem salat hem de selam getireceksin. Yani:
Allâhümme salli alâ seyyidinâ muhammedin ve sellim. diyeceksin. Selam getirmeyi unutmayacağız. Beş on defa salavat-ı şerife getirdin mi, bir defa da selam getireceksin. Cenabı Peygamber, üzerine salavat getiren kimseyi unutmaz. Resulü Ekrem, Cenabı Hakk’ın “Şekûr” ismi şerifine mazhar olmuştur. Kimden bir iyilik görürse onu ebediyyen unutmaz. İnsan kendini Cenabı Peygamber’e sevdirmelidir.
Cenabı Peygamber (s.a.v.) buyuruyor:
“Bir adam bana bir defa salavat getirdi mi, Cenabı Ecelli Alâ ona on defa getirir. On defa getirirse yüz defa, yüz defa getirirse bin defa salavat getirir.”
Yani Allah Teala ona rahmet eder.
Salavatı şerife getireni Allah Teala karşılıyor. Bir insan Cenabı Peygamber’e günde yüz defa salavatı şerife getirirse Allah Teala alnının ortasına “Münafık değilsin, gavur değilsin, cennetliksin” diye yazdırıyor. İnsanın günde yüz defa salavatı şerife getirmesi ehli cennet olduğunun alametidir. Ehl-i cennet olmasaydı Allah Teala yüz defa salavatı şerife getirmeye muvaffak etmezdi. Doksan dokuza kadar azdır. Yüz defa getiren, çok getiren zümreye dahil olur. Bununla beraber on tane, yirmi tane getirsen bu da seni kurtarır. Çok olsun dersen yüze çıkarırsın.
Salavatı şerifeyi getirmek, bazı yerde farzdır. Bazı yerde vacip, bazı yerde sünnet, bazı yerde menduptur. Bunların yerlerini bilmelidir. İnsanın hayatı boyunca bir defa salavatı şerife getirmesi farzdır. Ölene kadar bir defa salavatı şerife getirmeyen, Allah muhafaza buyursun, azaba layık olur. Cenabı Peygamber’in ismi şerifi duyuldu mu salavatı şerife getirmek vaciptir.
Yani Cenabı Peygamber’in ismi anıldığı zaman salavatı şerife getirmeye mecbursun. Eğer Cenabı Peygamber’in bir mecliste ismi çok işitilirse, ulemanın çoğu “bir defa getirirse mesuliyetten kurtulur.” dediler.
Bunu İmam-ı Tahâvî kabul etmiyor, diyor ki:
“Cenabı Peygamber’in her ismini işiten salavatı şerife getirmelidir, çünkü vaciptir. Namaz içerisindeki salavatı okumak sünnettir. Günde yüz defa getirmek ise müstehaptır. Ne kadar çok getirirsen o kadar makbuldür.
 
——————————————————————————–
HACCA GİDENE HACDAN DÖNENE KARŞI YAPILACAK DUA
Zevvedeket takva ve vecceheke fil hayri ve kefâkel hemme.
Manası: Cenabı Ecelli Alâ seni takva ile azıklandırsın ve seni hayra yöneltsin ve senden
sıkıntıyı gidersin.
* “Bir delikanlı Cenabı Peygamber Efendimiz’e
gelip: “Ya Resulüllah, ben hacca gitmek istiyorum.” dedi. Allah’ın Rasulü onunla yürüdü ve ona karşı bu
duayı okuyarak duada bulundu.”
Yâ ğulâmü kabilellâhü hacceke ve ğafera zenbeke ve ahlefe nefekatek.
Manası: Ey delikanlı! Allah haccını makbul, günahlarını mağfur edip harcadığının bedelini versin.
“O delikanlı hacdan dönünce huzuru peygambere gelerek selam verdi. Resulü Ekrem de ona bu dua ile duada bulundu.”
Allâhümmağfiril hâcce ve limenistağfera lehül hâccü.
Manası: Ey Allah’ım! Hacıları affet ve hacıların affedilmelerini istedikleri kimseleri de affet.Bu duayı Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bütün hacılara karşı yapmıştır.
——————————————————————————–
HACET DUALARI
Mukatil bin Süleyman’dan rivayet edilmiştir. Şöyle diyor:
“Kim sabah namazını vaktinde kılar sonra aşağıdaki duayı ikiyüz kere okursa duası bi iznillâh
kabul olunur:
Dua şudur:
Allâhümme yâ hayytt yâ kayyûmü yâ ferdü yâ vitru yâ samedü yâ senede menistenede ileyhi yâ men lem yelid ve lem yûled ve lem yekûn lehû küfüven ehad.
Mukatil diyor ki:
Başka nüshada İmam Şafii’nin şu sözünü gördüm:
“Kim ki yüz kere: “Bismillâhirrahmânirrahıym. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym. Yâ kadiymü yâ dâimü yâ ferdü yâ vitru yâ ehadü yâ samedü yâ hayyü yâ kayyûm.” dedikten sonra secde ederek hacetini isterse istediği kendisine verilir.”
Bazı alimler bu duanın sonunda “Yâ zel celâli vel ikram, salli alâ muhammedin ve âlihî.” der, sonra istediğini ister, diyorlar.
Başka bir nüshada da şöyle gördüm. Yüz kere yahut üç gün okur:
Bismillâhirrahmânirrahıym. Mâşâellâhü kâne lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym. Yâ kadiymü yâ vefıyyü yâ hafıyyü yâ kâimü yâ dâimtt yâ ferdü yâ vitru yâ ehadü yâ samedü yâ hayyü yâ kayyûmû bi rahmetike esteğıysü.
——————————————————————————–
HACET MEKTUBATI
Bismillâhirrahmânirrahıym. Min abdihiz zelil, ilâ rabbihil celîl, rabbi innî messeniyed durru ve ente erhamür râhımiyn.
Manası:
“Rahman ve Rahıym olan Allah’ın adı ile. Zelil, hakir kulundan Celîl olan Rabbine. Ey Rabbim! Gerçekten bana bir musibet isabet etti. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.”
Fazileti:
Dileği olan kimse bu satırları bir kağıda yazarak akar suya bırakır. Sonra aşağıdaki duayı da okumaya devam ederse Allah’ın izni ile dileği mutlaka hasıl olur:
İlâhî bi muhammedin ve âlihit tayyibiyne ıkdı hâcetî.
(Muhammed Aleyhisselam ve onun mübarek ehli beyti ve ashabı hürmetine dileğimi ihsan et Allah’ım.)
Bişr el-Hafî’nin tevbe edip tevbesinin kabul edilişine sebep olan kıssa şudur:
Kendileri bir gün yolda giderken, üzerinde Cenabı Hakk’ın mübarek isminin yazılı bulunduğu, fakat ayaklar altında ezilmiş bir kağıt parçası gördüler. Her tarafı çamur ve toz toprak olan bu kağıdı yerden alıp, güzelce temizleyip, ayak altına düşmeyecek bir şekilde duvar deliğine koydular. O akşam bir rüya gördü. Kendisine aynen şöyle sesleniliyordu:
Ey Bişr! Sen benim ismimi yerden, ayak altından kaldırıp temizledin. Ben de senin ismini yüceliklerekaldırıyor ve bütün kirlerinden temizliyorum. Bundan böyle seni hem dünyada, hem de ahirette arındırmış olarak huzuruma alacağım.
Ey gerçeğin talibi olan kimse! Bilmiş ol ki, nice zengin kimseler vardır ki her türlü dünya nimetine mazhardırlar ve hatta bir adım bile bir yerden diğer bir yere yaya yürümeyecek kadar imkana sahiptirler. Böyle oldukları halde, ölmeleri ile birlikte isimleri de derhal unutulur. Halbuki Bişr gibi bir fakir, Cenabı Hakk’ın ismini yerden alıp kaldırdığı ve emin bir yerde gizlediği için, Cenabı Hakk, ona asırlar boyu unutulmayacak bir isim olan Hafıyy adını veriyor. Asırlar boyunca hayır dualarla anılmasına onun bu asil hizmeti sebep oluyor. Bunun içindir ki, insan yaptığı işin neyi kazandıracağına veya neyi kaybettireceğine dikkat etmelidir. Kimsenin yaptığı iyi bir hizmet elbetteki Allah Teala katında boşa gitmez.
* Allah Resulü (s.a.v.) buyuruyorlar ki: “Defterlerinize (kitaplarınıza) besmele-i şerifeyi
yazınız. Her yazdığınızı besmeleyle başlayarak yazınız.
Konuştuğunuzu da yine besmeleyle başlayarak
konuşunuz.”
 
——————————————————————————–
HACET NAMAZI VE DUASI
Lâ ilahe Ulallâhül haliymül keriym. Sübhânellâhi rabbil arşil azıym. Elhamdü lillâhi rabbil âlemiyn. Es’elüke mûcibâti rahmetik. Ve azâime mağfiratik. Vel ğaniymete min külli binin. Ves selâmete min külli ismin lâ teda’ lî zenben illâ ğafarteh. Ve lâ hemmen illâ ferracteh. Ve lâ hâceten hiye leke rıdan illâ kadaytehâ yâ erhamer râhımiyn.
Resulü Ekrem Efendimiz buyuruyorlar ki: “Kimin Allah Teala’ya veya ademoğullanndan birine bir dileği olursa güzel bir abdest alsın. Sonra (rızayı bari için) iki rekat namaz kılsın. Selamdan sonra (bu duayı) okusun.”
“On iki rekat namaz vardır. Bu namaz geceleyin ve gündüzleyin de kılınabilir. (Yalnız diğer namazlardan farklı olarak) namazın sonunda teşehhüdden sonra Allah Teala’ya hamd ü sena, Resulüne salat ü selamdan sonra secdeye var ve:
Fatiha-i Şerife (7) defa, Ayet’el-Kürsi (7) defa, Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadiyr (10) defa, Allâhümme innî es’elüke bi mekâıdil ızzi min arşike ve münteher rahmeti min kitâbike vesmikel a’zami ve ceddikel a’lâ ve kelimâtiket tâmmeh (1) defa oku. Sonra dileğini iste ve başını secdeden kaldır, selam ver. Sakın bu namazı cahillere öğretmeyin, onlar da yaparlar ve duaları kabul olunur.” buyurdu.
 
——————————————————————————–
HACET VE DİLEK SURESİ
Haceti veya bir dileği olan kimse, çarşamba, perşembe ve cuma günlerini oruçlu olarak geçirir. Yalnız cuma günü, cuma namazına gitmeden önce boy abdesti alarak cuma namazına iştirak eder. Yolda giderken de bir fakire sadaka verir. Cuma namazı sona erince, ellerini ilahi dergaha açarak şöyle duada bulunur:
Allâhümme innî es’elüke bismikel azıymi bismillâhirrahmânirrahıym, ellezî lâ ilahe illâ hû, âlimül ğaybi veş şehâdeti hüver rahmânür rahıym, es’elüke bismikellezî melees semâvâti vel arda ve es’elüke bismike bismillâhirrahmânirrahıym, ellezî anet lehül vücûhü ve haşeat lehül asvâtü ve veciletil kulübü min haşyetihî en tüsalliye alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim ve en takdıye hâcetî…
Bu duayı okuyanlar bi iznillâh hacetlerine kavuşurlar.
İbni Mes’ud (r.a.), Peygamber Aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“On iki rekatlık bir namaz vardır. Gece veya gündüz her rekatında bir Fatiha ve bir de sure okunur. Her iki rekatta bir teşehhüde oturup selam verilir. Ve son iki rekatta selam vermeden önce teşehhüdde otururken, yedişer defa Fatiha ile Ayet’el-Kürsi, on kere de:
Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şerike leh, lehül
“Allâhümme innî es’elüke bi mekâıdil ızzi min arşike ve münteher rahmeti min kitâbike ve bismikel a’zami ve min ceddikel a’lâ ve kelimâtiket tâmmâti en takdiye haceti.” duası okunur. Sonra da hacet söylenir ve selam verilirse Allah onun hacetini yerine getirir.”
Sonra şöyle buyurdular:
“Bunu art düşünceli beyinsizlere öğretmeyin. Çünkü bu müstecab olan bir duadır.” (Onlar da yapar, duaları kabul olunur.) ayının birinci gecesi baştan sona kadar okursa ve bu okuyuşunu sırf Allah rızası için yaparsa, gelecek aynı güne kadar bir sene müddetle Cenabı Hakk, o kulunu himayesine alır.
* Bir kimse büyük bir tehlike karşısında bu sureyi üzerinde bulundurursa veya bu surenin yazılmışını temiz bir su içerisine koyup aynı sudan içerse, bol kazanç elde etmesine, devletten yardım görmesine ve zelzele tehlikesinden korunmasına yardım ve vesile olur.
——————————————————————————–
HADİD SURESİNİN SIRLARI
* İbni Abbas (r.a.) diyor ki:
“İsm-i Azam dediğimiz Cenabı Hakk’ın en yüce ismi, Hadid suresi içerisinde bulunan yedi ayetin içerisindedir.
 
——————————————————————————–
HARAM NEDİR?
Haram neye denir?
C- Allah Teala’nın işlenmesinin fena olduğunu bize bildirdiği amellerdir.
S- Ne gibi?
C- İçki içmek, domuz eti yemek, anaya ve babaya saygısızlık yapmak, hırsızlık etmek, yalan söylemek, adam öldürmek başkalarının hakkına tecavüz etmek, gıybet etmek, laf taşımak, iftirada bulunmak, hayvanlara eziyyet etmek, zina yapmak, su-i zanda bulunmak, yalancı şahitlik yapmak, kadere inanmamak, başkalarının ayıbını araştırmak, hile yapmak, nimete şükretmemek, büyüklük taslamak gibi…
S- Bir kimse gerek işlesin veya işlemesin, haramı helal diye itikad ederse ne olur?
C- Müslümanlıktan çıkar, kafir olur.
S- Bir kimse haramı haram itikad ederse yani fena olduğunu bilerek işlerse ne olur?
C- Müslümanlıktan çıkmaz. Öldüğü vakit namazı kılınır. Yalnız ahirette cehennem azabına layık olur.
 
——————————————————————————–
HASTALARI ZİYARET ETMENİN FAZİLETİ
Resulü Ekrem Efendimiz buyurdu:.
“Bir müslüman sabahleyin hasta bir kardeşini ziyaret ederse, yetmiş bin melek akşama kadar ona dua ederler. Eğer akşamleyin ziyaret ederse yetmiş bin melek sabaha kadar onun için hayır duada bulunurlar. Aynı zamanda ziyareti, onun için cennette toplanmış meyveler olur.”
——————————————————————————–
HASTANIN VE HASTAYI ZİYARET EDENLERİN OKUYACAKLARI DUA
Allâhümme rabben nâsi ezhibil be’seşfı enteş şaft lâ şifâe illâ şifâüke şifâen lâ yüğâdiru sekamâ.
Manası: Ey insanların Rabbi! Şiddeti gider, şifa ver. Sen şifa vericisin. Sen’in şifandan başka şifa yoktur. Ancak senin şifan vardır. O senin verdiğin şifa asla hastalık bırakmaz.
* “Resulü Ekrem Efendimiz bir hastayı ziyaretegeldikleri vakit o hasta üzerine (bu duayı) okurlardı.”
Eûzü bi ızzetillâhi ve kudratihî min şerri mâ ecidü ve ühâziru.
Manası: Vücudumda hissettiğim hastalığın şerrinden sakınır, Cenabı Ecelle Ala’nın izzet ve kudretine sığınırım.
* “Osman b. Ebu As (r.a.) Resulü Ekrem’e vücudunda bulunan ağrılardan şikayet etti. Resulü Ekrem (s.a.v.) ona: “Elini ağrıyan yere koy, üç defa bismillah de, sonra (bu duayı) yedi defa oku, buyurdu.”
Es’clüllâhel azıyme rabbel arşil azıymi en yeşfîyek.
Manası: Büyüklerin büyüğü Allah’tan, büyük Arşın Rabbinden sana şifa ve afiyet vermesini diliyorum.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu:
“Her kim eceli gelmeyen bir hastanın yanında getireceksin. Cenabı Peygamber, üzerine salavat getiren kimseyi unutmaz. Resulü Ekrem, Cenabı Hakk’ın “Şekûr” ismi şerifine mazhar olmuştur. Kimden bir iyilik görürse onu ebediyyen unutmaz. İnsan kendini Cenabı Peygamber’e sevdirmelidir.
Cenabı Peygamber (s.a.v.) buyuruyor:
“Bir adam bana bir defa salavat getirdi mi, Cenabı Ecelli Alâ ona on defa getirir. On defa getirirse yüz defa, yüz defa getirirse bin defa salavat getirir.”
Yani Allah Teala ona rahmet eder.
Salavatı şerife getireni Allah Teala karşılıyor. Bir insan Cenabı Peygamber’e günde yüz defa salavatı şerife getirirse Allah Teala alnının ortasına “Münafık değilsin, gavur değilsin, cennetliksin” diye yazdırıyor. İnsanın günde yüz defa salavatı şerife getirmesi ehli cennet olduğunun alametidir. Ehl-i cennet olmasaydı Allah Teala yüz defa salavatı şerife getirmeye muvaffak etmezdi. Doksan dokuza kadar azdır. Yüz defa getiren, çok getiren zümreye dahil olur. Bununla beraber on tane, yirmi tane getirsen bu da seni kurtarır. Çok olsun dersen yüze çıkarırsın.
Salavatı şerifeyi getirmek, bazı yerde farzdır. Bazı yerde vacip, bazı yerde sünnet, bazı yerde menduptur. Bunların yerlerini bilmelidir. İnsanın hayatı boyunca bir defa salavatı şerife getirmesi farzdır. Ölene kadar bir defa salavatı şerife getirmeyen, Allah muhafaza buyursun, azaba layık olur. Cenabı Peygamber’in ismi şerifi duyuldu mu salavatı şerife getirmek vaciptir.
 
——————————————————————————–
HAYATINDAN ÜMİT KESEN KİMSENİN OKUYACAĞI DUALAR
Allâhümme eınnî alâ ğamerâtil mevti ve sekerâtil mevt.
Manası:
Allah’ım, bana ölümün baygınlıkları anında yardım et.
Aişe (r.a.) anlatıyor:
“Resulü Ekrem (s.a.v.)’in vefatı anında yanında bulunuyordum. Yanında bir bardak su vardı. Mübarek ellerini suya batınp yüzüne sürüyor ve sonra bu duayı okuyordu.”
 
——————————————————————————–
HAYVANI KAÇAN KİMSENİN OKUYACAĞI DUA
Yâ ıbâdellâhi ahbisû, yâ ıbâdellâhi ahbisû.
Manası: Ey Allah’ın kulları! Onu tutun, yakalayın. Ey Allah’ın kulları! Onu tutun, yakalayın. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “Sizden birinin hayvanı bağından boşanarak çölde kaybolsa bu duayı yüksek sesle okusun. Hiç şüphe yoktur ki, Allah Teala’nın muhafızları vardır. Onu mutlaka tutar.”
——————————————————————————–
HZ. ÖMER R.A AĞLAMASI
Hazreti Ömer (r.a.) Kur’an’dan bir ayet işittiği zaman baygınlık geçirir ve düşerdi. Bir gün eline bir saman çöpü aldı ve dedi ki: “Ne olaydı bir saman çöpü olsaydım da zikredilir bir şey olmasaydım.”
O kadar çok ağlardı ki, gözünden akan yaşlar yüzünde iki siyah çizgi meydana getirirdi.
* Yine bir gün Hazreti Ömer (r.a.), devesinin üzerinde bir yerden geçerken birinin:
İnne azâbe rabbike le vâki’, mâ lehû min dâfi’.
“Hiç şüphe yoktur ki, Rabbinin azabı vaki olacaktır. Onu def edecek hiç bir şey yoktur. ” mealindeki ayeti okuduğunu işitince baygınlık geçirerek devesinden düştü. Onu evine götürdüler. Bir ay evinden çıkmadı.
* Ebu Ümame (r.a.)’den rivayet edilen bir hadiste Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
“Allah Teala Hazretleri, Kur’an-ı Kerim’e hizmetleri sebebiyle nice milletlerin şan ve şerefini yükseltirken, nice milletleri de ona ihanet ve saygısızlıkları sebebiyle mağlup ve perişan eder.”
* “Bir araya toplanarak Allah’ın kitabını okuyan ve okutan kimseler, O’nun has misafirleridir.”
* “Bir takım kimseler, Allahü Teala’nın rızasından başka maksadları olmadan, O’nu zikirle (Kur’an okumakla) meşgul olurlarsa, o topluluğu meydana getiren kimselere manevi bir seslenişle şöyle seslenilir:
“Ey bu zikir ve ilim meclisinde bulunanlar! Allahü Teala’nın bağışladığı kimseler olarak kalkıp dağılabilirsiniz. Çünkü Rabbiniz sizin günahlarınızı sevaba tebdil etti.”
 
——————————————————————————–
HZ.MERYEMİN VALİDESİNİN DUASI
İmran’ın zevcesi Allah Teala’ya şöyle niyazda bulunuyordu:
Rabbi innî nezertü leke mâ fî batnî muharraran fe tekabbel minnî, inneke entes semiy’ul aliym.
“Rabbim, karnımdakini azadlı bir kul olarak sana adadım. Benden olan bu adağı kabul et. Şüphesiz niyazımı hakkıyla işiten, niyetimi kemaliyle bilen sensin.”
Allah Teala, İmran’ın zevcesinin bu duası üzerine şöyle buyurdu:
“Bunun üzerine Rabbi, onu güzel bir kabul ile kabul buyurdu ve güzel bir şekilde yetiştirdi. Onu Zekeriyya’nın himayesine verdi. Zekeriyya ne zaman (Meryem’in yanına) mihraba girse, onun yanında yiyecek bulurdu. “Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor? ” dedi. Meryem: “O Allah tarafından geliyor. Şüphesiz ki Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır. ” dedi.
 
——————————————————————————–
HELADA KONUŞMANIN YASAKLANDIĞINA DAİR
Evde veya sahrada kaza-i hacet yaparken konuşmak mekruhtur. Kaza-i hacet halinde hapşıran “elhamdü lillâh” diyemez. Hapşıran kimseye de “yerhamükellâh” diyemez. Selam verenin selamına müezzin, ezan okurken mukabele edemez. Bu halde konuşmak kerahat-ı tenzihe ile mekruhtur. Bu halde hapşırdığı vakit kalbi ile “elhamdülillah” derse bunda bir beis yoktur.
“Küçük abdestini yaparken dahi yanından geçen birinin verdiği selama mukabele edilmeyeceği bildirilmiştir.”
——————————————————————————–
HELAYA GİDERKEN OKUNACAK DUA
Allâhümme innî eûzü bike minel hubsi vel habâis.
Manası: Ey Allah’ım, erkek ve dişi şeytanlardan sana sığınırım.
Resulü Ekrem helaya girerken bu duayı okurlardı.
“Ademoğlunun avret yeri ile cinnilerin gözleri arasındaki perde, ademoğlunun helaya gireceği vakit bismillah demesidir.” buyurdular.
 
——————————————————————————–
HER HASTALIĞIN MANEVİ İLACI
Resulü Ekrem (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edilir:
– Cebrail Aleyhisselam bana öyle bir ilaç öğretti ki, o varken ne başka bir ilaca ne de doktora muhtaç olurum.
Hazreti Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali (r.anhüm):
O ilaç nedir ey Allah’ın Resulü? Bizim ona ihtiyacımız vardır, derler.
Yağmur suyundan bir miktar su alınır. Üzerine Fatiha suresi, İhlas suresi, “Kul eûzü bi rabbil felak, Kul eûzü bi rabbin nâs sureleri ve Ayet’el-Kürsi her biri yetmiş defa olmak üzere okunur. Akşam, sabah yedi gün o sudan içilir. Beni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim, bana Cebrail dedi ki:
“Bu sudan kim içerse, Allahü Teala onun vücudundan her türlü hastalığı giderir, onu bütün hastalık ve sancılarından kurtarır. Kim o sudan hanımına içirip onunla cima ederse Allah’ın izni ile o kadın hamile kalır. Göz ağrısını, sihri giderir. Balgamı keser, göğüs ve diş ağrılarını ve çok yemek yemekten
meydana gelen ağırlığı, susuzluğu, idrar tutukluğunu giderir. O kimse kan aldırmaya muhtaç olmaz. Bunun faydaları saymakla bitmez.
***
Rivayet edilir ki, adamın biri Peygamber Aleyhisselam’ın yanına gelip malının azlığından şikayet eder. Bunun üzerine Peygamber Aleyhisselam adama şöyle buyurur:
– Sabah namazı ile güneşin doğuşu arasında yüz kere “Sübhânellâhi ve bi hamdihî sübhânellâhil azıymi estağfirullâh.” duasını okursan istediğin kadar dünya malına sahip olursun.
***
Cuma namazından sonra kim: “Yâ ğaniyyü yâ hamiydü yâ mübdiü yâ müıydü yâ rahıymü yâ vedûdü ağninî bi halâlike an harâmike ve ekfinî bi fadlike ammen sivâk.” derse Allahü Teala borcunu ödemesini ona müyesser kılar ve onu hiçbir kimseye muhtaç kılmaz.
Bazıları bu dua hakkında şöyle diyorlar: “Bunlara her farz namazından sonra devam edeni Allahü Teala zengin kılıp kimseye muhtaç etmez.”
***
– Kim ki Cuma gecesi on defa: “AUâhümme yâ dâimel fadlı alel beriyyeh, yâ bâsıtel yedeyni bil atıyyeh, yâ sâhıbel mevahibis seniyyeh, salli alâ muhammedin hayril beriyyeh, vağfir lî yâ zel ulâ fi hâzihil aşiyyeh.” diye okursa Allahü Teala ona yüzbinlerce sevap verip,yüzbinlerce günahını bağışlar, yüzbinlerce yüksek dereceye ulaştırır ve kıyamet günü İbrahim Aleyhisselam’ın yanında bulunup izdiham meydana getirir.
***
Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor: “Kim ki Cuma namazından sonra yüz kere: “Kul hüvallâhü ehad” suresini okuyup bana yüz kere salat ü selam getirir ve sonra yetmiş kere: “Allâhümmekfînî bi halâlike an harâmike vağninî bi fadlike ammen sivâk.” diye okursa üzerinden iki Cuma geçmeden Allah onu zengin kılar.”
Bir rivayette ise: “Allahü Teala onun otuz dünya ihtiyacı ve yetmiş ahiret ihtiyacı olmak üzere yüz ihtiyacını giderir.” Duyurulmuştur.
***
Kim Cuma namazından sonra yüz kere:
“Sübhânellâhil azıymi ve bi hamdihî.” derse Allahü Teala onun ve ana babasının yüzbinlerce günahlarını bağışlar.
Hadiste varid olmuştur:
Kim ki ömrünün uzun olmasını, düşmanına galebe çalmayı, rızkının geniş olmasını ve kötü ölümden korunmayı isterse, sabah-akşam şu duayı okusun:
Ansızın ölmekten kurtulmak, rızkı geniş ve çok olmak, cehennemden azad olmak ve imanını korumak isteyen kimse dört rekat namaz kılar. Her rekatında Fatiha ve bir sure okur. Kur’an okunmasının akabinde yüz kere, rükuda yüz kere, rükudan kalktığında ve iki secde arasında yirmi kere (Estağfırullâh) der. Sonra Ettehıyyâtü ve diğer duaları okuyup selam verir.
——————————————————————————–
HİDDETLENİNCE OKUNACAK DUA
Eüzü billahi mineş şeytanir raciym.
Resulu Ekrem hiddertlenince bu teavüzzü okurlardı.
 
——————————————————————————–
HİKMET İLMİ NASIL ELDE EDİLİR?
Allâhümme yâ ğaniyyü yâ muğnî ağninî bi halâlike an harâmike ğınen lâ ehâfü minhü fakran vehdinî fe innî dâllün ve allimnî fe innî câhilün.
“Kim Duha suresini kırk gün okumayı vird haline getirir, sonunda da yukandaki duayı tam bir sadakatle okursa, Allah Teala rüya aleminde veya uyanıkken kendisine hikmet ilmini öğretecek bir üstad gönderir.”
 
——————————————————————————–
HİZBÜ’N-NASR DUASININ OKUNUŞU
Allâhümme bi satveti ceberûti kahrike ve bi sür’ati iğâseti nasrike ve bi ğayretike lintihâki hurumâtike ve bi hımâyetike limenihtemâ bi âyâtike nes’elüke yâ Allâhü yâ Allâhü yâ Allâhü yâ Semîu yâ müciybü yâ kariybü yâ seriy’u yâ müntekımü yâ kahhâru yâ şedîdel batşi yâ men lâ yu’cizühû kahrul cebâbirati ve lâ ya’zumü aleyhi helâkül mütemerrideti minel mülûkil ekâsirati en tec’ale keyde men kâdenâ fî nahrihî ve mekra men binâ âiden ileyhi ve hufrate men hafera lenâ vakıan hüve fîhâ ve men nasabe lenâ şebeketel hıdâı ic’alhü yâ seyyidî ileyhâ ve masıyden fîhâ ve esîran ledeyhâ. Allâhümme bi hakkı kef hâ yâ ayn sâd ikfinâ hemmelıdâ ve lekkıhimür radâ vec’alhüm li külli habîbin fidâ ve sellıt aleyhim acilen nikami fil yevmi ve ğadâ. Allâhümme beddid şemlehüm Allâhümme ferrık cem’ahüm Allâhümme fulle haddehüm. Allâhümme kallil addehüm. Allâhümmec’alid dâirate aleyhim. Allâhümme ersilil azâbe ileyhim. Allâhümme ahrichüm min dâiratil hılmi vel lutfi veslübhüm müdüdel imhâli ve ğulle yedeyhim ilâ a’nâkıhim verbut alâ kulûbihim ve lâ tübellığhümül âmâl. Allâhümme mezzıkhüm külle mümezzekın mezzaktehû intisâran li evliyâike ve enbiyâike ve rusülik. (3 defa okunacak.) Allâhümmentesır lenâ intisârake li ehıbbâike alâ a’dâik (3 defa okunacak.) Allâhümme lâ tümekkinil a’dâe fiynâ ve lâ minnâ ve lâ tüsellıt aleynâ bi zünûbinâ men lâ yerhamünâ. Hâ miym lâ yünsarûn (7 defa okunacak.) Hummel emru ve câen nasru fe aleynâ lâ yünsarûn. Allâhümme bi hakkı hâ miym ayn siyn kâf hımâyetünâ mimmâ nehâfü. Allâhümme kınel esvâe ve lâ tec’alnâ mehallen lil belvâ. Allâhümme a’tınâ emeler racâi ve fevkal emel, yâ men bi fadlihî li fadlihî nes’elüke ilâhî el acel el acel. İlâhî el icâbetel vez zeheli vel müğali vel evrâmi ved demil esvedi vel mağdıl enkedi ver riyhıl ahmeri ved dâil ekberi ved demil asgari ve cemiy’ıl âfâti vel âhâti vel hümûmi vel mağmûmi vel kürûbi ves sekteti ved dehşeti ver ra’şeti vet tavşeti vez zeyğı vel huzni ves sihri vel mekri vel kaderi vel fütûri vel vühûşi vel hevâmi ve müşâhanetil avâmi vel inhizâmi ve şerriş şeytani ves sultani vel hukkâmi vez zullâmi vel kahtı vel vebâi vel hebâi vel ğalâi vel celâi vez zilzâli vel belâi ve hedmil binâi ve udâlid dâi ve haybetir racâi ve şemâtetil a’dâi ve şerril eşrâri ve keydil füccâri vel inhizâmi ve mahtelefe aleyhil leylü ven nehâru min tavârikıl insi vel cânni illâ târikan yatruku bi hayrin yâ rahmânü ve min şerri külli şeytanin raciymin ve min şerri külli dâbbetin ente âhızün bi nâsıyetihâ, inne rabbî alâ sıratın müstekıym. Ente rabbî ve ılmüke hasbî aleyke tevekkeltü ve ileykeltece’tü yâ nı’mel mevlâ ve yâ nı’men nasıyru ve ente hasbî ve nı’mel vekiylü ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym, ve sallellâhü alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim.
 
 
——————————————————————————–
HİZBÜ’N-NASR DUASI
Bu dua İslam memleketlerinden birinin üzerine, kafirlerin sulta kurmak istedikleri veya galebe ettikleri durumlarda, Cenabı Hakk’tan yardım talep etmek için okunur.
Bu duayı, manevi bir işaret ile Şeyh Ebu’l Hasan Şazeli Hazretleri telif etmişlerdir.
Bu mübarek duanın defalarca tesir ve faydası görülmüştür.
İhlas ve huzur-u kalp ile okunduğunda Allah’ın izni ile kafirler perişan ve darmadağın olurlar. İslam orduları da onların üzerine galip gelir.
Mü’min kardeş!
Şunu aklından çıkarma! Bu dua, kafir güruhu üzerine okunur. Mü’min, muvahhid ve:
“Lâ ilahe illallah, muhammedün resûlüllâh” diyen bir kimse üzerine, her ne kadar zalim, fasık, azgın ve günahkar olsa da okumak caiz değildir. Belki ıslahı için dua edilir. Başka sebeplere başvurulur. Bu gibi insanların üzerine, bu duayı okumaktan kaçınmak bir vecibedir. Kim bu nasihati dinlemez de, kendi akıl ve hevasına kapılarak bir mü’min üzerine bu duayı okuyacak olursa, çok geçmeden ya canından, ya malından, ya evladından olur veya ailesi Allah tarafından bir bela ve azaba yakalanır. Bunu kendi nefsinde de açıkça görebilir.
Hülasa olarak, bu dua yalnız din düşmanlarına, İslam düşmanlarına, kafirlerin ve müşriklerin aleyhine okunmak için tertip edilmiştir. Mü’min ve müslüman kimselerin aleyhine okunmadığı gibi, başka bir muradın meydana gelmesi için okumak da caiz değildir. Duanın sözleri ve kelimeleri de bunun birer şahididir. Yani bu dua, yalnız din düşmanlarının aleyhinde okunmalıdır. Dünya menfaati temin etmek için okumak haramdır. Bu duanın gayesi, i’lây-ı kelimetullâh olmalıdır. Allah’ın dininin yayılması için okunmalıdır.
Dua nasıl okunmalıdır?
Evvela taze bir abdest alınmalıdır. Issız bir yere çekilip Allah rızası için iki rekat namaz kılınmalı, birinci rekatta zammı sure olarak Fil suresi, (Elem tera…) ikinci rekatta Nasr (İza câe nasrullâh…) suresi okunmalıdır. Selam verdikten sonra, bir Fatiha, üç İhlâs-ı Şerif, yedi salavat-ı şerife okuyup sevabını bütün peygamberlerin, velilerin, şehidlerin, gazilerin, Şazeli hazretlerinin ruhuna bağışladıktan sonra, Eûzü besmele çekilir.
“İnnâ enzelnâhü fî leyletil kadr. Ve mâ edrâke mâ leyletül kadr. Leyletül kadri hayrun min elfi şehr, tenezzelül melâiketü ver ruhu fiyhâ bi izni rabbihim min külli emrin selâm” dedikten sonra sağına, soluna, önüne, arkasına, üstüne, altına eli ile birer kere işaret ederek selam verilir. “Hiye hattâ matleıl fecr” ayeti okunarak sure sona erer. Hemen akabinde şu dua okunur:
“Tehassantü bi zil mülki vel melekût. Ve aksemtü bil ızzi vel ceberut. Ve tevekkeltü alel hayyil kayyûm. £1 haliymillezî lâ yenâmü ve lâ yemût. Dehaltü fî hırzillâh. Dehaltü fî hıfzıllâh. Dehaltü fî emânillâh. Bi ‘ hakkı kâf hâ yâ ayn sâd küfiytü. Ve hâ miym ayn siyn kâf humiytü. Bi lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym.”
Bu dua okunduktan sonra, beden ve eller üflenerek vücud sıvazlanır. Kişi kendisini Allah’ın koruması altına alır. Sonra euzü besmeleden sonra şu ayet okunur:
“Ellezîne kale lehümün nâsü innen nâse kad cemeû leküm fahşevhüm fe zâdehüm imâna, ve kâlû hasbünallâhû ve m’mel vekiyl. Fenkalebû bi nı’metin minallâhi ve fadlin lem yemseshüm sûün vettebeû ndvânellâh, vallâhü zû fadlin azıym.”
Kafirlerin kahr ve perişan olmalarını, ordularının ve diyarlarının perişan olmalarını niyet ederek, besmele çekmeden, duaya ara vermeksizin üç, beş yahut yedi defa bu dua okunacaktır. Okumayı sona erdirdikten sonra, ellerin arkası semaya doğru kaldırılır. Düşman ordusu hayal ile göz önüne getirilir. Cenabı Hakk’tan müslümanlara yardım ve imdad etmesi niyaz evlenir. Din düşmanlarının perişan olmaları için, Cenabı Hakk’tan rica ve niyazdabulunurken eller kafirler üzerine, bir madde serper gibi serpilir. Elleri tu esnada yüz ve bedene sürmekten sakınmalıdır.
Bu şekilde, en az yedi gün okumalıdır. Lakin Allah’ın yardımı gelinceye kadar devam etmek daha iyidir. İstenirse, okuma, yedi adede bırakılmayıp onbir, yirmi bir defa okunabilir. Sıkıntılı zamanlarda da istenildiği kadar okunabilir.Allah Teala: “Bana dua ediniz, kabul edeyim. ” buyurmak sureti ile duanın önemini bizlere açıkça bildirmişlerdir. Bu dua, süfli arzu ve istekler için katiyyen okunmamalıdır.
 
——————————————————————————–
HOROZ SESİ,MERKEP ANIRMASI İŞİTİLİRSE OKUNACAK DUA
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Horoz sesi işitince Allah Teala’dan hacet isteyiniz. Çünkü o meleği görmüştür. Merkep anırması işitince Allah Teala’ya sığınınız. Çünkü onlar sizin göremediğiniz şeyleri görmüşlerdir.”
——————————————————————————–
HUD SURESİNİN FAZİLETİ
Sevgili Peygamberimiz buyuruyorlar ki:
“Cuma günleri Sure-i Hud’u okuyunuz.” Ebu Bekr (r.a.), Resulü Ekrem’e: “Seni ne ihtiyarlattı?” diye sorunca, Resulü Ekrem:
“Beni Hûd, Vakıa, Amme ve İzeş şemsü küvvirat sureleri ihtiyarlattı.” buyurmuşlardır.
* Yezid b. Ebân diyor ki:
“Bir gece Resulü Ekrem’i rüyada gördüm ve ona (Sure-i Hûd’u) okudum. Bitirince Resulü Ekrem bana:
“Bu sureyi okudun, bunun ağlaması nerede?” buyurdular.”
Bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ, inne rabbî le gafurun rahıym.
Manası:
Allah Teala’nın adını anarak bindim. O gemi Allah’ın ismi ile yürür ve durur. Muhakkak Rabbim çok affedici ve acıyıcıdır.
Resulü Ekrem (s.a.v.) bu ayet hakkında: “Ümmetimin gemiye bindikleri vakit bu ayeti okumaları onların hayat emniyetleridir.”
buyurmuşlardır.
* İbni Abbas (r.a.) arkadaşlarına şöyle derdi: “Bir kimse herhangi bir vasıtaya bindiği zaman
şöyle dua ederse kazadan, beladan emin olur:
Bismillâhil mülkü lillâhi ve mâ kaderullâhe hakka kadrihî vel ardu cemiy’an kabdatühû yevmel kıyameti ves semâvâtü matviyyâtün bi yemiynihî sübhânehû ve teâlâ amma yüşrikûn. Ve kâlerkebû fiyhâ bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ, inne rabbî le gafurun rahıym.
Allâhümme elhimnî ilmen efkahü bihî evâmirake ve nevâhiyeke verzuknî fehmen a’lemü bihî keyfe ünâcîke yâ erhamer râhımiyn. AUâhümmerzuknî fehmen nebiyyîne ve hıfzal murselîne ve ilhâmel melâiketil mukarrabiyne bi rahmetike yâ erhamer râhımiyn. Allâhümme ekrimnî bi nûril fehmi ve ahncnî min zulümâtil vehmi veftah li ebvâbe rahmetike venşur aleyye min hazâini ılmike yâ erhamer râhıym.
İbn-i Şiblî diyor ki:
“Bir gün sahile, limana inmiştim. Orada tam yirmi iki tane yolculuk için binmeye hazır gemi bulunmakta idi. Gerekli azığımı aldım ve bir tanesine yolculuk için bindim. Yukarıda İbn-i Abbas (r.a.) tarafından bahsedilen tertibi okudum. Nihayet gemi yol almaya başladı. Diğer gemilerin de hepsi teker teker yolu koyuldular. Gemim ve diğer gemiler uyumlu bir rüzgarla yol almaya başladılar. Bu normal yolculuk gece yarısı geçinceye kadar devam etti. Sabaha yakın şiddetli bir rüzgar esmeye başladı. Kudurmuş dalgalar arasında denizle boğuşmaya başladık. Endülüs sahillerine vardığımız zaman benim içinde bulunduğum gemiden başka hiçbir gemi kalmamış ve hepsi denizin derinliklerine gömülmüştü. Okuduğum dua hürmetine Rabbim hem beni, hem de içinde bulunduğum gemiyi korudu.
 
——————————————————————————–
HZ.ALİ EFENDİMİZİN YAHUDİLERE SORULARI
Yahudi hahamları Hazreti Ali’ye (r.a.) dediler ki:
– Bize şunlardan haber ver. Göklerden büyük, yeryüzünden geniş, ateşten daha yakıcı, rüzgardan daha süratli, denizden zengin, taştan daha katı, bizim görüp Allah’ın görmek istemediği, yalnız Allah için olan ve yalnız bizim olan, bizimle Allah’ın arasında olan şey nedir?
-At kişnediğinde, deve, sığır bağırdığında, merkep anırdığında, koyun melediğinde, köpek havladığında, tilki bağırdığında, kedi miyavladığında, güvercin ötmesinde, kurbağanın bağırmasında, diğer kuşların ve horozun ötmesinde, tavuğun bağırmasında, ateşin kıvılcımlaşıp parlamasında, rüzgarın esmesinde, suyun akmasında, yerin yeşermesinde, göğün bulutlanmasında, denizin dalgalanmasında, güneşin ışık vermesinde, ayın parlak olmasında sebep nedir?
-Muhammed Aleyhisselam’ın kaç ismi olduğunu, Kur’an’a niçin Kur’an dendiğini, insan kıyafetinden çıkanların kaç tane olduklarını, niçin insan şeklinden hayvan suretine çevrildiklerini bize söyle.Eğer bunlara cevap verebilirsen, senin Hak din üzere olduğunu ikrar ve itiraf ederiz. Eğer cevap veremezsen batıl üzere bulunduğuna karar veririz.
Hazreti Ali (r.a.) onlara şöyle der:
– Bende ilimden altmış kapı vardır. O kapıların her biri bin denk kağıda muhtaçtır. Bana istediklerinizi sorun. Cevabınızı alırsınız. Çünkü sizin sorularınıza cevap vermek benim için çok kolaydır.
Ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym der ve şöyle cevap verir:
– Gökten büyük olan; Allahü Teala’ya karşı yalan söyleyip iftira etmektir. Yeryüzünden geniş olan; Hakk olandır. Ateşten daha fazla yakıcı olan;toplamaya haris olan kalbdir. Rüzgardan daha süratli olan; mazlumun bedduasıdır. Denizden daha zengin olan; kanaatkar kalbtir. Taştan daha katı olan; facir ve fasık kalptir. Bizim görüp Allah’ın görmek istemediği; kafirin yüzü ve amelidir. Yalnız Allah için olan, ruhdur. Yalnız bizim için olan şey de kendi amelimizdir. Bizimle Allah arasında olan ise, bizden dua, Allah’tan da kabul etmektir.
Atlar: “Ey Rabbimiz, müslümanları aziz, kafirleri zelil kıl” derler.
Deve: “Yiyeceği olmayıp sükut eden nasıl sükut eder diye taaccüp ediyorum.” der.
Sığır: “Ey gafil, meşgul olman için sana ölüm yeter. Ey gafil, az bir zaman sonra gidicisin. Ey gafil, ahirete gönderdiğin herşey meydana konacaktır. Ey gafil, yapmış olduğun her şeyle yarın karşılaşacaksın.” der.
Merkep: “Ey Allah’ım, noksan tartana ve onun kazancına lanet et.” der.
Koyun: “Ey ölüm, ne kadar acı, ne kadar korkunç, ne kadar istenmez bir şeysin! Ey ademoğlu, ne kadar gaflet içindesin, seni böyle gaflete düşüren nedir?” der.
Köpek: “Ey Allah’ım, ben her şeyden mahrumum. Bana merhamet edene sen de merhamet et.” der.
Tilki: “Ey nzıklan taksim eden, taksimde bana verdiğine beni kanaatkar kıl.” der.
Arslan: “Ey katı kayaların kendisine boyun eğdiği yüce Allahım, beni gece gündüz sana isyan edenlere musallat kıl.” der.
Kartal: “Dilediğin kadar yaşa, çünkü sen muhakkak öleceksin. Dilediğin kadar mal topla, çünkü sen onu mutlaka terk edeceksin. Dilediğini sev. Çünkü sen ondan mutlaka ayrılacaksın.” der.
Karga: “Ey ümmetler topluluğu, nimetlerin zail olmasından sakının. Ey ümmetler topluluğu, azabın gelmesinden korunun.” der.
Hid’e adındaki kuş: “İnsanlardan uzak kalmak akıllı olan kimse için ünsiyettir.” der.
Güvercin: “Sizi ziyaret etmeyenleri ziyaret ediniz. Size zulmedenleri affediniz, size birşey vermeyene veriniz. Sizinle dargın olanla konuşunuz ki, cennet sizin meskeniniz olsun.” der.
Kurbağa: “Denizde olanların kendisini teşbih ettiği Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. Dağ başında bulunanların kendisini teşbih ettiği Allah’ı teşbih ederim. Sahralarda bulunanların, dudak ve dil sahibi olanların teşbih ettikleri Allah’ı teşbih ederim.” der.
Hüdhüd: “Ey Rabbim! Ben kendime zulmettim, beni bağışla. Çünkü günahları bağışlayan ancak sensin.” der.
Diğer kuşlardan bazısı: “Rahman olan Allah Arş’ın üstünün sahibidir. Bütün mülk O’nundur.” derler. Bazısı ise: “Ecel yaklaştı, emel öldü.” der.
Bazısı ise: “Ey Allah’ım, Hazreti Muhammed’e ve âli muhammede buğzedene lanet et.” derler.
Serçe şöyle der: “Ey gizli konuşulanları bilen, hastalık ve belaların kaşifi olan Allah’ım! Beni zekatını vermeyenlerin ekinlerine musallat kıl.” der.
Bülbül: “Allah’ın nimetine şükrettim. Çünkü o bana dünyada bir hurmayı yeterli kıldı.” der.
Horoz: Sübbûhun kuddûsün Rabbül melâiketi ver rûh. Ey gafiller, Allah’ı zikrediniz.” der.
Tavuk : “Ey Allah’ım, sen haksin, senin va’din de haktır.” der.
Ateş: “Ey Allah’ım, cehennem ateşinden sana sığınırım.” diye Allah’a niyazda bulunur.

Şifalı Dualar

ŞİFALI DUALAR

C-Ç D E F G H I-İ K-L M N O-Ö R S Ş T U-Ü V Y Z

H

H.OSMAN EFENDİNİN KURAN FAZİLETİ HAKKINDAKİ DERSLERİ
Allah Teala buyuruyor:
” Ey kullarım, yüksek makam isterseniz Kur’anı Kerim’in kıymetini bilin. Kur’an-ı Kerim sizi en güzel yola sevkeder, cennete götürür. Allah’a itaat eden müslümanlara da müjde verir, Allah Teala Kur’an-ı Kerim’in kıymetini bilen müslümanlara büyük bir makam vereceğini; sevap vereceğini vaad eder. Ahirete iman etmeyen kafirlerin de cehenneme gireceklerini haber verir.”
Kur’an-ı Kerim gibi insanı Allah’a götürecek hiçbir ibadet yoktur. Ne kadar çok okursan, büyük bir ibadet yapmış ve Allah’a en çok yaklaşmış olursun.
Vakt-i Saadette Ashab-ı Kiram Kur’an-ı Kerim’i ezberlediler. Ellerinden geldiği kadar okudular ve okuttular. Onlardan sonra gelen ikinci asrın müslümanlarına gelince daha çok hafız yetiştirdiler. Bu kıyamete kadar böyle devam edecektir. Yeryüzünde en azından bir milyon hafız vardır. Halbuki hıristiyan ve yahudilerde kitaplarını ezberleyen yoktur. Bu şeref müslümanlara mahsustur. Çünkü Cenabı Ecelli ve Ala şöyle buyuruyor:
” Ey kullarım, bu Kur’an’ı okuyup ezberlemeyi kolay yaptım, yedi yaşındaki bir çocuk ezberliyor. Bunun Allah’ın kitabı olduğuna şüphe eder misiniz? Bu kitabı küçük bir çocuk ezberlerse daha ne gibi bir isbat istersiniz.”
Bazı memleketlerde kadınlar bile hafız oluyor. Bunu insan yapabilir mi? Cenabı Hakk muvaffak ediyor.
İkinci asırda yedi tane kıraat imamı çıktı ve Kur’an-ı Kerim’i yedi türlü okumayı yazdılar, talebe yetiştirdiler. Bizim okuduğumuz kıraata “Asım Kıraati” denir. Büyük bir zat Cenabı-ı Peygamber’den rivayet etmiştir. Cenabı Peygamber’den nasıl rivayet edildiyse öyle okudu. Elimizdeki mushaflar o şekilde yazılmıştır. Dünyanın hiçbir yerindeki Kur’an-ı Kerim’in bir harekesinde bile şüphe yoktur. Bunun Allah’ın kitabı olup olmadığında şüphe edilir mi? Dünyanın hiçbir tarafında kimsenin Kur’an-ı Kerim’in bir harekesinde yanlışlık vardır dediğini göremezsin.
Büyük kıraat imamlarından birisi de Hamza-i Zeyyad’dır. O, Cenabı Hakk’ın sevgili kullarındandır. Bir gün bu zatın yanına birisi gitmiş, bakmış ki ağlıyor. Ona:
– Neye ağlıyorsun?
– Bu gece rüyamda Cenabı Hakk’la dertleştim, önünde Kur’an okudum.
Nasıl oldu, anlat.
Cenabı Hakk bana:
“Ya Hamza, sana öğrettiğim gibi benim önümde bir hatim oku” buyurdu. Bunun üzerine ayağa kalktım. Cenabı Hakk bana:
“Otur, otur. Ben Kur’an okuyanları severim, buyurdu.
Ben de okudum. Kur’an-ı Kerim’in yarısına gelince (İnneke bil vâdil mukaddesi tuvev ve enahtartüke li mâ yûhâ) diye okudum. Cenabı Hakk geçmeme razı olmadı: “Dur, ya Hamza! (İnneke bil vâdil mukaddesi tuvâ) diye duracaksın, sonra (ve enahtartüke li mâ yûhâ) diyeceksin, buyurdu. Cenabı Hakk oku buyurdu, okudum. Yasin-i Şerife geldim. (Tenziylül aziyzir rahıym) diye okudum. Cenabı Hakk buna da razı olmadı. (Tenziylel aziyzir rahıym) diye okuyacaksın. Ben bunu böyle gönderdim, Arş-ı A’zam’ı taşıyan melekler ve okuyanların hepsi de bu ayeti böyle okurlar, sakın bunu unutma, ya Hamza, buyurdu.
Sonra Cenabı Hakk cennet bileziklerini getirdi,
kollarıma taktı. Bu ikram, Kur’an okuduğun içindir. Bir kemer getirdi, belime taktı. Bu da oruç tuttuğun içindir. Sonra başıma bir taç koydu. Bu iltifatım da Kur’an öğrettiğin içindir, buyurdu.
– Ağlamayayım mı, ben kimim ki O yüce yaratıcının önünde hatim indirdim? dedi.
Yine bir gün, bir kimse Hamza-i Zeyyad’ın yanına gitti. Baktı ki ağlıyor, yüzünü toprağa sürüyor.
Yine ne oldu, neye ağlıyorsun?
Bu gece rüyamda yine Cenabı Hakk’la dertleştim.
Anlat bakalım, nasıl oldu?
Cenabı Hakk, Kur’an’ı ezberleyenleri, iyi okuyanları getirin, buyurdu.
Kur’an-ı Kerim okuyanlar toplanınca Cenabı Hakk’dan ittika etmemiş olanları, Allah için okumayanları, menfaat temin etmek için okuyanları buradan çıkarın, buyurdu. Bunun üzerine korktum, oradan kaçmaya başladım. Adım ile çağırdılar: “Ya Hamza, gel” dediler.
İçeriye girdim. Öyle bir saraya girdim ki, bütün hafızlar ve iyi kıraat yapanlar orada idiler. İçeriden bülbül sesi gibi sesler geliyordu. Titremeye başladım. Bana:
“Korkma, sana bir şey yoktur; çık, Kur’an oku. En son ayette sana makam vereceğiz.” dediler.
Baktım ki, beyaz bir kürsü kurulmuş. Üzerine çıktım, okumaya başladım. Sure-i En’âm’a geldim:
“Ben 0 Allah’ım ki, kullarımı ölümle kahrettim. Onları ovucuma aldım, hiç kaçamıyorlar. Ecelleri gelince canlarını alıyorum.” mealindeki altmışıncı ayete gelince hala kimin huzurunda okuduğumdan haberim yoktu. Meğer Cenabı Hakk’ın huzurunda okuyormuşum.
Allahü Teala buyurdu ki:
– Ya Hamza, Kahhâr değil miyim, hiç kimse ölümden kaçabiliyor mu?
– Kahhâr’sın, ya Rabbi dedim.
– Ya Hamza, oku buyurdu.
Okudum, Sure-i Araf a geldim. Secde ayetine gelince secde etmek istedim. Cenabı Hakk buyurdu:
– Ya Hamza! Yeter, yeter. Bu Kur’an’ı sana kim öğretti?
– Ya Rabbi, Süleyman el-A’meş’den okudum.
– Süleyman’a kim okuttu?
– Hazreti Ali (r.a.) okuttu.
– Ali’ye kim okuttu?
– Cenabı Peygamber (a.s.) okuttu.
– Peygamberim’i kim okuttu?
– Cibril-i Emin okuttu.
– Cibril’i kim okuttu, buyurunca:
” Yâ Rabbi! Sen okuttun” demeye dilim varmadı, korktum. Bunun üzerine Cenabı Hakk:
– Sen öğrettin, Sen öğrettin, de ya Hamza, buyurdu.
– Ya Rabbi, Sen öğrettin, Sen öğrettin, dedim. Allahü Teala:
– Doğru söyledin, ya Hamza. Kur’an-ı Kerim’in hakkı için onunla amel edenlere ve onu okuyanlara ikram edeceğim. Kur’an-ı Kerim benim kelamımdır. Onu okuyanlan sevdiğim gibi hiçbir kimseyi sevmedim, buyurdu.
Cenabı Hakk’a vasıl olmanın en kestirme yolu Kur’an-ı Kerim’i çok okumaktır. Cenabı Peygamber (s.a.v.)’e vasıl olmanın en kestirme yolu ise salavatı şerifeyi çok getirmektir.
Her müslümanın senede hiç olmazsa iki defa hatim yapması üzerine borçtur. Şayet yapmayacak olursa Kur’an, kıyamet günü ondan davacı olacaktır. İnsan hiç okumasını bilmese bile Fatiha ve İhlâs surelerini okumalıdır. Sure-i Fâtiha’yı okumayı yedi, Sure-i Yâsîn’i on, Sûre-i İhlâs’ı üç defa okumayı bir hatim yerine sayarlar. Evinde bereket olmasını istiyorsan elinden geldiği kadar Kur’an-ı Kerim ‘i oku ve okut.
Sonra Cenabı Hakk: “Ya Hamza, gel.” buyurdu.
Ben de Huzur-u İlâhiyyesine gittim. Cenabı Ecelli ve Ala kudret elini güzel kokuların içine soktu. Başımdan aşağıya kadar vücuduma sürdü ve buyurdu:
– Ya Hamza! Bu ikramı yalnız sana yapmıyorum. Senden daha yüksek, senin gibi ve senden daha aşağı okuyanlara da bu ikramı yapacağım. Benim rızam için okuyanlara da bu iltifat vardır. Sizin için hazırladığımız iltifat, itibar ahirette bundan daha fazladır. Ya Hamza! Benim rızam için Kur’an okuyanları ne kadar sevdiğimi onlara haber ver, sevdiğim en güzide kullarım ehl-i Kur’an olanlardır.
* Cenabı Hakk bir beldeyi helak etmek için melekleri gönderdi. Sonra onları geriye çevirdi. Melekler:
– Ya Rabbi, onları neden affettin, dediler. Cenabı Hakk buyurdular ki:
“Onlar bir çocuğa Besmele çektirdiler. Onun hürmetine Ben de onları affettim/’
Besmele-i Şerife çektirmenin ve Kur’an okutmanın sevabını ve faziletini idrak etmelidir ki, memleketten ne kadar musibetleri kaldırıyor. Sonra Cenabı Hakk:
– Ya Hamza! İzzetim ve Celalime yemin ederim ki, Benim için Kur’an okuyan dillere azab etmem. Onu anlayan kalb, işiten kulak ve gören gözlere azab etmem, buyurdu.
– Sübhânek ya Rabb, dedim.
– Ya Hamza! Kur’an’a bakanlar nerede? buyurdu.
– Ya Rabbi, hafızları mı istiyorsun?
Cenabı Hakk buyurdu ki:
“Evet, kıyamet günü onlar bana kavuşana kadar ben onlar içinimdir. Onlar bana kavuştukları vakit her bir ayetin mukabilinde onlara bir makam vereceğim.”
Cenabı Hakk “Kur’an okuyun, yükselin.” buyuracaktır. Kişi, amel etmediği ayete gelince okuyamayacaktır. Zira amel etmek şarttır.
 
——————————————————————————–
HAKKA SURESİNİN SIRLARI
el-Hâkka suresi baştan sona kadar yazılır ve hamile olan kadının boynuna takılırsa, karnında bulunan yavru her türlü tehlikeye karşı korunmuş olur. Bu surenin yazılıp temiz bir su içerisine bırakılması ve yeni doğan bir çocuğun ağzına bu sudan sürülmesi, ileride çocuğun zeki olmasına tesir eder. Ayrıca bu çocuk, çocukluk çağında her türlü tehlikelere karşı da korunmuş olur. Bir kimse bu surenin tamamını zeytinyağı üzerine okuyup küçük çocuğu bu yağ ile yağlarsa, hiç bir haşere kendisine zarar veremez.
 
——————————————————————————–
HAŞR SURESİNİN SON ÜÇ AYETİNİ OKUMANIN FAZİLETİ
Bismillâhirrahmânirrahıym.
Hüvallâhüllezî lâ ilahe illâ hû, âlimül ğaybi veş şehâdeh, hüver rahmânür rahıym. Hüvallâhüllezî lâ ilahe illâ hû, el melikül kuddûsüs selâmül mü’minül müheyminül aziyzül cebbârul mütekebbir, sübhânellâhi amma yüşrikûn. Hüvallâhül hâlikul bâriül musavviru lehül esmâül hüsnâ, yüsebbihu lehû mâ fıs semâvâti vel ard, ve hüvel aziyzül hakiym.
Manası:
O, öyle Allah’tır ki, O’ndan başka hiç bir ilah yoktur. O gizliyi de bilir, aşikarı da. O çok esirgeyen ve çok bağışlayandır. O, öyle Allah’tır ki, O’ndan başka hiç bir ilah yoktur. O, öyle melik (padişah) ki münezzehtir noksandan, salimdir, emin edendir. Gözcü ve hafızdır, gâlib ve kadirdir, büyüklükte eşi olmayandır. Azamet sahibidir. Müşriklerin şirk koştukları ortaklardan münezzehtir. O, yaratan, yoktan var eden, varlıklara suret verendir. O’nun güzel isimleri, Esma-i Hüsna’sı vardır. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nu teşbih ederler. O, galibi mutlaktır, hüküm sahibidir.
* Sevgili Peygamberimiz bu ayet-i celileler hakkında buyurmuşlardır ki:
“Her kim sabahladığında üç defa: “Eûzü billâhis semiy ‘ıl aliymi mineş şeytânir raciym.” der de Sure-i Haşr’in son üç ayetini okursa, yetmiş bin melek akşama kadar Cenab-ı Ecelli ve Alâ’dan o kimsenin affını isterler. Akşam olmadan ölürse, şehit olarak ölür. Akşam okursa fazilet ve ecri yine aynıdır.”
Diğer hadis-i şerifte şu fark vardır:
“Melekler onu akşama kadar muhafaza ederler.Eğer o gün içinde ölürse, şehit olarak ölür. Akşam okursa yine aynı mükafat verilir.”
Başka bir rivayette:
“Cenab-ı Ecelli ve Alâ o kimsenin cennete girmesini vacip kılar.”
“Cenab-ı Ecelli Alâ, Sure-i Haşr’in sonunu okuyan kimsenin geçmiş ve gelecek günahlarını affeder.”
Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor:
“Sevgilim Resulü Ekrem’e İsm-i Azam’ı sordum. Şöyle buyurdu.
“Sure-i Haşr’in sonuna devam et, onu çokça oku.” Ben yine sordum. Bana aynı tavsiyeyi yaptı, yine sordum. Aynı tavsiyeyi yaptı.”
Diğer hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor:
“Sure-i Haşr’in son ayetlerini okuyan için cennet, cehennem, Arş-ı A’lâ, kürsî, hicaplar, semalar, yedi kat yerler, zehirli hayvanlar, kuşlar, ağaçlar, güneş, ay, melekler ve diğer mahlukat istiğfar eder; Cenab-ı Ecelli Ala’dan affolunması için niyaz ederler; o günün gündüzünde veya gecesinde ölürse, şehit olarak ölür.”
——————————————————————————–
HACI OSMAN EFENDİNİN MANEVİ DERSLERİ
Hacı Osman Efendi (rahmetüllâhi aleyh):
“Sure-i Kâfirûn’u her gün ikişer yüz defa okumaya devam edersen imanın kuvvetlenir, Hızır (a.s.) sana mürşidlik eder.” buyururlardı. Bazılarına Ayet’el-Kürsi’yi ellişer-yüzer defa okumasını bazılarına da:
Sabah namazından sonra:
Estağfirullâhel azıym 100 defa
Salavât-ı şerife 100 defa
Lafza-i Celâl 400 defa
Rabıta-i Şerife 20 dakika
Bu zikri talim buyururlardı. Zikrin yapılışını şöyle anlatırlardı:
“Lafza-i Celal’de gözler yumulur, zikir ağızla değil kalp ile yapılır. Böyle yapılan zikre Cenabı Ecelli Ala’dan başkası vakıf olamaz.”
“Zikrin ikmalinden sonra bir Fatiha-i Şerife, üç ihlası şerif ve Muavvizeteynler okunarak Cenabı Peygamber’in (s.a.v.) ve diğer peygamberlerin, ehl-i beytin, sahabe-i güzin efendilerimizin, Nakşibend Muhammed Bahaeddin Hazretlerinin, silsile-i sâdâtın
ruhlarına ve kendi ruhunuza da hediye edersiniz.” Talebelerinden birisi sordu: “Hocam, insan hayatta iken ruhuna okuyabilir
mi?”
“Evet, okuyabilir. İnsan, ruhu için okuduğu vakit ruhu manevi olarak kuvvetlenir.”
Büyük mürşid H.H.M.Osman Efendi gizli olarak hayal ile yapılan zikrin sebebini şöyle anlatırlardı:
“Nakşibendi şeyhlerinden Abdülhâhk Gucdüvânî Hazretleri bir gün hocasından ders okurken şu ayeti kerimeye geliyor:
“Cenabı Ecelli Ala’ma karşı dua ettiğiniz vakit, gizli gizli yalvarm, dua edin. Her yerde meydana vermeyin.”
Bu ayeti okuyan Abdülhâhk Gucdüvânî, hocasına:
“Cenabı Ecelli Ala’nın murad ettiği gizlilik nasıl olabilir? Aşikâre yapsak insanlar görüyor. Şeytan damarımızda istediği gibi geziyor, o da biliyor. Gizli yapsak melekler farkına varır. Gizli tarafı nasıl olabilir? Ben bunu anlayamadım.” dedi.
Hocası ona şöyle dedi:
“Ben bu yolları bilmem; bu ilmi ledünnidir. Eğer Allah Teala murad ederse sana gösterir ve öğrenirsin.”
Abdülhalık hocasının bu sözü üzerine beklemeye başladı. Günün birinde Hızır (a.s.) geldi, kendisini evladlığa kabul etti. Nakşilerin yolu olan gizli zikri hayal tariki ile Abdülhâlık’a verdi.
Lâ ilahe illallah Lâ ilâhe’yi kalpten alıyor, sağ omuzun altından çeviriyor. İllallâh’ı kalbe vuruyor.
Hızır (a.s.) ona bu şekilde zikretmesini, zikr-i hafiyi öğretti. Sonra mana aleminde bu zat büyüdü ki, Buhara’da ezanı işittiği vakit beş vakit namazı Kabe’de cemaatle kılardı.
“Bu nasıl olabilir?” diye sordular. Cevaben dedi
ki:
“İnsanın ruhu elektrikten daha süratlidir. Elektrik bir saniyede küre-i arzı üç defa, insanın ruhu ise otuz üç defa dolaşır. Bu zatın aslı Araptı, sonra Türkleşti. Nakşi tarikatını da meydâna çıkaran bu zattır.”
Zikrin menafii hakkında alimlerden birisi şöyle diyor:
“Tohum olacak bir habbenin kalbi yani içi delindiği zaman elbette sümbüllenip neşv ü nema bulamaz; ölür gider. Tıpkı bu şekilde, ene ile tabir edilen enaniyetin kalbi, “Allah Allah” zikrinin şua ve harareti ile yanıp delinse, büyüyüp gaflet ile firavunlaşmaz ve Hâlik-ı semavat ve arz’a isyan edemez. Nakşiler o zikr-i ilahi sayesinde enaniyet mikrobunu öldürmeye ve nefs-i emmârenin başını kırmaya muvaffak olmuşlardır.”
Yukarıda tarif edilen zikir tamamlandıktan sonra direkt olarak Cenabı Peygamber’e rabıta yapılacaktır. Rabıtanın en azından yirmi dakikadan aşağı olmaması lazımdır. Rabıtayı ne kadar çok yaparsan o kadar terakki edersin. Rabıtanın ehemmiyeti çok büyüktür. Daima Cenabı Peygamber’in manevi huzurlarında bulunduğunu tasavvur edebilirsin.”
Rabıta nasıl yapılır?
“Hocam rabıta nasıl yapılır?”
“Dizlerinin üzerinde kıbleye karşı otur, bir Fatiha ve bir salavat-ı şerife okuduktan sonra gözlerini kapat, Cenabı Peygamber’in manevi huzurlarında bulunduğunu ve onun mübarek alnından kalbine ilahi nurun aktığını hisseder gibi ol. Rabıtaya böyle devam ettiğin müddetçe ilahi nurun devamlı olarak her gün biraz daha ziyadeleştiğinin farkına varırsın.”
“Hocam, siz doğrudan vasıtasız olarak Cenabı Peygambere rabıta yapılacağını beyan ediyorsunuz. Halbuki İmam-ı Gazali, Muhyiddin-i Arabi, İmam-ı Şaranî gibi alimler bir mürşidin lazım geldiğini beyan ediyorlar.”
Hoca Efendi:
“Oğlum, onların zamanında bu işin ehli mürşitler vardı. Cenabı Peygamber’e kavuştururlardı. Şimdi ise bu işin ehli olmadığı için (çok az bulunduğu için) kendilerine vasıtasız gideni Cenabı Peygamber (s.a.v.) kabul ediyor.” buyurmuşlardır.
Bu konuda H.476’da vefat eden Risale-i Kuşeyriyye’nin müellifi, İmam ebu’l-Kâsım Abdülkerim diyor ki:
“Çadırlar muhakkak ki onların çadırlarına benziyor, halbuki kabilenin kadınlarının onların kadınları olmadığını görüyorum. Bu sofular taifesinin muhakkiklerinden çokları yok olup gitti. Zamanımızda o taifenin eserlerinden başkası kalmadı. Bu yolda bir duraklama başgösterdi. Hayır, belki de yol gerçekten kayboldu. Kendilerine uyularak hidayete ulaştıracak şeyhler geçip gitti.”
Sonra şu şekilde niyet edilir:
“Ya Rabbi! Okuyacağım salavat-ı şerife
hürmetine nin vücudunda ve gözlerinde bulunan
rahatsızlığı şifaya kavuştur.” Yani ne için okunacaksa niyet, ona göre yapılır. Salavat-ı şerife “4444” defa okunur. Fazla veya noksan okunmamasına dikkat edilir. Bir seferde okunduğu gibi bir kaç günde de okunabilir.
——————————————————————————–
HACI OSMAN EFENDİNİN SALAVATLAR HAKKINDAKİ DERSLERİ
Cenabı Ecelli Alâ buyuruyor:
“Ey kullarım! Ben. Muhammed kuluma salat getiriyorum. Melaikelere de emrettim, onlar da getiriyorlar. Öyle ise siz de ey mûslümanlar! Cenabı Ecelli Ala’ya iktidâen Peygamberinize salat ü selam getiriniz!”
Cenabı Peygamber’e hem salat hem de selam getireceksin. Yani:
Allâhümme salli alâ seyyidinâ muhammedin ve sellim. diyeceksin. Selam getirmeyi unutmayacağız. Beş on defa salavat-ı şerife getirdin mi, bir defa da selam getireceksin. Cenabı Peygamber, üzerine salavat getiren kimseyi unutmaz. Resulü Ekrem, Cenabı Hakk’ın “Şekûr” ismi şerifine mazhar olmuştur. Kimden bir iyilik görürse onu ebediyyen unutmaz. İnsan kendini Cenabı Peygamber’e sevdirmelidir.
Cenabı Peygamber (s.a.v.) buyuruyor:
“Bir adam bana bir defa salavat getirdi mi, Cenabı Ecelli Alâ ona on defa getirir. On defa getirirse yüz defa, yüz defa getirirse bin defa salavat getirir.”
Yani Allah Teala ona rahmet eder.
Salavatı şerife getireni Allah Teala karşılıyor. Bir insan Cenabı Peygamber’e günde yüz defa salavatı şerife getirirse Allah Teala alnının ortasına “Münafık değilsin, gavur değilsin, cennetliksin” diye yazdırıyor. İnsanın günde yüz defa salavatı şerife getirmesi ehli cennet olduğunun alametidir. Ehl-i cennet olmasaydı Allah Teala yüz defa salavatı şerife getirmeye muvaffak etmezdi. Doksan dokuza kadar azdır. Yüz defa getiren, çok getiren zümreye dahil olur. Bununla beraber on tane, yirmi tane getirsen bu da seni kurtarır. Çok olsun dersen yüze çıkarırsın.
Salavatı şerifeyi getirmek, bazı yerde farzdır. Bazı yerde vacip, bazı yerde sünnet, bazı yerde menduptur. Bunların yerlerini bilmelidir. İnsanın hayatı boyunca bir defa salavatı şerife getirmesi farzdır. Ölene kadar bir defa salavatı şerife getirmeyen, Allah muhafaza buyursun, azaba layık olur. Cenabı Peygamber’in ismi şerifi duyuldu mu salavatı şerife getirmek vaciptir.
Yani Cenabı Peygamber’in ismi anıldığı zaman salavatı şerife getirmeye mecbursun. Eğer Cenabı Peygamber’in bir mecliste ismi çok işitilirse, ulemanın çoğu “bir defa getirirse mesuliyetten kurtulur.” dediler.
Bunu İmam-ı Tahâvî kabul etmiyor, diyor ki:
“Cenabı Peygamber’in her ismini işiten salavatı şerife getirmelidir, çünkü vaciptir. Namaz içerisindeki salavatı okumak sünnettir. Günde yüz defa getirmek ise müstehaptır. Ne kadar çok getirirsen o kadar makbuldür.
 
——————————————————————————–
HACCA GİDENE HACDAN DÖNENE KARŞI YAPILACAK DUA
Zevvedeket takva ve vecceheke fil hayri ve kefâkel hemme.
Manası: Cenabı Ecelli Alâ seni takva ile azıklandırsın ve seni hayra yöneltsin ve senden
sıkıntıyı gidersin.
* “Bir delikanlı Cenabı Peygamber Efendimiz’e
gelip: “Ya Resulüllah, ben hacca gitmek istiyorum.” dedi. Allah’ın Rasulü onunla yürüdü ve ona karşı bu
duayı okuyarak duada bulundu.”
Yâ ğulâmü kabilellâhü hacceke ve ğafera zenbeke ve ahlefe nefekatek.
Manası: Ey delikanlı! Allah haccını makbul, günahlarını mağfur edip harcadığının bedelini versin.
“O delikanlı hacdan dönünce huzuru peygambere gelerek selam verdi. Resulü Ekrem de ona bu dua ile duada bulundu.”
Allâhümmağfiril hâcce ve limenistağfera lehül hâccü.
Manası: Ey Allah’ım! Hacıları affet ve hacıların affedilmelerini istedikleri kimseleri de affet.Bu duayı Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bütün hacılara karşı yapmıştır.
——————————————————————————–
HACET DUALARI
Mukatil bin Süleyman’dan rivayet edilmiştir. Şöyle diyor:
“Kim sabah namazını vaktinde kılar sonra aşağıdaki duayı ikiyüz kere okursa duası bi iznillâh
kabul olunur:
Dua şudur:
Allâhümme yâ hayytt yâ kayyûmü yâ ferdü yâ vitru yâ samedü yâ senede menistenede ileyhi yâ men lem yelid ve lem yûled ve lem yekûn lehû küfüven ehad.
Mukatil diyor ki:
Başka nüshada İmam Şafii’nin şu sözünü gördüm:
“Kim ki yüz kere: “Bismillâhirrahmânirrahıym. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym. Yâ kadiymü yâ dâimü yâ ferdü yâ vitru yâ ehadü yâ samedü yâ hayyü yâ kayyûm.” dedikten sonra secde ederek hacetini isterse istediği kendisine verilir.”
Bazı alimler bu duanın sonunda “Yâ zel celâli vel ikram, salli alâ muhammedin ve âlihî.” der, sonra istediğini ister, diyorlar.
Başka bir nüshada da şöyle gördüm. Yüz kere yahut üç gün okur:
Bismillâhirrahmânirrahıym. Mâşâellâhü kâne lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym. Yâ kadiymü yâ vefıyyü yâ hafıyyü yâ kâimü yâ dâimtt yâ ferdü yâ vitru yâ ehadü yâ samedü yâ hayyü yâ kayyûmû bi rahmetike esteğıysü.
——————————————————————————–
HACET MEKTUBATI
Bismillâhirrahmânirrahıym. Min abdihiz zelil, ilâ rabbihil celîl, rabbi innî messeniyed durru ve ente erhamür râhımiyn.
Manası:
“Rahman ve Rahıym olan Allah’ın adı ile. Zelil, hakir kulundan Celîl olan Rabbine. Ey Rabbim! Gerçekten bana bir musibet isabet etti. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.”
Fazileti:
Dileği olan kimse bu satırları bir kağıda yazarak akar suya bırakır. Sonra aşağıdaki duayı da okumaya devam ederse Allah’ın izni ile dileği mutlaka hasıl olur:
İlâhî bi muhammedin ve âlihit tayyibiyne ıkdı hâcetî.
(Muhammed Aleyhisselam ve onun mübarek ehli beyti ve ashabı hürmetine dileğimi ihsan et Allah’ım.)
Bişr el-Hafî’nin tevbe edip tevbesinin kabul edilişine sebep olan kıssa şudur:
Kendileri bir gün yolda giderken, üzerinde Cenabı Hakk’ın mübarek isminin yazılı bulunduğu, fakat ayaklar altında ezilmiş bir kağıt parçası gördüler. Her tarafı çamur ve toz toprak olan bu kağıdı yerden alıp, güzelce temizleyip, ayak altına düşmeyecek bir şekilde duvar deliğine koydular. O akşam bir rüya gördü. Kendisine aynen şöyle sesleniliyordu:
Ey Bişr! Sen benim ismimi yerden, ayak altından kaldırıp temizledin. Ben de senin ismini yüceliklerekaldırıyor ve bütün kirlerinden temizliyorum. Bundan böyle seni hem dünyada, hem de ahirette arındırmış olarak huzuruma alacağım.
Ey gerçeğin talibi olan kimse! Bilmiş ol ki, nice zengin kimseler vardır ki her türlü dünya nimetine mazhardırlar ve hatta bir adım bile bir yerden diğer bir yere yaya yürümeyecek kadar imkana sahiptirler. Böyle oldukları halde, ölmeleri ile birlikte isimleri de derhal unutulur. Halbuki Bişr gibi bir fakir, Cenabı Hakk’ın ismini yerden alıp kaldırdığı ve emin bir yerde gizlediği için, Cenabı Hakk, ona asırlar boyu unutulmayacak bir isim olan Hafıyy adını veriyor. Asırlar boyunca hayır dualarla anılmasına onun bu asil hizmeti sebep oluyor. Bunun içindir ki, insan yaptığı işin neyi kazandıracağına veya neyi kaybettireceğine dikkat etmelidir. Kimsenin yaptığı iyi bir hizmet elbetteki Allah Teala katında boşa gitmez.
* Allah Resulü (s.a.v.) buyuruyorlar ki: “Defterlerinize (kitaplarınıza) besmele-i şerifeyi
yazınız. Her yazdığınızı besmeleyle başlayarak yazınız.
Konuştuğunuzu da yine besmeleyle başlayarak
konuşunuz.”
 
——————————————————————————–
HACET NAMAZI VE DUASI
Lâ ilahe Ulallâhül haliymül keriym. Sübhânellâhi rabbil arşil azıym. Elhamdü lillâhi rabbil âlemiyn. Es’elüke mûcibâti rahmetik. Ve azâime mağfiratik. Vel ğaniymete min külli binin. Ves selâmete min külli ismin lâ teda’ lî zenben illâ ğafarteh. Ve lâ hemmen illâ ferracteh. Ve lâ hâceten hiye leke rıdan illâ kadaytehâ yâ erhamer râhımiyn.
Resulü Ekrem Efendimiz buyuruyorlar ki: “Kimin Allah Teala’ya veya ademoğullanndan birine bir dileği olursa güzel bir abdest alsın. Sonra (rızayı bari için) iki rekat namaz kılsın. Selamdan sonra (bu duayı) okusun.”
“On iki rekat namaz vardır. Bu namaz geceleyin ve gündüzleyin de kılınabilir. (Yalnız diğer namazlardan farklı olarak) namazın sonunda teşehhüdden sonra Allah Teala’ya hamd ü sena, Resulüne salat ü selamdan sonra secdeye var ve:
Fatiha-i Şerife (7) defa, Ayet’el-Kürsi (7) defa, Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şeriyke leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadiyr (10) defa, Allâhümme innî es’elüke bi mekâıdil ızzi min arşike ve münteher rahmeti min kitâbike vesmikel a’zami ve ceddikel a’lâ ve kelimâtiket tâmmeh (1) defa oku. Sonra dileğini iste ve başını secdeden kaldır, selam ver. Sakın bu namazı cahillere öğretmeyin, onlar da yaparlar ve duaları kabul olunur.” buyurdu.
 
——————————————————————————–
HACET VE DİLEK SURESİ
Haceti veya bir dileği olan kimse, çarşamba, perşembe ve cuma günlerini oruçlu olarak geçirir. Yalnız cuma günü, cuma namazına gitmeden önce boy abdesti alarak cuma namazına iştirak eder. Yolda giderken de bir fakire sadaka verir. Cuma namazı sona erince, ellerini ilahi dergaha açarak şöyle duada bulunur:
Allâhümme innî es’elüke bismikel azıymi bismillâhirrahmânirrahıym, ellezî lâ ilahe illâ hû, âlimül ğaybi veş şehâdeti hüver rahmânür rahıym, es’elüke bismikellezî melees semâvâti vel arda ve es’elüke bismike bismillâhirrahmânirrahıym, ellezî anet lehül vücûhü ve haşeat lehül asvâtü ve veciletil kulübü min haşyetihî en tüsalliye alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim ve en takdıye hâcetî…
Bu duayı okuyanlar bi iznillâh hacetlerine kavuşurlar.
İbni Mes’ud (r.a.), Peygamber Aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“On iki rekatlık bir namaz vardır. Gece veya gündüz her rekatında bir Fatiha ve bir de sure okunur. Her iki rekatta bir teşehhüde oturup selam verilir. Ve son iki rekatta selam vermeden önce teşehhüdde otururken, yedişer defa Fatiha ile Ayet’el-Kürsi, on kere de:
Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şerike leh, lehül
“Allâhümme innî es’elüke bi mekâıdil ızzi min arşike ve münteher rahmeti min kitâbike ve bismikel a’zami ve min ceddikel a’lâ ve kelimâtiket tâmmâti en takdiye haceti.” duası okunur. Sonra da hacet söylenir ve selam verilirse Allah onun hacetini yerine getirir.”
Sonra şöyle buyurdular:
“Bunu art düşünceli beyinsizlere öğretmeyin. Çünkü bu müstecab olan bir duadır.” (Onlar da yapar, duaları kabul olunur.) ayının birinci gecesi baştan sona kadar okursa ve bu okuyuşunu sırf Allah rızası için yaparsa, gelecek aynı güne kadar bir sene müddetle Cenabı Hakk, o kulunu himayesine alır.
* Bir kimse büyük bir tehlike karşısında bu sureyi üzerinde bulundurursa veya bu surenin yazılmışını temiz bir su içerisine koyup aynı sudan içerse, bol kazanç elde etmesine, devletten yardım görmesine ve zelzele tehlikesinden korunmasına yardım ve vesile olur.
——————————————————————————–
HADİD SURESİNİN SIRLARI
* İbni Abbas (r.a.) diyor ki:
“İsm-i Azam dediğimiz Cenabı Hakk’ın en yüce ismi, Hadid suresi içerisinde bulunan yedi ayetin içerisindedir.
 
——————————————————————————–
HARAM NEDİR?
Haram neye denir?
C- Allah Teala’nın işlenmesinin fena olduğunu bize bildirdiği amellerdir.
S- Ne gibi?
C- İçki içmek, domuz eti yemek, anaya ve babaya saygısızlık yapmak, hırsızlık etmek, yalan söylemek, adam öldürmek başkalarının hakkına tecavüz etmek, gıybet etmek, laf taşımak, iftirada bulunmak, hayvanlara eziyyet etmek, zina yapmak, su-i zanda bulunmak, yalancı şahitlik yapmak, kadere inanmamak, başkalarının ayıbını araştırmak, hile yapmak, nimete şükretmemek, büyüklük taslamak gibi…
S- Bir kimse gerek işlesin veya işlemesin, haramı helal diye itikad ederse ne olur?
C- Müslümanlıktan çıkar, kafir olur.
S- Bir kimse haramı haram itikad ederse yani fena olduğunu bilerek işlerse ne olur?
C- Müslümanlıktan çıkmaz. Öldüğü vakit namazı kılınır. Yalnız ahirette cehennem azabına layık olur.
 
——————————————————————————–
HASTALARI ZİYARET ETMENİN FAZİLETİ
Resulü Ekrem Efendimiz buyurdu:.
“Bir müslüman sabahleyin hasta bir kardeşini ziyaret ederse, yetmiş bin melek akşama kadar ona dua ederler. Eğer akşamleyin ziyaret ederse yetmiş bin melek sabaha kadar onun için hayır duada bulunurlar. Aynı zamanda ziyareti, onun için cennette toplanmış meyveler olur.”
——————————————————————————–
HASTANIN VE HASTAYI ZİYARET EDENLERİN OKUYACAKLARI DUA
Allâhümme rabben nâsi ezhibil be’seşfı enteş şaft lâ şifâe illâ şifâüke şifâen lâ yüğâdiru sekamâ.
Manası: Ey insanların Rabbi! Şiddeti gider, şifa ver. Sen şifa vericisin. Sen’in şifandan başka şifa yoktur. Ancak senin şifan vardır. O senin verdiğin şifa asla hastalık bırakmaz.
* “Resulü Ekrem Efendimiz bir hastayı ziyaretegeldikleri vakit o hasta üzerine (bu duayı) okurlardı.”
Eûzü bi ızzetillâhi ve kudratihî min şerri mâ ecidü ve ühâziru.
Manası: Vücudumda hissettiğim hastalığın şerrinden sakınır, Cenabı Ecelle Ala’nın izzet ve kudretine sığınırım.
* “Osman b. Ebu As (r.a.) Resulü Ekrem’e vücudunda bulunan ağrılardan şikayet etti. Resulü Ekrem (s.a.v.) ona: “Elini ağrıyan yere koy, üç defa bismillah de, sonra (bu duayı) yedi defa oku, buyurdu.”
Es’clüllâhel azıyme rabbel arşil azıymi en yeşfîyek.
Manası: Büyüklerin büyüğü Allah’tan, büyük Arşın Rabbinden sana şifa ve afiyet vermesini diliyorum.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu:
“Her kim eceli gelmeyen bir hastanın yanında getireceksin. Cenabı Peygamber, üzerine salavat getiren kimseyi unutmaz. Resulü Ekrem, Cenabı Hakk’ın “Şekûr” ismi şerifine mazhar olmuştur. Kimden bir iyilik görürse onu ebediyyen unutmaz. İnsan kendini Cenabı Peygamber’e sevdirmelidir.
Cenabı Peygamber (s.a.v.) buyuruyor:
“Bir adam bana bir defa salavat getirdi mi, Cenabı Ecelli Alâ ona on defa getirir. On defa getirirse yüz defa, yüz defa getirirse bin defa salavat getirir.”
Yani Allah Teala ona rahmet eder.
Salavatı şerife getireni Allah Teala karşılıyor. Bir insan Cenabı Peygamber’e günde yüz defa salavatı şerife getirirse Allah Teala alnının ortasına “Münafık değilsin, gavur değilsin, cennetliksin” diye yazdırıyor. İnsanın günde yüz defa salavatı şerife getirmesi ehli cennet olduğunun alametidir. Ehl-i cennet olmasaydı Allah Teala yüz defa salavatı şerife getirmeye muvaffak etmezdi. Doksan dokuza kadar azdır. Yüz defa getiren, çok getiren zümreye dahil olur. Bununla beraber on tane, yirmi tane getirsen bu da seni kurtarır. Çok olsun dersen yüze çıkarırsın.
Salavatı şerifeyi getirmek, bazı yerde farzdır. Bazı yerde vacip, bazı yerde sünnet, bazı yerde menduptur. Bunların yerlerini bilmelidir. İnsanın hayatı boyunca bir defa salavatı şerife getirmesi farzdır. Ölene kadar bir defa salavatı şerife getirmeyen, Allah muhafaza buyursun, azaba layık olur. Cenabı Peygamber’in ismi şerifi duyuldu mu salavatı şerife getirmek vaciptir.
 
——————————————————————————–
HAYATINDAN ÜMİT KESEN KİMSENİN OKUYACAĞI DUALAR
Allâhümme eınnî alâ ğamerâtil mevti ve sekerâtil mevt.
Manası:
Allah’ım, bana ölümün baygınlıkları anında yardım et.
Aişe (r.a.) anlatıyor:
“Resulü Ekrem (s.a.v.)’in vefatı anında yanında bulunuyordum. Yanında bir bardak su vardı. Mübarek ellerini suya batınp yüzüne sürüyor ve sonra bu duayı okuyordu.”
 
——————————————————————————–
HAYVANI KAÇAN KİMSENİN OKUYACAĞI DUA
Yâ ıbâdellâhi ahbisû, yâ ıbâdellâhi ahbisû.
Manası: Ey Allah’ın kulları! Onu tutun, yakalayın. Ey Allah’ın kulları! Onu tutun, yakalayın. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “Sizden birinin hayvanı bağından boşanarak çölde kaybolsa bu duayı yüksek sesle okusun. Hiç şüphe yoktur ki, Allah Teala’nın muhafızları vardır. Onu mutlaka tutar.”
——————————————————————————–
HZ. ÖMER R.A AĞLAMASI
Hazreti Ömer (r.a.) Kur’an’dan bir ayet işittiği zaman baygınlık geçirir ve düşerdi. Bir gün eline bir saman çöpü aldı ve dedi ki: “Ne olaydı bir saman çöpü olsaydım da zikredilir bir şey olmasaydım.”
O kadar çok ağlardı ki, gözünden akan yaşlar yüzünde iki siyah çizgi meydana getirirdi.
* Yine bir gün Hazreti Ömer (r.a.), devesinin üzerinde bir yerden geçerken birinin:
İnne azâbe rabbike le vâki’, mâ lehû min dâfi’.
“Hiç şüphe yoktur ki, Rabbinin azabı vaki olacaktır. Onu def edecek hiç bir şey yoktur. ” mealindeki ayeti okuduğunu işitince baygınlık geçirerek devesinden düştü. Onu evine götürdüler. Bir ay evinden çıkmadı.
* Ebu Ümame (r.a.)’den rivayet edilen bir hadiste Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
“Allah Teala Hazretleri, Kur’an-ı Kerim’e hizmetleri sebebiyle nice milletlerin şan ve şerefini yükseltirken, nice milletleri de ona ihanet ve saygısızlıkları sebebiyle mağlup ve perişan eder.”
* “Bir araya toplanarak Allah’ın kitabını okuyan ve okutan kimseler, O’nun has misafirleridir.”
* “Bir takım kimseler, Allahü Teala’nın rızasından başka maksadları olmadan, O’nu zikirle (Kur’an okumakla) meşgul olurlarsa, o topluluğu meydana getiren kimselere manevi bir seslenişle şöyle seslenilir:
“Ey bu zikir ve ilim meclisinde bulunanlar! Allahü Teala’nın bağışladığı kimseler olarak kalkıp dağılabilirsiniz. Çünkü Rabbiniz sizin günahlarınızı sevaba tebdil etti.”
 
——————————————————————————–
HZ.MERYEMİN VALİDESİNİN DUASI
İmran’ın zevcesi Allah Teala’ya şöyle niyazda bulunuyordu:
Rabbi innî nezertü leke mâ fî batnî muharraran fe tekabbel minnî, inneke entes semiy’ul aliym.
“Rabbim, karnımdakini azadlı bir kul olarak sana adadım. Benden olan bu adağı kabul et. Şüphesiz niyazımı hakkıyla işiten, niyetimi kemaliyle bilen sensin.”
Allah Teala, İmran’ın zevcesinin bu duası üzerine şöyle buyurdu:
“Bunun üzerine Rabbi, onu güzel bir kabul ile kabul buyurdu ve güzel bir şekilde yetiştirdi. Onu Zekeriyya’nın himayesine verdi. Zekeriyya ne zaman (Meryem’in yanına) mihraba girse, onun yanında yiyecek bulurdu. “Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor? ” dedi. Meryem: “O Allah tarafından geliyor. Şüphesiz ki Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır. ” dedi.
 
——————————————————————————–
HELADA KONUŞMANIN YASAKLANDIĞINA DAİR
Evde veya sahrada kaza-i hacet yaparken konuşmak mekruhtur. Kaza-i hacet halinde hapşıran “elhamdü lillâh” diyemez. Hapşıran kimseye de “yerhamükellâh” diyemez. Selam verenin selamına müezzin, ezan okurken mukabele edemez. Bu halde konuşmak kerahat-ı tenzihe ile mekruhtur. Bu halde hapşırdığı vakit kalbi ile “elhamdülillah” derse bunda bir beis yoktur.
“Küçük abdestini yaparken dahi yanından geçen birinin verdiği selama mukabele edilmeyeceği bildirilmiştir.”
——————————————————————————–
HELAYA GİDERKEN OKUNACAK DUA
Allâhümme innî eûzü bike minel hubsi vel habâis.
Manası: Ey Allah’ım, erkek ve dişi şeytanlardan sana sığınırım.
Resulü Ekrem helaya girerken bu duayı okurlardı.
“Ademoğlunun avret yeri ile cinnilerin gözleri arasındaki perde, ademoğlunun helaya gireceği vakit bismillah demesidir.” buyurdular.
 
——————————————————————————–
HER HASTALIĞIN MANEVİ İLACI
Resulü Ekrem (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edilir:
– Cebrail Aleyhisselam bana öyle bir ilaç öğretti ki, o varken ne başka bir ilaca ne de doktora muhtaç olurum.
Hazreti Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali (r.anhüm):
O ilaç nedir ey Allah’ın Resulü? Bizim ona ihtiyacımız vardır, derler.
Yağmur suyundan bir miktar su alınır. Üzerine Fatiha suresi, İhlas suresi, “Kul eûzü bi rabbil felak, Kul eûzü bi rabbin nâs sureleri ve Ayet’el-Kürsi her biri yetmiş defa olmak üzere okunur. Akşam, sabah yedi gün o sudan içilir. Beni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim, bana Cebrail dedi ki:
“Bu sudan kim içerse, Allahü Teala onun vücudundan her türlü hastalığı giderir, onu bütün hastalık ve sancılarından kurtarır. Kim o sudan hanımına içirip onunla cima ederse Allah’ın izni ile o kadın hamile kalır. Göz ağrısını, sihri giderir. Balgamı keser, göğüs ve diş ağrılarını ve çok yemek yemekten
meydana gelen ağırlığı, susuzluğu, idrar tutukluğunu giderir. O kimse kan aldırmaya muhtaç olmaz. Bunun faydaları saymakla bitmez.
***
Rivayet edilir ki, adamın biri Peygamber Aleyhisselam’ın yanına gelip malının azlığından şikayet eder. Bunun üzerine Peygamber Aleyhisselam adama şöyle buyurur:
– Sabah namazı ile güneşin doğuşu arasında yüz kere “Sübhânellâhi ve bi hamdihî sübhânellâhil azıymi estağfirullâh.” duasını okursan istediğin kadar dünya malına sahip olursun.
***
Cuma namazından sonra kim: “Yâ ğaniyyü yâ hamiydü yâ mübdiü yâ müıydü yâ rahıymü yâ vedûdü ağninî bi halâlike an harâmike ve ekfinî bi fadlike ammen sivâk.” derse Allahü Teala borcunu ödemesini ona müyesser kılar ve onu hiçbir kimseye muhtaç kılmaz.
Bazıları bu dua hakkında şöyle diyorlar: “Bunlara her farz namazından sonra devam edeni Allahü Teala zengin kılıp kimseye muhtaç etmez.”
***
– Kim ki Cuma gecesi on defa: “AUâhümme yâ dâimel fadlı alel beriyyeh, yâ bâsıtel yedeyni bil atıyyeh, yâ sâhıbel mevahibis seniyyeh, salli alâ muhammedin hayril beriyyeh, vağfir lî yâ zel ulâ fi hâzihil aşiyyeh.” diye okursa Allahü Teala ona yüzbinlerce sevap verip,yüzbinlerce günahını bağışlar, yüzbinlerce yüksek dereceye ulaştırır ve kıyamet günü İbrahim Aleyhisselam’ın yanında bulunup izdiham meydana getirir.
***
Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor: “Kim ki Cuma namazından sonra yüz kere: “Kul hüvallâhü ehad” suresini okuyup bana yüz kere salat ü selam getirir ve sonra yetmiş kere: “Allâhümmekfînî bi halâlike an harâmike vağninî bi fadlike ammen sivâk.” diye okursa üzerinden iki Cuma geçmeden Allah onu zengin kılar.”
Bir rivayette ise: “Allahü Teala onun otuz dünya ihtiyacı ve yetmiş ahiret ihtiyacı olmak üzere yüz ihtiyacını giderir.” Duyurulmuştur.
***
Kim Cuma namazından sonra yüz kere:
“Sübhânellâhil azıymi ve bi hamdihî.” derse Allahü Teala onun ve ana babasının yüzbinlerce günahlarını bağışlar.
Hadiste varid olmuştur:
Kim ki ömrünün uzun olmasını, düşmanına galebe çalmayı, rızkının geniş olmasını ve kötü ölümden korunmayı isterse, sabah-akşam şu duayı okusun:
Ansızın ölmekten kurtulmak, rızkı geniş ve çok olmak, cehennemden azad olmak ve imanını korumak isteyen kimse dört rekat namaz kılar. Her rekatında Fatiha ve bir sure okur. Kur’an okunmasının akabinde yüz kere, rükuda yüz kere, rükudan kalktığında ve iki secde arasında yirmi kere (Estağfırullâh) der. Sonra Ettehıyyâtü ve diğer duaları okuyup selam verir.
——————————————————————————–
HİDDETLENİNCE OKUNACAK DUA
Eüzü billahi mineş şeytanir raciym.
Resulu Ekrem hiddertlenince bu teavüzzü okurlardı.
 
——————————————————————————–
HİKMET İLMİ NASIL ELDE EDİLİR?
Allâhümme yâ ğaniyyü yâ muğnî ağninî bi halâlike an harâmike ğınen lâ ehâfü minhü fakran vehdinî fe innî dâllün ve allimnî fe innî câhilün.
“Kim Duha suresini kırk gün okumayı vird haline getirir, sonunda da yukandaki duayı tam bir sadakatle okursa, Allah Teala rüya aleminde veya uyanıkken kendisine hikmet ilmini öğretecek bir üstad gönderir.”
 
——————————————————————————–
HİZBÜ’N-NASR DUASININ OKUNUŞU
Allâhümme bi satveti ceberûti kahrike ve bi sür’ati iğâseti nasrike ve bi ğayretike lintihâki hurumâtike ve bi hımâyetike limenihtemâ bi âyâtike nes’elüke yâ Allâhü yâ Allâhü yâ Allâhü yâ Semîu yâ müciybü yâ kariybü yâ seriy’u yâ müntekımü yâ kahhâru yâ şedîdel batşi yâ men lâ yu’cizühû kahrul cebâbirati ve lâ ya’zumü aleyhi helâkül mütemerrideti minel mülûkil ekâsirati en tec’ale keyde men kâdenâ fî nahrihî ve mekra men binâ âiden ileyhi ve hufrate men hafera lenâ vakıan hüve fîhâ ve men nasabe lenâ şebeketel hıdâı ic’alhü yâ seyyidî ileyhâ ve masıyden fîhâ ve esîran ledeyhâ. Allâhümme bi hakkı kef hâ yâ ayn sâd ikfinâ hemmelıdâ ve lekkıhimür radâ vec’alhüm li külli habîbin fidâ ve sellıt aleyhim acilen nikami fil yevmi ve ğadâ. Allâhümme beddid şemlehüm Allâhümme ferrık cem’ahüm Allâhümme fulle haddehüm. Allâhümme kallil addehüm. Allâhümmec’alid dâirate aleyhim. Allâhümme ersilil azâbe ileyhim. Allâhümme ahrichüm min dâiratil hılmi vel lutfi veslübhüm müdüdel imhâli ve ğulle yedeyhim ilâ a’nâkıhim verbut alâ kulûbihim ve lâ tübellığhümül âmâl. Allâhümme mezzıkhüm külle mümezzekın mezzaktehû intisâran li evliyâike ve enbiyâike ve rusülik. (3 defa okunacak.) Allâhümmentesır lenâ intisârake li ehıbbâike alâ a’dâik (3 defa okunacak.) Allâhümme lâ tümekkinil a’dâe fiynâ ve lâ minnâ ve lâ tüsellıt aleynâ bi zünûbinâ men lâ yerhamünâ. Hâ miym lâ yünsarûn (7 defa okunacak.) Hummel emru ve câen nasru fe aleynâ lâ yünsarûn. Allâhümme bi hakkı hâ miym ayn siyn kâf hımâyetünâ mimmâ nehâfü. Allâhümme kınel esvâe ve lâ tec’alnâ mehallen lil belvâ. Allâhümme a’tınâ emeler racâi ve fevkal emel, yâ men bi fadlihî li fadlihî nes’elüke ilâhî el acel el acel. İlâhî el icâbetel vez zeheli vel müğali vel evrâmi ved demil esvedi vel mağdıl enkedi ver riyhıl ahmeri ved dâil ekberi ved demil asgari ve cemiy’ıl âfâti vel âhâti vel hümûmi vel mağmûmi vel kürûbi ves sekteti ved dehşeti ver ra’şeti vet tavşeti vez zeyğı vel huzni ves sihri vel mekri vel kaderi vel fütûri vel vühûşi vel hevâmi ve müşâhanetil avâmi vel inhizâmi ve şerriş şeytani ves sultani vel hukkâmi vez zullâmi vel kahtı vel vebâi vel hebâi vel ğalâi vel celâi vez zilzâli vel belâi ve hedmil binâi ve udâlid dâi ve haybetir racâi ve şemâtetil a’dâi ve şerril eşrâri ve keydil füccâri vel inhizâmi ve mahtelefe aleyhil leylü ven nehâru min tavârikıl insi vel cânni illâ târikan yatruku bi hayrin yâ rahmânü ve min şerri külli şeytanin raciymin ve min şerri külli dâbbetin ente âhızün bi nâsıyetihâ, inne rabbî alâ sıratın müstekıym. Ente rabbî ve ılmüke hasbî aleyke tevekkeltü ve ileykeltece’tü yâ nı’mel mevlâ ve yâ nı’men nasıyru ve ente hasbî ve nı’mel vekiylü ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym, ve sallellâhü alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim.
 
 
——————————————————————————–
HİZBÜ’N-NASR DUASI
Bu dua İslam memleketlerinden birinin üzerine, kafirlerin sulta kurmak istedikleri veya galebe ettikleri durumlarda, Cenabı Hakk’tan yardım talep etmek için okunur.
Bu duayı, manevi bir işaret ile Şeyh Ebu’l Hasan Şazeli Hazretleri telif etmişlerdir.
Bu mübarek duanın defalarca tesir ve faydası görülmüştür.
İhlas ve huzur-u kalp ile okunduğunda Allah’ın izni ile kafirler perişan ve darmadağın olurlar. İslam orduları da onların üzerine galip gelir.
Mü’min kardeş!
Şunu aklından çıkarma! Bu dua, kafir güruhu üzerine okunur. Mü’min, muvahhid ve:
“Lâ ilahe illallah, muhammedün resûlüllâh” diyen bir kimse üzerine, her ne kadar zalim, fasık, azgın ve günahkar olsa da okumak caiz değildir. Belki ıslahı için dua edilir. Başka sebeplere başvurulur. Bu gibi insanların üzerine, bu duayı okumaktan kaçınmak bir vecibedir. Kim bu nasihati dinlemez de, kendi akıl ve hevasına kapılarak bir mü’min üzerine bu duayı okuyacak olursa, çok geçmeden ya canından, ya malından, ya evladından olur veya ailesi Allah tarafından bir bela ve azaba yakalanır. Bunu kendi nefsinde de açıkça görebilir.
Hülasa olarak, bu dua yalnız din düşmanlarına, İslam düşmanlarına, kafirlerin ve müşriklerin aleyhine okunmak için tertip edilmiştir. Mü’min ve müslüman kimselerin aleyhine okunmadığı gibi, başka bir muradın meydana gelmesi için okumak da caiz değildir. Duanın sözleri ve kelimeleri de bunun birer şahididir. Yani bu dua, yalnız din düşmanlarının aleyhinde okunmalıdır. Dünya menfaati temin etmek için okumak haramdır. Bu duanın gayesi, i’lây-ı kelimetullâh olmalıdır. Allah’ın dininin yayılması için okunmalıdır.
Dua nasıl okunmalıdır?
Evvela taze bir abdest alınmalıdır. Issız bir yere çekilip Allah rızası için iki rekat namaz kılınmalı, birinci rekatta zammı sure olarak Fil suresi, (Elem tera…) ikinci rekatta Nasr (İza câe nasrullâh…) suresi okunmalıdır. Selam verdikten sonra, bir Fatiha, üç İhlâs-ı Şerif, yedi salavat-ı şerife okuyup sevabını bütün peygamberlerin, velilerin, şehidlerin, gazilerin, Şazeli hazretlerinin ruhuna bağışladıktan sonra, Eûzü besmele çekilir.
“İnnâ enzelnâhü fî leyletil kadr. Ve mâ edrâke mâ leyletül kadr. Leyletül kadri hayrun min elfi şehr, tenezzelül melâiketü ver ruhu fiyhâ bi izni rabbihim min külli emrin selâm” dedikten sonra sağına, soluna, önüne, arkasına, üstüne, altına eli ile birer kere işaret ederek selam verilir. “Hiye hattâ matleıl fecr” ayeti okunarak sure sona erer. Hemen akabinde şu dua okunur:
“Tehassantü bi zil mülki vel melekût. Ve aksemtü bil ızzi vel ceberut. Ve tevekkeltü alel hayyil kayyûm. £1 haliymillezî lâ yenâmü ve lâ yemût. Dehaltü fî hırzillâh. Dehaltü fî hıfzıllâh. Dehaltü fî emânillâh. Bi ‘ hakkı kâf hâ yâ ayn sâd küfiytü. Ve hâ miym ayn siyn kâf humiytü. Bi lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym.”
Bu dua okunduktan sonra, beden ve eller üflenerek vücud sıvazlanır. Kişi kendisini Allah’ın koruması altına alır. Sonra euzü besmeleden sonra şu ayet okunur:
“Ellezîne kale lehümün nâsü innen nâse kad cemeû leküm fahşevhüm fe zâdehüm imâna, ve kâlû hasbünallâhû ve m’mel vekiyl. Fenkalebû bi nı’metin minallâhi ve fadlin lem yemseshüm sûün vettebeû ndvânellâh, vallâhü zû fadlin azıym.”
Kafirlerin kahr ve perişan olmalarını, ordularının ve diyarlarının perişan olmalarını niyet ederek, besmele çekmeden, duaya ara vermeksizin üç, beş yahut yedi defa bu dua okunacaktır. Okumayı sona erdirdikten sonra, ellerin arkası semaya doğru kaldırılır. Düşman ordusu hayal ile göz önüne getirilir. Cenabı Hakk’tan müslümanlara yardım ve imdad etmesi niyaz evlenir. Din düşmanlarının perişan olmaları için, Cenabı Hakk’tan rica ve niyazdabulunurken eller kafirler üzerine, bir madde serper gibi serpilir. Elleri tu esnada yüz ve bedene sürmekten sakınmalıdır.
Bu şekilde, en az yedi gün okumalıdır. Lakin Allah’ın yardımı gelinceye kadar devam etmek daha iyidir. İstenirse, okuma, yedi adede bırakılmayıp onbir, yirmi bir defa okunabilir. Sıkıntılı zamanlarda da istenildiği kadar okunabilir.Allah Teala: “Bana dua ediniz, kabul edeyim. ” buyurmak sureti ile duanın önemini bizlere açıkça bildirmişlerdir. Bu dua, süfli arzu ve istekler için katiyyen okunmamalıdır.
 
——————————————————————————–
HOROZ SESİ,MERKEP ANIRMASI İŞİTİLİRSE OKUNACAK DUA
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu:
“Horoz sesi işitince Allah Teala’dan hacet isteyiniz. Çünkü o meleği görmüştür. Merkep anırması işitince Allah Teala’ya sığınınız. Çünkü onlar sizin göremediğiniz şeyleri görmüşlerdir.”
——————————————————————————–
HUD SURESİNİN FAZİLETİ
Sevgili Peygamberimiz buyuruyorlar ki:
“Cuma günleri Sure-i Hud’u okuyunuz.” Ebu Bekr (r.a.), Resulü Ekrem’e: “Seni ne ihtiyarlattı?” diye sorunca, Resulü Ekrem:
“Beni Hûd, Vakıa, Amme ve İzeş şemsü küvvirat sureleri ihtiyarlattı.” buyurmuşlardır.
* Yezid b. Ebân diyor ki:
“Bir gece Resulü Ekrem’i rüyada gördüm ve ona (Sure-i Hûd’u) okudum. Bitirince Resulü Ekrem bana:
“Bu sureyi okudun, bunun ağlaması nerede?” buyurdular.”
Bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ, inne rabbî le gafurun rahıym.
Manası:
Allah Teala’nın adını anarak bindim. O gemi Allah’ın ismi ile yürür ve durur. Muhakkak Rabbim çok affedici ve acıyıcıdır.
Resulü Ekrem (s.a.v.) bu ayet hakkında: “Ümmetimin gemiye bindikleri vakit bu ayeti okumaları onların hayat emniyetleridir.”
buyurmuşlardır.
* İbni Abbas (r.a.) arkadaşlarına şöyle derdi: “Bir kimse herhangi bir vasıtaya bindiği zaman
şöyle dua ederse kazadan, beladan emin olur:
Bismillâhil mülkü lillâhi ve mâ kaderullâhe hakka kadrihî vel ardu cemiy’an kabdatühû yevmel kıyameti ves semâvâtü matviyyâtün bi yemiynihî sübhânehû ve teâlâ amma yüşrikûn. Ve kâlerkebû fiyhâ bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ, inne rabbî le gafurun rahıym.
Allâhümme elhimnî ilmen efkahü bihî evâmirake ve nevâhiyeke verzuknî fehmen a’lemü bihî keyfe ünâcîke yâ erhamer râhımiyn. AUâhümmerzuknî fehmen nebiyyîne ve hıfzal murselîne ve ilhâmel melâiketil mukarrabiyne bi rahmetike yâ erhamer râhımiyn. Allâhümme ekrimnî bi nûril fehmi ve ahncnî min zulümâtil vehmi veftah li ebvâbe rahmetike venşur aleyye min hazâini ılmike yâ erhamer râhıym.
İbn-i Şiblî diyor ki:
“Bir gün sahile, limana inmiştim. Orada tam yirmi iki tane yolculuk için binmeye hazır gemi bulunmakta idi. Gerekli azığımı aldım ve bir tanesine yolculuk için bindim. Yukarıda İbn-i Abbas (r.a.) tarafından bahsedilen tertibi okudum. Nihayet gemi yol almaya başladı. Diğer gemilerin de hepsi teker teker yolu koyuldular. Gemim ve diğer gemiler uyumlu bir rüzgarla yol almaya başladılar. Bu normal yolculuk gece yarısı geçinceye kadar devam etti. Sabaha yakın şiddetli bir rüzgar esmeye başladı. Kudurmuş dalgalar arasında denizle boğuşmaya başladık. Endülüs sahillerine vardığımız zaman benim içinde bulunduğum gemiden başka hiçbir gemi kalmamış ve hepsi denizin derinliklerine gömülmüştü. Okuduğum dua hürmetine Rabbim hem beni, hem de içinde bulunduğum gemiyi korudu.
 
——————————————————————————–
HZ.ALİ EFENDİMİZİN YAHUDİLERE SORULARI
Yahudi hahamları Hazreti Ali’ye (r.a.) dediler ki:
– Bize şunlardan haber ver. Göklerden büyük, yeryüzünden geniş, ateşten daha yakıcı, rüzgardan daha süratli, denizden zengin, taştan daha katı, bizim görüp Allah’ın görmek istemediği, yalnız Allah için olan ve yalnız bizim olan, bizimle Allah’ın arasında olan şey nedir?
-At kişnediğinde, deve, sığır bağırdığında, merkep anırdığında, koyun melediğinde, köpek havladığında, tilki bağırdığında, kedi miyavladığında, güvercin ötmesinde, kurbağanın bağırmasında, diğer kuşların ve horozun ötmesinde, tavuğun bağırmasında, ateşin kıvılcımlaşıp parlamasında, rüzgarın esmesinde, suyun akmasında, yerin yeşermesinde, göğün bulutlanmasında, denizin dalgalanmasında, güneşin ışık vermesinde, ayın parlak olmasında sebep nedir?
-Muhammed Aleyhisselam’ın kaç ismi olduğunu, Kur’an’a niçin Kur’an dendiğini, insan kıyafetinden çıkanların kaç tane olduklarını, niçin insan şeklinden hayvan suretine çevrildiklerini bize söyle.Eğer bunlara cevap verebilirsen, senin Hak din üzere olduğunu ikrar ve itiraf ederiz. Eğer cevap veremezsen batıl üzere bulunduğuna karar veririz.
Hazreti Ali (r.a.) onlara şöyle der:
– Bende ilimden altmış kapı vardır. O kapıların her biri bin denk kağıda muhtaçtır. Bana istediklerinizi sorun. Cevabınızı alırsınız. Çünkü sizin sorularınıza cevap vermek benim için çok kolaydır.
Ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym der ve şöyle cevap verir:
– Gökten büyük olan; Allahü Teala’ya karşı yalan söyleyip iftira etmektir. Yeryüzünden geniş olan; Hakk olandır. Ateşten daha fazla yakıcı olan;toplamaya haris olan kalbdir. Rüzgardan daha süratli olan; mazlumun bedduasıdır. Denizden daha zengin olan; kanaatkar kalbtir. Taştan daha katı olan; facir ve fasık kalptir. Bizim görüp Allah’ın görmek istemediği; kafirin yüzü ve amelidir. Yalnız Allah için olan, ruhdur. Yalnız bizim için olan şey de kendi amelimizdir. Bizimle Allah arasında olan ise, bizden dua, Allah’tan da kabul etmektir.
Atlar: “Ey Rabbimiz, müslümanları aziz, kafirleri zelil kıl” derler.
Deve: “Yiyeceği olmayıp sükut eden nasıl sükut eder diye taaccüp ediyorum.” der.
Sığır: “Ey gafil, meşgul olman için sana ölüm yeter. Ey gafil, az bir zaman sonra gidicisin. Ey gafil, ahirete gönderdiğin herşey meydana konacaktır. Ey gafil, yapmış olduğun her şeyle yarın karşılaşacaksın.” der.
Merkep: “Ey Allah’ım, noksan tartana ve onun kazancına lanet et.” der.
Koyun: “Ey ölüm, ne kadar acı, ne kadar korkunç, ne kadar istenmez bir şeysin! Ey ademoğlu, ne kadar gaflet içindesin, seni böyle gaflete düşüren nedir?” der.
Köpek: “Ey Allah’ım, ben her şeyden mahrumum. Bana merhamet edene sen de merhamet et.” der.
Tilki: “Ey nzıklan taksim eden, taksimde bana verdiğine beni kanaatkar kıl.” der.
Arslan: “Ey katı kayaların kendisine boyun eğdiği yüce Allahım, beni gece gündüz sana isyan edenlere musallat kıl.” der.
Kartal: “Dilediğin kadar yaşa, çünkü sen muhakkak öleceksin. Dilediğin kadar mal topla, çünkü sen onu mutlaka terk edeceksin. Dilediğini sev. Çünkü sen ondan mutlaka ayrılacaksın.” der.
Karga: “Ey ümmetler topluluğu, nimetlerin zail olmasından sakının. Ey ümmetler topluluğu, azabın gelmesinden korunun.” der.
Hid’e adındaki kuş: “İnsanlardan uzak kalmak akıllı olan kimse için ünsiyettir.” der.
Güvercin: “Sizi ziyaret etmeyenleri ziyaret ediniz. Size zulmedenleri affediniz, size birşey vermeyene veriniz. Sizinle dargın olanla konuşunuz ki, cennet sizin meskeniniz olsun.” der.
Kurbağa: “Denizde olanların kendisini teşbih ettiği Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. Dağ başında bulunanların kendisini teşbih ettiği Allah’ı teşbih ederim. Sahralarda bulunanların, dudak ve dil sahibi olanların teşbih ettikleri Allah’ı teşbih ederim.” der.
Hüdhüd: “Ey Rabbim! Ben kendime zulmettim, beni bağışla. Çünkü günahları bağışlayan ancak sensin.” der.
Diğer kuşlardan bazısı: “Rahman olan Allah Arş’ın üstünün sahibidir. Bütün mülk O’nundur.” derler. Bazısı ise: “Ecel yaklaştı, emel öldü.” der.
Bazısı ise: “Ey Allah’ım, Hazreti Muhammed’e ve âli muhammede buğzedene lanet et.” derler.
Serçe şöyle der: “Ey gizli konuşulanları bilen, hastalık ve belaların kaşifi olan Allah’ım! Beni zekatını vermeyenlerin ekinlerine musallat kıl.” der.
Bülbül: “Allah’ın nimetine şükrettim. Çünkü o bana dünyada bir hurmayı yeterli kıldı.” der.
Horoz: Sübbûhun kuddûsün Rabbül melâiketi ver rûh. Ey gafiller, Allah’ı zikrediniz.” der.
Tavuk : “Ey Allah’ım, sen haksin, senin va’din de haktır.” der.
Ateş: “Ey Allah’ım, cehennem ateşinden sana sığınırım.” diye Allah’a niyazda bulunur.