OTANT�K TA�

Şifalı Dualar

ŞİFALI DUALAR

C-Ç D E F G H I-İ K-L M N O-Ö R S Ş T U-Ü V Y Z

R

RUM SURESİNİN SIRLARI

Allah’ın Rasulü bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor:
“Rûm suresini baştan sona kadar okuyan kimse, Cenabı Hakk’ı teşbih eden meleklerin sayısı kadar sevaba nail olur. “

Yine bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor:
“Bir kimse sabahleyin yerinden kalkıp, derhal abdest alır:
Fe sübhânellâhi hıyne tümsune ve hıyne tusbihûn. Ve Iehül hamdü fîs semâvâti vel ardı ve aşiyyen ve hıyne tuzhirûn. Yuhricül hayye minel meyyiti ve yuhricül meyyite minel hayyi ve yuhyil arda ba’de mevtihâ ve kezâlike tuhracûn.
ayetlerini okursa, bir gün evvel isteyipte yapamadığı veya sahip olmak istediği halde elinden kaçırdığı her şeye sahip olur. Eğer aynı ayetleri akşam yatağına yatarken okursa, bir önceki gece sahip olmak istediğihalde eline geçiremediği ve bunun için üzüldüğü şeyi, okuduğu gece eline geçirir. Bundan dolayı olan üzüntüden kurtulur.” Bu husus tecrübe olunmuştur.
* Ali b. Ebu Tâlib (k.v.) ve (r.a.) hazretleri yakınlarına ve dostlarına her zaman bu ayetlerin tamamı ile:
Sübhâne rabbike rabbil izzeti amma yasıfûn. Ve selâmün alel murselîn. Vel hamdü lillâhi rabbil âlemîn.
ayetlerini sonuna kadar okumalarını tavsiye ederler ve Rum süresindeki bu geçen üç ayeti kerime ile es-Saffât süresindeki bu üç ayeti kerimeyi okumayı adet haline getiren kimselerin denizler, yahutta çöllerdeki kumlar kadar günahı olsa yine de Cenabı Hakk bağışlar, derlerdi.
——————————————————————————–

RÜYA ANLATANA KARŞI YAPILACAK DUA

Hayran raeyte ve hayran yekûnu.
Manası:
Hayır gör ve hakkında hayırlı olsun. * “Resulü Ekrem’e kim rüya gördüm derse, ona bu şekilde mukabele ederdi.”

——————————————————————————–

RÜZGAR ESERKEN OKUNACAK DUA

Allâhümme inni es’elüke hayrahâ ve hayra mâ fîhâ ve hayra mâ ürsilet bihî ve eûzü bike min şerrihâ ve şerri mâ fîhâ ve şerri mâ ürsilet.
Manası:
Allah’ım, bu rüzgarın ve içindekilerinin ve onun getirdiklerinin hayrını, Zatı Ecelli Ala’ndan ister, onun ve içindekilerin ve getireceği şiddet, kıtlık ve helaktan sana sığınırım.
“Peygamberimiz (s.a.v.), rüzgar esince (bu duayı) okurlardı.”
——————————————————————————–

RİH-İ AMER DUASI

Bismillâhirrahmânirrahıym.
Bismillâhi ve billahi ve minallâhi ve ilallâhi ve fî sebiylillâhi vel hamdü lillâhi ve lâ ilahe illallâhü vallâhü ekberu ve eazzü ve ecellü ve a’zamü ve akderu mimmâ ehâfü ve ahzeru vallâhü ekberu kebiyran ve sübhânellâhi bükraten ve esıylâ. Bismillâhiş şâfî bismillâhil kâfi bismillâhil müâfî bismillâhillezî lâ yadurru measmihî şey’ün fil ardı ve lâ fis semâ’, ve hüves semiy’ul aliym. Ve nürıezzilü minel kur’âni mâ hüve şifâün ve rahmetün lil mü’minîn. Allâhümme ener râkıy ve enteş şâfî eûzü bike min şerri mâ kadayte Allâhü ekber, Allâhü ekber, Allâhü ekber, eyyühel melekânil azıymân. Eûzü billâh, rabbî ve rabbükümüllâhü ve hâli kıy ve hâlikukümâ ve müsavvirî ve müsavvirukümâ hâlikus suveri ve râzikul beşeri, eûzü billahi min cemiy’ıl âfâti vel âhâti vel beliyyâti vel emrâdı vel eryâhı vel evrâmi vel eskâmi vel keseli vel cünûni vel humûdi vel âlâmi eıynû hâmile kitabî hazâ bi esmâillâhil kirâmi ve âyâtihil ızâmi bi nûri vechillâhi zil celâli vel ikrâmi mâlikil mülki vel melekûti vel izzeti vel ceberûtil hayyid dâimil bâkıllezî lâ yemûtü sübhânehû mâ a’zame şânehû ve erfea mekânehû ve eazze sültânehû fâtıras semâvâti vel erdi âlimel ğaybi veş şehâdetir rahmânir rahıymi melceel kâsıdiyne müğıysel melhûfîne râhımed duafâi vel mesâkiyni ve râzikal halkı ecmeıyn. Zül azameti ves sultani ver ra’feti vel ihsàni vel cùdi vel imtinànil hannànil mennànir raùfid deyyànil kahhàrillezi là yukherul gàlibùl mùciyrullezi là yùcàru aleyhi, eùzù bihi min şerril fiteni vel mihani ve cemiy’i emràdil bedeni ve miner rıyhıl ahmeri ved dàil ekberi fin nefsi ver ruhi vel lahmi ved demi vel cildi vel azmi vel urùki vel asabi veş şa’ri bi izzeti men izà kadà emran fe innemà yekùlu lehù kùn fe yekùn, fe sùbhànellezì bi yedihi melekùtù kùlli şey’in ve ileyhi tùrceùn. Allàhù ekber, Allàhù ekber, Allàhù ekber, yà rabbi yà bàriù yà mùgiysù yà cebbàru yà kahhàru yà muksitu yà kàimù yà dàimu yà mùbdiù yà mùiydù yà sabùru yà vedùdù yà kàft yà àfiy yà muàfi yà vàkiy yà bàkiy yà sanyhal mùstasrihiyne yà giyàsel mùstegiysine yà men emruhu beynel kàfi ven nùn, yà atùfù yà şefùku yà kàdiru yà muktediru yà ehyà yà şeràhiyà yà beràhiyà edùnày asbàùt ali şedàyul vehiym yà buyùnà yà şemhità yà aziymù yà mùkaddimù yà mùahhiru yà aliymù yà hakiymù yà aziymù yà hayyù yà kayyùmù yà kàimen ala kùlli nefsin bi mà kesebet yà càmiu yà nàfiu yà rabbàhù yà mevlàhù yà seyyidàhu yà màlikàhù yà gàyete ragbetàhù yà muhsinù yà mùn’imù yà mùtefeddilù yà mùtekerrimù yà men ya’lemù mà nuhfì ve mà nu’linù yà ahkemel hàkimiyn. Yà veliyyel mù’miniyn. Yà avned duafài vel mesàkiyn. Yà kàfiyel mùtevekkiliyn. Yà mùkewiral leyli alen nehàri ve mùkewiran nehàri alel leyl. Yà kàhira kùlli şeytànin meriyd, yà kàmia kùlli cebbàrin aniyd, yà ni’mel mevlà ve ni’men nasiyr, yà ràzikat tiflis sagiyr. Yà ràhimeş şeyhil kebiyr, yà càbiral azmil kesìr, yà ilàhel eweliyn. Yà àhiral àhiriyn. Yà erhamer ràhimiyn. Yà habiybet tewàbiyn. Yà hayral gàfirìn, yà hayral vàrisin, yà hayral vàsiliyn, yà màlike yevmid diyn, yà men iyyàke na’bùdù ve iyyàke nesteiyn. Ve aleyke netevekkelù ve fiyke nergabù ve fìmà ledeyke nercu ve fìke nehàfù. Allàhùmmeşfi hàmile kitàbi hàzà min cemiyìl emràdi vel eskàmi vel ileli vel haleli vel alami vel meleti vel keseli vel veceli vel evhàmi vez zeleli vez zeheli vel müğali vel evrâmi ved demil esvedi vel mağdıl enkedi ver riyhıl ahmeri ved dâil ekberi ved demil asgari ve cemiy’ıl âfâti vel âhâti vel hümûmi vel mağmûmi vel kürûbi ves sekteti ved dehşeti ver ra’şeti vet tavşeti vez zeyğı vel huzni ves sihri vel mekri vel kaderi vel fütûri vel vühûşi vel hevâmi ve müşâhanetil avâmi vel inhizâmi ve şerriş şeytani ves sultani vel hukkâmi vez zullâmi vel kahtı vel vebâi vel hebâi vel ğalâi vel celâi vez zilzâli vel belâi ve hedmil binâi ve udâlid dâi ve haybetir racâi ve şemâtetil a’dâi ve şerril eşrâri ve keydil füccâri vel inhizâmi ve mahtelefe aleyhil leylü ven nehâru min tavârikıl insi vel cânni illâ târikan yatruku bi hayrin yâ rahmânü ve min şerri külli şeytanin raciymin ve min şerri külli dâbbetin ente âhızün bi nâsıyetihâ, inne rabbî alâ sıratın müstekıym. Ente rabbî ve ılmüke hasbî aleyke tevekkeltü ve ileykeltece’tü yâ nı’mel mevlâ ve yâ nı’men nasıyru ve ente hasbî ve nı’mel vekiylü ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym, ve sallellâhü alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim

——————————————————————————–

RABITA NASIL YAPILIR?

“Hocam rabıta nasıl yapılır?”
“Dizlerinin üzerinde kıbleye karşı otur, bir Fatiha ve bir salavat-ı şerife okuduktan sonra gözlerini kapat, Cenabı Peygamber’in manevi huzurlarında bulunduğunu ve onun mübarek alnından kalbine ilahi nurun aktığını hisseder gibi ol. Rabıtaya böyle devam ettiğin müddetçe ilahi nurun devamlı olarak her gün biraz daha ziyadeleştiğinin farkına varırsın.”

“Hocam, siz doğrudan vasıtasız olarak Cenabı Peygambere rabıta yapılacağını beyan ediyorsunuz. Halbuki İmam-ı Gazali, Muhyiddin-i Arabi, İmam-ı Şaranî gibi alimler bir mürşidin lazım geldiğini beyan ediyorlar.”
Hoca Efendi:
“Oğlum, onların zamanında bu işin ehli mürşitler vardı. Cenabı Peygamber’e kavuştururlardı. Şimdi ise bu işin ehli olmadığı için (çok az bulunduğu için) kendilerine vasıtasız gideni Cenabı Peygamber (s.a.v.) kabul ediyor.” buyurmuşlardır.
Bu konuda H.476’da vefat eden Risale-i Kuşeyriyye’nin müellifi, İmam ebu’l-Kâsım Abdülkerim diyor ki:
“Çadırlar muhakkak ki onların çadırlarına benziyor, halbuki kabilenin kadınlarının onların kadınları olmadığını görüyorum. Bu sofular taifesinin muhakkiklerinden çokları yok olup gitti. Zamanımızda o taifenin eserlerinden başkası kalmadı. Bu yolda bir duraklama başgösterdi. Hayır, belki de yol gerçekten kayboldu. Kendilerine uyularak hidayete ulaştıracak şeyhler geçip gitti.”
——————————————————————————–

RABBENA

Rabbena âtinâ fid dünyâ haseneten ve fil âhırati haseneten ve kınâ azâben nâr, bi rahmetike yâ erhamer râhımin.

Manası:
Ey Rabbimiz! Bize dünyada iyi hal ver ve ahirette merhamet ihsan et; ve bizi cehennem azabından koru.
——————————————————————————–

RAMAZAN DUASININ OKUNUŞU

Bismillâhirrahmânirrahıym.
Allâhümme innî es’elüke bismikel husnâ. Yâ Allâhü fa’lem ennehû lâ ilahe illallah. Yâ rahmânü, er rahmânü allemel kur’ân. Yâ rahıymü, ve kânellâhü ğafûran rahıymâ. Yâ mâlikü, mâliki yevmid diyn. Yâ kuddûsü, el melikül kuddûsüs selâm. Yâ müteâlî, fe teâlellâhül melikül hakk. Yâ selâmü, vallâhü yed’û ilâ dâris selâm. Yâ mü’minü, el mü’minül müheyminül azîz. Yâ azîzü, ve kânellâhü azîzen hakîmâ. Yâ cebbar, el cebbârul mütekebbir. Yâ hâliku, fe tebârakellâhü ahsenül hâlikıyn. Yâ müsavviru, hüvellezî yüsavviruküm fil erhâm. Yâ bâriü el bâriül müsavvir. Yâ ewelü, hüvel evvelü vel âhıru vez zâhiru vel bâtın. Yâ şekûru, inné rabbenâ le gafurun şekûr. Yâ vedûdü, ve hüvel ğafûrul vedûd. Yâ zâhiru, vez zâhiru vel bâtın. Yâ kâimü, kaimen bil kıstı lâ ilahe illâ hû. Yâ hayyü, Allâhü lâ ilahe illâ hüvel hayyül kayyûm. Yâ aliymü, ve hüves semiy’ul aliym. Yâ basıyru, innallâhe basıyrun bil ıbâd. Yâ haliymü, innehû le aliymün haliym. Yâ hakiymü, ve kânellâhü aziyzen hakiymâ. Yâ keriymü, innallâhe le ğaniyyün keriym. Yâ kâdiru, kul hüvel kâdiru alâ en yeb’ase. Yâ muktediru, inde melikin muktedir. Yâ bâısü, innallâhe yeb’asü men fil kubur. Yâ râziku, vallâhü hayrur râzikıyn. Yâ vârisü, ve lillâhi mîrâsüs semâvâti vel ard. Yâ kaviyyü, innallâhe le kaviyyün aziyz. Yâ şehîdü, innallâhe alâ külli şey’in şehiyd. Yâ mübdiü, innehû hüve yübdiü ve yüıyd. Yâ razzâku, vallâhü yerzüku men yeşâ1. Yâ tevvâbü, innallâhe kâne tevvâben rahıymâ. Yâ vehhâbü, inneke entel vehhâb. Yâ celîlü, zül celâli vel ikram. Yâ cemiylü, fasbir sabrán cemiylâ. Yâ vekiylü, ve kefâ billahi vekiylâ. Yâ kâfî, ve kefallâhül mü’miniynel kıtal. Yâ veliyyü, ve hüvel veliyyül hamiyd. Yâ rabbi, fe tebârakellâhü rabbui âlemîn. Yâ ğaniyyü,vallâhül ğaniyyü ve entümül fükarâ. Yâ şâkiru, innallâhe şâkirun aliym. Yâ hallâku, ve hüvel hallâkul aliym. Yâ muhsinü, vallâhü yühıbbül muhsinîn. Yâ kadîm, vallâhü alâ külli şey’in kadiyr. Yâ müfaddılü, vallâhü zül fadlil azıym. Yâ mütimmü, ve yütimmü nı’metehû aleyk. Yâ müızzü, tüızzü men teşâü ve tüzillü men teşâ’. Yâ rafiy’u, rafiy’ud deracâti zül arş. Yâ şefîu, men zellezî yeşfeu ındeh. Yâ kebîru, innallâhe kâne aliyyen kebîrâ. Yâ hakku, fe teâlellâhül melikül hakk. Yâ berru, innehû hüvel berrur rahıym. Yâ vitru, veş şefi vel vetr. Yâ ğaffâru, innehû kâne ğaffârâ. Yâ ğâfiru, ve ente hayrul ğâfirîn. Yâ hamîdü, tenzîlün min hakiymin hamiyd. Yâ mennânü, belillâhü yemünnü aleyküm. Yâ bâkıy, ve yebkâ vechü rabbike zül celâli vel ikram. Yâ vâhıdü, kul hüvellâhü ehad. Yâ metînü, innallâhe hüver rezzâku zül kuvvetil metiyn. Yâ hâdî, innallâhe yehdî men yeşâ’. Yâ bediy’u, bedîas semâvâti vel ard. Yâ alîmü, âlimül ğaybi veş şehâdeh. Yâ fettâhu, ve hüvel fettâhul aliym. Yâ mühıytu, vallâhü bimâ ta’melûne mühıyt. Yâ kâdıy, vallâhü yakdıy bil hakk. Yâ samedü, Allâhüs samed. Yâ hasiybü, ve kânellâhü alâ külli şey’in hasiybâ. Yâ nasıyru, nı’mel mevlâ ve nı’men nasıyr. Yâ vâsiu, ve kânellâhü vâsian hakiymâ. Yâ kâhiru, ve hüvel kâhiru fevka ıbâdih. Yâ kebiyru, kebiyrul müteâl. Yâ men leyse lehû veledün lem yelid ve lem yûled ve lem yekûn lehû küfüven ehad. Yâ men leyse ke mislihî şey’ün ve hüves semiy’ul basıyr, nı’mel mevlâ ve nı’men nesıyr. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym.

——————————————————————————–

RAMAZAN DUASININ FAZİLETİ

Resulü Ekrem (s.a.v.) bir gün otururlarken huzuruna Cebrail (a.s.) gelerek şöyle dedi:
“Ey Allah’ın Resulü! Allahü Teala’nın sana selamı var, bu duayı ümmetine bir hediye olarak verdi. Bunu okuyan bir mü’minin günahı, Arş ve Kürsi ağırlığınca olsa, Allahü Teala onun günahını affeder. Şayet borcu varsa, borcunu ödemeye muvaffak kılar. Bu dua, ölen bir mü’min kulun üzerine okunursa, Allahü Teala onun üzerine yüzbin rahmet indirir. Melekler tarafından o kimseye nurdan tabaklar getirilir. Ona şöyle derler:
“Sen hiç korkma, biz sana müjde vermek için geldik. Kıyamete kadar sana arkadaşlık yapacağız.”
Kim bu duayı, Ramazan’m başında, ortasında, sonunda veya son cuma gecesinde her ne niyet ve dilek için okursa, Allahü Teala onun dilek ve niyetini gerçekleştirir.cehennem azabından koru. Allah’ın adı ile her işime başlarım.
“Peygamber Efendimiz (s.a.v.), yemek önüne konulduğu vakit bu duayı okurlardı.”

——————————————————————————–

RECEP AYI GİRDİĞİNDE OKUNACAK DUA

Allâhümme bârik lenâ fî recebe ve şa’bâne ve bellığnâ ramedân.
Manası: Allah’ım, bizim için Receb ve Şa’bânı bereketli kıl ve bizi Ramazan-ı Şerif ayına ulaştır.
* Resulü Ekrem Recep ayına girdikleri vakit (bu duayı) okurlardı.”
——————————————————————————–

RESULLÜLLAHIN DUASI
Bazı münafıklar Resulü Ekrem (s.a,v.)’e: “Düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu hazırladılar. Onlardan korkun.” dedikleri zaman

Allah’ın Rasulü (s.a.v.) onlara karşı:
Hasbünallâhü ve nı’mel vekiyl.
“Allah bize yeter. O, ne güzel vekildir. ” buyurdular.
Allahü Teala buyurdu ki:
“Bu niyaz hürmetine kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan nimet, afiyet ve selamet ve fazl u ticaret ile geri geldiler. Bu suretle Allah’ın rızasına da uymuş bulundular. Allah çok büyük lütf u inayet sahibidir. “
Bazısı ise: “Ey Allah’ım, Hazreti Muhammed’e ve âli muhammede buğzedene lanet et.” derler.
Serçe şöyle der: “Ey gizli konuşulanları bilen, hastalık ve belaların kaşifi olan Allah’ım! Beni zekatını vermeyenlerin ekinlerine musallat kıl.” der.
Bülbül: “Allah’ın nimetine şükrettim. Çünkü o bana dünyada bir hurmayı yeterli kıldı.” der.
Horoz: Sübbûhun kuddûsün Rabbül melâiketi ver rûh. Ey gafiller, Allah’ı zikrediniz.” der.
Tavuk : “Ey Allah’ım, sen haksin, senin va’din de haktır.” der.
Ateş: “Ey Allah’ım, cehennem ateşinden sana sığınırım.” diye Allah’a niyazda bulunur.
——————————————————————————–
RİH-İ AHMER VE DAÜ EKBER ADLI MAHLUKUN HAL TERCEMESİ
Kuvvetli, kudretli bir hükümdar ve Peygamber olan Süleyman (a.s.)’ın veziri Asaf b. Berhiyâ’dan rivayet olunur:
“Süleyman (a.s.) bir gün otururken çevresinde taht-ı hükümetinde bulunan devlet büyükleri, cinler, insanlar, ruhlar, vahşi hayvanlar ve kuşlar hazır bulunuyorlardı. Süleyman (a.s.)’ın hatırına şu geldi:
“Allahü Teala cinleri, insanları, vahşi hayvanları ve kuşları emrime vermiştir. Acaba emrime vermediği hiçbir mahluk kalmış mıdır?”
Bunun üzerine veziri Asaf:
– Ey Peygamber-i Zîşân, Cenabı Hakk’ın sana verdiği şeylerin cümlesi Allah’ın yarattıklarına nisbeten hardal tanesi kadar bile değildir, dedi.
O anda dalgalanarak, ateşten ibaret olan azalarını birbirine vurarak, çarparak korkunç şimali mahluk göründü. Eni ve boyu kırk arşın idi.
Süleyman (a.s.)’ın veziri:
– Ey Allah’ın Peygamberi! Korkma, üç defa AHâhü Ekber de ve ona sor. Sana cevap verecektir, dedi.
Süleyman (a.s.):
– Ey korkunç şahıs, kainatın yaratıcısının adı ile sana and veririm. Sen kimsin? Ve adın nedir? Afatın, zararın ve vazifen nedir? diye sordu. O mahluk:
– Ey Allah’ın peygamberi, ben (Rih-ı Ahmer ve dâi ekber)’im. Cenabı Hakk dünyada kullarından birine bir hastalıkla azap edeceği vakit beni ona musallat eder. Allah’ın emri ile bana hizmet edenler de vardır. Cenabı Hakk dört yüz türlü hastalığı bana tevdi etti. Ve o hastalıklara karşı ilaç ve deva yarattı. Bunların cümlesini bana bildirdi, dedi.
Süleyman (a.s.):
– Cenabı Hakk’ın ismi ile sana and veririm, bu hastalıklar kaç çeşittir? diye sordu.
Rih-ı Ahmer cevaben şöyle dedi:
– Ya Nebiyyellah, hastalıkların çeşitleri pek çoktur. Lakin bendeki hastalıkların özeti on dörttür:
Basur, fistül, yel, bağırsak gazları, şişkinlik, mide bulanması, kalb rahatsızlıkları, sırt ağrıları, baş hastalıkları, damarların iltihap ve ağrıları ve tıra denilen hastalık bunlardan birer parçadır.
Ve devamla şöyle dedi:
BAŞAĞRISI – MİGREN:
Migren ve başağrısının ilacı:
Katran köpüğü 4 gr.
Taze üzüm sirkesi Bir miktar
Birlikte içmektir.
DELİLİK:
Rıh-i Ahmer devam ederek şöyle dedi: “Deliliğin, dimağdaki kan galeyanının, kan basıncının, vesvesenin ve insanı yere vurmak gibi hastalıkların ilacı yonca tohumudur. Yonca tohumu öğütüldükten sonra sıcak su ile lapa halinde başa konur.”
Şöyle devam etti:
“Bazen insanın başına vururum; bundan türlü tahayyülat gösteren kan hastalığı neş’et eder. Gözüne ateş görünür veya kendisini öldürecek ve dövecek korkunç mahluklar görür ve şiddetli bir şekilde”Allah’ım, senin cemalin hürmetine Efendimiz Muhammed’e, sair peygamber ve resullere, bunların âline, topyekün ashabına salat eylemeni, geçmiş günahlarımı affetmeni, gelecek günahlardan beni korumanı niyaz ediyorum!”
Bu salavat insanı günah kirinden arındırır. Efendimiz (s.a.v.)’i rüyada görme şerefine yükseltir. İnsanı velilik mertebesine ulaştırır. Efendimiz (s.a.v.)’in rızasını kazandırır. Sabah ve akşam üçer defa okunulması tavsiye edilmektedir.
——————————————————————————–
RUHEN GELİŞMEK
Allâhümme salli alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin fil evveliyne vel âhıriyne ve fil meleil a’lâ ilâ yevmid diyn.
“Allah’ım! Muhammed’e ve onun âline, en evvelki zamanlardan en sonrakilere ve hatta kıyamet gününe kadar ruhlar aleminde ve her yerde salat eyle!”
Bu, benzeri olmayan çok yüce bir salavat-ı şerifedir. Küfrün, vahşetin aleyhine seyf-i celadet ve belagatla kıyam, hakikati himaye ve ilan ile beşerin hayatını tanzim eden Efendimiz’i bu salavat-ı şerife ile anmak ruhen gelişmemizi sağlar.

Şifalı Dualar

ŞİFALI DUALAR

C-Ç D E F G H I-İ K-L M N O-Ö R S Ş T U-Ü V Y Z

R

RUM SURESİNİN SIRLARI

Allah’ın Rasulü bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor:
“Rûm suresini baştan sona kadar okuyan kimse, Cenabı Hakk’ı teşbih eden meleklerin sayısı kadar sevaba nail olur. “

Yine bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor:
“Bir kimse sabahleyin yerinden kalkıp, derhal abdest alır:
Fe sübhânellâhi hıyne tümsune ve hıyne tusbihûn. Ve Iehül hamdü fîs semâvâti vel ardı ve aşiyyen ve hıyne tuzhirûn. Yuhricül hayye minel meyyiti ve yuhricül meyyite minel hayyi ve yuhyil arda ba’de mevtihâ ve kezâlike tuhracûn.
ayetlerini okursa, bir gün evvel isteyipte yapamadığı veya sahip olmak istediği halde elinden kaçırdığı her şeye sahip olur. Eğer aynı ayetleri akşam yatağına yatarken okursa, bir önceki gece sahip olmak istediğihalde eline geçiremediği ve bunun için üzüldüğü şeyi, okuduğu gece eline geçirir. Bundan dolayı olan üzüntüden kurtulur.” Bu husus tecrübe olunmuştur.
* Ali b. Ebu Tâlib (k.v.) ve (r.a.) hazretleri yakınlarına ve dostlarına her zaman bu ayetlerin tamamı ile:
Sübhâne rabbike rabbil izzeti amma yasıfûn. Ve selâmün alel murselîn. Vel hamdü lillâhi rabbil âlemîn.
ayetlerini sonuna kadar okumalarını tavsiye ederler ve Rum süresindeki bu geçen üç ayeti kerime ile es-Saffât süresindeki bu üç ayeti kerimeyi okumayı adet haline getiren kimselerin denizler, yahutta çöllerdeki kumlar kadar günahı olsa yine de Cenabı Hakk bağışlar, derlerdi.
——————————————————————————–

RÜYA ANLATANA KARŞI YAPILACAK DUA

Hayran raeyte ve hayran yekûnu.
Manası:
Hayır gör ve hakkında hayırlı olsun. * “Resulü Ekrem’e kim rüya gördüm derse, ona bu şekilde mukabele ederdi.”

——————————————————————————–

RÜZGAR ESERKEN OKUNACAK DUA

Allâhümme inni es’elüke hayrahâ ve hayra mâ fîhâ ve hayra mâ ürsilet bihî ve eûzü bike min şerrihâ ve şerri mâ fîhâ ve şerri mâ ürsilet.
Manası:
Allah’ım, bu rüzgarın ve içindekilerinin ve onun getirdiklerinin hayrını, Zatı Ecelli Ala’ndan ister, onun ve içindekilerin ve getireceği şiddet, kıtlık ve helaktan sana sığınırım.
“Peygamberimiz (s.a.v.), rüzgar esince (bu duayı) okurlardı.”
——————————————————————————–

RİH-İ AMER DUASI

Bismillâhirrahmânirrahıym.
Bismillâhi ve billahi ve minallâhi ve ilallâhi ve fî sebiylillâhi vel hamdü lillâhi ve lâ ilahe illallâhü vallâhü ekberu ve eazzü ve ecellü ve a’zamü ve akderu mimmâ ehâfü ve ahzeru vallâhü ekberu kebiyran ve sübhânellâhi bükraten ve esıylâ. Bismillâhiş şâfî bismillâhil kâfi bismillâhil müâfî bismillâhillezî lâ yadurru measmihî şey’ün fil ardı ve lâ fis semâ’, ve hüves semiy’ul aliym. Ve nürıezzilü minel kur’âni mâ hüve şifâün ve rahmetün lil mü’minîn. Allâhümme ener râkıy ve enteş şâfî eûzü bike min şerri mâ kadayte Allâhü ekber, Allâhü ekber, Allâhü ekber, eyyühel melekânil azıymân. Eûzü billâh, rabbî ve rabbükümüllâhü ve hâli kıy ve hâlikukümâ ve müsavvirî ve müsavvirukümâ hâlikus suveri ve râzikul beşeri, eûzü billahi min cemiy’ıl âfâti vel âhâti vel beliyyâti vel emrâdı vel eryâhı vel evrâmi vel eskâmi vel keseli vel cünûni vel humûdi vel âlâmi eıynû hâmile kitabî hazâ bi esmâillâhil kirâmi ve âyâtihil ızâmi bi nûri vechillâhi zil celâli vel ikrâmi mâlikil mülki vel melekûti vel izzeti vel ceberûtil hayyid dâimil bâkıllezî lâ yemûtü sübhânehû mâ a’zame şânehû ve erfea mekânehû ve eazze sültânehû fâtıras semâvâti vel erdi âlimel ğaybi veş şehâdetir rahmânir rahıymi melceel kâsıdiyne müğıysel melhûfîne râhımed duafâi vel mesâkiyni ve râzikal halkı ecmeıyn. Zül azameti ves sultani ver ra’feti vel ihsàni vel cùdi vel imtinànil hannànil mennànir raùfid deyyànil kahhàrillezi là yukherul gàlibùl mùciyrullezi là yùcàru aleyhi, eùzù bihi min şerril fiteni vel mihani ve cemiy’i emràdil bedeni ve miner rıyhıl ahmeri ved dàil ekberi fin nefsi ver ruhi vel lahmi ved demi vel cildi vel azmi vel urùki vel asabi veş şa’ri bi izzeti men izà kadà emran fe innemà yekùlu lehù kùn fe yekùn, fe sùbhànellezì bi yedihi melekùtù kùlli şey’in ve ileyhi tùrceùn. Allàhù ekber, Allàhù ekber, Allàhù ekber, yà rabbi yà bàriù yà mùgiysù yà cebbàru yà kahhàru yà muksitu yà kàimù yà dàimu yà mùbdiù yà mùiydù yà sabùru yà vedùdù yà kàft yà àfiy yà muàfi yà vàkiy yà bàkiy yà sanyhal mùstasrihiyne yà giyàsel mùstegiysine yà men emruhu beynel kàfi ven nùn, yà atùfù yà şefùku yà kàdiru yà muktediru yà ehyà yà şeràhiyà yà beràhiyà edùnày asbàùt ali şedàyul vehiym yà buyùnà yà şemhità yà aziymù yà mùkaddimù yà mùahhiru yà aliymù yà hakiymù yà aziymù yà hayyù yà kayyùmù yà kàimen ala kùlli nefsin bi mà kesebet yà càmiu yà nàfiu yà rabbàhù yà mevlàhù yà seyyidàhu yà màlikàhù yà gàyete ragbetàhù yà muhsinù yà mùn’imù yà mùtefeddilù yà mùtekerrimù yà men ya’lemù mà nuhfì ve mà nu’linù yà ahkemel hàkimiyn. Yà veliyyel mù’miniyn. Yà avned duafài vel mesàkiyn. Yà kàfiyel mùtevekkiliyn. Yà mùkewiral leyli alen nehàri ve mùkewiran nehàri alel leyl. Yà kàhira kùlli şeytànin meriyd, yà kàmia kùlli cebbàrin aniyd, yà ni’mel mevlà ve ni’men nasiyr, yà ràzikat tiflis sagiyr. Yà ràhimeş şeyhil kebiyr, yà càbiral azmil kesìr, yà ilàhel eweliyn. Yà àhiral àhiriyn. Yà erhamer ràhimiyn. Yà habiybet tewàbiyn. Yà hayral gàfirìn, yà hayral vàrisin, yà hayral vàsiliyn, yà màlike yevmid diyn, yà men iyyàke na’bùdù ve iyyàke nesteiyn. Ve aleyke netevekkelù ve fiyke nergabù ve fìmà ledeyke nercu ve fìke nehàfù. Allàhùmmeşfi hàmile kitàbi hàzà min cemiyìl emràdi vel eskàmi vel ileli vel haleli vel alami vel meleti vel keseli vel veceli vel evhàmi vez zeleli vez zeheli vel müğali vel evrâmi ved demil esvedi vel mağdıl enkedi ver riyhıl ahmeri ved dâil ekberi ved demil asgari ve cemiy’ıl âfâti vel âhâti vel hümûmi vel mağmûmi vel kürûbi ves sekteti ved dehşeti ver ra’şeti vet tavşeti vez zeyğı vel huzni ves sihri vel mekri vel kaderi vel fütûri vel vühûşi vel hevâmi ve müşâhanetil avâmi vel inhizâmi ve şerriş şeytani ves sultani vel hukkâmi vez zullâmi vel kahtı vel vebâi vel hebâi vel ğalâi vel celâi vez zilzâli vel belâi ve hedmil binâi ve udâlid dâi ve haybetir racâi ve şemâtetil a’dâi ve şerril eşrâri ve keydil füccâri vel inhizâmi ve mahtelefe aleyhil leylü ven nehâru min tavârikıl insi vel cânni illâ târikan yatruku bi hayrin yâ rahmânü ve min şerri külli şeytanin raciymin ve min şerri külli dâbbetin ente âhızün bi nâsıyetihâ, inne rabbî alâ sıratın müstekıym. Ente rabbî ve ılmüke hasbî aleyke tevekkeltü ve ileykeltece’tü yâ nı’mel mevlâ ve yâ nı’men nasıyru ve ente hasbî ve nı’mel vekiylü ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym, ve sallellâhü alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim

——————————————————————————–

RABITA NASIL YAPILIR?

“Hocam rabıta nasıl yapılır?”
“Dizlerinin üzerinde kıbleye karşı otur, bir Fatiha ve bir salavat-ı şerife okuduktan sonra gözlerini kapat, Cenabı Peygamber’in manevi huzurlarında bulunduğunu ve onun mübarek alnından kalbine ilahi nurun aktığını hisseder gibi ol. Rabıtaya böyle devam ettiğin müddetçe ilahi nurun devamlı olarak her gün biraz daha ziyadeleştiğinin farkına varırsın.”

“Hocam, siz doğrudan vasıtasız olarak Cenabı Peygambere rabıta yapılacağını beyan ediyorsunuz. Halbuki İmam-ı Gazali, Muhyiddin-i Arabi, İmam-ı Şaranî gibi alimler bir mürşidin lazım geldiğini beyan ediyorlar.”
Hoca Efendi:
“Oğlum, onların zamanında bu işin ehli mürşitler vardı. Cenabı Peygamber’e kavuştururlardı. Şimdi ise bu işin ehli olmadığı için (çok az bulunduğu için) kendilerine vasıtasız gideni Cenabı Peygamber (s.a.v.) kabul ediyor.” buyurmuşlardır.
Bu konuda H.476’da vefat eden Risale-i Kuşeyriyye’nin müellifi, İmam ebu’l-Kâsım Abdülkerim diyor ki:
“Çadırlar muhakkak ki onların çadırlarına benziyor, halbuki kabilenin kadınlarının onların kadınları olmadığını görüyorum. Bu sofular taifesinin muhakkiklerinden çokları yok olup gitti. Zamanımızda o taifenin eserlerinden başkası kalmadı. Bu yolda bir duraklama başgösterdi. Hayır, belki de yol gerçekten kayboldu. Kendilerine uyularak hidayete ulaştıracak şeyhler geçip gitti.”
——————————————————————————–

RABBENA

Rabbena âtinâ fid dünyâ haseneten ve fil âhırati haseneten ve kınâ azâben nâr, bi rahmetike yâ erhamer râhımin.

Manası:
Ey Rabbimiz! Bize dünyada iyi hal ver ve ahirette merhamet ihsan et; ve bizi cehennem azabından koru.
——————————————————————————–

RAMAZAN DUASININ OKUNUŞU

Bismillâhirrahmânirrahıym.
Allâhümme innî es’elüke bismikel husnâ. Yâ Allâhü fa’lem ennehû lâ ilahe illallah. Yâ rahmânü, er rahmânü allemel kur’ân. Yâ rahıymü, ve kânellâhü ğafûran rahıymâ. Yâ mâlikü, mâliki yevmid diyn. Yâ kuddûsü, el melikül kuddûsüs selâm. Yâ müteâlî, fe teâlellâhül melikül hakk. Yâ selâmü, vallâhü yed’û ilâ dâris selâm. Yâ mü’minü, el mü’minül müheyminül azîz. Yâ azîzü, ve kânellâhü azîzen hakîmâ. Yâ cebbar, el cebbârul mütekebbir. Yâ hâliku, fe tebârakellâhü ahsenül hâlikıyn. Yâ müsavviru, hüvellezî yüsavviruküm fil erhâm. Yâ bâriü el bâriül müsavvir. Yâ ewelü, hüvel evvelü vel âhıru vez zâhiru vel bâtın. Yâ şekûru, inné rabbenâ le gafurun şekûr. Yâ vedûdü, ve hüvel ğafûrul vedûd. Yâ zâhiru, vez zâhiru vel bâtın. Yâ kâimü, kaimen bil kıstı lâ ilahe illâ hû. Yâ hayyü, Allâhü lâ ilahe illâ hüvel hayyül kayyûm. Yâ aliymü, ve hüves semiy’ul aliym. Yâ basıyru, innallâhe basıyrun bil ıbâd. Yâ haliymü, innehû le aliymün haliym. Yâ hakiymü, ve kânellâhü aziyzen hakiymâ. Yâ keriymü, innallâhe le ğaniyyün keriym. Yâ kâdiru, kul hüvel kâdiru alâ en yeb’ase. Yâ muktediru, inde melikin muktedir. Yâ bâısü, innallâhe yeb’asü men fil kubur. Yâ râziku, vallâhü hayrur râzikıyn. Yâ vârisü, ve lillâhi mîrâsüs semâvâti vel ard. Yâ kaviyyü, innallâhe le kaviyyün aziyz. Yâ şehîdü, innallâhe alâ külli şey’in şehiyd. Yâ mübdiü, innehû hüve yübdiü ve yüıyd. Yâ razzâku, vallâhü yerzüku men yeşâ1. Yâ tevvâbü, innallâhe kâne tevvâben rahıymâ. Yâ vehhâbü, inneke entel vehhâb. Yâ celîlü, zül celâli vel ikram. Yâ cemiylü, fasbir sabrán cemiylâ. Yâ vekiylü, ve kefâ billahi vekiylâ. Yâ kâfî, ve kefallâhül mü’miniynel kıtal. Yâ veliyyü, ve hüvel veliyyül hamiyd. Yâ rabbi, fe tebârakellâhü rabbui âlemîn. Yâ ğaniyyü,vallâhül ğaniyyü ve entümül fükarâ. Yâ şâkiru, innallâhe şâkirun aliym. Yâ hallâku, ve hüvel hallâkul aliym. Yâ muhsinü, vallâhü yühıbbül muhsinîn. Yâ kadîm, vallâhü alâ külli şey’in kadiyr. Yâ müfaddılü, vallâhü zül fadlil azıym. Yâ mütimmü, ve yütimmü nı’metehû aleyk. Yâ müızzü, tüızzü men teşâü ve tüzillü men teşâ’. Yâ rafiy’u, rafiy’ud deracâti zül arş. Yâ şefîu, men zellezî yeşfeu ındeh. Yâ kebîru, innallâhe kâne aliyyen kebîrâ. Yâ hakku, fe teâlellâhül melikül hakk. Yâ berru, innehû hüvel berrur rahıym. Yâ vitru, veş şefi vel vetr. Yâ ğaffâru, innehû kâne ğaffârâ. Yâ ğâfiru, ve ente hayrul ğâfirîn. Yâ hamîdü, tenzîlün min hakiymin hamiyd. Yâ mennânü, belillâhü yemünnü aleyküm. Yâ bâkıy, ve yebkâ vechü rabbike zül celâli vel ikram. Yâ vâhıdü, kul hüvellâhü ehad. Yâ metînü, innallâhe hüver rezzâku zül kuvvetil metiyn. Yâ hâdî, innallâhe yehdî men yeşâ’. Yâ bediy’u, bedîas semâvâti vel ard. Yâ alîmü, âlimül ğaybi veş şehâdeh. Yâ fettâhu, ve hüvel fettâhul aliym. Yâ mühıytu, vallâhü bimâ ta’melûne mühıyt. Yâ kâdıy, vallâhü yakdıy bil hakk. Yâ samedü, Allâhüs samed. Yâ hasiybü, ve kânellâhü alâ külli şey’in hasiybâ. Yâ nasıyru, nı’mel mevlâ ve nı’men nasıyr. Yâ vâsiu, ve kânellâhü vâsian hakiymâ. Yâ kâhiru, ve hüvel kâhiru fevka ıbâdih. Yâ kebiyru, kebiyrul müteâl. Yâ men leyse lehû veledün lem yelid ve lem yûled ve lem yekûn lehû küfüven ehad. Yâ men leyse ke mislihî şey’ün ve hüves semiy’ul basıyr, nı’mel mevlâ ve nı’men nesıyr. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym.

——————————————————————————–

RAMAZAN DUASININ FAZİLETİ

Resulü Ekrem (s.a.v.) bir gün otururlarken huzuruna Cebrail (a.s.) gelerek şöyle dedi:
“Ey Allah’ın Resulü! Allahü Teala’nın sana selamı var, bu duayı ümmetine bir hediye olarak verdi. Bunu okuyan bir mü’minin günahı, Arş ve Kürsi ağırlığınca olsa, Allahü Teala onun günahını affeder. Şayet borcu varsa, borcunu ödemeye muvaffak kılar. Bu dua, ölen bir mü’min kulun üzerine okunursa, Allahü Teala onun üzerine yüzbin rahmet indirir. Melekler tarafından o kimseye nurdan tabaklar getirilir. Ona şöyle derler:
“Sen hiç korkma, biz sana müjde vermek için geldik. Kıyamete kadar sana arkadaşlık yapacağız.”
Kim bu duayı, Ramazan’m başında, ortasında, sonunda veya son cuma gecesinde her ne niyet ve dilek için okursa, Allahü Teala onun dilek ve niyetini gerçekleştirir.cehennem azabından koru. Allah’ın adı ile her işime başlarım.
“Peygamber Efendimiz (s.a.v.), yemek önüne konulduğu vakit bu duayı okurlardı.”

——————————————————————————–

RECEP AYI GİRDİĞİNDE OKUNACAK DUA

Allâhümme bârik lenâ fî recebe ve şa’bâne ve bellığnâ ramedân.
Manası: Allah’ım, bizim için Receb ve Şa’bânı bereketli kıl ve bizi Ramazan-ı Şerif ayına ulaştır.
* Resulü Ekrem Recep ayına girdikleri vakit (bu duayı) okurlardı.”
——————————————————————————–

RESULLÜLLAHIN DUASI
Bazı münafıklar Resulü Ekrem (s.a,v.)’e: “Düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu hazırladılar. Onlardan korkun.” dedikleri zaman

Allah’ın Rasulü (s.a.v.) onlara karşı:
Hasbünallâhü ve nı’mel vekiyl.
“Allah bize yeter. O, ne güzel vekildir. ” buyurdular.
Allahü Teala buyurdu ki:
“Bu niyaz hürmetine kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan nimet, afiyet ve selamet ve fazl u ticaret ile geri geldiler. Bu suretle Allah’ın rızasına da uymuş bulundular. Allah çok büyük lütf u inayet sahibidir. “
Bazısı ise: “Ey Allah’ım, Hazreti Muhammed’e ve âli muhammede buğzedene lanet et.” derler.
Serçe şöyle der: “Ey gizli konuşulanları bilen, hastalık ve belaların kaşifi olan Allah’ım! Beni zekatını vermeyenlerin ekinlerine musallat kıl.” der.
Bülbül: “Allah’ın nimetine şükrettim. Çünkü o bana dünyada bir hurmayı yeterli kıldı.” der.
Horoz: Sübbûhun kuddûsün Rabbül melâiketi ver rûh. Ey gafiller, Allah’ı zikrediniz.” der.
Tavuk : “Ey Allah’ım, sen haksin, senin va’din de haktır.” der.
Ateş: “Ey Allah’ım, cehennem ateşinden sana sığınırım.” diye Allah’a niyazda bulunur.
——————————————————————————–
RİH-İ AHMER VE DAÜ EKBER ADLI MAHLUKUN HAL TERCEMESİ
Kuvvetli, kudretli bir hükümdar ve Peygamber olan Süleyman (a.s.)’ın veziri Asaf b. Berhiyâ’dan rivayet olunur:
“Süleyman (a.s.) bir gün otururken çevresinde taht-ı hükümetinde bulunan devlet büyükleri, cinler, insanlar, ruhlar, vahşi hayvanlar ve kuşlar hazır bulunuyorlardı. Süleyman (a.s.)’ın hatırına şu geldi:
“Allahü Teala cinleri, insanları, vahşi hayvanları ve kuşları emrime vermiştir. Acaba emrime vermediği hiçbir mahluk kalmış mıdır?”
Bunun üzerine veziri Asaf:
– Ey Peygamber-i Zîşân, Cenabı Hakk’ın sana verdiği şeylerin cümlesi Allah’ın yarattıklarına nisbeten hardal tanesi kadar bile değildir, dedi.
O anda dalgalanarak, ateşten ibaret olan azalarını birbirine vurarak, çarparak korkunç şimali mahluk göründü. Eni ve boyu kırk arşın idi.
Süleyman (a.s.)’ın veziri:
– Ey Allah’ın Peygamberi! Korkma, üç defa AHâhü Ekber de ve ona sor. Sana cevap verecektir, dedi.
Süleyman (a.s.):
– Ey korkunç şahıs, kainatın yaratıcısının adı ile sana and veririm. Sen kimsin? Ve adın nedir? Afatın, zararın ve vazifen nedir? diye sordu. O mahluk:
– Ey Allah’ın peygamberi, ben (Rih-ı Ahmer ve dâi ekber)’im. Cenabı Hakk dünyada kullarından birine bir hastalıkla azap edeceği vakit beni ona musallat eder. Allah’ın emri ile bana hizmet edenler de vardır. Cenabı Hakk dört yüz türlü hastalığı bana tevdi etti. Ve o hastalıklara karşı ilaç ve deva yarattı. Bunların cümlesini bana bildirdi, dedi.
Süleyman (a.s.):
– Cenabı Hakk’ın ismi ile sana and veririm, bu hastalıklar kaç çeşittir? diye sordu.
Rih-ı Ahmer cevaben şöyle dedi:
– Ya Nebiyyellah, hastalıkların çeşitleri pek çoktur. Lakin bendeki hastalıkların özeti on dörttür:
Basur, fistül, yel, bağırsak gazları, şişkinlik, mide bulanması, kalb rahatsızlıkları, sırt ağrıları, baş hastalıkları, damarların iltihap ve ağrıları ve tıra denilen hastalık bunlardan birer parçadır.
Ve devamla şöyle dedi:
BAŞAĞRISI – MİGREN:
Migren ve başağrısının ilacı:
Katran köpüğü 4 gr.
Taze üzüm sirkesi Bir miktar
Birlikte içmektir.
DELİLİK:
Rıh-i Ahmer devam ederek şöyle dedi: “Deliliğin, dimağdaki kan galeyanının, kan basıncının, vesvesenin ve insanı yere vurmak gibi hastalıkların ilacı yonca tohumudur. Yonca tohumu öğütüldükten sonra sıcak su ile lapa halinde başa konur.”
Şöyle devam etti:
“Bazen insanın başına vururum; bundan türlü tahayyülat gösteren kan hastalığı neş’et eder. Gözüne ateş görünür veya kendisini öldürecek ve dövecek korkunç mahluklar görür ve şiddetli bir şekilde”Allah’ım, senin cemalin hürmetine Efendimiz Muhammed’e, sair peygamber ve resullere, bunların âline, topyekün ashabına salat eylemeni, geçmiş günahlarımı affetmeni, gelecek günahlardan beni korumanı niyaz ediyorum!”
Bu salavat insanı günah kirinden arındırır. Efendimiz (s.a.v.)’i rüyada görme şerefine yükseltir. İnsanı velilik mertebesine ulaştırır. Efendimiz (s.a.v.)’in rızasını kazandırır. Sabah ve akşam üçer defa okunulması tavsiye edilmektedir.
——————————————————————————–
RUHEN GELİŞMEK
Allâhümme salli alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin fil evveliyne vel âhıriyne ve fil meleil a’lâ ilâ yevmid diyn.
“Allah’ım! Muhammed’e ve onun âline, en evvelki zamanlardan en sonrakilere ve hatta kıyamet gününe kadar ruhlar aleminde ve her yerde salat eyle!”
Bu, benzeri olmayan çok yüce bir salavat-ı şerifedir. Küfrün, vahşetin aleyhine seyf-i celadet ve belagatla kıyam, hakikati himaye ve ilan ile beşerin hayatını tanzim eden Efendimiz’i bu salavat-ı şerife ile anmak ruhen gelişmemizi sağlar.